07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 17 EKİM 2008 CUMA 14 KÜLTÜR [email protected] K A M İ L M A S A R A C I K Ü L T Ü R Ç İ Z İ K Kültür Servisi - Tedavi gördüğü Başkent Üniversitesi Araştõrma Hastanesi’nde önceki gün yaşamõnõ yitiren Fazıl Hüsnü Dağlarca, 20 Ekim Pazartesi günü son yolculuğuna uğurlanacak. Dağlarca için saat 11.00’de Sü- reyya Operasõ’nda bir tören düzenlenecek. Kül- tür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Günay’õn da katõlacağõ törende Ataol Behramoğlu, Doğan Hızlan ve Kadõköy Belediye Başkanõ Selami Öztürk konuşma yapacak. Ardõndan da Fazõl Hüsnü Dağlarca ile yapõlan bir söyleşinin yer aldõğõ barkovizyon gösterisi yapõlacak. Dağ- larca’nõn cenazesi Söğütlüçeşme Camisi’nde kõlõnacak öğlen namazõnõn ardõndan Karaca- ahmet Mezarlõğõ’nda toprağa verilecek. Uzun yõllardõr Kadõköy Mühürdar Cadde- si’nde yaşayan Dağlarca, Ocak 2008 tarihin- de yaşadõğõ evi müze yapõlmasõ için Kadõköy Belediyesi’ne bağõşlamõştõ. Dağlarca, kendisini ziyaret eden Kadõköy Belediye Başkanõ Sela- mi Öztürk’e evinin müzeye dönüştürülmesi için vasiyette bulunmuş, vasiyet nedenini ise şöy- le açõklamõştõ: “Ben İstanbul’un birçok ye- rinde ikamet ettim. Ama en çok Kadıköy’ü sevdim. Kadıköy’ü bu kadar güzel yapan bence buradaki yaşamın çeşitliliği, renkli- liğidir. Yıllardır içinde yaşadığım, şiirleri- mi yazdığım bu evimin ölümümden sonra yaşamaya devam etmesini istiyorum. Bele- diye Başkanımıza rica ettim, evimi alıp müze olarak düzenlesinler. Ama yaşayan bir müze olmasını istiyorum. Bir bölümünde ki- taplarım, eşyalarım sergilensin bir kısmı da kafeterya gibi olsun. Buraya gelip gençler, kadınlar, kızlar otursun, kitap okusun bir şeyler içsinler. Tabii burayı belediye işlet- sin.” Fazõl Hüsnü Dağlarca, ölümünden son- ra müze ve kafeterya olarak kullanõlmasõnõ is- tediği evinin adõnõ da kendisi belirledi. Dağlarca “Burasının adının Dağlarca’dan Gökyüzü olarak konulmasını istiyorum. Buraya ge- lenler, benim Gökyüzüme baksınlar istiyo- rum” dedi. Kadõköy’deki evini çok sevdiğini söyleyen Dağlarca kendi adõnõ taşõyan Fazõl Hüsnü Dağlarca Sokağõ’nda oturuyordu. Otur- duğu sokağa adõnõn verilmesinden de çok mutlu olmuştu. HİKMET ALTINKAYNAK Dağlarca, “Sanat eseri bir saat gibi içinde bu- lunulan zamanõ, bir pusula gibi de gidilmesi ge- reken yönü işaret etmelidir” der. Bu nedenle yazdõğõ her şiirle toplumu aydõnlatmayõ amaç- lamõştõr. Niçin şiir yazdõğõnõ soran Finlandiyalõ bir Türkoloğa da, “Türkçenin yeryüzündeki en büyük dil olduğunu göstermek için” yanõtõnõ ve- rir. 200 dolayõndaki ödülü, 140’õ aşan kitabõyla ulaştõğõ rekor, evrenseldir. Bence Dağlarca adõ ve şiirleri hiç unutulmayacak, dünya ile yaş- lanacaktõr. DOĞAN HIZLAN Fazõl Hüsnü Dağlarca’nõn ölümü Cumhuri- yet şiirini eksiltir. Çünkü ben onu daima Cumhuriyet şiirinin büyük ustasõ olarak tanõ- rõm. Dağlarca’nõn şairliği aslõnda insanoğlunun bütün hallerini kapsar. Kurtuluş Savaşõ’nõ yazmõştõr. Anadolu coğrafyasõnõn şiirini yaz- mõştõr. Nerede insanoğluna yapõlan bir zulüm varsa onun şiirini yazmõştõr. Bu Vietnam’dõr, Cezayir’dir. ADNAN BİNYAZAR Dağlarca, belki bedeniyle yokluğa erdi; şii- ri ise, “dağlarca” yüceleşen adõnõ “zaman”õn va- roluş tarihine yazdõrdõ. Çok az şair, yaratõcõlõ- ğõn soyutlama dünyasõnda gerçeğin özüne varmõştõr. Dağlarca o soydandõr. Şair, anlam ak- tarõcõsõ değildir; evreni duygunun söylemiyle kavrayandõr. Dağlarca doğayõ, Tanrõ’yõ, insa- nõ, hele de çocuklarõ, ucu bucağõ belirsiz ev- rendeki varlõklarõyla algõladõ. O, görünende gö- rünmeyeni, görünmeyende görüneni gören bir şiir yalvacõ gibi, kendini ölümle var kõldõ. Fazõl Hüsnü Dağlarca, 20 Ekim Pazartesi günü son yolculuğuna uğurlanacak Cumhuriyet şiirinin ustası İstanbul Devlet Senfoni Orkestrasõ yeni mevsimi bu akşam Aya İrini Müzesi’nde açõyor EGEMEN BERKÖZ İ stanbul Devlet Senfoni Orkestrasõ’nõn (İDSO), Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) kapatõlõşõndan bu yana yaşadõk- larõnõ dünyada bir başka orkestra yaşamõş mõ- dõr, bilmem. Nerdeyse kõrk yõldõr çalõştõklarõ ve her yõl sekiz ay haftada iki konser verdikleri AKM’den çõkarõldõlar. Bağlõ olduklarõ, bir par- çasõ olduklarõ bakanlõk (yani Kültür ve Turizm Bakanlığı, yani devlet) onlara konser verme- leri için bir salon göstermedi. İş, orkestranõn üyelerince seçilen yöneticile- rine düşmüştü. Onlarõn da İstanbul’da kapõsõnõ çalmadõklarõ salon kalmadõ. Sonunda da, mev- simin ilk konserine çok az bir süre kala, konser izlencelerinõ tamamlayabil- diler. Salõ günü Paşalima- nõ’ndaki yeni yerlerine gitti- ğimde, yeni tamamlanan pro- va salonunda mevsimin ilk konseri için çalõşõyorlardõ. Ça- lõşmadan sonra, yönetim odasõnda da yoğun bir çalõşma vardõ: Sponsorlardan, duyurularõ ha- zõrlayanlardan gelen telefonlar yanõtlanõyor, Almanya’dan notalar geliyor, bir sonraki kon- serin Viyana’daki şefine notalar yollanõyordu… Bu arada ben de Rahbari’ye prova salonunu na- sõl bulduğunu sordum. Çok iyi olduğunu, yal- nõzca havalandõrmasõnõn iyileştirilmesi gerek- tiğini söyledi. O yoğunluk arasõnda alabildiğim bilgiler şöyle: Göçebelikten dolayõ bu yõl abon- man satõşõ yok. Biletler deği- şik yerlerde satõlacak. Ana sa- tõş yeri Hilton girişindeki Turizm Enformasyon Bü- rosu. DNR mağazalarõndan ve Mybilet’ten de bilet satõlacak. Aya İrini kon- serlerinin biletleri konser günü Aya İrini’den de alõnabilecek. CKM konserlerinin biletleri CKM gişelerinde de bulunacak. Denizbank’õn spon- sorluğu bir gün önce yenilenmiş. Gazetemizin basõn sponsorluğu da sürüyor elbet. Mevsimin açõlõş konseri bu akşam Aya İrini Müzesi’nde. Alexander Rahbari’nin yönete- ceği konserin izlencesinde, Ravel’in “La Valse” koreografik şiiri, yine Ravel’in Sol Majör Piyano Kon- çertosu (piyano: Hüseyin Sermet) ve Rimski- Korsakov’un Op.35 Şehrazat senfonik süiti yer alõyor. 24 ve 31 Ekim Cuma günleri de Aya İri- ni’deler. 2008 Kasõm’õndan 2009 Mayõs’õna ka- dar her ayõn ilk cumasõ Caddebostan Kültür Merkezi’nde (CKM) olacaklar. Lütfi Kõrdar Kongre ve Konser Salonu’nda, 15 Mayõs’taki mevsimi kapatõş konseriyle birlikte 5 konser- leri var. Bir de Yeditepe Üniversitesi’nde 14 Ka- sõm’daki Atatürk’ü anma konseri. Tüm mevsimde yalnõzca 16 konser! Müzikseverler İDSO’nun konser izlencesine www.idso.gov.tr ad- resinden ula- şabilirler. Yõlõn göçebesi karşõnõzda Kültür Servisi - Tiyatro Adam, Bulgar Hristo Boytchev’in “Al- bay Kuş”unu Murat Karasu yönetiminde 20-21-27 Ekim 20.30’da Oyun Atölyesi sahne- sinde izleyicilerle buluşturuyor. Oyun Balkan Dağlarõ’nda, ma- nastõrdan bozma bir psikiyatri kli- niğinde geçen ve donmamak için aynõ odada birlikte kalmak zo- runda olan ilginç, ama zararsõz al- tõ deli ve yine onlar kadar ilginç bir doktorun yaşamõnõ konu alõyor. Oyunda Ali Kil, Deniz Özmen, Burak Dur, Aşkın Şenol, Ayça Aykut, Sarp Akkaya, Fatih Ko- yunoğlu ve Ferit Kaya rol alõyor. Nihal Geyran Koldaş’õn Türk- çesiyle dilimize aktarõlan oyunun sahne tasarõmõnõ Başak Özdo- ğan Pirim yaptõ. Geçen mevsim Fatih Koyunoğlu’na “Çingene” rolüyle Lions Tiyatro Ödülle- ri’nde yardõmcõ rolde en başarõlõ erkek oyuncu ödülünü kazandõran Boytchev’in bu bol ödüllü oyunu, son birkaç yõldõr değişik ülkeler- de de sõkça sahnelenip kapalõ gi- şe oynamõştõ. (www.tiyatroadam.com) Kültür Servisi - HSBC ve Fo- toğrafevi’nin işbirliğiyle dü- zenlenen “Görmek Dokun- maktır” adlı fotoğraf yarış- masının ödül töreni önceki gün akademi, sanat ve fo- toğraf dünyasından önde gelen adlarının katılımıyla yapıldı. 365 fotoğrafçının 430 portfolyoda toplam 4 bin 979 fotoğrafla katıldığı yarışmanın birincilik ödü- lünü, “Batak” adlı portfol- yosuyla Arkeolog Soner Ya- man aldı. Ara Güler, Prof. Sabit Kalfagil, Kutup Dal- gakıran, Cem Erciyes, Meh- met Günyeli, Zekai Demir, Hasan Şenyüksel ve Ömer Kayalıoğlu’dan oluşan seçici kurulca birinciliğe değer görülen Yaman, 15.000 YTL, ilk 10’a giren portfol- yoların sahibi genç fotoğ- rafçılar ise 1.000’er YTL’lik para ödülü kazandı. (0 212 376 43 65) Birincilik ‘Batak’õn ‘Albay Kuş’ Oyun Atölyesi’ne kondu Kültür Servisi - The Hall, 17 Ekim Cuma ve 18 Ekim Cumartesi geceleri hip hop ve caz tutkunla- rõna ev sahipliği yapacak. Cuma gecesi saat 23.30’da tüm müzik eleştirmenlerine adõndan başarõyla sözet- tirmeyi başaran Soweto Kinch, cumartesi ge- cesi saat 23.30’da ise Jazzie B önderliğinde- ki Soul2Soul Soundsys- tem, Jeanine Green’in sesi eşliğinde The Hall’da konser vere- cekler. Biletler Bile- tix’ten ve etkinlik gü- nü kapõdan alõnabilir. Caz dolu geceler başlõyor ANKARA (AA) - Almanya’da, 2002’de ele geçirilen Frig, Yunan, Roma ve Bizans dönemlerine ait 700 ta- rihi yapõt, Kültür ve Turizm Bakanlõ- ğõ’nõn 5 yõllõk uğraşõ sonunda ana va- tanõ Türkiye’ye dönüyor. Yapõtlarõn, 9 Ekim’de Hannover Başkonsoloslu- ğu’na teslim edildiğini açõklayan Kül- tür Varlõklarõ ve Müzeler Genel Müdürü Orhan Düzgün, en kõsa sürede Tür- kiye’ye getirilip, koruma altõna alõna- caklarõnõ söyledi. Düzgün, madeni süs eşyalarõ, mü- cevher, haç ve mõzrak uçlarõndan olu- şan yapõtlarõn, İzmir-Muğla civarõndan kaçõrõldõğõnõ söyledi. Düzgün, 2002’de, Almanya’nõn Bremen kentindeki bit- pazarõnda bir Türk vatandaşõ tarafõndan satõlmaya çalõşõlõrken Alman İnterpo- lü tarafõndan ele geçirilen yapõtlarõn ia- desi için hemen gerekli girişimleri başlattõğõnõ anlattõ. Dõşişleri Bakanlõğõ’nõn konuyu Al- manya Federal Suç Bürosu’na intikal ettirdiğini bildiren Düzgün, Bakanlõğõn Almanya’da yürütülen hukuki sürece müdahil olduğunu belirtti. Bakanlõ- ğõn, yapõtlarõn Anadolu kökenli oldu- ğunu kanõtlamasõyla, Türkiye’ye iade- sine karar verildiğini ekledi. FRİG YUNAN, ROMA VE BİZANS DÖNEMİNE AİT 700 yapõt Türkiye’ye geliyor Kültür Servisi - Uluslararasõ çağdaş sanat çevre- leri ve Türk sanatseverlerin merakla beklediği Contemporary Istanbul, önceki gün Akbank Pri- vate Banking desteğiyle, İstanbul Lütfi Kõrdar Uluslararasõ Kongre ve Sergi Sarayõ Rumeli Sa- lonlarõ’nda açõldõ. Cem Hakko, Bedri Baykam, Cem Boyner, Leyla Alaton Günyeli, Mehmet Günyeli, Can Ateş, Günseli Kato, Rafi Por- takal, Meltem Cumbul, Kaan Gürsel, Ba- şaran Ulusoy, Nur Taşkent, Begüm Şen, Zey- nep Tunuslu, Şakir Eczacıbaşı, Güllü Aybar, Metin Uca ve Öykü Serter gibi ünlü kişilerin katõldõğõ açõlõşta sanatçõ Nezaket Ekici’nin canlõ gösterisi büyük ilgi gördü. Sanatçõ, 60 bin gül yaprağõ eşliğinde gerçekleştirdiği gösteri- de beden ile doğanõn birleşimini gözler önüne serdi. Contemporary Istanbul Çağdaş Sanat Fua- rõ, 19 Ekim’e dek açõk kalacak. (www.contemporaryistanbul.com) CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR - Eskişehir Büyükşehir Tiyatrola- rõ’nõn, yeni sezonda sahneleyeceği “Bit Yeniği” isimli oyunun tanõtõmõ yapõldõ. Oyunun yönet- menliğini yapan usta tiyatrocu Haldun Dormen, Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Sarayõ’nda düzenlediği basõn toplantõsõnda, bunun Eskişe- hir’de yönettiği 4. oyun olduğunu ve bundan mut- luluk duyduğunu, söyledi. Georges Feyde- au’nun kaleme aldõğõ “Bit Yeniği”nin zaman için- de dünyada yazõlan en iyi komedi oyunlarõndan biri haline geldiğini ifade eden Dormen, şöyle ko- nuştu: “Söz konusu oyunu yıllar önce Dormen Tiyatrosu’nda oynadık. Bit Yeniği, Altan Er- bulak’ı bir yıldız yaptı. Oyunda bir karı ko- canın birbirini anlamaması ve birbirini al- datması anlatılıyor. Oyunu yönetmek, beni Dormen Tiyatrosu’nun eski yıllarına götü- rüyor.” Oyunun dekor tasarõmcõsõ Osman Şen- gezer de, tiyatronun sadece oyuncular ve reji- sörlerden oluşmadõğõnõ, oyunlarõn sahne arkasõ- nõn da tiyatro açõsõndan önemli olduğunu bildirdi. Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarõ’nda amatörlük ruhunun bulunduğunu anlatan Şen- gezer, “Şehir tiyatroları tecrübeli tiyatroculara amatörlük zamanındaki heyecanını kazandı- rıyor. Kentte bulunan şehir tiyatrosundaki ko- lektif çalışma tiyatronun yaşamasını destek- liyor” dedi. Eskişehir’de‘BitYeniği’ EGEMEN BERKÖZ S on aylarda çevresinde olanlar ara- sõndaydõm. Hastaydõ, çok hastay- dõ, ama direniyordu. Yanõndakilerle şakalaştõğõnõ, bilek güreşi yaptõğõnõ da, bilinci kapalõ yattõğõnõ da gördüm. Ama onu hastane yatağõnda anõmsamak istemiyorum. Aksaray’daki kitabevinde genç şairi bana şiir üzerine öğütler verirken anõmsamak istiyorum. Karşõ Duvar dergisiyle, Türkçe dergisiyle anõmsamak istiyorum. Bir cumartesi Samatya pazarõnda Beh- çet Necatigil ve Salah Birsel’le, bi- rinin elinde bir demet turp, birinin elinde bir bağ yeşil soğan, dolaşõr- larken anõmsamak istiyorum. Kadõköy’de kahvede tavla oynarken, ye- nilirse çok kõzarken anõmsamak isti- yorum. Şiirleriyle anõmsamak istiyorum. Sivaslõ Karõnca’yla, Delice Böcek’le, Asu’yla, Çocuk ve Allah’la, Aç Ya- zõ’yla, Toprak Ana’yla, İçeri Sait Fa- ik’le… Tüm şiirleriyle. Dağlarca da bizi bõraktõ gitti DAĞLARCA İÇİN Özgürlüğün bahçesinde Duru bir gök mavisidir Dağlarca, Selam getirir “Sõvaslõ Karõnca”dan “Vietnam Savaşõmõz”a. Attila Aşut Contemporaryİstanbulaçõldõ ARİF DAMAR Cemal Süreya “Her ölüm erken ölümdür” der. Dağlarca 94 yaşõndaydõ, ama yaşõna karşõn şiir yaz- maya devam ediyordu; bu yüzden onu tanõyan her- kes çok üzüldü, ben de çok üzüldüm. Dağlarca, üre- time devam ediyordu. ‘Çocuk ve Allah’la çok şey kattõ Türk şiirine, ondan sonra hiçbir kitap çõkar- masa da aynõ değerde olurdu gözümüzde. O, ya- ratõcõ değil üretici oldu. Çoğalttõ hep. Çok şiir yaz- dõ, ama önemli olan bu değil, Rimbaud ne kadar az şiir yazdõ ama dünyanõn en önemli şairlerinden! Onun 86 şiiri ezberimdedir. 50’yi aşkõn kitap yaz- dõ, ama kitaplarõ hiçbir zaman çok satmadõ o ünü- ne karşõn. Dağlarca’nõn şiiri açõktõr, anlaşõlõrdõr, ama yine de satmaz. Dağlarca idealisttir, sonunda ka- dere bağlar her şeyi; bir çözüm getirmez. Dağlar- ca’yõ askerliğimde tanõdõm. Bölük komutanõmdõ, yüzbaşõydõ. Bir gün 45 km’lik bir yolu yürüyoruz, ama o at üzerinde tabii. Cebinde üzeri renkli bir pandispanya, Onu yiyor. Yanõna gittim, “Ben Sa- bahattin Kudret’in arkadaşıyım” dedim. İlgi- lenmedi benimle, üstüne bir de “Bunlar gençlik heyecanı” dedi bana; hiç unutmam. Büyük bir şa- irdi, Altõn Çelenk Ödülü alan tek Türk şairiydi. Bü- tün şiirle ilgilenenlerin başõ sağ olsun. Mekânõ cen- net olsun. YAŞAR MİRAÇ Türkçenin en büyük oğullarõndan, ozanlarõndan birini yitirdik. Onun şiiri soyadõ gibi yücedir, dağ- larcadõr. Onun şiiri yalnõz yaşadõğõ yüzyõlõn, gü- nümüz Türkçesinin değil, geçmişin ve geleceğin Türkçesinin şiiridir. Gelecek yüzyõllarda Türkçe konuşan haeklar, nice kuşaklar Onun şiirini daha iyi anlayacaktõr. Dağlarca, Türkçe yaşadõkça var olacak, yeniden doğacaktõr. Türkçenin başõ sa- ğolsun, Türkçe konuşan halklarõn başõ sağ olsun. ENVER ERCAN Frankfurt Kitap Fuarõ’nda cuma günü Dağlarca için yapacağõmõz “Türkçem benim ses bayra- ğõm” başlõklõ etkinliğin hazõrlõklarõnõ yaparken ölüm haberini almamõz hepimizi sarstõ. Onun her zaman başõmõzda olacağõna inanmõştõk sanki. Türkçe şiirin bugün vardõğõ düzeyde onun payõ çok bü- yüktür. Paneli onun şiirleriyle bir şölene dönüştürüp saygõyla uğurlayacağõz. Hepimizin başõ sağolsun. ‘Herölümerkenölümdür’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle