02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 14 KASIM 2008 CUMA 6 HABERLER BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Bir Yol Ayrımında Bu yılki 10 Kasım, daha da çarpıcı idi: Atatürk’ü kaybedişimizin üstünden tam 70 yıl geçmiş... Yü- reğimin bir yerinde, her 10 Kasım’da depreşen sı- zı -bu kez onarılmaz bir halde- geçmiş yıllara sav- ruldum. Atatürk öldüğünde 7 yaşındaydım. Kara haber, oturduğumuz Kars’a, Cilavuz’a da ulaşmıştı. O gün ve onu izleyen günlerde, Cilavuz Bucak Müdürü olan babamla annemin Kars’tan ge- len gazetelere hıçkırıklarla kapandıklarını anlatamam. Ben, yaşımın gereği, kaybın boyutlarına vara- mamıştım. Atatürk ölmüş, devrim yine de sürüyordu. Nitekim, sürecin son halkası Köy Enstitüleri’nin bir örneği de 1940’ta Cilavuz’da kurulup açıldığında, ben de devrimin bilincine vardım. Çevremde her şey değişiyordu: Toplum, doğa ve insanlar değişiyor- du. Ama bunu burada anlatamam! Ne var ki, yürüyen zaman bana şunu da öğret- ti: 14 Mayıs 1950’de iktidara gelen Demokrat Par- ti’nin Başkanı Adnan Menderes, hükümet prog- ramını açıklarken, şunu söylemişti: “Topluma mal olmuş/olmamış devrimler.” Şaşırmıştım: Nasıl olur? Devrimler demokrasiy- le daha da yerine oturacak değil miydi? Menderes, bunun heyecanını duymuyordu; feo- daliteye borçlarını ödüyordu... Ve bol bol ödedi de: Yüzlerce Halkevleri, Köy Odaları ve Köy Enstitüle- ri’ni kapattı. Yerlerine imam hatip okulları, İslam enstitüleri ve dinciliğin öncüleri üredi. Bu aşı tuttu, tutturuldu! 27 Mayıs parantezinden sonra da, “1923 Devri- mi”nin yıkımını bizzat 12 Eylül faşizmi üstlendi: Sol ezildi, sağcı hükümetler derken, iktidara 2002 Ka- sımı’nda AKP geçti: O tarihten bu yana, laikliği çiğ- nediği için, alnında Anayasa Mahkemesi’nin “bat- tal” damgası, İslamcı bir düzeni yerleştirme tutku- su içindedir hâlâ... Gelip durduğumuz noktada ne görüyoruz? Türkiye’yi, yarım yüzyılı aşan bir süredir yoksul- laştıran siyasal ve iktisadi bunalımı yaratan bir “oli- garşi”dir; demokratik gelişmenin önünü de o kesi- yor. AKP’nin de dahil olduğu, işte bu oligarşidir. Nasıl bozmalı bu oyunu? Liberal yaygara, bıkmaz ve tükenmez soyutla- malarla oyununu sürdürecektir. Oysa, ancak “ulu- sal bir hareketle” karşı çıkılabilir buna ve Profesör Mümtaz Soysal’ın önerdiği gibi, “radikal, yenileş- tirici ve devrimci” bir çözüm arayıp bulmak zorun- dayız. Nitekim, 1923 Devrimi, en başta “ulusal” bir eserdi. Bu, Türkiye’nin, demokrasi adına, yarım yüzyılı aşan bir süredir sürdürdüğü uygulamanın bugün ge- lip vardığı noktada, demokrasiyi bir çürüyüşten çe- kip alacağı gibi; onu, gerici güçlerin bir oyun alanı olmaktan çıkaracak ve “laik Cumhuriyet”i nicedir yüz yüze geldiği bir tehlikeden de kurtarmış olacaktır. Her şeyi, yine demokrasi adına, yeni baştan dü- şünmek zorundayız. Böylece, ülkenin bugünkü çık- mazdan sıyrılmasında sorun, temelde politiktir ve öyle kalacaktır. Öte yandan, bütün sorun, halkın da bunların bi- lincine varmasındadır. Bu ne kadar çabuk olursa, demokrasi de o kadar çabuk rayına oturmuş ola- cak; ve geleceğin aydınlık Türkiyesi’ne uzanan yol- lar bir an önce açılacak. Özetle, bir “yol ayrımı”na varmıştır Türkiye... DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn Diyarbakõr gezisi sõ- rasõnda yapõlan izinsiz gösterilere katõlarak polise taş ve molotofkokteyli attõklarõ gerekçesiyle tu- tuklanan 13-14 yaşlarõnda 6 çocuk hakkõnda 23 yõla kadar hapis istemiyle dava açõldõ. Diyarbakõr Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nca hazõrlanan iddiana- mede sanõklarõn PKK’nin talimatlarõ üzerine olay- lara katõldõklarõ belirtilerek “Sanıkların, isnat edilen suçların hukuki anlam ve sonuçlarını al- gılayıp davranışlarını yönlendirme yeteneğine sahip oldukları düzenlenen raporla anlaşıl- maktadır” denildi. İddianamede, tutuklu sanõklar Ş,B, E.B, V.D, Ş.A, Ö.S. ve M.A’nõn 23’er yõla kadar hapisle cezalandõrõlmalarõ istendi. Ş.B. ve M.A’nõn ayrõca “kamu malına zarar vermek” suçundan da 6 yõla kadar hapisleri talep edildi. ALEVİLERDEN FİŞLEMEYE TEPKİ Kadınlar TBMM’ye seslendi ADANA (Cumhuriyet) - Adana’da kadõnlarõn bir araya geldiği eylemde, cinsel istismar iddia- sõyla yargõlanan Hüseyin Üzmez’in yaptõğõyla gurur duyduğunu söylemesinin, yargõnõnsa tahli- ye kararõ vermesinin kadõnlarõ incittiği vurgulan- dõ. Adana Tabip Odasõ Genel Sekreteri Gülşah Seydaoğlu, TBMM’den başta TCK olmak üzere ilgili tüm yasalarda gerekli düzenlemelerin ya- põlmasõnõ talep ettiklerini söyledi. Toprağa karşı su resti DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu)- Di- yarbakõr’õn Dicle ilçesinde jandarma, DTP’li be- lediyeye ait kepçe ve kamyona “izinsiz toprak taşõndõğõ” gerekçesiyle el koydu. DTP’li Dicle Belediye Başkanõ Abdullah Akengin, Kurşunlu bölgesinden herkesin toprak taşõdõğõnõ, yalnõzca belediye araçlarõna el konulduğunu söyledi. Akengin, bu uygulama nedeniyle artõk jandar- maya ücretsiz su vermeyeceklerini açõkladõ. Çorum’da kriz masası ÇORUM (Cumhuriyet) - Çorum’un Osman- cõk ilçesinde12 yaşõndaki bir kõz çocuğuna teca- vüz ettikleri ve para karşõlõğõ fuhşa zorladõklarõ iddiasõyla adliyeye sevk edilen 13 kişiden 12’si tutuklandõ. Kentte son üç günde 2’si özürlü 4 kõz çocuğunun tecavüz ve tacize uğramasõ üzerine valilik harekete geçti. Fuhuş olaylarõnõn önüne geçilmesi için gerekli çalõşmalarõn yapõlacağõnõ söyleyen Çorum Valisi Mustafa Toprak, “Fuhuş, bir terör olayõ kadar tehlikeli. Gazeteciler de ha- ber yaparken dikkatli olmalõ” dedi. Tacizciyi kalbinden bıçakladı BURSA (Cumhuriyet) - Bursa’da Nazan A. (31) ve kardeşi, Fevzi Çakmak Caddesi üzerinde Bilal K. ile çarpõştõ. Tartõşmanõn kavgaya dönüş- mesi üzerine Nazan A, Bilal K’yi bõçakla kalbin- den yaraladõ. Bilal K’nin durumunun ağõr olduğu belirtildi. Nazan A. emniyet müdürlüğüne götü- rülürken gazetecilere, “Yaralamayõ ben yaptõm. Kardeşimin suçu yok. Taciz etti” dedi. ‘SUÇ OLDUĞUNU BİLİYORLARDI’ Taş atan 6 çocuğa 23 yõl hapis istendi (Fotoğraf:SAVAŞKÜRKLÜ) MEHMET MENEKŞE AMASYA - Amasya’nõn Suluova ilçesi Emniyet Müdürlüğü’nün 9 Kasõm’da Ankara’da “Eşit va- tandaşlık hakkı” için yapõlan mitinge katõlanlarõ fişlemesini CHP Amasya Milletvekili Hüseyin Ün- sal, TBMM gündemine taşõdõ. Ünsal, İçişleri Baka- nõ Beşir Atalay’õn yanõtlamasõ istemiyle verdiği soru önergesinde mitinge katõlanlarõn listesinin is- tenmesinin gerekçesini öğrenmek istedi. Merzifon Piribaba Kültür ve Dayanõşma Derneği Başkanõ Cengiz Doğmuş da uygulamaya tepki göstererek, “Bunlar bilinçli yapılıyor, örgütlü kitleler yıldı- rılmak ve korkutulmak isteniyor” dedi. Amasya Hamdullah Efendi Yaşatma ve Dayanõşma Derneği Başkanõ Ahmet Çelebi, fişlemenin Alevileri örgüt- lerinden soğutmayõ amaçladõğõnõ söyledi. Pirsultan Abdal Kültür Derneği Tokat Şubesi Başkanõ Mu- harrem Erkan, tepkisini “Her türlü ayrımcılığın, antidemokratik uygulamanın, baskının, gericili- ğin, yobazlığın son bulmasını istiyoruz” diyerek dile getirdi. DSP ve CHP Amasya İl Başkanlarõ da uygulamaya sert tepki gösterdi. Amasya Emniyet Müdürü Mustafa Doğan Kılınç, olayõn yanlõş an- lama olduğunu ve bir memurun hatasõndan kay- naklandõğõnõ, inceleme başlatõldõğõnõ söyledi. ‘Amaçlarõyõldõrmak ve korkutmak’ El bombalarõnõn ele geçirildiği gecekonduda kiracõ olan Yiğit, Tekin ile ilgili bölümleri değiştirdi Ali Yiğit mahkemede şaştõ HATİCE TUNCER / HİLAL KÖSE Ergenekon davasõnõn 13. oturumunda sorgusu yapõlan tutuksuz sanõk Ali Yiğit, savcõlõkta verdiği ifadeyi tekrarlarken çap- raz sorguda verdiği çelişkili yanõtlarla güç duruma düştü. Yiğit ifadesindeki Muzaffer Tekin ile ilgili bölümleri değiştirdi. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’nce Silivri Ceza İnfaz Kurumlarõ Yerleşkesi içe- risindeki duruşma salonunda görülen da- vanõn dünkü oturumuna 43’ü tutuklu top- lam 61 sanõk katõldõ. İddianamenin üçüncü sõrasõndaki sanõk Ali Yiğit, savunmasõnda, Oktay Yıldırım’õ 4 yõl önce dayõsõ Meh- met Demirtaş’õn yanõna LPG istasyonuna geldiği için tanõdõğõnõ, Yõldõrõm’õn dayõsõ- nõn açtõğõ ve kendisinin işlettiği manava da gelip gittiğini söyledi. Mahmut Öztürk’ün de manavdan alõşveriş yaptõğõnõ söyleyen Yiğit, “Önceki ifadelerimde siyah bir Mercedes’le manava gelen ve 5 dakika kalan kişinin Muzaffer Tekin olduğunu söylemiştim. Tekirdağ Cezaevi’nde bir- likte kalırken hatırladım. Muzaffer Te- kin gelmemiştir” dedi. ‘TEHDİT EDİLDİM’ İki hafta önce ailesinin Trabzon’daki evini arayan bir kişinin “Ali Yiğit ile 10- 15 yıl sonra görüşeceğiz” dediğini söyle- yen Yiğit, “Zorları varsa beni tehdit et- melerini, ailemi rahat bırakmalarını is- tiyorum. Cezaevinde bir yaşındaki oğ- lumu öldürmekle tehdit ediyorlardı. Ba- na avukatım olduğu halde Mehmet Anõt adında bir avukat yolladılar. Avukatını reddet dediler. İfademi değiştirip kendi istedikleri gibi ifadeler düzenlediler. Ok- tay Yıldırım elimi mavi kalemle boyadı yazılan kâğıtlara parmak bastırdı. Yazı benim değildi” diye konuştu. Konuşmaya başladõğõnda heyecanlõ ol- duğu gözlenen Yiğit, ifadesi bitince çapraz sorguya alõndõ. Yiğit, ‘emniyette Muzaf- fer Tekin’in adını neden telaffuz ettiği- nin’ sorulmasõ üzerine, “Danıştay olayı ne- deniyle televizyonda görmüştüm. Bana da resmini gösterdiler” yanõtõnõ verdi. ‘Par- mak basma olayının hangi cezaevinde ol- duğu’ sorusuna, “hatırlamıyorum” yanõ- tõnõ veren Yiğit, polis korumasõ altõnda ol- madõğõnõ söyledi. Cezaevindeyken, ifadesini değiştirdiğine dair birçok dilekçe yazõldõğõnõ, bunlarõn yü- zü aşkõn olduğunu söyleyen Yiğit, Oktay Yõldõrõm’õn bu kâğõtlarõ küçük parçalara ayõ- rarak imha ettiğini ileri sürdü. Yiğit’e bu ya- zõlarla ilgili sorulan sorulara müdahale eden Cumhuriyet Savcõsõ Mehmet Ali Pekgüzel’in, “Birçok ifade yazdırılmış, hepsini de hatırlayacak hali yok ya” de- mesi salonda tepkilere neden oldu. İhbardaki C-4 patlayõcõlarõn nerede olduğu sorulunca Yiğit, “Sandığın içinde bir de kutu vardı. Ben elime alıp salladım. Tık tık diye bir ses geldi. Babam C-4 diye ta- bir etti. İhbarı da öyle bulundu. Benim böyle bir açıklamam olmadı” dedi. Mah- keme başkanõ Köksal Şengün de, “C4 ün kendine özgü sesi mi var?” diye sordu. Başkan’õn bir avukata konu dõşõna çõkma- sõ üzerine yaptõğõ müdahaleye Gazi Gü- der’in avukatõ Özbay Demirel tepki gös- terdi. Başkan Şengün, “Bir zorunuz mu var. Konu ne” deyince Demirel, “Savcı- lara izin var ama biz konuşunca sürek- li lütfen, lütfen diyorsunuz” dedi. ‘Dava iktidarın oyuncağı oldu’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay, dün düzenlediği basõn toplantõsõnda “her gün Ergenekon soruşturması- nın nasıl yönlendirildiğine ilişkin yeni bir olaya tanık olunduğunu” söyledi. “Ergenekon davası adeta siyasi iktidarın oyuncağı haline geldi” diyen Okay, şu görüşleri dile getirdi: “Bu iddianameden, Başbakan’a yakın işadamlarına ve tarikat liderlerine ilişkin belgelerin çıkarıldığına ilişkin iddialar son derece ciddidir ve davanın siyasi niteliğini ortaya koyar niteliktedir. 442 No’lu klasörün önce saklanması, daha sonra ortaya çıkması bir soru işareti- dir. Ayrıca Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı’na soruyorum: Yandaş medya sahibinin 2 sayfaya sığdırılan ifadesinin dışında kayda geçirilmeyen ifade- leri var mıdır? Bir meczubun, yandaş medya sahibinin ve bir tarikat liderinin verdiği ifadelerin bulunduğu kasetlerin tüm çözümleri iddianameye konmuş mudur? Adalet Bakanlığı tarafından himaye edilmek için Ergenekon savcısı olmak ve ‘Başbakan’õ idol’ olarak görmek standartla- rının getirilmiş olması, bakana olan güveni yitirmemize neden olmuştur.” CHP’li Okay, dün düzenlediği basın toplantısında medya patronu San- cak’ın kayda geçirilmeyen ifadelerinin nerede olduğunu sordu. (AA) Ali Yiğit, mahkemede daha önce savcõlõkta verdiği ifadeye ekleyecek bir şeyinin olmadõğõnõ söyledi. An- cak çapraz sorguda birçok soruya çelişkili yanõt verdi. Bazõ sorulara ise “hatõrlamõyorum” dedi. İlk ifa- desinde manav dükkânõna Tekin’in siyah bir Mercedes otomobille gel- diğini söyleyen Yiğit, bu kez gele- nin Tekin olmadõğõnõ belirtti. Yüzleşme ve çapraz sorgu bunalttı Silivri Cezaevi’nde gö- rülen Ergenekon davasõnõn 13’üncü duruşmasõnda, 3 numaralõ sanõk olan Ali Yiğit, ifadesinden sonra gerek mahkeme heyeti ge- rek avukatlar gerekse tu- tuklu sanõklarõn çapraz sorgularõ karşõsõnda ifade- sini verdikten sonra, mah- keme heyeti, avukatlar ve tutuklu sanõklarõn sorularõ- na verdiği yanõtlarda önce- ki ifadesiyle çelişti. Yi- ğit’in çelişkili yanõtlarõ karşõsõnda mahkeme baş- kanõ Köksal Şengün de bu durumu şu sözleriyle teyit etti: “Evde polisleri görünce bombalar oldu- ğunu bilerek eve geri döndün. Eve neden geri döndün? Doğaya aykırı bir şey bu.” Tutuklu sa- nõklardan ve Ümraniye’de- ki bombalarõn sahibi ol- makla itham edilen Oktay Yıldırım da, Ali Yiğit’e sorular yöneltti: O.Y: 2007 Nisan ve Ma- yõs aylarõnda nerede yaşa- dõn? A.Y: Ağabeyimin evin- de kaldõm. Yakalandõğõm tarihe kadar da ağabeyim- deydim. O:Y: Nisan ve mayõs ay- larõ arasõnda üç ay var. İfa- dende ağabeyinin evinde 15 gün kaldõğõnõ söylemiş- tin. Bu saçmalõk. Kuvayõ Milliye’yi nereden biliyor, neden sormuş bana? A.Y: Elindeki kâğõtlarda gördüm. Kuvayõ Milliye takvimleri geldi önce. On- dan sonra sordum. O:Y: Çatõya ilk çõktõğõn- da kutu neredeydi. Elek- trik direği çatõnõn neresin- den geçiyor? A.Y: Sağda duruyordu kutu. Elektrik direğinin nerede olduğunu hatõrla- mõyorum. O:Y: Muzaffer Tekin adõnõ nerede duydun. İfa- dene bu adõ kim yazdõrdõ? A.Y: Kimse yazdõrmadõ. Danõştay olayõnda basõn- dan öğrendim. O:Y: Danõştay nedir? A.Y: O kadar edebiyat bilmiyorum. Çalõşmaktan okuyamadõm. O:Y: Sanõk bahsettiği avukatla hangi evinde gö- rüştü? A.Y: Bayrampaşa olabi- lir. Avukatõma sorun. Mahkeme Başkanõ Şen- gün: Bir avukatla nerede görüştüğünü nasõl bilmez- sin. Avukatõn yanõnda mõydõ? A.Y: Bayrampaşa veya Tekirdağ’daydõm. O.Y: Bayrampaşa ve Tekirdağ cezaevlerine böyle bir görüşme olup ol- madõğõnõn sorulmasõnõn, Ali Yiğit’in telefonlarõnõn dinlenip dinlenmediğinin de sorulmasõnõ istiyorum. Gözaltõndayken, polisle dõşarõda yemek yedi mi? Elleri kelepçeli miydi? A.Y: Tatbikat için gitti- ğimizde acõktõğõmõ söyle- dim, yemek yedik. Ellerim kelepçeli değildi. Çok ra- hattõm. YİĞİT ÖNCEKİ İFADELERLE ÇELİŞTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle