16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 EYLÜL 2007 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr 15 BUGÜN SON YOLCULUĞUNA UĞURLANIYOR Günümüzde zamanın dışına taşmanın tek çaresi sanat herhalde... Bir köy, bir kilise, bir sergiotel orba koyunun ucundaki Dolfin Restoran’da deniz kıyısına kurulmuş bir masada oturuyorum. Batan günün ardından yetişmeye çalışan son ışıklar karşıdaki tepelerin üzerine leylak rengi bir tül çekmişler sanki. Ellerimle bir kadraj oluşturacak şekilde kuşattığım gözlerimi kısıp tepelerin arasından ine çıka giden şehirlerarası yolu da iptal etmeye çalışıyorum zihnimde. Bir an için, giderek dinginleşen deniz, karşıdaki kayalıklar, Ege’ye özgü bitki örtüsüyle kaplı tepeler, dalgaların mırıltısı ve ağustos böceklerinin hiç sona ermeyen konseriyle baş başa kalıyorum. Burnuma kekik ve lavanta kokusu dolar gibi oluyor. Tepelere çöken leylak rengi perde beni de sarıp sarmalıyor sanki, içinde yaşadığım zaman siliniyor. “500 yıl önce buradan bakan biri” ile aynı manzarayı paylaşmak duygusu kaplıyor içimi, zamanı aşkın bir huzurla birlikte. Sonra restoranın içinden bir pop müzik sesi yükseliyor, rüyadan uyanıyorum. Henüz on yıl öncesine dek, Torba sahilinde denize girdikten sonra hemen gerideki otel, pansiyon, lokanta, büfe şeridini geçtiğiniz anda mandalin, limon, portakal ve zeytin ağaçlarının yeşilin her türüne boyadığı, Ege’nin “ben buradayım” dediği bir doğa parçası içinde bulurdunuz kendinizi. Dar yoldan yürürken kentin yorucu yaşamının omuzlarınıza yığdığı yükler birer birer düşer, ferahlardınız. Sonra, dar şose asfaltlandı, genişledi, araba T lar çoğaldı ve hızlandı, evler, siteler, oteller, “boş” arsaları dolduran bir sel gibi denize akmaya başladılar; sahil giderek doldu, yetmedi, denizin içine kurulan ve adına “beach” denen tahta iskelelerle deniz de istila edilmeye başlandı. Ama Bodrum’un diğer koylarında çok daha hızlı ve acımasızca işleyen bu süreç Torba’da ağır aksak ilerledi. Bu nedenle insanın nefes alabileceği alanlar henüz tamamen tüketilemedi. Torba koyu ile yeni tanıştığımda, bir zamanlar belki de korsan barınağı olan bu koyun en dip noktasına, tepenin eteğinde bir kuytuya kurulu metruk kilise ile de yaşamıştım zamansızlık duygusunu. Onun taban mozaiklerini hayranlıkla seyretmiş, içeriye girdiğinizde sessizliği daha iyi duyumsamanızı sağlayan ağustos böceklerinin arasından geçerek başka bir çağa girmiş, o yıkık duvarların dilsiz tanıklığını işitmeye çabalamıştım. Kilisenin etrafı çirkin bir teneke perdeyle çevrili artık; söylendiğine göre mozaiklerden geriye de pek bir şey kalmamış. Bu çağda günlük hayatın içinde zamansızlığı aramanın boşuna bir çaba olduğunu insanın kafasına vura vura hatırlatırcasına... Günümüzde zamanın dışına taşmanın, günlük varoluşu aşkın bir zamanla çok kısa anlar içinde de olsa buluşmanın geriye kalan tek çaresi sanat herhalde... Torba’da deniz kıyısında bu sene açılan, her şeyi çok ince bir estetik zevkle ve hacim duygusuyla düzenlenmiş Casa dell’Arte’nin kapısından içeri girdiğiniz anda bunu hissediyorsunuz. Oteli açan YunusFatoş Büyükkuşoğlu çifti, kalburüstü modern Türk ressamlarının özgün yapıtlarından oluşan bir sergiyi (bu sergide yer alan yapıtlar, Evin Sanat Galerisi’nin ve Yunus Büyükkuşoğlu’nun koleksiyonlarından alınmış) oteldeki konukların ve ziyaretçilerin hizmetine sunmakla kalmamışlar, otelin içindeki her mekânı, her avluyu, her salonu, hatta her boşluğu birer tab CASA DELL’ARTE METRUK KİLİSE lo gibi tasarlamışlar. Avlunun ortasına yerleştirilmiş ve lacivert mozaik döşeli havuzla camların ardından görülen denizi, salonların tavanlarına yerleştirilmiş gökyüzü “fanus”larıyla Ege’nin yıldızlı göğünü buluşturmuşlar. Burada Nuri İyem’in, Fikret Mualla’nın, Komet’in, Eren ve Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun, Mustafa Altıntaş’ın, Bedri Baykam’ın, Neşe Erdok’un, Aydın Ayan’ın, Burhan Uygur’un tablolarının, Kuzgun Acar’ın heykellerinin, masklarının, ahşap ve metal işçiliği harikası mobilyaların arasında dolaşıyorsunuz. Otelin odalarının her biri de özgün tablolar, sanat yapıtlarıyla döşenmiş. Turizmin giderek tektipleşen, sıradanlaştırıcı, bayağılaştırıcı, çölleştirici etkilerinin dışında, bir estetik vahadaymış gibi hissediyorsunuz kendinizi. Peki, ben, siz, veya orta halli herhangi bir vatandaş bu “vaha”da ferahlama şansına sahip mi? O biraz zor işte. Para ile sanat arasında kurulan bu ilişkide düşündürücü olduğu kadar hüzünlü bir yan da var. Ne denli güzel olursa olsun, bir “sırça saray”a hapsedilmiş duygusu veriyor bana o oteldeki eşsiz yapıtlar. Onları üreten sanatçılarla aralarında kurulmuş ve izleyiciyi yaşadığı zamandan koparan aşkın bağ örselenmiş gibi geliyor. Evler sahile doğru akıyor, iskeleler denizi dolduruyor, metruk kilise teneke bir perdeyle kuşatılmış, Kuzgun’un, Komet’in, Bedri Rahmi’nin, Fikret Mualla’nın yapıtları sırça saraylarda... Ellerimle kadraj yapıp, karşıdaki tepelerin henüz bakir kalmış yerlerinde zamansızlığı arıyorum; o daracık şeritte karşıdaki lavantaların, kekiklerin, melengeçlerin, denizin, göğün, yeşilin, laciverdin üzerini kaplayan sümbüli ışık ruhumu da sarıp sarmalıyor, gün ile gece arasında... [email protected] Haluk Şevket Ataseven yaşama veda etti Kültür Servisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’ndan emekli olan sanatçı, şair, araştırmacı, eğitimci, yazar Haluk Şevket Ataseven 15 Eylül Cumartesi günü vefat etti. Uzun süredir rahatsız olan Ataseven için bugün saat 10.30’da Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde tören düzenlenecek. Haluk Şevket Ataseven, düzenlenecek törenden sonra, Karacaahmet Camii’nde kılınacak öğle namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda son yolculuğuna uğurlanacak. 1950’li yıllarda Belediye Konservatuarı şan bölümüne girerek başlayan sanat hayatını şiirleriyle sürdürdü. Şiirlerini; Yeditepe, Dost, Türk Dili, Ataç, Somut, Mülkiye gibi yayınlarda yayımladı.Yine 1950’li yıllarda Melih Cevdet Anday’ın yönettiği “AKŞAM Gazetesi Şiir Yarışması”nda birincilik ödülünü aldı.1958 yılında Afif Yesari’nin ortaya attığı “Düşünce Tiyatrosu” çalışmalarına katıldı. 1971 yılında başta Haldun Taner olmak üzere, Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde seçkin tiyatro eleştirmenleri ve sanatçılarıyla birlikte İstanbul Liseleri Tiyatro Örgütü’nün (ILTÖ) kuruluşuna katıldı ve yedi yıl başkanlığını yaptı, buraya bir deneme sahnesi kurdu her yıl yapılan şenliklerle gençleri tiyatroya kazandırdı. İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI 23 EYLÜL 2007 PAZAR SAAT: 11.00 YORULMAK YOK, KARANLIĞI AYDINLATMAYA DEVAM EDİYORUZ Konuğumuz Prof. Dr. BİRGÜL AYMAN GÜLER SBF Öğretim Üyesi Konu: 14 Nisan ve GÖREVLERİMİZ YER: ADEN OTELİ (KADIKÖY RIHTIM) İLETİŞİM: 0535 793 44 14 0532 275 21 42 CUMHURİYET 15 K Ayrıntı Sokak gösterileri üzerine bir sergi Kültür Servisi Fotoğraf sanatçısı Mehmet Çağlarer, “sONdakika” ve “Aşk Halleri”nden sonra “Hey Gidi Sokaklar…” adlı fotoğraf sergisiyle Kadıköy D.M.S Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşuyor. Çoğunluğu 1980 öncesi sokak gösterilerinde, cenaze törenlerinde çekilmiş siyah beyaz ve yirmi otuz yıl sonrasının gösterilerinde çekilmiş renkli fotoğraflardan oluşan yetmiş yapıtın yer aldığı sergi 30 Eylül’e kadar gezilebilir. (0216 545 26 26) KAHVALTI EDERİ: 17.50 YTL. LÜTFEN YERİNİZİ AYIRTINIZ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle