05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 OCAK 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER İktidarın özellikle Kadıköy’ü ikiye bölerek yerel seçimde CHP’den almak istediği vurgulanıyor POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA 5 Ağca için tahliye talebi ? ANKARA (AA) Gazeteci, yazar Abdi İpekçi cinayeti ve 2 ayrı gasp suçundan hükümlü Mehmet Ali Ağca’nın avukatları, müvekkillerinin tahliye talebini reddeden Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararına itiraz etti. Ağca’nın avukatları Yılmaz Aboşoğlu ve Gökay Gültekin, müvekkillerinin tahliyesi için başvuruda bulunmuştu. Başvuruyu görüşen Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi talebi reddetmişti. Alınan bilgiye göre, Ağca’nın avukatları, bunun üzerine dilekçe vererek Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararına itiraz etti. AKP’ de seçim telaşı İstanbul Haber ServisiAKP hükümeti yerel seçimler öncesi İstanbul’un ilçelerini yeniden şekillendirmeye hazırlanıyor. Hazırlanan yeni tasarıya göre Eminönü ilçesi Fatih’e bağlanacak, Kadıköy ve Gaziosmanpaşa ikiye bölünecek, Samandıra, Esenyurt ve Sarıgazi beldeleri ise ilçe olacak. AKP’li Ümraniye Belediyesi de geçtiğimiz aylarda nüfusun kalabalık olmasını gerekçe göstererek 14 mahalleyi bölerek mahalle sayısını 42’ye çıkarmıştı. Halk ve muhtarlıklar bölünmeye karşı çıkarak AKP’li Ümraniye belediyesinin oy alamadığı sol görüşlü ve Alevi yurttaşların oturduğu mahalleri muhafazakar yurttaşların oturduğu mahallelerle birleştirerek Ümraniye’nin de DinciFaşist Yapılanma... Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in katil zanlısı O. S. Trabzon’dan İstanbul’a tek başına mı gitti, yoksa arkadaşlarıyla mı? Hrant Dink, 19 Ocak 2007’de alçakça katledildi... Peki, bu cinayeti O. S. nasıl gerçekleştirdi? Yabancısı olduğu İstanbul’da, Şişli’de Agos gazetesini nasıl buldu, Dink’le nasıl karşılaştı? Cinayet işlediği sırada çevresinde kimler vardı? Hrant Dink suikastı “basit bir cinayet” değil, “örgütlü bir cinayet”ti ve ortada bir ihbar vardı: Trabzon Pelitli Jandarma Komutanlığı’nı arayan ihbarcı şöyle demişti: “O. S. İstanbul’a arkadaşlarıyla birlikte gitti...” Bu ihbar dokuz gün gizlendi... Hrant Dink’in öldürüleceği ihbarı ciddiye alınmadı... Hrant Dink’in öldürüleceği bilgisini veren kişinin kimliği bugüne dek neden açıklanmadı? Oysa, ihbarı değerlendirmeyen iki jandarma erinin yargılanması sürüyor... Dink cinayetinden sonra görevden alınan İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ne demişti: “Dink cinayeti Trabzon kökenli, örgütlü bir eylem!” Şimdi oturup düşünme zamanı... Önce Trabzon’da öldürülen rahip Santoro... Katil, 14 yaşında, O. A. adında bir çocuktu!.. Bu cinayet tam olarak aydınlandı mı? Rahip cinayeti örgütlü değil miydi? 14 yaşındaki çocuk O. A., Glock marka, pahalı silahı nereden bulmuştu? Malatya katliamının tutuklu ve tutuksuz sanıkları “Işık Evleri”nden çıktı. Peki, Hrant Dink cinayetinin içinde olanların hangi tarikatla ilişkisi var? ??? Malatya katliamı sanıklarının “Nurcu ağabeyleri” doğrudan Fethullahçılarla iç içe değiller mi mahkeme tutanaklarına göre? Malatya Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuklu sanıklar Emre Günaydın, Salih Gürler, Cuma Özdemir, Abuzer Yıldırım, Hamit Çeken... İlişkiler zincirini Kürşat Kocadağ ve Mehmet Gökçe açıkladı duruşma sırasında... Gazetelere baktım, Saidi Nursi’nin kitapları okutuluyormuş “Işık Evleri”nde... Peki, Fethullah Gülen’in kitapları yok muydu o evlerde? Bazı savcılar ve yargıçlar “Fethullah Gülen”in adının tutanaklara geçmesini unutuyorlar galiba... Medyada yazılıp çizilenlere bakıyorum... Benim “Hepimiz Hrant Dink’iz” sloganına bir itirazım yok, olamaz... İtirazım şu: Necip Hablemitoğlu, beş yıl önce evinin önünde, bir gece silahlı saldırı sonucu alçakça katledildi; Hrant Dink gibi... Hablemitoğlu’nu öldürenler şu ana dek yakalanamadı... Neden biz “Hepimiz Hrant Dink’iz” derken “Hepimiz Necip Hablemitoğlu’yuz” diye slogan atmıyor, bu faili meçhul cinayetin aydınlatılması için duyarlılık göstermiyoruz... Kimler öldürdü Hablemitoğlu’nu? Hangi güçler vardı bu cinayetin arkasında? Eğer faili meçhul cinayetlere, teröre karşıysak neden kimi cinayetleri görmezden geliyor, tek satır yazmıyoruz? Bizden olan, bizden olmayan!.. Böyle anlayış olabilir mi? Hrant Dink Ermeni kökenli Hıristiyandı ve Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı bir gazeteciydi. Necip Hablemitoğlu da Türk kökenli bir bilim insanı. İkisi de öldürüldü... Hrant Dink cinayetinin üzerinden bir yıl geçti. Bazı arkadaşlarımız cinayeti “ilkel milliyetçilik” olarak görürlerken Türkiye’nin dincifaşist eksene doğru çekilmesinde bu tür cinayetlerin etkisi olduğunu görmezden gelip Hablemitoğlu’nun öldürülmesi olayına nedense hiç girmiyorlar. Önce insanız!.. Türk’üyle, Kürt’üyle, Ermenisiyle, Rumuyla, Lazıyla, Çerkeziyle!.. ??? Gözlerini neden “tarikat evleri”ne çevirmiyor bu meslektaşlarımız? İlkel, yani kör milliyetçiliğe, ırkçılığa karşı çıkarken ırkçılığın dinle beslendiğini, Sıvas katliamının, kanlı pazarın, Kahramanmaraş’ın, Malatya katliamının, Trabzon’daki rahip cinayetinin aynı dincifaşist damardan beslendiğini, siyasal erkin “tarikat evleri”ni nasıl koruyup kolladıklarını neden yazmaktan çekiniyorlar? Yazsınlar ki “katil üreten” anlayışın Muammer Aksoy’dan Uğur Mumcu’ya; Bahriye Üçok’tan Ahmet Taner Kışlalı’ya; Çetin Emeç’ten Hrant Dink’e; Musa Anter’den Necip Hablemitoğlu’na dek hangi zincirin halkalarında olduğunu görelim... Eğer özeleştiri yapılacaksa eğitim alanındaki yapılanmayı ve sistemi salt “ilkel milliyetçilik” olarak değil, “dincifaşist kadrolaşma” olarak görmeden sorgulamaya başlamayalım. Ne dersiniz? DÜZELTME: Dün yayımlanan yazımda “Merkez Bankası’nı İstanbul’a taşıyarak...” bölümü “Ankara’ya taşıyarak” diye çıkmıştır. Düzeltir, özür dilerim. H. Ç. ? İstanbul’un ilçelerini yeniden şekillendirme çalışmalarına hız veren AKP hükümetinin hazırladığı yeni tasarıya göre Eminönü ilçesi Fatih’e bağlanacak, Kadıköy ve Gaziosmanpaşa ikiye bölünecek, Samandıra, Esenyurt ve Sarıgazi beldeleri ise ilçe olacak. CHP’li Kadıköy Belediye Başkanı Öztürk, “AKP, ‘hangi ilçeyi bölsem, hangisini birleştirsem de kazansam’ telaşında” diye konuştu. mografik yapısını değiştirmeyi planladığını öne sürmüşlerdi. AKP’nin şimdi de ilçeleri bölerek yerel seçimler öncesi zayıf olduğu bölgeleri kazanmayı planladığı iddia ediliyor. yılların ortalarından bu yana tartışılan bir konudur. İstanbul çok büyük hızla büyüyen bir kent. Örneğin Kadıköy, Ümraniye çok büyüdü. İstanbul artık bu yoğunluğu kaldırmıyor. Bazı ilçelerin bölünmesini destekliyoruz, fakat ilçeler ihtiyaca, nüfus yoğunluğuna göre mi AKP’nin yerel seçim hazırlığına göre mi bölünecek? AKP, kapalı kapılar ardında tartışma yürütüyor, nabız yokluyor. Meslek odalarının, bilim adamlarının, muhalefet partilerinin görüşleri alınmıyor” diye konuştu. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, AKP’nin yerel seçimler öncesinde kenti yeniden yapılandırma çalışmalarını “seçim kazanma telaşı” olarak değerlendirerek, “Bu konuyla ilgili resmi bir bilgi almadık. Biz de gelişmeleri basından takip ediyoruz. AKP, ‘hangi ilçeyi bölsem, hangisini birleştirsem de kazansam’ telaşında. Bizim CHP olarak öyle bir sorunumuz yok. Kadıköy’de CHP ‘Neye göre bölünecek?’ CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, ilçelerin bölünmesinin yıllardır gündemde olduğunu belirterek, bölünmeye sıcak baktıklarını fakat AKP hükümetinin tek başına hareket ettiğini söyledi. Tekin, “İlçelerin bölünmesi, 90’lı birinci parti konumunda. Kadıköy ikiye bölünürse 2 tane CHP’li belediye olur. Erengazi ilçe olursa, Ataşehir ve İç Erenköy bölgesinde seçmen profili CHP diyor. Orayı da alırız” diye konuştu. AKP’nin farklı hesaplar peşinde de olabileceğinin altını çizen Öztürk, “AKP, Merkez Bankası’nı Ataşehir’e taşımayı düşündüğü için de Kadıköy’ü bölmek istiyor olabilir. Turgut Özal döneminde de bir çok yer oy alabilmek uğruna il yapıldı. AKP, yerel seçimlerin telaşında. Fakat bu çok sağlıksız bir yaklaşım. Geçmişte varoşlar hep sola oy verirdi, şimdi sağ partilere oy veriyor. Yarın tekrar sola oy verirler belli olmaz” dedi. ‘Dinsel ayrışma acı bir tezat’ ? İstanbul Haber Servisi İspanya’nın başkenti Madrid’de düzenlenen Medeniyetler İttifakı toplantısında Türk iş dünyasını temsilen konuşan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, uluslar ve anlayışlar arasındaki dinsel, kültürel ve ekonomik farklılıkların, günümüzün siyasi ve toplumsal liderlerinin çabası olmadan aşılamayacağını belirtti. Koç, özellikle din kökenli ayrışmanın günümüzdeki gelişme çağında “acı bir tezat” oluşturduğuna dikkat çekti. Koç, hükümetlerin, gençlerin farklı olana saygı, empati kurma, karşılıklı anlayış ve küresel barış gibi değerler doğrultusunda eğitilmesine önem vermesini istedi. TÜRBAN YASAĞI ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART Erdoğan MHP ile çözmek istiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, türban ile ilgili tartışmaları dayanışma yoluyla çözebileceğini belirterek muhalefet partilerini ziyaret edebileceğini söyledi. Erdoğan, buna karşın “Biz bu noktada varız. MHP, ben de varım diyor. Mesele yok zaten. CHP yoksa yok. Olanlarla beraber yola devam ederiz” dedi. Erdoğan, İspanya dönüşünde Esenboğa Havalimanı’nda yaptığı basın toplantısında türban ile ilgili eleştirileri yanıtladı. Türkiye’ye döndüğünde konuyla ilgili bir soruyla karşılaşacağını bildiği için uluslararası bilinen ansiklopedilerde türbanın ve başörtüsünün tanımını çıkardığını belirten Erdoğan şunları söyledi: “Sayın Baykal, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın kafasının karışık olduğundan bahsediyor. Ben Baykal’a diyorum ki, ‘bilgi açısından ciddi bir bunalımın içindesiniz. Önce ansiklopediyi aç, türban, başörtüsü nedir, öğren.’ Meydan Larousse’a göre, türban, her çeşit yumuşak kumaştan, kenarsız kadın başlığı. Tülbent, Fransızca türban; başörtüsü, kadının saçlarını kapamak için başlarını örttükleri, işlemeli veya düz bez, eşarp…” dedi. Açıklamasında Türk Dil Kurumu ve Dil Derneği’nin sözlüklerine göre türbanın, ‘ince kumaştan yapılmış, başı sıkıca kavrayan bir başörtüsü’ olarak tanımlandığını belirten Erdoğan şöyle konuştu: “Ayrıca, Oxford İngilizce Sözlük ve Britannica İngilizce ile paralel Wikipedia’ya göre ise türban, Farsça ‘dülbent’ kökenli, Türkçeye ‘tülbent’ Fransızcaya ‘türban’ olarak geçmiş…Etimolojik kökenine bakıldığında, ‘türbanın’ Fransızca olduğu, Türkçe’de ‘tülbent’ dendiği görülmüştür. Eşarp, tülbent, başörtüsü, uzunluk ve kumaş ile birbirinden ayrılan aslında aynı şeylerdir.” “Bizim kafamız gayet nettir. ‘Karmaşıktır’ diyenler kendi kafalarının durumunu düşünsünler” diyen Erdoğan türbanın özgürlük konusu olduğunu ileri sürerek “Herkesin istediği gibi giyindiği bir dünyada, Türkiye hâlâ sorunu çözemiyorsa, özgürlükler noktasında ciddi bir sıkıntıdır” diye konuştu. Sorunun beraber aşılabileceğini kaydeden Erdoğan, “Biz bu noktada varız. MHP, ben de varım diyor. Mesele yok zaten. CHP yoksa yok” dedi. Rektörler toplanıyor ? ANKARA (ANKA) Rektörler, yarın YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan başkanlığında YÖK binasında toplanıyor. Komitede, üniversitelerde türbana serbestlik getirilmesi konusunun tartışılması bekleniyor. Toplantıya Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Uğur Erdener ve Bilecik Üniversitesi Rektörü Prof. Azmi Özcan ilk defa katılacak. 22 rektörün son toplantısı olması açısından da komite önem taşıyor. Bu yıl 22 üniversite rektörü Cumhurbaşkanı’nın atamasıyla değişecek. [email protected] ‘Halkın dininden elini çek’ DSP lideri Sezer, türbanı halkın değil, siyasetine insanların inancını, saf duygusunu alet eden kirli siyasetçilerin sorun haline getirdiğini vurguladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın türbanla ilgili açıklamalarına “Başörtüsü sorunu çözülsün istiyorsan, insanımızın dininden, inancından ve başörtüsünden elini çek” diyerek tepki gösterdi. Sezer dün parlamentoda düzenlediği basın toplantısında Erdoğan’ın “gizli gündemini açığa çıkardığını” vurgulayarak şu değerlendirmeyi yaptı: “Başörtüsü insanımızın sorunu değildir. Siyasetine insanımızın dinini, saf duygusunu, inancını alet eden kirli siyasetçilerin sorun haline getirdiği bir konudur.” Anayasa değişikliği ile Türkiye’nin diktatörlük sürecine taşınmaya çalışıldığını kaydeden Sezer, “Başbakan kafasının arkasındaki gizli yapıyı oluşturabileceğini sanıyor. Cumhuriyetin laik, demokratik yapısından da rövanşı alacağını düşünüyor” dedi. Sezer, Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınması tartışmalarıyla ilgili olarak da “Bu kuruluş egemenliğin de sembolüdür. Sayın Başbakan, bir süre sonra Hazine’yi, Maliye’yi ve hükümeti de mi İstanbul’a taşıyacaksınız? Buna gücü yetmez” diye konuştu Hâkim ve Savcılar Kanunu ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP ve DSP, bugün 5720 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair kanunun iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunacak. Milletvekilleri Halil Ünlütepe ve İsa Gök, saat 11.00’de CHP ve DSP’li 110 milletvekilinin imzasını taşıyan iptal başvurusunu Anayasa Mahkemesi’ne verecek. Anayasaya gerek yok “Bu zor bir şey değil, kolay” diyen Erdoğan, yeni anayasayı beklemeye gerek olmadığını ifade etti. Erdoğan, “Otururuz beraberce, mutabık kaldığımız bir cümleyle bu çözülür” diye konuştu. ‘Siyasal simge’nin anayasaya girmesiyle, kadınları zorla tesettüre sokan bir ülke olunacağını vurguladı hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 Baykal: Türban erkek dayatması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Tayyip Erdoğan’nın türbanla ilgili açıklamalarını “meydan okuma” olarak nitelendirirken “Türbanın anayasaya girmesi, Türkiye’nin anayasal zorlama ile kadınları tesettüre sokan, erkek egemen toplum haline geldiğini gösterir. Türbanın kadın özgürlüğü ile ilgisi yoktur, erkeklerin dayatmasıdır” diye konuştu. Baykal dün merkez yönetim kurulu toplantısında son gelişmeleri değerlendirdi. Edinilen bilgiye göre Baykal, Erdoğan’ın türbanla ilgili açıklamaları konusunda şu değerlendirmeleri RP VE FP’YE DAVA AÇILMIŞTI Araç kundaklama soruşturması ? İstanbul Haber Servisi Sultanbeyli İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Mehmet Akif Mahallesi’ndeki araç yakma olayına karıştığı ileri sürülen İsa Büyükdağ’ın (30) kaldığı eve operasyon düzenledi. Operasyonda, PKK’ye ait bez parçası ile DTP İl Saymanlığı’na sunulmak üzere düzenlenen kurban derisi toplama ve ilçenin gelirgiderleri ile ilgili bir rapor ele geçirildi. Büyükdağ tutuklandı. ? Türkiye’de başörtüsü sorunu olmadığını vurgulayan CHP lideri Baykal, “Türbanın siyasal simge olarak anayasaya girmesi, Türkiye’nin çağdaş laik yaşamdan bütünüyle uzaklaşması sonucunu doğurur” dedi yaptı: “Başbakan İspanya’da meydan okudu. Türbanın siyasal bir simge olduğunu hem kabul ediyor, hem de siyasal simgenin kamusal alanda kullanılmasını anayasa ile sağlamaya çalışıyor. Türkiye’de başörtüsü sorunu yoktur, türban sorunu vardır. Anadolu’nun geleneksel başörtüsü ile türbanın alakası yoktur. Başörtüsü bin yıllık bir gelenektir. Ama türban 25 yılllık yeni siyasal simge olarak ortaya çıkmıştır. Türbanın siyasal simge olarak anayasaya girmesi, Türkiye’nin çağdaş laik yaşamdan bütünüyle uzaklaşması sonucunu doğurur. Türkiye’nin kadınlarını tesettüre sokan, anayasal zorlama ile tesettüre sokan erkek egemen toplum haline geldiğini gösterir. Türbanın kadın özgürlüğü ile ilgisi yoktur, erkeklerin dayatmasıdır. Türbana anayasal güvence sağlanması, laik düzenle ilgili önemli bir dayatma olacağını gösterir.” Baykal, Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınması girişimiyle ilgili olarak da “78 yıldır Ankara’da. Bu, AKP’nin Ankara düşmanlığının, Cumhuriyet düşmanlığının bir sonucu” dedi. ‘Aşure gününe davetliyiz’ MYK toplantısında genel merkezde 23 Ocak’ta yapılacak aşure günü ile ilgili hazırlıklar da gündeme geldi. Baykal’ın “27 Ocak’ta Karacaahmet Dergâhı’ndaki aşure gününe başka önemli bir işi olmayan parti yönetici arkadaşlarımızla hep birlikte ka tılacağız. Ayrıca Anadolu’daki dergâhlardaki aşure günlerine milletvekilleri geniş bir biçimde katılacaklar. ‘Karacaahmet Dergâhı’ndan CHP’ye davet gelmedi’ şeklindeki haberler doğru değil. Resmen davetiye geldi. Bu etkinliklerimizin AKP’nin iftarı ile uzaktan yakından ilgisi yok. Geçen yıl da genel merkezde aşure günü yapılmıştı” dediği öğrenildi. MYK toplantısında oybirliği ile alınan karar gereği İsmail Cem adı parti meclisi toplantı salonuna verilirken, Cem’in ölümün birinci yılı olan 24 Ocak günü genel merkezde bir anma toplantısı düzenlenmesi kararlaştırıldı. Türban, parti kapatma nedeni ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın türbanın anayasaya gireceğini açıklaması bile başlı başına AKP hakkında kapatma davasını gündeme getirebilecek. Anayasa Mahkemesi’nin RP ve FP’nin kapatılması davalarında, türbanın siyasi bir simge olduğu, bunun da anayasanın 2. maddesindeki laiklik ilkesine aykırılık oluşturduğuna işaret edilmişti. RP’nin kapatılması davasını karara bağlayan AİHM, partinin laikliği tehdit eder hale geldiğine karar verip Türkiye’yi haklı bulmuştu. Türban nedeniyle kapatılan partiler hakkındaki ulusal mahkemelerin gerekçeleri ve AİHM’nin kararları dikkate alındığında, türbanın serbest bırakılacağı konusundaki iradenin açıkça ortaya konması bile iktidar partisinin kapatılması için yeterli neden sayılıyor. CUMHURİYET 05 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle