02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
BAŞKA bir ülkedeki seçim ya- rışını seyretmek, bir atletizm mü- sabakasını ya da futbol maçını seyretmeye benzemez; ister iste- mez, seçilecek olanın ya da olan- ların sizin ülkenize nasıl davrana- caklarını düşünürsünüz. Aslında kendi atletinizin de ka- tıldığı yarışı, ulusal takımınızın yer aldığı bir futbol turnuvasındaki başka iki takımın maçını seyrederken bile olayı ta- raf tutmadan seyretmeniz de zordur. Sportif ve centilmence bakışınızın üstü- ne çıkan bir şeylerin içinizde kıpırdadı- ğını hissedersiniz. Kaldı ki seçim yarışını izlediğiniz ülke, binlerce kilometre uzakta da olsa, aynı zamanda yanı başınızda olan ve her ko- nuda etkisini bildiğiniz bir ABD ise, ba- kışınız örneğin bir Latin Amerika seçimi- ni seyredişinizden mutlaka farklıdır. Yine de, ülkenizin çıkarları açısından alışılmış tercihleri ve taraf tutuşları değiştirebilecek etkenler her zaman ola- caktır. Şimdi galiba Amerikan seçimleri konusunda öyle bir durumla karşı karşı- yayız. Genellikle Türkiye’yi yönetenlerin, hat- ta dış konularla birazcık ilgilenenlerin tercihleri Cumhuriyetçiler’den, yani Amerika koşullarında Demokratlar’dan daha muhafazakâr sayılabilecek olan- lardan yanadır. Niçin? Çünkü Amerikalı “ilericiler”in insan haklarından, azınlık- lardan yana olduğu, örneğin Kıbrıs ya da “soykırım” gibi konularda daha çok Rumlardan ve Ermenilerden yana olup Türkiye’nin canını sıkacakları düşünülür. Ama, böyle bir durumda bile Türki- ye’de alışılmış tercihleri değiştirebilecek olaylar yaşanmıştır. Baba oğul Bush’la- rın Cumhuriyetçi başkanlar olarak izle- dikleri Irak politikaları, maşallah, nere- deyse bütün Türklerin, bırakın şu ya da bu Amerikalı politikacıya ve partiye, bü- tün Amerikalılara bakış açısını olumsuz etkilemiştir. O ülke ve halkı için eskiden beslenen olumlu duyguları zedeleyerek. Buna karşın, Demokrat Par- ti’nin başkan adayı olarak ortaya çıkardığı Barak Oba- ma’nın özellikle kendi ülkesinde ve burada genç kuşaklarda uyandırdığı sempatinin Bush’lar- dan kaynaklanan olumsuzluğu sileceği ve Türkiye’deki eski duyguları yeniden ısıtacağı söy- lenebilirdi. Gelgelelim, bu sefer o da Türkiye’yi Kıbrıs işgalcisi ve neredeyse Ermeni kı- yımcısı ilan edercesine konuştu. Dolayı- sıyla, onun Kuzey Amerika’daki üniver- site yerleşkelerinde yarattığı sempatinin, Türkiye’deki üniversite gençliğince de paylaşılsa bile, halk yığınlarıyla iletişim içinde olması gereken siyasal çevrelerce benimsenmeyeceğini söylemek yanlış olmaz. Öyleyse, uzaktaki politikacılar oy pe- şinde koşarken yeryüzünde Türkiye diye bir ülke yokmuşçasına konuşabiliyorlar- sa, günü geldiğinde Ankara’yla ilişkiler açısından belirli bir olumsuzluk bedeli ödeyeceklerini bir biçimde onlara anım- satmak hiç mi mümkün değildir? CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 24 EKİM 2008 CUMA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER PENCERE Yaman Bir ‘Proje’?.. Başbakan Recep Tayyip Diyarbakır’a gitti.. Esnaf protesto etti.. Nasıl?.. Dükkânların kepenkleri indi... Diyorlar ki: - PKK’den korktuğu için esnaf kepenkleri in- dirmek zorunda kaldı... Kimisi de diyor ki: - Yok canım, esnaf bu işi isteyerek yaptı.. İki açıklama da birbirinden beter.. Öyle de olsa, böyle de olsa ne değişir?.. Peki, gittikçe kördüğümleşen Güneydoğu so- runu nasıl çözümlenecek?.. BOP’la... BOP nedir?.. ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi... Artık Mısır’daki sağır sultan bile ‘Proje’nin gir- disini çıktısını biliyor... Türkiye’nin Güneydoğu’su ile Irak’ın kuzeyin- de toplumsal yapı aşiretlerden oluşur, tarikat ve cemaatlerle pekişir, aynı dil konuşulur... İki bölge iki devlete bağlıdır... Irak ve Türkiye.. Bu devletler de ABD’ye bağlıdırlar... Yalnız toplumsal değil, ekonomik bakımdan da Kuzey Irak ile Güneydoğu Anadolu neredeyse bir bütündür; iki bölge arasında sınır kapısı trafiği vı- zır vızır işler; alım-satımdan tutun yatırımlara dek işler pek yoğundur... Her iki bölgede de okur-yazarlık oranı düşük- tür, halklar cahildir; hacı, hoca rağbettedir; aşi- ret beyi egemendir... İki bölge birleşirse, Mersin kurulacak ortak ya- pının dünyaya açılan kapısı olacaktır... Mersin bir zamandan beri süregelen göçle da- ha şimdiden iki etnik yapıya sahip olmuştur. BOP yaman bir tasarım; bir kalemde iki dev- leti bölüyor... Türkiye.. Ve Irak.. Peki, o zaman ne olacak?.. Anadolu’nun batısında bir ılımlı İslam devleti mo- deli... Irak’ın kuzeyi ile Anadolu’nun doğusunda bir ılımlı İslam devleti modeli... Her ikisi de tarikat, cemaat, aşiret örgütlen- mesinin dinci iktidarına dayandığı için bir fede- rasyonda birleşirlerse kimsenin gıkı çıkamaz... Üstelik Batı Anadolu’da “ılımlı İslam demokra- sisi”ni oluşturan Türkiye Cumhuriyeti, AB’nin ekonomik kapsamında özel ortaklık statüsüne ra- hatça bağlanabilir... BOP yaman bir proje... Amerika’da kim düşünmüşse helal olsun... Peki, PKK’nin bu projede yeri ne?.. Haydi canım sen de... PKK şimdilik ABD tarafından kullanılıyor; işini bitirince çöp sepetine atılacak... Ortadoğu haritasında yerini alacak bir “ılımlı İs- lamcı Kürt devleti” karşısında PKK’nin ne hükmü olabilir ki... AÇI MÜMTAZ SOYSAL Yarış Seyrederken [email protected] Umut ve Emek Birleşirse... Y ara alõndõ mõ bir kere, de- vamõ gelir… Çok kullanõ- lõr bu memleketimizde. “Sen bir başla da.. nasılsa biter.” Bizimkisi nasõl bir “darbe” ise; bir türlü sonu gelmiyor. Her gün ayrõ bir kaos başlõyor sanki. Tüm bu olanlarõ tek bir ki- şiye, kuruma, olguya bağlama- mõz vicdanen mümkün olmasa da içimizi rahatlatacak bir şeyler bul- makta pek de zorlandõğõmõz söy- lenemez. Peki, biz haberdar mõyõz olan biten her şeyden? Biz ne kadarõ- nõ biliyoruz, ne kadarõnõ bildiği- mizi zannediyoruz? Ya da bildi- ğimiz şeylerin ne kadarõna aktif olarak dahiliz, karşõyõz, içindeyiz, dõşõndayõz? Örneğin, çevre ko- nusuna… Bu konuda hangi kuruluşlara sa- hibiz.. bunlarõn düzenlediği, uy- guladõğõ politikalar, bu vakõflara gönüllü olan kişi sayõsõnõn Avru- pa’dan görünümü?.. Bir çõrpõda sayabileceğimiz yak- laşõk 20’ye yakõn oluşum var. En bilineni; TEMA… 344 bin üye sa- yõsõ ile Avrupa standartlarõnõ zor- layan bir kitleye sahip. Dünya genelinde 41 ülkede üç milyondan fazla destekçisi olan “Greenpeace”e olan ilginin altõ binlerde kaldõğõnõ düşündüğü- müzde TEMA’nõn büyük bir olu- şum olduğu ortada. Keza; Al- manya’da “Greenpeace”e 563 bin kişi üye. Gerçi Avrupa’dan yo- la çõkacak olursak biz yayan kalõ- rõz bu konuda. Neden mi? İşte küçük bir örnek: ÇEVKO’ya (Çevre Koruma ve Ambalaj Atõklarõ Değerlendirme Eda KILINÇARSLAN Arkası Sa. 19, Sü. 3’te
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle