14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 EYLÜL 2007 PERŞEMBE 10 DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr Ermeni Dernekleri Asamblesi Bush ‘çekilmiyoruz’ derken Petraeus gelecek yıl birlik sayısının azaltılabileceğini söyledi Ban Kimun Darfur’da ? Dış Haberler Servisi BM Genel Sekreteri Ban Kimun, son 4 yıldır 200 bin kişinin hayatını kaybettiği ve milyonlarca kişinin evinden ayrılmak zorunda kaldığı, Sudan’ın Darfur bölgesine gitti. Sudan hükümeti ve hükümet yanlısı Arap “Cancavid” milislerinin siyah Afrika halkına yönelik insanlık suçu işlemekle itham edildiği Darfur’da 26 bin kişilik BM ve Afrika Birliği barış gücü konuşlandırılması hedefleniyor. Ban Kimun, bunun için bölgesel yöneticiler, mülteciler, sivil toplum kuruluşları ve aşiret liderleriyle görüşecek. Ban, bugün de Sudan’ın başkenti Hartum’a hareket ederek siyasi temaslarda bulunacak. ABD Irak’ta ‘direniyor’ Dış Haberler Servisi Irak’a gerçekleştirdiği sürpriz ziyaretin ardından Avustralya’ya geçen ABD Başkanı George Bush, Irak’taki güvenlik koşullarında ve siyasi durumda ilerleme gördüğünü savundu ve ABD birliklerinin Irak’tan çekilmesi yönündeki baskılara rağmen Iraklıların yanında direneceklerini söyledi. Bush, Sidney’de Avustralya Başbakanı John Howard’la düzenlediği basın toplantısında, “Yapacak çok iş var, ancak uzlaşma biçimleniyor” dedi. Howard da Irak konusunda ABD’ye olan tam desteğini yineledi ve askerlerini çekmeyeceklerini ifade etti. Bağdat Büyükelçisi Ryan Croker’la birlikte 10 Eylül’de Irak’taki durumla ilgili Kongre’ye rapor verecek olan Irak’taki ABD ? Gözler Irak’taki ABD’li yetkililerin 10 Eylül’de Kongre’ye vereceği rapora çevrilirken General Petraeus uzun vadede şu anki asker sayısının korunmasına gerek olmadığını belirtti. Irak’taki ABD güçlerinin komutanı Patraeus bundan sonra ülkesinin Irak’taki “taahhütlerinin” daha az olacağını söyledi. güçlerinin komutanı General David Petraeus ise Irak’taki ABD askerlerinin gelecek yıl mart ayında çekilmeye başlamasını tavsiye edebileceğini belirtti. ABC televizyonuna açıklamada bulunan Petraeus, ABD birliklerinin azaltılması işleminin mart ayında olup olmayacağı şeklindeki bir soruya “hesaplarınız doğru gibi gözüküyor” şeklinde cevap verdi. Herkesin aklında “uzun vadeli bir stratejiye ihtiyaç var ve bu zaman boyunca taahhütlerimizin düzeyi ne olmalıdır” şeklinde bir soru olduğunu söyleyen Petraeus, uzun vadede asker sayısının korunmasına gerek olmadığını ve ABD’nin taahhütlerinin şüphesiz şimdiye kadarkinden daha az olacağını ifade etti. Bush’un Irak’ta bu yıl içinde bir politika değişikliğine gitmeyeceği kaydediliyor. Irak’taki ABD ordusunun iki numaralı komutanı Tümgeneral Raymond Odierno, ABD’nin Irak’tan asker çekmeye başlayıp başlanmamasına karar vermesi açısından önümüzdeki 3 ya da 4 ayın çok önemli olacağını açıkladı. Odierno, geçen ay düzenlenen saldırı sayısının bir önceki yıla göre önemli oranda düştüğünü, şiddetin Bush’un talimatıyla yapılan askeri takviyenin doğru olduğuna işaret eder şekilde azal dığını savundu. Odierno, “Eğer yaptığımız şeyi sürdürürsek, daha az askerle ulaşabileceğimizi düşündüğümüz bir düzeye ulaşabiliriz” dedi. Beyaz Saray yakınına ‘soykırım müzesi’ YILMAZ POLAT ‘Irak hükümeti etkisiz’ ABD Devlet Denetleme Ofisi, Bush yönetiminin asker takviyesine karşın Irak hükümetinin siyasi ve güvenliğin sağlanmasına yönelik 18 hedeften 11’ini yerine getiremediğini belirtti. Irak’ta istikrarın sağlanmasına yönelik eksikliklere vurgu yapılan kurumun raporunda Bağdat’taki askeri operasyonların artırıldığı, ancak bunun yeterli olmadığı belirtildi. Kurum Başkanı David Walker ABD Senatosu’nda yaptığı konuşmada Irak hükümetini “etkisiz” olarak nitelendirdi. ‘Saldırılar azaldı’ Petraeus ve Crocker’ın Irak ziyareti sırasında Bush’a asker sayısının kısa dönemde azaltılmamasını tavsiye ettiği kaydedildi. İki yetkilinin Kongre’ye sunacağı raporda da ABD’nin asker sayısını artırmasının olumlu sonuçlar vermeye başladığının dile getirileceği belirtilirken WASHINGTON ABD’de Ermeni Dernekleri Asamblesi, Washington’da “Ermeni Soykırım Müzesi” açılması için harekete geçti. Müze için Beyaz Saray’a bir sokak ötede satın alınan eski bir banka binası, müze düzenlemeleri yapılmak üzere iki Amerikan şirketine verildi. Bina, Ulusal Basın Binası’na ve tüm müzelerin bir arada olduğu ünlü Smithsonian olarak adlandırılan bölgenin yakınında bulunuyor. Ermeniler 1993’te Washington’da açılan Yahudi Soykırım Müzesi’nde yer almak istemiş, ancak Türkiye’den gelen yoğun tepki üzerine müzede sadece bir plaket konmasına izin verilmişti. Kız arkadaşı olana ceza ? RİYAD (AA) Suudi Arabistan’da akrabalık bağı olmayan genç kızla dolaşan 18 yaşındaki bir erkeğe Kuran’ın bazı bölümlerini ezberleme cezası verildi. Cidde’de “namahremiyle” bir araya gelme suçundan yargılanan genç, ayrıca 40 hadis ezberleyecek ve ramazan sonunda mahkemeye gelerek cezai yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğini gösterecek. Suudi basınında, sabıkası bulunmayan gencin kırbaç ve hapis cezasından bu sayede kurtulduğu yorumu yapıldı. S Pentagon’u mahkemeye verdiler İVİL KAYIPLAR ? İnsan hakları örgütü ACLU, ABD ordusunun Ocak 2005’ten bu yana Irak ve Afganistan’da kaç sivilin ölümüne neden olduğunu açıklamasını istedi. Dış Haberler Servisi ABD’nin önde gelen insan hakları örgütü olan Vatandaşlık Haklarını Savunma Derneği (ACLU), Irak ve Afganistan’da ABD ordusunun Ocak 2005’ten beri neden olduğu sivil can kaybını açıklaması amacıyla önceki gün Savunma Bakanlığı Pentagon’u mahkemeye verdi. ABD yönetimini Afganistan ve Irak savaşlarında halkın bilgi edinme hakkını engelleyici önlemler almakla suçlayan dernek, ayrıca silahsız sivilleri ya da tutukluları soğukkanlı şekilde öldürmek veya ihmal sonucu ölmelerine yol açmaktan yargılanan ve çoğu beraat eden askerler aleyhinde açılan davalarla ilgili yeni belgeler yayımladı. ACLU, geçen nisan ayında uykularında öldürülen aileler, serseri kurşunlarla ya da yollarda kontroller sırasında vurularak ölen çocuklar için hazırlanan yüzlerce tazminat dosyasını yayımlamıştı. Lobi’ye eleştiri ABD’de yayımlanan Washington Times gazetesinin köşe yazarı Bruce Fein, 1915 olaylarının Ermenilerin iddia ettiği gibi soykırım olmadığını belirterek bu olayları “soykırımla eşdeğer” olarak tanımlayan ABD’deki Yahudi kuruluşu AntiDefamation League’ın (ADLİftira ve İnkâra Karşı Mücadele Birliği) ulusal direktörü Abraham Foxman’i eleştirdi. Foxman’in, 1915 olayları için “soykırım” diyen bir ADL görevlisini işten attıktan dört gün sonra aynı ifadeyi kullanmasının manidar olduğuna işaret eden Fein, Foxman’i, soykırım olmadığını vurgulayan Bernard Lewis, Justin McCarthy, Heath Lowry, Guenther Lewy ve Norman Stone gibi tarihçilerin eserlerini incelemeye davet etti. İran ile gaz anlaşması ABD’den Ankara’ya yaptırım tehdidi Dış Haberler Servisi ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Nicholas Burns, Tahran ile imzaladığı doğalgaz anlaşması nedeniyle Ankara’ya bir uyarı mesajı daha gönderdi. Avrupa’daki ABD radyosu RFE/RL’nin sorularını yanıtlayan Burns, ABD Kongresi’nin bu konuyu yoğun biçimde ele aldığını belirterek İran’ın petrol ve gaz sektörüne 20 milyon dolardan fazla yatırım yapan herhangi bir şirkete Amerikan yaptırımı uygulanacağına işaret etti. “Eğer dünyadaki diğer ülkeler, İran’ın nükleer probleminin çözülmesinde diplomasinin işlemesini istiyorlarsa, bu keskin uçlu, zorlu bir diplomasi olmak zorunda” diyen Burns, sıkı yaptırımların İran hükümetinin nükleer programda ilerlemesini güçleştireceğini belirtti. ABD’li yetkili, İran ile iş yapan bir enerji şirketi nedeniyle Avusturya hükümetini de uyardıklarını kaydederek, İran’ın nükleer güç sahibi olmasının Avrupa’daki dengeleri değiştireceğini ve ABD’nin Arap müttefikleriyle İsrail’i etkileyeceğini söyledi. Burns, “bu konudaki tutumlarını bütün dostlarına açıkça ifade ettiklerini” dile getirdi ve Ankara’yı, “İran, dünyada doğalgaz üreten tek ülke değil’’ diye uyardı. Okullarda savaş sanatı önerisi ? TOKYO (AA) Japonya’da, öğrencilerin köklerini unutmamaları için “savaş sanatları” ve judo, sumo gibi geleneksel sporların öğretilmesinin okul müfredatına dahil edilmesi önerildi. Eğitim Bakanı Yoşikazu Maetani, kurulun tavsiyesine ilişkin açıklamasında, “Japon geleneğini savaş sanatlarıyla öğrenmenin öğrenciler için iyi olacağını” söyledi. Iraklının kâbusu ev baskınları Irak’ın başkenti Bağdat’ın Sadr semtinde yola yerleştirilen bir bombanın patlaması sonucu 11 kişi öldü, 23 kişi yaralandı. Bağdat yakınlarında önceki günkü saldırılarda da 4 ABD askeri öldü. ABD ordusu, Kerbela kentinde dün düzenlenen baskında, İran Devrim Muhafızları’nın üst düzey yetkilileriyle bağlantısı olduğu sanılan “önemli bir kişiyi” yakaladıklarını açıkladı. Irak genelinde ABD ordusunun geceyarısı ev baskınları aralıksız sürüyor. Bağdat yakınlarında önceki gece bir eve baskın düzenleyen ABD askerleri, Iraklı ailenin bir oğlunu şüpheli olduğu gerekçesiyle gözaltına alırken hane halkının gözyaşları ve kaygı içindeki görüntüleri objektiflere yansıdı. (Fotoğraf: REUTERS) ‘İhmalkâr davranıldı’ USA Today gazetesinde önceki gün yayımlanan haberde ise Pentagon’un Irak savaşının başından beri ABD askerlerinin can güvenliğini sağlayacak daha gelişmiş aygıtlar sağlanması konusunda ihmalkâr davrandığının ortaya çıktığı belirtildi. Haberde, konuyu araştıran Temsilciler meclisi’nden bir komisyonun, Pentagon’un Irak’tan gelen isteklere rağmen mayına daha dayanıklı olması için özel olarak üretilen zırhlı araçların temini konusunda kararsız ve yavaş davrandıkları sonucuna ulaştığı ifade edildi. Uçakta nükleer bomba unuttular! Dış Haberler Servisi Bir Amerikan B52 bombardıman uçağına, yanlışlık sonucu 5 adet nükleer savaş başlığı taşıyan füze yüklendiği belirtildi. Army Times gazetesinin haberine göre 30 Ağustos günü ABD’nin kuzeyindeki Dakota üssüden hareket ederek ülkenin öbür ucunda yer alan Louisiana’ya hareket eden uçağa, yanlışlıkla beş adet ACM yüklendi. Nükleer füzeleri yükleyen personelin görevden alındığı belirtilirken, ABD Hava Kuvvetleri Sözcüsü Yarbay Ed Thomas, “Mühimmatın yüklenmesi söz konusu olduğunda Hava Kuvvetleri standartları çok titizdir. Silahlar her zaman muhafazamız altındaydı ve Amerikan halkına yönelik hiçbir tehlike olmadı” dedi. Üç saat boyunca yüklü kalan ve uçak indikten sonra fark edilen savaş başlıklarının, 5 ila 150 kilotonluk nükleer bomba taşıyabildiği, ancak istem dışı patlamamaları için güvenlik düzeneğine sahip oldukları bildirildi. Elveda Moskova itabımın adını “Merhaba Rusya” koyduğumda, dostlar takılmıştı: 20 yıldan fazladır Rusya’dasın. Selamlaşma değil, vedalaşma zamanı artık! Rusya’ya veda etmeye niyetim olmadığından, bu arkadaşların isteğini bu yazının başlığında karşılamaya çalışıyorum. Moskova’ya veda ediyorum. ??? Bizim köpek 7. ayını doldurdu. Size ondan söz ettiğim “Hayatı Paylaşmak İçin” başlıklı yazımla (3 Mayıs 2007) ilgili birçok sıcak ileti göndermiştiniz. Dört ayda usta köpek bakıcısı olunmuyor. Ama bu, küçük bir hayvanın (yazının burasında bizim “küçük” Labrador’un boyuna bosuna bakıp bir an duraksadım) insanın hayatına nasıl anlam ve mutluluk kattığını fazlasıyla kanıtlayacak bir süre. Aynı yazıda şunu da paylaşmıştım sizinle: “Kentlerin dışına taşmak istiyorum... Hem de günübirlik kıytırık bir misafir olarak değil... Toprağa, ağaçlara, çiçeklere, suya yakın yaşamak istiyorum... Beton yığınlarından ve devasa kibrit kutularındaki bana ayrılmış bölmeden istifa edip doğayla yakından tanışabileceğim küçük, ama bir yanı uçsuz bucaksızlığa açılan bir mekâna kavuşmak istiyorum...” Bu satırların mürekkebinin kurumasından yaklaşık dört ay sonra, 18 yıldır yaşadığım, hem sevdiğim hem de nefret ettiğim Moskova’dan ayrıldım. ??? Mesafe olarak çok uzakta değil; tersine, PERŞEMBENİN GELİŞİ HAKAN AKSAY eymiş efendim, Türkiye’de bir N ilk yaşanmış! Bir TV kanalı, bir cumhurbaşkanını fanilalı görüntülemiş ve bu haberi “flaşlar yaka yaka” ekranlara getirmiş. Bütün Türkiye, bir cumhurbaşkanının da evde fanila ile dolaşabileceğini öğrenmiş... Medyamızdan ödünç aldım bu satırları. Her biri koca bir satır gibi indi boynuma. Mesleğin ne diye soranlara gazeteciyim derken, şimdi bir de “Ahmet Necdet Sezer’i fanilalı görüntüleyenler”in meslektaşı oluverdim. Zaten Hülya Avşar’ın selülitlerini fotoğraflayan, Pınar Altuğ’un özel yaşamını dakikası dakikasına kaydeden, Helin Avşar’ı tuvalette sevişirken enseleyen o fırıldak gözlü zanaatçıların meslektaşı olma yükünü zor taşıyordum... Zaten birbirlerinin adını kullanarak veya ima ederek kendi aralarında cilveleşen ya da “Al sana polemik” diyerek küfürleşen köşe yazarları (namı diğer “yeryüzü tanrıları”) ile zaman zaman aynı sırada yer alma hissinin altında eziliyordum... Şimdi bir de Sezer’in fanilalı görüntüsü çıktı. Hem de “samimi ve halkçı edebiyatı” ile: “Bir cumhurbaşkanı da evde fanilalı dolaşabilirmiş meğer!..” ??? Dayanamıyorum... Ve sonunda açıklıyorum: Cumhurbaşkanları, başbakanlar, milletvekilleri, holding yöneticileri, gazete patronları, generaller, bilim adamları, danışmanlar, hatta astronotlar bile “bunları yapar”: Fanilayla gezerler, hatta fanilalarını çıkardıkları bile olur! Bazen burunlarını karıştırırlar! Ciddi bir tören veya toplantıda “olmadık şeyler” düşünürler! Karşı cinsle ilgili tutkulu emelleri olur, dahası ara sıra bunları [email protected] K Moskova Bölgesi’nin kente çok yakın bir noktasındayım. Ama ormanlık, tertemiz bir alanın içine yerleştirilmiş, küçük bir bahçesi olan bir evde yaşama özgürlüğünü, bahçede kahvaltı etme ve internete girme, çiçeklerin arasında dolaşma veya hiçbir şey yapmadan sessizliğin mis gibi kokusunu içime sindirerek gökyüzüne gülümseme keyfini yaşıyorum. Bunun, büyük şehirle aramdaki mesafeyi kat kat aşan bir “yaşam kalitesi farkı” olduğunu düşünüyorum. Bedeli parayla falan değil, yalnızca kişisel tercihle ve özgürlük anlayışıyla ölçülen bir tercih bu. Ne yanı başımda bakkal manav, ne şehir konforu ve apartman hayatının avantajları... Ama gürültü de yok, hava kirliliği de, komşu kavgaları da. Bahçemizi davetsiz ziyaret eden bir kediyi, birkaç kurbağayı ve hâlâ inatla ortalığı renklendiren kelebekleri saymazsak tam bir sükunet. Bir tek bizim 7 aylık dostumuzun coşkulu sevgi gösterileri... Komşu teyze bilgece konuşuyor: “Moskova çok güzel. İçinde her şey var. Kültür merkezi. Ama trafiğinden kalabalığına kadar tam bir stres yumağı. Şimdi Moskova’da yaşamak değil, Moskova’dan yararlanmak gerek.” Son cümle önce kulak tırmalıyor. Ama düşününce hiç de yanlış değil. İstanbul’da adalarda yaşayan arkadaşlarıma konuk gittiğimde, Ankara’da Gölbaşı’nda kaldığımda benzer şeyleri düşünmüştüm. 21. yüzyıl, kentleri, özellikle de büyük kentleri insanlardan çok işler ve ilişkiler için birer merkeze çeviriyor. Onlarsız olmuyor, ama onların içinde de kolay yaşanmıyor. Sezer’in Fanilası, Putin’in Kasları gerçekleştirirler de! Hatta tuvalete gittikleri bile görülmüştür! Gelin, bu ve benzeri konuların tartışılıp sonuçlarının halka açıklanacağı bir “Ulusal basın konferansı” düzenleyelim de bu iş bitsin. Bakalım, büyük adamların da böyle sıradan şeyler yaptığı gerçeğini duyunca halk arasında kaç kişi kalp krizi geçirecek?.. ??? Şimdi bir Türk gazetecisi olarak Türk basınında bizim ne kadar üstün, başkalarının, mesela, şu Rusların da ne kadar ilkel olduğunu yazmam daha uygun düşerdi kuşkusuz. Ama yapamıyorum... Putin’in balık tutarken çekilen “kaslı fotoğrafı” (Türkçesi biraz ayıp lan Aşk, bir kişi ile geriye ka , kın far ki da sın herkes ara r. çok fazla abartılmasıdı Bernard Shaw kaçacak, kusura bakmayın: “fanilasız fotoğraf”!) ne Rus medyasında fazla yer aldı, ne halk arasında uzun uzun konuşuldu. Eski bir Rus parlamento başkanının metresiyle ilgili haber gazetelerde çıktığında millet gülüp geçmişti. Bunların fotolarının flaşları neden sönük çıkıyor sizce? Sakın her şeye ilgilerini kaybetmiş olmasınlar! Mutlaka “Türki” bir açıklaması vardır!.. Aslında fırıldak gözlü gazetecilerin mantar gibi yaygınlaşmasında, elbette büyük adamlarımızın kendini ağıra satmasının da katkısı var. Bakıyorum Türk televizyonlarındaki siyasi söyleşilere; adam o kadar tepelerde geziyor ki, gazetecinin sözünü kesmesine bile dayanamıyor; hemen ona haddini bildirmeye kalkıyor. Rusya’da öyle mi? Bakan da olsa, general de, gazeteci onunla eşit konuşuyor; “Haksızsınız”, “Size katılmıyorum”, hatta “Demagoji yapmayın” diyebiliyor. Bizde bu olabilir mi? Sümme haşa! “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” Para İçerde Durmaz! Rusya’nın milyarlarca dolarlık İstikrar Fonu yurtdışında tutuluyormuş. Neden? Paralar çalınmasın diye. Bir gazeteci önerdi: Bari 2014 Soçi Kış Olimpiyatları’nı da yurtdışında düzenleyelim. Böylece paralar buharlaşmaz! CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle