03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 OCAK 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Kars’taki “tarihsel kimliğe saygılı kentleşme” kararının 10. yılı kültüre ve sanata adandı AHMET CEMAL 15 ODAK NOKTASI Sorumlu Yaşamak Üzerine... Günümüzün dünyası bütünüyle çok büyük sorunların pençesinde kıvranmakta. Bu sorunları, nedenleri bağlamında ortak bir paydaya indirebilmek ise en az sorunların içeriğini kavrayabilmek kadar güç bir iş. Ama bu durum karşısında yine de eylemsiz kalmamak, bir şeyleri denemek istediğimiz takdirde, insanların artık uzun zamandan bu yana sorumluluğun bir türünden uzak yaşamalarının ya da uzak tutulmalarının, sözü edilen sorunların temel kaynaklarından birini oluşturduğunu bir sav olarak ileri sürebiliriz. Burada değindiğimiz sorumluluk, geride bıraktığımız 20. yüzyılın en önemli düşünürlerinden biri olan, çok sayıda eseri ülkemizde Ayna Yayınevi tarafından basılmış bulunan Hint asıllı Jiddu Krishnamurti’nin (18951986) “İnsan dünyadır, dünya insandır” söylemiyle dile getirmeye çalıştığı türden bir sorumluluk. Yaşadığı yüzyılda dünyanın içine düştüğü bunalımların neredeyse tek çıkış noktasını, insan zihninin kendini bütünüyle yenilemesinde aramış olan Krishnamurti’ye göre insanın dünya, dünyanın da insan olduğu yolunda bir sorumluluk anlayışı, yeryüzünde ancak insan değiştiği, değişebildiği takdirde her şeyin de – olumlu yönde – değişebileceği, ama insan değişmediği takdirde, onunla birlikte her şeyin aynı kalacağı, salt çevrede ve dış dünyada gerçekleştirilebilecek değişimlerin hiçbir işe yaramayacağı düşüncesini temel alır. Krishnamurti, bu bağlamdaki görüşlerini en açık biçimde 1991 yılında İngiltere’de Krishnamurti Vakfı’nca yayımlanan, dilimizde Meltem Anrırıç’ın çevirisiyle çıkan “Farklı Bir Yaşam” (“A Wholly Different Way of Living”) adlı kitabında dile getirir. Prof. Allen W. Anderson’la yapılan bir nehirsöyleşiyi içeren bu eserde, Krishnamurti nasıl bir değişimi öngördüğünü şöyle belirtir: “Dünyanın çeşitli yerlerine gittiğim zaman neler hissettiğimi size anlatamam. Batı uygarlığı denilen şeyin anlamsızlığı, yüzeyselliği ve boşluğu –ve Doğu uygarlığının da bunun içine çekilmesi. Sürekli yüzeyi kazımaya çalışıyoruz ve yüzeyde oluşacak küçük bir değişikliğin bütün insanlarda büyük bir değişiklik yapacağını sanıyoruz– yapısal değişiklik. Tam tersine, bu hiçbir şey yapmadı. Bazen hafif bir cila çekiliyor, fakat derinde ve kökte insanlar değişmiyor. Dolayısıyla değişimi tartışırken, bence insan psişesindeki değişiklikten bahsettiğimizi açıkça ortaya koymalıyız. Bu da, insanın düşüncesinin yapısı ve doğasıdır… Böyle bir değişiklik olduğu zaman doğal olarak toplumda bir değişiklik yaratacaktır. Önce toplum veya önce birey gelmez; toplumda dönüşüm yaratacak olan insandaki dönüşümdür. Bunlar iki ayrı şey değildirler.” Bu sözlerin hemen ardından, bu toplumu hırsları, öfkeleri, şiddetleri, zulümleri, anlamsızlıklarıyla insanların yarattığını belirten Krishnamurti, çevreyi değiştirmekle insanın da değişeceğine inanmanın boşuna olduğunu vurgulayarak, şöyle der: “…çevreyi değiştirerek insanı da değiştireceğimizi sanırız. Bunu on farklı şekilde denediler ve insanı değiştirmeyi başaramadılar. Tam tersine insan çevreyi istila ediyor … dışın iç, için dış olduğu, toplum ve birey, toplum ve ayrı ayrı insanlar arasında bir ayırım olmadığı, insanların bütün olduğu, insanın toplum olduğu, insanın ayrıca bir birey olduğu, insanın bu kaosu yaratan unsur olduğu konularını açıkça ortaya koymalıyız.” Bu düşünceler, Krishnamurti’nin “Dolayısıyla insan dünyadır, dünya insandır” savının da gerekçesidir ve bu sav, aynı zamanda çok önemli bir sorumluluk türünün de kaynağıdır. Bu sorumluluk, insandan en görkemli, insanlığın yüz akı eserleri de, insanlık adına en utanç verici yüz karalarını da yaratanın kendisi olduğunu çok iyi düşünmesini, dünyada olup biten hiçbir şey ile kendisi arasına bir ayrım, bir uzaklık koymamasını talep etmektedir. Krishnamurti’ye göre böyle bir temelzihinsel değişim, insanoğlunun bugüne kadarki tüm bilgi birikimine, koşullanmalarına ve koşullandırmalarına, önyargılarına, benimsediği ve yaymaya çalıştığı ahlak anlayışına, şimdiye kadarkinden çok farklı bir eleştirel gözle bakmasını gerekli kılmaktadır; çünkü önyargıların ve türlü koşullanmışlıkların boyunduruğu altındaki bir zihin, asla özgür olamaz, özgür olamayacağı için de kendini özgür kılmaya yönelik hiçbir girişimi başarıyla sonuçlandıramaz. [email protected] 2008 ‘Kars Yılı’ olacak... “Belediye meclisi, 2008’in ‘Kars Yılı’ olmasına karar verdi…” Başkan Naif Alibeyoğlu bunu söylediğinde düşündüm: “Yıl”ların kimlere adanacağını hep UNESCO belirleyecek değil ya!.. Biz de aynı yılları kendi değerlerimize adasak ne olur? Nitekim Karslılar bunu yapmışlar; özellikle son yıllardaki, “kenti tarihi kimliğiyle yaşatma” çabalarına 2008’i armağan etmişler. Kim bilir belki UNESCO da duyar da “Kimmiş bakalım benim yetkimi kullanan” diyerek Kars’a gelir. Gördüklerine ise “Meğer dünya mirasını koruyorlarmış” diyerek kızgınlığını unutuverir. Kars’ın sevdalılarından Tuncer Güvensoy’un memleketinde gerçekleştirdiği “özenli restorasyon”lardan birincisi kendi evi; ikincisi de “Kar’s Otel”i. Otelin açılışını ne yazık ki göremedi, ama kentine hep “sanatsal geçmiş”ini anımsatacak hizmeti kuşaktan kuşağa anılacak. Otelin müdürü Halit Özer’le Karslıların kültür köklerinden konuşurken, bir ara “babasının dedesi”nden söz etmesin mi? Tam “Yaşıyor mu?” diyecektim ki “Bayramda köye gidip ziyaret ettik” dedi ve ekledi: “Yaşı 116; doktor yüzü görmedi…” 25 yaşındaki Halit’in babası Zeki Bey 51; dedesi Haydar Amca 74 yaşında. Dedesinin babası ise Gülli Dede, tarihi “kafa kâğıdı”nda 1333’lü görünse bile 20 yaşındayken nüfusa yazıldığından, hesaba göre 116’yı geride bırakıyor. 25 yaşında karısını Trabzon’dan kaçırdığında, bugünkü merkeze bağlı Güdeli köyünün ilk evini yaparak aynı zamanda “kurucu”su oluyor. Bence Naif Alibeyoğlu, ‘2008 Kars Yılı’nı Güdeli köyünde başlatarak, 19. yüzyıldan 21. yüzyıla uzanan bir yaşamı da kentin değerleri arasında kutsamalı. yok gibidir. Ne var ki o sevimli beyaz kazın, asi, inatçı ve kızdırıldığında insanı çileden çıkaran bir huyu da var. Âşık Karakaş anlattı: Köyün birine tilki dadanmış, her gece tavuklardan, “cüce”lerden (civciv), “beçe”lerden (piliç) birkaçını kaçırıyor. Sonunda yakalanınca, cezasını belirlemesi için köyün en yaşlılarından “Âşık Dede”den akıl sorulmuş. Bilge âşık ise kazın birinin tilkinin sırtına urganla bağlanarak salıverilmesini istemiş. “Çünkü” demiş Âşık Dede, “Bu kaz onun sırtındayken, yaşamını zindan eder; ölümden beterdir…” KİMLİKLİ GELİŞME 3 1 HALK ÂŞIKLARI GELENEĞİNDEN ‘KONSERVATUVAR’A… Kendini “Doğu’nun en batılısı” ilan eden Kars’ta, geleneksel yöre müziğinin âşık geleneği sürerken Kafkas ezgilerinin de öğretildiği “konservatuvar” eğitimi de veriliyor. Resimlerde: Âşık Mahmut Karakaş (1) Âşık Sabri Yokuş (2) ve tarihi taş yapıdaki Kafkas Üniversitesi Devlet Konservatuvarı (3) … ‘GÜLLİ DEDE’ 2 dik. Eski adıyla “Çobanoğlu Gazinosu”nda. Kars’ta artık sadece anıları kalan “Fayton Pazarı”ndaki kahvenin duvarında, çerçevesiyle birlikte solmuş bir “takdirname” asılı: “Kars Halk Ozanları Çobanoğlu Gazinosu bugüne kadar yapmış olduğu faaliyetlerle, milli tarih şuuru içerisinde, Türk âşıklık töresine saygılı sayısız genç âşıklar yetiştiren bir ocak olarak teşvik ve takdire layık görülmüştür…” Yazının altında, 1980 öncesinde Erzurum milletvekiliyken Demirel hükümetinin Kültür Bakanı olan Rıfkı Danışman’ın imzası var. Atatürk ve Kars Kalesi resimlerinin arasındaki “derin anlam”ını ise Âşık Mahmut Karakaş ile Âşık Sabri Yokuş’tan dinledik. Kars Âşıkları Derneği’nin başkanı Karakaş, ezgisinin arasında dedi ki: “O günden bu ya na hiçbir Kültür Bakanı’ndan destek görmedik. Kars âşıklık geleneğini bir halk kültürü olarak sahiplenmediler…” Mahmut Karakaş da bu vefasızlıktan öylesinde dertli ki “ustalarına saygı” içinde sazını çalarken durup söylemeden edemedi: “Konya Âşıklar Bayramı’nda siyasetçiden geçilmiyor; âşıklığın asıl merkezi ise burası. Belediye başkanı da olmasa bizleri ne hatırlayan var, ne soran…” Oysa Kars âşıkları, kente “hoş” gelen “Mustafa Kemal Paşa”nın ünlü türküsünü yakacak kadar da gönülden Cumhuriyete bağlılar. Bence Naif Alibeyoğlu, 2008 Kars Yılını Güdeli köyünde Gülli Dede’nin elini öperek açarken, yanına Karslı âşıkları da almalı. Yılın en görkemli etkinliklerinden biri de “Kars Âşıklar Bayramı” olmalı. Gelelim son yılların gözdelerinden “Altın Kaz Film Festivali”ne… Karslılar derler ki: “Ye kaz eti, gör lezzeti…” Bunun nedeni, kazların da dağda bayırda otlamaları… Hatta köylerdeki kaz sürülerinin “çoban”ları bile var ve “kaz otarma”yan çocuk ‘ALTIN KAZ’ ‘ÇOBANOĞLU GAZİNOSU’ O gece, 20. yüzyıl halk ozanları tarihine geçen Murat Çobanoğlu’nun hâlâ bir kültür yuvası gibi yaşayan “Âşıklar Kahvehanesi”ndey 2008’in ‘Kars Yılı’ olmasıyla birlikte, kentteki “kimlikli gelişme” kararının da 10. yılı kutlanmış olacak. Bugünkü “kültür ve sanat kenti” tanımına neden olan gelişmelerin temelinde, Mimarlar Odası’yla belediye arasında 1998’de başlatılan ilk “işbirliği” görüşmeleri var. Amaç ise apartmanlaşmaya kurban olmaya başlayan tarihi taş yapıları kurtarmak ve kültür değerlerini yaşatmayı temel alan bir kentsel yaşamı “yeniden” Kars’a kazandırmaktı. Çünkü Kars, 1970’lere dek sinemasından tiyatrosuna, hatta operetlerinden konserlerine kadar doğudaki sanat merkezimizdi. Ancak ekonomik ve sosyal gerilemeler kentteki yaşamı da olumsuz etkileyince, bunu durdurmak için “tarihini unutan değil, kucaklayan bir kent” olabilmek, öncelikli hedefler arasına girdi. 1998, işte bu hedef için ilk büyük toplantıların geçekleştiği yıl oldu. 2000 yılında kurulan Tarihi Kentler Birliği’nin (TKB) öncü üyelerinden, önderlerinden olan Kars için izleyen yıllar sanki yeni bir başlangıç gibiydi. Kars’taki “Rus işgali” döneminden (1870’lerden 1910’lara…) kalma tarihi dokuyu koruma çabaları ile kültür ve sanat etkinlikleri “birlikte” gerçekleşerek, mimariden halk sanatının özgün dallarına kadar hemen her dalda toplumun ilgisini ve sahiplenmesini sağlayan çalışmalar yaygınlaştırıldı. İşte bu çalışkanlık günümüze kadar “kesintisiz” ve hatta artarak sürdü. Kars Belediye Meclisi de aynı çalışkanlığın kazanımlarını daha da zenginleştirmek üzere 2008’i “Kars Yılı” ilan etti. Yeni yılda yolunuz düşmese de düşürün. Kars’ta gerçekleşecek sayısız etkinliklerden hiç değilse bazılarına katılın. Bir kentin öz değerlerini yitirmeden gelişme çabasındaki tanımlanamaz heyecanını mutlaka paylaşın. Stüdyo Sahne perdelerini açıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Devlet Tiyatrosu’nun (ADT) 10. sahnesi olarak hizmet verecek olan “Stüdyo Sahne”, 4 Ocak’ta, Nikolay Vasiliyeviç Gogol’den, Sylvie Luneau ve Roger Coggio’un sahneye uyarladığı “Bir Delinin Hatıra Defteri” adlı oyunla perdelerini açıyor. İlkgösterimi 4 Ocak günü saat 20.00’de gerçekleştirilecek oyunu Coşkun Tunçtan Türkçeye uyarladı. Devlet Tiyatroları’nın Macunköy Sosyal Tesisleri içinde yer alan prova salonu yeniden düzenlenerek oluşturulan “Stüdyo Sahne”, her oyuna göre biçimlendirilebilir yapısıyla dikkat çekiyor. Seyirci oturma öbeklerinin oyunlara göre düzenlenebildiği ve oyunlara uygun ışık ve akustik ses sistemine sahip sahnede, deneysel ve alternatif tiyatro gösterileri de yapılabilecek. DOSYA NO: 20069037 ESAS İpotek borcundan dolayı satılarak paraya çevrilmesine karar verilen I İzmit, 3. bölge, Cedit Mahallesi, 57 pafta, 460 ada, 58 parselde kayıtlı 8/173 arsa paylı 2 nolu dükkan, II İzmit, 3. bölge, Cedit Mahallesi, 57 pafta, 460 ada, 58 parselde kayıtlı 40/173 arsa paylı 3 nolu mesken, III İzmit, 3. bölge, Cedit Mahallesi, 57 pafta, 460 ada, 58 parselde kayıtlı 40/173 arsa paylı 6 nolu mesken, IV İzmit, 2. bölge, Kadıköy Mahallesi, 17 pafta, 1373 ada, 33 parselde kayıtlı 40/1034 arsa paylı 3 nolu dükkan, V İzmit, 2. bölge Kadıköy Mahallesi, 17 pafta, 1373 ada, 33 parselde kayıtlı 40/1034 arsa palı 4 nolu dükkan, Müdürlüğümüzce satılacaktır. İİK 127. maddeye göre satış ilanının tebliği tapuda kayıtlı olmayan (mübrez tapu kaydında belirtilen) alakadarlara takip borçlularına gönderilen tebligatların tebliğ imkânsızlığı halinde, işbu satış ilanı tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. GAYRİMENKULLERİN İMAR DURUMU: Belediye İmar Müdürlüğü yazıları dosyasındadır. GAYRİMENKULLERİN EVSAFI VE KIYMETİ: IIIIII’te tapu kayıtları belirtilen gayrimenkuller: İzmit, Cedit Mahallesi, Maslak Sokak, Başak Apartmanı No 27 açık adresinde bulunmaktadır. Parsel üzerinde bodrum, zemin ve üç normal katlı binadır. Binanın zemin katında iki adet dükkân ve her katta bir daire olmak üzere toplam dört daire bulunmaktadır. Her türlü belediye hizmetinden yararlanmakta olup, şehir merkezine yürüyüş mesafesinde olması, gayrimenkullerin değerlerini arttırmaktadır. Binada asansör yoktur. Önü kapanmaz şekilde görüş açısına sahiptir. I’deki 2 nolu dükkânın alanı 31 m2’dir. Takdir edilen kıymeti 20.000,00 YTL olup, bu muhammen bedel üzerinden arttırmaya çıkarılacaktır. II’deki 3 nolu mesken; salon, üç oda, mutfak, tuvaletten ibaret olup, alanı 95 m2’dir. Soba ile ısınmaktadır. Takdir edilen kıymeti 60.000,00 YTL olup bu muhammen bedel ürerinden arttırmaya çıkarılacaktır. III deki 5 nolu mesken; salon, üç oda, mutfak, tuvaletten ibaret olup alanı 95 m2’dir. Soba ile ısınmaktadır. Takdir edilen kıymeti 60.000,00 YTL olup, bu muhammen bedel üzerinden arttırmaya çıkarılacaktır. IVV’te tapu kayıtları belirtilen gayrimenkuller: İzmit, Kadıköy Mahallesi, Atatürk Bulvarı, İhsan Apartmanı No 71 adresindedirler. Dükkânların bulunduğu bina, zemin ve yedi normal kat olmak üzere 8 katlıdır. Zeminde dört adet dükkân, her katta iki daire olmak üzere toplam 14 daire bulunmaktadır. Satışa konu dükkânların bulunduğu bina. İzmit’in en mutena yerleşim alanlarındandır. Dükkânlar birleştirilerek kullanılmaktadır. Zemin değerleri zayıf olduğundan, 8 katlı binalara bu semtte talep, depremden sonra olumsuz yönde etkilenmiştir. IV’deki 3 nolu dükkânın kullanım alanı 22,80 m2’dir. Takdir edilen kıymet 28.500,00 YTL olup, bu muhammen bedel üzerinden arttırmaya çıkarılacaktır. V’deki 4 nolu dükkânın kullanım alanı 36 m2’dir. Takdir edilen kıymet 45.000,00 YTL olup bu muhammen bedel üzerinden arttırmaya çıkarılacaktır. SATIŞ GÜNÜ VE ŞARTLARI: 1 I’deki 2 nolu dükkânın birinci satışı, 3 Mart 2008 Pazartesi günü, saat 13.3013.40 arasında, II’deki 3 nolu meskenin birinci satışı, 3 Mart 2008 Pazartesi günü, saat 13.4513.55 arasında, III’deki 6 nolu meskenin birinci satışı, 3 Mart 2008 Pazartesi günü, saat 14.001414.10 arasında, IV’deki 3 nolu dükkânın birinci satışı, 3 Mart 2008 Pazartesi günü, saat 14.1514.25 arasında, V’deki 4 nolu gayrimenkulün birinci satışı, 3 Mart 2008 günü saat 14.301440 arasında, Kocaeli Adliye Binasında, Koceli 5 İcra Müdürlüğü’nde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve varsa rüçhanlı alacaklıların bu gayrimenkuller ile temin edilmiş alacaklarının toplamı ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedel ile alıcı çıkmadığı takdirde en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla on gün sonra 13 Mart 2008 perşembe günü, aynı yer ve saatlerde, gayrimenkuller ikinci arttırmaya çıkarılacaktır. Bu ikinci arttırmada muhammen kıymetin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklılarının alacaklarının toplamından fazla olması ve satış masraflarını geçmesi şartıyla, en çok arttırana ihale edilecektir. Böyle bir bedel ile alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktarda bir milli banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Katma değer vergisi, ihale pulu, tapu harç ve masrafları, tahliye teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, gayrimenkulün aynından doğan birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla, diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını, dayanağı belgeler ile 15 gün içerisinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 İhaleye katılıp, daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle, ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca %50 temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın, dairemizce öncelikle teminat bedelinden tahsil olunacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak istiyenlerin 20069037 Esas sayı ile müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. (İc. İf. K. 126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 69883 KOCAELİ 5. İCRA VE İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA SURETİYLE SATIŞI İLANI (ANTALYA 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞU’NDAN) GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI VE İLANEN TEBLİĞ DOSYA NO: 2007/32SATIŞ 1 Antalya merkez Kışla mah., 1048 ada, 13 parsel, 5 nolu bağımsız bölüm, Muratpaşa Belediyesi sorumluluk alanında, (Ant. Deniz Mah., Teomanpaşa Cad., 122. Sk., No.38’de) Antalya 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin, 2007/1541205 E.K. Sayılı kararı gereğince satılacaktır. Satışa konu parsel tapu kaydına göre, 374 m2. arsa olarak kayıtlı olup, Üzerinde betonarme karkas yapı tarzında, zemin kat+5 normal kat olarak inşa edilmiş, Göl Marmara isimli apartmanın 2. katında, kuzeybatı cepheli bir dairedir, Meskendir, Yaklaşık 120 m2. alana sahiptir. İçinde, 1 salon 2 oda, mutfak, hol, koridor, banyo, ve WC bölümleri ile 2 balkonu vardır. İç ve dış duvarları sıvalı ve boyalıdır. Salon ve 1 odanın tabanı ahşap döşeme kaplı, tavan ve duvarları plastik boyalıdır. 1 odanın tabanı marley kaplı, tavan ve duvarları plastik boyadır. Islak zeminler seramik kaplıdır. Mutfak tezgâhı mermerit, alt ve üst dolapları M:D:F.dir. Kapı ve pencere doğramaları ahşaptır. Daire giriş kapısı çelik kapıdır. Elektrik ve su tesisatlıdır. Halihazırda 5 nolu bağımsız bölümün içinde oturulmaktadır. Tapuda, 374 m2’lik arsada, 80/880 arsa paylı, kat irtifaklı 5 nolu bağımsız bölüm mesken olarak tescillidir. Ulaşımı rahat ve kolaydır. Her türlü altyapısı mevcut olup, belediyecilik hizmetlerinden yararlanmaktadır. Güllük caddesine yaklaşık 150 mt’dir. Bina yaklaşık 3035 yıllıktır. İMAR DURUMU: Dosya içinde bulunan 18/05/2005 tarihli imar çapına göre, bitişik nizamda, 5 katlı bina inşaatına müsaittir. Parsele 23.05.1975 tarih ve 65/20 nolu ruhsat ile inşaat müsaadesi verilmiştir. Parsel üzerinde bina yapılmıştır. Ek bilgiler bölümünde: Parselin bir kısmı imar yolu içerisinde kalmaktadır, denilmektedir. Satışı yapılacak taşınmazın muhammen bedeli: 80.000,00. YTL. TAŞINMAZIN 1. SATIŞ GÜNÜ: 18 ŞUBAT 2008 PAZARTESİ GÜNÜ, SAAT: 13.0013.10 arasında Antalya Adliye Sarayı, asma kat No: 2113’te, Avukatlar odası karşısında, Ant. 3. Sulh Hukuk Mahkemesi kaleminde açık artırma ile yapılacaktır. Bu satışta muhammen bedelin % 60’nı, satış masrafını ve rüçhanlı alacaklıların alacağını geçmediği takdirde; 2. SATIŞ GÜNÜ: 28 Şubat 2008 PERŞEMBE GÜNÜ, AYNI YER VE SAATLERDE AÇIK ARTIRMA İLE YAPILACAKTIR. İkinci satışta muhammen bedelin % 40’nı, satış masraflarını ve rüçhanlı alacaklıların alacağını geçmesi halinde en çok artırana ihale edilecektir. 2 Taşınmazın tapu kaydı ve niteliği: Antalya merkez Muratpaşa Mah. 2968 ada, 4 parselde kayıtlı kargir dükkân, (Ant. Eski Sanayi Sit. 666. Sok. No: 21’de) Antalya 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2007/1541205 E.K. Sayılı kararı gereğince satılacaktır. Satışa konu taşınmaz, tapu kaydına göre 235,90 m2. kargir dükkân olarak kayıtlı olup, tek katlı, betonarme karkas yapı tarzında olup, çatısı meyilli betondur. İçinde asma kat bulunmaktadır. WC ve lavobası vardır, zemin kat iki bölümden ibarettir. Zemin katın tabanının bir kısmı karo mozaik kaplı, bir kısmı seramik kaplıdır. Tavan ve duvarları sıvalı ve boyalıdır. Cephesinde file kepenk vardır. Asma katın tavanı beton, tavan ve duvarları sıvalı ve badanalıdır. Asma kat halihazırda depo olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, dükkânın ön cephesinde;Taşıyıcı sistemi ve çatısı çelik konstrüksiyon olan, (dükkâna bitişik) salaş kısmı bulunmaktadır. Salaş kısmının tabanı beton, çatısı galvanizli sac örtülüdür. Kargir dükkân, elektrik ve su tesisatlıdır. Parsel üzerinde bulunan bina yaklaşık 30 yıllıktır. Dükkânın zemin katının taban alanı 125 m2., asma katın taban alanı 50 m2., salaş kısmının taban alanı 105 m2’dir. Ticari potansiyelin yüksek olduğu bölgede bulunmaktadır. Etrafında işyerleri, imalathaneler ve ticarethaneler vardır. Tüm belediye hizmetleri ile diğer altyapı hizmetlerinden yararlanmaktadır. Ulaşımı kolaydır. İMAR DURUMU: Dosya içinde bulunan 08/02/2007 tarihli imar çapına göre blok nizamda, 5 katlı, saçak seviyesi 17.50 mt., inşaat cephesi 10 mt., inşaat derinliği 17 mt’dir. Yol ve komşu mesafesi 5.00/0.00/0.00’dır. Bina inşaatına müsaittir. Parsele 23.05.1975 tarih ve 65/20 nolu ruhsat ile inşaat müsaadesi verilmiştir. Parsel üzerinde bina yapılmıştır. Ek bilgiler bölümünde: Parselin bir kısmı imar yolu içerisinde kalmaktadır, denilmektedir. Satışı yapılacak taşınmazın muhammen bedeli: Arsa değeri ve üzerindeki dükkân ile birlikte 338.667,00.YTL. TAŞINMAZIN 1. SATIŞ GÜNÜ: 18 ŞUBAT 2008 PAZARTESİ GÜNÜ, SAAT 13.3013.40 arasında, Antalya Adliye Sarayı, asma. kat No: 2113’te, Avukatlar odası karşısında, Ant. 3. Sulh Hukuk Mahkemesi kaleminde açık artırma ile yapılacaktır. Bu satışta muhammen bedelin % 60’ını, satış masrafını ve rüçhanlı alacaklıların alacağını geçmediği takdirde; 2. SATIŞ GÜNÜ: 28 Şubat 2008 PERŞEMBE GÜNÜ, AYNI YER VE SAATLERDE AÇIK ARTIRMA İLE YAPILACAKTIR. İkinci satışta muhammen bedelin % 40’nı, satış masraflarını ve rüçhanlı alacaklıların alacağını geçmesi halinde en çok artırana ihale edilecektir. Satış peşin para ile olup, ancak isteyen alıcıya 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Satışa iştirak edenlerin, değerinin % 20’si nispetinde teminat yatırması şarttır. Teminat YTL. veya banka teminat mektubu olabilir. Döviz kabul edilmeyecektir. Damga resmi, KDV , Tapu alım harcı, tahliye ve teslim masrafları alıcı tarafından, birikmiş vergi borçları ve tellaliye satış bedelinden ödenir. İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin(*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını, dayanağı belgeler ile onbeş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi halde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç tutulacaklardır. İhaleye katılıp, daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle, ihalenin feshine sebeb olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca bir hükme hacet kalmaksızın, Dairemizce tahsil olunacak, bu fark varsa, öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. İhaleye iştirak eden alıcıların, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin memurluğumuzun 2007/32satış sayılı dosyasına başvurmaları, İLANEN TEBLİĞ OLUNUR. 18/12/2007 (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 69381) CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle