16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 EYLÜL 2007 PERŞEMBE 6 Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu, 2006’da dünyada 144 sendikacının öldürüldüğünü açıkladı. Konfederasyonun sendikal hak ihlallerine yer verilen yıllık raporunda Asya’da Filipinler’de 33 sendikacının öldüğü belirtildi ve Gine’de ise polisin sendikacıların gösterilerine sert tepki gösterdiği kaydedildi. Raporda, ABD’de milyonlarca işçinin örgütlenme hakkından mahrum olduğu, Avrupa’da da sendikal özgürlüğe gereken saygının gösterilmediği ve toplu görüşmeleri gerçekten ciddiye alan şirketlerin sayısının yüzde 10’dan az olduğu belirtildi. HABERLER Bangladeş’te işçiler ayaklandı Bangladeş’te bir arkadaşlarının fabrikada öldüğü söylentisi yüzünden tekstil işçileri ayaklandı, polisle çıkan çatışmada 100 kadar kişi yaralandı. Yüzlerce tekstil işçisinin Dakka İhracat İşlem Bölgesi’ndeki binalara taşlar ve sopalarla saldırmaları üzerine, polis gözyaşartıcı bomba kullandı. Olaylar üzerine, bölgedeki 100 kadar tekstil imalathanesi süresiz kapatıldı. Fabrika işçisinin öldüğü yönündeki söylentinin aslının çıkmadığı belirtildi. Ücretlerinin ödenmemesi ve fazla çalıştırılmaktan şikâyet eden Bangladeşli işçilerin huzurluğu son yıllarda arttı. 2006’da 144 sendikacı öldürüldü Memur zammı haftaya görüşülecek Memur sendikaları haftaya Kamu İşveren Kurulu ile masaya oturacak. 25 Eylül’de bir araya gelmesi beklenen taraflar, Uzlaştırma Kurulu’nun zam teklifini tartışacaklar. Hükümet, memura iki teklif sunmuştu. İlk teklifte hükümet yüzde 2 artı 2 zam, enflasyon farkı, 25 artı 25 YTL denge tazminatı, ikinci teklifte yüzde 2 artı 2 zam, enflasyon farkı, 20 artı 20 YTL denge tazminatı, herkese 10 YTL taban aylığı önermişti. Memurlar ise yüzde 2+2 zam, 20 artı 20 denge tazminatı, 30 artı 30 taban aylığı ve 10 YTL sendika aidatı teklif etmişti. PERŞEMBE ORHAN BURSALI Anayasa: Demokrasi?! Yeni anayasanın özgürlükçü olacağı ve demokrasiyi güçlendireceği ileri sürülüyor. Şimdilik hiçbir şey bilmiyoruz, en azından ben; yeni anayasa ülkemizde hangi demokrasiyi ve nasıl güçlendirecek? Sadece ortada dolaşan bir sürü boş laf var. Özellikle, AKP’nin kamuoyu oluşturmada sırtlarına binerek yürüdüğü (Ergin Yıldızoğlu’nun transformisso dediği kişilerin) köşe yazılarında!.. Sadece şunu diyorlar: 12 Eylül Askeri Anayasası’nı değiştirmek, sivillerin yeni anayasa yapması bile “demokratik” ve “özgürlükçü” olmaktır! İçerik falan önemli değil! Yeni anayasa Türkiye’ye hangi alanlarda özgürlük ve demokrasi getirecek? Bazıları, efendim devletin milleti olur muymuş, miletin devleti olacak, böylece özgürleşeceğiz havasında! Dün Erdoğan’ı dinledim, aynı terane; yeni anayasa Türkiye’ye özgürlükler getirecekmiş... Bizler ise sadece türbanı tartışıyormuşuz... Peki, kime ne özgürlük getirecek, şöyle ballandıra ballandıra siz niye anlatmıyorsunuz?! Yoksa, ballandıracağınız bir şey mi yok, türbana serbestlik ve bütün cemaattarikatlara toplumu hemen her alanda dinselleştirme özgürlüğü fırsatını vermekten başka?! Gazeteciler arasında da, hangi özgürlükler geliyor, sorusunu Başbakan’a soran tek kimse yok! Bir özgürlük lafı gidiyor, ama ne olduğu bilinmiyor! ??? Şimdi ben, AKP’nin yolaçıcılarına, kültürlü yazar çizerlerine soruyorum: Türkiye’nin demokratikleşmesi ne demek? Bir ülkeyi demokratikleştirecek olan, şimdi yapılmak istendiği gibi anayasaya konacak birtakım sözcükler mi, yoksa toplumun kültürel ve ekonomik yapısındaki derin ve temel değişiklikler mi? Toplumun demokratikleşmesi ne demek? Örneğin, istediğini söyleme özgürlüğü müdür? “Türkiye soykırımcıdır!”, “Türkiye ikiye bölünebilir, Kürtler devlet kurabilir!”, “Ordu demokrasi ve özgürlükler düşmanıdır!”, “Türk milleti demek ırkçılık ve Hitlerciliktir!” benzeri bir dizi laf etmekle, Türkiye demokratikleşmiş, özgürleşmiş mi olacak? Bir 301. madde kaldırılsa, Türkiye demokratikleşmiş mi olacak! Liberal bazı kadın köşe yazarlarının, özgürlüğü, etek kısalığına, göğüs üçgeni açıklığına, boğaz kıyısında rakı içip balık yeme ve kendilerinin türban takmamasına indirgeyen, geri planda “Ah şekerim yoksa ben yaşayamam!” endişesini barındıran (yaşarsın, alışırsın!), özden, toplumsal kavrayıştan ve düşünce derinliğinden yoksun biçimsel zırvalıkları gibi... ... bu ekibin erkek köşe yazarları da, örneğin bir “Kahrolsun Türkiye” diye bağırabilseler, Türkiye dünyanın en özgürlükçü ülkesi olacak havasında! Bir de akıllarına, özgürleşme, demokratikleşme deyince, tarikatlara, dinci gösterilere, türbana, toplumun dinselleştirilmesi için her türlü çaba ve etkinliğe özgürlükten başka bir şey gelmiyor! ??? Oysa demokratikleşme, özgürleşme nedir? Örneğin, bugün çalışan sınıfın sendikalaşmasının önünde bir dizi engel var! İşçilerin örgütlenmesi zorlaştırıldı! Patronların iş piyasası üzerinde yoğun baskısı var! Hükümetin ekonomik politikaları, yeni iş yaratmaya yönelik değil! Hükümet, serbest piyasacı kör uygulamaları ile, Türk sanayisini uluslararası rekabet karşısında yanlız bırakıyor; büyük rekabet koşulları nedeniyle, sanayicinin, iş dünyasının varolması, esas olarak, emeğin fiyatının mümkün olduğunca düşük tutulmasına bağlı kılınıyor... Gelir uçurumu artıyor! Bir ülkenin demokratikleşmesi, özgürleşmesi, esas olarak, • Çalışma özgürlüğü, • Çağdaş yaşam standartlarına kavuşma için mücadele özgürlüğü, • Çalışanların büyük bir kesiminin beslenmebarınmanormal ev araç gereçlerine sahip olma gibi zorunlu ihtiyaçları dışında, insanı özgürleştirecek diğer etkinlikler için önemli tasarruflarda bulunabilme özgürlüğü demektir... Yeni anayasanız bunu sağlayacak mı? Ayrıca, özgürleşme, feodalyarı feodal ilişkilerin hızla tasfiyesi demektir! Kırsalköylük bölgelerde yaşayanların ağalık ilişkilerinden kurtulması, birey olabilmesi demektir! Yeni anayasanız, köyköylüler sahibi olmayı, bu sahipliğe dayanarak siyasi ve ekonomik rant elde etmeyi, Meclis’e girmeyi yasaklayacak mı? Yeni anayasanız, siyasi partilere özgürlük getirecek mi? Ekonomik suçu en önemli suçlar düzeyine çıkartacak; siyasi iktidarların merkezi veya yerel, ihale yolsuzlukları gibi alçaklıklarına son verecek mi? Siyasi partilerin gelir ve giderlerine, aldıkları her türlü desteğe ve kaynaklarına saydamlık getirecek mi? Cemaat, tarikat vb’nin bireyi köleleştirici, tektipleştirici ve sonra da seçmen olarak siyasi iktidar ve rant aracı olarak kullanıcı kültürel yapısını kıracak ve gerçek ve özgür birey olarak topluma katılmasını sağlayacak mı? Yoksa, artık modern toplumun özgür bireyi olgusu fos çıktı ve yaşasın cemaatler mi?! Yaşasın sadaka toplumu mu? Yaşasın yeni toplumun tarikatçı dayanışması mı? Artık “ezber bozan” Nursi mi asıl gerçekmiş de biz anlayamamıştık? Bugüne kadar okuduklarınızın, öğrendiklerinizin namusuetiği aşkına söyler misiniz? Yeni anayasınız, neyi, hangisini gerçekleştirecek? DİSK Başkanı Çelebi: Sendikalar çekişmelerden çok çekti, sorunlara yoğunlaşmak gerek ‘Polemiği bırak işe bak’ ? Tekstil İşçileri Sendikası’nı başkanlık için aday olmayacağını 22 Haziran’daki Başkanlar Kurulu’nda açıkladığını hatırlatan Çelebi, polemiklerin sınıfa zarar verdiğinin altını çizerek gündemi bu tartışmalarla heba etmemek gerektiğini vurguladı. Ç A L I Ş A N L A R İ Ç İ N D E A N AYA S A DİSK’le birlikte toplam yedi örgütle, AKP’nin hazırladığı anayasaya karşı Cumhuriyetin temel yaklaşımlarını koruyan, hukuk devletinin egemen olacağı, çalışanların haklarının korunacağı bir anayasa için sürece katkı koymak istediklerini anlatan Çelebi, baştan sona bir anayasa yazmak yerine çalışanlar açısından temel noktaları esas alan bir öneri paketi hazırlayacaklarını dile getirdi. DİSK’in yanı sıra KESK, TTB, TMMOB, TÜRMOB, Eczacılar ve Diş Hekimleri Birliği olmak üzere 7 örgütün kapsamlı bir çalışma yapacağını dile getiren Çelebi’nin verdiği bilgiye göre kasım ayına kadar ortaya bir metin çıkacak. Ele alınacak konuların başında Sosyal Güvenlik Yasası’nın iptaliyle gündeme gelen boşluğun giderilmesine yönelik öneriler, özellikle sağlığın paralı hale gelmesi, emeklilikteki sıkıntılar geliyor. Kıdem tazminatına ilişkin işverenin ya kaldırılması ya da fon oluşturulması teklifine karşılık emekten yana ciddi bir yaklaşım, bölgesel asgari ücret talebinin geri püskürtülmesi, iş güvenliği, iş sağlığı konularındaki boşlukların giderilmesi, sendikal yaşamın önündeki engellerin kaldırılması, yeni anayasadaki temel hareket noktaları olacak. D İSK’e bağlık Tekstil İşçileri Sendikası’nın 78 Eylül’de yapılan genel kurulunun ardından bir dizi tartışma da gündeme gelmeye başladı. Bu konuya ilişkin görüşlerini sorduğumuz DİSK Başkanı Süleyman Çelebi, Tekstil İşçileri Sendikası’na başkan olmayacağını uzun bir süre önce açıkladığını, buna karşın yaşananların yeni bir şeymiş gibi gösterilmeye çalışıldığını dile getirerek, polemiklerin sınıfa zarar verdiğini, oysa gündemde çok daha yoğun çaba sarf edilmesi gereken konular olduğunu söyledi. “DİSK Başkanlığı, herhangi bir sendika başkanlığı gibi değil. Hele tekstil gibi sorunları çok yoğun bir sektördeki örgütlü bir sendikanın başkanlığı ile birlikte yürütülebilecek bir iş hiç değil. Tekstilde 3 milyon işçi çalışıyor yalnız 600 bini kayıtlı. 52 işyerinde örgütlenme çalışmaları var yalnız 5 işyerinde toplusözleşme yapılacabilecek düzeyde. Ayrıca son dönemde özellikle AKP hükümeti döneminde yoğun bir baskı yaşandı. İşçilere ‘Ya iş ya Hak İş’ ikilemine süreklendiği belediyelerde, nakliyede ve başka bir dizi sektörde yoğun baskılarla karşı karşıyayız. Yapılacak çok iş var. O nedenle de 22 Haziran’da yapılan Başkanlar Kurulu’nda tekstile başkan olmayacağımı, ama DİSK’te görev verildiği sürece çalışmaya devam edeceğimi açıklamıştım” diyen Çelebi, kurula mutabakatla gidilmesi gerektiğini önerdiğini bunun da kabul gördüğünü, önce Gaziantep şube başkanı üzerinde uzlaştıklarını daha sonra bundan vazgeçildiğini anlattı. Seçime zaten tek listeyle gidildiğini de dile getiren Çelebi, sendikaların şimdiye kadar polemiklerden çok çektiğini vurgulayarak, bugün esas gündeme bakılması gerektiğinin altını çizdi. DİSK Genel Kurulu’na daha çok vakit olduğunu da sözlerine ekleyen Çelebi, şimdi başta anayasa ve sendikal örgütlenme konusundaki işlere bakmak gerektiğini, bu süreci boş laflarla geçirmemek gerektiğini ifade etti. Cumartesi genişletilmiş temsilciler kurulu toplanıyor, bayramda greve çıkılabilir Telekom’da geri adım yok eş ayı aşkın bir süredir toplusözleşme görüşmeleri devam eden Türk İş’e bağlı Haber İş Sendikası ile Türk Telekom arasındaki uzlaşmazlık, geçen hafta alınan grev kararıyla yeni bir sürece girdi. Grev kararı ya da lokavt için 6 gün beklemek durumunda olduklarını söyleyen Haber İş Başkanı Ali Akcan, greve çıkmak için iki ay beklemeyeceklerini, çok büyük bir olasılıkla bayramda greve çıkacaklarını dile getirdi. Dün akşam Türk İş Başkanı Salih Kılıç ile Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın bir araya geleceği bilgisini veren Akcan, Telekom’da verdikleri teklifte geri adım atmayacaklarını, çünkü verdikleri teklifin son derece makul ve ölçülü olduğunu söyledi. İşveren teklifinin sendikal varlığı ortadan kaldırmaya yönelik olduğu için taviz verilmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Akcan, kapsam dışı personelin artırılmak istenmesinin tamamen sendikaya yönelik bir tavır olduğunun altını çizdi. Ücret konusunda da işveren gerçekleri saptırdığını belirten Akcan, “İstediğimiz ücret, Telekom’un net kârının yüzde 6’sına tekabül ediyor. Yani yüz lira kazandırmışız, 94 senin olsun 6’sı işçinin olsun diyoruz” dedi. B Satış değil de grev mi, milli güvenliğe tehdit? Bu aşamadan sonra hükümetten tek beklentilerinin alınacak bir grev uygulama kararında, grevin ertelenmemesi olduğunu söyleyen Ali Akcan, “Anayasada grevlerin hangi nedenlerle ertelebebileceği belli. Ya genel sağlık ya da genel güvenlik. Bizim zaten davamız Danıştay’da devam ediyor. Telekom’un yüzde 55’inin satılınca milli güvenlik sorunu olmuyor da Türk işçisi hakkını almak için greve gidince mi güvenlik sorunu oluyor” dedi. TÜRK İŞ’TEN BUDAK AÇIKLAMASI ‘Rekabet tohumu ekilmesin’ İSK’e bağlı Tekstil İşçileri Sendikası başkanlığına seçildikten sonra yaptığı bazı değerlendirmelerin kendileri açısından yanıt hakkı doğurduğunu söyleyen Türkİş 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak, geçen hafta Emek sayfasında yer alan habere ilişkin de bir açıklama yaptı. Rıdvan Budak’ın açıklamalarını “gerçekleri yansıtmaktan uzak, tek yanlı ve sendikal rekabet tohumları eken değerlendirmeler” olarak niteleyen Büyükkucak, “Sanıyoruz Sayın Budak, sendikal hareketten uzun süre uzak kaldığı için geFotoğraf: NİLGÜN YURDALAN KAPATMA DAVASI BUGÜN D Faruk Büyükkucak. lişmelere yeterince vâkıf olmadan açıklamalar yapmıştır” dedi. Budak’ın Cumhuriyet gazetesindeki beyanatında “grev kararından son anda vazgeçen Türkİş’e bağlı TEKSİF’in işçiler lehine kazanım elde etmediğini” savunduğunu hatırlatan Büyükkucak görüşlerini, “TEKSİF toplu iş sözleşmesinin her aşamasını şeffaf biçimde üyesiyle paylaşmış ve bu doğrultuda müzakereleri yürütmüştür. TEKSİF sendikamız son anda grevden vazgeçmemiş, işveren sendikası TEKSİF’in taleplerini kabul ettiği için grev kararı kaldırılmıştır” sözleriyle dile getirdi. Açıklamada, “Sayın Budak uzun süre ayrı kaldığı sendikal harekete ısınmaya çalışırken, gerçekleri altüst etmek ve sendikalar arası rekabet tohumları ekmek yerine sınıf birliği ve ortak mücadelesi doğrultusunda çaba harcarsa daha yararlı olur düşüncesindeyiz” görüşüne yer verildi. Emeklinin sesi kısılmak isteniyor Dayanışma Antalya’ya taşınıyor Novamed’de grev yapan 81 kadın işçiye destek veren Dayanışma Platformu, 25 Eylül’de yola çıkıyor Yurt Haberleri Servisi Antalya Serbest Bölge’de kan seti üreten Novamed fabrikasında bir yıldır grev yapan 81 kadın işçiye destek için çeşitli dernek, siyasi parti ve sendikalardan kadınlar bir araya gelerek Dayanışma Platformu oluşturdu. Yurdun dört bir yanında çeşitli eylemler yaparak işçilere destek veren platform üyeleri, 25 Eylül’de de Dayanışma Otobüsü’yle İstanbul’dan Antalya’ya yola çıkacaklar. Merkezi Almanya’da bulanan Fresenius Medical Care’ye ait Novamed’in Avrupa’daki 12 tesisinde çalışanlar sendikal haklarından yararlanmasına karşın Antalya’daki çalışanların Petrolİş Sendikası’na üye olmalarına tahammül edilmedi. 15 teknik erkek personel ve 315 kadın işçi, serbest bölgedeki diğer ücretlerin çok altında maaşlarla çalışmaya zorlandı. 81 kadın işçi de insanca şartlarda çalışmak, eş işe eşit ücret almak, “karpel tunel” sendromu gibi hastalıkların meslek hastalığı olarak tanımlanmasını sağlamak, sendikal örgütlülüklerini korumak için 26 Eylül 2006’da greve çıktı. Greve, uluslararası birçok sendika da destek verirken İstanbul’da bazı sendikaların ve siyasi partilerin kadın örgütleri ve kadın dernekleri bir araya gelerek “Novamed Greviyle Dayanışma Kadın Platformu” oluşturdu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu/İstanbul Haber Servisi) İçişleri Bakanlığı’nca Tüm Emekliler Sendikası’nın (EmekliSen) kapatılması istemiyle açılan davanın duruşması bugün yapılacak. EmekliSen Genel Başkanı Veli Beysülen, örgütsüz toplum yönetme anlayışıyla karşı karşıya olduklarını vurgulayarak, “Örgütlü toplumdan korktukları için kapatma davası açıldı. Emekliler sesini çıkarttıkları için rahatsız oldular” dedi. Öte yandan, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, “AKP bir kez daha sendika kapattırma ayıbıyla karşı karşıyadır’’ dedi. Çelebi, uygulamanın takipçisi olacaklarını belirterek yargı organlarının bu konuda anayasa ve uluslararası sözleşme hükümleri doğrultusunda sendikal hak ve özgürlükleri koruyan bir karar alacağını umduğunu vurguladı. Süleyman Çelebi, yaptığı yazılı açıklamada, hakkında kapatma davası açılan DİSK’e bağlı EmekliSen’in, anayasanın 90. maddesine göre onaylanmış ve yasa hükmünde olan uluslararası sözleşmeler çerçevesinde kurulduğunu, 10 yıldır faaliyet gösterdiğini belirtti. obursali?cumhuriyet.com.tr USLU, YÖNTEME KARŞI Haklar anayasa aksesuvarı olmasın Hakİş Başkanı Salim Uslu, yeni anayasada sendikal haklar ve sosyal devlet ilkesinin “Anayasanın aksesuvarı” niteliğinde olmaması gerektiğini vurguladı. Uslu, taslağa yönelik tartışmaların ise anayasa değişiminin yöntemine itirazdan kaynaklandığını söyledi. Uslu ve beraberindeki heyet, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’i makamında ziyaret etti. Basına kapalı gerçekleşen toplantı sonrasında gazetecilerin anayasa taslağı ile ilgili sorusunu yanıtlayan Uslu, taslağın kendilerine henüz ulaşmadığını söyledi. TESK, TİSK, Türkİş ve TZOB’un yer aldığı çalışma grubunu oluşturduklarını kaydeden Uslu “Sendikal haklar kamu düzeniyle ilgili anayasa tartışmasını kim hazırladı, niye hazırladı, niye sakladı, niye açıklamadı gibi tartışmalar gereksiz. Bu tartışmalar bence anayasa değişiminin yöntemine itirazdan kaynaklanıyor. Tartışılması gereken anayasanın hangi çerçeveye oturacağıdır” diye konuştu. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle