28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 14 ARALIK 2008 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DİZİ 7 - Filmde “Meçhule gidiyordu” deniliyor. - Atatürk’ün programõnõn kaynaklarõ çok eskilere dayanõr. Mesela Misak-õ Milli’nin esaslarõnõ 1907’de belirlemiştir. (A. Fuat Cebesoy, Sõnõf Arkadaşõm Atatürk, s. 135 vd., İnkõlap K.) Şapka hakkõndaki görüşü- nün tarihi 1910’dur. Cumhuriyet hakkõndaki görüşünü arkadaşõ Kâzõm Özalp’e 1913 Ekim’inde, Milli Mücadele ile ilgili düşünce- sini 5 Kasõm 1918 günü Adana’da A. Fuat Cebesoy’a açõklamõştõr. Atatürk Samsun’a olgunlaşmõş, birçok olasõlõğõ dikkate alan, geniş bir programla çõkmõştõ. Genelkurmay İkinci Başkanõ’yla birlikte hazõrladõğõ yetki belgesi de, konuşma ve eylemleri de bunun açõk ve ayrõntõlõ kanõtõdõr. Atatürk için meç- hule (bilinmeze) gidiş söz konusu değildi. Ordusunun başõna, özelliklerini ateş altõnda tanõdõğõ halkõnõn içine gidiyordu. - Bu dönemle ilgili bir konu daha var. Ata- türk’ün karanlıkta yatmadığı. - Bu olay Atatürk’ün hizmet eri Ali Metin Ça- vuş’un anõlarõnda yer alõyor, filme değiştirilerek aktarõlõyor. Bu dönemle ilgili ne kadar dokunaklõ, düşündürücü; saygõmõzõ, hayranlõğõmõzõ arttõrõ- cõ, insanca olaylar var . Bula bula bunu bul- muşlar. (Anõnõn aslõ için: Atatürk’ün Şimdiye Ka- dar Yayõnlanmamõş Anõlarõ, anlatan Ali Metin, yazan Ziya Oranlı, Ankara, 1967, s. 71-72; ye- ni baskõsõ, Zeynel Lüle, Ali Çavuş, Doğan Y., 2008) Gece odalarda, sofalarda idare lambasõ deni- len kandil benzeri lambacõklar ya da mumlar ya- kõlõrdõ ki gece uyanõp kalkan bir yerlere çarp- masõn, tuvaletin yolunu bulsun. Evlerde de böyleydi, yatõlõ okullarda da. Benim çocuklu- ğumda da bu âdet sürüyordu. Atatürk buna alõş- mõş, gece hafif õşõk istiyor. Anõ filmde şu biçi- mi almõş: “M. Kemal çocukça zaafını açıkladı: ‘Çocuk, ben karanlõkta yatamam.’ ” ANIYI DEĞİŞTİREREK ÇOCUKÇA ZAAFA DÖNÜŞTÜRÜYOR Anõda ne çocukça zaaf sözü var, ne karanlõk- tan korktuğunu düşündürecek bir ifade. Can Dün- dar yüzlerce yõllõk doğal bir âdeti, bir ihtiyacõ an- latan anõyõ filme böyle değiştirerek, çocukça za- af deyimiyle korkuya dönüştürerek aktarõyor. Anõlarõn yeni baskõsõna yazdõğõ önsözde de kor- kuya vurgu yapõyor: “Atatürk’ün karanlıkta yatmaktan korktuğunu -ilk baskısından- öğ- renmiştim.” (s.11) Atatürk’ün isteğini geçmi- şimizi hiç bilmediği için korkuya bağlõyor. Yaşlõca birine sorsaydõ öğrenirdi. Ayşe Ar- man’la yaptõğõ röportajda yine korku motifini sür- dürerek diyor ki: “Bir arkadaşımın oğlu de- miş ki, ‘Atatürk gibi ben de karanlõktan korku- yorum. Demek ki bu anormal bir şey değil.’ Bu- radaki empati duygusu o kadar önemli ki... ‘O da benim gibiymiş’ diyebiliyor. ‘Demek ben de onun gibi olabilirim’ duygusu yer alıyor. Bundan daha güzel ne olabilir? Tartışma şu: Biz yeri asla dolmayacak, dogmalaştırılmış bir kutsal önder peşinde miyiz, herkesin onun gi- bi olmasını isteyeceği bir örnek kişilik mi?” (9 Kasõm 2008) Bu açõklamanõn neresinden tutmalõ? Karanlõktan korkan çocuklarõ Atatürk de kor- kardõ diye mi tedavi edeceğiz? İki saatlik Mus- tafa filminin verdiği zararlarõ bu küçük yarar kar- şõlar mõ? GECELİ GÜNDÜZLÜ CEPHEDE SAVAŞAN KORKAR MI? Atatürk’ün karanlõktan korktuğunu gösterir hiç- bir anõ, dayanak, bilgi kõrõntõsõ yok. Atatürk’ün karanlõktan korktuğu, Can’õn yorumu ya da ya- kõştõrmasõ. (Ali Metin Çavuş’un torunu Zeynel Lüle de yeni basõmda özgün anõda değişiklik yap- mõş, ‘karanlıkta yatmazdı’yõ ‘karanlıkta ya- tamazdı’ yapmõş. Anõlar üzerinde oynanõr mõ? Saygõsõzlõk değil mi bu?) Bir karakteri işleyen yazar, düşünür: Ömrü yõllarca, geceli gündüzlü, cephede, siperde, at üzerinde, kõşlada, savaş ala- nõnda, bir ara hapishanede, ateş altõnda, Make- donya dağlarõnda, çölde, ormanda geçmiş, dö- vüşmüş, toprakta yatmõş, insanlarõn parçalandõ- ğõnõ görmüş, Çanakkale’de aylarca ceset kokusu solumuş, yaralanmõş, sokak savaşõ yapmõş bir adam karanlõktan korkar mõ? Akõl var, izan var. Bir karakterin bütünlüğü olur. Bu bütünlük bir fantezi uğruna bozulamaz. ANKARA’DA MUM YOKTU Biz yazarlar yeminli tanõklar gibi, özellikle gençlere geçmişi ve kişileri doğru dürüst anlat- makla yükümlüyüz. Bu bizim şeref borcumuz. Can Dündar eleştirilince geri çekildi, korktuğu- nu iddia etmediğini söyledi, kendini savunmak için bu sahneyi ‘mum alacak paraları bile ol- madığını belirtmek için’ yazdõğõnõ söyledi. Bu açõklama doğru değil. Çünkü Ali Metin Çavuş, anõsõnda para bittiği için değil, Ankara’da mum bulunmadõğõ için mum alamadõğõnõ anlatõyor. Atatürk için karanlõktan korkuyordu demek ko- mik olur ama çekindiği, görmek, yaşamak is- temediği şeyler vardõ: Mesela kurban kesimine, kana bakamõyor; arkadaşlarõnõn ölümüne zor kat- lanõyor; çocuk ağlamasõna dayanamõyor; sar- hoştan çekiniyor; dalkavukluktan, yalandan, ikiyüzlülükten, dedikodudan iğreniyor. Bir de korkusu var: Kõz kardeşinin açõklamasõna göre, küçüklüğünde, çoğumuz gibi o da fareden kor- karmõş. Bence bu filmde bir sõrasõnõ düşürüp çocuklara verilebilecek en yararlõ, güzel mesaj Atatürk’ün şu açõklamasõ olurdu: “Çocukluğumda elime iki kuruş geçse, birini kitaba verirdim.” Karga, çakal ve korku hikâyelerinden bin kat yararlõ bir mesaj olurdu. ATATÜRK MEÇHULE DEĞİL HALKINA GİTTİ - Kurtuluş Savaşı dönemi filmde nasıl an- latılıyor? - Çok yönlü, karmaşõk, yoğun, hummalõ, olağanüstülüklerle dolu bir dönem. Doğal ola- rak tümünü anlatmak imkânsõz. Ancak özetle- nebilir. Ama iyi, tam, doğru özetlenmeliydi. Yazõk ki bu dönem de geçiştiriliyor. Bence filmde şu iki destana saygõ ve önemle yer ve- rilmeliydi. Biri karõnca dizileri gibi İnebo- lu’dan Ankara’ya silah, cephane, erzak taşõyan kağnõcõ ninelerimiz, öteki de Sakarya Sava- şõ’dõr. İlki yok. Sakarya Savaşõ Türk tarihinin en önemli savaşõdõr. O da hem iyi anlatõlmõ- yor, hem doğru anlatõlmõyor. İki büyük yan- lõş, bir eksik var. İlki, Atatürk Başkomutan olarak cepheye üniformalõ gönderiliyor. Oysa Temmuz 1919’da askerlikten istifa etmiş olan Atatürk, savaşõ bir sivil olarak yönetti. Kendi- sine mareşal rütbesi ve gazi sanõ, zaferin kaza- nõlmasõndan 6 gün sonra TBMM’ce verilmiş- tir. İkinci büyük yanlõş şu: Filmde tekalif-i milliye (milli vergi) emirlerine Sakarya Sava- şõ’ndan sonra değiniliyor. Oysa Sakarya Sa- vaşõ’na halk, varõnõn % 40’õnõ vererek katõl- mõş, zaferde pay sahibi olmuştur. Bu unutula- bilir bir olay mõdõr? Dünyada benzeri yok. Atatürk filmini yapanlarõn Sakarya Savaşõ’nõn bu çok önemli özelliğini bilmemeleri şaşõlacak bir şey. Eksik de şu: Milleti yaşasõn diye ölü- me atõlan Sakarya ordusundan bir karecik bile yok. - Büyük Taarruz nasıl anlatılıyor? - O da eksik, yanlõş, duygusuz anlatõlõyor. Halk için yazõlmõş, kõsa, sade savaş kitaplarõ- mõz var, Celal Erikan’õn 100 Soruda Kurtuluş Savaşõ gibi. Böyle bir kitaba baksalardõ hem anlatõm, hem hareketli harita doğru olurdu. Filmde Çanakkale, Sakarya ve Büyük Taarruz gibi üç büyük, önemli savaşa değiniliyor, fa- kat ekibin içinde bir askeri danõşman yok. S Ü R E C E K - Filmde Atatürk’ün Erzu- rum’da, askerlikten istifa et- tikten sonra K. Karabekir’in bir bölükle geldiğini görünce tutuklamaya geldiğini sana- rak heyecanlandığı, korktuğu anlatılıyor. K. Karabekir, Atatürk’ü selamlayarak “Em- rinizdeyim Paşam, ben, subay- larõm ve erlerimle emrinizde- yim” diyor. Bunun üzerine Atatürk rahatlıyor. Bu sahne doğru mu? - Hayõr. Bu sahne bu haliyle sadece Rauf Orbay’õn Ata- türk’ün ölümünden sonra, 1941’de K. Karabekir’e yazdõğõ özel bir mektupta yer almakta- dõr. O günü yaşayan birçok in- san var: Başta K. Karabekir, Kâzım Dirik, Cevat Abbas, Hüsrev Gerede, M. Müfit Kansu, Süreyya Yiğit ve Refik Saydam. R. Saydam’õn dõşõnda hepsi anõlarõnõ yazmõştõr. Hiçbi- rinin anõsõnda Rauf Orbay’õn anlattõğõ gibi bir sahne yok. Za- ten Atatürk’ün tutuklanacağõnõ sanarak heyecanlanmasõ, kork- masõ için bir neden de yok. Çünkü hepsi üç gün önce, 6 Temmuz 1919 Pazar günü top- lanmõş, her durumda emirlerini dinlemek üzere, baş olarak Ata- türk’ü seçmişlerdir. Verdiği sö- zü çiğneyerek İngilizlerin uşağõ İstanbul’un emri ile Atatürk’ü tutuklamaya gelmesi Karabekir Paşa için şerefsizlik olurdu. Bu sahne özellikle Karabekir Pa- şa’ya hakarettir. Atatürk’ün o kadar sevdiği, kutsal saydõğõ askerlikten ayrõl- dõğõ için üzüntülü olmasõ do- ğaldõr. Bu hava içinde Karabe- kir Paşa gelir, Atatürk’ü teselli eder. Anõlarõnda bu sahneyi şöyle yazõyor: “Ben kendisine hürmet ve samimiyette kusur etmeyeceğimi pek samimi ve ciddi bildirdim. Hazır ol vazi- yetinde selamla, ‘Bundan son- ra dahi ne emirleriniz varsa yapmayı şeref bilirim’ de- dim.” (Karabekir, İstiklal Har- bimiz, 1969, s. 71; Rauf Bey’in mektubunu hatõralarõn sonuna ekleyen Karabekir Paşa değil, kitabõn yayõncõsõdõr. Aynõ sayfa- da notu var.) Gerçek budur, bu kadardõr. - Rauf Orbay’ın bu güzel sahneyi böyle abartması, ol- mayan duygularla gölgeleme- sinin nedeni nedir? - Bu uzun bir konu. Özetin özeti olarak Rauf Orbay’õ abar- tõcõ, duygucu diye tanõmlamakla yetineyim. Yakõn tarihimizi ve kahramanlarõnõ anlatmaya soyu- nan bir insan ya da bir ekip, ön- ce alan taramasõ yapar, önemli bütün eserleri bulup inceler, fiş- ler, bir olaylar ve kişiler çizel- gesi çõkarõr; kaynaklar arasõnda- ki çelişkileri, yanlõşlarõ, tutarlõ- lõklarõ saptar, akõşa ve güvenilir kaynaklara uymayanlarõ ayõrõr, doğru verilerden yararlanarak gerçeğin resmini belirler. Tür- kiye’yi yakõndan ilgilendiren bir belgesel filme bu kadar yanlõş ve eksik nasõl sõğdõrõlõr? Bu özel bir marifet. Karabekir’e hakaret Filmde Atatürk cepheye üniformalõ gönderiliyor, milli vergi emirlerine Sakarya Savaşõ’ndan sonra değiniliyor İki önemli yanlõş, bir eksik Karanlõktan korkmazdõ İranlı albayın kaybolduğu iddiası Haber Merkezi- İran’da rejim muhalif- lerine yapõlan işkencelere karşõ çõkõp ya- şananlarõ elektronik posta yoluyla ulus- lararasõ insan haklarõ örgütlerine aktar- dõğõ gerekçesiyle aldõğõ ölüm tehditle- rinden kaçarak 3 ay önce geldiği Van’da kiralõk evde kalan İran ordusundan Al- bay Mohammadreza Arian’õn bir aydõr kayõp olduğu ileri sürüldü. Arian’õn can güvenliğinin olmadõğõnõ belirterek ken- dilerine başvuru yaptõğõnõ belirten İnsan Haklarõ Derneği Van Şubesi Mülteciler Komisyonu Başkanõ Cahit Bozbay, “Arian, can güvenliği olmadõğõ gerekçe- siyle bize başvurdu, biz de emniyet nez- dinde girişimlerde bulunduk ancak şu ana kadar bir gelişme olmadõ” dedi. Bakanlıktan bakırcı ustasına jest KASTAMONU (AA) - Unutulmaya yüz tutan meslekler arasõnda yer alan bakõrcõlõk mesleğini yaşatmaya çalõşan Kastamonulu bakõrcõ ustasõ 78 yaşõndaki Ahmet Ortaakar- su’ya Kültür ve Turizm Bakanlõğõ ‘Sanatçõ Tanõtõm Belgesi’ verecek. Kültür ve Turizm Bakanlõğõ Araştõrma ve Eğitim Genel Mü- dürlüğü’nce Kastamonulu Ortaakarsu’ya gönderilen resmi yazõda kendisine “Sanatçõ Tanõtõm Belgesi” verileceği bildirildi. Gelen yazõ karşõsõnda duygulanan Ortaakarsu, “62 yõldõr bu mesleği yapõyorum. Yanõmda çalõ- şacak çõrak bulamõyorum. Ben de tek başõ- ma elimden geldiği kadar yapmaya çalõşõ- yorum. Bu mesleği yaşatmak için her şeyi yaptõm. Beni kimse hatõrlamõyor sanõyor- dum, ama Kültür ve Turizm Bakanlõğõ bi- zim gibi unutulmaya yüz tutmuş sanatçõlarõ unutmamõş, inanõn çok mutlu oldum” dedi. 145 yasadışı göçmen yakalandı ANKARA (ANKA) - Yurtiçinde ve sõnõr- larda dün gerçekleştirilen operasyonlarda, 145 kaçak yakalandõ. Genelkurmay Başkan- lõğõ’nõn internet sitesindeki duyuruya göre, Türkiye’den Yunanistan’a yasadõşõ olarak geçmeye çalõşan 12 Filistinli ile 2 Burma ve 1 İran uyruklu olmak üzere toplam 15 kişi; Türkiye’den Suriye’ye geçmeye çalõşan 5 Türk vatandaşõ ile İran’dan Türkiye’ye ya- sadõşõ olarak geçen 5 Türk vatandaşõ yaka- landõ. Önleyici kolluk kuvvetlerince Van, Bitlis, Edirne, Mardin ve Tekirdağ il mer- kezlerinde yapõlan kontrollerde, Türkiye’de bulunmasõ için yasal gerekleri karşõlamayan 29 Filistinli ile 29 Burma, 27 Afganistan, 16 Gürcistan, 10 Irak, 4 Pakistan, 2 Suriye, 1 Somali, 1 Tunus, 1 İran uyruklu olmak üzere toplam 120 kişi ve bu kişilerle bağ- lantõlõ 3 Türk vatandaşõ yakalandõ. Amele Birliği Cumhuriyetle yaşıt ZONGULDAK (AA) - Zonguldak’ta, ma- den işçilerine destek sağlamak amacõyla 1923’te kurulan Cumhuriyetle yaşõt sosyal güvenlik kuruluşu Ereğli Kömür Havzasõ Amele Birliği Biriktirme ve Yardõmlaşma Sandõğõ (Amele Birliği), işçilere yõlda 6-10 milyon YTL civarõnda iş kazasõndan öğre- nime kadar yardõm yapõyor. Sandõk, üyele- rine yõlda toplam 10 milyon YTL’nin üze- rinde düşük faizli kredi vererek destek de sağlõyor. Üyelerine ekonomik ve sosyal yar- dõmlar sağlayan, yönetmeliğine göre de büt- çesinin belirli kõsmõyla finans ve ticari alan- larda faaliyet gösterebilen Amele Birliği, gelirini, 9 bin 956 üyesinin brüt maaşõnõn yüzde 3’lük kõsmõnõ çalõşan ve işverenin ya- rõ yarõya karşõlamasõyla elde ediyor. ‘Yılın başarılı gazetecileri’ ANKARA (ANKA) - Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin geleneksel “Yõlõn Başarõlõ Ga- zetecileri 2008” yarõşmasõna başvurular başladõ. Yarõşma; yazõlõ haber, fotoğraf, ka- rikatür, röportaj, sayfa düzeni, televizyon haberi, televizyon programõ, televizyon bel- geseli, radyo programõ, internet gazeteciliği, yerel basõn ve kent haber olmak üzere 12 dalda gerçekleştirilecek. Yarõşmaya katõla- caklar ürünlerini en geç 10 Ocak 2009 akşa- mõna kadar ÇGD Genel Merkezi’ne posta ile ya da elden teslim edebilecek. Çocuk yapana altın kampanyası AĞIN (AA) - Elazõğ’õn Ağõn Belediye Başkanõ Mustafa Yentür tarafõndan geçen yõl başlatõlan, “Çocuk Yapana Altõn Kam- panyasõ” sona erdi. Kampanyada 41 yeni doğan çocuğun ailesine altõn hediye edil- di. Belediye Başkanõ Mustafa Yentür, kampanya kapsamõnda altõn hediye edilen 3.5 aylõk Duru bebeğin ailesini ziyaret et- ti. Yentür, ziyarette yaptõğõ konuşmada, il- çenin nüfusunun 15 yõl öncesine kadar yaklaşõk 10 bin iken, bugün 2 binlere düş- tüğünü, ilçe halkõnõn çoğunluğunun emek- lilerden oluştuğunu söyledi. Sancaktepe’de cami yangınları İstanbul Haber Servisi - İstanbul’un yeni ilçelerinden Sancaktepe’deki iki camide çõ- kan yangõn hasara yol açtõ. Eyüp Sultan Mahallesi Camili Sokak’taki Veysel Karani Camisi’nin girişinde bulunan ve kapalõ olan imam odasõnda öğle saatlerinde yangõn baş- ladõ. Yurttaşlarõn ihbarõyla gelen Sultanbey- li itfaiye ekipleri tarafõndan büyümeden söndürülen yangõnda, imam odasõnda hasar oluştu. Bu olaydan kõsa süre sonra aynõ ilçe- nin Yakacõk Caddesi’ndeki Hacõ Akif De- mirci Camisi’nin imam odasõnda da yangõn çõktõ. İtfaiye ekiplerince söndürülen bu yan- gõnda da camlarõ kõrõlan cami ile imam oda- sõnda hasar meydana geldi. İtfaiye ve polis yetkilileri, yangõnlarõn elektrik kontağõndan çõktõğõnõn sanõldõğõnõ belirterek olayla ilgili araştõrmanõn sürdüğünü ifade ettiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle