02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 OCAK 2008 PAZAR 4 HABERLER CHP lideri Baykal, Türkiye’de çok tehlikeli açılımların ortaya çıktığını söyledi OKULDA YOLSUZLUK İDDİASI DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Bilmem Doğan Hızlan Bunları Düşündü mü? Sevgili, Doğan Hızlan ile tanışıklığımız 30 yıl kadar öncesine Cumhuriyet’teki ilk yıllarıma rastlar. Edebiyat merakı gibi gelişmiş bir damak zevki olan bu her daim papyonlu müzmin bekârın son yıllarda birlikte katıldığımız küçük bir toplantıdaki konuşmasını hiç unutmuyorum. Konu Tevfik Fikret idi. Ben haddimi aşarak Fikret’in şairliği ve edebiyat yönüyle ilgili bir konuşma yapmaya kalkmadım, yalnızca onun belki de sanatının daha iyi anlaşılmasına katkı olur diye içinde yaşadığı dönemin özelliklerini belirtmekle yetindim. Doğrusu, Doğan Hızlan’ın bildiğimizi sandığımız Tevfik Fikret konusundaki konuşması bende yeni ufuklar açtı, karşılaştırmalı analizinin derinliği hayranlık uyandırdı. Yetmiş yıllık yaşamının tümünü annesiyle geçirmiş olan incelmiş zevklere sahip müzmin bekâr Doğan geçenlerde, doksanını geçmiş annesini yitirdi. Bütün bir ömür annesinin üstünde titrediği, yetmişine gelmiş bile olsa onun tarafından, hâlâ çocuk olarak görülen bir insanın böyle bir kaybın doğurduğu boşluğu göğüsleyip ona katlanması herhalde oldukça güç olmalıydı. Bilmem Doğan annesinin ardından ona mı kendine mi ağladı: Luigi Pirandello, annenin ölümünü anlatan bir öyküsünde, çocuğun bu kayıp karşısındaki duygularını dile getirir. Okurken görürüz ki, çocuk annesine ağıt yakarken, ondan çok kendisine ağlamaktadır. ??? Eşim, dostum yakınlarını yitirdiklerinde, ki bu bir akraba, bir sevgili, bir eş olabileceği gibi bir arkadaş da olabilir, onlara ne söyleyeceğimi bilemem. Gerçekten de ölüm karşısında söylenecek her şey soluk, yetersiz kalmaya mahkumdur. Belki de zaman zaman, yapmacığa kaçmayan davranışınla onun acısını anladığını, bir nebzecik olsun paylaşmaya çalıştığını gösterebilirsin, hepsi bu... Belki de, bu durumlarda geleneksel sözlerle yetinmek gerek. Galiba en anlamlısı “Allah bu acıyı unutturmasın”dır. Bu hiç değilse bunu unutturacak daha büyük acı yaşanmaması temennisi anlamına gelir. Zaten acılar unutulmaz, tabii ki, yoğunlukları azalır. Ama yine de unutulmazlar. Ozan Jacques Brell’in dediği gibi “hiçbir şey unutulmaz, yalnız onlarla yaşamaya alışılır hepsi bu”dur. Geçen cumartesi günü Pera Müzesi’nde yapılan Cumhuriyet Vakfı Danışma Kurulu toplantısında, Doğan Hızlan’a rastladım; ayaküstü sohbet ettik, kaybından duyduğu üzüntüyü paylaştığım yolunda bir şeyler geveledim. Biliyordum, kimse kimsenin gözyaşlarına dokunamıyor elleriyle, kimse ne kadar severse sevsin kimsenin diş ağrısını bile paylaşamıyor. ??? Doğan gittikten sonra düşündüm.Epeyce yaşlı olan annesini yitirmek korkusunu son yıllarda sürekli içinde taşımış mıydı acaba? Çocukluk ve gençlik yıllarımda, üvey dedemi çok severdim. Hatta belki de, herkesten çok onu severdim. Benim babam yedi dağ ötesindeydi, ilişkimiz kopuktu, onun da çocuğu yoktu. Aramızda, kan bağı olmaksızın, eşine az rastlanır bir baba oğul ilişkisi oluşmuştu. 24 yaşına geldiğimde, hastalandı. Onun öleceği korkusu da yüreğime öylesine yerleşti ki... Beş yıl bu korku bir kâbus gibi yaşamımın her anında, dünyanın her bucağında yakama yapıştı ve bırakmadı. Kendisini Ankara’da, hastanede son ziyaretimden döndüğümden üç gün sonra bir sabah komşu tarafından, “Size bir telefon var” diye (İstanbul’da telefon için yıllarca sıra beklendiği o günlerde evimde telefon yoktu) uyandırıldığımda, korktuğumun başıma geldiğini hemen anladım. Bu ölüm bana çok acı verdi. Ama hayretle gördüm ki, bu büyük acının yanı sıra, artık korkumdan kurtulmuştum, artık özgürdüm. O öldüğü andan itibaren, onu yitirmek kâbusu yakamı bırakmıştı. O yaşarken, yaşadığı için mutlu, ama kaybetmek korkusunun da tutsağıydım. O öldükten sonra ise onu yitirdiğim için mutsuz, ama kâbustan arındığım için özgürdüm. Bilmem ki Sevgili, Doğan Hızlan aynı şeyleri hissetmiş midir? Kendisine soramadım. ‘Tartışılan laikliktir’ ? CHP İstanbul İl Kongresi’nde tek listeyle seçime gidildi. 475 oy kullanılan kongrede 433 oy alan Gürsel Tekin yeniden il başkanlığına getirildi. İstanbul Haber Servisi CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye’de tartışılan konunun “türban’’ olmadığını savunarak “Tartıştığımız konu Türkiye Cumhuriyeti’nde laiklik anlayışı var olmaya devam edecek midir, etmeyecek midir? Türkiye’de bundan sonra laik bir Cumhuriyetin devam edip etmeyeceği konusudur’’ dedi. CHP 32. İstanbul Olağan İl Kongresi dün Akatlar Spor ve Kültür Kompleksi’nde gerçekleştirildi. Kongrede seçime tek liste olarak CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin’in listesiyle gidildi. 475 oy kullanılan kongrede 433 geçerli oyun tamamını alan Tekin yeniden il başkanlığına seçildi. Oylamada 42 oy ise geçersiz sayıldı. Şair Ahmet Selçuk İlkan’ın sunumunu yaptığı kongrede Gülay, Onur Akın, Yavuz Bingöl, Hüseyin Turan, Cahit Berkay ve eski milletvekillerinden Faruk Demir’in sahne alması coşkulu bir hava estirdi. Gazi Lisesi müfettiş istiyor ? Öğretmenler, iki yıl önce atanan din kültürü öğretmeni müdür Refik Demir ile birlikte okulda “mali anlamda kafa karıştırıcı ve öğretmenler arasında ayrımcılığa yol açan” uygulamalar yapıldığını savunuyor. ZEYNEP ŞAHİN CHP 32. İstanbul Olağan İl Kongresi dün Akatlar Spor ve Kültür Kompleksi’nde gerçekleştirildi. (Fotoğraf:AA) ANKARA Ankara Gazi Lisesi, bir süredir “okul müdürünün aracı olduğu yolsuzluk iddiaları” ile çalkalanıyor. Okulun öğretmenleri, “lise adına kulüp kurulup bağış toplanmasından, öğrencilere zorla değerinden pahalı eşofman satılmasına, okul bahçesinin otopark olarak kullanılmasından, kimi öğretmenlere derse girmeme ayrıcalığı tanınması”na kadar bir dizi iddiayı dile getirirken, bunları Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bildirdiklerini ancak yanıt alamadıklarını belirtiyor. Öğretmenler, MEB’den liseye müfettiş göndermesini ve özellikle mali konuların denetlenmesini istiyor. ‘Ülke borç batağında’ Kongre salonunun dört bir yanına “Soros’un çocuklarına, AKP karanlığına geçit yok; çünkü Baykal var” pankartları asıldı. Kongreye katılan Tek Gıdaİş’e bağlı işçiler tarafından sık sık atılan “Satıla satıla vatan bitiyor” sloganına salondakiler de destek verdi. Kongrenin açılışında konuşan Baykal, Türkiye’nin AKP iktidarıyla birlikte büyük bir ekonomik borç batağına saplandığı nı vurguladı. Türkiye’nin bulunduğu bölgenin en güçlü ve dinamik ülkelerinden biri olduğunu, ancak güç kaybetmeye başladığını belirten CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “Ulusal bütünlüğe yönelik birtakım tehlike arayışları içine giriyorlar. Etnik farklılaşmayı tahrik etmek istiyorlar, mezhep ayrışmasını gıdıklamak istiyorlar, ülkemizi bir bütün olmaktan çıkarmaya, bölük pörçük parçalı bir hale dönüştürmeye çalışıyorlar. Dışarıdan bunu yapmak isteyenler var, içeride bunlara destek veren işbirlikçileri var. Bu çabaların iktidar tarafından yer yer bilinçli bilinçsiz desteklendiğini biliyoruz’’ diye konuştu. Cumhuriyetin etnik ve mezhepsel farklılıkları ile yaşamayı uzun süre “iyi kötü başardığını” dile getiren Deniz Baykal, Türkiye’nin AKP iktidarıyla birlikte dinsiyaset ilişkisinde kurgusal yanlışlıklara düşüldüğünü belirtti. ‘Siyasi istismar’ Baykal, “Şimdi Türkiye’de tehlikeye girmeye başlayan ana konu bununla ilgilidir. Uzun süreden beri Türkiye’de din ile siyaset ilişkisinin nasıl yanlış kurgulandığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Siyasi istismar, dinin siyasette istismarı, Türkiye’de yıllardan beri yaygın bir uygulama olmuştur. Bunun sonucunda Türkiye’de çok tehlikeli açılımlar ortaya çıkmıştır. Artık bunların yeni bir noktaya doğru yöneldiğini görüyoruz. Günümüzde yaşanan tartışmaları sakın ha, sıradan somut bir konu ile ilgili bir tartışma olarak algılamayın. Bazıları buna türban tartışması diyorlar, bazıları başka isimler kullanıyorlar. Bunların hiçbirisi kesinlikle doğru değildir. Tartışılan konu, türban konusu değildir, tartıştığımız konu, Türkiye Cumhuriyeti’nde laiklik anlayışı var olmaya devam edecek midir, etmeyecek midir? Konu budur. Birileri artık kendilerini yeterince güçlenmiş, palazlanmış, meydanı yeterince boşaltmış, istediklerini istedikleri gibi yapabilir hale geldiklerini düşünüyor olmalıdırlar” dedi. Öğrencilerden 50’şer YTL bağış Başkentin en köklü okulları arasında yer alan, 1932 yılında kurulan Gazi Lisesi’ndeki öğretmenler, bir süredir rahatsız. Okula yaklaşık iki yıl önce atanan din kültürü öğretmeni müdür Refik Demir ile birlikte okulda “mali anlamda kafa karıştırıcı ve öğretmenler arasında ayrımcılığa yol açan” uygulamalar yapıldığını savunan eğitimciler, MEB’den de şikâyetlerine yanıt alamadıklarını belirtiyor. Eğitimciler lisenin adı kullanılarak “Gazi Liseliler Gençlik ve Spor Kulübü Derneği” kurulduğunu ve makbuz karşılığı, öğretmenlerin kulüp adına öğrencilerden 50’şer YTL bağış topladığını belirtirken, böyle bir uygulamanın Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Yasa’ya aykırı olduğuna dikkat çekti. Eğitimciler verdikleri dilekçede, kulübün adresi olarak okulun, faaliyet yeri olarak da spor salonu ve spor odasının gösterildiğini belirttiler. İsrail yönetimi Filistinlilerin en yoğun olarak yaşadığı Gazze’yi abluka altına almış durumda. İsraillilere bunu neden yaptıklarını sorduğunuzda verecekleri cevap ortada: Bu bölgeden İsrail’e yönelik terör saldırılarının arkası kesilmiyor. Onları abluka altına alarak çaresiz hale getireceğiz ve teröristlerin tecrit edilmesini sağlayacağız. Televizyonlar, çaresiz yoksul insanların, aç susuz sınıra yığıldıklarını gösteriyor. Filistinliler son olarak Mısır sınırını açarak açlık ve çaresizliğe biraz olsun çözüm yaratmak istediler. İsrail’in ve tabii ki ABD’nin baskısıyla Mısır ambargoya tekrar ortak oldu. Tabii bu ambargo, önce Müslüman ülkelerde olmak üzere, dünyanın pek çok yerinde tepkiyle karşılandı. Bu tepki yer yer öfkeye, şiddet içeren gösterilere yol açıyor. ??? İsrail’e geçen nisan ayında gittiğimizde, daha sakin bir ortam vardı. Hamas’la ElFetih birbirine girmemişti. Uzun bir süreden beri terör eylemi olmuyordu. İsrailliler de bağımsız Filis Gazze Ablukası ve Filistin’de Çözüm... tin devletine kendilerini alıştırmaya çalışıyorlardı. Daha sonra olaylar tırmandı. Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, Hamas’ın yönetimindeki hükümeti tasfiye etti. Filistin ikiye bölündü. Gazze, Hamasçıların egemenliğinde kaldı. Batı Şeria gibi diğer yerleşim bölgelerinde ise ElFetih egemenliği kuruldu. Hamas’ın egemen olduğu Gazze’de ElFetih taraftarı olarak bilinen insanlar ağır baskılara uğradılar ve birçoğu Gazze’yi terk etmek zorunda kaldı. Aynı dert ElFetih’in egemen olduğu bölgelerdeki Hamas taraftarlarının da başına geldi. Yılbaşında Gazze’de El Fetih bayrakları çekenler saldırılara uğradılar. ??? İsrail bu bölünmeden çok umutlandı. Mahmut Abbas’la daha sıcak ilişkiler kurmak için harekete geçtiler. Gazze yöresindeki Hamas egemenliği ise artık İsrail dahil bütün Batı’nın hedef tahtasındaydı. İsrail işte böyle bir ortam içinde Gazze’nin elektriksiz kalmasına kadar uzanacak bir ambargo başlattı. ??? Filistin İsrail ilişkileri Ortadoğu’nun siyasi ortamını zehirleyen, bütün bölgenin istikrarsızlaşmasına neden olan bir sorun. İsrail, ABD’nin de desteğiyle Arap ülkeleriyle çevrili şekilde ayakta durmaya çalışıyor. Tabii, buradaki yüksek gerilim, ilişkileri vahşileştiriyor. Gazze’den İsrail’e roket atarlar harekete geçerken İsrail de Gazze topraklarını bombalıyor. Sürekli sivil insanlar yaşamını yitiriyor. ??? ABD ve İsrail, Filistinliler içindeki bölünmeden umutlandılar. Bu yolla Filistinliler içindeki radikalizmi tasfiye edebileceklerini düşündüler. Bu beklentinin şu anda onların istedikleri yönde geliştiğini söylemek zor. Filistin içindeki radikalizmi yumuşatacak çözüm, ancak Filistinlilerin kendi topraklarında bağımsız, özgür ve ekonomik olarak da insan gibi yaşama koşullarının oluşmasıyla mümkündür. İsrail’de adam başına yıllık gelir 20 bin doların üzerinde iken Filistin’de bu rakam 700 dolar civarında. Yani arada çok korkunç bir uçurum söz konusu. Siz bu kadar yoksul insanlara bir de onları daha çaresiz hale getirecek ambargolar uygularsanız, terör daha kolay mı durur? ??? Filistin’den İsrail’e yönelik şiddet ve terör eylemlerinin ne kadar gözü kara olduğunu biliyoruz. Bu gözü karalığı kışkırtan birçok nedenin yanında bu büyük yoksulluğu da unutmamak gerekiyor. İsrail dönüp aynı yere geri geliyor. Ağır baskı yoluyla Filistin’deki radikalizmi tecrit edebileceğini düşünüyor. Tabii bu bumerang gibi dönüp yeniden kendisine daha şiddetli bir terör olarak geri dönüyor. ??? Irak’taki ABD işgalinin belki de en önemli nedenlerinden birisi İsrail’in bölgedeki güvenliğini sağlamak ve İsrail’in etrafındaki zinciri kırmaktı. İsrail yönetimi de ABD’yi bu yönde teşvik etti kışkırttı. Sonuç ne oldu: İşgal terörü bitirmek yerine azdırdı. Bölge tam anlamıyla bir kaos içine sürüklendi. Şimdi ABD bu işin içinde nasıl çıkabileceğini bile bilmiyor. Nisan ayındaki gezimiz sırasında Irak’taki başarısızlığın İsraillilerin morallerini çok bozduğunu gördük. Hesapları ters tepmişti. Bunca derse rağmen yine eski yöntemlere başvurarak Filistinlileri cezalandıracaklarını düşünüyorlar. Bunun daha sert tepkilerini beraberinde getireceğini görmemeleri mümkün mü? O zaman neden bunları yapıyorlar? Bu ambargo hayra alamet değil… AYDINLARIN TOPLUMSAL GÖREVLERİ TARTIŞILDI asirmen?cumhuriyet.com.tr ‘5 yıldır uygulanan sivil darbede sona yaklaşılıyor’ İstanbul Haber Servisi Ulusal Bü lışıldığına dikkat çekti. Sirmen, “5 yılı tünleşme Girişimi Grubu, İstanbul Tek aşkın bir süredir Türkiye’de adım nik Üniversitesi (İTÜ) Maçka Yerleşke adım bir sivil darbe uygulanıyor ve sosi’nde düzenlediği “Türkiye’nin Duru nuna yaklaşıyoruz” değerlendirmesinmu ve Aydınların Sorumluluğu” konu de bulunarak, “Sivil darbe kavramı lu panelde Türkiye’nin sorunlarını ve ay devletin niteliğini yani laik, demokdınların toplumsal görevlerini masaya ratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni bir İsyatırdı. lam cumhuriyetine çeOturum başkanlığını Cumlusal virmek üzere yapılan yahuriyet Vakfı İkinci Başkanı Bütünleşme sadışı girişime denir. İkDr. Alev Coşkun’nun gertidar eline geçen imkânçekleştirdiği panelde, gazete Girişimi Gruları Bush’un da destemizin yazarlarından Ali Sir bu’nun düzenlediğiyle gayet iyi kullanımen, Doğu Silahçıoğlu, Çağ ği panelde AKP ikyor” diye konuştu. ÇYDD daş Yaşamı Destekleme DerGenel Başkanı Türkan neği (ÇYDD) Genel Başka tidarının ABD’nin Saylan, son günlerde kennı Prof. Dr. Türkan Saylan, desteğini aldığına dilerini yönelik karalama İTÜ İşletme Fakültesi Deka dikkat çekildi. kampanyaları başlatıldını Prof. Dr. Ahmet Fahri ğına dikkat çekti. Saylan, Özok ve Prof. Dr. Mete Tapan konuşmacı olarak yer aldı. Alev Coş “Doğuda okuyamayan çocuklara burs kun yaptığı konuşmasında, Uğur Mum verdiğimiz için PKK’lilere burs vercu, Çetin Emeç gibi aydın cinayetleri mekle, kimilerince Kürtleri asilime nin, “Türkiye’nin son dönemdeki siya etmekle itham edildik. İmam hatiplesi gelişmelerine bakıldığında ‘ılımlı İs re burs vermediğimiz için 301’den yarlam’ amacını gerçekleştirmek için iş gılandık” dedi. Saylan, darbelere ve şeriata karşı olduklarını dile getirmeleri lendiğini” söyledi. Ali Sirmen ise Türkiye’de son 5 yıl içe nedeniyle bazı kesimlerce tehdit edilrisinde sivil darbe gerçekleştirilmeye ça diklerini vurguladı. U CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle