28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 22 ARALIK 2008 PAZARTESİ 8 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ ‘Yeşil Yakıtlar ve Yeni Kolonyalizm’ Avrupa Birliği’ne dahil 27 ülkenin geçen hafta kü- resel ısınmaya karşı enerji-iklim paketinde sonun- da anlaşmaya varmaları, kuşkusuz, yıl sonunun önemli gelişmelerinden biri. Ne var ki, AB’nin bu ya- şamsal konuda anlaşmaya varması her şeyin çö- züme ulaştığı anlamına gelmiyor. Küresel ısınma- nın baş sorumlusu sera etkili gaz salımlarının 2020 yılına kadar yüzde 20 oranında aşağı çekil- mesinin gerçekleşmesi için gerekli önlemlerin alın- ması kolay değil. Son derecede çetin ve karmaşık bir süreç henüz başlamış bile sayılmaz. Enerji üre- timinin yüzde 20’sinin yenilenebilir enerjiyle karşı- lanması, sera etkili gaz salımlarının, başta kar- bondioksit olmak üzere azaltılması ve bunun salt AB ülkeleriyle sınırlı kalmaması, gezegenin tüm ül- kelerini kapsaması gerekiyor. Bu konuda AB ülkeleri yanı sıra Çin ve Meksi- ka’nın da somut adımlar attığı görülmektedir. Ni- tekim Çin geçen haftaki yazımızda belirtildiği gibi, sera etkili gaz salımında önemli paya sahip bazı ter- mik santrallarıyla kimi çelik ve çimento tesislerini kapatmıştır. Meksika da bu yönde somut adımlar atmış, Çevre Bakanı’na göre sera etkili kar- bon gazı salımını 2050 yılına kadar yarıya indire- ceğini açıklamıştır. W.Bush’un yerini alacak yeni ABD Başkanı Barack Obama’nın, selefinin aksi- ne, çevre konusunu öncelikleri arasında görmesi- ni de umut verici gelişmeler arasında saymak mümkün. Ancak küresel ısınma gibi devasa bir so- runla savaşta Kyoto’dan bu yana yerinde sayıldı- ğı da bir gerçek. Hele önlemler lafta kalırken, son verilere göre 2008’in, 1850’den bu yana en sıcak yıllar arasında onuncu sırada yer aldığı düşünül- düğünde... 20 Ocak’ta Beyaz Saray’a yerleşmesi beklenen yeni başkan Obama’nın seçim kampanyası sıra- sında öncelikleri arasına alacağını söylediği bio-ya- kıt (Ethanol) sorunu da var. W.Bush yönetimi sıra- sında, petrolden daha ucuz olması, çevreyi daha az kirletmesi, ülkenin petrol üreticisi ülkelere ba- ğımlılığını azalttığı gerekçesiyle ‘yeşil yakıt’ üretimi benimsenmişti. Anlaşılan o ki, Obama da aynı yo- lu izlemeyi sürdürecektir. AB ülkelerinin enerji-ik- lim paketinde bio-yakıtın 2020 yılına kadar ulaşı- mın ve ‘yeşil elektrik’ tüketiminin yüzde 10’unu kap- sayacağının öngörülmesi bir başka tehlikeyi de çok- tan gündeme taşımıştır. Bio-yakıt tüketiminin sö- zü edilen düzeye getirilmesi için yoksul ülkelerden bio-yakıt üretiminin ham maddesi ürünlerin üreti- mine, yerel tarımın yiyeceğe dönük üretimlerin za- rarına, daha fazla ihraç ayrıcalığı tanınması karar- laştırılmıştır. Bu ise, söz konusu yoksul ülkelerde- ki az beslenme, giderek açlık sorununu daha art- tırmasına yol açacaktır. Açlığa karşı Katolik komi- tesine göre Güney ülkelerinin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler tarafından bio-yakıta uygun ürünler üre- tilmesiyle ilgili çok sayıda projesi uygulama saf- hasındadır. Benin, Fildişi Sahili, Le Togo, Mada- gaskar, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Kolombiya, Filipinler ag- ro-yakıt konusunda düzineyle yabancı şirketlerin ye- ni ‘av sahaları’ arasında yer almaktadır. Yerel hü- kümetlerle ortaklaşa yapılan girişimler geniş tarım alanlarında agro-yakıta dönük üretimlere ayrılmış bulunmaktadır. Yiyeceğe dönük klasik tarımın rant gerekçesiyle terk edilmesi ise kısa ve orta erimde zaten var olan açlığı daha da dayanılmaz noktala- ra getireceği kimse için sır değildir. Sözü geçen ül- kelerde yabancılar yok pahasına kiralama ya da dü- pedüz satın alınma yoluyla ele geçirilen geniş ta- rım alanlarına sahip. Benin’in durumu bu konuda çarpıcı bir örnek oluşturmaktadır. Benin Devlet Baş- kanı Boni Yayi, ülkesini ‘Küçük Brezilya’ yapmak iddiasındadır. Benin’in bir başka özelliği ise büyük tarım alanlarının bakanlar ve vekiller tarafından yok pahasına çoktan kapatılmış olmasıdır. Yabancı ser- mayenin gelmesi ve agro-yakıt üretimi için gerek- li ürünlerin üretimine geçildiğinde, yiyecek bulmakta zorlanan halkın aç kalmasına karşın, yeni toprak sa- hipleri ve yabancı sermaye grupları zenginleşmiş olacaklardır. Benin yönetiminin el vermesiyle 2007 yılında 250 bin hektarlık tarım alanında İtalyan ser- maye grubu Green Waves ayçiçeği üretimine geç- miştir. Hükümet 2011 yılına kadar üç milyon hek- tarlık tarım alanını yabancı sermayeye devretme- yi planlamaktadır. Benin örneği çok sayıda güney ülkesi için de geçerlidir. Tarımsal çeşitliliği savunan sivil toplum örgütü Grain’e göre yaklaşık 8 milyon hektar ekilebilir ta- rım alanı bir avuç sermaye grubu tarafından ya uzun yıllar için kiralanmış ya da satın alınmış bulun- maktadır. Yoksul ülkelerin tarım alanlarının ele ge- çirilmesinin tarihi yeni değildir. Bu yüzlerce yıldan bu yana sürmektedir. Tahıl fiyatlarının yükselmesi, tarım alanlarının giderek daralması karşısında ken- di halkını doyurmakta zorlanacağı kaygısıyla paniğe kapılan çok sayıda zengin ülke, yoksul ülkelerin ta- rım alanlarını ele geçirmenin çabasındadır. Güney Kore, Japonya, Suudi Arabistan, Arap Emirlikleri ve çoğu Batılı ülke, yoksul ülkelerin tarım alanlarına göz koyan ülkeler arasındadır. Bio ya da agro-yakıt üre- timi için, yoksul ülkelerin tarım alanlarına, gerçek sahipleri yerel halkların aç kalmaları pahasına zengin ülkeler tarafından el konulması, eskisinin tı- patıp benzeri yeni bir kolonyalizmin adıdır. Küba: İzolasyonun sonuna doğru NORA VEIRAS “Tarihi bir an.” Küba’nõn 16 Aralõk’ta, 1986 yõlõnda Latin Amerika ülkeleri arasõndaki işbirliğini gözetmek için kurulan Rio Grubu’na katõlmasõ ile ilgili tüm yorumlar bu kelimelerle başlõyor veya bitiyor. Zirveye katõlan tüm devlet başkanlarõ, Raul Castro ile dayanõşma arzularõnõ dile getirirken, Brezilya Devlet Başkanõ Luiz Inacio Lula da Silva da (yeni ABD Başkanõ) Barack Obama’nõn zaferinin, Küba’ya yönelik uluslararasõ ambargo kaldõrõldõğõ takdirde gerçek anlamda tarihi bir gün olarak nitelendirilebileceğini söyledi. ABD ile Küba arasõnda 16-26 Ekim 1962 tarihleri arasõnda yaşanan füze krizi, tüm Amerika kõtasõ hükümetlerinin Küba’ya karşõ uyguladõğõ izolasyon politikalarõnõn başlangõcõ olmuş ve aynõ dönemde ABD’nin baskõsõ sonucu Küba, Amerikan Devletleri Örgütü’nden çõkarõlmõştõ. Küba’nõn Rio Grubu’na katõlmasõ, Küba Devlet Başkanõ’nõn dört katmanlõ zirve boyunca (Güney Ortak Pazarõ - MERCOSUR, Latin Amerika ve Karayip Ülkeleri Zirvesi, Rio Grubu ve Güney Amerika Uluslarõ Birliği - UNASUR) elde ettiği tek başarõ değildi. Latin Amerika ve Karayip Ülkeleri zirvesine katõlan 33 ülkenin yüksek temsilcileri, Castro diplomasisinin temel hedefi doğrultusunda Küba’ya yönelik sõnõrlamalarõn kaldõrõlmasõ için resmi çağrõda bulundu. Küba’nõn Rio Grubu’na dahil olmasõ ve Raul Castro’nun bölgesel zirvelere katõlõmõ Latin Amerika diplomasisinde oyunun kurallarõnõn değişmesi anlamõna geliyor. Küba’nõn bölgedeki ilişkilere yeniden müdahil olmasõna önayak olan Brezilya Devlet Başkanõ Da Silva, 16 Aralõk’ta Raul Castro’nun da davetli olarak katõldõğõ MERCOSUR zirvesinin açõlõşõnda yaptõğõ konuşmada, Küba’nõn katõlõmõnõn herkes için oluşturduğu öneme vurgu yaptõ. Castro’ya atfen “Bu sizi aramızdan biri olarak sayacağımız sayısız toplantıların ilki” diyen Da Silva, söz konusu zirvenin ABD- Meksika sõnõrõnõ çizen Rio Bravo Nehri’nin güneyindeki bütün ülkelerin “eksiksiz ve dış güçlerin katılımından uzak” bir şekilde buluştuğu ilk zirve olmasõna dikkat çekti. RAUL CASTRO’NUN BAŞARISI Bölgesel düzeyde büyük önem taşõyan bu dört zirve, ülkesinin başõnda iki buçuk yõlõ geride bõrakan Küba Devlet Başkanõ’nõn ilk yurtdõşõ turunu oluşturuyor. Daha önce Küba, Fidel Castro’nun 8 yõldõr devam eden hastalõğõ boyunca, 2005 yõlõnda ABD’nin dayattõğõ serbest ticaret bölgesi planlarõna karşõ Venezüella tarafõndan düzenlenen ve Bolivya, Ekvador, Nikaragua ve Honduras’õn katõldõğõ ALBA (Amerikalar İçin Bolivarcõ Alternatif) haricinde, bu tür zirvelerde temsil edilmemişti. Uluslararasõ düzeyde, Küba’nõn Rio Grubu’na katõlõmõ, ABD hükümetinin adaya karşõ ambargoyu devam ettirme çabalarõna karşõ Raul Castro’nun bir zaferi olarak nitelendiriliyor. George W. Bush hükümetinin ticaret bakanõ Carlos Guiterrez’in, aynõ gün ABD’nin ambargoyu kaldõrmamasõ gerektiğini belirten bir açõklama yapmasõnõ, bir tesadüf olarak nitelendirmemek gerekiyor. Bu açõklamalar hem Brezilya’da toplanan Latin Amerika ülkelerine bir uyarõ, hem de seçilmiş başkan Barack Obama’ya dolaylõ bir mesaj olarak değerlendirilebilir. Gazetecilerin, Da Silva’nõn Obama ile aralarõna arabuluculuk yapõp yapmayacağõ konusunda yönelttiği soruya Castro, “Bu konu çok konuşuldu. Obama diyalog isterse biz konuşuruz. İstemezse diyalog olmaz. Hepsi bu” şeklinde yanõt verdi. “50 senelik ambargonun altında ezilen bir ulus adına, bu hukuk dışı ve insan haklarına aykırı eylemin sona erdirilmesi için bizden yakın desteğini esirgemeyen Latin Amerika ve Karayip ülkelerine teşekkür ederim. İntikam amacı güden bu ambargoya rağmen, Küba, tecrübelerini bölgedeki işbirliği yararına kullanacaktır, çünkü dayanışma ve enternasyonalizm, bizim dünya ile olan ilişkilerimizin temelini oluşturuyor” şeklinde konuşan Raul Castro “sömürgecilik yerine dayanışma üzerine kurulu bir bütünleşme modelinin” gerekliliğine de vurgu yaptõ. Başlõca uluslararasõ gözlemciler, Küba’nõn yõllarca uzak tutulduğu bu bölgesel oluşuma katõlõmõnõ yeni bir dönemin başlangõcõnõn ilk işareti olarak değerlendiriyor. Ambargonun reddine yönelik uzlaşõ, Amerikan Dõşişleri’nin Küba’ya karşõ uyguladõğõ politikalar karşõsõnda ciddi bir engel oluşturuyor. Dünyanõn krizle boğuştuğu şu günlerde, ABD’nin bölgedeki tarihi stratejisinin kendisinin de bir kriz içinde olduğunu söylemek mümkün. Courrier International’deki Fransızcasından çeviren: Gökçe Algan ve Onur Uygun (Pagina 12, Arjantin, 17 Aralık 2008) Gazeteci El Zeydi’nin eylemi, Arap dünyasında hiçbir zaman olmadığı kadar isyan havası estiriyor rak’tan bir çift ayakkabõI AİJAZ ZAKA SYED B ir yazar olarak, “Bir sabah kalkıp da yazacak olay ya da konu bulamazsam ne yaparım” diye düşünmek beni her zaman endişelendirir. Ama sonra George W. Bush gibi eğlenceli politikacõlar olduğu sürece endişelenmem için sebep yok diye düşünürüm. Onlar bize umut ve haftalarca yazacak konu veriyor. Bakõn bize bu hafta ne vermiş! Sekiz yõla nasõl da yakõşan bir final! ABD Başkanõ, yaklaşõk altõ yõl önce işgal ettiği ülkeye yeni bir “sürpriz” ziyarette bulunmayõ kararlaştõrmõş. 20 Ocak’ta iktidarõ ve iki bitmemiş savaşõ Barack Obama’ya devretmeden önce Bağdat’a yaptõğõ dördüncü ve son ziyaret oldu bu. Bir kez daha geleceklerini ve iktidarõ ona borçlu olan Iraklõ politikacõlarõn gözünde hayranlõk uyandõrdõ. Ve elbette Camp Victory’de Amerikan birlikleriyle fotoğraf çektirme fõrsatõnõ kaçõramazdõ! Bush hakkõnda gerçekten heyecan veren şey, kendisinin sekiz yõl boyunca okuduğu metne bağlõ kalõşõndaki kararlõlõk, kendisine ve dinleyicilere anlattõğõ masallarõ tekrarlamakta bir an bile duraksamamasõ. Irak Devlet Başkanõ Celal Talabani’nin yanõnda durup gözünü kõrpmadan “Savaş Amerikan güvenliği, Irak ve dünya barışı için gerekliydi” dedi. ABD-Irak güvenlik anlaşmasõnõ, “Irak halkının özgür toplum özlemlerini gerçekleştirmesine destek olma yolunda bir adım” diyerek kutladõ. Özlemler? Daha geçen hafta, kendinden şüphe ettiği ender anlardan birinde, ABC’den Charles Gibson’a en büyük üzüntüsünün, bütün savaşõn üzerine inşa edildiği Irak hakkõndaki istihbarat raporlarõ olduğunu söyledi. Saddam’õn kitle imha silahlarõna sahip olmadõğõnõ bilseydi yine de Irak’õ işgal edip etmeyeceği sorulunca, cevap hemen geldi: “Bu konuda tahminde bulunamam!” BUSH’UN YIKILMAYAN DUVARI Bir yalan uğruna altõ yõllõk savaş, bir milyondan fazla Iraklõ ölü, bir ülkenin tamamen çöküşü, 4 bin 500 Amerikan askeri ve trilyonlarca dolar kayõp ve bize bu savaşõn gerekli olduğu söyleniyor! Bush etrafõnda, gerçekleri ve olaylarõ geçirmeyen yõkõlmaz bir duvar örmüş. El Bağdadi televizyonundan Iraklõ gazeteci Muntazar el Zeydi’nin, ABD liderine ayakkabõlarõnõ atarak yõkmayõ umduğu bu duvardõ. Bush, Irak’a vedasõnõn, tarihi bir ziyaret olmasõnõ istiyordu. Öyle de oldu; Irak halkõ, Ortadoğu ve bütün baskõ altõndaki halklar için. El Bağdadi muhabiri ayakkabõlarõ fõrlatarak, belki de çizgiyi aştõ ve çok fazla ileri gitti. İster beğenin ister beğenmeyin, Arap-Müslüman dünyasõnda Irak’ta yaşananlar hakkõndaki düşünenleri yakaladõ. El Zeydi’nin birkaç saat içinde kahraman haline gelmesi ve Müslüman dünyasõnda televizyonlarõn durmadan o görüntüleri gündeme getirmesi sürpriz değil. CNN, hür dünyanõn lideri hakkõndaki görüntüleri görmezden gelmeye çalõşõrken kõsa sürede görüntülerin bütün dünyanõn hayalini yansõttõğõnõ anlayarak Müslüman dünyasõnõn televizyonlarõnõ izlemeye mecbur oldu. CNN’in 2003’te Saddam’õn heykelinin Bağdat sokaklarõnda sürüklenişini, heyecanlõ Iraklõlarõn ayakkabõlarõyla heykeli dövüşünü tekrar tekrar göstermesini hatõrlayõn. Bugün, farklõ bir hedef var. Irak’ta tarihin kendisini tekrar ettiği açõk. Şok geçiren New York Times, Bağdat’ta on binlerce Iraklõnõn ellerinde ayakkabõlarõyla El Zeydi ile dayanõşma amacõyla nasõl sokaklara döküldüğünü ve ABD’nin Irak’tan bir an önce çekilmesini talep ettiğini bildirdi. Zeki Times gazetesi okuyucularõnõ, “Birine ayakkabıyla vurmak Arap dünyasında büyük hakaret olarak kabul edilir” diye bilgilendirdi. El Cezire normal yayõn akõşõnõ keserek, telefonla arayan Arap dünyasõndan izleyicilerin duygulu konuşmalarõnõ, El Zeydi’ye “cesareti” ve “işgalciler”den intikam vaat eden eylemi nedeniyle övgülerini yansõttõ. Bush’un yeni müttefiki Muammer Kaddafi’nin Libyasõ, Iraklõ gazeteciye “cesaret ödülü” verileceğini açõklarken, Kaddafi’nin kõzõ Ayşe, El Zeydi’yi “insan hakları” savaşçõsõ ilan etti. Arap ülkelerinin sokaklarõndaki ruh hali hiçbir zaman bu kadar isyankâr olmamõştõ. Gazetecinin eylemi derinlerde yatan öfke volkanõnõn patlamasõna yardõmcõ oldu. Bu eylemde tüm işgalciler için çõkarõlacak dersler var. Bush, Irak’a veda ziyaretinin tarihe geçmesini istedi. Az tanõnan bir gazeteci tek başõna gerçekleştirdiği isyan eylemiyle ziyareti ölümsüzleştirdi. Ayakkabõ fõrlatarak bir devrim başlatõlabileceği kimin aklõna gelirdi! İngilizceden çeviren: Zeki Tezer (Arab News 19 Aralık 2008) Bu eylemde tüm işgalciler için çõkarõlacak dersler var. Bush, Irak’a veda ziyaretinin tarihe geçmesini istedi. Az tanõnan bir gazeteci tek başõna gerçekleştirdiği isyan eylemiyle ziyareti ölümsüzleştirdi. Ayakkabõ fõrlatarak bir devrim başlatõlabileceği kimin aklõna gelirdi! Küba’nõn bölgesel sahneye dönüşü, derin çalkantõlarõ da beraberinde getiriyor. Şimdi ABD’ye düşen, özellikle ekonomik ambargoyu kaldõrarak, Havana lehine bir adõm atmak. Küba lideri Raul Castro VEFAT Uşak Banaz Paşacık köyü nüfusuna kayıtlı Emin Bey ve Ayşe (Emine) Hanım’ın oğlu; Halil İbrahim Özkan ve Esma Özkan’ın damadı; Ahmet Akın, Ömer Halis Akın ve Hasibe Atak’ın kardeşleri; Fahriye Akın’ın eşi; Metin, Tekin, Ayşe, Neriman, Emine, Esma’nın babaları; Kenan Kuşcuoğlu, Hasan Hüseyin Mersinli, Nihat Fırat, Radi Sefa Erdem, Atike Akın, Ayşe Akın‘ın kayınpederleri; Özgür Kuşcuoğlu, Murat Kuşcuoğlu, Tonguç Barış Akın, Onurcan Fırat, Mertcan Mersinli, Berk Mersinli, Çağlar Akın, Çağdaş Akın ve Deniz Erdem’in dedeleri; Gizem Kuşcuoğlu, Arzu Kuşcuoğlu, Yasemin Akın’ın eşlerinin dedesi; Gizer Kuşcuoğlu ve Bade Kuşcuoğlu’nun büyük dedeleri, Merkez Lisesi Eğitim Enstitüsü öğretmeni ve İlköğretim Müfettişi GALİP AGÂH AKIN Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 21.12.2008 Pazar günü (dün), Ulu Camii’de, ikindi namazı ardından kılınan cenaze namazından sonra Yeni Mezarlık’ta aile kabristanına defnedilmiştir. Dost ve akrabalarına duyurulur. Hepimizin başı sağ olsun. TC EYÜP 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN MENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI SAYI: 2007/ 3363 Esas Bir borçtan dolayõ hacizli ve aşağõda cins, miktar ve kõymetleri yazõlõ mallar satõşa çõkarõlmõştõr. Birinci açõk arttõrma 08.01.2009 günü saat 10.00-10.10’da Rami Cuma Mahallesi Ayten Sokak No: 7 Eyüp adresinde açõk arttõrma ile yapõlacaktõr. Birinci açõk arttõrmada menkul, tahmin edilen kõymetin % 60’õnõ ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan ala- caklar varsa bu alacaklar mecmuunu ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştõrma masraflarõnõ geçmek şartõ ile ihale olunur. Böyle bir bedelle istekli bulunmadõğõ tak- dirde 13.01.2009 günü aynõ yer ve saatte 2. arttõrma yapõlarak satõlacaktõr. Şu kadar ki ikinci açõk arttõrmada arttõrma bedelinin malõn tahmin edilen kõymetinin % 40’õnõ geç- mesi ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştõrma masraflarõnõ geçmesinin şart ol- duğu, mahcuzun satõş bedeli üzerinden % 18 KDV’nin alõcõya ait olacağõ ve satõş şart- namesinin icra dosyasõndan görülebileceği, masrafõ verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderileceği, fazla bilgi almak isteyenlerin yukarõda yazõlõ dosya numarasõyla Dairemize başvurmalarõ ilan olunur. 06.11.2008 Konulan Değeri Adedi Cinsi ve Özellikleri 20.000,00 YTL 40 Sun-Fire marka doğalgaz sobasõ 14.400,00 YTL 80 600X1400 cm. Petek, Önmak ekstra marka Basõn: 68253
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle