24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 23 EKİM 2008 PERŞEMBE 6 HABERLER PERŞEMBE ORHAN BURSALI Erdoğan ve Komünistler Hoş bir haber: Başbakanlık makamında oturan kişi, AKP menşeli dolandırıcılıkların gündeme gel- mesi üzerine, her zaman kuluçkasında hazırda tut- tuğu incilerinden birini yumurtladı ve AKP’ye yönelik yolsuzluk suçlamalarının eski komünist taktikleri ol- duğunu söyledi ya, bir sosyalist avukat, Sedat Vu- ral, hakaret davası açtı! Almanlar, kurt köpekleri gibi AKP menşeli do- landırıcıların peşinde neredeyse sürek avı düzen- lerken... Parti genel başkan yardımcılarından biri- nin belediyelerde türlü çeşitli ihale-arsa spekülas- yonlarından vurgunları ortaya çıkmışken... Kendi- si, 6 yıllık iktidarları döneminde kamuoyuna yansıyan ihale kepazeliklerinin hiçbirinin üzerine gitmemiş- ken... Yine genel başkan yardımcılarından adı Ba- ron’a çıkmış bir diğerinin, yönetim kurulu üyesi ol- duğu şirketin hayali ihracattan yargılandığı ve şir- ketin mahkûm olduğu belgelenmişken... Başbakanlık tahtında oturan sorumlunun (yoksa sorumsuzun mu demeli?), AKP’ye komünist tak- tiklerle yolsuzluk çamurunun atıldığını söylemesi, bü- tün yolsuzlukların üzerine şal atması, üstüne üst- lük, sahip çıkması, acaba hangi yüksek cesare- tin ürünü ve hesabı olabilir, diye düşünmeliyiz... Bazı olasılıklar-inançlar üzerinde, mesela di- yerek, durabiliriz: 1) Yolsuzluk belgeleri-haberleri, kendisini iktidar yapan seçmenin önemli bir kısmına ulaşmamıştır. Ulaşanı varsa “bunlar komünist taktikleri” diyerek, “sol canavarı” gündeme getirir, onların zihinlerin- deki bulanıklıkları temizleriz, inancı. 2) Medyanın en az yüzde 41’i bizim kontrolü- müzde. Gerçek tek olmaktan çıktı. Gerçeği ikiye böldük. Gerçek, medyaya egemen olmak ve bun- ların iftira olduklarını yaymaktır. Çağımız başarılı ile- tişim çağıdır! Rezili bile en masum gösterme be- cerisidir. Ayrıca, pek çok iletişim şirketini de satın alır veya iyi paralarla “karşı iletişim” mekanizması- nı harekete geçiririz... Korkmayın! Paramızı koya- cak yer bulamıyoruz! 3) “Karşı Medya”da da, bizim besmeleler (yani beslemeler!) var. Toplumun ağzına baktığı, etki- lendiği, dinleyerek fikir oluşturduğu bir dizi “aydın” kılıklı da boş durmuyor! Onlardan oluşturduğumuz medya ordumuzun eli armut toplamıyor! 4) Bizim seçmenin kafası küttür, eğitim düzeyi de düşüktür, aklı basmaz, onlar din-namus-Allah- peygamberden anlar... Aziz Nesin haklıdır. Bizim Allah yolunda ilerlediğimize inanırlar... 5) CHP ve solcuların Müslümanlara sürekli iftira ettiği, bir inançtır... Bu inancı hiçbir şey sarsmaz... 6) Millet, “Çalıyor ama iş de yapıyorlar, çalınan- ların bir kısmı da bize yiyecek torbası, kömür, se- çimlerde altın-nakit para, ihale mihale, kemik me- mik vb. olarak geri de dönüyor... Çalmasalar bize hiçbir şey vermezler...” diye düşünür. 7) Seçim zamanında bol keseden atar, hediye- leri dağıtır, oyları toplarız... Önemli olan milletin ce- bine üç kuruşun girmesidir. Bir de Kuran’a el bas- tırtır, oyunu alırız. 8) İktidara gelen partinin yolsuzluk yapması, ar- tık kabul edilmiş sıradan bir olaydır. “Hiç olmazsa onların cepleri doydu, şimdi cüzdanları boş karnı aç olanları iktidara getirerek bir de onları doyurmaya- lım” düşüncesini ne kadar yayarsak o kadar iyi... 9) Biz iktidarız, artık hep iktidardayız, buradan san- dıkla gitmeyiz; her türlü cabbarlığı yapar, bütün id- diaları boşa çıkartırız... 10) AKP’leştiremediklerimiz arasında çok az kurum kaldı... Hukuku mukuk yapma yolunda da ilerliyoruz. Zaten bir de anayasayı değiştirdik mi, bu iş biter. 11) Ortalıkta MHP dışında sağcı, en önemlisi mer- kez sağcı parti kalmadı. Artık çıkamaz da. Bizden başka seçenek yok. 12) CHP, bırakın yolsuzluk dosyalarıyla uğraşıp dursun, ağzıyla kuş tutsa iktidar olamaz. Son 60 yıl- da tek başına iktidar olamadılar. CHP solundaki- ler de salak takımından. Zaten onlar CHP’nin hak- kında gelir! Seçmenini parçalar, kopartacakları üç beş oyun önemi olmasa da, CHP hakkında ya- rattıkları “kötü imaj” bize yarar.. 13) Zaten CHP de salt kürsü muhalefeti ile seç- meni avlama politikasıyla bir yere varamaz; biz seç- meni evinden, sokaktan, işyerinden, okuldan, dershaneden, yurtlardan, camiden, dinden-iman- dan avlıyor, satın alıyoruz... Uzatmayalım, bunlar doğru mu? Biraz, kısmen, veya geçici olarak büyük bir kısmı, şimdilik... De- ğişmeyen “gerçek” yoktur! “Gerçekmiş gibi” görünen fenomenler arasın- da yaşıyoruz. Tek gerçek: Bu tip partilerin sürekli iktidar hayalinin gerçekleşmesi imkânsızdır.. Bir de, millet “hıyar” değil.. Aslında şunu yazacaktım: AKP Türkiye’yi, gelir da- ğılımı en bozuk iki ülkeden biri yaptı. (OECD’nin 24’ünü kapsayan raporu, diğeri Meksika!) “Türki- ye nüfusun en yoksul yüzde 10’luk bölümüyle en zengin yüzde 10’luk bölümü arasında, gelir dağı- lımın en kötü olduğu iki ülkeden biri.” Sol politikaların önü hiç bu kadar açık ol- mamıştı! obursali@cumhuriyet.com.tr CHP Grup Başkanvekili Hakkõ Süha Okay, Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararõnõ değerlendirdi ‘Yasamanõn da sõnõrlarõ var’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay, Anayasa Mahkemesi’nin türban kararõyla kendi görüşlerini teyit ettiğini söyledi. Okay “adil yargılamanın önünde engel olan, cinayete zemin hazırlayan, ideolojik birlikteliği olan suçluları himaye eden” Adalet Bakanõ Mehmet Ali Şahin’i istifaya çağõrdõ. Okay, Ergenekon davasõnda mahkeme salonunda fiziki şartlarõn oluşturulma- masõnõ “skandal” olarak nitelendirir- ken “Mahkeme salonuna siyaset gi- rince, adalet dışarı çıkmıştır” dedi. Okay dün parlamentoda düzenledi- ği basõn toplantõsõnda Adalet Bakanõ Şahin’e sert eleştiriler yöneltirken Er- genekon davasõyla ilgili olarak şu gö- rüşleri dile getirdi: “Siyasi iktidar elindeki zabıta gücüyle davayı şe- killendirdi, basına yapılan servislerle kamuoyu oluşturuldu. Dava AKP muhaliflerinin sindirildiği siyasi bir yapıya büründü. Duruşma görün- tüleri, Adalet Bakanı’nın bilinçli olarak görevini yerine getirmediği- ni ortaya koymuştur. Davaya ka- muoyunun verdiği önem ortada, tu- tuklu ve tutuksuz sanık sayısı orta- da, yargılananların konumu ve siyasi duruşu itibarıyla avukat sayısının fazla olacağını da tahmin etmek zor değil; tüm bu gerçeklere karşın Adalet Bakanı’nın hâlâ mahkeme sa- lonunun fiziki şartlarını oluşturma- ması tam bir skandaldır. İddiana- mede örgüt üyeliğiyle suçlanan bir- çok sanığın bırakın örgüt üyeliğini birbirleriyle tanışmadıkları biliniyor. Bu durum yargılamanın yüz yüze ol- ması ilkesini ve davanın bütünlüğü ilkesini ortadan kaldırmaktadır. Adil yargılama hakkının ihlali tar- tışmasızdır. Hem ulusal hukukun hem de uluslararası hukukun ihla- li söz konusudur. Türkiye 12 Eylül döneminde bile yaşamadığı bu tab- loyu, bu Adalet Bakanı döneminde yaşamıştır. Bu aşamaya kadar siya- si güçle iddianameyi şekillendiren- lerin, fiziki şartlarla davayı şekil- lendirmeye çalışmakta oldukları açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Mahkeme salonuna siyaset girince, adalet dışarı çıkmıştır.” Adalet Bakanõ Şahin’in “büyük bir güven bunalımı yarattığını” kayde- den Okay, Deniz Feneri e.V. dava dosyasõnõn istenmesiyle ilgili geliş- melere dikkat çekti. Okay, “Hiç kim- se AKP ile Deniz Feneri Derne- ği’nin iç içeliğini inkâr edemez. Bu inanç hortumcularına Türkiye’de hâkimlerin olduğunu, bir kez daha hatırlatmak isteriz” dedi. ‘ŞAHİN İSTİFA ETMELİ’ Bu bakan döneminde “işkencenin hortladığına” dikkat çeken Okay, Engin Çeber olayõnõn da “Türki- ye’de sistematik işkence olduğunun kanıtı” olduğunu söyledi. Okay, “Adalet Bakanı kendine bağlı olan bir kurumda cinayet işlenmesine ilişkin sorumluluktan, özür dileye- rek kurtulamaz. Derhal istifa et- melidir” dedi. Okay, Anayasa Mahkemesi’nin tür- banla ilgili iptal kararõnõn gerekçesiy- le ilgili sorularõ yanõtlarken de kendi görüşlerinin mahkeme tarafõndan “te- yit edildiğini” söyledi. Anayasa Mah- kemesi’nin hukukçu olmayan üyele- rinin muhalefet şerhinin kendi içinde çelişkili olduğunu kaydeden Okay, “Mahkeme, hem teklif dahi edilemez dedi hem de esasına girdi. Birileri- nin yeniden anayasanın değiştirile- mez maddelerini by-pass etmeye, ar- kadan dolanarak bir düzenleme ya- pamayacağını açıkladı. Cumhuri- yetin niteliklerine ilişkin bir düzen- leme yapılamaz, demiştir” görüşünü dile getirdi. Anayasa Mahkemesi’nin yasama hakkõna müdahale ettiği eleştirileri konusunda da Okay, “Parlamento her istediğini yapar diye bir şey yok. Yasamanın sınırları anaya- sayla belirlenmiştir” dedi. Anayasa Mahkemesi’nin türban kararıyla kendi görüşlerini teyit ettiğini söyleyen CHP Grup Başkanvekili Okay, “Parlamento her istediğini yapar diye bir şey yok. Yasamanın sınırları anayasayla belirlenmiştir” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türbanla ilgili anayasa değişikliğine destek veren MHP, Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararõna tepki göstererek “toplumda ayrışmaya yol açacağı, millet vicdanın- da rahatsızlık yaratacağını” savundu. MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, “Başörtü- sünden dolayı okuma özgürlüğü elinden alınan çocukların dışlanmasına, rejime, hukuka, devlete ve toplum düzenine kin- lenmesine sebep olacak bu kararı faydalı bulmamaktayız” dedi. Şandõr, TBMM’de düzenlediği basõn top- lantõsõnda gazetecilerin Anayasa Mahkemesi’nin tür- banla ilgili gerekçeli kararõna ilişkin sorularõnõ da ya- nõtladõ. MHP olarak ilk günden beri türban sorununu “samimiyetle” çözmek istediklerini belirten Şandõr, “Bu zemini de yakaladığımız ilk fırsatta ortaya koyduk. AKP YÖK Yasası’nın ek 17. maddesinde- ki düzenlemeyi yapmakta tereddüt ettiği için, yar- gı bu konudaki niyeti sorgulamış ve değişikliği ön- lemiştir. Dolayısıyla başörtüsü taktığından dolayı yükseköğrenim hakkından yararlanamayan ço- cuklarımızın bu sorunu mutlaka çözülmelidir. Şimdi değilse de daha sonra mutlaka..” diye konuş- tu. Başörtüsü konusunun toplumsal bir ayrõş- maya ve toplumun bir değer üzerinden ayrõlõp cepheleşme ve daha sonra da çatõşmaya düşme- sine hiç kimsenin seyirci kalmamasõ gerektiği- ne işaret eden Şandõr, herkesin sorumluluğunun gereğini yerine getirmesini istedi. Anayasa Mahkemesi’nin millet vicdanõnda rahatsõzlõğa neden olacağõnõ savunan Şandõr, türbandan dolayõ okuma özgürlüğü elinden alõnanlarõn rejime karşõ kin- lenmesine neden olacağõnõ savunduğu bu kararõ doğru bulmadõklarõnõ ifade etti. Şandõr, “Endişemiz ve kor- kumuz, yargının bu kararından sonra, toplumda- ki bir inanç üzerinden ayrışma daha da derinleşe- cektir” görüşünü savundu. AYŞE SAYIN ANKARA - TBMM Uyuşturucu Kullanõmõ ve Kaçakçõlõğõnõ Araştõrma Komisyonu’nda, CHP’li Ahmet Ersin, AKP Genel Başkan Yardõmcõsõ Dengir Fırat’õn başõndan “uyuş- turucu kaçakçılığı olayı geçtiğini” anõmsata- rak komisyona kaçakçõlõk yöntemleri konu- sunda bilgi vermesi önerisinde bulununca ger- ginlik yaşandõ. Komisyona bilgi veren Milli Eğitim Bakanõ Hüseyin Çelik ise okullarda uyuşturucu anketi yapõlmasõna karşõ çõkõş ge- rekçesini “bazı soruların örf âdetlerimize uygun olmamasına” bağladõ TBMM Uyuşturucu ile mücadele komisyo- nu önceki gün Milli Eğitim Bakanõ Hüseyin Çelik ile Sağlõk Bakanõ Recep Akdağ’õn bil- gisine başvurdu. Bakan Çelik’in sunumunun ardõndan söz alan CHP İzmir Milletvekili Ah- met Ersin, Dengir Fõrat’la ilgili uyuşturucu ka- çakçõlõğõ olayõna dikkat çekerek “Sayın Fı- rat’ın komisyona çağrılmasını öneriyorum. Çünkü başından bir uyuşturucu işi geçti. En azından onun yaşadığı TIR ile uyuşturu- cu kaçakçılığı yöntemi konusunda komisyo- nu bilgilendirir” dedi. Ersin’in bu sözlerine Milli Eğitim Bakanõ Çelik ve AKP’li Komis- yon Başkanõ Necdet Ünüvar tepki gösterdi. Ünüvar, “Fırat ile ne alakası var” diyerek Ersin’e müdahale ederken, Çelik de “Sayın Fırat kamuoyunun önünde kaç kez açıkla- ma yaptı, hâlâ onu kaçakçılıkla mı suçlu- yorsunuz?” dedi. Ersin, Bakan Çelik’e “Ben kaçakçılıkla suçlamıyorum. Sadece yaşadığı olayı ve yönteminin nasıl olduğunu anlat- masını talep ettim” yanõtõnõ verdi. Kõsa süreli tartõşmanõn ardõndan Ersin’in önerisi AKP’li milletvekillerinin oylarõyla reddedildi. ÇELİK: ANKETTEKİ SORULAR ÖRF VE ÂDETLERİMEZE UYGUN DEĞİL Komisyonun bilgisine başvurduğu Milli Eğitim Bakanõ Çelik ise uyuşturucuyla müca- dele konusunda kurumlar arasõnda koordinas- yon eksikliği bulunduğunu belirterek, “Top- lumsal şiddetin temelinde aile var. Çocuk evde anne-babadan, okulda öğretmenden, üniversitede polisten, cezaevinde gardiyan- dan, askerde komutandan dayak yiyor” de- di. Madde bağõmlõlõğõyla mücadelede koordi- nasyonun önemine değinen Çelik, “Bu konu- da Ege zeybeği değil, horon tepmemiz gere- kiyor ki bütün kurumların eli birbirine değsin” görüşünü dile getirdi. Bazõ üyelerin, tüm AB ülkelerinde uygula- nan ESPAD uyuşturucu okul anketine Türki- ye’de neden izin verilmediğini sormasõ üzeri- ne Çelik, “Anketlerdeki bazı sorular örf ve âdetlerimize uygun değil. Bu nedenle çe- kince koyuyoruz” karşõlõğõnõ verdi. “Uygun olmayan sorular çıkarıldı” açõklamasõ üzeri- ne Çelik, “Çıkarılmış son hali bize ulaşma- dı. Geldiğinde gereğini yaparız” dedi. M H P T Ü R B A N K A R A R I N A S E R T T E P K İ G Ö S T E R D İ ‘Toplumda ayrışmaya yol açacak’ MECLİS KOMİSYONUNDA GERGİNLİK ‘Fırat kaçakçılık yöntemlerini anlatsın’ KESK’e bağlı Büro Emekçileri Sendika- sı (BES) 27 Ekim’de Samsun’da başlayıp Amasya, Tokat, Çorum, Kırıkkale’nin ar- dından Ankara’da son bulacak “Yargıda Adalet Bağımsız Demokratik Türkiye Yü- rüyüşü” düzenleyecek. BES Genel Mali Sekreteri Hasan Kurt, BES Genel Örgüt- lenme Sekreteri Abidin Sırma ve Amasya Şube Başkanı Yüksel Bavagir, KESK Amas- ya Şubesi’nde konuyla ilgili bir basın açık- laması düzenledi. AKP’nin yandaşlarını kolladığını, sosyal devlet ilkesini ise ortadan kaldırdığını vurgulayan Kurt, “Yargının ba- ğımsızlığından, hukukun üstünlüğünden bahseden AKP iktidarı kendi çıkarları doğ- rultusunda yargıya müdahalede bulunuyor. Ergenekon Davası ile açığa çıkan kirli çıkar ilişkilerinin üzerine tam olarak gidilemiyor. Dava siyasal koz olarak kullanılıyor” dedi. (Fotoğraf: MEHMET MENEKŞE) BES Samsun’dan Ankara’ya yürüyecek (Fotoğraf:AA) Barzani’den Gülen’e kıyak Gülen cemaatine ait Işõk Üniversitesi’nin kurulduğu Erbil’in değerli bölgesindeki 100 dönümlük arsayõ bölgesel Kürt yönetimi hibe etmiş BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA - Fethullah Gü- len cemaatine yakõnlõğõ ile bili- nen Fezalar Eğitim Kurumla- rõ’nõn Irak’õn kuzeyinde açõlõşõnõ yaptõğõ Işõk Üniversitesi’nin arsa- sõnõn, bölgesel Kürt yönetimi lideri Mesud Barzani’nin talimatõ ile ce- maate hibe edildiği öğrenildi. Er- bil’in gelişen bölgesindeki 100 dönümlük arsanõn değerinin Kuzey Irak standartlarõ çerçe- vesinde oldukça yüksek ol- duğu da belirtildi. Üniversite- nin başõna ise Diyarbakõr Dic- le Üniversitesi’ndeki görevi sõrasõnda “türbana özgürlük” bildirisine imza atan öğretim görevlilerinden Prof. Dr. Salih Hoşoğlu getirildi. Edinilen bilgilere göre, Kuzey Irak’ta bir üniversitenin kurulmasõ ve faaliyete geçme- si için Gülen cemaati ile bölgesel Kürt yö- netimi arasõnda temaslar, ABD işgalinin sonrasõnda başladõ. Fezalar Eğitim grubu Er- bil’de İngilizce eğitim yapacak bir üniversi- te açma önerisini bölgesel Kürt yönetiminin başbakanõ Neçirvan Barzani’ye iletti. Da- ha sonra bu öneri bölgesel Kürt yönetiminin lideri Mesud Barzani’ye de iletildi. Barza- ni’nin, Fezalar Eğitim kurumunun Erbil’de özel bir üniversite aç- masõ önerisine olumlu yanõt ver- mesinden sonra çalõşmalar baş- latõldõ. Üniversitenin faaliye- te geçmesi için de gerekli izin bizzat Barzani tarafõndan Fezalar Eğitim kurumuna verildi. Hatta, üniversi- tenin faaliyete geç- mesini kolaylaş- tõrmak için yi- ne Barza- ni’nin tali- matõyla Fe- zalar Eğitim kurumuna, Erbil’in geliş- mekte olan bir böl- gesinde 100 dönümlük arazi hi- be edildi. Gülen cemaatinin Irak’õn kuzeyinde ve Kerkük’te toplam 11 okulu bulunuyor. Er- bil’deki üniversiteyi açan Fezalar Eğitim Bir- liği’nin, Erbil ve Süleymaniye’deki Işõk ve Nilüfer ile Kerkük’te Erkek Çağ okullarõ, Se- lahattin Eyyûbi Koleji ve Özel Süleymani- ye Kõz Koleji bulunuyor. Mesud Barzani’nin yeğenleri, Irak Cum- hurbaşkanõ Celal Talabani’nin akrabalarõ, Irak Kürdistan Demokrat Partisi (IKDP) Ge- nel Sekreteri Fazıl Mirani, bölgesel Kürt yö- netiminden birçok bakan, milletvekili ile ge- nel müdürler, belediye başkanlarõnõn ço- cuklarõ da bu okullarda eğitim görüyor. Okullarõn bina giderleri dahil bütün mas- raflarõ da bölgesel Kürt yönetimince karşõ- lanõyor. Bu okullarda, cemaat aracõlõğõ ile bölgeye gönderilen Türk ve Avrupalõ öğ- renciler de eğitim görüyor. Bugüne kadar me- zun öğrenci sayõsõ ise 800’e yaklaştõ. 30 Ağustos 1996’da dönemin Irak Devlet Başkanõ Saddam Hüseyin desteğindeki Barzani peşmergelerinin, Talabani’nin de- netiminde bulunan Erbil’e girmesinden son- ra başta Kõzõlay olmak üzere bütün uluslar- arasõ örgütler bölgeyi terk etmiş, ancak Barzani, Gülen cemaatine ait liseye do- kunmamõştõ. Lise de kapõsõna IKDP’nin sa- rõ bayrağõnõ çekmişti. İSİM BENZERLİĞİ İstanbul’daki Feyziye Mektepleri Vak- fõ’nõn sahibi olduğu Işõk Üniversitesi’nin, Er- bil’deki Işõk Üniversitesi ile bir ilgisinin bu- lunmadõğõ belirtildi. Feyziye Mektepleri Vakfõ Genel Müdür Yardõmcõsõ Volkan Kırım, “Kuzey Irak’taki Işık Üniversite- si ile Feyziye Mektepleri Vakfı olarak hiç- bir bağımız bulunmamaktadır. Feyziye Mektepleri Vakfı Işık Üniversitesi ile sa- dece isim benzerliği vardır” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP’li Me- lih Gökçek’in başkanlõğõnõ yaptõğõ Ankara Ana- kent Belediyesi, yerel seçimlerin yaklaşmasõyla birlikte CHP’nin kalesi olarak görülen Çankaya’yõ almak için her yolu deniyor. Anakent Belediyesi, başkentteki altyapõ yenileme çalõşmalarõnõn büyük bölümünü kentin daha sakin olduğu yaz aylarõnda bitirmeyerek, okullar açõldõktan sonraki döneme bõraktõ. Geçen haftalarda Cumhurbaşkanlõğõ Köş- kü çevresindeki cadde ve sokaklarõn büyük bölü- mü yeniden asfaltlandõ. Çankaya’nõn en işlek cad- delerinden biri olan Cinnah’taki çalõşmalar bölge- de trafiği de felç ediyor. İşine, okuluna ya da evi- ne gitmek isteyen birçok yurttaş uzun süre sõkõşan trafikte beklemek zorunda kalõyor. Cinnah ve Ata- türk Bulvarõ ile bağlantõlõ noktalarda yapõlan çalõş- malar da trafiği altüst ediyor. Çankaya’da Gökçek işkencesi YOL ÇALIŞMASI YURTTAŞI PERİŞAN ETTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle