22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 14 KASIM 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA 15 İlker Çamkır: “Kapılarına kilit vuran dev fabrikaların sahipleri ekonomik krizin bizi teğet geçtiğinden habersiz olanlardır!” Kriz ‘teğet’ geçer demişlerdi... ‘Heyet’ geçiyor! Özgür Nami Tepe: “Başbakana ne kaa yalaka soru, o kaa basın özgürlüğü!” Noter Mustafa Alim: “Deniz Feneri’ne sahte evrak düzenleyen noter, belediye konutları zengini çıkmış; ‘ayan beyan’ın noteri!” Karayalçın Nezahat Özbek: “Murat Karayalçın, Ankara’da karışıklık yaratmaya kalkışmaktan Ergenekon kapsamında gözaltına alınsın!” YağmurDeniz Yüksek Yerilim Hattı erdincutku@yahoo.com Hüseyin Üzmez’in çocuğa taciz olayında adli tip raporu adaleti engelliyor; adli tıpa raporu! ‘Bizim doktorlar’ın iktidarla uyumu! İSLAMCI iktidar Ankara’da beğenmediği bir grup gazetecinin Başbakanlığa girişini yasakladı. İstiyorlar ki bütün gazeteciler kendilerine yakın olsun, yalaka olsun. Demokrasiden nasibini almamış çevrelerde ve özellikle faşizmde en yaygın uygulamadır bu... Yasaklarsın, hapsedersin gerekirse ortadan kaldırırsın! Peki, Gencay Gürsoy başkanlığındaki Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’nin son açıklamasına ne diyeceğiz? Dünya Tabipleri Birliği’nin bir yıldır Ermenistan’ı “ayın ülkesi” olarak tanıtan ve Ermenileri Türklerin soykırımına uğramış bir ulus olarak gösteren internet sayfasına Türk Tabipleri Birliği’nin tepki göstermemesini eleştiren gazetecileri “kendini bilmez ve ‘profaşist anlayışın’ yandaş köşe yazarı” olarak tanımlamışlar. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’ne göre kendini bilmez köşe yazarı “profaşist”lerden biri benim, diğerleri bizim gazeteden Mahmut Lıcalı ve Milliyet’ten Melih Aşık. “Bizim doktorlar”a maşallah; İslamcı iktidara çabuk ayak uydurdular! - RTE, Obama’ya nasihat etmiş... “O merhemden kendi başına da sürsün!” ANAYASA’NIN değiştirilemez ilkelerini tartışmaya açma mesajı veren Anayasa Mahkemesi’nin iktisatçı başkanı Haşim Kılıç’la ilgili çok ciddi bir iddia gündeme gelmişti. Anımsayacaksınız: Aydınlık dergisi Haşim Kılıç’ın Sayıştay’da denetçi olduğu 1970’li yılların ortasında, bir İslamcı terör örgütünün dergisinde “H. Kılıç“ imzasıyla Ankara temsilciliği yaptığını ve örgüt liderinin de yazdığı kitaplarda “Sayıştay’daki arkadaşım Haşim Kılıç” dediğini öne sürmüştü. Haşim Kılıç bunun üzerine kısa bir açıklama ile hakkındaki iddiaları yalanlamış ve “H. Kılıç”ın “Hüsnü Kılıç“ olduğunu bildirmişti. Ne var ki Aydınlık dergisi bu kez de Hüsnü Kılıç’ın o yıllarda çocuk yaşta olduğunu gündeme getirmiş ve bu arada İslamcı terör örgütüne yakınlığı ile bilinen bir dergide ise Haşim Kılıç’ın açıklamalarının doğru olmadığı yazılmıştı. Anayasa’nın değiştirilemez ilkelerini tartışmaya açma mesajı veren ve raportörü Osman Can’ın “güler yüzlü Frankoculuk” benzetmesiyle attığı ilk tartışma adımını gülümseyerek izleyen iktisatçı Haşim Kılıç, İslamcı terör örgütü bağlantısı konusundaki açıklamasının açıkta kaldığı o günden beri de başka bir açıklama yapmamıştı. Şimdi sözü bir hukukçuya, avukat Nezihi Sanal’a bırakalım: “Her ne kadar ‘Sakıta bir söz isnat olunmaz’ kuralı Mecelle hükmü ise de bu hükmün ‘Lakin maraz-ı hacette sükut beyandır’ diye devamı vardır. Susan kişinin bir şeyi kabul ettiği varsayılamaz ama konuşması gereken yerde susan kişi iddiayı kabul etmiş sayılır. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Cumhuriyetin temeline bomba koymadan önce, derhal hakkındaki bu ağır ithamdan kendini mümkünse temize çıkarmalıdır. Benzer bir olay demokratik bir ülkede vuku bulsa, bahis konusu kimse derhal istifa ederdi; Japonya’da olsa harakiri yapardı! Oysa hazret, bu ağır ithamlar bir başkasına yapılmış gibi makamında oturuyor. Bu ithamlara kaşı susmak zorunda kalan insan, meşruiyetini kaybetmiş demektir. Ayrıca bütün bu olup bitenler karşısında ‘demokratik hukuk devleti’ sakızını çiğneyenler de mide bulandırıyor.” ‘H. Kılıç’ BAKIŞ AÇISI GÜRBÜZ ÇAPAN Başbakan’ın Van Seferi Ülkem, Bu hafta Beyaz Türk’ün güneydoğu seferiyle meşgul oldu. Önce Van sonra inadına Hakkâri seferi.. görüldü ki, vatanın her santimetrekaresi bizimdir. Ve gidilebilir! Gerçi bu gezi biraz “ormancı türküsü”ne döndü. “Aman ormancı nerden sardın bu acıyı” dermiş gi- bi… “Ya sev, ya terk et!” E… olur. Bilet parası gönder, olur valla! Zaten Hakkârili gençler, stratejik ortağımız ABD’nin Ortadoğu’da ürettikleri Kürdistan’da üni- versite okumaktalar. Bizim Başbakanımız övünüyor; “45 YTL olan bur- su 180 YTL’ye çıkardık” diye. Barzani talebe başı 300 $ (yeşil dolar) veriyor ya! Bu hükümet Kürtleri seviyor, seviyor da Kürt an- lamıyor... Kabine Van’da, Hakkâri’de, daha ne istiyorlar anlamak mümkün değil. Van’da 500 tesis, Hakkâri’ye bilmem kaç tane. Hem Yüksekova’ya, hem Hakkâri’ye 150 yataklı modern hastaneler… Daha ne istiyorsunuz? Bundan sonra doktor için İran’a, Irak’a gitmek yok. İran mültecile- ri, sınırdan kaçarken başlarına bir hal gelirse, Yük- sekova’da 150 yataklı löküs hastane var. Van’a bir yığın asker, polis ve öğretmen lojmanı, okul, derslik, öğrenci yurdu say say bitmez ‘ham- dolsun’ ve de Allah hepinizden razı olsun! Tören müthiş, Van’ı izledim. Başbakan kürsüde Ray-ben gözlükleriyle, 12 Eylül’ün paşasına benze- miş. Bağırıyor, bağırıyor da bağırıyor… Seviyo Kürt- leri… Emmaa arada polis amcalar, aslan korumalar… Zırhlı araçların her çeşidi, hatta zırhlı ambülans… As- ker-polis tam “teyakkuz”da! Yani niye böyle? Başbakanımız 6 yılda 81 ilin her birine en az 4 defa gitmiş. İyi çalışıyorlar! Affedersiniz bir şey soracağım, umarım ayıp kaç- maz? Başbakanımız Rize’ye gidince de aynı koruma du- varı örülüyor mu? Örülmüyorsa neden? İnsan sevdiğine misafir gidince, yanına dededen kalma İngiliz tüfeğini, Rus’tan kalma lagantını, Fatih döneminden kalma ata yadigârı kılıcını, Selçuk ha- tırası zırhlı gömleğini, kalkanını ve yanında kırk tane silahlı süvari götürüyor mu? Van, tamam değil mi? Orayı 2004’te PKK’den kur- tarmadık mı? Oranın belediyesi ‘tertemiz’ çalışmıyor mu? Orası ‘pislik’ lerden kurtulmadı mı? Hani Hak- kâri siyahların elinde.. Van’a ne demeli. Van’da bu kadar yüksek güvenlik tedbiri niye? Yok- sa ‘Benim Kürt’üm eyilikten annamoor mu? Diyarbakır’ı, Hakkâri’yi alınca (belediye seçimleri yani) ortalık güllük gülistanlık mı olacak? Van’lılar OBAMA’ya 44 kurban kestiler! Kürt sever Türk’lere gurban yok mi, gurbenler? Neyse size küçük bir fıkra: Muş’a Kürt sever bir emniyet müdürü atamışlar, Müdür Allah var, Kürtleri seviyor. Bir gün arkasında şube müdürleri, bildik koruma tahifesi ve bir yığın iş- güzar… Sokakta Kürt sevecekler. Müdür hamle yapıyor, yaşlı bir Kürtün elini öpecek, amca kaçıyor. Müdür kovalıyor, amca elini öpiim, bi dur elini öpcem! Amca kaçıyor. Neyse diğer şube mü- dürü, genç ve atak görevli birileri yakalıyorlar amcayı. Uzun bir uğraştan sonra müdür amcanın elini öpü- yor. - Amca seni seviyoruz! (topluca) Amca: gözleri fal taşı gibi, şaşkın, ürkek bakıyor… Müdür, “Allah Allah bunlar sevgiden de anlamıyorlar yahu!” Kürtlerle, Kürte dair aşkımız eski muhabbet, daha çook su götürür… Ben Başbakan olsaydım, ihtimal yok ama, belki din- leyen olur diye tarihe not düşüyorum. Ben Hakkâri’ye haziranda giderdim. Seçim sonrası, kim kazanmışsa onu tebrik eder, helikopterime alır- dım belediye başkanını; Berçelen yaylasına çıkardım. Gelincikler hazirana kalır Berçelen’de. Bir gelincik takar yakama fotoğ- raf çektirirdim… Gördüğünüz gibi, Hakkâri’de arazi sorunu var. TO- Kİ Berçelen’e konut yapsın. Ruhsatlar belediyeden beleş! Bu yol yol değil… Allah akıl izan versin! gurbuzcapan@eksev.org.tr/Faks: 02126727171 MERİÇ VELİDEDEOĞLU ABD’nin ürünü olan BOP’un yani “Büyük Ortadoğu Proje- si”nin bizimle ilgili olan ayağı- nı bilmeyen yok. Anadolu’nun doğu ve gü- neydoğusu, batıdan ayrılıp iki devlet oluşturulacak. Biri, “yumuşak” laik ama “dört dörtlük” demokratik, hem de “İslami” bir devlet olacak; yani “Ilımlı İslam Türk Devleti”. Öteki de kısaca Kürdistan. Bölünmenin nasıl olacağını Bush’un iktidar döneminde çarşaf çarşaf yayımlanan “ya- rı resmi” haritalarda gördük. En son harita geçen günler- de “ABD Kongresi”nce dünya kamuoyuna sunuldu. Daha önce yayımlanan, Tür- kiye’nin saydığımız bölgelerine ait tam “18” kentini içine alan bir Kürdistan haritası benzeri. Baba Bush, BOP’u bu bo- yutta tanıtıp yaygınlaştırama- mıştı. Ama oğul Bush bu işin hakkından geldi. Aslında George W. Bush, Batı’nın yaklaşık “200” yıllık “düş”ünü de gerçekleştirme yolunda yürümüş oluyordu. Günümüz BOP’unun -özel- likle bizim için düzenlenen bö- lümüne- bir benzerini 200 yıl ön- ce “Fransa” da tasarlamıştı. Bu tasarıma, çağrışımla, “Napolyon BOP” da denebilir bir bakıma. Bu projeye göre, Osmanlı İmparatorluğu iki devlete bö- lünecektir. Biri Osmanlı Hane- danı yönetimindeki “teokra- tik” devlet ki, başkenti Bağdat olacaktır. Öteki ise İmparatorluğun, Avrupa kıtasındaki toprakları üzerinde kurulacaktır. Başkent olarak İstanbul seçilmiştir. Böy- lece Anadolu’ya da sarkan “Hıristiyan” bir devlet oluştu- ruluyor ve Fransa’nın koru- masına bırakılıyordu. Oysa Napolyon, Osmanlı Padişahı 3. Selim’in sıkı bir “dost”udur. Öyle ki Selim, Avrupa hü- kümdarları arasında padişah “rütbe”sine denk rütbede ol- mak üzere yalnızca Napol- yon’un “imparator” olarak ta- nınmasını buyurmuştur. Ayrıca Napolyon, İtalya’yı alınca Fransa, Osmanlı’nın “komşu”su da oluvermiştir. Üstelik; Osmanlı “ordu”suna Fransa her türlü “yardım”ı yap- maktadır. Yeni orduyu Fransız subayları yetiştirmekte, “stra- teji” öğretmektedir. Dolayısıy- la Fransa “stratejik” bir “ortak” olarak da algılanmaktadır. Proje uygulanamaz. Çünkü Napolyon Avrupa’da kasırga gibi estikten sonra çekilir. Ortadoğu’nun “petrol” ko- kusunu artık iyice duyan “İngil- tere” yeni BOP’çu olarak sah- ne alır. Ve İngiliz BOP’u ortaklarıyla birlikte Sevr’e varır. Ama bu sı- rada BOP’un “20. yüzyıl” dö- nemi için adımlar da atılır. Sevr’e göre Anadolu’da kuru- lacak, Ermenistan’ın, Kürdis- tan’ın sınırlarını çizme “onur”u (!) dönemin ABD Başkanı Wil- son’a verilir. Ne var ki Mustafa Kemal, Wilson’un bu onuru yaşayıp, “keyif”lenmesine kesinlikle izin vermez. Anadolu’nun Ulusal Ant sınırları içinde yine “Türki- ye”nin olmasını sağlar. Ama, 20. yüzyılın “petrol” ko- kulu BOP’çusunun artık “ABD” olacağı da belli olur. Yüzyıl sonlarında ise bütünüyle ABD damgasını yiyen BOP’un sı- nırları da oldukça genişler. 21. yüzyılda Bush’ların BOP’u doruklarda gezinir. Bu sırada Türkiye ABD’nin “stra- tejik” ortağıdır. Ordusuna uzun süredir ABD’nin yardım eli değmektedir. Irak’ı “işgal” eden ABD ile de “komşu” olmuştur. Dahası bugün Türkiye’yi yö- neten iktidar ABD’den “icazet” alarak “işbaşı” yapmıştır. Kısacası, “Selim ve Napol- yon” yakınlığını anımsatır bi- çimde, Bush’la Erdoğan, hat- ta Bayan Laura ile Emine Ha- nım sarmaş dolaştırlar. Ne ki bütün bunlara karşın Bush, atası Wilson’un “düş”- ünü gerçekleştirecektir. Onun tatmadığı keyfi tadacak, Ana- dolu’ya yayılan bir Kürdistan’ın sınırlarını çizip haritayı askerle- rinin ceplerine koydurtacaktır. Bu haritanın yukarıda dile ge- tirdiğimiz son biçimi ise Oba- ma’nın önündedir. Kısaca söylersek “Obama BOP” gündemdedir. Seçim bildirgesinde bunu, Türkiye ile stratejik ortaklığın “restore” edilmesinden söz ederek bir bakıma belirtmiştir. Dünyamızın coşkuyla ku- cakladığı kara derili bu yeni “İsa”sı demek ki bizi de dü- şünmüş. Acaba bu son harita ile Kürdistan düşü için ayır- dıkları kentimizin sayısını “15”e mi indirecek dersiniz? Yoksa, Van’ın Çavuştepe köylüleri boşuna mı “44” (!) kur- banla kutladılar Obama’yı? Teğet SESSİZ SEDASIZ (!) BOP’tan BOP’a m.velidedeoglu@hotmail.com KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com14 Kasım OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc yahoo.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ İzmir’in Seferi- hisar ilçesine özgü bir tür lor peyniri... Akõl. 2/ Bir dilde, var olan sözcükle- re benzetilerek ya- põlmõş yeni söz- cük. 3/ Eskiden uğur getirmesi için mektup zarflarõnõn üzerine yazõlan sözcük. 4/ Hitit... Sõfat-fiil. 5/ Arap abecesiyle yazõlan bir ya- zõ türü... Bağõşlama. 6/ Çit, perde... Un, yumurta, süt ya da su karõşõmõndan yapõlan ve tavada ya da sac üstünde pişirilen ince gözleme. 7/ Hoş kokulu ve baharlõ meyveleri kimi yiyeceklerde kullanõlan otsu bir bitki... Roman- ya’nõn plaka imi. 8/ Bur- dur, Isparta ve Mersin yöresine özgü, şaraplõk bir üzüm cinsi. 9/ Ok atõlan yayõn iki ucu arasõndaki esnek bağ... Yaşanmõş olaylarõn anlatõldõğõ yazõ türü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İçine para ya da jeton atõlarak bir aygõtõn çalõşmasõnõ sağlayan kumbara. 2/ Bir nota... Kendisinden umulma- yan bir biçimde sivrilmiş ve hakkõ olmayan bir duruma gelmiş kimse. 3/ Çok hafif malzemeden yapõlan ve ken- di kendine salõnan soyut heykel... Sazõn en ince ses ve- ren teli. 4/ İspanyollarõn sevinç ünlemi... Ürenin kanda birikmesi sonucu ortaya çõkan hastalõk. 5/ Güneyden esen yel... Duvar içinde bõrakõlan oyuk. 6/ Kumaş üzeri- ne yapõlan bir tür işleme... Engel. 7/ Uyarma.... Eski Mõ- sõr’da güneş tanrõsõ. 8/ İyi, güzel... Aziz Nesin’in bir öy- kü kitabõ. 9/ Voleybol ve teniste küt inme... İtalya’nõn en uzun õrmağõ. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 K A V U Ş T A K A V İ Z E D Ö Ş Ç A P D A İ R E I R Ş İ R E M R E S İ T A L Ş G E K K A V A A G R A F D İ M R E N S İ D E H İ N T E N O R 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 BAKIRKÖY 12 . İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAVZİH İLANIDIR DOSYA No: 2007/2567 TAL. 07.11.2008 TARİHİNDE CUMHURİYET GAZETESİ’NDE YA- YINLANAN SATIŞ İLANINDA SATIŞA ÇIKARILACAK OLAN ARACIN PLAKA NUMARASI SEHVEN 34 VFN 3571 OLARAK YAZILMIŞ OLUP, DOĞRU PLAKA NUMARASI 34 VFN 37’DİR. TAVZİHEN İLAN OLUNUR. (Basõn: 61253)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle