14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 EYLÜL 2007 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN dishab?cumhuriyet.com.tr Ülkede dikkat çekici boyutlarda ilerleme kaydedilirken muhafazakâr İslamcılarda da radikalleşme var DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ Türkiye’nin uzun yolu RICHARD MENG Fas Seçimleri ve ‘BOP’un Ayak Sesleri... Fas Krallığı Mağrip ülkelerinin kuzeybatısında yer alan 31.5 milyon nüfuslu meşruti bir krallık. Kral VI. Muhammed aynı zamanda İslamın da başı, müminlerin amiri. Okumayazma bilmeyenlerin sayısı toplam nüfusun yarısından fazla. Bu oran kadınlarda yüzde 60’la erkeklerden (yüzde 43) daha yüksek. Nüfusun yüzde15.9’unun yoksulluk sınırında yer aldığı ülkede kişi başına düşen yıllık gelir, 2005 verilerine göre 2000 dolar dolayında. Yoksulluk endeksine göre Fas, 102 ülke arasında 59. sırada. Yüzde 33 yoksulluk oranı ile Mağrip ülkeleri arasında sonuncu. Yeraltı ve yerüstü kaynakları ise oldukça sınırlı. Fosfat, tekstil, tarım, agroalimanter, demirçelik, elektronik ve turizm önde gelen sektörler arasında. Fas seçimleri, 2002 Eylül seçimlerinden bu yana dünya kamuoyunun ve basınının pek dikkatini çekmiyordu. O tarihteki seçimlerde Adalet ve Kalkınma Partisi’nin İslam referanslı bir parti olarak, sınırlı sayıda bölgede seçimlere girmesine izin verilmiş ve dinci parti seçimlerde 42 sandalye almayı başarmıştı. Söz konusu seçimlerde halk güçlerinin Sosyalist Birliği 48, milliyetçi İstiklal Partisi ise 50 sandalye kazanmıştı. Oysa AKP, yapılan anketlerde oyların yüzde 47’sini alabileceğiyle ilgili tahminlerin de itilimiyle, bu kez krallığın 91 seçim bölgesinin tümünde seçime girmeye karar vererek, ülkeyi şeriat ya da sınırlı da olsa ‘laik’ yönetimin devamı konusunda bir seçimin eşiğine getirmiştir. Seçimlerin dünya basınının ve kamuoyunun bu kez ilgisinin nedeni, sanırız bu noktada düğümlenmektedir. ??? 2006’da Batı yanlısı ‘Saydam Fas’ adını taşıyan sivil toplum kuruluşunun, dinci partinin oyların yüzde 47’sini alabileceğiyle ilgili tahmininin 7 Eylül seçimleri için geçerli olmaya devam edip etmediği bilinmemektedir. Ancak bu partinin geçen yıldan bu yana, dinci partilerin, aynı tornadan çıkmışa benzeyen seçim taktiklerini yoğun bir biçimde kullanarak, halkı kendi tarafına çekme çabalarını yoğunlaştırdığı gözlerden kaçmıyor. Halka ihtiyaç maddeleri dağıtmak, sağlık hizmetleri vermek, özellikle de ülkede tırmanan yolsuzluklarla savaş, tıpkı demokrasi, Avrupa Birliği’ne girmek gibi aslı esası kuşkulu kampanyalarla, seçmenleri kendi saflarına çekmenin çabasında görünüyorlar. Hamas’ın Filistin’de (Gazze) AKP’nin ise yolsuzlukla savaş dışında aynı taktikleri uygulayarak seçimlerden kazançlı çıktıkları anımsandığında dinci taktikler arasındaki benzerlik, gerçekten de ilginçtir. Ancak benzerlikler salt bunlarla sınırlı değil. Son günlerde konuyla ilgili olarak basınımızda yer alan bazı haberlerde Fas AKP’sinin Genel Sekreteri Sadettin Osmani’nin Le Monde gazetesine yaptığı açıklamada, ‘Türkiye’deki AKP ile çok iyi ilişkiler içindeyiz ve görüş alışverişi yapıyoruz. Ancak biz onlardan daha İslamcıyız ve laik bir ülke değiliz’ demiş ve ‘kendisine Türkiye’deki AKP’yi ve Erdoğan’ı örnek aldığını’ söylemiştir. (Akşam, 28.08.07) Ancak sözü geçen haberde Sadettin Osmani’nin ‘Partisinin adını ve amblemini bile Erdoğan’ın partisinden bire bir kopyaladığını söylediği savı’ doğru değildir. Zira olan bunun tam tersidir. Asıl kopyacı Erdoğan ve partisidir. Nasıl olmasın ki, Türkiye’deki ‘ılımlı İslamcı’ parti 14.08.2001’de kurulmuştur. Fas Demokratik ve Anayasal Halkçı Hareket Partisi ise 1998’de ‘idare lambası amblemiyle’ Adalet ve Kalkınma Partisi’ne dönüşmüştür. Erdoğan’ın AKP’sinin Fas AKP’sinden tek farkı, o da fark sayılırsa, amblemidir. İdare lambası, aslında daha uygun düşerdi. Ama sonuçta Edison ve Tesla’nın, bu kez nasılsa ışık yerine ‘karanlık saçan’ ampulü seçilmiştir! ??? Fas AKP’sinin lideri Osmani’nin söylemlerinde açıkça ‘el kol’ kesmek dahil şeriatı hâkim kılacaklarından söz ederken, son zamanlarda ‘ılımlı’ bir tavır takınarak demokrasiden, AB’ye girmekten dem vurmaya başlaması, bizimkilerle yoğun görüş alışverişi sırasında ‘takıyye’yi iyice öğrendiği anlaşılmaktadır. Osmani’nin AKP’sinin radikal İslamcı, koyu şeriatçı, cihatçı ve Mağripli El Kaide militanlarından oluştuğu, Fas halkının saklısı değildir. Bu açıdan bakıldığında Osmani’nin tek başına iktidar olması ya da koalisyonlarda yer alması göründüğü kadar kolay değildir. Ayrıca Fas’taki halihazır laik yönetici sınıf ve kral, ABD’nin ‘Ilımlı İslam Modeli’ projesi doğrultusundaki gelişmeler karşısında, kadınlara bin güçlükle sağlanan bazı hakların ortadan kalkacağı ve şeriatın ülkeyi çağdışı bir karanlığa mahkum edeceği kaygısıyla, sınırlı da olsa laik demokrasiyi korumak için AKP’nin yolunu kesecek yasal bazı önlemler de almış bulunmaktadır. Bugünkü nisbi seçim korunacak, seçimlere işbaşındaki koalisyonuna avantaj sağlayacak yeni seçim bölgeleri düzeniyle girilecektir. Seçimlerin kaderinde rol oynayacak bir başka öğe ise ülkenin en güçlü İslamcı örgütü Adalet ve Hayırseverlik Partisi Başkanı Şeyh Yasin’in bu kez de, 2002 seçimlerinde olduğu gibi seçimleri boykot edip etmeyeceğidir. 2002 seçimlerindeki boykot çağrısı seçmenlerin yüzde 50’ye yakınını sandığa gitmekten alıkoymuştu. Fas bu zor kavşağı aşmak zorunda. Aksi halde, Mağrip’te Körfez emirlikleri benzeri şeriatçı oluşum tehlikesi Akdeniz’de, tam da AB ülkelerinin karşısında kaçınılmaz olacaktır! A bdullah Gül, aydınlanma karşıtı “kötü”yü simgeleyen biri olarak mı orada? Yeni Türk Cumhurbaşkanı’nın varlığında askerlere gerçek bir tehlike olarak görünen şeyi, şimdiye kadar düşünmek zordu. Bunun için Gül’ün sahip olduğu liderlik vasfı pek cılızdır. Ilımlı İslamcıların güçlü adamı, yine Erdoğan’dır; hükümetin başıdır ve Gül ile, kendi uygun gördüğü bir adamı başarıyla yerine yerleştirmiş bulunuyor. Yaklaşılabilir bir diplomat olarak tanınan Abdullah Gül, eğer Türkiye’nin gelecekteki rotası söz konusu ise, gerçekten de temel sorun değil. Sorun, ülkenin içerideki parçalanmışlığında yatıyor.Bu ülkede, dikkat çekici boyutlarda toplumsal ve kültürel ilerlemeler kaydedilirken, karşı tarafta, yani muhafazakâr İslamcılarda da bir radikalleşme var. AB mi, değil mi? Türkiye’nin önünde, sürekli bir biçimde nereye doğru bir gelişme göstereceği açıkça ortaya çıkıncaya kadar, hâlâ uzun bir yol bulunuyor. Hızla ve hemen AB’ye uyumlu hale gelemeyecek, ama Avrupa’dan da hiç öyle tamamen yüz çevirmeyecektir. Bu ya öyle ya böyle mantığı ki ül, Avrupa’daki cumhurbaşkanı Türkiye olarak AB üzerine konusunda sürdürülen kesinlikle kendi tartışmalarda hep böyle bir ağırlığını mantıkla koyabilir ama hareket ediliryanlış insanlara bu noktada kötü konu tarihsellik dışıdır ve başlıkları da verebilir. Avrupa, gerçeğe de yabancıdır. ikincisinin Bu uzak gerçekleşmesini hedeften (AB zorlaştırmalıdır. mi, değil mi?) bakarak, konu üzerinde düşünmek doğru olmaz. Çok daha önemli olan, bugündür. Yani: Avrupa’dan beklentileri ve Türk politikacıların da vaatlerini ciddiye almak... Gül, şimdiye kadar AB’ye yaklaşım için propaganda yapanlardan biridir. Cumhurbaşkanı olarak bu noktada kesinlikle kendi ağırlığını koyabilir ve ılımlı muhafazakâr kuşkucuları, liberal demokrasi yönündeki uzun yolda beraberinde taşıyabilir. Ama yanlış insanlara kötü konu başlıkları da verebilir. Açık olan şey, sadece şudur: Avrupa, Gül’ü, bunlardan birincisini gerçekleştirmesi için desteklemeli ve sonuncuyu gerçekleştirmesini ise zorlaştırmalıdır. Yakınlık ve açıklık sinyalleri vererek, geri itme sinyalleri vererek değil. Almancadan çeviren: Osman Çutsay (Frankfurt Rundschau, Almanya, 29 Ağustos 2007) G Kosova: Sonuçsuz görüşmeler, sonuç olmaya başladı MARİANNA BELENKAYA B elgrad ve Priştine’nin temsilcilerinin, Viyana’da “troyka” (Rusya, ABD, AB) ile yaptıkları ayrı görüşmelerden, sorunun tarafları olarak, Kosova’nın statüsünün belirlenme sürecinde provokatif sayılabilecek hareketler yapmama konusunda anlaşmaları dışında hiçbir somut sonuç çıkmadı. İşin ilginci; ne çatışmanın tarafları, ne de troykanın temsilcileri, Viyana müzakerelerinden hiçbir yeni gelişme beklemiyorlardı. Peki, kimsenin bir şey beklemediği yerde müzakere yapılabilir mi? Öyleyse, Kosova’nın statüsünün belirlenmesi için böyle bir dizi müzakere düzenlemeye ne gerek var? Hatırlarsak, görüşmelerin yeni etabı, Moskova’nın, Belgrad’ın tarafını tutması ve iki tarafın üzerinde anlaşmadıkları bir planın kabul edilmesinin söz konusu olmayacağı hususunda ısrar etmesi sonucunda çıkmaza girmişti. Sonuçta, AB’nin de devreye girmesi, Rusya ve ABD’nin de onay vermesiyle, bir “troyka” grubu oluştu. Troykanın temel amacı, görüşme sürecinin devam etmesi. Bu nedenle, ne ağustos ayının başında Balkanlar’da yapılan görüşmelerden ne de Viyana’da bu ay sonunda yapılan görüşmelerden somut bir sonucun çıkmamasına tepki gösteren var. Buna göre, tarafların görüşmelere devam etmesini bile başlı başına sevindirici bir olay olarak görmek gerekiyor. Peki ama, sonuçsuz görüşmelere daha ne kadar devam edilecek ve bu kime ne kazandıracak? Görüş ayrılığında iki temel unsur Gerek troyka üyeleri arasındaki, gerekse Priştine ile Belgrad arasındaki belirgin görüş ayrılıkları, iki temel unsura dayanıyor. Birincisi, görüşme sürecine bir bitiş tarihinin verilip verilmemesi; ikincisi ise Kosova Arnavutlarının, ABD’nin ve AB’nin benimsediği, Rusya ile Sırpların ise karşı çıktıkları Ahtisaari Planı’nın temel alınıp alınmayacağı. Kosova Arnavutları ve onları destekleyen ABD, görüşmelerin 10 Aralık’a kadar bitmiş olmasını istiyorlar. Bu tarihte, troykanın raporunu hazırlayıp Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne sunması gerekiyor. Fakat Kosova yönetiminin Adalet Bakanı Yunus Salihay, 10 Aralık’tan sonra Kosova’nın bağımsız bir devlet olarak hareket etmeye başlayacağını açıklayıverdi. Özerk yönetimin Başkanı Fatmir Seydu da aynı yönde tavrını ortaya koydu. Seydu’ya göre, yeni 120 günlük görüşme süreci, bölgenin statüsünün belirlenmesinde kesin sonuç getirmeli; yine Seydu’ya göre görüşme sürecinin uzaması, faydadan çok zarar getirebilir. Belgrad ve Moskova’ya göre ise zaman sınırlamasının hiçbir anlamı yok. Zira 10 Aralık tarihi, troykanın raporunu sunması gereken tarih; yoksa hiçbir yerde, 10 Aralık’a kadar Kosova’nın statüsünün belirlenmesi gerektiği yazılı değil. İşin ilginci, Kosova Arnavutlarının zaman kısıtlaması konusundaki ısrarlarına karşılık, onlar da bir yerde zaman kazanmaya ve bu süre içinde, AB içinde Sırbistan’a yakınlık göstermeye başlamış olan Slovakya, Romanya ve Yunanistan gibi ülkeleri ikna etmeye çalışıyorlar. Öte yandan Sırbistan, kendi topraklarının elden çıkmasına asla razı olmuyor. Sırbistan Devlet Başkanı Voyislav Koştunitsa, geçenlerde yaptığı açıklamada, Belgrad yönetiminin, Kosova Arnavutlarının tek taraflı bağımsızlık ilanı durumunda ne tepki gösterileceği üzerinde çalıştıklarını söyledi. Kısacası, bölgeyi karışık günler bekliyor... Rusçadan çeviren: Deniz Berktay (Rusya Resmi Haber Ajansı RIA Novosti, 31 Ağustos 2007) AYDIN 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI Dosya No : 2006/2530 ESAS İDAKÖY ÇİFTLİK EVİ Kazdağı/İda Geçmişe gidiyoruz, Sarıkız/Karataş Zirvesi (Gargaron) yürüyüşü: Komşularımız Türkmenler, yüzyıllardır süren gelenekleri gereği, 1525 Ağustos günlerinde Kazdağı/İda’nın zirvesinde konaklayarak, “Sarıkız Hayırı”nı yapacaklardır. İliada ve Troya öyküleri ile yoğrulan bizler de, binlerce yıldır sürdüğüne inandığımız bu geleneğe uyarak, Zeus’un yanına yerleşen Sarıkızana’yı ziyaret edeceğiz. Etkinliğimiz 4 gün üzerine kurulu (2225 Ağustos) ve katılımcı sayımız 10 kişi ile sınırlıdır. Uyku tulumu ile ufak çadır getirilmesi zorunludur. 1. Gün/Çar. Otelimize giriş, Çamlıbel ve Tahtakuşlar’ı tanıma. 2. Gün/Per. Zeytinliçayı/Kanyonu’nda dere safari. 3. Gün/Cum. Zirve yürüyüşü (78 saat) ve dağda konaklama. 4. Gün/Cmrt. “Sarıkız Kurban Hayırı”nı izleme ve dönüş. Ayrıntıları öğrenmek üzere lütfen telefon ediniz. Sevgiyle, Semaİskender Azatoğlu www.idakoy.com / [email protected] ÇamlıbelEdremit/0266 387 34 020532 636 34 50 Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: TAPU KAYDI: Aydın İli, Merkez İlçesi, 1. Bölge, Cumhuriyet Mahallesinde kain, tapunun 1199 ada, 28 parsel, 5203 sahifesinde kayıtlı 188 m2 miktarlı 1 zemin üç normal kat bahçeli betonarme apartman vasıflı taşınmazdaki 2/8 arsa paylı, 2. kat 3 bağımsız bölüm numaralı meskendir. İMAR DURUMU: Aydın Belediye Başkanlığı İmar İşleri Müdürlüğünün 01.06.2006 tarih ve 30435456 no’lu imar durumu yazısında; “Taşınmaz, imar planında konut alanında kalmakta olup kitle nizam dört (h:12) kat plan şartı öngörülmüştür. İmar plan örneği ilişikte sunulmuştur” şeklinde yazılmıştır. HALİHAZIR DURUMU: Satışı yapılacak mesken, Merkez ilçe, Cumhuriyet (Fatih) Mahallesi, Yunus Emre Caddesi No: 29 Aydın adresindedir. Daire; 1 antre, 1 salon+ salomanje, 2 yatak odası, bir mutfak, bir banyo, bir WC ile iki balkondan ibaret, 105 m2 alanlı bir bağımsız bölümdür. Antre, salon+salomanje, 1 yatak odası, mutfak ve iki adet balkonun zeminleri, karo plaka kaplıdır. Banyo ve WC’nin zeminleri ise kalebodur ile kaplıdır. Mutfak tezgahı, fayans ile kaplı olup mutfak tezgahının alt ve üst kısmında bulunan dolaplar ise ağaç dolaptır. Banyonun duvarlarının tamamı çepeçevre tavana kadar fayans ile kaplıdır, içerisinde klozet ve lavabo mevcuttur. WC’nin duvarlarının tamamı, çepeçevre tavana kadar fayans ile kaplıdır. Dairenin duvarları plastik, tavanları ise kireç badana ile kaplıdır. İç kapıları ahşap doğramalıdır. Dış kapı ve pencerelerinin bir kısmı ağaç ve bir kısmı plastik doğramalıdır. Isıtma sistemi, katı yakıt iledir. Güneş enerjisi sistemi mevcuttur. Elektrik ve suyu mevcuttur. Ana yapı takribi 20 yıllıktır. Taşınmaz, her türlü altyapı ve belediye hizmetlerinden yararlanmaktadır. Daire, kat mülkiyeti ile yükümlüdür. MUHAMMEN BEDELİ: Taşınmaz, halihazır durumu ve özellikleri, emsal rayiç değerleri göz önünde tutulduğunda 65.000,00 YTL. muhammen bedelle satışa arz edilmiştir. SATIŞ ŞARTLARI: Taşınmazın 1. satış günü 18.09.2007 Salı günü olup 15:30 15:45 saatleri arasında Aydın 2. İcra MüdürlüğüAdliye SarayıAydın adresinde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen değerin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak şartıyla 28.09.2007 Cuma günü aynı yerde ve saatlerde ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da rüçhanlı alacaklıların alacağını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin % 40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Tellaliye resmi, damga vergisi, KDV, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılar ile diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın Dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderacatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2006/2530 esas sayılı dosya numarasıyla Müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 28.08.2007 (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. * Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. Basın: 47323 İngilizceyi İngilizce kaynaklardan öğrenin... Westminster University ve Premier College sertifikalarına sahip, London School of Busness Administration’da master yapmış ÖĞRETMENDEN, BRITISH ENGLISH Gramer, derslere yardımcı, sınavlara hazırlık İş İngilizcesi (Business English) ve İngilizce iş görüşmelerine (Interview hazırlık. Acıbadem / İstanbul 0 536 225 07 80 Cumhuriyet Mahallesi ÇantaköySilivri Yazkış oturmaya hazır sıfır lüks villa Tel: 0532 277 84 76 CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle