14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 EYLÜL 2007 PAZARTESİ 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y Y Y Y A A A A PB 31 33 33 32 37 38 38 38 31 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y A PB A A A 30 31 30 28 36 34 33 31 38 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars A A A A A A PB PB PB 38 34 37 39 35 37 31 27 28 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Doğu Anadolu’nun doğusu ile zamanla yurdun kuzeybatı kesimleri parçalı bulutlu, gece saatlerinde Edirne ve Kırklareli çevreleri kısa süreli ve yerel olmak üzere gök gürültülü sağanak yağışlı diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı; iç ve doğu kesimlerde 2 ila 4 derece artacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Y Helsinki Y Stockholm Y Londra Y Amsterdam Y Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih PB 14 14 16 20 18 18 21 28 22 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y A Y Y Y Y PB Y 18 24 31 22 24 27 28 33 20 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm Y A A A A A PB A A 12 35 35 41 30 35 19 36 38 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu Yeni Dönemde Nereye?.. ? Baştarafı 1. Sayfada PKK bayrakları ve Öcalan posterlerinin açıldığı Kadıköy’deki mitinge polis müdahale etti GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Uras: Görev bize düşüyor HİLAL KÖSE EZGİ HIDIROĞLU lişmiyorlar, tersine uyuşuyorlar; Batı dünyası dışında ama, Batı’ya bağımlı bir devleti öngörüyorlar. Bu model AKP’nin sandıktan çıkan iktidarıyla demokratik bir görüntü kazanıyor, Batı ile çıkar ilişkisine dayanan elit kesimin katkısıyla gerçek yüzünü gizlemeye çalışıyor. ? Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, olmak ya da olmamak sorunuyla karşı karşıyadır. Bu sorunu aşmak için, her şeye karşın, toplumun yeterli gizilgüçleri yapısında barındırdığına inanıyoruz. AÇI C 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü kutlamak için Kadıköy İskele Meydanı’nda yapılan “Halkların Kardeşliği ve Özgürlüğü İçin Barış” mitingi, polislerce engellendi. Terör örgütü PKK bayrakları ve Abdullah Öcalan posterleri açıldığı gerekçesiyle, konuşmalar sırasında sık sık ses sistemini kapatan emniyet yetkilileri, programı yarıda kesti. Grup dağılmaya başladığında 20 kişi gözaltına alındı. Çok sayıda siyasi parti, dergi çevresi, sendika ve sivil toplum örgütü üyeleri Rıhtım Caddesi üzerinden yürüyerek Kadıköy İskelesi’nde bir araya geldi. “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Savaşa değil, işçiye, emekçiye bütçe”, “Kahrolsun ABD emperyalizmi”, “Savaş tacizdir, tecavüzdür”, “Dişe diş, kana kan, seninleyiz Öcalan”, “Gençlik Apo’nun fedaisidir” sloganları atan grup, alkışlar ve zılgıtKadıköy’deki mitingde 20 kişi gözaltı larla alana girdi. Öcalan posteriyle alana alındı. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR) na girmek istediği iddia edilen iki kişi gözaltına alındı. Program, yaşamını yitiren DEP milletvekili Orhan Doğan, öldürülen gazeteci Hrant Dink ve yaşamını yitiren demokrasi şehitleri için bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. ÖDP milletvekili Ufuk Uras, “1 Eylül Dünya Barış Günü’nü içimize sine sine kutlayabilmemiz için ülkede barışın tesis edilmesi gerekir. Bu ülkede, katiller, çokuluslu silah şirketleri ve bizi Ortadoğu’da birbirimize düşüren emperyalist güçler barış istemez. Barışı temin etmek bize kalıyor” diye konuştu. AKP hükümetinin programında, barış için tek bir cümlenin dahi geçmediğini belirten Uras, “Kürt gerçeğini tanımak zorundasınız” dedi. 1.5 saat erken bitirildi Programın konser bölümünde ilk olarak Mezopotamya Kültür Merkezi’nden Bülent Turan sahne aldı. Turan şarkısını söylediği sırada güvenlik güçleri ses sistemini kapattırdı.Konserlerin yapılmasına izin verilmedi. Miting, DTP milletvekili Sebahat Tuncel’in konuş ması ile bir buçuk saat erken bitirildi. Güvenlik güçlerinin müdahalesinin kabul edilemez olduğunu söyleyen Tuncel, “Barışa tahammülü olmayanlar günümüzü kutlamamıza bile izin vermediler. Gözünüzü istediğiniz kadar kapayın, bir sorun var” dedi. Polis, gruplar dağılırken ESP temsilcisi Ersin Sedefoğlu, DTP’li Mehmet Şakar, EğitimSen üyesi Haldun Özkan’ın da aralarında bulunduğu 7 kişilik tertip komitesini ve 11 göstericiyi gözaltına aldı. Çocukların da aralarında bulunduğu birkaç katılımcı ise polislerce dövüldü. Bağımsız Devimci Sınıf Platformu (BDSP) Taksim’de yaptığı gösteride, dünyayı kalıcı barışa kavuşturmak için sosyalizm mücadelesinin yükseltilmesi gerektiğini belirtti. Beşiktaş Belediyesi “Zaferden Barışa” sloganıyla düzenlediği 1 Eylül Dünya Barış Günü kutlamalarında üç dinin liderini Ortaköy’de bir araya getirdi. Ortaköy Sinagogu Hahamı Nafi Haleva, Ermeni Patriği Mesrop 2 ve İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı, konuşmalarında barış ve kardeşlik mesajı verdiler. Civan Gasparyan ve Yavuz Bingöl’ün buluşmasında şarkılar kardeşliğe adandı MÜMTAZ SOYSAL Anayasa Tepkisi: Bir YENİ dönemin “sivil” anayasa girişimlerini dikkatle izlemek gerekiyor. Şunu da bilerek ve hiç unutmadan: Cumhuriyeti “Ilımlı İslam Devleti”ne dönüştürme girişimi bütünüyle ve şimdiden anayasa hükümlerine tam anlamıyla yansımayacaktır. Öylesi, girişimin dış ve iç sahipleri açısından, temel ve son amacı zamansız açığa çıkarma ve tehlikeye sokma olur. Girişim, yıllar öncesinden beri sinsi ve temkinli bir tarzda yürütüldüğü için acemice hatalardan kaçınılacaktır. Yine de şimdiki anayasa girişiminin nelere tepki olduğuna ve neleri değiştirmek istediğine bakarak, varılmak istenen amaç konusunda birtakım ipuçları elde edilebilir. imdilik ortada bir metin ya da bir taslak yok. Kendiliğinden oluşup Bilkent Üniversitesi’nden bir profesörün başkanlığında çalışan ve iktidarca tasvip edildiği için neredeyse “yarıresmi” nitelik kazanmış gözüken bir kurulun hazırladığı metin birkaç gün sonra ortaya çıkabilir. Şu sıra sadece ondan alınma birkaç değişiklik piyasada. Metin açıklandığı zaman da onu asıl amacın anlaşılması açısından yeterli saymak yanlış olur. Öyle bir metin ister istemez, partili bir grubun eleğinden geçirilerek komisyon aşamasına gelir; ilk resmi pişiriliş o aşamada olacaktır. “Kamuoyunda tartışılma” denen ve nasıl gerçekleşeceği bile belli olmayan aşamayı beklemek de fazla işe yaramaz. Çünkü; bir kez daha vurgulamak gerekir ki girişimin anayasal yönü, asıl amacı kamufle etmek için kullanılacaktır. ma şimdiden elde tutulması gereken önemli ipucu şudur: “Renksiz bir anayasa yapma, yani anayasayı belirli bir ideolojiyi yansıtmayan, demokrasiye ve insan haklarına saygınlık koşuluyla her türlü ideolojiye çerçeve olabilen bir kurallar ve kuramlar bütünü olarak ele almak” biçiminde özetlenebilecek olan düşünce, ilk bakışta sanılabileceği kadar geçerli ve özellikle de “masum” bir düşünce değildir. Şimdi birtakım “bilim adamları”nca hazırlandığı söylenen metnin ana düşüncesi buysa, bilmek gerekir ki bu “demokrasi ve insan hakları” gibi şık etiketler gerisinde on dokuzuncu yüzyılın liberal ideolojisini tekrarlamaktan başka bir şey sayılmaz. Yetişme tarzları ve etkilenme kaynakları açısından bu düşünceye yatkın olan “bilim adamları”nın yaklaşımlarında şimdiki iktidar sahiplerine elverişli gelen özellik şu olsa gerek: Laiklik, özellikle Türk toplumu gibi büyük çoğunluğu İslam inançlarına bağlı bir toplumda, sakınılmaz ve zorunlu olarak, “bazı yasak”ların, “bazı olmaz”ların konmasını gerektiriyor. Bunlar devleti ve kamunun bütününü kapsayan işleri İslam dininin “her alanı kapsayıcı bütünlüğü”nden korumak amacını gütmekte. Böyle olunca, Türkiye’deki anayasa hazırlayıcılara mutlaka sorulması gereken, Hıristiyan Batı’nın demokrasilerinde belki aynı ölçüde mutlak olmayan soru şudur: Türk devrimlerinin özünü oluşturan bu “yasaklar” ve “olmazlar” bu ülkenin koşulları içinde “toplumu çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarıp” demokrasiyi ve insan haklarını gerçekleştirmeyi amaçlamıyor mu? Savunduğunuz “sivillik” bunları kaldırmaksa, asıl amacınız nedir? Çocukların düşüdür barış HATİCE TUNCER Ş Dünyaca tanınan Ermeni duduk sanatçısı Civan Gasparyan ve Yavuz Bingöl önceki akşam Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda müziklerini birleştirip dünya barışına adadılar. Bağlama ve duduktan dökülen ezgiler kardeşliğin ifadesi olarak yayıldı. Yannis Ritsos’un Barış şiiriyle konserine başlayan Yavuz Bingöl, en sevilen şarkılarını ve türküleri, orkestrası eşliğinde bağlamasıyla çalıp söyledi. İzleyiciler arasındaki ÖDP Milletvekili Ufuk Uras, AKP İstanbul Milletvekili Osman Yağmurdereli’nin içtenlikle türkülere katılan görüntüleri dev ekranlara yansıdı. Bingöl, Ahmet Kaya’yı “Şafak Türküsü’”yle anarken gözleri dolan izleyicileri bir anda Azeri türküleriyle coşturdu. Bingöl, Artvin’e Cilveloy’la uzandı, Ritsos’un şiirinden bestelenen Barış şarkısını okudu: “Çocuğun gördüğü düştür barış...” İkinci bölümde Civan Gasparyan duduğuyla Anadolu’da, Mezopotamya’da dolaşırken her parça sonunda büyük bir alkış kopuyordu. İzleyiciler, hareketsiz, sessiz, Gasparyan’ın nefesiyle yarattığı büyüye kapılıp gittiler. yok. Erdoğan ve Gül, kafa kafaya vermiş, 60. hükümeti oluşturmuş. İçişleri Bakanlığı’na, doğrudan AKP’nin iç işleri öngörülerek atama yapılmış. Dışişleri Bakanlığı’na, Gül’ün kontrolünün devamı öngörülerek atama yapılmış. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na, AKP’nin dışı öngörülerek atama yapılmış. Ekonomiyle ilgili bakanlıklara, ABD ve IMF dikkate alınarak atama yapılmış. Milli Savunma Bakanlığı’na, istikrar öngörülerek atama yapılmış. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda, Erdoğan’ın kafasındaki bazı hesaplar nedeniyle değişiklik yapılmış olmalı! Cemil Çiçek’in hükümet içindeki konumu, her alana taşınabilecek bir ‘libero’ havasında görünüyor! Erdoğan’ın İstanbul Belediyesi kadrosunun etkinliğinin biraz daha arttığı dikkati çekiyor. Yenilenmiş bir iç koalisyon! ??? Hükümet programında önceki dönemlerin krizli konularına doğrudan dokunulmamış. Belki de gerek görmediler. AKP’nin, çekirdek kadrosunu da tatmin edeceği tüm konuları ‘sivil anayasa’nın içine sokacağı anlaşılıyor. ‘Sivil anayasa’nın gündeme geliş biçimi pek de sivil olmadı. Biraz ‘sivilce’ oldu. Kapalı kapılar ardında hazırlanmakta olan anayasa taslağının getirip götüreceklerini önümüzdeki dönem enine boyuna işleyeceğiz. Belki de bu yılın, hatta 2008’in en önemli konusu anayasa değişikliği olabilir! Ekonomi, bu alana atanan bakanların bakışıyla biçimlenecek. Özet şöyle yapılabilir: Daha çok yabancılaştırma. Geçen dönem bu alanda atılan adımlar AKP’lileri tam olarak tatmin etmemişti. Bu kez bakalım yabancılaştırmadık bir şey bırakacaklar mı! Görünen o ki, bir yandan alabildiğine yabancılaşma yaşanırken öte yandan yoksulluğun yine ‘siyasal desteğe’ dönüştürüleceği programlara da devam edilecek. Bırak yoksul kalsınlar; karınlarını doyuracak yardım paketini ver, yoksulluğa kimin neden olduğunu unutup paket verene şükran duysunlar! Ekonomi politikası, kurumları yabancılaştırıp kasayı doldurma ve halkı yoksullaştırıp pakete bağlı kılma dengesinde devam edecek. Cari açık önemli ama, AKP’nin konusu değil! ??? AKP’nin hükümeti ve programı böyle... Parti dengeleri nasıl? Milli görüş çizgisindeki azalmayı eksilmeyi türban sayısıyla ölçmek olanaksız! Konunun bu yanıyla ilgili önümüzdeki günlerde daha net yorumlar yapılabilir. Dikkat çeken önemli durum; Bülent Arınç’ın yeri. Gerek parti gerekse Meclis kulislerinde Arınç’ın şöyle bir siyasal kariyer tarifi yaptığı konuşuluyor: ‘Ben, protokolde Erdoğan’ın ve Gül’ün arkasında yer alacağım bir koltukta olmam.’ Geçen dönemdeki Meclis Başkanlığı bu tarife uyuyordu. Bu dönemde de aynı tarifin geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Arınç’ın hükümette görev kabul etmemesiyle ilgili değişik yorumlar yapılıyor. Bize göre adı konmuş bir görev almaması, işlevinin sona erdiği anlamına gelmez. Dilindeki sivriliği kendisi de kabul eden, ‘’Dilimi tutsaydım, bugün Köşk’teydim’’ diyen Arınç, ikinci AKP iktidarı döneminde şöyle bir görev üstlenmiş olabilir: Partinin çekirdek çizgisinden sorumlu gölge genel başkan! ankcum?cumhuriyet.com.tr Yenice’deki festivalde barış adına beyaz güvercinler uçurulurken, barış meşalesi yakıldı. Festivale yurdun çeşitli yerlerinden çok sayıda yurttaş katıldı. Yiğidim Aslanım’ı el ele söylediler Bingöl bağlamasıyla “Türküler kardeştir” diyerek Gasparyan’ın yanına geçti. Bingöl ustayla aynı sahnede olmaktan gururlu, Gasparyan, gördüğü sevgiden mutlu görünüyordu. “Yiğdtim Aslanım”ın melodileri duduktan dökülmeye başladığında Zülfü Livaneli’nin sahnede görünmesi büyük alkışla karşılandı. Livaneli, izleyici olarak geceye katıldığını, ancak Bingöl’ün ısrarıyla sahneye geldiğini anlattı ve üç sanatçı el ele, tüm izleyicilerle Yiğidim Aslanım şarkısını söyledi. Konserin sonunda Sari Gelin’i Hrank Dink anısına okumak istediğini ifade eden Gasparyan, “İranlılar, Azeriler, Gürcüler bu türkünün kendilerine ait olduğunu söylerler. Sari Gelin hepimizin türküsü” dedi. Güvercinler, barış için uçuruldu. Gasparyan kendi dilinde, Bingöl’ün Türkçe ve Ermenice okuduğu Sari Gelin konserin son türküsüydü. Bingöl kendisini kucaklayan Gasparyan’ın elini öperken izleyicilerin ısrarlı alkışlarıyla sanatçılar bir kez daha seyirciyi selamlayarak vedalaştı. Bu sırada aniden boşalan sağanak yağmur da konserin bir başka güzel yanı oldu. A Güvercinler uçuruldu YENİCE (Cumhuriyet) Mersin’in Tarsus Yenice ilçesinde önceki gün “Barış Yürüyüşü” ile başlayan “4. Barış ve Kültür Festivali” sona erdi. Barış adına beyaz güvercinlerin uçurulduğu, barış meşalesinin yakıldığı festivale başta Akdeniz Bölgesi olmak üzere yurdun çeşitli yerlerinden çok sayıda yurttaş katıldı. Yenice Belediye Başkanı Veli Serin, “1 Eylül’ü artık kötü anılarıyla değil, insanlık adına barış, kardeşlik getirmesi dileğiyle anacağız” dedi. Festival, “1 Eylül Dünya Barış Günü”nde CHP Mersin milletvekilleri Ali Oksal, Vahap Seçer, İsa Gök, CHP Tarsus İlçe Başkanı Mehmet Oksal, Pir Sultan Abdal ve Hacı Bektaş Veli Dernekleri Adana, Mersin, Tarsus şube başkan ve yöneticileri ile kalabalık bir davetli topluluğunun katıldığı Barış Yürüyüşü ile başladı. Barış güvercinlerinin uçurulması ve Barış Anıtı’ndaki meşalenin yakılmasının ardından Karikatürcüler Derneği’nin “Barış” konulu karma karikatür sergisi açıldı. Barış Parkı’nda düzenlenen “Önce İnsan” konulu söyleşiye gazetemiz Adana Temsilcisi Çetin Yiğenoğlu, gazemiz yazarı Zeynep Oral, sosyal antropologyazar Cemal Şener, Prof. Dr. Alpaslan Işıklı ve ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan katıldı. Festival dün, Çetin Yiğenoğlu, gazemiz yazarı Şükran Soner ve Prof. Dr. Alpaslan Işıklı’nın katıldığı panelin ardından düzenlenen Selda Bağcan konseri ile son buldu. K. IRAK’TAKİ OPERASYON İran: Sınırımızı koruyacağız TAHRAN (AA) İran hükümeti, Irak’ın kuzeyini bombaladıkları iddialarına ilişkin olarak, “ordusunun ülke sınırlarının güvenliğini korumakta kararlı olduğunu” bildirdi. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Muhammed Ali Hüseyni, haftalık basını bilgilendirme toplantısında, İran ordusunun Irak’ın kuzeyini bombaladığına ilişkin iddiaların hatırlatılması üzerine, bu haberleri incelediklerini belirtti. Bombalama iddialarını yalanlamayan sözcü, şunları söyledi: “Irak sınırında bazı terörist gruplar yabancı güçlerin de yardımıyla faaliyet gösteriyor, sınırlarımızı ihlal ediyor, ülkemize silah sokuyor ve askerlerimizle çatışmaya giriyorlar. Son zamanlarda birçok askerimizi öldürdüler. Bölge ülkelerinin sınır güvenliği konusunda işbirliği yapmaları önemli. İran ordusu, sınırlarımızın güvenliğini korumakta kararlı.” Hüseyni, Filistin’deki siyasi gruplar arasında anlaşmazlıkla ilgili bir soru üzerine, Filistinli bütün siyasi gruplarla iyi ilişkileri olduğunu ve bu etkiyi kullanmak istediklerini ifade etti. İran hükümeti olarak Filistin’deki grupların birlikte hareket etmelerini ve anlaşmalarını istediklerini kaydeden Hüseyni, “Bu nedenle Filistinli grupları, siyonist rejimin onlara karşı büyük bir tehlike olduğunu hatırlatmak için İran’a davet ettik” dedi. Sözcü, Filistinli siyasi grupların İran’a ne zaman geleceklerinin henüz belli olmadığını söyledi. Öte yandan İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, Devrim Muhafızları Komutanı Rahim Safavi’yi görevden alarak yerine Muhammed Ali Caferi’yi atadı. Safavi’nin, silahlı kuvvetler konusunda üst düzey danışmanlığa atandığı bildirildi. Sözcü, değişimde ABD’nin Devrim Muhafızlarına karşı girişimlerinin herhangi bir etkisi olmadığını söyledi. Milyarlarca lira ilaca gidiyor ? Baştarafı 1. Sayfada [email protected] ‘Oy için teslimiyetçi olmayız’ ? BURSA (Cumhuriyet) CHP Bursa İl Örgütü’nce İznik ilçesinde düzenlenen “Siyaset Kampı” adlı seminerde konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, bazı kesimlerin Atatürkçülüğü ve Kemalizmi savunmalarından rahatsız olduğunu vurguladı. Öymen, “Türkiye’de Kemalizmi savunan partiler teslimiyetçi olmaz. Yabancıların menfaatına hizmet eden partiler olamaz. CHP’nin farkı ve özelliği burada. Biz bu kimliğimizi ‘biraz daha fazla oy alalım’ diye feda edersek biz biz olmaktan çıkarız, Atatürk’ün partisi olmaktan çıkarız” dedi. ci fiyatlarıyla da 11 milyar dolardır. Türkiye’de 2006 yılında kişi başı ilaç tüketimi üretici fiyatlarıyla 105 dolar, tüketici fiyatlarıyla da 145 dolardır” denildi. Rapora göre, Türkiye dünyanın en büyük 13. ilaç pazarına sahip ve 2009’da da ilk 10’a girmesi bekleniyor. Son 10 yılda Türkiye ilaç pazarı dolar bazında 4 kat büyürken, 2006’da ilaç sektöründe 3.95 milyar dolarlık üretim gerçekleştirildi. Resmi veriler ilaç üretiminin tüketime oranının Fransa’da yüzde 144, İngiltere’de yüzde 147, İtalya’da yüzde 138, İsviçre’de yüzde 592, İsveç’te yüzde 211, Danimarka’da ise yüzde 326 olduğunu gösteriyor. Türkiye’de ise aynı oran yüzde 60. Türkiye, geçen yıl ise 3 milyar dolarlık ilaç ithal ederken ancak 311 milyon dolarlık ihracat yaptı. Rakamlar, ithalatın ihracatı karşılama oranının yüzde 10’la sınırlandığını ortaya koydu. Tıp Kurumu raporunda söz konusu verilere işaret edilerek “İlaç ithalatımızdaki hızlı artış eğilimi dış açığımızda başat bir rol oynamaktadır. Gelişmiş ülkelerdeyse ithalat artışından fazla ihra cat artışı ve ilaç ticaret fazlası gözlenmektedir” değerlendirmesine yer verildi. Tıp Kurumu Genel Sekreteri Dr. Ali Rıza Üçer ise Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği’nce, AKP’nin Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın başarılı bulunduğunu ve sağlık harcamalarının faturasının artmasının doğal karşılandığını belirterek OECD ülkelerini yakalamak için sağlık harcamalarının artması gerektiğinin savunulduğuna değindi. Üçer, “Programın etkisiyle 2006 yılında kamu sağlık harcamaları, geri ödeme kurumlarının borç larıyla 22 milyar dolara, toplam sağlık harcamalarıysa 30 milyar dolara çıktı. Kamu sağlık harcamalarının yarıya yakını ilaç harcamalarından oluşuyor. Sağlık harcamalarında hızlı artış ve dışa bağımlılığın derinleşmesi, birbirini besliyor” dedi. Üçer, AB ve Dünya Ticaret Örgütü’nün dayatmalarıyla orijinal ilaçlara patent korumasının ötesinde yeni bir koruma avantajı sağlayan veri imtiyazı ve veri koruması yükümlülüklerinin 2005 yılında yürürlüğe sokulması nedeniyle, ilaç harcamalarının yükünün artacağını belirtti. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle