Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
1 EKİM 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr
Küresel kriz artık 2007 yılındaki “çalkantı”, “türbülans”
ve benzer ifadeleri çoktan geride bırakarak, “kapitaliz-
min 1930 büyük buhranından bu yana yaşanan en şid-
detli krizi” sıfatıyla anılır oldu. Başlangıçta, “küresel eko-
nomi artık çok sağlam temeller üzerine dayalı; bu çal-
kantı bize uğramadan geçer; bize bir şey olmaz...” söz-
leriyle piyasaların güvenini taze tutmaya çalışan ifade-
ler, yerini “hazırlıklı olalım; hükümet bir şeyler yapma-
lı; IMF ile hemen anlaşma yapalım(!)...” uyarılarına bı-
raktı.
Bu haftaki yazımda kriz üzerine yapılan günlük de-
ğerlendirmeleri bir yana bırakarak, konuya başka bir açı-
dan bakmak arzusundayım: 2007 krizinin yapısal ne-
denlerini kapitalizmin küresel finansallaşması açısından
nasıl değerlendirmeliyiz?
Kapitalist dünya 1950 sonrasında sanayileşme ve ti-
caret politikalarının devlet müdahaleleri tarafından
yönlendirildiği ve finansal sistemin ulusal politikalar ta-
rafından düzenlenerek sıkı bir şekilde denetim altına alın-
dığı bir uluslararası sistemin inşasını gerçekleştirdi. Bret-
ton Woods adıyla anılan bu sistemin ayırt edici özelli-
ği Amerikan Doları’nın küresel pazarlarda temel alışveriş
parası olarak kullanıldığı ve döviz kurlarının da ABD Do-
ları’na görece sabitlendiği bir parasal sistemin kurgu-
lanmış olmasıydı. Bir yandan da emek ile sermaye ara-
sında göreceli bir “barış” ortamı, devletin “sosyal” iş-
levlerinin devreye sokulmasıyla sağlanmaya çalışıl-
maktaydı.
Kapitalist dünya 1950-1974 arasını baş döndürücü
büyüme hızlarıyla geçti. Söz konusu dönemde dünya
ekonomisinin büyüme hızı yüzde 2.9’a ulaşmış; Asya,
Afrika ve Latin Amerika’nın yoksul emekçileri tarihte ilk
defa reel gelirlerinde bir artış olanağı yaşamışlardı. Bu
niteliklerinden ötürü 1950-74 arası iktisadi büyüme ya-
zınında “altın çağ” diye nitelendirilir oldu.
Ancak, bir yandan da artan küresel rekabet ile bir-
likte kapitalizmin değişmez yasaları işlemekteydi. Üre-
tim kitleselleşip sermaye birikimi yoğunlaştıkça kâr oran-
larında da kaçınılmaz bir düşüş boy gösteriyordu.
1960’ların ortalarından başlayarak hemen hemen tüm
kapitalist dünyada sanayi kârları gerilerken, Marx’ın “son
tahlilde kapitalist üretim tarzının önündeki en önemli en-
gel gene sermayedir” yönündeki öngörüsü altın çağın
sonuna yaklaşılmakta olduğunu vurgulamaktaydı. Ser-
mayenin ulusal sınırlar içindeki birikim temposu yeni ya-
tırımları gerçekleştirmek için çok daha yüksek kârları ge-
rekli kılmaktaydı. Ancak sermayenin kârlılığı, içinde bu-
lunduğu ulusal pazarın büyüklüğü ile sınırlı durumdaydı.
Kapitalizmin 1970’lerde içine girmiş olduğu bunalı-
mın ve tıkanmanın doğrudan bir göstergesini veren aşa-
ğıdaki şekil, ABD finans dışı sektörlerinde gerçekleşen
kâr oranlarını sergilemektedir. Şekilde geçen veriler Şi-
kago Roosevelt Üniversitesi öğretim üyesi, değerli mes-
lektaşım Özgür Orhangazi’nin bir çalışmasından der-
lenmiştir. Dr. Orhangazi’nin verileri, ABD’de 1960’ların
ortalarından başlayarak kâr oranlarındaki çarpıcı geri-
lemeyi net bir biçimde ortaya koymaktadır.
Kaynak: Orhangazi, Özgür (2008) Financialization and
the US Economy, Edward-Elgar Publications.
Bunalımdan bir çıkış yolu yurtiçi talebin uyarılması ve
sermaye birikimine bu yolla ivme kazandırılması olabilirdi.
Ancak bu yöntem, emeğin gelir paylarının doğrudan art-
tırılması anlamına geleceğinden, sermayenin kârlılığı açı-
sından kabul edilebilir değildi. Dolayısıyla geriye tek bir
seçenek kalmaktaydı: sermayenin hızla finansal yatı-
rım alanlarına çekilmesi ve uluslararasılaşması.
Keynesgil iktisat öğretisinin “finans ulusal bir mese-
ledir” anlayışına dayalı düzenleyici politikaları finans ser-
mayesi için artık dayanılmaz bir baskı unsuruna dö-
nüşmüştü. Böylece “finansal sistemin kuralsızlaştırılması
ve serbestleştirilmesi” yeni-muhafazakâr neoliberal
politikaların temel şiarı haline dönüştürüldü. Kâr oran-
larındaki durgunluğun aşılması ancak 1980 sonrasın-
da ABD’de Başkan Reagan ve Fed Başkanı Volcker’in
muhafazakâr sermaye yanlısı politikalarının devreye so-
kulmasıyla mümkün olabilmişti.
Yukarıdaki şekilden de izlenebileceği üzere 1980’le-
rin ortasından başlayarak ABD’de finans dışı kesimle-
rin kâr oranları yeniden yükselişe geçti. Kâr oranların-
daki bu artış, reel sektör şirketlerinin giderek rantiye gi-
bi davranarak, kârlarının faaliyet dışı finansal spekülasyon
yatırımlarından beslenmesiyle mümkün olabilmişti. Fi-
nansal spekülasyon ve finansal rantlar, sanayi kârla-
rındaki gerilemeyi telafi etmekteydi.
Bu arada finansal serbestleştirilmeyle birlikte finan-
sal sermayenin kısa dönemli, spekülatif nitelikli karar-
ları sanayileşme hedeflerinin önüne geçiyordu. Örne-
ğin, James Petras ve Henry Weltmeyer, reel sektör-
de kullanılan her 1 dolara karşılık, dünya finans piya-
salarında 25-30 dolarlık bir işlem hacmi gerçekleştiril-
diğini hesaplıyor; 1970’lerde günde yaklaşık sadece 190
milyar dolar hacmi olan dünya döviz piyasası işlemle-
rinin, 1990’ların başında günde 1.2 trilyon dolara, gü-
nümüzde de 1.8 trilyon dolara ulaşmış durumda ol-
duğunu belgeliyordu. Bu rakamın, dünya ticaret hac-
minin 70 misline ulaştığı gözlenmekteydi.
Ancak bir yandan da spekülatif kazançların özendirdiği
finansal şişkinlik giderek başlı başına bir istikrarsızlık un-
suru haline geliyor ve kapitalizmin başıboş ve anarşik
niteliklerini de gözler önüne seriyordu.
Dolayısıyla, küresel ekonominin 2007 krizi kapita-
lizmin finansallaşma sürecinin doğrudan bir ürünü-
dür. Kapitalizmin merkez ülkelerinde sermaye, artık
kâr oranlarını sürdürebilmek için finansal spekülas-
yonun sanal rantlarına bağımlı durumdadır. (Yukarı-
daki şekilde özellikle 2000 sonrasının kâr artışları dik-
kat çekicidir!). Mevcut krizin aşılması için öne sürü-
len yeni-düzenlemeler veya denetleyici kurumların
oluşturulması gibi girişimler, finans dünyasının bu tat-
lı kârlılığını engelleyeceğinden, küresel kapitalizmin
mantığına aykırıdır. Sermaye yanlısı muhafazakâr ideo-
logların “şeffaflık” veya “yönetişim” gibi muğlak söz
oyunlarıyla finansal serbestleştirmenin sınırlamasına
karşı durması boşuna değildir.
Kısaca özetlemek gerekirse, mevcut kriz dalgası
gelip geçici konjonktürel bir olay değil, kapitalizmin
ta kendisidir.
Türkiye’deki yabancõ bankalar Avrupa ve ABD’de iflasla boğuşurken ne BDDK ne de TMSF’den ses yok
Birer birer dökülüyorlar
NECDET ÇALIŞKAN -
DUYGU ATAHAN
Fortis dünya ekonomi tarihinin ilk üç
devletli kamulaştõrõlmasõnõ yaşadõ, De-
nizbank’õn sahibi Dexia da Belçika
Fransa ve Lüksemburg ile kurtarõlmaya
çalõşõlõyor, Citigroup ABD hükümetinin
telkinleriyle sistemdeki çürükleri bün-
yesine katõyor. Türk bankalarõ bu süreçte
Avrupa ve ABD’deki merkezlerini Türk
vatandaşlarõndan topladõklarõ mevduat-
larla fonlamaya devam ederken, 2000’li
yõllarda IMF’nin programlarõyla onlar-
ca bankaya el koyan para otoriteleri, so-
run yabancõ ortaklõ bankalarda çõkõnca
“Sorun yok” dedi.
Avrupa piyasalarõnda libor faizleri
yüzde 5’leri aşõnca, Türkiye’deki ortak-
larõ üzerinden likidite sağlamaya yöne-
len bazõ yabancõ bankalarõn, son bir
haftadõr Türkiye’de özel sektöre verdi-
ği kredileri askõya aldõğõ belirtiliyor.
Yabancõlar, Türkiye’deki mevduat top-
lama çalõşmalarõyla merkezlerini fonla-
maya devam ediyor. Avrupa ve ABD’ye
açtõklarõ kredi kanallarõyla likidite sõkõ-
şõklõğõnõ gidermeye çalõşan bankalar,
karşõlõğõnda ise merkezlerinin elinde bi-
rikmiş olan “batık” durumdaki türev
ürünlerini alõyorlar.
2000 ve 2001’de tarihinin en ağõr
ekonomik krizini yaşayan Türkiye’de içi
boşaltõldõğõ gerekçesiyle TMSF tarafõn-
dan 21 bankaya el konulmuş, toplam 23.2
milyar dolarlõk bir devir zararõ oluşmuştu.
IMF ile yapõlan yazõşmalar
da el koyma operasyonla-
rõnõ hõzlandõrõrken, bu ban-
kalara 45.6 milyar dolarlõk
bir kaynak aktarõlmõştõ.
5411 ve 4389 Sayõlõ Ban-
kacõlõk Kanunu ile 6183 sayõlõ Amme
Alacaklarõnõn Tahsil Usulü Hakkõnda Ka-
nun Türk bankalarõnõ olduğu gibi Tür-
kiye’de faaliyet yürüten yabancõ banka-
lar için de bağlayõcõ. Ancak TMSF ve
BDDK gibi kurumlar, bu gibi operas-
yonlarda yurtdõşõndaki otoritelerden ba-
ğõmsõz hareket edemedikleri için mali açõ-
dan zor duruma düşse bile yabancõ ban-
kalarõn fon denetimine geçmesi oldukça
uzak bir ihtimal olarak değerlendiriliyor.
Türkiye
şimdiden
etkilendi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Başbakan Tayyip Erdoğan’õn “Tür-
kiye için cari açığın bir risk olma-
dığı” yönündeki õsrarõna karşõn,
ABD’de 700 milyar dolarlõk kurtarma
planõnõn reddedilmesi, Türkiye’nin
derinleşen küresel krizden ciddi bi-
çimde etkileneceğini ortaya koydu.
Türkiye’nin krizden olumsuz etkile-
neceğini ortaya koyan veriler şöyle:
Başbakan Erdoğan’õn “Ulusa
Sesleniş” konuşmasõnda kalem ve ül-
ke sayõsõndaki artõş nedeniyle ihraca-
tõn Türkiye’yi krize karşõ görece ko-
ruyacağõnõ söylemesine karşõn, Tür-
kiye’nin ihracatõnõn büyük bir bölü-
münün AB, ABD ve Rusya’ya olma-
sõ, küresel yavaşlamadan Türkiye’nin
ciddi biçimde etkileneceğini ortaya
koydu.
Otomotiv Sanayicileri Derneği
verilerine göre, ilk beş ayda yüzde 16
büyüyen pazar, haziran-ağustos dö-
neminde yüzde 10 daraldõ. Beyaz Eş-
ya Sanayii verileri de, ağustosta iç sa-
tõşlarda yõllõk yüzde 25 oranõnda şok
bir daralmayõ işaret etti.
Türkiye’de büyüme için en önem-
li öncü gösterge olarak görülen, Reel
Kesim Güven Endeksi ise, eylülde 9.3
puan düştü. 2007 öncesiyle karşõlaş-
tõrõlabilir endeks ise yaklaşõk 5 puan
düşerek 80.2 ile ekim 2001’den beri en
düşük değere geriledi.
Yõlbaşõndan bu yana cari açõk ar-
tõ orta ve uzun vadeli borç geri öde-
melerinin oluşturduğu para çõkõşlarõ 54
milyar dolara ulaştõ. Bunun 26 milyar
dolarõ mali kesim dõşõndaki özel sek-
tör borçlanmasõyla karşõlandõ.
İngiltere
sõfõr büyüdü
Ekonomi Servisi - İngiltere 2008 yõ-
lõnõn ikinci çeyreğinde ilk çeyreğe
göre yüzde sõfõr büyüdü. Bu büyüme
rakamõ ülkenin son 16 yõlda gösterdi-
ği en kötü performans. İlk çeyrekle kõ-
yaslandõğõnda duran İngiltere ekono-
misi, 1992 yõlõnõn ikinci çeyreğinden
beri büyümede bu kadar ciddi bir ba-
şarõsõzlõk yaşamamõştõ. Uzmanlara
göre, finansal sektör yaşanan prob-
lemler ve daralan kredi koşullarõnõn ne-
den olduğu başarõsõzlõk, ülkede daha
derin ve uzun bir resesyon görülme ris-
kinin arttõğõna işaret ediyor.
1929 Wall Street Krizi. 2008 Wall Street Krizi.
20.
yüzyõlõn
en büyük
ekonomik
krizi olan 1929’daki Büyük Bunalõm, 24 Ekim
1929’da New York Borsasõ’nõn dibe vurmasõy-
la tüm dünyaya en kötü günlerini yaşattõ. Tari-
he “Kara Perşembe” olarak geçen, New York
Borsasõ’ndaki çöküşle birlikte başlayan süreç-
te ABD’de 4 binden fazla banka battõ. Bunalõm
dünyada 50 milyon insanõn işsiz kalmasõna, yer-
yüzündeki toplam üretimin yüzde 42 ve dünya
ticaretinin de yüzde 65 oranõnda azalmasõna ne-
den oldu.
Ekonomideki çöküş, piyasada paranõn bir
anda yok olup, yerini çoğu ABD eyaletinde ta-
kas ekonomisine bõrakmasõna yol açtõ. O yõllarda
yaşanan büyük çöküş, Amerikalõlarõn Wall
Street’i proesto hareket-
lerinin de başlangõcõ oldu.
Aradan geçen 80 yõldan
sonra ABD borsalarõ yine sokaktakilerin pro-
testolarõnõn hedefinde yer alõrken, ekonomi li-
teratüründe “The Great Depression” olarak ge-
çen ve “Bu insanlık tarihinde bir defa oldu,
tekrar yaşanmaz” anlamõnõ vermesi amacõyla
bunalõmõn başõnda kullanõlan “The” kelimesi de
geçerliliğini son yaşanan kredi kriziyle yitirdi.
İki resim arasında 80 yıl
Kongre planõ yarõn tekrar görüşmeye hazõrlanõrken piyasalarõn kaybõ trilyon dolarõ aştõ
Bush: Hemen harekete geçmeliyiz
ELÇİN POYRAZLAR
WASHINGTON - ABD Baş-
kanõ George Bush Amerikan
ekonomisinin kritik bir durumda
olduğunu söyleyerek, Kongre’den
700 milyar dolarlõk kurtarma pa-
keti konusunda harekete geçme-
sini istedi. Bush, dün borsanõn
açõlmasõndan önce yaptõğõ ko-
nuşmada, Temsilciler Mecli-
si’ndeki oylamanõn sonucundan
hayal kõrõklõğõ duyduğunu belir-
terek bunun yasama sürecinin
sonu olmayacağõ yönünde gü-
vence verdi.
“Ekonomimiz için kritik bir
an” diye konuşan Bush mali sis-
temi tõkayan sorunlu varlõklarla
kararlõ bir biçimde başa çõkabile-
cek bir yasaya ihtiyaç duydukla-
rõnõ söyledi. Bunun Kongre üye-
leri için zor bir oylama olduğunu
bildiğini vurgulayan Bush, “Ama
gerçek şu ki şu anda acil bir du-
rum içindeyiz ve harekete geç-
mediğimiz her gün sonuçlar
daha kötü olacak. Eğer ülkemiz
bu yolda giderse ekonomik za-
rar acı verici ve kalıcı olacak”
diye konuştu.
Bush bu noktada finansal pi-
yasalarda yaşanan ani düşüşlere
dikkat çekerek yalnõzca bir gün-
deki kaybõn 1 trilyon dolarõ aştõ-
ğõnõ vurguladõ.
Kurtarma paketi için ayrõlan
700 milyar dolarõn vergi mükel-
leflerine geri ödeneceğini savunan
Bush, “Harekete geçme ya da
milyonlarca Amerikalı için eko-
nomik sıkıntı arasında seçimle
karşı karşıyayız. Her Amerika-
lının mali güvenliği için Kongre
harekete geçmeli” dedi.
Bush’un
konuşmasının
ardından
açılan ABD
borsaları
güne
yükselişle
başladı. Dün
açıklanan
Tüketici
Güven
Endeksi
verileri de
yükselişte
etkili oldu.
RUSYA BORSASI
Ekonomi Servisi -ABD’de
başlayan finansal krizin, Fortis ve
Dexia ile Avrupa’ya da sõçradõ-
ğõ yönündeki kaygõlarla Av-
ro’ya olan güven dibe vurdu. Av-
ro işlem görmeye başlandõğõ
1999 yõlõndan bu yana dolar
karşõsõndaki en büyük günlük dü-
şüşünü yaşadõ. Bir günde yüzde
2.5’in üzerinde değer kaybeden
Avro 1.4061 dolar seviyesin in-
di. Kurtarma paketinin ABD
Temsilciler Meclisi’nde onay-
lanmamasõyla önceki gün dibe
vuran dünya borsalarõnda dün
durgun bir hava esti.
Avrupa ve ABD borsalarõnda
önceki gün yaşanan kayõplar, As-
ya borsalarõnda saat farkõ nede-
niyle geç etkisini gösterdi. Karar
tüm Asya borsalarõnda keskin
düşüşlere neden oldu. Tokyo bor-
sasõnda Nikkei 225 Endeksi ön-
ceki günü yüzde 4.1 düşüşle ka-
pattõ. Avrupa, paketin reddedil-
mesinin ardõndan dünü sakin bir
bekleyiş içindeydi.. Borsalarõn
bekleyişe geçmesinde kurtarma
paketinin yarõn ABD Temsilciler
Meclisi’nde yeniden görüşüle-
rek kabul edileceği beklentisi et-
kili oldu. ABD Başkanõ Bush’un
konuşmasõnõn ardõndan alõmlarõn
arttõğõ Avrupa’da FTSE 100 ve
Fransa Cac 40 endeksleri yüzde
2’den fazla değer kazandõ.
Seansakrizarasõverildi
700 milyon dolarlõk paketin ABD Temsil-
ciler Meclisi’nde kabul edilmemesi ön-
ceki gün dünya borsalarõnda tarihi ka-
yõplara neden olunca, krizin derinleşe-
ceğinden endişe edilen Rusya’da borsa
geçici olarak durduruldu. Önceki gün
yüzde 7 oranõnda değer kaybeden Rus-
ya borsasõnda dün 12.30’a kadar iş-
lemlere ara verildi. Brezilya borsasõ da
önceki gün finansal kayõplarõn derinle-
şeceği kaygõlarõyla erken kapatõlmõştõ.
Borsalarõ sallayan krizin etkilerinden ko-
runmak için İrlanda hükümeti de tüm
banka mevduatlarõna geçici olarak
devlet garantisi verildiğini açõkladõ.
Bankalardaki tüm mevduatlar için he-
men yürürlüğe girecek olan devlet
garantisinin, 2010 Eylülü’ne kadar de-
vam edeceği belirtildi.
Avro en sert
darbesini yedi
2001 krizinde
Türkiye’nin en büyük
el koyma
operasyonlarõnõ yürüten
para otoriteleri, Dexia,
Fortis, Citigroup gibi
devlerin Türkiye’den
dünyayõ fonlama
çalõşmalarõ karşõsõnda
sessiz kaldõ. Finans
devleri mevduatõ Türk
vatandaşlarõndan
toplayõp, kredi
musluklarõnõ yurtdõşõna
açmaya devam ediyor.
Denizbank’õn
sahibi zorda
Ekonomi Servisi - Hollanda ve
Lüksemburg’la birlikte bankacõlõk
devi Fortis’i 11.2 milyar Avro’ya kõs-
men kamulaştõrarak iflastan kurtaran
Belçika’nõn, diğer sorunlu bankasõ
Dexia’yõ da düze çõkarma planõ net-
lik kazandõ. Buna göre sermaye sõ-
kõntõsõ çeken Dexia’ya Belçika ve
Fransa 3’er milyar Avro aktarma
konusunda anlaşõrken Lüksemburg da
376 milyon Avro katkõda bulunacak.
Kurtarma planõnõn yürürlüğe kon-
masõnõn ardõndan halen Dexia hisse-
lerinin yüzde 11.7’sine sahip olan
Fransõz kamu yatõrõm şirketinin payõ
yüzde 25’e ulaşacak. Böylece Fran-
sa, Belçika yasalarõna göre Dexia’da
kararlarõ veto gücüne erişecek.
1YILLIK
PERFORMANS
EKONOMİ POLİTİK
ERİNÇ YELDAN
Kapitalizmin Yeniden
Finansallaşması ve
2007 Krizi
KÜRESEL KRİZ