02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 OCAK 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Gül’ den terör itirafı Terörist başı Abdullah Öcalan’ın yakalanmasından sonraki 5 yılın kayıp bir dönem olduğunu belirten Cumhurbaşkanı AKP dönemini eleştirdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, terörist başı Abdullah Öcalan’ın yakalanmasından sonraki 5 yılın “kayıp bir dönem” olduğunu söyledi. Gül’ün işaret ettiği dönemin 3 yılının AKP iktidarında geçmesi, Gül’ün hükümetin bu konudaki zafiyetinin itirafı olarak yorumlandı. Gül, resmi ziyaret gerçekleştirdiği Mısır’dan Türkiye’ye dönüşü sırasında uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Gül, “Terörist başı Abdullah Öcalan yakalandıktan sonra 19992004 yılı arasındaki dönemde, hiçbir siyasi adım atılmadı. Bölge için bir şeyler yapılmadı. Devletin bu konuda önümüzdeki günlerde kamuoyuna açıklayacağı kapsamlı bir plan var mı” sorusuna, “Türkiye’de herkesin birinci işi bu. Bu konuya herkes çok fazla kafa yoruyor” diyerek karşılık verdi. Gül, terörist başı Öcalan’ın yakalanmasından sonraki 5 yılın “kayıp bir dönem olduğunu” ifade ederek şöyle konuştu: “Bütün bu tecrübelerden faydalanılarak çalışılıyor. Bunlar bir günlük, bir haftalık işler değil. Ama bütün bunların yanında şunu söyleyeyim, bunlar terörle silahlı mücadeleyi asla zayıflatacak unsurlar değil. Orada eli silahlı adam durup Türkiye’ye tehdit olmaya devam ettiği sürece orada kararlılık devam edecektir. Dün de bir operasyon yapıldı. O çünkü dışarıdan gelen bir konudur. Uygulanan mevcut çalışmalara eklenecek yeni bazı çalışmalar yapılıyor. Kurumlar çalışıyor.” linemeyeceğini söyledi. Gül, “Şüphesiz ki daha çok şeyler yapmak gerekirdi. Ama bazı gerekçeler vardı. Şimdi 2008’de gerekçe görmüyorum açıkçası. O açıdan 2008 yılının AB yılı olacağını tahmin ediyorum ve buna inanıyorum” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Gül, “ABD Başkanı Bush’un 2008 yılının sonunda Filistin devletinin kurulması konusunda bir iddiası var. Bu konudaki düşünceniz nedir” sorusuna şöyle yanıt verdi: “Belki bir süre geçtikten sonra bununla ilgili bir şey söylenebilir. Yeni gelişmeler var. Herkesin bu konuyu samimi olarak ele alıp almadığını birkaç ay sonra görürüz.” DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Makyavel Öldü. Yaşasın Makyavelizm! Güncel olayları girdisi çıktısıyla çok yakından izlediğimi sanırdım. Sayın Başbakan, benim bu yeteneğimi altüst etti. Bir gün söylediği, bir başka günkü açıklamasıyla çelişince, dahası sabah başka, akşam daha başka konuşunca, “hangisi Recep Tayip Erdoğan’ın kalıcı görüşüdür” sorusunu kendi kendime yanıtlama olanağını da yitirdim. Temmuz seçimlerinden hemen sonra açıkladığı “sivil anayasa” hazırlığı için, partisinin yetkilileri takvimli bir yol haritası bile vermişlerdi. O takvime göre, taslak 15 Ocak’ta açıklanarak AKP’li milletvekillerinin imzaladığı bir yasa teklifi halinde TBMM’ye sunulacak, o teklif üzerinde öteki siyasi partilerle ilgilenen kurum ve kuruluşların görüşleri alınacaktı. 15 Ocak’ta anayasayla ilgili bir açıklama oldu. Ama, orada türbanın –elbette şimdilik, yükseköğrenim öğrencileri için özgür olmasını sağlayacak bir deneme adımı atılıyordu. Erdoğan’ın bu açıklamada kullandığı söylem, o güne kadar inançları nedeniyle başlarını örten insanlara, eylemlerini siyasal simge olarak yaptıkları gerekçesinin üstüne oturtulmuştu. Üç gün önce yapılan bu açıklamanın, bırakınız muhalefeti; AKP camiasında bile ne türlü bir karmaşa yarattığını biliyoruz. Uçağı Esenboğa’ya inince, Başbakan “velev ki”li anlatımından çark etti. İnançları gereği türban örten kız öğrenciler için “tek madde”lik bir anayasa değişikliğini el çabukluğuyla gerçekleştirmek isteğini gündeme getirdi. O arada MHP’nin bu değişiklikte kendisine el vereceğinin ön haberlerini de aldığı için “gerekirse randevu alarak Bahçeli’ye gidebileceğini” de söylerken ana muhalefet partisini bir anda devre dışı bıraktı. Yani muhalefet partileriyle sürekli ve eşit diyalog yerine gerektiği zaman, işine gelenle konuşmayı öngören bir demokrasi anlayışının örtüsünü açtı. Başbakan’ın demokrasi anlayışı bununla da sınırlı değilmiş meğer. Çünkü o tek maddelik anayasa değişikliği isteğini hız sınırı tanımayan bir cankurtaran ya da yangın söndürücü arabasının süratiyle yürürlüğe sokmak isterken kendi takdimiyle “sivil” dediği anayasanın kanunlaşmasını sağlayacak taslak paketini de rafa kaldırmış oldu. O anayasayı hazırlatıp gerekçelerini ballandıra ballandıra anlattırdığı “saygın” bilim adamlarını da yazılı ya da sözlü yorumlarıyla cepheye koşan yandaş medyacıları da, kaderleriyle baş başa bırakan bir manzara yarattı. ‘A Gül, bir gazetecinin “hükümetin AB B KONUSUNDA DAHA ÇOK ŞEYLER YAPMAK GEREKİRDİ’ sürecinde ağır kaldığı yönünde eleştiriler olduğunu” anımsatması üzerine, Türkiye’de 2007’de iç meselelerin çok olduğunu, bunların görmezden ge BİRDAL YASA ÖNERİSİ HAZIRLIĞINDA CİNAYETLE İLGİLİ RAPOR DİKKATE ALINMAMIŞ DTP ‘vicdani ret’ peşinde ? DTP Genel Başkanı Demirtaş, sahte çürük raporu alarak askerlik hizmetinden kaçtığı iddiasıyla yargılanırken, partinin Diyarbakır Milletvekili Birdal, vicdani reddin suç olmaktan çıkarılması için yasa önerisi hazırlayacaklarını söyledi. AYŞE SAYIN ANKARA DTP Genel Başkanı Nurettin Demirtaş, sahte çürük raporu alarak askerlik hizmetinden kaçtığı iddiasıyla yargılanırken, partinin Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal, çok tartışılacak bir düzenlemeye imza atmaya hazırlanıyor. Askerlik görevini reddetmenin “anayasal hak” olması gerektiğini belirten Birdal, Avrupa Konseyi’ne üye 47 ülke içinde, “vicdani reddi” anayasal hak olarak tanımayan tek ülkenin Türkiye olduğunu ileri sürdü. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, Şanar Yurdatapan, gazeteci Nevzat Onaran ve Osman Murat Ülke’nin açtığı davaları sonuçlandırdığına dikkat çeken Birdal, “AİHM’ye taşınmış 3 davada da Türkiye suçlu bulundu. Avrupa Konseyi de Osman Murat Ülke adlı vicdani redçinin davasıyla ilgili karardan sonra, vicdani redçilerin askeri mahkemelerce defalarca yargılanmalarının önüne geçilmesini isteyen bir karar aldı” dedi. Osman Murat Ülke davasıyla ilgili “dostane çözüm” öneren Türkiye’nin Avrupa Konseyi’ne vicdani redçiliğin bir hak olarak tanınması için “Ekim 2007’ye kadar yasal düzenleme yapılacağı” sözü verdiğini kaydeden Birdal, “Söz verilen tarih geçmesine rağmen, Türkiye hâlâ bu konuda bir adım atmış değil. DTP olarak bu konuyu yeniden gündeme getirip, bunun suç olmaktan çıkarılmasını için yasa önerisi hazırlayacağız” dedi. Ayrıntılar biliniyordu İstanbul Haber Servisi Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili Trabzon Jandarma İl Komutanlığı’nın düzenlediği haber kayıt ve bildirim formu, katil zanlısı O.S. Samsun’da yakalanmadan önce cinayetin ayrıntılarının bilindiğini ortaya çkardı. O.S yakalanmadan bir saat önce hazırlanan formda, cinayeti organize eden şahısların 4 kişi oldukları, İstanbul’a gittikleri ifadesi dikkat çekiyor. Azmettirici Yasin Hayal’in eniştesi Coşkun İğci’nin “Yasin, Hrant Dink’i öldürecek” ihbarını dikkate almadıkları iddiasıyla, “görevi kötüye kullanmak suçundan” 2’şer yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları istenen iki jandarmanın dava dosyasındaki belge, Dink cinayetinin ayrıntılarının, katil zanlısı O.S. yakalanmadan bilindiğini ortaya çıkardı. Trabzon Asliye Ceza Mahkemesi’nde 22 Ocak’ta yargıç karşısına çıkacak, astsubay Okan Şimşek ve uzman çavuş Veysel Şahin’in dava dosyasında, Trabzon İl Jandarma Komutanlığı tarafından 20 Ocak 2007 tarihinde düzenlenen “haber kayıt ve bildirim formu” yer alıyor. Formun açıklama bölümünde, cinayeti, Hrant Dink’in son dönemlerde Türkiye aleyhine yapmış olduğu konuşmalara tepki olarak, Trabzon’un Pelitli ilçesinde ikamet eden Bahattin oğlu, 1981 doğumlu, daha önce de 24 Ekim 2004’te Trabzon şehir merkezindeki McDonald’s isimli işyerine patlayıcı madde koymak suretiyle eylem yapan Yasin Hayal isimli şahsın organize ettiği belirtiliyor. Cinayete karışan şahısların dört kişi olduğu, açık kimliklerinin tespit edilemediği, İstanbul’a gittikleri ev ile Agos gazetesi arasındaki güzergâhın keşfinin yapılarak krokilerini hazırladıkları ifade ediliyor. Olayda kullanılan silahın temin edilebilmesi için Yasin Hayal’e 500 YTL para gönderildiği de kaydedilen formda, Hayal’in de Ardeşen el yapımı silahı temin ettiği yönünde bilgilerin elde edildiği belirtiliyor. Televizyon kanallarında Dink’i öldüren şahsın yayımlanan görüntülerinden Yasin Hayal’in yakın arkadaşı olan O.S. olduğu da kaydediliyor. Haberin kaynağı olarak Trabzon İl Jandarma Komutanlığı gösterilirken, formun yapılan işlem bölümüde ise “Tedbir alındı. İlgili makamlara bildirildi. İşlem ve teyide devam ediliyor. İstihbarat durum haritasına işlendi” ifadeleri yer alıyor. “Yorum ve öneriler” bölümünde ise olayı gerçekleştiren şahısların irtibatlı oldukları şahıslarla birlikte teknik takip faaliyetleri uygulanarak yakalanabilecekleri ifade ediliyor. Yetmedi O “sivil” dediği anayasada, Anayasa Mahkemesi’nin ne ölçüde demokratik kurallarla oluşturulacağını göstermek amacıyla Askeri Yargıtay’dan istifa ederek gelen iki üyeye kapılar kapatılıyordu. “Sivil Anayasa” arşiv raflarında o başka baharı beklemeye terk edilirken dünkü Hürriyet’in yazdığı doğruysa Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı ile Kuvvet Komutanları’nın görevleri sırasında işleyecekleri suçtan ötürü Yüce Divan’da yargılanmalarını öngören değişikliğe de karşı çıktı. “Paşalar”ı Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nin tümü üniformalı, apoletli yargıçlarıyla baş başa bırakmayı, ahval ve şeraitin gereği sayan bir ince siyaset izlemeyi yeğledi. Tüm hazırlıklara karşın, bu maddeye “olmaz” vetosunu koyarak komutanları kanatlarının altına aldığını gösteren bir stratejiyi izleyen lider oldu. Banka genel merkez binalarının hangi kentin, hangi mahallesinde ve kimin taşınmazı üzerine –tıpkı bir piyango kuşu gibi kondurulacağından türbanın dinsel inanç ya da politik simge olarak takıldığı yönündeki teşhis karışıklığına kadar bir düzine politika malzemesinden aşure kaynatırken Başbakan’ın görevi elbette, hiç de onun tarafından korunma ihtiyacı bulunmayan yüksek komuta kademesine hamilik yapmak olmamalıdır.. AVUKATLARDAN SUÇ DUYURUSU İstanbul Haber Servisi Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili olarak Dink ailesi avukatları, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ile sorumluluğu olan emniyet görevlileri hakkında “Kasten öldürmenin ihmali bir davranışla işlenmesi” suçundan, Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz ve diğer askerler hakkında, “Suç delillerini gizleme, suç delillerini değiştirme, görevi suiistimal, görevi ihmal” iddiasıyla suç duyurusunda bulundular. Dink ailesi avukatlarından Fethiye Çetin, hakkında suç duyurusunda bulundukları görevlilerin cinayetin işlenmesini önleme sorumluluklarını yerine getirmediklerini söyledi. SAVCI YÜKSEL’İ ŞİKÂYET ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukatlar, üniversite öğrencisi Birtan Altunbaş davasının hükümlüsü polis memurlarının cezaevine teslimleri sırasında yanlarında bulunduğu iddia edilen Ankara Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel hakkında Adalet Bakanlığı’na şikâyet dilekçesi verdi. ÇGD üyesi Oya Aydın, Rıza Karaman ve Elvan Oklun’un Adalet Bakanlığı’na verdiği dilekçede, savcı Yüksel’in tutumunun “yargı mensupları açısından son derece kötü bir örnek oluşturduğu” belirtilen dilekçede, Yüksel hakkında gerekli incelemenin başlatılarak cezai uygulamaya gidilmesi istendi. SEFAKÖY’DE İKİ PATLAMA İstanbul Haber Servisi Sefaköy’de, Maslakçeşme Caddesi’nde yan yana bulunan üç çöp konteynerinin birinde patlama oldu. Konteynerde herhangi bir hasara neden olmayan patlamanın ardından olay yerine gelen polis ekipleri, güvenlik şeridi çekerek inceleme yaptı. Polislerin bölgeden ayrılmasından sonra bu kez diğer çöp konteynerlerinden birinde patlama meydana geldi. Patlamada, konteynerin alt kısmı parçalandı. Olay yerine gelerek güvenlik önlemi alan polis ekipleri, detaylı araştırma yaptı. Patlamaların ses bombasından kaynaklanmış olabileceği ve incelemelerin sürdürüldüğü bildirildi. Erdoğan onlarla gurur duyuyor Bunu niçin ve hangi amaçla yaptığını sağır sultanlar bile biliyor. Ama toplumun o yüzde 46’lık kesimi hâlâ bilmiyorsa, kabahati onlarda değil, AKP’ye seçenek olma iddiasıyla boy gösteren siyasi partilerde arayalım. Cumhuriyet Halk Partisi’nin Ankara il kongresi geçen pazar günü yapıldı. Partilerin il kongreleri, bulundukları illerin seçmenlerine en canlı ve önemli iletişim mesajlarını vermek açısından elbette önem taşır. Özellikle Ankara, İstanbul, İzmir gibi hem sayısal hem de siyasal ağırlıklı illerde o önem daha da büyür. CHP, Ankara il kongresini, sanki toplanacak salon bulamamış gibi vatandaş yığınlarından soyutlanarak genel merkez binasında yaptı. Kapı görevlilerinin istemediği kişiler elbette o toplantıyı izleyemeyeceklerdi. Zaten binada oldukları halde Genel Başkan Baykal da, Genel Sekreter ve Ankara Milletvekili Sav da, il kongresini onurlandırma gereğini duymamışlardı. Onlar için kongre, sadece kurultaya gidecek delege listesiydi. Genel merkezin listesi tulum halinde kazandığı için Baykal ve arkadaşlarını kutlamalıyız. Sadece CHP Genel Başkanı’nı değil, parti örgütlerini salt kendilerini genel başkanlıkta muhafaza etmeleri için kullanan öteki sayın liderleri de. AKP’ye ve Erdoğan’a seçenek oluşturamadıkları için, ayrıca birer onur belgesi de vererek... Adım gibi biliyorum ki “Erdoğan, onlarla gurur duyuyor”dur... ‘S Türkiye’de savaş karşıtlığı nedeniyle vicdani OSYAL HİZMET VERSİN’ redçi 60 kişi olduğunu kaydeden Birdal, bu kişilerin genellikle “halkı askerlikten soğutma” suçlamasıyla yargılandığını söyledi. Vicdani reddin anayasal hak olarak uygulandığı ülkelerde vicdani redçilerden, başka hizmetlerde yararlanıldığını belirten Birdal, Türkiye’de de bu durumdakilerin, sağlık, eğitim başta olmak üzere birçok sosyal hizmette kullanılabileceğini söyledi. TRT Genel Müdürü 125 personelin işten atılmasının emrini verirken kendisiyle ters düşen Güney emekli oluyor Şahin işe personel kıyımıyla başladı FIRAT KOZOK ANKARA Göreve gelmesinin ardından, “Bu kadroyla değil 5 kanal, 40 kanal bile yönetirim” diyen TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, personel kıyımı için düğmeye bastı. Şahin, Personel Dairesi Başkanlığı’na gönderdiği “Acil ve sürelidir” ibareli yazıyla işçi sayılmayan 125 geçici personelin sözleşmesinin yenilenmeyeceğini duyurdu. Şahin, eski Genel Müdür Vekili Ali Güney’e de birlikte çalışmak istemediğini iletti. Bunun üzerine 2 aylık izne ayrılan Güney, dönüşte emekli olacak. AKP iktidarının ısrarlı tutumu sonucunda TRT Genel Müdürlüğü’ne atanan ve kurumun personel politikasını eleştiren İbrahim Şahin, bu konuda ilk adımını attı. Şahin, 15 Ocak’ta Personel Genel Müdürlüğü’ne “B.02.2.TRT.0.71.00.03/91901/A233” sayı numarası ve “Acil ve sürelidir” ibaresiyle bir yazı gönderdi. 2 Yazısında TRT’nin haber, yapımyayın ve 0 YILLIK ÇALIŞANLAR VAR nilenmeyeceğini” bildirdi. Şahin, ünite amirlerinin söz konusu personelin isimlerini en geç bugün Personel Dairesi Başkanlığı’na bildirmesini istedi. En yenisi 5 yıldır çalışmakta olan bu statüdeki personel arasında görev süresi 20 yılı bulanlar bile yer alıyor. Bu personel, 11 ay çalışıp, 1 ay işten çıkarılıyor ve maaşları 740 ile 831 YTL arasında değişiyor. prodüksiyon hizmetlerinde personel ihtiyacı bulunmasına karşın, işçi sayılmayan geçici personel statüsünde çalıştırılan bazı personelin büro ve santral hizmetlerinde çalıştırıldığı ya da sekreterlik yaptırıldığının belirlendiğini ifade etti. Şahin, yeni sözleşme döneminde “istihdam edilen işçi sayılmayan geçici personelin yüzde 25’inin sözleşmesinin ye G Şahin, birlikte çalışmak istemediği genel ÜNEY YOLLARINI AYIRIYOR müdür yardımcıları için de harekete geçti. İmam kökenli Genel Müdür Yardımcısı Ali Güney’e, kendisiyle birlikte çalışmak istemediğini iletti. Şahin, Güney’e genel müdür yardımcılığı dışında bir görev önerdi. Bunu ka bul etmeyen Güney, 2 aylık izne ayrıldı. Güney’in izin dönüşü emekliye ayrılması bekleniyor. Şahin, Güney’in yerine atayacağı ismi de şimdiden belirledi. Bu çerçevede İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişi Ahmet Koyuncu, TRT Eğitim Dairesi Başkanlığı’na getirildi. Koyuncu, eski genel müdür vekilinin emekli olmasının ardından TRT’nin idari genel müdür yardımcısı olacak. TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, Ali Güney tarafından görevden alınan Mali Yardımcı Ümit Hatipoğlu’nun yerine de, İstanbul Defterdarlığı’ndan Zeynel Koç’u atadı. Hatipoğlu ise konuyu yargıya taşıdı. Ali Güney’in görev süresi boyunca ters düştüğü çok sayıda personelin Güney hakkında tazminat davası açması bekleniyor. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit?ekolay.net TRT’den Kürtçe yayın desteği ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) terörle mücadele konusunda yürüttüğü mücadeleye TRT’nin bölgede Kürtçe yayın yaparak destek vereceğini söyledi. TRT Genel Müdürü Şahin, dün ulusal gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya geldi. Şahin, TRT’nin Kuzey Irak’tan da izlenebilecek Kürtçe yayınlar yaparak, bölge insanına kendi dilleriyle ulaşmayı amaçladıklarını söyledi. Şahin, “TSK’nin silahlı mücadelesini desteklemek lazım” dedi. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle