16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 EYLÜL 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER İsmail Türüt ve Ozan Arif, Hrant Dink’i öldürenleri öven şarkıyla ilgili ifade verdi 3 MEDYA NOTU EMRE KONGAR ‘Herkes haddini bilsin’ POLİS MERKEZİNDE Batılı Gazetecilerin Temel Yanılgıları Sevgili okurlarım, aşağıdaki çok önemli ve güzel yazı Kadri Gürsel tarafından 16.9.2007’de Milliyet’te yayımlandı: “Batı basınının Türkiye’yi nasıl yansıttığı, 22 Temmuz seçimlerinin ardından başlayan yeni dönemde artık her zamankinden daha önemli. Çünkü dünyadaki Türkiye algısının şekillenmesinde bir numaralı rolü Batı medyası oynuyor. New York Times, Washington Post, Financial Times, The Times ve The Guardian gibi etkili gazetelerin, her iki seçim sürecinde AKP’ye verdikleri desteğin, habercilikte taraftarlık, yorumculukta da propagandacılığa kadar varabildiğini gördük. Bu gazetelerin haber ve yorumlarından çıkan mesajı şöyle özetleyebiliriz: Gerçekte Ortadoğu’ya ait bir ülke olan Türkiye’de laiklik, asker ve sivil otokrat elitler tarafından empoze edilmiştir. AKP ise hem İslamın demokrasiyle uyumlu olabileceğini göstermesi, hem de Batı yanlısı ve demokrat olması bakımından laiklere tercih edilmelidir... Tanımını anlamsızlaştırmaktan başlayıp, laikliği adım adım aşındırmak isteyenlerin Batı âlemi tarafından hoşgörüleceği izlenimini verdiği için, Batı medyasının bu tavrı Türk demokrasisinin bekası adına sakıncalıdır. Yukarıda adını zikrettiğimiz gazetelerin bu çarpık bakış açısı sadece temsil ettikleri çevrelerin çıkar algılamasıyla açıklanamaz. Burada Batılı gazetecilerin AKP’ye duydukları sempati de rol oynuyor. Kişisel gözlemlerimiz bize bu sempatinin bir dizi yanılsamadan kaynaklandığını söylüyor. İşte bunlardan bazıları... ILIMLI İSLAMCI HAYRANLIĞI: Dünyada genel İslamcı profili o kadar kötü ki, kafa kesen, masum insanları kendisiyle birlikte havaya uçuran, yaşama hakkını hiçe sayan, kadınlara zulmeden, dış görünüşüyle de hayli korkutucu bir tipi İslamcı diye kanıksamış Batılı gazeteci, bizdeki modern görünümlü AKP’lileri görünce adeta şok geçiriyor. Bu şokun sonucu ortaya çıkan, AKP’ye yönelik hayranlığa yakın bir duygudur. DEMOKRAT İSLAMCILAR, OTOKRAT ELİTLERE KARŞI: AKP sempatisi, Batı’da oldum olası bir imaj sorunu bulunan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı hissettikleri antipatiyle reaksiyona girdiğinde, bu gazetecilerin kafasında net bir kontrast algısı peydahlanıyor... O da şudur: Bir tarafta halka laikliği tepeden empoze eden Batı karşıtı otokrat elitler, diğer tarafta halkın içinden gelen, bu otokratların hiç olmadığı kadar reformist, AB ve Batı yanlısı, demokrat, ılımlı İslamcılar. Ve de, laikliği pek de umursamadığını, AKP’ye yağdırdığı oylarla göstermiş bir halk. Bütün laiklerin otokrat, bütün ılımlı İslamcıların da demokrat oldukları gibi indirgemeci bir denklem oluşturuluyor. TSK’nin siyasete son müdahalelerinin bu kaba tasnifi yapanların işini kolaylaştırdığını kabul etmeliyiz. SANKİ ŞAH’IN İRAN’I: Bu gazeteciler, ‘laik elit’ tarafından kurulan ve bugüne gelen Cumhuriyeti, Ortadoğu’nun görünürde aydınlanmış otokratlarının, örneğin İran Şahı’nın rejimi ile neredeyse aynı kefeye koyuyorlar. Laikliği savunanlar, Atatürk’ün ‘mezarlık bekçiliği’ni yapmakla suçlanıyor. Bu gazetecilerin yazdıklarını okuyanlar Türkiye’de laikliği savunan birinin aynı zamanda liberal, demokrat ve evrenselci olamayacağı gibi çok yanlış bir izlenim edinebilir. Söz konusu gazeteciler AKP’yi övmek için bu partiye atfettikleri özellikler arasında laikliği saymıyorlar. AKP’nin laik olmadığı bunlar tarafından zımnen kabul edilmiş oluyor. TÜRKİYE UZMANLARI NEREDE?: Yıllardır Batı basınını takip ederiz, bu haber ve yorumları yazanlar arasında Türkiye’yi yakından izlediğini bildiğimiz gazetecileri nedense göremedik. Taraftar yazılarını Türkiye amatörleri yazdı. Zaten Türkiye gibi müstesna bir ülkeyi kavramsal şablonlara oturtarak incelemek ancak amatörlerin işi olabilir. İzlenimimiz o ki, bu gazeteciler belki de daha Türkiye’ye gelmeden, bugünlerde AKP sempatizanı haline gelmiş bulunan bir grup yazar ve ‘think tank’çının ‘network’üne yönlendiriliyor ve bu ‘network’teki kapalı devre dolaşımlarında tek yanlı bir koşullanmaya maruz kalıyorlar. Bu gazeteciler, İslamcıların, bugün ‘ılımlı’ iseler bunu Türkiye’deki demokrasiye ve laikliğe borçlu olduklarını görmüyorlar veya görmek istemiyorlar.” Kadri Gürsel “network” diyor, nezaketinden. Ben daha açık söyleyeyim: İçerdeki “medya şebekesi” ile dışarıdaki “medya şebekesi” işbirliği halinde, Türkiye’yi “Dinci Oligarşiye” doğru kaydırmaya çalışıyor. Polonyalı kendini astı İstanbul Haber Servisi Nijeryalı Festus Okey’in Beyoğlu Polis Karakolu’nda ölümünün ardından dün de Polonya uyruklu Dariusz Wıtek, sınır dışı edilmek üzere getirildiği Yabancılar Şube Müdürlüğü’ne ait Kumkapı’daki konukevinde kendini astı. Wıtek’in pantolonunun astar kısmındaki ipi kullanıp intihar ettiği belirlendi. Konuya ilişkin adli ve idari soruşturma başlatıldı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, geçen çarşamba günü İstanbul’a gelen Wıtek, Kadıköy’de bir bıçaklı kavgaya karıştığı gerekçesiyle gözaltına alındı. Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı’na gönderilen Wıtek serbest bırakıldı. Suça karışan yabancıların sınır dışı işlemlerinin yapıldığı Yabancılar Şube Müdürlüğü’ne ait Kumkapı’daki misafirhaneye getirilen Wıtek, burada sınır dışı işlemleri yapılırken misafirhanede ölü olarak bulundu. Kamera kayıtlarından, Wıtek’in pantolonunun astar kısmındaki ipi kullanıp kendini asarak intihar ettiği belirlendi. SANATÇILAR KINADI Hrant Dink’i öldüren katilleri öven şarkının söz yazarı Ozan Arif ve şarkıyı söyleyen İsmail Türüt, Yurtsever Cephe üyesi sanatçılar tarafından protesto edildi. Agos gazetesi önünde “Memleketi ırkçıya, faşiste bırakmayız” pankartıyla bir araya gelen Yurtsever Cepheliler, şarkıyı yazan ve okuyan kişilerin cezalandırılmasını istediler. Eyleme destek veren sanatçı İlkay Akkaya, “Türkülerimize kan bulaştırılmasına göz yummayacağız. Bu iki kafadar köylü kurnazlığı ile aydın insanlarımızla ve Türkiye toplumuyla dalga geçmeye kalkmışlardır” diye konuştu. Eyleme katılan İnsan Hakları Vakfı Başkanı Hürriyet Şener de sanat adı altında şiddeti öven yayın yapılmasının insanlığa yakışmayacağını söyledi. (Fotoğraf: BURAK ALİÇAVUŞOĞLU) KLİBİ HAZIRLAYAN A.B: ERMENİLERİ PROTESTO ETTİK SAMSUN (Cumhuriyet) İsmail Türüt’ün şarkısına Hrant Dink’in katil zanlılarını öven bir video klip hazırlayarak YouTube adlı sitede yayımlayan gençlerden A.B, olayın bu boyuta varacağını tahmin etmediklerini söyledi. Hiçbir siyasi yapılanma içinde olmadıklarını ifade eden A.B, birlikte klibi hazırladığı arkadaşının MHP’ye yakın olduğunu vurguladı. İnternet üzerinden soruları yanıtlayan A.B, amaçlarını “Atatürk’ü kliplerle kötüleyen ve farklı isimlere koyan Ermenilere bir protestomuzdu. Sadece Ermenilere yönelik düşündük” dedi. A.B, “Hrant Dink hakkında ne düşünüyorsun” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Türklüğü kötüleyen birisi. Bunu çok iyi biliyorum. ” BARO BAŞKANI ERDEMİR’E ‘ÖZÜR DİLE’ ÇAĞRISI İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Türkücü İsmail Türüt’ün seslendirdiği ve video görüntülerinde Hrant Dink’in katillerinin övüldüğü türküyü destekler nitelikteki açıklamaları nedeniyle tepki çeken İzmir Barosu Başkanı Nevzat Erdemir, yargısız infaza kurban edilmek istendiğini söyledi. Hukukçular ve sivil toplum örgütleri ise Erdemir’i özür dilemeye çağırdılar. İzmir Barosu avukatlarından Noyan Özkan, “İzmir Barosu ve başkanına hiçbir şekilde yakıştıramadığım bu garip demeciniz nedeniyle en kısa zamanda kamuoyundan özür dileyeceğiniz inancındayım” dedi. ÖDP İzmir İl Başkanı İbrahim Akın da destek açıklamalarını bir baro başkanına yakıştıramadıklarını vurguladı. İstanbul Haber Servisi Seslendirdiği, “Plan yapmayın plan” adlı türküde katledilen gazeteci Hrant Dink’in katil zanlısı O.S. ile azmetirici olarak yargılanan Yasin Hayal’i övdüğü gerekçesiyle hakkında soruşturma açılan türkücü İsmail Türüt ile “Ozan Arif” olarak bilinen Arif Şirin, savcıya ifade verdi. Türüt ve Şirin’in avukatları Ömer Yeşilyurt ile adliyeden “Hummer” ciple ayrılması dikkat çekti. Soruşturma kapsamında koruma ordusuyla İstanbul Adalet Sarayı’na gelerek Cumhuriyet Savcısı Nurten Altınok’a ifade veren Türüt ile Şirin, çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtladı. “Birinin nasırına bastık arkadaşlar. Anlamayarak bastık belki, bilemiyorum. Bizim kastımız öyle değildi” diyen Türüt, türkü için çekilen klipten “rahatsızlık duyduğunu” söyledi. Parçanın söz yazarı Şirin de “Bir gayretin içerisinde olan çevreler anladığım kadarıyla bizi put yapıp, taşa tutmak istiyorlar” dedi. Tehditkâr ifadeler kullanan Türüt ve Şirin’in avukatı Yeşilyurt da “Elif Şafak denen zatı muhteremin yazdığı romanın daha mürekkebi kurumadı. O romanda başbakana (çakal) diyen, bu ülkenin Türklüğüne hakaret eden, ‘Ermeniler katledilmiştir’ diyen yazara karşı başını kuma gömen aydınlara sesleniyorum. Ne oldu da bir yerleriniz acıdı? Eğer acıyacaksa, acımaya devam etsin. Biz bildiklerimizi söylemeye devam edeceğiz. Herkes haddini bilsin’’ dedi. Korumalık yapan ve gazetecilerin görüntü almasını engelleyen bir grup, Türüt ve Şirin’e yönelik olarak “Türkiye seninle gurur duyuyor’’ sloganları attı. [email protected]; www.kongar.org CUMHURİYET 03 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle