23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 EYLÜL 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Rektörler, yalnızca iktidar inisiyatifiyle yapılacak anayasa değişikliğinin sakıncalarına dikkat çekti 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA AKP’ye ‘ara ver’ çağrısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç başkanlığında olağanüstü toplanan Rektörler Komitesi, anayasa değişikliği çalışmalarının halkoylaması yapılıncaya kadar ertelenmesini istedi. Çalışmaların yalnızca iktidar partisinin inisiyatifinde yapılmasının sürecin demokratikliğine “gölge düşürdüğünü” vurgulayan komite, taslağın hazırlanma şekli ve usulünün “toplumda tedirginliğe ve güvensizliğe yol açtığını” bildirdi. Komite, kılık kıyafet yönetmeliğinde yapılacak değişikliğin de hukuken mümkün olmadığını açıkladı. Rektörler Komitesi, YÖK Başkanı Prof. Dr. Teziç’in başkanlığında olağanüstü toplandı. Toplantıya, üniversite rektörlerinin büyük çoğunluğu katılırken bazıları da temsilci gönderdi. Yaklaşık 1.5 saat süren toplantının ardından komite tarafından hazırlanan yazılı açıklama, Prof. Dr. Teziç tarafından okundu. Yürürlükteki anayasanın günümüze kadar pek çok değişikliğe Devlet Ne Yapıyor?.. Cumhurbaşkanı Abdullah Bey’in Güneydoğu gezisi amacına ulaştı mı? Abdullah Bey, Güneydoğu’dan hoşnut döndü. Her gittiği yerde sevgi yumağıyla karşılaştı. Kaç gündür AKP’nin hazırladığı halkoylaması metniyle ilgileniyorum. Ne yazıyor halkoylaması metninde: “On birinci cumhurbaşkanını halk seçer.” Şimdi şu soru aklıma geldi: “On birinci cumhurbaşkanını Meclis seçti. Yapılacak halkoylamasında ‘evet’ çıkarsa ne olacak?” Medyaya bakıyorum yine sesi soluğu kesilmiş, “tık” yok... Neden ve niçin? Gazetelerin ve televizyonların “köşe başlarını tutmuş” İkinci Cumhuriyetçi “Soros Çocukları” bu önemli konuyla ilgilenmeyip görmezden geliyorlar. Kanaltürk’ün haberlerine 6 gün süreyle yayın yasağı konuldu. Sustular!.. Cumhurbaşkanı Abdullah Bey’in tüm yetkileri budanıyor, Tayyip Bey yetkilerle donatılıyor. Cumhurbaşkanını halk seçerse yetkisiz bir cumhurbaşkanı olur mu? Halkın seçtiği bir cumhurbaşkanının yetkilerle donatılması gerekmez mi? Konumuz Abdullah Bey’in Güneydoğu gezisi... Daha önceki yıllarda Turgut Özal ve Süleyman Demirel de Güneydoğu’ya gittiler, halkın arasında dolaştılar... Peki ne değişti son 20 yılda Güneydoğu’da ve Doğu Anadolu’da? Diyarbakır’da binlerce çocuk sokaklarda, Batman’da kahveler dolu, Iğdır’da lise mezunu gençler işsiz... Bölgede hayvancılık ölmüş, Iğdır Ovası’nda üretim durmuş... Bırakın son 20 yılı, son 5 yıl içinde Doğu ve Güneydoğu’ya yatırım yapıldı mı? PKK terörü sürüyor, dinci yapılanma ivme kazanıyor?; Mısır kökenli “Müslüman Kardeşler” Güneydoğu’yu kuşatıyor; Barzani bölgeden topladığı gençleri Kuzey Irak’ta okutuyor... Devlet ne yapıyor buralarda, devlet? ??? Abdullah Bey’in Güneydoğu gezisi aslında “teşekkür” etmek için yapıldı. AKP, bölgede beklediğinden fazla oy aldı. Bu işe Ahmet Türk bile şaşmıştı... Türk ne demişti: “AKP, senaryolarımızı bozdu...” Başta belirttim... Güneydoğu’da tarikatçı yapılanmanın yanı sıra köktendinci bir yapılanmanın devletin istihbarat birimleri farkında. Bu konuda hazırlanan raporları Abdullah Bey ve Tayyip Bey okuyorlar. Kuzey Irak’ta barınan PKK’nin El Kaide, Müslüman Kardeşler’le yakın ilişkide olduğu, Güneydoğu’da köktendinci örgütlerin bazı tarikatlarla içli dışlı olduğu biliniyor... DTP milletvekillerinin ağzından PKK’yi kınamadıklarını duyuyoruz... Şimdi yine bir soru: “DTP’liler PKK’yi terör örgütü olarak kınamazken AKP’liler Müslüman Kardeşler’i kınıyorlar mı?” Türkiye’de bağnazlığın en yoğun olduğu bölge Güneydoğu’dur. Ramazan ayında pek çok kentte öğleleri açık lokanta yoktur. Oruç tutmayanlar saldırıya uğrar bölgede. Yoksulluk ve yolsuzluk... Güneydoğu’nun alın yazısı gibidir... Abdullah Bey Güneydoğu’da bu gerçeği görmüştür... Bir önemli nokta daha... Abdullah Bey’in Güneydoğu gezisi sırasında Ankara’da bir kapalı garajda araç içinde 300 kilo patlayıcıyı polis yakaladı. Patlayıcının El Kaide’nin olduğu haberleri duyuldu. Bir gün sonra da 300 kilo patlayıcının PKK bağlantılı bir örgüte ait olduğu öne sürüldü. Polis 3 gün önce Van’ın Başkale ilçesinde bir operasyon yaptı, ikisi kadın yedi kişi gözaltına alındı. Peki bu kişiler PKK’li mi yoksa PKK’yle bağlantılı Müslüman Kardeşler Örgütü militanları mı? ??? Bu arada ABD’den gelen haberler ilginç... ABD’li eski diplomat Peter Galbraith, Türkiye’nin kapsamlı bir genel af çıkarmasıyla PKK’nin çökertileceğini söylüyor... İlginç değil mi? Bir yandan PKK, öte yandan Müslüman Kardeşler, El Kaide... Yeni anayasa taslağı tartışması!.. Zorunlu din dersleri, tarikatların önünün açılması... Türkiye’nin önündeki dönemeç belli. Giderek muhafazakârlaşan bir Türkiye. PKK’nin ABD ve AB’yle olan dirsek teması. Mısır kökenli Müslüman Kardeşler’le ilişkisi. Nereye gidiyoruz? ? Anayasa değişikliği tartışmaları nedeniyle olağanüstü toplanan Rektörler Komitesi, AKP’ye anayasa değişikliği çalışmalarına referandum sonrasına kadar ara vermesi çağrısı yaptı. Komite adına açıklamayı okuyan Erdoğan Teziç, anayasa taslağı hazırlama sürecinin demokratikliğine gölge düştüğünü ve AKP’nin çalışmasının toplumda tedirginliğe yol açtığını vurguladı. Teziç, AKP’nin anayasayla üniversitelerde türbanı serbest hale getirmesinin de mümkün olamayacağını belirtti. uğradığını anımsatan Teziç, TBMM’nin anayasanın tamamını değil, ilk 4 maddesi dışındaki hükümleri değiştirebileceğini söyledi. Anayasa değişikliğinin teklif ve karar aşamalarında TBMM’de aranan nitelikli çoğunluğun, değişikliğin partiler arası bir uzlaşmayla yapılması gerekliliğini ortaya koyduğunu vurgulayan Prof. Dr. Teziç, anayasanın ancak bu durumunda “toplum sözleşmesi” niteliği kazanacağını söyledi. Teziç şöyle devam etti: “Bu bakımdan, demokratik bir ortamda anayasa değişikliği yapılmak isteniyorsa, hazırlık çalışmaları aşamasında, siyasi partilerin öncelikle değişiklikle ilgili temel esasları, görüşmeler yoluyla belirlemeleri isabetli ve inandırıcı olacaktır. Anayasa değişikliğinin yalnızca bir siyasi partinin inisiyatifinde hazırlanıyor olması, sürecin demokratikliğine gölge düşürmektedir. Daha açık bir söyleyişle bu aşamada, sürecin demokratikliğinden söz etmek mümkün değildir. Bu açıdan ‘usul esası da belirler’ ilkesini hatırlatmakta yarar bulunmaktadır.” zırlanma şekli ve usulünün toplumda “tedirginliğe ve güvensizliğe yol açtığını” söyledi. Anayasa değişikliğinin Türk toplumunda oluşan endişe ve tedirginliği giderecek bir güven ortamı içinde yapılmasının, gelecekte bu metnin uygulanabilirliği ve benimsenmesi açısından büyük önem taşıdığının altını çizen Prof. Dr. Erdoğan Teziç, AKP’ye değişiklik çalışmalarına ara verme çağrısında bulundu. Teziç şunları kaydetti: “Anayasa değişikliği girişimine bir an önce ara verilerek 21 Ekim 2007 günü yapılacak halkoylaması ve devamında öngörülen 11. Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili hukuki belirsizliğin de açıklığa kavuşturulma sından sonra, siyasi partilerin katılımıyla yeni bir sürecin başlatılması isabetli olacaktır.” ‘Kılık kıyafet serbestliği mümkün değil’ K ILIÇDAROĞLU: Sömürge ülkelerde bu yöntem uygulanır ? AKP’nin anayasa hazırlama yöntemine sert tepki gösteren CHP Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu, “Sömürge ülkelerinde böyle anayasa hazırlanır. Irak anayasasından ne farkı var?” dedi. AYŞE SAYIN ANKARA AKP’nin “sipariş”le hazırlattığı yeni anayasa taslağı ile ilgili tartışmalar sürerken, CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’ndan, TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın yeni anayasayı bir kurucu meclisin hazırlayabileceği yönündeki görüşüne destek geldi. Kılıçdaroğlu, AKP’nin anayasa hazırlama yöntemine de tepki göstererek, ilk kez bir siyasi partinin “siparişiyle” anayasa yapılmak istendiğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, CHP olarak anayasa değişikliğine karşı olmadıklarını, ancak tümüyle yeni bir anayasa hazırlanmasını doğru bulmadıklarını söyledi. Mevcut anayasa üzerinde geçmişte olduğu gibi şimdi de değişiklikler yapılabileceğini belirten Kılıçdaroğlu, “Örneğin milletvekili dokunulmazlıklarını sınırlayan hükümler değiştirilebilir, yine 12 Eylül hukukunu yürürlükte kılan hükümler yine değiştirilebilir. Biz anayasa değişikliğine karşı çıkmıyoruz ki...” dedi. Türkiye’de şimdiye kadar yeni anayasaların hep kurucu meclisler tarafından yapıldığına işaret eden Kılıçdaroğlu, ilk kez bir siyasi partinin “siparişiyle” anayasa yapılmak istendiğini vurguladı. Taslağı hazırlayan bilim insanlarının taslağı önce iktidar partisi ve onun liderine, hemen ardından da AB ülkelerinin büyükelçilerine sunduğuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, böyle bir anayasa hazırlama anlayışının ancak “sömürge” ülkelerinde olabileceğini söyledi. Irak anayasasının da Irak kamuoyuna sunulmadan hazırlandığını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Böyle bir yaklaşımla anayasa hazırlarsanız, Türkiye’nin Irak’tan ne farkı kalır” görüşünü dile getirdi. TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın “Yeni anayasayı kurucu meclis yapabilir” açıklamasının son derece yerinde olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, isim vermeden, anayasa taslağını hazırlayan Prof. Dr. Ergun Özbudun’u da eleştirdi. Kılıçdaroğlu, “Bir bilim insanı sipariş üzerine anayasa taslağı hazırlıyorsa, onun anayasa hocası olduğundan da şüphe ederim. Çünkü anayasa uzmanı olan bir kişi, ‘kusura bakmayın bu şekilde anayasa hazırlanmaz’ demeliydi” dedi. İktidarın, anayasa değişikliğiyle üniversitelerdeki türban yasağını kaldırma girişimine de değinen Teziç, türban yasağının, yüksek mahkemelerin ve AİHM’nin kararlarıyla oluşan yasal bir durum olduğunu söyledi. Bu yasal durum ortaya çıkarken Türk yüksek mahkemelerinin, anayasa ve Atatürk ilke ve devrimleriyle birlikte oluşturduğu laiklik tanımı ve yorumunun, AİHM tarafından Avrupa norm ve değerleriyle uyumlu bulunduğuna işaret eden Teziç, “Bu nedenle Rektörler ‘Vaatler inandırıcılıktan uzak’ Komitesi, anayasada kılık kıyafet serbestliği öngörecek bir düzenleAKP’nin, hazırlattığı anayasa değime yapılmasının hukuken mümkün şiklik taslağının, katılımcı demokratik olamayacağını bir kez daha kamuyollara başvurularak tamamlanacağı oyuna hatırlatmak sorumluluğunu vaatlerinin “inandırıcılıktan uzak” duymaktadır” dedi. Teziç’in açıklaolduğunu belirten Teziç, taslağın hamaları salonu dolduran rektörler tarafından alkışlandı. Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Teziç, bir gazetecinin “Anayasa taslağının askıya alınması dışında bir seçenek önerecek misiniz’’ sorusu üzerine, “Eğer izlediğiniz yol demokratik değilse, içeriği konusunda birtakım endişeler belirmeye başlar. O bakımdan araçlar amaca uygun olmalıdır. Eğer kullandığınız araç demokratik bir süreçten gelmiyorsa amaca gitmeniz tartışma götürür, üzerindeki tartışmalar devam eder ve anayasanın uygulanmasında da pek çok sorun çıkar’’ dedi. Teziç, anayasanın son biçimini almasının ardından kendilerinin de görüşlerini bildireceklerini söyledi. YÖK Başkanı Teziç, bir başka gazetecinin “Avrupa ülkelerinde türban yasağı yok’’ sözü üzerine, “yasalarla insan hakları sözleşmeleri arasında farklılıklar bulunması halinde uluslararası insan hakları belgelerinin esas alınacağını’’ söyledi. ‘’11. Cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili bir hukuki belirsizlikten söz ettiniz. Nasıl bir belirsizlik var’’ sorusuna da Teziç, ‘’Halkoyuna sunulacak metin on birinciyi seçmek üzere halkoylamasının kapısını açıyor. Yaklaşık 1.5 saat süren toplantının ardından komite tarafından hazırlanan yazılı açıklama, Prof. Dr. Erdoğan Teziç Bunun belirgin hale getirilmetarafından okundu. AKP’nin hazırlattığı anayasa değişiklik taslağının katılımcı demokratik yollara başvurularak si önemlidir. Onu söyledik o katamamlanacağı vaatlerinin “inandırıcılıktan uzak” olduğunu belirten Teziç, taslağın hazırlanma şekli ve usulünün dar’’ yanıtını verdi. toplumda “tedirginliğe ve güvensizliğe yol açtığını” söyledi. (Fotoğraf: AA) Erdoğan: Rektörler kendi işine baksın ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, üniversitelerde türban yasağını kaldırmak için anayasada değişiklik yapılacağının mesajını verirken bu konuda kurumlarla yüzde 100 mutabakat aranmayacağını söyledi. Erdoğan, “Onay makamı millet” dedi. Rektörler Komitesi’ni “Rektörler kendi işine baksın” diyerek eleştiren Erdoğan, “kurucu meclis” görüşüne karşı çıktı. Erdoğan, dün partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, anayasa çalışmalarıyla ilgili bilgi verdi. Ortada bir anayasa metni olmamasına karşın anayasa çalışmalarını mahkum etmeye, doğmadan boğmaya çalışanların olduğunu kaydeden Erdoğan, yeni bir anayasa için onay makamının halk olacağını söyledi. Yeni anayasayı “kurucu meclis”in yapabileceği yönündeki görüşlere tepki gösteren Erdoğan, “Anayasanın bugüne kadar 13 kez toplam üçte birini değiştiren TBMM, şimdi neden hepsini yapma yetkisine sahip olmasın. Bir de ortaya kurucu meclis çıkarmışlar. Böyle bir kayıt mı var, nereden çıktı bu” diye konuştu. Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Erdoğan, üniversitelerde türban yasağının kaldırılması konusunda taslakta bir hüküm olup olmayacağı, Rektörler Komitesi’nin anayasa çalışmalarının durdurulması, türbanla ilgili hükmün hukuki temelinin olmayacağı yönündeki açıklamasının anımsatılması üzerine, şu görüşleri dile getirdi: “Rektörler önce kendi işine baksın, böyle bir hakları yok. Kendi içinde çelişkilidir. Böyle bir çalışma zaten hukuki temel oluşturmak içindir. Kaldı ki, ifade edilen konuyla ilgili olarak bu işin ne kadar temeli olduğu konusu ayrıca tartışmalıdır. Millet de burada kararını verecektir. Hem egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyeceksiniz, ondan sonra birileri çıkacak, bunlar seçkinci takım, biz ne kadar istersek onu millete götürebilirsiniz, bizim istemediğimizi götüremezsiniz diyecek. Demokrasilerde böyle bir şey olmaz.” Erdoğan, Rektörler Komitesi’nin türbanın siyasi simge olduğunu, AİHM kararlarına ters düşeceği yönündeki açıklamasının anımsatılması üzerine, anayasaları Rektörler Komitesi’nin değil TBMM’nin yapacağını belirtti. Bu konuda üniversitelerin de görüşünün alınacağını anlatan Erdoğan, “Burada kalkıp da siyaset kurumunun görevini kendilerinde görmeye kalkarlarsa orada durun derim. Herkes yerini ve konumunu bilecek” dedi. Erdoğan, rektörlerin böyle bir anayasa değişikliğinin üniversitelerde gerginlik yaratacağı yönündeki görüşlerinin anımsatılması üzerine de “Asıl bu yapılan ülkeyi gerer. Ne var sizin elinizde de neye göre karar veriyorsunuz. 22 Temmuz’dan çıkan iradeye saygılı olmaları lazım. Partimizi sevmeyebilirler, kabullenmeyebilirler, ama biz partimize anayasa yapmıyoruz, Türkiye’ye anayasa yapıyoruz” görüşünü dile getirdi. Türban yasağının kaldırılmasını isteyip istemediğinin sorulması üzerine Erdoğan, bunu bugüne kadar çok söylediklerini, özgürlüklerden bahsettiklerini belirtti. Erdoğan, “Siyasi simge diyorlar. Siyasi simge dediğiniz zaman bunun bir partiye ait olması lazım. Başörtü veya beyefendilerin ifadesiyle türban, ki bunu ben kabul etmiyorum zaten. Bu bir partinin simgesi değil ki, diğer partilerde bu yok mu? Ama dert başka dert, bunu bana söyletmeyin” dedi. Erdoğan, bir gazetecinin “Ben anlamadım” demesi üzerine “Ben sana daha sonra özel olarak anlatırım” dedi. Erdoğan, toplantı sonunda aynı gazetecinin randevu istemesi üzerine “Bazı şeyler ertelemeye tabidir” dedi. Erdoğan, türban serbestliğinin gelmesi durumunda kadınların endişe etmesi gerektiği, başörtüsüz kadınlar üzerinde baskı kurulacağı yönündeki görüşlerin anımsatılması üzerine, “Eğer baskıdan bahsediyorsanız bana göre çok daha farklı değerlendirmeleri tersinden yapmak lazım. Kalkıp başörtü takanı toplumda baskı unsuru olarak ifade etmek, bana göre bir defa din ve vicdan özgürlüğüne saygısızlıktır” diye konuştu. Erdoğan, türban konusunda kurumsal mutabakatın oluşup oluşmadığının sorulması üzerine, “İşte biz bunu şimdi kurumlara açıyoruz. Ama bu yüzde 100 mutabakat demek, yüzde 100 örtüşmesi anlamına gelmez ki. Bu hiçbir yerde hiçbir kurumda olmaz. Biz bütün kurumların görüşünü alarak taslaktan tasarıya gideceğiz. Oradan artık toplumsala gidiyoruz, onayı orası verecek, onay makamı orası” diye konuştu. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 BAŞSAĞLIĞI Baromuzun 15295 sicil sayısında kayıtlı AVUKAT ? Türban konusunda son seçim öncesine kadar ‘kurumlar arası mutabakat’a vurgu yapan Erdoğan, söylemini değiştirdi. ‘Onay makamı millettir’ diyerek türban konusunda ısrarlı olacağının mesajını veren Erdoğan, üniversite rektörlerinin uyarılarına da sert tepki gösterdi. AKP lideri rektörlerin anayasa konusunda söz söylemeye haklarının olmadığını savundu. FİKRET ÖZDEMİR 18.09.2007 tarihinde vefat etmiştir. Cenazesi 18.09.2007 Salı günü kaldırılan aziz meslektaşımıza Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine, yakınlarına ve Baromuz mensuplarına başsağlığı dileriz. İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI CUMHURİYET 05 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle