Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
sözcüklerin içindeki gizli enerjiden yararlanıp şu ta-
rifi yaptım:
Bal... Kan...Lar...
Bal tadının ve kan kokusunun coğrafyası.
Bunu en çok hissettiğim bölge tabii ki eski Yu-
goslavya toprakları oldu. Yugoslavya nasıl tarih sah-
nesinden silindi, sorusunun yanıtı, Turgut Özakman
ustamızın diliyle “tarih bilincini diri tutmak” açısın-
dan son derece öğreticidir.
Yugoslavya sözcüğünün anlamı şu:
Güney Slavları...
Yugoslavya’nın kurucusu Tito, adı ırksal ve etnik
temele dayalı olmayan bir devletin kalıcılaşabileceğini
düşündü. Bu ad uygundu. 4 Mayıs 1980’de ölümüne
dek, yönetim gücünün tüm halkalarını kullanarak ül-
kesini ayakta tuttu. Doğu-Batı bloku ayrımının dışında
kalmaya özen gösterdi, Bağlantısızlar’ın öncüsü ol-
du. Ölümünden sonra sürdürülmeye çalışılan “ko-
lektif yönetim” tam Batı’nın dişine göreydi!
1980’lerin sonundan itibaren ABD ve Avrupa ül-
keleri usul usul Yugoslavya içindeki etnik grupları ka-
şımaya başladı. ABD’nin planı şuydu:
“Yugoslavya, Kosova’dan parçalanır... Stratejimizi
ona göre çizelim...”
Ancak Almanya’nın daha erken davranması, “Yu-
goslavya birliğinin içindeki Hırvatistan bağımsızlığı-
nı ilan ederse tanırım” çıkışını yapması hesapları de-
ğiştirdi. Hırvatistan’ın bağımsızlığı Bosna-Hersek’i
tetikledi, ardından Makedonya...
Bosna-Hersek, başta başkent Saraybosna olmak
üzere 1992-1996 yılları arasında çok kanlı bir iç sa-
vaş yaşadı. 3 milyon nüfuslu ülkede 250 bin kişi ya-
şamını yitirdi, 1 milyon kişi yaşadığı yeri terk etmek
zorunda kaldı. Batı, Saraybosna’nın bütün gücünü
birbirine karşı kullanıp tükenme noktasına gelince-
ye dek durumu seyretti. Uygun bulduğu bir aşamada
“barış operasyonu” gerçekleştirdi.
Yugoslavya Federal Cumhuriyeti, 21. yüzyıla Hır-
vatistan, Slovenya, Bosna-Hersek, Makedonya’yı do-
ğurmuş bir ülke olarak girdi... Bunca doğumdan son-
ra 2003’te kendisini bitirdi, adı değişti:
Sırbistan ve Karadağ Cumhuriyeti!
2006’da Karadağ da ayrı bir devlet oldu.
Geriye kaldı Sırbistan Cumhuriyeti... Belgrad,
bu sınırları mutlaka korumalıyım refleksiyle, içinde
milliyetçiliği de barındıran çıkışlar ararken Şubat
2008’de Kosova bağımsızlığını ilan etti.
Parçalanma burada durdu mu?
Görünen o ki, hayır...
Önümüzdeki dönem Bosna-Hersek 3’e ayrılırsa,
Makedonya’nın kuzeyinden Arnavutlar ayrılırsa,
Sancak bölgesi sesini yükseltirse şaşırmamak ge-
rekir.
Çünkü, ayrılıkların öne çıkartılması temel politika
olarak belirlendi mi, işin ucu yok!
Örneğin; Bosna-Hersek’te barış ortamı öylesine
pamuk ipliğine dayalı bağlantılarla kuruldu ki, bir fis-
ke her şeyi karıştırmaya yeter...
Ahmet Taner Kışlalı’nın sık kullandığı tümceler-
den biri şuydu:
“Ayrılıkları öne çıkardınız mı, buyrun Tito’nun
kurduğu Yugoslavya... Ortak yanları öne çıkardınız
mı, buyrun Mustafa Kemal’in kurduğu Türkiye...”
Yugoslavya 1980’lerin sonunda parçalanma kul-
varına sokuluyor... 90’lar boyunca lime lime ediliyor...
2003’te adı bitiriliyor... Yıl 2008, hâlâ tam olarak par-
çalanamadığı düşünülüyor!
Başka yorum yok!
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
duyu sahibi her kesim anladı, kavradı.
Demokratik (Kürt) Toplum Partisi Meclis grubu,
eylemlerin doruğa çıktığı gün Diyarbakır’da toplandı.
Bu davranışın anlamı açık: Kürt eylemcilerin ya-
nında olduğunu kanıtlıyor ve devlete karşı girişilen
eylemleri destekliyor.
Asıl amaçlarını demokratik haklar, demokrasinin
ülkemizde geliştirilmesine çalıştıkları gibi söylemlerle
örtmeye çalışıyorlar.
Fakat bu çabayı artık yutan yok!
Eli kanlı terör örgütünü İmralı’dan çıkarmak ve
onun önderliğinde Türkiye’yi bir baştan öteki başa
yangın yerine çevirmek. Birinci aşama bu.
Devleti yönetenler, bu hükümet ne yapıyor?
Türk-Kürt çatışmasını körüklememe bahanesine sı-
ğınıyor.
Kürtçü eylemler olağan toplumsal hareketlermiş
gibi, susuyor.
Bölücülerin cüreti sınır tanımıyor.
Fiziki şiddet uygulandığını söyledikleri İmralı’da-
kini bir parlamento heyetinin ziyaret etmesini öne-
riyor.
Bu öneriyi yapan Kürt Partisi Genel Başkanı Ah-
met Türk’ün gözünde her türlü bakımdan yararla-
nan İmralı’daki otuz bin insanımızın katlinden sorumlu
değil.
Neredeyse TC’nin İmralı’dakinden özür dileme-
sini isteyecekler.
Ama Kürt Partisi bölgedeki şiddet olaylarını kı-
namayı aklının ucundan geçirmiyor.
Ve… bu adamlarla Kürt sorununa demokratik çö-
zümler bulunacak ha? Güldürmeyin insanı!
İktidar susuyor. Milli Güvenlik Kurulu’ndan Kürt
eylemlerinin asıl amacına değinen bir işaret alınmıyor.
İktidar ülkeyi bölünmeye sürükleyen eylemlerle il-
gili önlemler alacağı yerde yerel seçimleri kazan-
manın peşinde.
Muhalefet ise olanca gücüyle iktidarı uyarıyor. Ne
çare! RTE için muhalefetin öne sürdüğü gerçekler
sadece ve sadece iktidara muhalefet yapmak,
parlak icraatını engellemek için ayağına karpuz ka-
buğu koymakla eşdeğer.
Arada bir Türk-Kürt kardeşliğinden söz etmekle,
ülkeyi kimsenin bölemeyeceğini içeren nutuklar at-
makla görevini yerine getirdiğini ve bu davranışı ile
ulusallığı tehdit eden gelişmelere ne denli uyanık ol-
duğunu kanıtladığını sanıyor.
Deniz Baykal doğru bir saptama yapıyor. Bu Baş-
bakan terörün gerçek anlamını kavrayamadı, diyor.
İktidar, terörü bir kısım örgütlerin veya Kandil’den
yönetenlerin ayakta kalmak ya da güçlerini gös-
termek diye yorumluyor.
Baykal’a göre Diyarbakır’da -ve tabii bölge ille-
rinde- yaşananlar bir ayaklanma provasıdır, bir kal-
kışmadır.
Bugüne kadarki olayları izleyenlerin bu saptamaya
katılmaması olanaksız.
MHP lideri Devlet Bahçeli ağır konuşuyor. Hem
Çankaya’daki AKP’liyi hem de -ülkenin bütünlüğüne
ihanet ettiği gibi tanımlamalarla- kardeşi RTE’yi suç-
luyor.
Bu adamların elinde geleceği göremeyen ve bu-
gün geç kalmış değerlendirmeler.
Başbakan ise yerel seçimlere kadar muhalefete
yanıt vermeyeceğini söyleyerek gerçekleri tartış-
maktan kaçıyor.
Ulusal medyamıza gelince, terörün aldığı son iv-
me karşısında gerekeni yerine getirmiyor.
Bu iktidarın elinde ülke tam bir kargaşa içinde.
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 23 EKİM 2008 PERŞEMBECUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul PB 18
Edirne PB 19
Kocaeli PB 18
Çanakkale PB 19
İzmir B 24
Manisa B 24
Aydın B 28
Denizli B 25
Zonguldak PB 17
Sinop PB 18
Samsun Y 16
Trabzon Y 17
Giresun Y 17
Ankara PB 17
Eskişehir PB 17
Konya PB 17
Sıvas Y 15
Antalya PB 27
Adana Y 25
Mersin Y 26
Diyarbakır Y 21
Şanlıurfa Y 21
Mardin Y 21
Siirt Y 22
Hakkâri Y 13
Van Y 14
Kars Y 11
Oslo Y 12
Helsinki Y 11
Stockholm Y 12
Londra Y 15
Amsterdam Y 14
Brüksel B 12
Paris B 13
Bonn B 12
Münih B 13
Berlin B 13
Budapeşte B 15
Madrid Y 17
Viyana B 10
Belgrad Y 20
Soyfa B 20
Roma PB 21
Atina B 22
Zürih Y 12
Moskova Y 12
Aşkabat B 20
Astana B 9
Taşkent B 28
Bakû Y 16
Bişkek B 22
Tiflis Y 8
Kahire B 25
Şam B 24
Yurdun kuzey, iç ve
doğu kesimleri par-
çalı ve çok bulutlu,
Orta ve Doğu Kara-
deniz, Doğu Akdeniz,
Doğu ve Güneydoğu
Anadolu bölgesi sa-
ğanak ve gök gürül-
tülü sağanak yağışlı
geçecek. Hava sıcak-
lığı tüm yurtta 2 ila 4
derece azalacak.
1. KOŞU: F: Hõzlõ Bey (5), P: Balios (9), PP: Bahoz (3),
S: Büyükdere (4). 2. KOŞU: F: Seçilkõz (2), P: Serkut
(7), PP: Odinden (6), S: Aksüt (3). 3. KOŞU: F: Güldemin
Kõzõ (8), P: Karanbey (3), PP: Spectrum Wolf (11), S:
Furbo (2). 4. KOŞU: F: Kölemen (2), P: Çõkõnhan (7),
PP: Tige (10), S: Nittedas (14). 5. KOŞU: F: Wind Of
Ankara (2), P: Faramondo (4), PP: Bir Güzel (1), S: Bak-
kal Hasan (5). 6. KOŞU: F: Bak (7), P: Lamos (2), PP:
Yucatan (1), S: Laline (5). 7. KOŞU: F: Theirry Henry
(6), P: Kamurabi (1),
PP: Ancyra (8), S:
Win For Osman (10).
8. KOŞU: F: Şah
Mustafa (5), P: Bahar
Yağmuru (3), PP:
Tuğçenaz (12), S:
Kaanefe (2).
ALTILI GANYAN
8 2 2 7 6 5
3 7 4 1 3
11 10 8 12
2 14 10 2/1
6 6 8/14
İSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) -
Yaşanan kaos nedeniyle başlamadan ertele-
nen Ergenekon davasõna, Silivri Ceza ve İn-
faz Kurumlarõ Yerleşkesi içindeki duruşma
salonunda bugün devam edilecek.
Adalet Bakanõ Mehmet Ali Şahin, Erge-
nekon davasõ için Silivri’de cezaevinin için-
de yeni bir spor salonu yapõmõ için çalõşma-
lara başlandõğõnõ, salonun ocak ayõnda bitmesi
durumunda mahkeme heyetine duruşmalarõn
burada yapõlmasõnõ önereceklerini söyledi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nõn yü-
rüttüğü soruşturma kapsamõnda tutuklanan,
emekli tuğgeneral Veli Küçük, İşçi Partisi
(İP) Genel Başkanõ Doğu Perinçek’in de ara-
larõnda bulunduğu 46’sõ tutuklu, 86 sanõğõn
yargõlandõğõ Ergenekon davasõnõn ikinci otu-
rumu bugün saat 09.30’da başlayacak.
Mahkeme heyeti yargõçlarõn reddedilme-
siyle ilgili kararõnõ açõkladõktan sonra, İP’nin
avukatlarõnõn yetkisizlik kararõ verilmesi yö-
nündeki talepleri konusunu hükme bağla-
yacak. Gazetemiz imtiyaz sahibi Cumhuri-
yet Vakfõ ve Yenigün Haber AŞ’nin müdahil
olma talepleri de bu oturumda karara bağ-
lanacak. DTP’li milletvekilleri Ahmet
Türk, Sebahat Tuncel, Akın Birdal ve Di-
yarbakõr Belediye Başkanõ Osman Bayde-
mir, Savaş Buldan’õn eşi DTP’li milletve-
kili Pervin Buldan, Musa Anter’in oğlu
Dicle Anter, Vedat Aydın’õn eşi Şükran
Aydın, DEP Milletvekili Mehmet Sin-
car’õn eşi Kõzõltepe Belediye Başkanõ Cihan
Sincar ile Silopi Jandarma Karakolu’nda
gözaltõna alõndõktan sonra kaybolan Serdar
Tanış ve Ebubekir Deniz’in yakõnlarõnõn,
İHD İstanbul Şubesi, ÇHD İzmir Şubesi ve
Hukukçular Derneği, Prof. Dr. Şebnem
Korur Fincancı ve Diyarbakõr Barosu’nun
davaya katõlma istekleri de değerlendirile-
cek.
Gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Başyazarõ İh-
lan Selçuk’un avukatõ Uğur Alacakaptan,
“Bizi kapı dışarı ettiler ama gidip bugün,
bu kararın yanlış olduğunu izah etmeye ça-
lışacağız” dedi. Tutuklu ve tutuksuz sanõk-
larõn ayrõ oturumda yargõlanmalarõnõn hukuka
aykõrõ olduğunu yineleyen Alacakaptan, şöy-
le devam etti:
“Ayırma kararına büyük tepkiler geldi.
Mahkeme heyeti bugün bu karardan dö-
nebilir. Kanunen istisnai hallerde ayırma
olabilir ama geçen oturumda, tutuksuz sa-
nıkların tamamının oturuma katılmama-
sı yönünde karar verildi. Kanuna aykırı
olan budur. Sayın mahkemenin bu kara-
rı gözden geçirmesi gerekir.”
Adalet Bakanõ Şahin, dün TBMM’de Er-
genekon davasõyla ilgili sorular üzerine, Si-
livri’de hava koşullarõnõn kötüleşmesi du-
rumunda gazeteciler için özel bir çadõr ku-
rulacağõnõ söyledi. Salona 60 metrekarelik
yeni bir bölüm yapõlarak bir rahatlama sağ-
lanabileceği yönünde yeni bir talep geldiğini
anlatan Şahin, “Bunu hemen yapabiliriz.
Ancak başka bir değerlendirmede bu-
EMRE DÖKER
İZMİR - İzmir Selma Yiğitalp Lisesi öğretmen-
lerinden Hülya Toker hakkõnda, cumhuriyetçi söy-
lemleri nedeniyle başlatõlan soruşturma sürerken, ay-
nõ suçlamalarla ikinci soruşturma açõldõ. Sadece 4
olumsuz ifadeye dayanarak Toker’e başka okula atan-
ma cezasõ verilmesi istenirken, ifade veren 3 öğren-
cinin türbanlõ öğrenci, diğerinin de bir başka okul-
da görevli türbanlõ öğretmen olduğu belirtildi.
Toker hakkõnda, öğrencilerin ders sõrasõnda “Ül-
kemiz nereye doğru gidiyor? Cumhuriyet rejimi
değişecek mi?” sorusuna “Biz Kemalist öğret-
menler bu kürsülerde olduğumuz sürece, Cum-
huriyet rejimi değişmeyecektir” yanõtõnõ vermesi
nedeniyle soruşturma açõlmõştõ. Soruşturma kapsa-
mõnda öğrencilerin görüşlerine başvurulmuş, büyük
bölümünün Toker lehine konuşmasõ üzerine ikinci kez
yeminli ifade alõnmõştõ.
Milli Eğitim Bakanlõğõ tarafõndan görevlendirilen
müfettişlerce yürütülen soruşturma sürerken, 4
Ağustos’ta hazõrlanan ikinci bir raporla, yeniden ay-
nõ suçlamalarla soruşturma açõldõğõ öğrenildi. Raporda,
“Derslerinizde Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a
ve il milli eğitim müdürüne hakaret ve küfretti-
ğiniz iddia edilmektedir” denildi.
Toker’e daha önce soruşturma kapsamõnda da
“Okula Cumhuriyet gazetesi getiriyor musu-
nuz? Cumhurbaşkanı, Başbakan’a sövdünüz
mü?” sorularõ yöneltilmişti.
Edinilen bilgiye göre ilk soruşturma sonunda, 26
öğrenci Toker’in haklõ olduğunu söyledi. 3’ü öğrenci
diğeri öğretmen 4 kişi ise karşõt yönde ifade verdi.
Toker’i suçlayõcõ ifade veren öğrencilerin 3’ünün okul
çõkõşõnda türbanlarõnõ taktõğõ belirtilirken, başka bir
okulda görevli öğretmenin de evrim teorisi çõkõşla-
rõyla tanõndõğõ ve türbanlõ olduğu kaydedildi.
Aynõ gerekçelerle ikinci kez soruşturma açõlmasõ
eğitimcilerin tepkisine neden olurken, Toker’in ye-
rine okula formasyonu olmayan ücretli öğretmen gö-
revlendirildi. Toker ise müfettişlere verdiği ifadede,
Atatürk ilke ve devrimlerini savunmayõ sürdürece-
ğini, hukuki mücadelesini gerekirse Avrupa İnsan
Haklarõ Mahkemesi’ne taşõyacağõnõ vurguladõ.
Salonun faturası gazetecilere kesildi
lunduk arkadaşlarımızla. Bi-
zim Silivri Ceza İnfaz Ku-
rumları içinde bir ilköğretim
okulumuz var. Burada, önü-
müzdeki yıllarda, 2009 ve
2010’da burada bir spor salo-
nu yapmayı düşünüyorduk.
2-2.5 ayda yetiştirilmesi ko-
şuluyla bu spor salonunu öne
alalım dedim. Bu konuda ça-
lışmalar başlatıldı. Eğer 2009
yılı Ocak ayının başına ya da
en geç 15’ine kadar yetişirse,
o zaman ilgili mahkeme heye-
tine ‘Arzu ederseniz bu spor sa-
lonunu da duruşmalar için kul-
lanabilirsiniz’ diyeceğiz. Bu sü-
re içinde mahkeme orada de-
vam edebilir” görüşünü dile
getirdi. Davanõn bundan sonra-
ki duruşmalarõna yalnõzca 6 ha-
ber ajansõndan birer muhabirin
alõnacağõ belirtildi. Anadolu
Ajansõ, Doğan Haber Ajansõ, İh-
las Haber Ajansõ, Cihan Haber
Ajansõ, Dicle Haber Ajansõ ve
ANKA Haber Ajansõ dõşõndaki
muhabirlerin, salon yanõndaki
bekleme bölümüne kurulacak
LCD ekrandan duruşmayõ izle-
yeceği ifade edildi.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve Atatürk’ü anma haftası nedeniyle Anıtkabir’de hazırlıklar hız-
landırıldı. (Fotoğraf Anadolu Ajansı)
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - AKP’nin Diyarbakõr baş-
ta olmak üzere Doğu ve Güney-
doğu Anadolu’daki pek çok ilde
yerel seçimleri kazanmak için
tüm olanaklarõ seferber etmesi,
DTP’nin de gücünü korumak is-
temesi Doğu ve Güneydoğu Ana-
dolu’daki gerilimi ve olaylarõ tõr-
mandõrdõ.
Doğu ve Güneydoğu’da gerili-
min son dönemde giderek tõr-
manmasõnõn altõnda 29 Mart 2009
tarihinde yapõlacak yerel seçim ya-
tõyor. AKP hükümeti, uzun süre-
dir özellikle Diyarbakõr Beledi-
yesi’ni DTP’nin elinden almak için
kampanya yürütüyor. Tüm ola-
naklarõ seçim çalõşmalarõna se-
ferber eden Başbakan Tayyip Er-
doğan, partisinin MYK ve
MKYK toplantõlarõnda Diyarbakõr
başta olmak üzere İzmir, Tunce-
li, Eskişehir ve Çankaya’nõn alõn-
masõ hedefini dile getiriyor. DTP
ise belediye başkanlõklarõnõ kay-
betmemek ve gücünü korumak
için gerilim politikasõ uyguluyor.
AKP, bu konuda DTP’yi suçluyor.
AKP yöneticileri, “DTP’li bele-
diyeler halka hizmet sunmak ye-
rine ideolojik bir tavır sergile-
dikleri için güç kaybediyor.
DTP, bu gücünü korumak ve
belediyeleri kaybetmemek için
gerilim politikası yürütüyor.
Olayları terörize ediyor. ‘Tek ça-
re bölünme, bakõn sizi istemiyor-
lar. Haklõ taleplerinize şiddetle
karşõlõk veriyorlar. Ateş açõyorlar,
copluyorlar’ söylemiyle politika
yapıyorlar” görüşünü dile getiri-
yor.
AKP, Güneydoğu’da yaşanan
olaylardan CHP ve MHP’yi de so-
rumlu tutuyor. Bazõ AKP yöneti-
cileri, “CHP ve MHP, bazı şe-
hirlerde hiç etkili olamıyor. Ge-
riye sadece AKP ve DTP kalı-
yor. CHP ve MHP de biraz et-
kili olmuş olsa gerilim bu kadar
tırmandırılamazdı. DTP, tüm
stratejisini AKP üzerine kuru-
yor” savunmasõnõ yapõyor. AKP,
DTP’nin ilerleyen günlerde ger-
ginliği daha da tõrmandõracak ey-
lem ve söylemlerde bulunabile-
ceğine dikkat çekiliyor. DTP’nin
grup toplantõsõnõ Diyarbakõr’da
yapmasõ, bunun bir işareti olarak
değerlendiriliyor.
MHP ise Doğu ve Güneydoğu
Anadolu’daki olaylardan AKP’yi
sorumlu tutuyor. MHP, bölgede
1980 darbesinde Kürtlere soykõrõm
uygulandõğõnõ söyleyen DTP Ge-
nel Başkanõ Ahmet Türk’ün açõk-
lamalarõnõ “deli saçması” diye ni-
telendirilirken gerginliğin tõr-
manmasõnda DTP kadar, 2005’te
Diyarbakõr’da “Kürt sorununa si-
yasi çözüm” bulacaklarõnõ söyle-
yen Başbakan Tayyip Erdoğan’õn
da etkili olduğu görüşünü savu-
nuyor. AKP Genel Başkan Yar-
dõmcõsõ Dengir Fırat’õn yemekte
bir araya geldiği DTP’lilerle neler
konuştuğunu kamuoyuna açõkla-
masõ gerektiğini belirten MHP
Grup Başkanvekili Mehmet Şan-
dır, bu görüşmenin ardõndan Do-
ğu ve Güneydoğu bölgelerinde
“kalkışma provası” başlatõldõ-
ğõnõ, bunun sorumlusunun hükü-
met olduğunu söyledi. Başbakan
Tayyip Erdoğan’õn 2005’te Di-
yarbakõr’da bölge halkõna “Kürt
sorununa siyasi çözüm” sözü
verdiğini anõmsatan Şandõr, “PKK
ve yandaşları şimdi Başbakan’a,
kan akıtarak verdiği bu sözü
anımsatıyor. Şimdi Başbakan’a
buradan soruyorum; acaba pa-
zar günü Diyarbakır’da kendi-
sini bu ülkenin başbakanı olarak
hissedebildi mi? ” dedi.
Güneydoğu’da seçim terörü
CEMİL CİĞERİM
SAMSUN - Agos Gazetesi Genel Yayõn Yönet-
meni Hrant Dink’i öldürdüğü gerekçesiyle tutuk-
lu bulunan Ogün Samast ile Samsun Emniyet Mü-
dürlüğü’nde Türk Bayrağõ önünde fotoğraf çektir-
dikleri gerekçesiyle yargõlanan şube müdürü ile bir
komiser beraat etti.
Samsun 4. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki du-
ruşmaya sanõklar; dönemin Samsun Terörle Müca-
dele Şube Müdür Vekili Metin Balta ile Komiser
İbrahim Fırat katõlmadõ. Savunma avukatõ Ahmet
Çavuş, müvekkillerinin suçsuz olduklarõnõ savunarak
beraatlerini istedi. Çavuş, savunmasõnda, olayla il-
gili bazõ görevliler hakkõnda takipsizlik kararõ ve-
rildiğini, bu kararõn kesinleştiğini, bu konuda mü-
vekkillerinin de bir suçu bulunmadõğõnõ söyledi. Mah-
keme heyeti, sanõklardan Metin Balta hakkõnda “gö-
revi kötüye kullanmak suretiyle görev ihmal” su-
çundan kamu davasõ açõldõğõnõ belirterek “atılı su-
çu işlemediğinin sabit olması” sebebiyle, Fõrat hak-
kõnda da “Sanığın atılı suçu işlediği konusunda
mahkûmiyetine yetecek derecede kesin, inandı-
rıcı, şüpheden uzak delil elde edilemediği” ge-
rekçesiyle beraatine karar verdi.
TÜRK VE AYNA’YA SORUŞTURMA
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyarbakõr Cum-
huriyet Başsavcõlõğõ, DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk ve Ge-
nel Başkan Yardõmcõsõ Emine Ayna hakkõnda inceleme baş-
lattõ. Türk, önceki gün DTP’li milletvekilleri ve belediye baş-
kanlarõnõn katõlõmõyla Diyarbakõr Büyükşehir Belediyesi ko-
nukevi önünde yaptõğõ açõklamada terör örgütü PKK’nin Lide-
ri Abdullah Öcalan’a “Sayın” diye hitap ederek 12 Eylül
1980 askeri darbesiyle Türk ve Kürt halkõnõn siyasi, sosyal ve
kültürel soykõrõma uğradõğõnõ, PKK’nin bu soykõrõm ortamõnda
doğduğunu savunmuştu. DTP Batman İl Başkanlõğõ binasõnõn
açõlõşõnda konuşan Ayna ise Öcalan’õn cezaevindeki odasõnõn
aranmasõ bahanesiyle tartaklandõğõnõ iddia etmişti. Ayna, “Ak-
lınızı başınıza alın. Bu ateş herkesi yakar kimseye faydası
olmaz. Burada taşınan resimler bizim resimlerimiz değil,
Öcalan’ın resimleridir” demişti.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İs-
tanbul’da gözaltõna alõndõktan sonra ve Met-
ris Cezaevi’nde gördüğü işkence sonucu
yaşamõnõ yitiren Engin Çeber’le ilgili so-
ruşturma kapsamõnda müfettişlerin hazõrla-
dõğõ raporda, “gözaltında şiddet olmadı-
ğı”nõn ileri sürülmesi tepkilere yol açtõ.
TBMM İnsan Haklarõ İnceleme Komisyo-
nu’nun CHP’li üyeleri, “raporun olayı ört-
bas etmeye ve polisi aklamaya yönelik ol-
duğunu, delillerin karartılacağı endişesi ta-
şıdıklarını” söylerken CHP Genel Sekreter
Yardõmcõsõ Mehmet Sevigen de “AKP
özür dilemek ya da inkâr etmek yerine, so-
rumluluğunun gereklerini yerine getir-
melidir” dedi.
TBMM İnsan Haklarõ İnceleme Komisyonu
üyesi, CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin,
“Engin Çeber ve arkadaşlarına işkence ve
kötü muamele, gözaltına alınmaları anın-
dan itibaren polis otosunda başlıyor, ka-
rakolda da devam ediyor. İşkence ve kö-
tü muamele doktor raporu ile tespit edil-
miş durumda. Aksini iddia etmek boştur,
iyi niyetli bir yaklaşım değildir” dedi. Ko-
misyon üyelerinden, CHP İstanbul Millet-
vekili Çetin Soysal, Çeber olayõnõ araştõrmak
üzere pazartesi günü ilgili yerlere gidecek-
lerini bildirdi. Soysal, “Böyle bir rapor ka-
bul edilemez. Bakanın kendisi dahi kabul
etti, itiraf etti, kötü muamele, işkence ve
baskı var. Görmezlikten gelmek mümkün
değil. Bu yaklaşım emniyeti de zorda bı-
rakır, kuşkulara yol açar. Ayrıca benim en-
dişem, delillerin karartılacağı yönündedir”
dedi.
CHP Genel Sekreter Yardõmcõsõ ve İstan-
bul Milletvekili Mehmet Sevigen de Engin
Çeber ve arkadaşlarõnõn işkence gördüğünün
doktor raporlarõyla sabit olduğuna dikkat çek-
ti. Sevigen, şunlarõ söyledi:
“Çeber olayında hükümetin tavrı ‘iş-
kenceye sõfõr tolerans’ sloganının içi boş bir
aldatmaca olduğunu kanıtlamıştır. So-
ruşturma işkenceyi ve faillerini gizlemek
için yapılmıştır. Artık bu işkence olayı-
nın özür ya da inkârla geçiştirilecek bir ta-
rafı kalmamıştır.”
CHP’den müfettişlerin Çeber raporuna tepki
Samast’ın polislerine beraat Kemalist öğretmene
‘türbanlı’ baskısı