14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 EYLÜL 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Kurt Mehmet Ünal: “MHP’den kurtlu koalisyon örneği: Seçim öncesi sözde CHP ile seçim sonrası özde AKP ile.” Ya ğ m u r E k i m Baş kadın, gölgede kalmazmış... “Karanlıkları sever!” GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Futbol: Bir Malta’ya sap olamadık! İşkence Gülay Baytaş: “Türkiye’de işkence yok diyenler ellerine sağlık karnelerini alıp hastanelere gitsinler!” TARİHTEN bildiğimiz kadarı ile yeni anayasaların genellikle toplumdaki büyük altüst oluşlardan yani “devrim”lerden sonra yapılığını anımsatıyor Bülent Esinoğlu ve şöyle diyor: “Seçmenin oyları, yönetmek için yetmez. Yönetmek için kuvvet gerekir. Kuvvet devletin örgütlü gücüdür. Devletin bu örgütlü gücüne ‘devletin ideolojik aygıtı’ da denir. Devletin ideolojik aygıtları ordu, güvenlik kuvvetleri, yasalar, gelenekler, hukuk ve toplumu yeniden üretmek için eğitimdir. Ordu, nizamı sağlamak ve toplumu yeniden üretmek için ‘zor’ kullanma yetkisi olan temel ideolojik aygıttır. İktidar kavgası bu ideolojik aygıtları ele geçirmek için yapılır. Devirenler devrilenlerin ideolojisini devam ettirmezler. Zaten iktidar kavgası sürerken ideolojik kavga da devam eder. İçinde yaşadığımız yıllarda Türkiye’de bir devrim Ele geçirme olmadı. Hatta mevcut çağdaş yaşamın da gerisinde talepler olduğuna göre yeni bir anayasa değişikliği ihtiyacı nereden kaynaklanıyor? Seçimlerde işbirlikçi sermaye, tarikatlar ve bölücü, İslamcı, Kürt dayanışmasının başarılı olduğu doğru. Devletin bütün ideolojik aygıtlarını tam olarak ele geçiremediler ki buna uygun bir anayasa yapsınlar. İttifak yaparak ele geçirdikleri sadece siyasi iktidarın bir parçası. Batı destekli irticanın ideolojisi dindir, yani ortaçağ ideolojisi. Batı destekli bölücülerin ideolojisi Kürt milliyetçiliğidir. İşbirlikçi sermayenin ideolojisi ise işçi sınıfının üzerine tam hâkimiyet kurmaktır. Baktığımızda siyasi iktidarı ele geçiren bu ittifakın ortak bir ideolojisi yoktur. Ortak ideolojileri yoktur. Ortak düşmanları vardır. Ortak düşmanları da tektir. Ordu ve onun ideolojisi Kemalizm. Başka bir deyişle devletin ideolojik aygıtları içinde ‘zor kullanmayı sağlayan’ orduyu ele geçirmek. Bunu kazanmaları için büyük bir savaştan geçmeleri gerekiyor. Bunu başarabileceklerine ihtimal veriyorum. Yeni anayasa diye özelleştirmeyi yani yabancılaştırmayı kolaylaştıracak hükümler getirebilirler. Bir de eğitimde yani toplumu yeniden üretmede sermayenin taleplerine uygun değişiklikler yapabilirler. Onu da arkalarına dış güçleri yani Amerikan ordusunu ve Avrupa Birliği’ni alarak yürütürler. Daha fazlası için iç savaş gerekir; bunu da yapamazlar!” AKP Rejim Darbesi Peşinde! TÜSİAD’ın cuma günkü demeçlerini okuduğumda güleyim mi, yoksa ağlayayım mı bilemedim... İyi de, seçimlerden önce Gül’e her türlü onayı verip, AKP’yi tek parti diktasına taşırken aklınız neredeydi? 2002’den beri “değiştim”(!) diyen AKP iktidarının her yobaz hamlesi apaçık ortadayken, bugünkü hangi atamaları, hangi antilaik uygulamaları, hangi “anayasal darbe hazırlıkları” sizi şaşırtabilir ki? Lütfen kendinize karşı biraz dürüst olun ve hiç olmazsa hata yaptıysanız, “Hata yapmışız, çıkarlarımız öyle gerektiriyor sanmıştık” deyin. Dün tüm yeşil ışıkları yakıp sözde istikrar (!) uğruna arzu ettiğiniz dikta rejimine, tüm uyarılarımıza karşın kavuştuktan sonra, bu hükümete “Size 6 ay süre tanıdık” demeniz çok havada kalıyor. Ne yapacaksınız? 6 ay sonra, Erdoğan veya Gül’ü görevden mi alabileceksiniz??? Hem size şu soruyu yöneltmezler mi: Orhan Pamuk konusunda o kadar hassastınız. Emin Çölaşan konusundaki umursamazlığınızla mı savunduğunuzu söylediğiniz değerler ayakta kalacak? Büyük gazetelerde, gerçek araştırmacı gazeteciliği öldürüp iki buçuk “fıkra yazarı” ile mi yobazlığın ahtapot kolları ile baş edebileceksiniz? Cevabı da hemen verelim: Hayır, yobazlıkla böyle baş edemezsiniz. Çok daha cesur, çok daha ödünsüz olmanız ve oportünizmin çıkar hesaplarını hızla terk etmeniz gerekecek. Bu özverilere hazır mısınız? Evet, başlıkta okuduğunuz cümle, aynen gerçeği ifade ediyor: AKP rejim darbesi peşinde. Anayasaya getirmeye çalıştıkları her değişiklik, bunu kanıtlıyor. Normal bir seçim kazanarak iktidara gelen bu parti, İslami darbe yapmışçasına, var olan anayasanın ruhuna tecavüz edecek yetkiyi kimden alıyor, sorulmaya değer. Cumartesi günü Cumhuriyet’te yayımlanan taslak aynen tahmin ettiğimiz gibi tam bir İslami Cumhuriyet’e geçişin ara nameleri. LÜTFEN BU DURUMA DA UYUM GÖSTERİP, CILIZ PROTESTOLAR ARASINDA “ALIŞMAYIN”… ??? Aylardır, Gül ve Erdoğan’ın laiklik tanımlamalarının, bizlerin ve anayasamızın tanıdığı laiklikle hiçbir alakası olmadığını yazıp duruyoruz. Nihayet baklayı ağızlarından çıkarıp işi resmiyete döktüler. Onlara göre laiklik, “Din ve vicdan hürriyetine sahip olan bireylerin bu hürriyeti kullanarak kendi inanç dünyalarını belirleme ve onun gereklerine göre yaşama konusunda güvence sağlayan bir ilkedir”. Bu da yetmemiş, “Temel hak ve özgürlüklerin, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ve laik Cumhuriyet’in gereklerine göre kısıtlanabileceği” hükmü kaldırılıyor. Ama durun bu da yetmemiş! Din ve inanç hürriyeti hakkı “tek başına veya topluca, alenen veya özel olarak ibadet, öğretim ve uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama ve bunları değiştirebilme hürriyetini” de kapsayacakmış! Türban mı? Tabii ki “kılıkkıyafet serbestisi” ile üniversitelerde önü toptan olarak açılmaya çalışılıyor. “Atatürkçülük” her noktada tırpan yerken eğitim ve öğretimin “Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda yapılacağı” ilkesi de tabii kaldırılıyor. Eh buna da şaşmamak lazım. Herhalde toplu ayinlerin pek yakında üniversite bahçelerine taşacağı bir ortamda, ana konumuz artık Bursa Nutku ve Gençliğe Hitabe olmayacak! İyi, hiç olmazsa riya ve çelişkiye bir sınırlama getiriliyor (!) Bu arada en önemliyi, en sona sakladım: Anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddeleri bile tabii bu değişimden nasiplenmişler! İkinci, üçüncü madde… Bu da herhalde yapılanın gözü kara bir rejim darbesi olduğunu, dostun düşmanın gözüne sokarak kanıtlamak için!!! Orduya, her ağzını açtığında saldırıp, din üzerinden laik demokrasiye ve nihayet anayasamıza yapılan bu “nihai” saldırıyı görmezden gelmek, gaflet değil ihanet ve işbirlikçiliktir. Bu yoz ortamda Ordu’nun getirdiği dengeye ve bu gerilimlerde onu destekleyenlere “militarist” diyebilecek kadar pusulayı şaşıranlar, hemen bir ayna bulup kendi mollacılıklarını ve katıksız şeriatçılığın borazanı haline gelişlerini tespit etmek durumundadırlar! email: bedbay?tnn.net Faks: 0212 227 34 65 Himmet Yahya Kemal Kaya: “Allah’ın fethedicisinin himmeti ile Allah’ın kulu, Çankaya’nın adını Allah’ın izni ile Ezankaya yapacaktır inşallah!” SESSİZ SEDASIZ (!) Asker kantininden para kazanmak RTE’NİN yedek subaylığı sırasında asker kantinini kazançlı duruma getirmesi övüncüyle ilgili olarak Mustafa Saraç’ı dinleyelim: “Askerin istisnasız tüm yaşamsal gereksinmelerinin devlet tarafından tedarik edildiği varsayımıyla, ‘kantin’ kavramı, askerlik mantığı içinde, arızi bir olgudur. Askerin, gazoz, gofret ya da sigara benzeri zaruri olmayan ‘ihtiyaç’larının dikkate alınması gibi bir ‘askeri’ mecburiyet söz konusu değildir. Çünkü askeri birlik, memleket evlatlarına, kâr hırsı değil, ulusal güvenlik ruhu aşılamak amacındadır. Asker ocağı, gençlere tüccar olmayı değil, yurtsever olmayı öğretmektedir. Askeri birlikte en önemli ilkelerden biri, ‘eşit rütbelilerin koşulsuz eşitliği’dir. Yemekhanede her asker, mutlak eşit iken, kantinde parası olan erin, parasıza, az da olsa maddi üstünlük sağlama ihtimali, eşitlik ilkesini zedeleyecektir. Bir yasal mecburiyet olmamasına rağmen kurulmuş bulunan kantinlerin, kar etmesi değil, bilakis olabildiğince az mal satması, satıyorsa da olabildiğince kârsız çalışması esastır. Kâr, neticede, askerin cebinden, devletin kasasına doğru, bir gelir transferidir. Kantinin ‘kâr’ yapması, devletin, askerlerin sırtından kazanç sağlaması gibi asla arzu edilmeyen bir sevimsiz görüntünün doğmasıdır. ‘Kârlı kantinin subayı’, muhtemelen, bir fanteziden ibarettir ve herhalde RTE’nin biyografisini süslemek üzere, ‘özelleştirmeyi askeri kantinlerden başlattığı’ masalı için uydurulmuştur!” Şenlik Gülhan Elmas: “Partim akppen, hükümetim akppen, Meclisim akppen, Çankayam akppen... Hem de evlere şenlik!” Diyanet İşleri Başkanı’na Sorular Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR Sayın Başkan, çok önemli bir mevkide bulunduğunuzu, büyük sorumluluklar taşıdığınızı düşünüyorum. İslamın yorumu konusunda çok farklı görüşler var. Sizin, inançlarına bağlı olan halkımızı aydınlatıcı açıklamalarınızın büyük önem taşıdığına inanıyorum. Değerli Profesör Yılmaz Esmer’in araştırmasına göre, AKP’ye oy verenlerin yüzde 83’ü plajlarda mayo ile dolaşmanın günah olduğuna inanıyor. Türk halkının yüzde 60’ı dünyayı, yaşamı anlamak ve tanımak için din kitaplarını bilim kitaplarından üstün buluyor. Bunlara katılıyor musunuz, Sayın Başkan? Politikacılarımızın gözünde büyük itibarı olan Fetullah Hoca, küresel ısınma konusundaki görüşlerin geçerli olmadığı, kuraklığın günahlarımızdan ileri geldiği fetvasını veriyor. Ona göre dua etmeli ve af dilemeliyiz. Ama bu af dileyiş, çoluk çocuğumuzla tepelere tırmanarak, eziyete razı olarak, yerlere yatıp sürünerek, bağırıp haykırarak yapılmalı. Ne diyorsunuz Sayın Başkan, gerçekten böyle mi olmalı? Bilim adamları küresel ısınma derken yanılıyorlar mı? Sayın Başkan, 6 büyüklükteki bir depremle yıkılan okulu ve enkaz altında kalıp yaşamını yitiren 600 çocuğumuzu hatırlarsınız. Adapazarı’ndaki depremde binlerce yurttaşımızı kaybettik. Yapılan bir ankette, Adapazarı halkının yüzde 80’i depremin nedeni olarak Allah’ın cezasını belirttiler. Ancak yüzde 20’si bir fay kırılmasından söz edebildi. Binalarımızın yapımındaki ihmalkârlıkları, yolsuzlukları, hilekârlıkları görmezden gelip, yüreklerimizi yakan bu ulusal felaketleri Allah’a havale etmek doğru olabilir mi? Sayın Başkan, akraba evliliğinin genetik (kalıtımsal) hastalıklar için nasıl bir risk oluşturduğunu sevgili halkıma kolay kolay anlatamıyorum. Çünkü sizin teşkilatınız içinde halka “Allahın izin verdiği evlilikten zarar gelmez” diye hitap eden konuşmacılar var. Bu ve benzeri bilgisizlik ve bilinçsizlik konusunda sizin birçok diyeceğiniz olmalı. Halkın bu aldanışlarına meydan vermemelisiniz, gerçeği öğrenmelerine yardım etmelisiniz diye düşünüyorum. Gölcük depreminin ardından elindeki levhayı kaldırarak “7.4 yetmedi mi” diye bilimi, bilimselliği sorgulayan zavallı kızımız da hiç gözümün önünden gitmiyor. Sayın Başkan, çok ama çok önemli görevimiz var. Yaşamsal önemde bir görev ve sorumluluk. Aydınlanma savaşı uzun sürecektir. Sizin, masum ama ciddi bir şekilde eğitim yoksunu halkımızı aydınlatmanız, büyük bir zorunluluk olarak ortaya çıkıyor. Saygılarımla ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: kurgenc?yahoo.com SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER İngilizceyi İngilizce kaynaklardan öğrenin... Westminster University ve Premier College sertifikalarına sahip, London School of Busness Administration’da master yapmış KEMAL URGENÇ ÖĞRETMENDEN, BRITISH ENGLISH Gramer, derslere yardımcı, sınavlara hazırlık İş İngilizcesi (Business English) ve İngilizce iş görüşmelerine (Interview hazırlık. Acıbadem / İstanbul 0 536 225 07 80 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 11 Eylül www.mumtazarikan.com Çocuklarıma abla aranıyor Acıbadem Şehit Fetih Sokak’ta, 20 aylık kızımla tam gün ya da 3 yaşındaki oğlum ve kızımla yarı zamanlı ilgilenecek abla/teyze aranıyor... Ev: 0216 340 15 60 Cep: 0532 712 59 50 Nüfus Cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Geveze, yılışık kimse... 1 Eylemleri 2 olumsuz yapmakta kullanı 3 lan ek. 2/ İki 4 yanı ağaçlıklı 5 yol... Tüylü ve yapışkan yap 6 raklı bir çalı. 3/ 7 Bir borudan 8 bir saniyede geçen suyun 9 ya da bir iletken telden 1 2 3 4 5 6 7 8 9 bir saniyede geçen 1 MA D ON N A İ elektriğin miktarı... İs2 U C U B E B A Ç panyolların sevinç ünlemi. 4/ Kuvvetleri ve 3 H U D E Y B İ Y E L İ D R bunların oluşturduğu 4 İ Z 5 B E Z İ R J U L devinimler arasındaki A S İ T A N E bağıntıları inceleyen 6 B mekanik dalı. 5/ Ya 7 İ L İ K M E N M vuz Turgul’un yönetti 8 Ö D E K T E ği “Muhsin Bey” ad 9 E S E N L E M E K lı filmde Uğur Yücel’in canlandırdığı tipin adı. 6/ Akım şiddeti birimi kiloamperin kısa yazılışı... Ender, seyrek... Kiliselerde anakapıdan koroya değin uzanan bölüm. 7/ Yirmi sekiz taşla oynanan bir oyun. 8/ Kadın hükümdar... Kemiklerin yuvarlak ucu. 9/ Yanağın alt bölümü... Tütsüyle kurutulmuş balık ya da et. İ.T.Ü Öğrenci kimligimi kaybettim. hükümsüzdür. ERİNÇ ARIK RAKİNE ARAZ Cumhuriyet Mahallesi ÇantaköySilivri Yazkış oturmaya hazır sıfır lüks villa Tel: 0532 277 84 76 YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Bit yavrusu... Kuzu sesi. 2/ İngiltere’de çok sevilen bir cins bira... Kadınların yüzlerine ben yapmak için kullandıkları bir tür reçine. 3/ Operalarıyla tanınmış İtalyan besteci... Kastanyet eşliğinde yapılan bir İspanyol dansı. 4/ Canlı, etkin, hareketli. 5/ Közlenmiş patlıcanla yapılan, kıymalı ve yoğurtlu bir meze. 6/ Ford otomobilinin bir modeli... Kâfi gelmeyen... Ortaçağ’da kullanılmış, yelkenli büyük gemi. 7/ Maskeli balolarda giyilen kukuletalı uzun giysi. 8/ Padişah karısı... Bütün kutsal Hint metinlerinin başında ve sonunda yinelenen mistik hece. 9/ Sermaye... Duman rengi. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle