22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 EYLÜL 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Makedonya’da düzenlenen 46. Şiir Akşamları’nda yeni kuşak şairlerimiz de tanıtıldı 15 Nejat Uygur yoğun bakımda ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ünlü tiyatro sanatçısı Nejat Uygur, dün sabah Ankara’dan İstanbul’a dönerken rahatsızlandı. Hastaneye kaldırılan Uygur’un yüksek tansiyon sonucu sol tarafının felç olduğu ve hayati tehlikesi bulunduğu bildirildi. Hafta sonunda Ankara Yenimahalle Belediyesi’nin etkinlikleri kapsamında sahneye çıkan 81 yaşındaki Nejat Uygur, bu sabah karayolu ile İstanbul’a dönerken yolda rahatsızlandı. Tansiyonu yükselen Uygur, Ufuk Üniversitesi Dr. Rıdvan Ege Hastanesi Nöroloji Bölümü’ne yatırıldı. Yapılan ilk tetkiklerde, Uygur’un yüksek tansiyona bağlı olarak sol tarafının felç olduğu belirlendi. Uygur yoğun bakım ünitesine bağlandı. Daha önce kalbinden de rahatsızlık geçiren Uygur’a kalp pili takılmıştı. Hastane yetkilileri, ünlü sanatçının yaşı ve geçirdiği rahatsızlık nedeniyle hayati tehlikesi bulunduğunu bildirdiler. ‘Türk Şiiri’ Struga’da Kültür Servisi 23 28 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilen 46. Struga Şiir Akşamları’na ülkemizden Ataol Behramoğlu, Erdal Alova ve küçük İskender katıldılar. Bu yılın ülkemiz bakımından önemi, her yıl bir ülke şiirinin tanıtımına ayrılan akşamlardan birinin bu yıl Türk şiirine ayrılması ve yine bu yıl Makedonya’da Makedonca bir Türk Şiiri Antolojisi’nin yayımlanmış olmasıydı. 24 Ağustos Cuma günü düzenlenen Türk Şiiri Akşamı, ünlü Makedon ozanı, İstanbul doğumlu Mateya Matevski’nin konuşmasıyla açıldı. Bu konuşmayı Ataol Behramoğlu’nun Türk şiiri üzerine konuşması ve Nâzım Hikmet’in “Davet” adlı şiirinin, önce Türkçe, ardından da Makedonca ve İngilizce okunması izledi. Konuk Türk şairlerinin okudukları kendi şiirlerinin Makedon sanatçılarca Makedonca ve İngilizce çevirilerinin yanı sıra antolojide yer alan şairlerden Attilâ İlhan, Ahmed Arif ve Turgut Uyar’dan da izleyiciye Türkçe ve Makedonca şiirler sunuldu. ‘Lacivert Nakış’ Şiirimizde modernizmin süreçleri ‘1. Taş Heykel Sempozyumu’ ? ADANA (AA) Adana Büyükşehir Belediyesi ve Çukurova Üniversitesi’nin (ÇÜ) ortaklaşa düzenlediği “1. Taş Heykel Sempozyumu’’ 30 Eylül’e kadar sürecek. 5 üniversiteden 10 heykeltıraş sanatçısının katıldığı etkinlikte hazırlanan yapıtlarda herhangi bir konu sınırlaması bulunmuyor. Sanatçıların kendilerine özgü yapıtları Adana’nın çeşitli yerlerinde sergilenecek. Ataol Behramoğlu, küçük İskender ve Erdal Alova, şiirimizden örnekler okuyan Makedon sanatçıyı dinliyorlar. ATAOL BEHRAMOĞLU (*) Ataol Behramoğlu’nun hazırladığı ve önsözü Cumhuriyet Kitap dergisinde yayımlanacak olan Yeni Türk Şiiri Antolojisi 1925 doğumlu Attilâ İlhan ve Can Yücel’le başlayıp 1964 doğumlu küçük İskender ve Altay Öktem’le sona eriyor. Makedonca “Lacivert Nakış” adıyla yayımlanan Yeni Türk Şiiri Antolojisi’nde, çoğunluğu en yeni kuşaklardan toplam 40 şairden yüze yakın şiir yer almakta. İlhami Emin, Rifat Emin, Oktay Ahmed, Meral Asimov, Mariya Leontik tarafından Makedoncaya çevrilen Yeni Türk Şiiri Antolojisi, Türk şiirini ülke dışında en yeni örnekleriyle tanıtan seçki olma özelliğini de taşıyor. Yaklaşık 1000 yılı aşkın bir halk şiiri geleneğine, başlangıcını yine yaklaşık olarak 13. yy.da bulan klasik divan şiiri geleneğine sahip Türk şiirinin Batı şiiriyle karşılaşmasının tarihi 19.yy.dır. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde, şiirsel biçimler, türler ve içerik alanlarında gerçekleştirdiği atılımlarla, sonraki dönemlerinin hem lirik, hem destansı soluklu ürünleriyle çağdaş Türk şiirini evrensel boyutlara ulaştıran Nâzım Hikmet, şiirinin ve kişiliğinin etkileri günümüz Türk şiirinde olduğu kadar, onun şiiriyle tanışmış dünya şiirinde de duyumsanmış ve duyumsanmakta olan şairimizdir. Nâzım Hikmet’in yanı sıra, sadece Türk okuru ve şairleri üzerinde değil, çevrildiği dillerde de ilgi ve hayranlık uyandıran, Türkiye’den ilk ve şimdilik tek Altın Çelenk Ödülü’nün sahibi Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı anmalıyız. 1940’lı yıllarda, Orhan VeliOktay Rifat ve Melih Cevdet Anday, “Garip” adlı seçkide, çağdaş Türk şiirini gerek dil, gerek tema alanlarında yenileştiren, yalınlaştıran yeni bir atılımı gerçekleştirdiler. Bu atılım, şiir dilinin konuşma diline daha fazla yaklaştırılması, en sıradan sayılabilecek günlük olayların şiire konu olabileceğinin kanıtlanması diye özetlenebilir. *** Nâzım Hikmet’in 13 yıllık cezaevi yaşamı sonrasında ülkeden ayrılmak zorunda kalışı ve Orhan Veli’nin erken ölümüyle 1950 başları Türk şiirinde acı bir dönüm noktasıdır. Mecaz ve imge kavramlarının ağırlık taşıdığı, altyapısını kent ve yabancılaşma kavramlarının oluşturduğu, çağdaş yaşamda birey sorunsalının öne çıktığı, daha sonra “İkinci Yeni” diye adlandırılacak bir şiir anlayışının ilk örnekleri de bu yıl larda Turgut Uyar, Edip Cansever ve daha sonra Cemal Süreya, Ece Ayhan gibi dönemin genç şairlerinin ürünleriyle verildi İlk kitabını 40’lı yıllar toplumcu kuşağının en genç bir şairi olarak yayımlayan Attilâ İlhan ise, gerek 50’li yıllar, gerekse sonraki dönemlerde yayımladığı kitaplarıyla, şiirde “imgeci” anlayışın bir öncüsü, çağdaş bir şiir oluşturmada geleneksel şiir biçimlerinden yararlanmadaki başarısı ile dönemi ve sonrasındaki Türk şiiri üzerinde etkileri en çok duyumsanan bir şair olarak seçkinleşti. *** 60’lı yıllar bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de devrimci bir yenileniş dönemi sayılabilir. Küba devrimi, Vietnam savaşında emperyalizmin yenilgisi, uzay teknolojisi alanında sosyalizmin başarısı ve 68 kuşağının başkaldırısı belli başlı dünya ülkelerini etkilediği kadar Türkiye’yi de etkilemiştir. Türkiye’nin bu yıllarda, hızla gelişen demokrasi ve üniversite gençliği öncülüğündeki devrimci, ilerici toplumsal eylemlerle, dünya ölçeğindeki bu yenilenişin önemli aktörlerinden biri olduğu da söylenebilir. O güne kadar daha çok Batı Avrupa, özellikle de Fransız şiiriyle ilgili Türk şiir ortamı bu yıllarda Latin Amerika ve İspanya’dan Uzakdoğu’ya, Doğu Avrupa ve Rusya’dan Ortadoğu’ya, Afrika ülkelerinden Kuzey ülkelerine, dünyanın belli başlı bütün ülkelerinin şiiriyle ilk kez ya da daha yakından tanışmaya başlamış, bu olgu da Türk şiirinde modernizmin gelişme süreçlerinin zenginleşmesinde, tek çizgililikten kurtulmasında etken olmuştur. 1963 yılında, ülkesine dönemeden yurtdışında yaşamdan ayrılan büyük şair Nâzım Hikmet’in şiirlerinin, yaklaşık yirmi yılı bulan yasaklılıktan sonra Türkiye okuruyla yeniden kucaklaşması da aynı dönemde gerçekleşmiştir. *** 1970 başlarında İsmet Özel ve bu satırların yazarının öncülüğünde kurulan Halkın Dostları dergisinin ve daha sonra çeşitli yayın organları ve sempozyumlarda bir araya gelen genç şairlerin savundukları ve ürünleriyle de örnekledikleri görüşler, toplumcu şiirde yeni bir aşamanın manifestoları olduğu kadar, büyük bir birikimin sonucunda ulaşılan ve her şairin kendi özgünlüğünde ürüne dönüşen bir sentezin sonuçları olarak da anlaşılmalıdır. 1970’lerde yöresel renklerle zenginleşen, 80 sonrasından günümüze yeni temalar ve biçimsel buluşlarla bugünlere ulaşan Türk şiiri, çağdaş dünya şiirinin önemli bir dalını oluşturmaktadır. Başlangıcından günümüze çağdaş Türk şiirinin daha çok sayıda ve başarılı çevirilerle başka ülkelerin şairine ve okuruna ulaşması inanıyorum ki onlar bakımından bir keşif olacak ve bu keşif karşılıklı bir mutluluğun yaşanmasını sağlayacaktır. Bu yıl gerçekleştirilmekte olan 46. Struga Şiir Akşamları kapsamında yayımlanmış olan Yeni Türk Şiiri Antolojisi bu karşılıklı mutluluğun yaşanmasında çok önemli bir aşamayı oluşturmaktadır. Struga Şiir Akşamları’nın, başta büyük Makedon şairi Mateya Matevski, değerli şair ve dostum Zoran Ançevski olmak üzere bütün yönetici ve çalışanlarına, antolojide yer alan şiirlerin Makedonca’ya çevrilmesinde emek veren başta dostum ve değerli şair İlhami Emin olmak üzere tüm şair ve çevirmen arkadaşlarımıza ve derin tarihsel köklerle bağlı olduğumuz sevgili Makedonya halkına en içten sevgi ve teşekkürlerimizle… (*) 24 Ağustos 2007’deki Türk Şiiri Akşamı’nda Ataol Behramoğlu’nun yaptığı konuşma. Türk şiirinde bir sıradağ ? Kültür Servisi Yapı Kredi Kültür Sanat Merkezi Sermet Çifter Salonu’nda 20 Eylül’de Mustafa Öneş ve Ahmet Soysal öncülüğünde, edebiyatımızın gelişimine tanık olmuş şair, yazar, eleştirmen, dergi editörleri ve katılımcılar usta şair Fazıl Hüsnü Dağlarca üzerine konuşacaklar. Konuşmacılar, Dağlarca’nın şiir yıllarını, Cumhuriyet sonrası şiirin yönelimlerini, Nâzım Hikmet’le, Garip ve İkinci Yeni şairleriyle ilişkisini, şiir ortamlarını, son olarak da bugünün şiirini gündeme getirecekler. (0 212 252 47 00) ‘Saygılı Yosma’ Kıbrıs’ta ? Kültür Servisi İBB Şehir Tiyatroları’nın Jean Paul Sartre’ın yazdığı Orhan Veli Kanık’ın çevirisini yaptığı ve Hüseyin Köroğlu’nun yönettiği “Saygılı Yosma” adlı oyunu 12 ve 14 Eylül’de Kıbrıs izleyicisi ile buluşacak. 40’lı yıllar Amerikası’nda yaşanan ırk ayrımcılığını acı bir şekilde tanımlayan oyunda Bennu Yıldırımlar başrolde. (www.ibb.gov.tr) Bir Varmış... Bir Yokmuş... TEMA Ormanlarımız Yanıyor. Seyirci Kalmayın. Fidan Dikim Hattı: (0 212) 284 80 00 www.tema.org.tr CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle