Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 13 ARALIK 2008 CUMARTESİ
6 DİZİ
ABD hegemonyasõna ve ambargosuna, vahşi kapitalizme karşõ mücadelesini sürdürüyor
Küba 50 yõldõr direniyor
V
atan gazetesinde Sadun Tan-
ju’nun satõrlarõ belleğimde yer et-
miştir, “Batista gidinceye kadar
demiştim fazla uzamadı sakallarım”.
Gerçekten diktatör Batista çok dayanama-
dõ dağdaki devrimcilerin ve onlarõ destek-
leyenlerin baskõsõna ve ülkeyi terk ederek
Dominik’e sõğõndõ. Fidel 13 arkadaşõ ile
birlikte 8 Ocak 1959’da Havana’ya girdi.
1958’de kurulmuş olan Hilton Oteli’ni iş-
gal edip 22’nci katta karargâhlarõnõ kurdu-
lar ve yaptõklarõ basõn toplantõsõyla Kü-
ba’da sosyalist devrime ilk adõmlarõnõ ata-
rak, bunu dünyaya ilan ettiler. Nâzım
Hikmet’in hiç gecikmeden ülkeyi ve Cas-
tro’yu ziyaret ettiğini, Kübalõ ozanlarla
bir söyleşi yaptõğõnõ biliyoruz. Devrimden
sonra ülkeyi ilk ziyaret edenlerden biri de
Sakallı Celal, Tevfik Fikret, Ziya Gö-
kalp adlõ ilginç kitaplarõn yazarõ arkadaşõ-
mõz Orhan Karaveli’dir. Bu Türk gazete-
ci öteki ülkelerden farklõ bir muamele gö-
rerek ülkeye girebilmek için vize almõş ve
ziyareti gerçekleştirmiştir. Ekim ayõnda
İstanbul’da Jose Marti Küba Dostluk Der-
neği Nâzõm Hikmet Kültür Merkezi ile
birlikte bir hafta düzenleyerek devrimin
50. yõl kutlamalarõna katõldõ. Bu bilgiyi bir
Küba sevdalõsõ dostumuz Bertan Ona-
ran’dan edindim.
Soğuk savaşõn gerginliğini yaşayan dün-
yanõn devrimcileri, bu başarõyõ büyük se-
vinçle karşõladõ. Küba yüzlerce yõl süren
koloni yaşamõnõ ilk kez geride bõrakõyor
ve bağõmsõzlõğõna kavuşuyordu. Ameri-
ka’nõn yanõ başõndaki bu ülke acaba bunu
koruyabilecek miydi? Sovyetler Birliği
doğaldõr ki, Küba Devrimi’ni destekliyor-
du. 1961’de Amerika’ya sõğõnan Kübalõla-
rõn katõldõğõ Domuzlar Körfezi çõkartmasõ
başarõ ile geri püskürtüldü. 1962’de füze
çatõşmasõ krizi yaşandõ. Küba direniyordu.
Ekonomi başlõca Sovyetler Birliği’ne da-
yanõyordu. İhracatõn yüzde 85’i bu ülkeye
yapõlmaktaydõ. Küba’nõn tütünü, şekeri,
purosu, rom içkisi ve turizmi vardõ.
1990’da Sovyetler’in çöküşü bir dönüm
noktasõ olmuştur. En büyük destek yitiril-
mişti. Amerika’nõn 1962’den beri sürege-
len amansõz ambargosu zor günler getirdi.
Bu ambargo bütün şiddeti ile sürüyor. Kü-
ba dayanõyor. Dünyadaki Amerikan hege-
monyasõna, vahşi kapitalizme karşõ durma
mücadelesi veren insandan, halklardan,
emekten yana tüm devrimcilerin sempati-
sini, desteğini yanõna alarak direnişini sür-
dürüyor. Ama çok zor, çok çetin bir dire-
niş bu.
Obama’nõn başkanlõğõ seçilişi Latin
Amerika’da umutlar yarattõ. Bolivya
Cumhurbaşkanõ Morales bunlar arasõn-
da en iyimser olanõ. Obama’nõn seçimi-
ni tarihi zafer olarak tanõmlõyor. Oba-
ma’nõn “Raul Castro ile görüşebilirim”
dediği kaydediliyor. Ancak ABD nin si-
yah başkanõ Küba’da insan haklarõ ek-
sikliği olduğu yargõsõnõ dile getirmekten
geri kalmõyor.
1
898’de adaya Amerika
el atõyor. 1900’lü yõllar-
da Amerika ile karmaşõk
ilişkiler süregeliyor, kumar-
haneleri ile ünlü Amerika’nõn
arka bahçesinde Amerika’nõn
desteklediği diktatörlükler dö-
nemi başlõyor. Gerardo Mac-
hado, Fulgencio Batista gibi.
Benim akranlarõm hatõrlaya-
caklar, bizim çocukluğumuz-
da Havana’da Bayram adlõ ve
benzeri filmler vardõ. Siyah
şarkõcõ Carmen Miranda’yõ
hatõrlõyorum. Havana, Amerika ve
dünya zenginlerinin eğlence ken-
ti. Ama halktan, onlarõn yaşa-
mõndan bahis yok Amerika şir-
ketlerinin topraklarõ artarken, bin-
lerce Kübalõ öldürülüyor. Batis-
tan’in diktatörlüğü döneminde. Fi-
del Castro bir hukuk öğrencisi.
Daha o en genç yaşlarõnda çeşit-
li eylemlere öncülük ediyor. Baş-
langõçta o bir asi, oradan bir dev-
rimciye dönüşüyor. Aradõğõ şey
özgürlüktür, bağõmsõzlõktõr. Bu ey-
lemlerden birinde, 1953 Monca-
da Kõşlasõ baskõnõnda tutuklanõyor
ve 16 yõl hapse mahkûm oluyor.
Mahkemede mahkûmiyetinin ar-
dõndan söylediği söz çok anlam-
lõdõr: “La historia me absolvera
(Tarih beni beraat ettirecektir)”
21 ay bir adada hapiste kaldõktan
sonra bir afla serbest kalõyor.
Meksika’ya gidiyor, bir süre ora-
da kalõyor. Meksika’da Che
Guavera ile buluşuyor. Ge-
rilla savaşõnõ öğreniyorlar,
1956’da Granma adlõ gemi
ile yurduna dönüyor. Çõkan
çatõşmalarda birçok dava
arkadaşõ öldürülüyor. O sõ-
rada Batista, Küba’da dik-
tatörlüğünü sürdürmekte-
dir. Fidel mücadelesini 13
arkadaşõ ile sõğõndõğõ Sier-
ra Maestra Dağlarõ’nda sür-
dürüyor. Bağõmsõzlõk sava-
şõ onun çevresinde geliş-
mekte ve yoğunlaşmaktadõr. Ni-
hayet Batista, Küba’da daha faz-
la dayanamayacağõnõ anlayarak
ülkeyi terk ediyor. 1 Ocak
1959’da Dominik’e gidiyor. Fidel
Castro 8 Ocak 1959’da arkadaş-
larõ ile Havana’ya giriyor ve 1 yõl
önce açõlmõş olan Hilton Ote-
li’ne girerek orayõ karargâh ya-
põyor. 9 bin gerilla da onlara ka-
tõlarak Havana’ya giriyor.
Havana’da düzenlenen bir uluslararası
kongreye davet edildim. Toplantının konusu
benim ilgi alanım olan nöromüsküler (sinir-
kas) hastalıklar idi. Benden istenen
ALS/MND hastalığı konusundaki bildirime
yaz boyunca hazırlandım. 7 Kasım günü eşim-
le birlikte Air France ile Paris’ten 10 saati
aşan bir uçuştan sonra Havana’ya vardık.
500 kişilik uçakta tek boş koltuk yoktu.
K
üba’da iki türlü para var. Birisi bizim
gibi yabancõlarõn, turistlerin dolar, Av-
ro bozdurarak elde ettikleri konvertib-
le peso. Onlarõn aldõklarõ ise farklõ, ulusal pe-
so. Maaşlar, ücretler çok düşük. 25 yerli peso
1 dolara karşõlõk geliyor. O nedenle bizim ta-
şõdõğõmõz pesolar çok cazip, çok değerli. So-
kakta yürürken sõklõkla bu paradan isteyen
insanlarla karşõlaşõyoruz. Yolda iki öğretme-
ne rastlõyoruz. Birlikte yürüyoruz, bize alõş-
veriş için yardõmcõ oluyorlar. Castro’ya sui-
kast yapõlan üniversiteye ait bir lokalde bir-
likte mojito içiyoruz. Castro’ya 600 kadar
suikast yapõldõğõ biliniyor. Öğretmenlerden
ya da kendilerini öyle takdim edenlerden ay-
rõlõrken eşim, “Size bir hediye alalım, ne is-
tersiniz” diyor. “Hediye değil, para verin,
yiyecek alırız” diyorlar. Öyle yapõyoruz.
Havana’da ortalama sõcaklõğõn 27-28 dere-
ce olduğunu öğrenmiştik. Ama o ne! Yağmur
var, rüzgâr var, biz ise güneşli bir hava bekli-
yorduk. Paloma adõnõ alan kasõrga (hurrica-
ne) vuruyor ülkeyi. Doğuda yõkõp geçiyor her
şeyi. 1 milyon 250 bin kişi evlerini boşaltõ-
yor. Bizim de rastladõğõmõz beklenmedik ha-
va, bu yõkõcõ doğa olayõnõn yansõmasõ.
OTELLER, RESTORANLAR
TURİSTLER İÇİN
Sokaklarda sõvalarõ dökülmüş, aşõnmõş,
yõpranmõş binalarla karşõlaşõyoruz. Binalarda
perde pek göze çarpmõyor. Balkonlarda ve
pencerelerde çamaşõrlar asõlõ. Sokaklarda 3
renkten insanlara rastlõyorsunuz. Beyazlar
var, onlar azõnlõk; siyahlar var ve de çikolata
renkli melezler. Bizim pesolardan isteyenler
çoğunlukla son iki gruptan. 5 yõldõzlõ oteller
var, restoranlar var. Ama onlar turistler için.
Peki, Kübalõ oralara girip yemek yiyemez
mi? “Hayır” diye cevap veriyor meslektaş-
larõmõz, konuşabildiklerimiz. Şehir turu bile-
ti aldõğõmõz oteldeki hanõm, “Siz davet
ederseniz, lokantaya girebilirim” diyor.
Onlarõn aldõklarõ yerli para ile buralarda öde-
me yapmak mümkün değil. Bu yüzden bir-
çok öğretmenin turizm sektörüne geçtiğini
söylüyorlar. Turizm için ayrõlan bir devlet
fonu varmõş.
Turistin pesolarõ çok değerli
H E R Y E R D E J O S E M A R T İ
Küba’nın nüfusu 11 milyon kadar. 2.5 milyon Hava-
na’da yaşıyor. 1492’de Cristophe Colomb (Onu ilk tu-
rist olarak anıyorlar) tarafından keşfedilen ada, yüz-
lerce yıl bir İspanyol kolonisi olarak yaşıyor. Tıpkı
Amerika’da, Avustralya’da Yeni Zelanda’da olduğu gi-
bi bu adada da yerliler, Kızılderililer var. İspanyollar
Küba’ya 500 bin kadar siyah insanı köle olarak getiri-
yorlar. Onlar köle olarak yerlilerden daha yararlı. Yer-
liler yavaş yavaş yok ediliyor. 1868’de köleliğe son ve-
riliyor. 1968 ile 78 arasında bir bağımsızlık savaşı var.
1895’te ikinci özgürlük savaşı yer alıyor. Jose Marti
tüm özgürlüklere ilham veren bağımsızlığın öncüsü bir
insan, onun heykelleri her yerde ve herkesten fazla,
1895’te öldürülüyor Jose Marti.
İçişleri Bakanlõğõ duvarõnda CHE
SÜRECEK
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Bir Eğitim Savaşımcısı
Mustafa Gazalcı’yla 1982 ilkbaharında İs-
tanbul-Maltepe Cezaevi’nde tanıştık.
Cezaevi dediysem, cephanelikten bozma bir
mahzendi burası. Gazalcı, kendisi gibi CHP
milletvekilleri olan Nedim Tarhan, İsmail Hak-
kı Öztorun ve Kemal Anadol’la birlikte Barış
Derneği Davası tutukluları arasındaydı. Bir ara,
kendim de içlerinde olmak üzere bütün tutuklu
arkadaşlar için yazdığım şakacı “dörtlükler”den
ona ilişkin olanı (yine şaka yollu) İngilizceyledir…
Bunun nedeni, o sırada büyük bir tutkuyla İngi-
lizce çalışıyor olmasıydı. Bu tutkusu sürüyor mu
ya da ne sonuç verdi bilmiyorum; fakat bu temiz,
dürüst, çalışkan, aydınlık arkadaş, cezaevi ön-
cesinde olduğu gibi cezaevi sonrasında da, ge-
rek bir kez daha TBMM çatısı altında, gerekse
TBMM dışında eğitim ağırlıklı çalışmalarını sür-
dürerek düşüncelerinin ve çalışmalarının ürün-
lerini ve belgelerini birbiri ardına yayımladığı ki-
taplarında toplamaktan da geri kalmadı. Bu ki-
taplardan özellikle eğitim konulu olanların adla-
rı uzunca bir liste oluşturuyor: “Eğitim Işığı” (1993),
“Çağdaş Eğitim Yolunda” (1996), “Aydınlanma
Sürecinde 8 Yıllık Kesintisiz Eğitim” (1997), “Ay-
dınlık İçin Laik Eğitim” (1998) “Bilimin Işığında Eği-
timin Gücü” (2001), “Pestalozzi’nin İzinde” (2002)
(Dr. Hüseyin Pekin’le birlikte), şu anda elimin al-
tındaki “Kuşatılan Cumhuriyet Eğitimi”(2007) ve
henüz okuma fırsatı bulamadığım “Eğitime Din-
ci Çember” (2008). Listeden de anlaşılabilece-
ği gibi, laik eğitimin, bu demektir ki aydınlanma
savaşımının kararlı, bilinçli, çalışkan, öncü bir ey-
lemcisiyle karşı karşıyayız.
Mustafa Gazalcı “Kuşatılan Cumhuriyet Eğiti-
mi” adlı kitabını bana “Sevgili hapishane arka-
daşıma” ithafıyla imzalamış... Çok yıllar sonra bu
kitabın kapağını kaldıracak olan biri, bu yazıyı bü-
yük olasılıkla şaşırarak okuyacaktır… Bir eğitimci
ve milletvekili, bir şaire, “Hapishane arkadaşıma”
ithafıyla kitap imzalamış…Meraklı biriyse iz sü-
recek ve kısa sürede de öncesiyle ve sonrasıyla
1980 süreçlerinde yaşanmış olanların bilgisine
ulaşabilecektir… Sadece bu kadar mı? Ülke-
mizde aydınlanma savaşımının tarihi 19. yüzyıl
ortalarından başlayarak günümüze kadar ha-
pislerle, sürgünlerle, işkenceler ve siyasal cana
kıyımlarla sürüp gitmekte… Henüz sona erecek,
durulacak gibi de görünmüyor… Bu savaşımda
laik eğitimin başarısı için harcanan çabalar, hiç
kuşkusuz en ön sıradadır ve daha uzun bir za-
man öyle olarak kalacağı da anlaşılıyor… Mus-
tafa Gazalcı’nın sözünü ettiğim kitabının içeriğine
göz atmak bile bunun kanıtlanmasına yeterli…
“Kuşatılan Cumhuriyet Eğitimi”nde CHP mil-
letvekili Gazalcı’nın 2002-2007 yılları arasında
Meclis’te yaptığı konuşmalar, “AKP’nin bilim dı-
şı karanlık eğitim anlayışına karşı” (başka millet-
vekili arkadaşlarıyla birlikte) “uyarı ve önerileri”
yer alıyor… Kitapta sırasıyla “eğitimde özelleş-
tirme”, eğitim bütçesi”, “eğitimde kadrolaşma”
konularının yanı sıra, “Köy Enstitüleri”, “TÜBİTAK”
ve “Üniversite” konularına da geniş yer ayrılıyor.
Bütünüyle bakıldığında, hâlâ sürmekte olan
AKP iktidarı döneminde “Cumhuriyet eğitimi”nin
nasıl boğucu bir kuşatma altında olduğu açıklıkla
görülüyor. Yazar kitabının giriş yazısında da bu
gerçeği özlü biçimde dile getirmekte: “AKP
yaklaşık 5 yıllık -bugün için 7 yıl- iktidarında her
alandan çok Cumhuriyetin laik, bilimsel eğitim an-
layışına darbe vurdu. Bunu partizanca kadrola-
şarak, genelge çıkararak, yönetmelikleri, Milli Eği-
tim Temel Kanunu’nu ve Milli Eğitim Teşkilat Ka-
nunu’nu değiştirerek, kaynak ve ders kitaplarının
içeriğini çarpıtarak, kuralları, hukuku çiğneyerek
yaptı. (…) Özetle, temel bir insan hakkı olan eği-
tim, AKP döneminde büyük ölçüde kamu hizmeti
olmaktan çıkarıldı; bilimsel, laik özelliğinden ko-
parılarak daha çok dinselleştirildi; sözleşmeli
öğretmenlikle öğretmenlik mesleği büyük ölçü-
de saygınlığını yitirdi; eğitim daha paralı duruma
getirildi, özelleştirildi; TÜBİTAK, Üniversiteler, Ev-
rim Kuramı’nda olduğu gibi bilim çiğnendi; eği-
tim ulusal özünden, birliğinden, uzaklaştırılmaya
çalışıldı…”
Mustafa Gazalcı’nın yukarıdaki sözleri Mayıs
2007 tarihini taşıyor… O günden bu güne geçen
iki yılı aşkın sürede de gerici kuşatmanın daha
daraldığı, laik Cumhuriyet eğitiminin her aşamada
daha çok sıkıştırılıp nefessiz bırakıldığı apaçık bir
gerçek…Nitekim sözünü ettiğimiz kitabın baş-
lığındaki “kuşatma” sözü, yeni kitapta daha do-
laysız bir anlatımla “dinci çember”e dönüş-
müş…
“Sevgili hapishane arkadaşım” Mustafa Gazalcı,
Tonguç’ların, M. Rauf İnan’ların, adaşı Mustafa
Necati’lerin, daha yakın örnekleriyle Bay-
kurt’ların, Başaran’ların, Makal, Apaydın, Ak-
çam ya da G. Gazioğlu, T. Öztürk’lerin soyun-
dan bir eğitim savaşımcısıdır… Yapıtlarıyla da,
TBMM çatısı altındaki çalışmalarıyla da bu alan-
da yaptığı hizmetler ve birikimleri çok büyüktür.
Cumhuriyet eğitimini kuşatan, gerici, dinci, bo-
ğucu çemberi parçalamakta; günümüz Türki-
yesi’nde aydınlanma savaşımının bu en ya-
şamsal öneme sahip alanında, Mustafa Gazal-
cı yapıtları ve eylemiyle en büyük ilgi ve saygı-
yı hak etmektedir…
ataolb@cumhuriyet.com.tr
Faks: (0212) 343 72 64
Tatil dönüşü
kâbusu: 18 ölü
Yurt Haberler
Servisi- Arife dahil
Kurban Bayramõ
boyunca 81 kişinin
öldüğü 450 kişinin de
yaralandõğõ trafik
kazalarõ dün tatil
dönüşünde de hõz
kesmedi. Manisa’nõn
Akhisar ilçesi
yakõnlarõnda dün karşõ
yönlerden gelen iki
özel otomobilin
çarpõşmasõ sonucu 8
yurttaş yaşamõnõ
yitirdi. Otomobillerden
birinde asker
ziyaretinden
dönenlerin, diğerinde
ise birliğe asker
götüren kişilerin
olduğu öğrenildi.
Ayrõca dün yurt
genelinde meydana
gelen kazalarda 10 kişi
yaşamõnõ yitirdi, 43
kişi yaralandõ.
El öpmeye gidip
tecavüz ettiler
Yurt Haberler
Servisi- Aksaray’da
14 ve 15 yaşlarõndaki
3 çocuk, Kurban
Bayramõ’nda “el öpme
bahanesiyle” zorla
evine girdikleri 46
yaşõndaki A.K’ye
tecavüz ederek 1000
YTL’sini gasp etti.
Zanlõlar A.U, E.U ve
İ.B polis tarafõndan
yakalandõ. Polisteki
ifadesinde suçlarõnõ
itiraf eden zanlõlar
çõkarõldõklarõ nöbetçi
mahkeme tarafõndan
tutuklandõ.
atv ve Sabah
greve çıkıyor
İstanbul Haber
Servisi - Türkiye
Gazeteciler Sendikasõ
Yönetim Kurulu, toplu
iş sözleşmesi
görüşmelerinin
uyuşmazlõkla
sonuçlanmasõ üzerine
Turkuvaz (atv, Sabah
ve dergi grubu)
işyerlerinde grev
kararõ aldõ. TGS’den
yapõlan açõklamada,
“TGS Yönetim
Kurulu, 5 Aralõk 2008
tarihinde Turkuvaz
işyerlerinde grev
kararõ almõştõr. Grev
kararõ, gelecek hafta
içinde işverene tebliğ
edilecek ve
işyerlerinin kapõsõna
asõlmak suretiyle ilan
edilecektir” denildi.
‘Telekulağı’
yasakladılar
Dış Haberler
Servisi- Bulgaristan
Yüksek İdare
Mahkemesi, İçişleri
Bakanlõğõ’nõn, cep
telefonu görüşmelerini
dinlemesinin ve
mesajlarõnõn takibinin,
temel haklarõn ihlali
olduğuna hükmetti.
Bulgaristan’da ekim
ayõnda patlak veren
telekulak skandalõnda
aralarõnda
milletvekillerinin de
bulunduğu çok sayõda
telefonun dinlendiği
ortaya çõkmõştõ.
Tuzla’da kaza:
5 işçi yaralı
İstanbul Haber
Servisi - Tuzla
Tersaneler
Caddesi’ndeki Anadolu
Tersanesi’nde inşa
edilerek denize
indirilen ve bitme
aşamasõna gelen bir
tankerde, işçiler
tarafõndan kaynak
yapõlõrken yangõn çõktõ.
Tankerde bulunan ve
2’sinin vücudunda
yanõklar oluşan,
diğerleri de dumandan
etkilenen 5 işçiden
bazõlarõ içeride mahsur
kaldõ. Tuzla itfaiye
ekiplerince gemiden
çõkartõlan 5 işçi ile
kurtarma çalõşmalarõ
sõrasõnda dumandan
etkilenen bir itfaiye eri,
ambulansla çevredeki
hastanelere kaldõrõldõ.
Taksiciler zor durumda
İstanbul Haber Servisi - İstanbul
Taksiciler Esnaf Odasõ Başkanõ Semih
Kaçanoğlu, Karayollarõ Trafik Kanunu’nun
değiştirilmesini öngören yasa tasarõsõ
taslağõ ile taksi plakalarõnõn ellerinden
alõnmak istendiğini belirterek, 35. madde
değişikliğinin taslaktan çõkarõlmasõnõ istedi.
Kaçanoğlu, yaptõğõ yazõlõ açõklamada,
“yõllardõr can güvenliği, korsan taksi,
durak, araç alõmlarõnda ÖTV ve KDV
sorunlarõ ile mücadele ederken bu sorunlarõ
geride bõrakan başka bir sorunla karşõ
karşõya olduklarõnõ” bildirdi.