Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 OCAK 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EMEK , 7 aşamasını da geçip “koma” durumuna geldiğini öne sürerek “Hem bizler hem de hayvanlarımız açlık ve sefalet içindedir” dedi. Süt üreticilerinin diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Bulgaristan’da da desteklenmesi gerektiğini belirten Tzankonski, hayvancılık sektöründeki teşvik primlerinin artırılmasını istedi. Tzankonski, isteklerinin yerine getirilmemesi durumunda protesto eylemlerine devam edeceklerini bildirildi. YÖRSAN İŞÇİLERİ BAKANLIĞA YÜRÜDÜLER ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Balıkesir Susurluk’taki Yörsan Fabrikası’nda çalışırken ‘’sendikaya üye oldukları için işten atıldıkları’’ belirtilen işçiler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yürüdü. Türkİş Genel Sekreteri ve Tek Gıdaİş Genel Başkanı Mustafa Türkel, işten atılan işçilerin yeniden işe alınmaları gerektiğinin altını çizerek “İkinci Susurluk olayı ile karşı karşıyayız” dedi. Tek Gıdaİş Sendikası’na üye 250 işçi dün otobüslerle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yakınlarına geldi. Türkel, Yörsan işçilerinin anayasal ve yasal haklarını kullanarak sendikaya üye olduklarını, bunun üzerine 400 işçinin işten atıldığını söyledi. “Yörsan işvereninin derebeyi, Türkiye’nin muz cumhuriyeti olmadığını’’ dile getiren Türkel, “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Biz bu kavgayı sonuna kadar vereceğiz’’ dedi. İNEKLER AÇLIKTAN ÖLDÜ, ÜRETİCİ AYAKLANDI Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da tarım bakanlığının hayvancılık sektörüne gereken önemi vermediğini öne süren süt üreticileri, bakanlık binasının önüne, yetersiz beslenme sonucu ölen 5 ineğin leşini bıraktılar. Yüzlerce süt üreticisinin katıldığı protesto gösterisi sırasında Tarım Bakanı Nihat Kabil’in istifasını isteyen sloganlar atıldı. Süt Üreticileri Birliği Başkanı Adrian Tzankonski, Bulgaristan’da hayvancılık sektörünün kriz GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Sonunda Ortaya Döküldü Haydarpaşa Lisesi’ndeki edebiyat öğretmenimiz Mahir İz’i bu yakınlarda daha sık anımsamaya başladım. Mahir Hoca, karatahtaya çektiği öğrencilerine önce bir dize, beyit, üçlük ya da dörtlük yazdırıp konuşmasını şöyle tamamlardı: “Veznini bul, şair ne demek istemiş?” Payıma düşen sorulardan biri şuydu: “Hem bakarsın çeşmi rikkatle perişan halime Hem de birahmane say eylersin izmihlalime Ah bilsem vâkıfı hali perişanım mısın?” Şöyle anlaşılır hale getirebiliriz sanıyorum: “Hem kaygılı halime merhamet yansıtan bakışlarla bakarsın hem de yok olup gitmeme yol açacak acımasızca işler yaparsın. Acaba kederli, kaygılı durumumu biliyor musun? Yani bile bile mi yapıyorsun?” ??? Sanki şair yıllar öncesinden Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bugününü anlatmış. Bir yandan mantıkla bağdaşmasa da kulağa hoş gelen sözler söyleniyor. Öte yandan ise söylenenin tersi işler yapılıyor. Yapılanların ya da yapılmak istenilenlerin Türkiye’nin hayrına olacağını zannedenlerin “hık deyiciliği” de ülkedeki karmaşayı körüklemekten başka bir işe yaramıyor. ??? Yayın organlarına bakınca sanırsınız ki Türkiye’nin çözüm bekleyen sorunlarının başında sıkmabaş (türban) geliyor. Gelişmeler, anayasayı değiştirme girişiminin “türbana özgürlük” niyetiyle başlayıp sürdürülmekte olduğunu ortaya koyuyor. Başbakan’ın, İspanya’daki türbana ilişkin sözlerinin bir yoklama olduğunu, tepkilerin nitelik ve niceliğinin iskandil edilmesini amaçladığını ileri sürenler de var. Çeşitli açıklamalar AKP içinde de henüz kafa karışıklığının giderilememiş olduğunu gösteriyor. Başbakan, türbanı savunurken kullandığı “dini inanç gereği” söylemini bir adım ileri götürerek “siyasal simge olsa bile” şekline dönüştürdü. Ancak AKP anayasasını hazırlamakla görevli komisyonun yetkilisi Dengir Mir Mehmet Fırat, aynı saatlerde “dini inanç gereği” deme geleneğini sürdürüyordu. Daha önceki açıklamalarında “Türbanla ilgili bir düzenleme olmaması gerekir” demişken Fırat’ın dünkü açıklamasında, üniversitelerdeki kılık kıyafetle ilgili türbanlılık kavramının anayasada yer alacağı da vardı. Türban yandaşı yayın organlarında yer alan haberler, AKP’nin bu yaklaşımının yeterli olmadığını belirtiyordu. Yeni soru şuydu: “Peki ya kamuda çalışanların durumu ne olacak?” Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, Anayasa Mahkemesi’nin, Danıştay’ın kararlarının yasal dayanağı olmadığını iddia etmek anlaşılır gibi değil. Hele Anayasa Mahkemesi’nin “yasa denince akla ilk gelecek yasanın anayasa olduğunu” belirten kararı ortadayken. Anayasadan “laiklik” ilkesi çıkarılmadıkça, anayasaya, anayasaya aykırı madde yazma girişiminden medet ummak ancak bize özgü bir siyaset uzmanlığıdır. “Yargı biz ne istersek onu yapar” görüşü ise Türkiye’ye kara çalmanın yeni yaklaşımıdır. Yürüyüş komitesi, sağlığın paralı hale gelmesi halinde genel greve gidileceği uyarısında bulundu Daha büyük eylemler yolda ALİ AÇAR BURSA / ESKİŞEHİR Çok sayıda emek ve meslek örgütünün Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu (SSGSS) ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına yönelik gündeme gelen yasa tasarısının geri çekilmesi için önceki gün başlattığı yürüyüş ikinci gününde Bursa’ya ulaştı. DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi sözün bittiği noktaya gelindiğini belirterek “Halka ve emekçilere karşı oynanan bu oyuna karşı hodri meydan diyoruz. Daha büyük eylemler için yola çıktığımızı buradan bir kez daha bildi Çelebi: Sözün bittiği yerdeyiz. Halka ve emekçilere karşı oynanan bu oyuna karşı hodri meydan diyoruz. Daha büyük eylemler için yola çıktığımızı buradan bir kez daha bildiriyoruz. Gürsoy: Yürüyüşümüz 70 milyon içindir. Eğer sağlık hizmeti yalnız parası olanlara verilecek bir hale getirilirse genel greve kadar gideriz. riyoruz” değerlendirmesini yaparken Türk Tabipleri Birliği (TBB) Genel Başkanı Gençay Gürsoy, “Eğer sağlık paralı hale getirilirse genel greve kadar gideceğiz” uyarısında bulundu. Sabah saatlerinde Kocaeli Üniversitesi’nin kantininde DİSK’e bağlı grevdeki OLEYİS üyesi çalışanları ziyaret eden yürüyüş komitesi, emekçilerin yanında olduklarını vurgulayarak Bursa’ya hareket etti. Emekçiler, Bursa Atatürk Stadı önünde İzmir ve Ege bölgesinden gelen yürüyüş kollarıyla birleşerek Altıpark Caddesi’nden Tumara Meydanı’na yürüdü. Yürüyüş sırasında “AKP sağlığa zararlıdır”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek” sloganlarını atan emekçilere, çok sayıda yurttaş alkışlarıyla destek verdi. Tumara Meydanı’nda yürüyüş komitesini karşılayan KESK Bursa Dönem Sözcüsü Çetin Erdoğdu, alandaki büyük bir özel hastanenin inşaatını ve AKP il örgütü binasını göstererek başladığı konuşmasında, “Şu anda bu binayı burada yükselten ve kollayan AKP iktidarı, halka hesap verecek. Bursa halkı, emekçileri yok sayan vekillerin yanı sıra 1 Mart tezkeresine karşı duran vekilleri de görmüştür. Buradan sesleniyoruz: Faruk Çelik ve Başbakan bu yasayı hemen geri çekmelidir” ifadelerini kullandı. TMMOB Genel Başkanı Mehmet Soğancı da yürüyüşü gericiliğe, Dünya Bankası’na, IMF’ye ve AKP’ye karşı çocuklarının geleceğini korumak için başlattıklarını belirtti. Grup, konuşmaların ardından Ankara’daki büyük eylem öncesi Eskişehir’e hareket etti. Ç A L I Ş A N L A R AYA K TA Niçin yürüyorlar? İstanbul Haber Servisi Ankara’ya yürüyen emekçilerin, AKP’nin dayattığı SSGSS tasarısını protestosu sürüyor. Eyleme katılan işçi konfederasyonları, kamu çalışanları, meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşları, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı’nda özellikle değiştirilmesini istedikleri noktalar özetle şöyle sıralanıyor: ? Emeklilik için prim ödeme gün sayısı 7 binden 9 bin güne çıkarılmasın. ? Fiili hizmet zammı (yıpranma hakkı) kaldırılmasın. ? Katılım payı alınmasın. (Her muayene için 2 ile 20 YTL, tedavilerden ise 608 YTL’ye kadar katılım payı alınacak). ? Açlık sınırında yaşayanlardan ödeme istenmesin. GSS için, 145 YTL’den fazla kazananların 73475 YTL prim ödemesi öngörülüyor. ? İşçilerin emekli aylıkları 200 YTL ’ye düşürülmesin, yüzde 65 olan emekli aylığı bağlama oranı yüzde 50’ye indirilmesin. ? Tasarı, çalışanlar arasında ayrımcılık yapmasın. ? Emekli büyümeden payını alsın. ? İş göremezlik ödeneği 2/3’ten 3/5’e indirilmesin, sürekli işgöremezlik gelirinin alt sınırı kaldırılmasın. ? Malullük ve ölüm aylığı için prim ödeme gün sayısı 900 günden 1800 güne çıkarılmasın. ? Tasarı ile kurumun her hastalığı tedavi etme zorunluluğu kaldırılmasın. ? Tasarı ile hastanede kullanılan ilaç veya protez ücretinin yüzde 20’si hastadan alınmasın. (Fotoğraf: AHMET KURT) Kocaeli’de işçi eylemine destek Ortak eylem ve mücadele kararı alarak “Herkese sağlık ve güvenli gelecek için yürüyoruz” sloganıyla, İstanbul’dan önceki gün yürüyüş başlatan grup dün İzmit’in Kullar bölgesinde kurulu bulunan Kalibre Boru Fabrikası’nda bir aydır eylem yapan işçileri ziyaret ettiler. DİSK Başkanı Süleyman Çelebi, Birleşik Metalİş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu’nun da aralarında bu lunduğu yürüyüş grubu dün sabah saat 07.30’da fabrika önüne gelerek Kalibre Boru Fabrikası önünde işçilere destek verdiler. 18 Aralık tarihinde sendikalı oldukları gerekçesiyle iş akitleri feshedilen 8 işçinin sürdürdükleri mücadelede yanlarında olduklarını açıklayan Çelebi, Kalibre Boru işveren yetkililerine seslenerek, “Kalibre Boru işyerinde işveren ‘Sendika değiştir yoksa işten atarım’ diyorsa anayasa çiğneniyor demektir. Buradan Çalışma Bakanı’na çağrıda bulunuyorum. Bu çarpıklığa karşı çıkın” dedi. oerinc?cumhuriyet.com.tr KIRKLARELİ GÖRÜŞ Dr. ATİLLA ÖZSEVER * Tuzla 13. kurbanını da aldı İstanbul Haber Servisi İşçi ölümlerinin sıkça yaşandığı Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde alınmayan güvenlik önlemleri bir can daha aldı. 19 yaşındaki işçi Onur Bayoğlu, önceki gün iş güvenliği önlemlerinin alınmaması nedeniyle gemiden düşerek yaşamını yitirdi. DİSK’e bağlı Limterİş Sendikası, Bayoğlu’nun ölümünün “iş kazasından” değil, “iş cinayetinden” kaynaklandığını belirtti. Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde geçen yıl 12 işçi gerekli önlemlerin alınmaması sonucu yaşamını yitirmişti. Konuyla ilgili bir basın toplantısı düzenleyen Limterİş Sendikası Başkanı Cem Dinç, “Biz tersanelerde iş güvenliği ve işçi sağlığına ilişkin önlemlerin alınmadığını yıllardan beri söylüyoruz. Ama sesimiz duyulmak istenmiyor. Gerekli önlemler alınmazsa ölümlerin ardı arkası kesilmeyecek” dedi. Sendikalara, duyarlı kamuoyuna çağrıda bulunarak “iş cinayetlerine” seyirci kalınmamasını isteyen Cem Dinç, “Yetkililer sessiz kalıyor. Bunu tersine çevirecek olan, tersane işçileri ve emek örgütlerinin mücadelesidir. Tüm kurumları duyarlı olmaya ve bizlerle birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz” diye konuştu. Dinç, işçi ölümlerine dikkat çekmek için TBMM’ye yürüyüş düzenleyeceklerini belirtti. Hekimin sürgün çilesi bitmiyor İstanbul Haber Servisi AKP hükümetinin, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyelerine yönelik baskı ve sindirme politikası yürüttüğü belirtiliyor. SES Kırklareli Şube Örgütlenme Sekreteri Atilla Ergenekon, hastane hastane dolaştırılıyor. Kırklareli Devlet Hastanesi’nde ana çocuk sağlığı uzmanı doktor Ergenekon, daha önce üç kez, Kıyıköy, Kavaklı ve Kofçaz sağlık ocaklarına geçici görevle gönderildi. Ergenekon’un ataması şimdi de Demirköy Sağlık Ocağı’na yapıldı. Kırklareli Devlet Hastanesi’nde röntgen teknisyeni olan hemşire eşinin ise sağlık ocağında teknik imkânlar nedeniyle çalışma olanağı bulunmuyor. Çocuğu Kırklareli İlköğretim Okulu’na devam eden Ergenekon’un gönderildiği sağlık ocağında ise doktor açığı bulunuyor. SES Kırklareli Şube Başkanı İlknur Özcan Polat da iki kez geçici görevle ilçelere gönderildi. SES Şube Sekreteri Yavuz Açar, merkezdeki 5 No’lu sağlık ocağına gönderildi. Bıyıkları ve favorileri gerekçe gösterilerek maaşında kesinti yapıldı. Açar’ın ataması şimdi de Vize Kışlacık Sağlık Ocağı’na yapıldı. Ses Şube Mali Sekreteri Gürkan Başkaya, “Sağlıkta Yıkımı Durduralım” eylemine katıldığı için açığa alındı. Mahkeme kararı olmaksızın işyerindeki müdür yardımcılığı görevinden de alındı. KESK’e bağlı SES Merkez Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklamada, Kırklareli Valisi Hüseyin Avni Coş ve İl Sağlık Müdürü Mehmet Bilgin’in sağlık emekçilerinin anayasal girişimlerine tahammül edemedikleri ifade edildi. SES’in, herkese eşit, nitelikli ve ücretsiz sağlık hizmeti talep ettiği anımsatılarak üyelerinin sendikal faaliyetleri nedeniyle sürgüne gönderildikleri belirtildi. SES üyelerine atamalarda çıkarılan zorluklar ve keyfi uygulamaların yargıya taşındığı belirtilerek “Kırklareli Devlet Hastanesi’ne atanan müdür Mehmet Bilgin, hukuk dışı, baskıcı ve antidemokratik uygulamaları nedeniyle sağlık çalışanlarının vicdanlarında mahkum olmuştur. Sağlık emekçileri, bedeli ne olursa olsun, demokrasiyi, hukuk devletini, barışı, laikliği ve kamusal sağlık hizmetini savunmaya devam edeceklerdir” dediler. Sosyal Güvenlik Eylemleri Birleşmeli Halen TBMM gündeminde bulunan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısı’na karşı emek ve meslek örgütlerinin düzenlediği eylemler giderek artıyor. “Herkese Sağlık, Güvenli Gelecek Platformu”, 13 Ocak günü İstanbul Kadıköy’de kitlesel bir basın açıklaması yaptı. 15 Ocak’ta ise üç ayrı etkinlik söz konusuydu. Türk Tabipleri Birliği, TMMOB, DİSK, KESK, Türk Diş Hekimleri Birliği ve BASK, İstanbul’dan Ankara’ya bir yürüyüş düzenledi. Yine aynı gün Türkİş’e bağlı sendikaların şubeleri, tüm illerde basın açıklaması ve yürüyüşler gerçekleştirdi. Türkiye KamuSen üyeleri de işe bir saat geç gitti. Hak kayıplarına karşı işçi, memur, meslek örgütü üyelerinin bu etkinlikleri büyük önem taşıyor. Ancak bu eylemlerin sonuç alabilmesi için üç faktör de önemli: Öncelikle toplumun desteği sağlanmalı, eylemler giderek merkezi düzeyde birleşmeli ve siyasal iktidara karşı somut talepler ortaya konulmalı. Eylemlere bu çerçeveden bakmadan önce 5510 sayılı yasanın bazı maddelerinin Anayasa Mahkemesi’nce iptalinden bu yana geçen bir yılı değerlendirmek gerekir. Sendikalar ne yazık ki, bu bir yıllık sürede gereken tavrı göstermemişler, hükümet de sendikaların bu sessizliğinden yararlanarak ilk yasadan daha da fazla hak kaybına yol açan bir tasarıyı TBMM’ye sevk etmiştir. Türkİş içerisinde üst yönetimin “pasif” tutumuna karşı yerel düzeyde, şubeler ölçeğinde bir hareketlenme başlamış ve 23 ay öncesinde özellikle İstanbul’da 20’ye yakın şube, Türkİş’e Bağlı İstanbul Şubeler Platformu adıyla bir oluşum gerçekleştirmişlerdir. Bu platform, 10 Ocak günü İstanbul’da Petrolİş Sendikası’nın genel merkezinde anayasa taslağındaki Sosyal Haklar ile Sosyal Güvenlik Yasası konusunda bir panel düzenlemiştir. Coşkulu bir havada geçen panele 300’e yakın işyeri temsilcisi katılmış, işçiler ortak mücadele yapılması konusunda görüş açıklamışlardır. 13 Ocak günü Kadıköy’de yapılan eyleme belli bir düzeyde katılım olmakla birlikte yasadaki hak kayıplarının yeterince halka anlatılamadığı ya da toplumun henüz gerekli desteği vermediği gözlemlenmiştir. Türkİş’in 15 Ocak etkinliğiyle ilgili olarak yayımladığı genelgede, hükümetin dikkatini çekmek amacıyla basın toplantısı düzenlenmesi ve illerdeki AKP teşkilatını ziyaret için “randevu” istenmesi de hak kayıplarına karşı “fazlaca nezaket gösterilen” bir tavır olarak değerlendirilmiştir. Özetle 5510 sayılı yasanın geri çekilmesi ya da kırmızı çizgilerin iyi belirlenmesi için ortak, birleşik, somut hedefleri olan ve toplumun desteğini alan bir mücadele gerekli gözükmektedir. TASARIYA TEPKİ YAYGINLAŞTI Sosyal güvenliğin tasfiyesine herkes karşı! İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) AKP hükümetinin hazırladığı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı’nın TBMM gündeminden geri çekilmesi gerektiği belirtilerek tasarının yurttaşın hak kayıplarına neden olacağı vurgulandı. İzmir Tabip Odası Başkanı Suat Kaptaner, tasarının haksız, adaletsiz ve sağlıksız olduğunu, IMF’nin önerileri doğrultusunda hakların kısıtlanmak istendiğini açıkladı. Türkiye ekonomisinin yüzde 48.7’sinin kayıt dışı olduğuna dikkat çeken Kaptaner, “Bu genel sağlık sigortası kapsamında para toplanamayacağı anlamına geliyor” dedi. Ege Genç İşadamları Derneği tarafından yapılan açıklamada da yasa tasarısıyla çalışanların kazanılmış haklarının geriye alındığı, yıllarca çalışan insanların emeklilik haklarının ellerinden alındığı belirtildi. Emekçiler AKP’yi yine protesto etti AKP hükümetine tepki gösteren eylemciler, yasa tasarısının geri çekilmesini istedi. Adana’da bir araya gelen DİSK, KESK, TMMOB, TTB, TEB, TDB ve TÜRMOB üyelerine EMEP ve ÖDP temsilcileri de destek verdi. (FOTOĞRAF: YUSUF BAŞTUĞ) (*) Maltepe Üniversitesi CUMHURİYET 07 K