28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada AB’nin üç ana gündemi var: 1- Havalar ısınıyor, bu suyumuzun da ısındığı anlamına gelir, ne yapacağız? 2- ABD’den başlayan kriz üzerimize yıkılabilir, ne tür önlemler almalıyız? 3- İrlanda’nın reddettiği AB Anayasası’nı 2009’da nasıl kabul edilebilir hale getiririz? Görüldüğü gibi gündemde genişleme yok! Bunda şaşılacak bir şey de yok! Çünkü AB’nin 1990’lardan bu yana genişlemeden anladığı sa- dece şuydu: Sovyetler’in ve Yugoslavya’nın parçalanmasıyla ortaya çıkan yeni siyasi coğrafyayı kimseye kap- tırmadan nasıl içimize alabiliriz? Bunu büyük ölçüde başardılar ve genişleme söz- cüğünü zirve gündemlerinden kaldırdılar. Öteki maddeler de hemen çözülebilecek türden değil. Ancak ortak bir dil üretebilmek bile önemli... Zi- ra, AB’de bütüncüllük sözcüğü de arşivdeki ye- rine doğru gidiyor! Türkiye’nin AB süreci AKP ile birlikte bambaş- ka bir ivme kazanmış gibi görünüyordu. AKP, 3 Ka- sım 2002’de tek başına iktidara geldiğinde baş- lıca tutamak olarak AB’yi gördü. Öyle ki; Genel Baş- kan Erdoğan ilk gezilerini AB ülkelerine yaptı. Hat- ta seçimlerden önce bile AB büyükelçilerini top- layıp, “Hazırlanın biz geliyoruz” mesajı verdi. Başlangıç heyecanı muhteşemdi. Aralık 2002 zir- vesine dönemin Başbakanı olarak Abdullah Gül’ün yanı sıra Genel Başkan Erdoğan ve ilgili- ilgisiz bakanlar da katıldı. Aynı hız birkaç yıl da- ha devam etti. 90’lı yılların hükümetleri döneminde her yıl AB’ye giriyorduk. Bu giriş AKP döneminde daha da hızlandı. Rekor 2004 yılındaydı. O yıl tam dört kez AB’ye girdik. İlki 24 Nisan’daki Kıbrıs refe- randumundaydı. İkincisi haziran zirvesinde, üçün- cüsü ekim ilerleme raporunda, sonuncusu da ara- lık zirvesindeydi. Sonuncu zirvenin dönüşünde An- kara’da havai fişek gösterileri bile düzenlenmişti. AB’ye giriş hızımız 2006’dan sonra yavaşladı... Artık zirveler bile bizi ilgilendirmez oldu! Bu noktaya nasıl geldik? Özünde şaşırtıcı bir durum yok. 2000’li yılların başlarında iki taraf da, yani hem AB hem AKP Tür- kiye’nin tam üyeliğinin görünür gelecekte olanaksız olduğunu biliyordu. Buna karşın, “tam üyeliğin eli kulağında” mesajları verdiler. Bu durumu o dö- nemde şöyle yorumlamıştık: AB ile AKP Türkiye’ye karşı anlaştı! Süreç bu yorumu doğruladı... Bundan sonra ne olacak? Yanıtın ipuçları AB’nin son zirvesinde gizli. Ar- kadaşlar Türkiye için şu mesajı verdiler: “Türkiye’nin coğrafi konumu bizim için çok önemlidir!” Mesajı Türkçeye şöyle çevirebiliriz: Türkiye’yi içimize almak gibi bir hedefimiz ve kaygımız yok. Zaten bunu Ankara’daki hükümet de biliyor. Ancak Türkiye’yi tamamen Brük- sel’den bağımsız da tutamayız. Bunun için özel bir statü belirleme aşamasındayız. Türkiye’nin AB’ye girmeyeceği ama, AB’nin Türkiye’nin her yerine gireceği bir yapı en ideal çözüm olacak! Ne diyelim? AB’nin son zirvesi hayırlara vesile olsun! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada kara hükümeti el ele vermiş, Kıbrıs’ı yavaş yavaş elden çıkarıyorlar. KKTC’yi kuran, Kıbrıslı Türklerin bağımsız bir kimlik içinde yaşaması için bir ömür boyu savaşan ilk Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş; Kıbrıs’ta yürü- tülen politikaya bir anlam veremiyor, şaşırtıcı bir te- zatı açıklıyor. Denktaş, “Türkiye’deki liderler her fırsatta Kıb- rıs’ta iki ayrı halk, iki ayrı devlet, Türkiye’nin garan- törlüğünden vazgeçilmez, diyorlar. Ama bu liderler (başta Başbakan RTE) tek halk, tek egemenlik, tek devlet formülü ile devam eden görüşmeleri de desteklediklerini söylüyorlar. Biz buna şaşıp kalıyoruz. Ya o ya bu” diyor. Bu sözünün bir de kulis yanı var. Denktaş, tek halk, tek egemenlik, tek devlet for- mülü ile bağımsız KKTC’ye son verileceği kaygısı- nı taşıyor. Rum lider Dimitris Hristofyas ile Türk tarafı adına ikili müzakereleri yürüten MA Talat’a soruyor: “Bu gidiş KKTC’nin ortadan kaldırılması, Türkiye’nin garantörlüğünün sona ermesi ve niha- yet Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında Rum egemenliğine girmelerini sağlayacak bir sonuç ver- meyecek mi?” Talat’tan aldığı yanıt şöyle: “Bu politikayı Ankara destekliyor!” Kısacası Ankara; Başbakanıyla, Bakanları ve hat- ta TBMM Başkanı’yla Kıbrıs’ta ancak iki devlet, iki halk, iki egemen devlet formülü kabul edilirse uz- laşma olabileceğini resmen açıklıyor, savunuyor. Ama beri yandan bu politikanın tersini yürüten MA Talat’ın tek devlet, tek halk, tek egemenlik po- litikasını destekliyor. Hükümet, Türkiye kamuoyunda Kıbrıs’ı (KKTC’yi) sattılar anlayışının yerleşmemesi için içeride böyle konuşuyor, ama dışarıda tam tersi politikanın iz- lenmesine şapka çıkarıyor. Bu, iktidar partisine göre herhalde diplomatik in- celik içeren bir politika. Oysa bu manzara ikiyüzlülüğü resmediyor. Talat’ın BM ve AB ile müzakerelerden sorumlu temsilcisi Özdil Naim ikili görüşmelerin temelinde yatan gerçeği açıkladı. Türk tarafının önerisiyle 3 aylık bir sınırlama ge- tirilen hazırlık süreci içerisinde imzalanan 23 Mayıs Anlaşması’yla, ilk kez ‘iki bölgeli, iki toplumlu, siya- sal eşitlik temelinde federal çözüm’ kalıbının dışın- da bir yapının kabul edildiğini söyledi. Böylece “Bir Kıbrıslı Türk devleti ile bir Rum dev- leti kurucu devlet olarak eşit statüde yer alacağı bir yapıydı bu” diyerek Ankara’nın Lefkoşa ile birlikte yürütmeye kararlı olduğunu ilan ettiği temel ilkeden vazgeçildiğini kabul ve ilan etti. Bu noktaya nasıl gelindiğini de açıklıyor Naim Özdil: “Hristofyas’ın iç siyasetteki sıkıntılarından do- layı egemenlik ve vatandaşlık konusunda mutabık kalınması talebinde bulunması üzerine liderlerin ‘tek egemenlik ve tek vatandaşlık’ konusunu ele aldık- ları ve prensipte mutabakata vardıkları 1 Temmuz Anlaşması yapıldı.” ABD Dışişleri Müsteşar Yardımcısı Matthew Bryza’nın “Türkiye mükellefiyetlerini yerine getirsin. Önerilerini Rumların kabul edebilecekleri düzeye in- dirsin” dedikten sonra… Ankara ile onunla işbirliği içinde, bağımsızlığı Rumlara teslim etmeye hazırlanan Talat’ın Güney Kıbrıs dayatmalarına karşı çıkması beklenebilir mi? Denktaş, durumu, “… Teslimiyet tablosunu ka- bul etmeyenler Köksal Toptan ile Çiçek Cemil’in ‘Kıbrıs’ta iki halk, iki demokrasi, iki devlet ve Türk garantisi vardır. Bunları dikkate almayan bir anlaş- mayı kimse kabul edemez’ dediklerini gündeme getiriyorlar. Lakin Türkiye (hükümet) tek halk, tek egemenlik, tek devlet esası üzerinden yürütülmekte olan Talat- Hristofyas’ı desteklediğini açıklamaktadır…” diye özetliyor ve soruyor: “… Türk tarafının kırmızı çizgileri nelerdir?..” ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA 13 ARALIK 2008 CUMARTESİCUMHURİYET 16 HABERLERİN DEVAMI İstanbul Y 14 Edirne Y 12 Kocaeli Y 15 Çanakkale Y 16 İzmir Y 18 Manisa Y 16 Aydın Y 17 Denizli Y 14 Zonguldak Y 12 Sinop B 14 Samsun PB 14 Trabzon PB 14 Giresun PB 12 Ankara K 7 Eskişehir K 8 Konya K 8 Sıvas B 1 Antalya Y 18 Adana PB 18 Mersin PB 18 Diyarbakır S 9 Şanlıurfa PB 13 Mardin PB 6 Siirt S 11 Hakkâri S 1 Van S 3 Kars S 0 Oslo K - 2 Helsinki K 5 Stockholm K 4 Londra K 7 Amsterdam K 6 Brüksel K 3 Paris B 4 Bonn K 2 Münih K 0 Berlin K 4 Budapeşte B 6 Madrid S 10 Viyana K 5 Belgrad Y 11 Soyfa Y 11 Roma Y 14 Atina Y 18 Zürih K 2 Moskova B 3 Aşkabat K 6 Astana PB - 7 Taşkent B 12 Bakû PB 9 Bişkek B 14 Tiflis B 8 Kahire PB 20 Şam A 17 Yurdun iç ve batı kesim- leri parçalı ve çok bulut- lu, Marmara sabah saat- lerinde kıyı Ege’de olmak üzere Ege bölgesi Batı Karadeniz’in batısı ak- şam ve gece saatlerinde Kırıkkale, Çankırı, Kırşehir, Nevşehir, Kayseri, Yoz- gat, Sıvas, Kastamonu, Karabük ve Çankırı çev- relerinde yağış geçişleri bekleniyor. EmeklidiplomatlarveakademisyenlerYunanistan’dakiolaylarõdeğerlendirdi: ‘Mali kriz olayları büyüttü’MAHMUT GÜRER ANKARA - Akademisyen ve emekli diplomatlar, Yunanis- tan’da “bir gencin polis kurşu- nuyla ölmesinin ardından” baş- layan ve yavaş yavaş Avrupa’ya yayõlan olaylarõn temel gerekçe- sinin “küresel mali kriz” oldu- ğunu belirtirken Yunanistan’õn krizi iyi yönetememesinin bede- lini bütün Avrupa’nõn ödeyebi- leceğini vurguladõlar. Uzman- lar, kriz ile birlikte artan işsizli- ğin de toplumsal patlamalarõ te- tiklediğine dikkat çektiler. Emekli diplomatlar ve akade- misyenler Yunanistan’da başla- yan ve bir haftadõr devam eden toplumsal hareketi gazetemize değerlendirdi: - Gazi Üniversitesi Ulus- lararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Hasan Ünal: Her ne kadar Yu- nanistan’da kurumsallaşmõş bir toplumsal hareket geleneği bu- lunsa da, bu kez durum farklõ. Bu defa çok uzun ve yõkõcõ oldu. Bu- nun nedeni ise büyük ölçüde uluslararasõ mali kriz. Aslõnda Yunanistan, krizi yõllardan beri içten içe yaşõyordu. Ülke artõk üretemiyor ve ekonomisinin 4’te 3’ü ithalata dayanõyor, çok cid- di bir borcu bulunuyordu. Emek- li ücretleri 300-400 Avro’ydu. Yani Yunanistan’da geçim sõ- kõntõsõ ve işsizlik son krizle bir- likte üst düzeylere çõktõ. Ben 2009 yõlõnda, mali kriz nede- niyle bu olaylarõn, sadece AB ül- kelerine değil, bütün dünyaya ya- yõlma olasõlõğõnõ son derece yük- sek görüyorum. Bunlar arasõnda Türkiye de olabilir. Kriz ne ka- dar saklanõrsa saklansõn “mızrak çuvala sığmaz”. Bunu belki de şöyle değerlendirmek lazõm, mevcut mali kriz Sovyet Blo- ku’nun çöküşü kadar önemli bir olaydõr. - Emekli Büyükelçi Tur- han Fırat: Yunanistan’daki olaylarõn ilk unsuru, polisin bir genci öldürmesi. Ancak ikinci bir önemli unsur da var. O da global kriz. Kriz orada da işsizlik gibi sonuçlar doğuruyor. Bu da hü- kümet ile sendikalar, işçiler ara- ERDOĞAN ERİŞEN ORDU - İstanbul TV ve Ordu TV Yönetim Kurulu Başkanõ Osman Güzelsu, bir restoran- da çõkan silahlõ çatõşma sonrasõ yaşamõnõ yitirdi. Geçen yõl bir evlilik programõyla üne kavuşan Caner Toygar’õn canlõ yayõn öncesi dövülmesi ile gündeme gelen, kapatõlan İstanbul TV’nin sahibi ve Ordu’da yayõn yapan Ordu TV (ORT) ile Radyo Güzelsu’nun Yönetim Kurulu Başka- nõ Osman Güzelsu, bir grup arkadaşõ ile birlikte Efirli’de bir restoranda yemek yerken aynõ za- manda arkadaşõ olan restoran sahibi Remzi Ka- raarslan ile aralarõnda tartõşma çõktõ. Tartõşma- nõn büyümesi üzerine Osman Güzelsu silahõnõ çekerek Remzi Karaarslan’a ateş etti. Karaars- lan da yere düşerken Güzelsu’ya ateş etti. Çatõş- ma sonucu Remzi Karaarslan olay yerinde ya- şamõnõ yitirirken, Güzelsu ise yaralandõ. Olay yerine gelen 112 acil servis ekipleri Osman Gü- zelsu’ya ilk müdahaleyi yaptõktan sonra ambu- lansa taşõnõrken olay yerine gelen Remzi Kara- arslan’õn oğlu E.K. tabancasõnõ çekerek bir şar- jör mermiyi Güzelsu’nun üzerine boşalttõ. Os- man Güzelsu da aynõ yerde yaşamõnõ yitirdi. Olayda Ergin Tut da yaralandõ. Olayla ilgili 5 kişi gözaltõna alõnõrken cesetlerin kaldõrõldõğõ Ordu Devlet Hastanesi önünde de gruplar ara- sõnda zaman zaman tartõşmalar yaşandõ. Bunun üzerine çevik kuvvet olay yerinde önlem aldõ. sõnda anlaşmazlõklar yaratõyor. Yani bunu da hafife almamak ge- rekiyor. Ancak buna karşõn Yu- nanistan’daki olaylarõn Avru- pa’ya da sõçrayacağõ konusunda şimdiden yorum yapmanõn zor olduğunu düşünüyorum. - Avrupa Toplulukları Araştırmalar Merkezi Mü- dürü Doç. Dr. Çağrı Erhan: Bunun önceki toplumsal hare- ketler ve devrimlerle pek de ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Daha çok 3 yõl önce Fransa’nõn banli- yölerinde meydana gelen olaylara benziyor. Bu ne zaman devrim sürecine ulaşõr? 68’e ne zaman dönüşür? Ancak entelektüel bir girişim olursa bu meydana gelir. Ancak ben Yunanistan’daki ha- rekette bir ideolojik derinlik gör- müyorum. Herhangi bir ente- lektüel tabana dayanmayan ola- yõn çok uzun süreceğini de zan- netmiyorum. - Emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik: Ben bu olayõ mali krizin doğrudan tetiklediğine inanõyorum. Yunanistan’da fark- lõ sebeplerle ortaya çõkmõş olabilir ama Avrupa’ya yayõlma eğilimi varsa, belki sol görüşlü kesim, sosyal reformlarõn yetersizliğini ortaya koyarak, bunu genel bir harekete dönüştürebilir. Yuna- nistan’da meydana gelenler ta- mamen ekonomik buhrandan kaynaklanõyor ve Avrupa’ya ya- yõlõrsa, durum çok farklõ yerlere gelebilir. - CHP Genel Başkan Yar- dımcısı-Emekli Büyükelçi Onur Öymen: Bu bir gencin öldürülmesi, onun boyutunu da- ha fazla aşan bir protestoyu te- tikledi. Genel bir memnuniyet- sizliği ortaya çõkardõ. Avrupa’nõn başka ülkelerinde de olan, bu memnuniyetsizlik Yunanistan’da tepeye çõktõ. 68’lerde bu tür olay- lar Avrupa’ya yayõlmõştõ. Unu- tulmamalõ ki mali kriz artõk her kesimi etkiliyor. İşsizlerin sayõ- sõ artõyor. İşsiz sayõsõ artõnca sosyal patlamalar geliyor. Onun için hükümetlerin, istihdam ted- birleri almasõ gerekiyor. Bu yal- nõz Yunanistan için değil başka birçok ülke için de geçerli. İş- sizlik artarsa o ülkede sosyal patlama oluyor. Bu krizin ilk kur- banõ Yunan hükümeti oldu.Güzelsu silahlı çatışmada öldü İSTANBUL TV’NİN ESKİ SAHİBİ ‘Kürtolduğumiçindayakyedim’ İstanbul Haber Servisi- İn- san Haklarõ Derneği (İHD) İs- tanbul Şubesi üyeleri, 10-17 Aralõk İnsan Haklarõ Haftasõ et- kinlikleri kapsamõnda Taksim Tramvay Durağõ’ndan Galata- saray Lisesi önüne kadar yü- rüyerek yurttaşlara İnsan Hak- larõ Evrensel Bildirgesi ile ilgili özel sayõlarõnõ dağõttõ. Tak- sim’deki İHD İstanbul Şube- si’nde dün düzenlenen basõn toplantõsõnda Mustafa Hase adlõ işçi, Kürt olduğu için bazõ kişiler tarafõndan feci şekilde darp edildikten sonra Bartõn Emniyet Müdürlüğü önüne bõ- rakõldõğõnõ öne sürdü. Taksim Tramvay durağõnda dün bir araya gelen İHD üyeleri, İnsan Haklarõ Haftasõnda bir dizi etkinlik gerçekleştirdikle- rini anõmsatarak, haftaya özel hazõrladõklarõ dergiyi yurttaşla- ra dağõtarak haklarõna sahip çõkmalarõ çağrõsõnda bulundu- lar. İHD İstanbul Şube Başka- nõ Gülseren Yoleri, insan hak- larõ bildirgesinin etkinleştirilmesi için, insanla- rõn bildirgeyi öğrenmesiyle başlanabileceğini be- lirterek, “Bildiri dağıtımını da bu çabanın bir parçası olarak ele alıyoruz” dedi. İHD İstanbul Şubesi’nde dün düzenlenen ba- sõn toplantõsõnda Mustafa Hase adlõ işçi, Kürt olduğu için bazõ kişiler tarafõndan fe- ci şekilde darp edildikten sonra Bartõn Emniyet Mü- dürlüğü önüne bõrakõldõğõnõ öne sürdü. Hase, 8 ay önce İstanbul’dan Bartõn’a giderek çalõşmaya başladõğõnõ ve ba- zõ şahõslar tarafõndan birçok kez “Burası Doğu değil, burası Bartın, orayla ka- rıştırma” denilerek tehdit edildiğini söyledi. Hase, şun- larõ söyledi: “İşten eve doğru gider- ken Emniyet’in önünden geçiyordum. İşyerinden ol- duğunu söyleyen 4 kişi be- ni “seni müdür çağõrõyor” sözleriyle arabaya bindir- di. Ormanlık bir yere ge- tirdiler. İner inmez, odun- larla kafama ve vücüdu- mun çeşitli yerlerine vur- dular. Birkaç elde yere ateş ettiler ve kendi ara- larında neden benim ka- fama o kurşunları sıkmadıklarını konuştu- lar. Sonra bayıldım, kendime geldiğimde Emniyet’in önündeydim. Saldıranlar aynı gün gözaltına alındı. “Biz gerisini hallederiz” diyen polisler onları serbest bıraktı.” İHD’liler İstiklal Caddesi’nde insan haklarıyla ilgili hazırlanan dergiyi dağıttı. (SİBEL BAHÇETEPE) Mustafa Hase, kendisine saldıran- ların polisler tarafından serbest bı- rakıldığını söyledi. (NİHAN İNAL) IRAK CUMHURBAŞKANI TALABANİ ‘Gül’le Kerkük’ü ziyaret edeceğiz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Irak Cumhurbaşkanõ Ce- lal Talabani, 20 Aralõk’ta Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül ile birlikte bombalõ intihar saldõrõsõ gerçekleştirilen Ker- kük’ü ziyaret etmeyi planladõklarõnõ açõklarken, Cum- hurbaşkanlõğõ kaynaklarõ Gül’ün kulağõndaki rahatsõzlõkla ilgili tedavinin sürdüğünü anõmsatarak, Irak ziyaretinin ta- rihinin henüz net olmadõğõnõ bildirdi. NTV’nin haberine göre, Kerkük’te yaşayan etnik grup- larla görüşmek ve sorunlarõnõ dinlemek üzere kentte bu- lunan Talabani, dün Türkmen temsilcileriyle bir araya gel- di. Kerkük İl Meclisi Türkmen Üyesi Ali Mehdi, top- lantõnõn olumlu bir havada geçtiğini söyledi. Mehdi, Ta- labani’nin toplantõ sõrasõnda “Bağdat ziyaretinin ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte 20 Aralık’ta Kerkük’e gelmeyi planlıyoruz” dediğini kaydetti. Cum- hurbaşkanlõğõ kaynaklarõ ise Talabani’nin açõklamalarõ üze- rine Gül’ün kulağõndaki rahatsõzlõkla ilgili tedavinin sür- düğünü anõmsattõ. Cumhurbaşkanõ Gül’ün Irak ziyareti- ne ilişkin planlama hazõrlõklarõnõn devam ettiği belirtildi. Öte yandan Gül, bombalõ intihar saldõrõsõyla ilgili olarak Talabani’ye gönderdiği baş sağlõğõ mesajõnda saldõrõyõ kõ- nayarak sağlõk yardõmõ önerisinde bulundu. AVRUPA KONSEYİ KOMİSERİ ŞAŞIRTTI ‘İnsan hakkõ ihlali var, kaynak yok’ Dış Haberler Servisi- KKTC’de incelemelerde bulunan Av- rupa Konseyi İnsan Haklarõ Komiseri Thomas Ham- marberg, izolasyon altõndaki toplumlarda insan haklarõ ih- lali olduğunu ancak Avrupa Konseyi İnsan Haklarõ Bölü- mü’nün bu konuda çalõşma yapacak kaynağõ bulunmadõ- ğõnõ söylemesi şaşkõnlõk yarattõ. İnsan Haklarõ Evrensel Bildirgesi’nin 60. yõldönümü do- layõsõyla adada bulunan Hammarberg, Türk Ajansõ-Kõb- rõs’a (TAK) yaptõğõ açõklamada, “Kıbrıslı Türklere uy- gulanan izolasyonların insan hakları ihlali olup olma- dığı” sorusu üzerine, “İnsanların izole edildiği yerlerde elbetteki insan hakları ihlaliyle ilgili belirtiler vardır” dedi. Hammarberg, çalõştõğõ birimin İnsan Haklarõ Kon- vansiyonu çerçevesinde çalõşma yürüttüğünü, Kõbrõslõ Türklere uygulanan izolasyonun ise konvansiyonda yer al- madõğõnõ söyledi. Hammarberg, ekibinin küçük olmasõn- dan dolayõ sadece İnsan Haklarõ Konvansiyonu’nda yasal olarak tanõmlanmõş insan haklarõ konularõ üzerinde yo- ğunlaştõklarõnõ kaydetti. UNESCO veya genel olarak Av- rupa Konseyi’nin Kõbrõslõ Türklerin dõş temaslarõ konusunda çalõşma yürütebileceğini ifade eden Hammarberg, “Ke- sinlikle bunun için elimizde kaynak yok”‘ dedi. AVUSTURYA KREDİDESTEĞİNİ ÇEKTİ Hasankeyf kurtuluyor Yurt Haberleri Servisi - Avusturya, antik kent Hasankeyf’i su altõnda bõrakacak olan Ilõsu Barajõ projesinden kredi desteğini çektiğini açõkladõ. Göz- ler şimdi Almanya ve İsviçre’ye çevrildi. Ilõsu Barajõ’na kredi sağlayan ülkeler, bölgedeki tarihi, kültürel ve sosyal dokunun korunmasõnõ ön- gören 153 kriterin yerine getirilmesi için Türkiye’ye tanõdõğõ 60 günlük süre 8 Aralõk’ta doldu. Bu sürede Türkiye taahhüt ettiği hiçbir kriteri yerine getire- meyince çevreciler de Almanya, Avusturya ve İs- viçre hükümetlerine mektup yazarak, kredi deste- ğini çekmelerini talep etti. ‘Türkiye şartları yerine getirmedi’ Baraj karşõtõ aktivistlerin 10 Aralõk’ta Ilõsu Barajõ finansörlerinden Oesterreichische Kontrollbank’õn (OeKB) Viyana’daki binasõnõ işgal etmesinin ar- dõndan ulusal televizyon kanalõ ORF’nin ana haber bültenine katõlan Dõşişleri Bakanõ Michael Spin- delegger yaptõğõ açõklamada, Türkiye’nin 153 şar- tõn hiçbirini yerine getirmediğini vurguladõ. Sip- delegger, “Bir taraf şartları belirlediyse ve bu şart- lar yerine getirilmediyse proje finanse edilemez. Benim için Avusturya, bu ortaklığa artık son ver- miştir” dedi. Aynõ programda OeKB direktörü Ru- dolf Scholten de, Türkiye’nin projenin şartlarõnõ ye- rine getirmediğini kabul etti. Almanya’daki Ilõsu Barajõ Karşõtõ İnisiyatifi, Avusturya’nõn kararõna destek verdiklerini ve Al- man hükümetinin de açõk bir tavõr sergileyerek kre- di desteğini kesmesini istedi. Kampanyanõn koor- dinatörlerinden Heike Drilish, “Almanya’nın projede yer almakta ısrar etmesi artan insan hak- ları ihlallerine de ortak olması anlamına geliyor” diye konuştu. Doğa Derneği Kampanya Koordinatörü Erkut Er- türk yaptõğõ açõklamada, “Bu Hasankeyf ve Dic- le Vadisi’nin çok uzun zamandır beklediği bir ha- ber” değerlendirmesinde bulundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle