14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 EYLÜL 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Yüzü aşkın ülkeden insanın yaşadığı Avustralya’daki yabancılar sıralamasında artık önde geliyorlar Çin son kıtayı da fethediyor A borijinlerin yaşadığı Red Fern’de Stefan’la bira almaya giderken, semtin sınır sokağının ucunda Çince yazılarla dolu bir duvar çıktı karşımıza. Stefan yazıları gösterip seslendi: “Bizi Avustralyalılar değil ama, bunlar bitirecek!” Gülüştük... Bütün dünyayı etkileyen Çin yükselişi, burada da hissediliyor. 100’ü aşkın ülkeden insanın yaşadığı Avustralya’daki yabancılar sıralamasında artık birinci sırada Çinliler var. Büyük kentlerin neredeyse tümünde nüfusun yüzde 34’ü Çinli. Nüfusu 1 milyar 300 milyonu bulan Çin’le nüfusu 20 milyonun biraz üzerindeki Avustralya bu açıdan karşılaştırılacak gibi değil. Çin’in dünyaya yayılma politikası da buna eklendiğinde “insan gücü ihracının” boyutları daha da büyüyor. Çin dışında dünyanın değişik ülkelerinde 70 milyonu aşkın Çinli yaşıyor. Koca Avustralya ? Çin Bahçesi’ne giden caddenin girişinde ve çıkışında kocaman bir “tak” var. Takın üzerinde İngilizce şu yazılı: Dört deniz arasında yaşayan bütün insanlar kardeştir! Bu, geleneksel bir Çin sözü. Çin’in etrafındaki 4 denizi kastediyor. Büyük Çin topraklarının sınırını denizle çizen bir tanımlama. Ancak giderek küresel güç olan Çinliler, bu sözü Avustralya’yı da çevreleyen dört okyanus için kullanıp, dünya kardeşliğine getiriyorlar! Tak, Çin mimarisini yansıtan çatı biçiminde, yeşil ve kırmızının ağırlıklı olduğu bir düzenlemeyle inşa edilmiş. Sokağa girince, Çinli işletmeciler her beyaza “yabancı” muamelesi yapıyor! kıtasının nüfusunun 3 katından fazla! Avustralya’da büyük fabrikaların tümü bir bir kapanıyor. Neden açık: Çin’de üretimin daha ucuz olması! Kendi planlamaları çerçevesinde “sosyalist” modeli terk etmeden “kapitalist” modellere ayak uyduran Çinliler dünyanın dört bucağında ülke yönetimlerine şunu öneriyorlar: “Siz yaşamsal önem taşıyan bu ürünü üretmek için şu kadar para harcıyorsunuz. Biz bunu yarı, hatta üçte bir fiyatına size hazır teslim edelim.” Avustralya yönetimi pek çok alanda “tamam” demiş, üretimi Çinlilere teslim etmiş. Bu, işin karşılıklı çıkara dayalı ekonomik yanı... Bir de eğitim ve çalışma amaçlı olarak Avustralya’ya akın eden Çinliler var. Onlar da hem ülke sahiplerinin hem de yabancıların işlerini ve iş sahalarını ellerinden alıyorlar. Çinlilerin Avustralya’ya geliş biçimi biraz da Türklerin Almanya’ya gidişini andırıyor. Sydney’de şu tür öyküler dinledim: “4 Çinli Sydney’e geliyor. Ortak bir ev tutuyorlar. Kısa süre sonra ailelerini de getiriyorlar. Her ailede en az iki çalışan oluyor. Eve 8 koldan para giriyor. Aralarındaki iş bölümüne göre, paraları biriktirip önce birini ev sahibi ya pıyorlar. Sonra ötekini derken, tümü ev sahibi oluyor. Tarımı da iyi bildiklerinden kimi tarım sahalarını toptan satın almaya başladılar...” Bunun yanında “Çinlinin Çinliye ettiği” diye özetleyebileceğimiz öyküler de var: “Uyanık bir Çinli, örneğin temizlik şirketi kuruyor. Dev gökdelenlere, binanızı her gün çok ucuza pırıl pırıl ederim diyor. Anlaşmayı yapıp, Çin’den bir uçak dolusu işçi getiriyor. Onlara toplu kalabilecekleri yerler gösteriyor. Saati buranın ölçeklerine göre çok ucuza, 5 dolara çalıştırıyor...” ‘D Dünyanın pek çok büyük kentinde “China ÖRT DENİZ ARASINDAKİ İNSANLAR KARDEŞTİR’ TOPRAKLARIN ALTI ÜSTÜNDEN ZENGİN A vustralya’nın kimi üretim alanlarını Çinlilere devretmesinin nedenlerinden biri de ülke topraklarının madenler bakımından çok zengin olması. Hani Avustralya topraklarının altı üstünden daha zengindir desek yeridir. Bu zenginliği tarif ederken şöyle bir tanımlama yapıyorlar: “Git kıtanın ortasındaki çöle... Kirala bir kepçe... Kaz toprağı, doldur, maden diye sat... İçinde mutlaka bir maden vardır!” Türkiye’nin de taşkömürü ithal ettiği Avustralya, bakır, kömür, demir, nikel, elmas, altın, boksit, gümüş, kurşun, çinko kaynakları bakımından son derece zengin. Hyde Park’ın Kaptan James Cook’un heykeline bakan tarafındaki Avustralya Tarih Müzesi’nin bir katı, kıtadaki maden ve değerli taş zenginliklerine ilişkin. Bu alana ilgi gösteren kişinin mutlaka görmesi gereken bir müze. Kimi madenleri, nasıl çıkarıldıklarını temsili olarak gösteren bölümlerin içinde sergiliyorlar. Avustralya yerlilerinin yok edilmesinin nedenlerinden biri de tıpkı Amerika kıtasında olduğu gibi madenler. Geçmişte, Aborijinlerin yaşadığı bir bölgede değerli maden varsa, yerlileri ya sürmüşler ya da değişik yöntemlerle ortadan kaldırmışlar. Bugün yöntemi birazcık insanileştirmişler; kabile reislerini para ve benzer yöntemlerle ikna ediyorlar. Yeri gelmişken vurgulayalım; Avustralya zenginliklerinin sergilendiği müzenin bir bölümünü de Aborijinlerin yok edilişine ayırmışlar. Hiç komplekse kapılmadan geçmişte onlara neler yaptıklarını, bugün gelinen durumu sergilemişler. Kayıp aileler, alkole alıştırılan kabileler, yurdundan sürülenler, ayaklarından zincirle birbirine bağlanıp, esir edilenler... h er şey Çin bahçesi kadar güzel olsa AVUSTRALYA’YA YILDA 100 BİN GÖÇMEN vustralya nüfusunun yaklaşık dörtte biri göçmenlerden oluşuyor. 4 milyon nüfuslu Sydney’in yüzde 4.7’si İngiliz, yüzde 3’ü Çinli, yüzde 2.1’i Yeni Zelandalı, yüzde 1.5’i Vietnamlı, yüzde 1.3’ü Lübnanlı, yüzde 1.2’si İtalyan, yüzde 1’i Hintli, yüzde 14’ü öteki uluslardan. Yabancı düşmanlığı hemen hiç yok. Kimi Türkler, “ne yazık ki usul usul başladı. Düşmanlık şeklinde olmasa bile, ayrımlar seziyoruz” diyor ama, Batı’yla karşılaştırılmayacak kadar olumlu bir tablo var. Bu yüzden kimi yabancılar Avustralya rejimine şu adı takmışlar: Beyaz komünizm! İşsizlik parası haftada 400 dolar, hiç geliri olmayıp devletten para almayan kişi yok. Kişi başına düşen ulusal gelir de 40 bin doları geçmiş. Hedef 50 bin. 5 Ekim 1967’de Türkiye ile Avustralya arasında işçi anlaşması imzalandı. 14 Ekim 1968’de Sydney Havaalanı’na inen uçakta 169 Türk işçisi bulunuyordu. O günden bu yana iki ülke arasındaki göçmen ilişkisi devam ediyor. Avustralya halen yılda 100 bin göçmen alıyor. Önce hangi alanlarda gereksinimleri olduğunu saptıyorlar, sonra başvurulara göre alım yapıyorlar. “Türkiye’de soran olursa ne diyeyim” dedim, şu yanıtı aldım: “Özellikle maden mühendislerine sürekli gereksinim var...” Biz komisyonsuz duyurumuzu yapmış olalım! Pekin’de, Şanghay’da Çin Bahçesi’nin ne olduğunu yerinde görmüştüm. Şanghay’da Yu Parkı’nı unutamam. Suyun, taşın ve yeşilin uyumu bu kadar olur. Milyonlarca Çinli’yi ve kente gelen yabancıyı ağırlayan park, onca insanı yutup güzelliğini öne çıkarmayı başarıyordu. Sydney’de de güzel bir Çin Bahçesi yapmışlar. İngilizce haritaya baktığınızda Darling Limanı’nın hemen yanı, Çin Mahallesi’nin önü “Chinese Garden” olarak geçiyor. Ortasında havuz, içinde balıklar, kıyısında Çin doğasının parçaları dağımsı yükseklikleriyle çok güzel bir bahçe oluşturmuşlar. Çin bahçelerinin özelliği, Çin’in coğrafyasının minyatürü olması. Bunu minik şelalelerle, güzel renkli çiçeklerle tamamlamışlar. Sydney’de ağustos ayı, Türkiye’nin martı. Biz sonbahara girerken onlar ilkbaharı karşılıyorlar. Çin Bahçesi’nin çiçekleri de patladı patlayacak... Bahçenin bir bölümünde yine Çin tarzı inşa edilmiş küçük binada Çin giysileri sıralı. İsteyen 5 Avustralya Doları verip Çin giysileriyle bahçeyi dolaşabiliyor. Tercih edenlerin sayısı az değildi. Baştan sona Çin doğasını yansıtan park böylece Çin geleneksel giysilerini de yansıtmış oluyor. Tabii para da kazanıyorlar. Çinliler ticari düşünmenin yöntemlerini bulmuşlar! Town” vardır. Sydney’de de var. Hem de büyükçe. Liman bölgelerinin hemen arkasında, kent merkezinin dibinde 45 ana caddeyi kesecek büyüklükte bir Çin Mahallesi var. Öyle ki, mahallenin neresinden fotoğraf çekerseniz çekin, Çince yazının bulunmadığı bir kare yakalayamazsınız. Sydney’in her tarafında Çinli var, bu bölgede hep Çinli var! Mahallenin büyük bölümü, ucuz oteller ve alışveriş merkezleriyle dolu. Öteki semtlerde oturan Çinliler, alışveriş için buraya geliyor. Yemek için çubuktan tutun da Çin mutfağına özgü çiğ hazırlanmış paketlere kadar her şeyi bulmak mümkün. Mahallenin Çin Bahçesi’ne giden caddesi sadece yayalar için. Caddenin girişinde ve çıkışında kocaman bir “tak” var. Takın üzerinde İngilizce şu yazılı: “Dört deniz arasında yaşayan bütün insanlar kardeştir!” Bu, geleneksel bir Çin sözü. Çin’in etrafındaki 4 denizi kastediyor. Büyük Çin topraklarının sınırını denizle çizen bir tanımlama. Ancak giderek küresel güç olan Çinliler, bu sözü Avustralya’yı da çevreleyen dört okyanus için kullanıp, dünya kardeşliğine getiriyorlar! Yeri gelmişken vurgulayalım; Endonezya, Malezya ve Singapur’daki ekonomik kalkınmanın motor gücünü bu ülkelerin nüfusunun ortalama yüzde 10’unu oluşturan Çin kökenliler sağlıyor. Ç Tak, Çin mimarisini yansıtan çatı biçiminde, İNLİLERDEN HER BEYAZA ‘YABANCI’ MUAMELESİ A yeşil ve kırmızının ağırlıklı olduğu bir düzenlemeyle inşa edilmiş. Sokağa girince, Çinli işletmeciler her beyaza “yabancı” muamelesi yapıyor! Çin mutfağını usul usul Avustralyalılar da benimsemiş olmalı ki, lokantalarda beyazlar da az değildi. Belki de Avustralyalılar fazla mutfak seçenekleri olmadığı için buraya geliyorlar. Kıtanın kendine özgü bir mutfağı yok. Tek söyleyebildikleri özgün yemek, kızarmış balık ve yanında kızarmış patates. Bundan bizim dönerciler de payını almış. Buradaki dönerci sayısının 2 bin kadar olduğu söyleniyor. Kent merkezinin hemen her bölümünde mutlaka bir dönerciyle karşılaşıyorsunuz. Çin Mahallesi’nde de bir dönerci görünce, Türkçe yaklaştım, aynı dilde yanıt aldım. Ankaralı Enis, dil öğrenmek için Sydney’e gelmiş, burada yarım zamanlı çalışıyor. Para değişim bürolarından emlakçilere kadar Çinliler bu caddede bütün düzenlemelerini yapmışlar. Bu caddenin sonuna geldiğimde mırıldanmadan edemedim: “Bir gün Avustralya’nın adı Çinstralya’ya dönüşürse şaşmamak gerekir!” Avustralya’da şu düşünce de usul usul öne çıkmaya başlamış: “Biz temelde kıtasal olarak Asya’ya yakınız. Asya ile birlikte hareket etmemiz gerekir!” Alevilerden çağrı: Bir olalım, birlik olalım iziyi Avustralya Alevi Kültür Merkezi’ndeki (AAKM) bir geceyle noktalayalım. Atatürk Kültür Merkezi’nin konferasına katılan Aleviler, kendi kurumlarını da ayrıca ziyaret etmemi istediler. Yağmurlu bir akşam Auburn semtindeki, Alevilerin kendilerine ait binaya gittik. Girişte sağ duvarı 2 Temmuz Sıvas olaylarında kıyılanların fotoğrafları dolduruyor. Atatürk’ün resmi doğal olarak baş köşede... Başkan Ali Özer, “hoş geldin” konuşması yaptıktan sonra koyu bir sohbete tutuştuk. Konu tabii ki Türkiye... Her birinin kaygıları ortak, çözüm önerileri değişik. Ama ortak bir payda daha var: “Bir olalım, birlik olalım...” Bu alandaki eksikliği burada da hissettiklerini söylediler. Kimi ayrımcılıklardan söz ettiler ama, yine de “bir olalım” demeyi ihmal etmediler. Gecenin devamında, elbette saz da vardı. Buradaki gençler kendi arala D Auburn semtindeki Avustralya Alevi Kültür Merkezi’nin duvarı gericilerin Sıvas’ta katlettiği aydınların fotoğraflarıyla dolu. rında gruplarını da oluşturmuşlar. Türküye Kızılırmak’la başladılar. Pir Sultan’la devam ettiler. Mahsuni’nin “bilmem söylesem mi söylemesem mi”sini bir güzel söylediler... “Aldırma gönül aldırma”da hepimiz aldırdık! Sözleriyle, ağdalarıyla çok güzel türkülerdi... Bildiklerimizde eşlik ettik. Sydney’deki Türkçe gazetenin yanı sıra Cumhuriyet’in de muhabirliğini yapan Taylan da bol bol fotoğrafımızı çekti. Gençler türküleri noktalayınca şunları söylemeden edemedim: “Arkadaşlar bizde bu türküler oldukça sırtımız yere gelmez... Gücümüz tükenmez... İnsan bu türküleri dinleyince hem derinleşiyor tarihin dibine kadar gidiyor hem de yenemeyeceğim zorluk yoktur, diyor...” Sydney’den ayrılırken Atatürk Kültür Merkezi’nden arkadaşların yanı sıra Alevi Kültür Merkezi’nin yöneticileri uğurlamaya gelmişti. Başkan Ali Özer’e, “Türkiye’den istediğin bir şey var mı” dedim, ağzından ilk dökülenler şunlar oldu: “Mutlaka bir şeyler yapalım... Eğitimin önemini herkes çok iyi kavradı. Biz de kavradık ama, bu alana yatırım yapmakta zorlanıyoruz. Biz burada Sydney kent merkezine yarım saat mesafede 67 dönümlük bir arsa aldık. Buraya okul yapalım, diyoruz. Adnan Polat’a söyleyin, Türkiye’den kimi görürseniz söyleyin omuz versinler, çocuklarımızı okutacak okullar yapalım...” Bizden aktarması... CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle