Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
13 ARALIK 2008 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 5
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
İnan Kıraç ve Atatürk...
İnan Kıraç, Cumhuriyet devrimlerinin, laik-
liğin, demokrasinin, özgürlüklerin savunucu-
su bir yurtsever... Kıraç, duruşu belli bir Ata-
türkçü...
Postadan büyük boy bir dosya geldi... Özen-
le hazırlanmış bu dosyanın önce takvim oldu-
ğunu sandım... Dosyayı titizlikle açtım...
Bir mektup...
Yazılı ve sözlü basında son yıllarda Mustafa
Kemal Atatürk tartışılıyor. İnan Kıraç bundan ol-
dukça etkilenmiş.
Mektubu okumaya başladım:
“Duygu ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştır-
maları Enstitüsü arşivinde bulunan, Ata’mızın ölü-
münden sonra yayımlanmış sekiz gazetenin tı-
patıp kopyasını sizlerle paylaşıyorum...”
Gazeteleri birer birer çıkarıp okumaya baş-
ladım. Bir duyarlılık, bir sevgi örneği sergilenmiş.
Yağmur bulutuna benzeyen çocuk, kadın, er-
kek, genç, yaşlı yüzler.
Önce Cumhuriyet’i okumak oldu. Abidin Da-
ver yazmış: “Hiçbir ölüm onu öldüremez!”
Ardından öteki gazeteler ve yazılanlar... Hep-
si sevgi ırmağını, o mavi gözlü devi anlatıyor.
Tan’da Zekeriya Sertel’in yazısı.
Birden hüzünlendim... Nâzım Hikmet’in, Fa-
zıl Hüsnü Dağlarca’nın dizelerini anımsamaya
çalıştım... Kumral başını gökyüzüne çeviren, yıl-
dızları ağaran görkemli karanlığa bakan
Mustafa Kemal’i düşündüm...
Afyon Kocatepe’yi, sarkık bıyıklı süvarileri, çı-
narın dibinde duran Çukurova beygirlerini... Kuy-
ruklarını karanlığa vuruyorlardı... Dizkapaklarında
kan, kantarmasında köpükler vardı beygirlerin...
Bizim dönek sosyalistler AKP’yi “demokra-
sinin ve özgürlüklerin” simgesi olarak görüp Ay-
dınlanma Devrimi’ni ellerinin tersiyle iterlerken
toplumda “Atatürk sevgisi” dalga dalga yayılı-
yor...
Kitaplar çıkıyor çok sayıda. Bunlardan biri de
Hristos K. Hristodulu’nun Telos Yayınla-
rı’ndan çıkan (Çeviri: Burcu Yamansavaşçılar)
“Mustafa Kemal ve Selanik Yaşamı” adlı kitap.
Mustafa Kemal’in Selanik’i, Osmanlı İmpa-
ratorluğu’nun Avrupa’ya açılan pencerelerinden
birisidir. Çağdaş ve aydınlanmacı düşünce, ta-
rihsel olarak yaşamını doldurmuş olan impara-
torluk coğrafyasına bu kent üzerinden yayılmıştır.
Jöntürklerden İttihatçılara değin uzanan siyasal
akım Selanik’te filizlenip yeşermiştir.
Zaten kimi Yunan tarihçileri bu kenti “çağdaş,
uygar, laik düşünce oluşumunun anayurdu”
olarak tanımlamışlardır.
Mustafa Kemal’in kültürel ve siyasal biçim-
lenişine işte bu kozmopolit Selanik kenti, ya-
zarın deyişiyle, “yataklık” etmiştir.
Ben Selanik’e yıllar önce iki kez gittim... İzmir
esintisini yansıtan Selanik, beni de çok etkile-
miştir...
Kitap Atatürk’le ilgili pek çok şeyi anlatıyor. Fa-
natik İslamcılar, antisiyonistler, bazı Batılı ırk-
çı tarihçiler, yine ırkçı Yunanlılar Mustafa
Kemal’in dönme ve Mason olduğu “komplo teo-
risi”ni savunmuşlardır.
Zaten günümüz Türkiyesi’nde bu tartışma ay-
nı çevrelerce ısıtılıp ısıtılıp ortaya atılıyor.
Osmanlı paşaları da Atatürk’e kin kusmuyor-
lar mıydı “soyu belli olmayan Mekedonyalı bir
devrimci, vatan haini, isyancı” diye. Bunun an-
lamı da Atatürk’ün Bulgar, Yunan ve Sırp olduğu
yolundaydı.
Kitabı okurken Atatürk’ü bir kez daha dolu do-
lu sevdim, yüreğimin en derin köşesine koydum.
Atatürk hem içeriden hem de dışarıdan ku-
şatılmıştı.
Yunanlı tarihçiler Atatürk’ü sevmedikleri için
Türkiye’yi sevmezler... Atatürk, sağcı-solcu;
faşist-milliyetçi Yunanlılar için bir düşmandır.
Çünkü Mustafa Kemal, Küçük Asya ve Pon-
tus’taki Rumları yok etmiştir.
Kitabın yazarı ise şöyle diyor:
“Oysa Mustafa Kemal ne sıradan bir insan-
dır ne de Türkiye’nin onlarca liderinden her-
hangi biridir. Atatürk bir kahraman ve efsanedir.”
Atatürk öleli 70 yıl olmuş... Aynı sevgiyle ku-
caklıyor Türk halkı onu...
Suna ve İnan Kıraç Vakfı’nın hazırlattığı sekiz
tıpatıp gazete ve 70 yıl önceki Cumhuriyet’te
Abidin Daver’in yazısı:
“Hiçbir ölüm onu öldüremez!”
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212 343 72 69
Yunan halkıyla
dayanışma
çağrısı
İSTANBUL/İZMİR
(Cumhuriyet) -
Ezilenlerin Sosyalist
Platformu (ESP) üyeleri,
dün Beyoğlu’ndaki
Yunanistan
Konsolosluğu önünde
bir araya gelerek, Yunan
halkõyla dayanõşma ve
Yunan devletini protesto
çağrõsõ yaptõ. İzmir’de
de, Yunanistan’õn İzmir
Konsolosluğu önünde
bir araya gelen liseli
öğrenciler, “Polis ve
devlet şiddetine karşõ
barikatlarõn arkasõnda
bedenleriyle,
yürekleriyle dövüşen
Yunanistanlõ
kardeşlerimiz biliniz ki
denizin öte kõyõsõnda
yüreği sizinle bir atan
kardeşlerimiz var”
açõklamasõ yaptõ.
‘Kültürler
Bahçesi’nde
Atatürk
ANKARA (AA) -
Kültür ve Turizm Bakanõ
Ertuğrul Günay,
Kõrgõzistan ziyareti
sõrasõnda, dünyanõn ikinci
en büyük dağ gölü olan
Issõk Gölü kenarõnda
çeşitli liderlerin
heykellerinin yer aldõğõ
“Kültürler Bahçesi”ni
gezdiğini ve Atatürk’ün
heykelinin bulunmadõğõnõ
fark ettiğini belirtti.
Günay, “Atatürk heykeli
niye yok, diye sordum.
Onlar da ‘yapõn’ dediler.
Atatürk de olsun istedik,
onlar da heyecanla kabul
ettiler” dedi.
Altınözü’nde
hareketli günler
HATAY
(Cumhuriyet) - Hatay’õn
Altõnözü ilçesinde CHP
Belediye Başkan adayõ
Mustafa Hammudi’nin
adaylõk töreninde farklõ
partilerden yüzlerce kişi
CHP’ye katõldõ.
CHP Hatay Milletvekili
Fuat Çay, İl Başkanõ
Halef Tiftikçi ve işadamõ
Tuncay Eraslan’õn da
katõldõğõ törende
Hammudi, adaylõk
başvurusunu yaptõ.
Milletvekili Çay, burada
yaptõğõ konuşmada
Hatay’da CHP rüzgârõ
estiğini belirterek,
“Altõnözü’nde yeni bir
dönem başlõyor. 29
Mart’ta CHP bayrağõ
dalgalanacaktõr” dedi.
Zana Brüksel’de
DİYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu) -
Diyarbakõr 5. Ağõr Ceza
Mahkemesi’nce bir süre
önce, “Terör örgütünün
propagandasõnõ yapmak”
ve “Örgüte üye
olmamakla birlikte örgüt
adõna suç işlemek”
suçlarõndan 10 yõl hapse
çarptõrõlan kapatõlan
DEP’in eski Milletvekili
Leyla Zana, Belçika’nõn
başkenti Brüksel’e gitti.
Zana’nõn Avrupa
Parlamentosu’nun Çinli
insan haklarõ savunucusu
Hu Jia’ya 17 Aralõk’ta
vereceği Sakharov ödül
törenine davetli olduğu
belirtildi. Aynõ ödül, 1995
yõlõnda da Zana’ya
verilmişti.
Sadak aday
DİYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu) -
Kapatõlan DEP
milletvekillerinden Selim
Sadak, mart ayõnda
yapõlacak yerel seçimlerde
Siirt’ten belediye başkan
aday adaylõğõ için
başvurdu.
60 günde 60 bin asker
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
AB ile müzakerelerin başlamasõnõ Ara-
lõk 2004 tarihinde Ankara Kõzõlay’da
gündüz havai fişekler atarak kutlayan
AKP hükümeti, aradan geçen zaman-
da AB’yi unuttu. Üyelik sürecinin ar-
dõndan sadece 3 tane reform paketi
hazõrlanabildi. AB, 2003 yõlõn-
dan bu yana Ulusal Program’õn
yenilenmesini isterken, yaz so-
nunda hazõrlanan taslak metin
halen TBMM’ye getirilerek
yasalaştõrõlamadõ. Eskiden
hükümet AB zirvelerine
üst düzeyde katõlõm için
yarõşõrken, dün sona eren
AB Hükümet ve Devlet
Başkanlarõ zirvesine,
Cumhurbaşkanõ Abdul-
lah Gül ve Başbakan Re-
cep Tayyip Erdoğan da-
vet bile edilmedi.
Aralõk 2004’te Ankara’da
havai fişeklerle kutlanarak
başlatõlan Türkiye-AB mü-
zakereleri, ciddi bir duraklama
dönemi yaşõyor. Hükümetin
AB’nin istediği reform paketle-
rini bir türlü TBMM’ye getirme-
mesi ve AB’nin 2007 yõlõnda Kõbrõs
sorunu nedeniyle 8 başlõğõ askõya almasõ
nedeniyle müzakereler neredeyse dur-
du. Dün Brüksel’de gerçekleştirilen
AB Hükümet ve Devlet Başkanlarõ
Zirvesi’ne Türkiye’nin davet edilme-
mesi de AB ile Ankara arasõndaki so-
ğukluğu bir kez daha ortaya koydu. Tür-
kiye zirveye Daimi Temsilci Volkan
Bozkır ile katõlmak zorunda kaldõ. AB
zirvede Türkiye’ye yönelik önemli ka-
rarlar alõrken, sonuç bildirgesinde Tür-
kiye’nin hedefinin tam üyelik olduğu
ifadesine yer verilmedi.
Yasalar çıkmadı
Müzakerelerin başlamasõnõn ardõndan
AB’ye Uyum Yasasõ adõ altõnda çok sa-
yõda düzenlemeyi TBMM’den geçiren
hükümet birliğe üyeliğin temel un-
surlarõ olarak belirtilen “yargı reformu,
yolsuzlukla mücadele stratejisi be-
lirlenmesi, yurttaş haklarının etkin
biçimde korunması, işkence ve kötü
muameleyle mücadele, ifade özgür-
lüğü, kültür, kadın, çocuk, sendika
hakları” ile “sivillerin ordu üzerin-
deki denetiminin güçlendirilmesi”
konularõnda ise adõm atmadõ.
AB’nin özellikle sendikal haklarõ
garanti altõna alan ILO Sözleşmesi’nin
onaylanmasõ konusundaki tüm õsrarla-
rõ da hükümetten döndü. Çõkarõlan re-
form paketleri de tam olarak uygulan-
madõ. Son olarak 2007 yõlõnda hazõr-
lanan 9. reform paketinde yer alan ve
AB’nin vazgeçilmez unsurlarõ arasõn-
da bulunan dokunulmazlõklarõn kaldõ-
rõlmasõ, Siyasi Etik Kurulu’nun oluş-
turulmasõ ve ombudsmanlõk sistemle-
rine geçiş 3 yõldõr süren çağrõlara kar-
şõn halen uygulamaya geçirilemedi.
10. reform paketi
Türkiye-AB ilişkilerinde tam anla-
mõyla “kara yıl” ise 2008 oldu. Hü-
kümet 2008 yõlõnda herhangi bir reform
paketi açõklamazken, hazõrlanan Ulu-
sal Program Taslağõ da bir türlü
TBMM’ye getirilemedi. Muhalefet,
taslağõn gecikmesi nedeniyle AKP’ye
“içeriği boş” eleştirilerini yöneltirken
hükümet ise gecikmeye gerekçe olarak
“mevzuat boşluğu nedeniyle muha-
lefetin engellemesi, sivil toplum ör-
gütlerinden görüşlerin gecikmesi ve
AB yöneticilerinin açıklamalarına
tepki duyan kamuoyunun desteğinin
azalması”nõ gösterdi. 400 sayfayõ aşan
Ulusal Program’a şimdiye kadar 51 si-
vil toplum örgütünden görüş ve öne-
riler gelirken, siyasi partilerden sa-
dece BBP görüş bildirdi. Taslak 4
aydõr Başbakanlõk’ta bekletiliyor.
Hırvatistan’a tarih
Türkiye’ye tavsiye
Müzakerelere Türkiye’nin
etkisiyle, başlayan Hõrvatistan
ise müzakere sürecini nere-
deyse tamamladõ. Türkiye he-
nüz 34 başlõğõn 6’sõnda fiili
müzakerelere başlarken, Hõr-
vatistan 25. başlõğõnõ 15-16
Aralõk tarihlerindeki Hükü-
metlerarasõ Konferans’ta aç-
mayõ planlõyor. 2008 yõlõ Hazi-
ran zirvesinde Hõrvatistan’a üye-
lik tarihi olarak 2009 yõlõ verilmişti.
Böylece Hõrvatistan, 4 yõlda AB ile
müzakere sürecini tamamlayarak bir-
liğin 28. üyesi olacak. Türkiye’nin ise
birçok başlõğõ açmasõ için öncelikli
olarak açõş kriterlerini gerçekleştirme-
si gerekiyor.
Hükümetlerarası Konferans
15-16 Aralõk tarihlerinde Dõşişleri Ba-
kanlarõ seviyesinde toplanacak AB
Hükümetlerarasõ Konferans’ta Türki-
ye’ye yönelik 2 yeni müzakere başlõ-
ğõnõn daha açõlmasõ gündeme gelecek.
AB gözlemcileri yeni başlõklar açõl-
masõnõn zor olduğunu belirtirken An-
kara hâlâ yeni fasõllarda müzakerelere
başlanabileceğini ümit ediyor. Ko-
nuyla ilgili bilgi veren Dõşişleri Ba-
kanlõğõ kaynaklarõ, “sermayenin ser-
best dolaşımı” ve “bilgi toplumu” fa-
sõllarõnda müzakerelere başlanabile-
ceğini belirtiyorlar. Ancak Kõbrõs Rum
Kesimi halen bu başlõklarõn açõlmasõ-
nõ onaylamadõ. Hükümetlararasõ Kon-
ferans’a Türkiye adõna Dõşişleri Baka-
nõ Ali Babacan katõlacak.
UZMAN TUNÇKAŞIK’IN HAZIRLADIĞI TEZDE, YÜRÜTMENİN YASAMANIN ÖNÜNE GEÇTİĞİNE DİKKAT ÇEKİLDİ
‘TBMM’ye hesap vermiyorlar’
EMİNE KAPLAN
ANKARA - TBMM uzmanõ tara-
fõndan hazõrlanan “Parlamenterler
Rejimlerde Kuvvetler Ayrılığı ve
Parlamento Krizi” başlõklõ tezde, son
dönemlerde yürütmenin yasamanõn
önüne geçtiği, parlamentonun hükümete
karşõ gücünü kaybettiği saptamasõ ya-
põldõ. TBMM komisyonlarõ ve genel ku-
rulunun hükümet tarafõndan kontrol
edildiği, iktidar milletvekillerinin par-
ti liderinin tercihine göre oy kullandõ-
ğõna dikkat çekilen tezde, hükümetle-
rin TBMM’ye hesap vermekten kaçtõ-
ğõ vurgulandõ.
TBMM Kanunlar ve Kararlar Daire
Başkanlõğõ Araştõrma Merkezi Müdür-
lüğü uzmanõ Halit Tunçkaşık tarafõn-
dan hazõrlanan “Parlamenterler Re-
jimlerde Kuvvetler Ayrılığı ve Par-
lamento Krizi” konulu tezde, son yõl-
lardaki yasama, yürütme ve yargõ or-
ganlarõ arasõndaki ilişki irdelendi.
? 1982 Anayasası ile TBMM’nin zayıflatılması süreci
ileri bir evreye taşınmıştır. Anayasa gerek üslubu gerekse
içeriği itibariyle yürütmeyi güçlendiren düzenlemeler ge-
tirmiştir. Başlangıç kısmında, kuvvetler ayrılığının
devlet organları arasında herhangi bir üstünlük anla-
mına gelmediği ve sadece bir işbölümünden ibaret ol-
duğunun ifade edilmesi, yasama organının herhangi bir
ayrıcalığı olmadığını hatırlatmaktadır. Ne var ki, sorun
yalnızca yasama organının ayrıcalıklı konumunu yi-
tirmesi değil medeni işbölümünde kendisine özgülenen
fonksiyonlarını (yasama, denetim, temsil) yitirmesidir.
? TBMM’nin hükümet ile ilişkileri, yasama ve denetim
faaliyetleri bağlamõnda ele alõndõğõnda yasama orga-
nõnõn teorik olarak sahip olduğu güce pratikte olma-
dõğõ görülmektedir. Yasama faaliyetleri anlamõnda hü-
kümetin tasarõlarõnõn kabul edilme olanağõ, milletve-
killerinin teklifleriyle kõyaslanmayacak ölçüde fazla-
dõr. Komisyonlar evresine bakõldõğõnda yine teorik ola-
rak hükümet önerileri üzerinde tasarruf yetkisine sa-
hip bu kurumlar, hükümet tarafõndan kontrol edil-
mektedirler. Çünkü komisyonlarda da üyelerin ço-
ğunluğu iktidar partisine mensuptur.
? Genel kurul görüşmeleri istişare amaçlı tartışma-
lar olmaktan çıkmıştır. Günlerce süren konuşmalardan
sonra vekillerin oy tercihlerinde bir değişiklik gerçek-
leşmemektedir. Bu durum milletvekillerinin, oylarını bu
görüşmelerde dile getirilen bilgiler ışığında değil, baş-
ka yerlerde alınmış kararlar doğrultusunda verdikleri-
ni göstermektedir. Parlamentoların genel kurullarında
milletvekillerinin kendi iradelerini askıya alması ve par-
ti liderliğinin belirlediği tercihe mecbur olması, yasa-
ma organının bağımsız bir organ olma özelliğini zede-
lemektedir.
? Parlamentolarõn ikinci önemli işlevi olan yürütme-
yi denetleme yetkisinin etkin olarak kullanõldõğõnõ söyle-
mek mümkün değildir. Hükümetler genellikle TBMM’ye
hesap vermekten kaçõnmaktadõr. Bakanlar Kurulu üye-
lerinin ürettiği politikalar ve gerçekleştiği icraatlar ne-
deniyle sorgulanmasõ için anayasa ve içtüzükte düzen-
lenmiş olan soru, genel görüşme, meclis araştõrmasõ, mec-
lis soruşturmasõ ve gensoru kurumlarõ etkin olarak kul-
lanõlmamaktadõr.
BAĞIMSIZ BİR ORGAN OLMA ÖZELLİĞİ ZEDELENİYOR
Hükümet
AB’yi unuttu
Müzakerelere Türkiye ile birlikte başlayan
Hõrvatistan üyelik için tarih alõrken, dünkü Hükümet
ve Devlet Başkanlarõ Sonuç Bildirgesi’nde
Türkiye’nin hedefinin tam üyelik olduğu ifadesine
dahi yer verilmedi. AB Türkiye’yi üst
düzeyli temsil için zirveye de davet etmedi.
Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy ve Almanya Başbakanı Angela Merkel
ÇİMEN TURUNÇ BATURALP
BRÜKSEL - AB Komisyonu’nun,
sera etkisi yapan gazlarõn düşürülme-
sini sağlamak amacõyla geliştirdiği ik-
lim değişikliği paketi AB liderleri ta-
rafõndan kabul edildi. Brüksel’de 2 gün
süren ve yoğun tartõşmalarõn yaşandõğõ
zirve sonunda, 27 üye ülke 2020 yõlõ-
na kadar sera etkisi yapan gazlarõn sa-
lõmõnõ yüzde 20 düşüreceklerini taah-
hüt eden kararõ imzaladõ.
Avrupa’yõ pençesine alan ekonomik
durgunluk sürecinde, ulusal sanayile-
rinin olumsuz etkilenmesi tehlikesi
karşõsõnda Polonya ve Almanya iklim
değişikliği paketine çekinceyle yak-
laşõyordu. Fransõz dönem başkanlõ-
ğõnda gerçekleşen zirvenin sonunda
Fransa Cumhurbaşkanõ Nicolas Sar-
kozy, bunun tarihi bir karar olduğunu
belirterek “dünyada böylesine bağ-
layıcı kuralları benimseyen başka
bir kıta bulunmayacağını” söyledi.
Zirveden çõkan diğer bir sonuç ise
AB’nin anayasasõ olarak yürürlüğe gir-
mesi beklenen ve bugüne kadar 25 üye
ülkenin onayladõğõ Lizbon Anlaşma-
sõ ile ilgiliydi. Daha önce Lizbon An-
laşmasõ’na hayõr diyen İrlanda halkõ-
nõn onayõ için İrlanda’da bir halkoy-
lamasõ daha yapõlacağõ kesinlik ka-
zandõ. Sarkozy, Lizbon Anlaşma-
sõ’nõn yeniden referandumu için İr-
landa’ya vergilendirme, işçi haklarõ,
kürtaj ve tarafsõzlõk politikasõ gibi
konularda AB müdahalesinden ba-
ğõmsõzlõk tanõnacağõnõ bildirdi.
AB zirvesine sunulan “(Askeri)
Kapasitenin Güçlendirilmesi Dek-
larasyonu”nda, “gelecek yıllarda
AB’nin büyük bir operasyonda, 60
gün içinde 60 bin askeri konuşlan-
dırma kapasitesine ulaşması gerek-
tiği” vurgulandõ. Mevcut askeri
kapasitenin güçlendirilmesini “en
önemli” hedef olarak belirleyen bel-
gede, uluslararasõ arenada AB’nin ar-
tõk “tanınan ve aranan oyuncu” ha-
line geldiği ifade edildi. Belgede,
“Operasyonlar ve misyonlar için
AB prosedürlerine göre ve uygun şe-
kilde üye ülkelerin ve kendisinin
kapasitesini kullanır ve eğer askeri
operasyonları için uygunsa NATO
kapasitesinden faydalanır” denildi.
AB’ninBrükselzirvesindeaskerikapasiteningüçlendirilmesiiçinkarar
alõnõrken iklim değişikliği paketi de liderler tarafõndan kabul edildi
AB’nin yakın coğrafyasındaki sorunların çözümünde
“bölgesel oyuncuların bir araya getirilmesi gerektiği” an-
latılan belgede, “Türkiye, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan
ve Katar bölgede artan oranda önemli rol oynuyor. Mede-
niyetler İttifakı yoluyla yapılan da dahil olmak üzere Tür-
kiye ile birlikte çalışmak özel bir fırsat sunuyor” denildi.
‘Türkiye ile
çalõşmak özel
fõrsat’ sayõldõ