19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS 2007 PAZARTESİ 6 İNCELEME TÜ İnşaat Fakültesi Hidrolik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Avcı, “Kuraklık, bir yıl olup bitmiyor ki... Artçı depremler gibi 23 yıl sürüyor. İstanbul günübirlik yaşıyor. Yarın öbür gün bir bardak su için insanlar birbirlerini boğazlarlarsa şaşmayın. Bu işin şakası yok. 2008’de ciddi bir kriz bizi bekliyor” dedi. Elle tutulur birkaç afiş dışında bir önlem alınmadığını söyleyen Avcı “Haftalık gelişmelere göre plan yapılıyor. Şimdi Melen’den Ömerli’ye su bypass edecekler. Melen’den günde 300 bin metreküp su gelecek. Nüfusa bölerseniz 1 kova su düşüyor bir kişiye” diye konuştu. i i AR L I AN IŞT M T Prof. Dr. İlhan Avcı, Türkiye Çevre Platformu Koordinatörü Doç. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, İTÜ MeteoroUZ AR loji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahattin İncecik ve Greenpeace Kampanya SoT rumlusu Aslıhan Tümer, küresel ısınma, kuraklık ve su sorununu gazetemiz için masaya yatırdılar. TÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahattin İncecik, IPCC’nin 4. değerlendirme raporuna göre turizm bölgelerinin değişeceğine dikkat çekerek Akdeniz’in yerini Baltık ülkelerinin alacağını söyledi. Yaşanan su sıkıntısının sorumlusunun yöneticiler olduğunu vurgulayan İncecik, “Bu kadar yoğun bir yapılaşma ve nüfus varken 50 yıllık plan yapılması gerek. Yapmazsak sonumuz hüsran” dedi. İncecik, küresel ısınma ve iklim değişikliği kavramının birbirine karıştırılmaması gerektiğini belirterek “Dikkat çekmeye çalıştığımız konu insan eliyle yaratılan iklim değişikliği” diye konuştu. Kuraklığın 23 yıl etkisini göstereceğini belirten Prof. Dr. Avcı, kentin ciddi bir su krizi ile karşı karşıya olduğunu söyledi İstanbul için asıl tehlike 2008’ de ÖZLEM GÜVEMLİ TÜ İnşaat Fakültesi Hidrolik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Avcı, İstanbul’un bütün su stokunun tüketildiğine, 2008 yılına yedeksiz girdiğimize dikkat çekerek, “Asıl tehlike önümüzdeki yıl. Bulunan kaynaklar kurumuş dereler... Önümüzdeki yıl Melen’den gelecek suyu toplasanız 500 bin metreküp su bulamazsınız” dedi. Küresel ısınmanın Türkiye üzerindeki en önemli etkilerinin başında gelen kuraklık ve su sorunu hakkında çarpıcı değerlendirmeler yapan Prof. Dr. İlhan Avcı, Marmara bölgesindeki su kaynaklarının Türkiye genelindeki kaynakların sadece yüzde 4.5’ini kapsadığını belirterek “Burada arztalep dengesi baştan farklı yaratılmış. Arzın da bir sınırı var. Talebi arza göre planlama gerek. Ama öyle bir politika yok” dedi. İstanbul’un tarih boyunca büyüyen ve su sorunu çeken bir kent olduğunu anlatan Avcı, Roma döneminde Bulgaristan’dan su getirmek için kente su kemerleri yapıldığını söyledi. En ciddi su krizlerinden birinin de Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaşandığını dile getiren Avcı, “Kanuni, Kâğıthane’deki su kaynağının kente getirilmesini istemiş. Pahalıya malolacağı söyleyen sadrazam, şehre bol su getirildiğinde Arap’tan Acem’den toprağını bırakanın İstanbul’a geleceğini ve beslenme barınma sorunlarının ortaya çıkacağını bu yüzden yeni su tesislerinin yapılmasının doğru olmayacağını söylüyor. Ama işte bugünlere geldik” dedi. PROF. DR. İNCECİK: HAVZALAR KORUNAMADI İ ‘MELEN UZUN SÜRE İLGİSİZ KALDI’ P rof. Dr. İlhan Avcı, gelinen bu noktada gelecek yıla yedeksiz girme riskinin göze alınmasını eleştirerek, “Kuraklık, bir yıl olup bitmiyor ki... Artçı depremler gibi 23 yıl sürüyor. Eski İSKİ Genel Müdürü Dursun Ali Çodur benim öğrencim. ‘Melen projesi yanlış tekrar gözden geçirilsin, 2006’ya kadar su sorunumuz yok fazlamız var’ diyordu. Çünkü Melen İSKİ’nin değil DSİ’nin projesiydi. O yüzden bir türlü hayata geçirilmedi. İstanbul günübirlik yaşıyor. Hâlâ uyanmıyorlar, yarın öbür gün bir bardak su için insanlar birbirlerini boğazlarlarsa şaşmayın. Bu işin şakası yok. 2008’de ciddi bir kriz bizi bekliyor” dedi. ‘Su sıkıntısının nedeni yöneticiler’ İ alırız ya da tam tersi olur. El Nino TÜ Meteoroloji Mühendisliği Bögibi hava olayları Türkiye’nin çok lümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Seuzağında meydana gelir ancak bizi lahattin İncecik, küresel ısınma de etkilemektedir” dedi. ve iklim değişikliği kavramlarının birbirine karıştırıldığını belirterek konuya şöyle bir açıklık getirdi: “İklim ARBONDİOKSİT ARTIŞI değişimi milyonlarca yıldır devam ediyor ve edecek. Bizim dikkat çekİnsan eliyle artışı hızlanan sera gazmeye çalıştığımız konu doğal iklim larından karbondioksidin dünyada 40 değişikliği değil, insan eliyle yaracivarında istasyonda ölçüldüğünü söytılan iklim değişikliği ve buna bağleyen İncecik, bu istasyonların en eslı oluşan küresel ısınma.” kisi ve sonuçları en kabul edilebilir olaİklim değişikliği farkına 1900’lü nının ABD’nin Hawaii’deki istasyoyıllarda varıldığını ve bunun epey geç nu olduğunu belirtti. İncecik, 1959’dan olduğunu vurgulayan İncecik, “1970’li itibaren ölçüm yapılan bu istasyonun yıllarda çıkan tartışmalar üzerine 2007 verilerine göre, atmosferde 388 1979’da ilk defa iklim değişikliği ppm değerinde karbondioksit ölçülkonferansı düzenlendi. Bugünkü düğünü kaydederek bu değerin anlagelişmelerin birinci adımı burada mını şöyle açıkladı: “Bu, 1 milyon atıldı. 1980’lerde ilk defa hükümetmetreküplük molekül havada 388 lerarası bir yapılanmaya gidildi. molekül karbondioksit var demek. IPCC diye bilinen ‘Hükümetlerara1959’dan bu yana gelen artış yüzsı İklim Değişikliği Paneli’ düzenlede 30. Normal değer 280 ppm civaniyor ve ilk rında. Artış ciddi rapor ‘AKDENİZ TURİZMİ BİTİYOR’ çok değil delar burada nebilir ama ortaya çıktı. sonuçları itiIPCC raporlarına göre Bugün dünyada bari ile çok Akdeniz’in iklim değişikliğinde iklim çalışmalaönemli. En küen büyük sıkıntıyı yaşayacak bölge rına yön veren çük artış haolduğunu yineleyen İncecik, şöyle deraporlar bun vam etti: “Bölgede yağışlar azalıyor. vanın kalitelar” dedi. Bu sini bozar. İtalya, Yunanistan, İspanya etkileniyor raporların dör ama Türkiye hepsinden çok etkileniyor. Davos Zirvedüncüsünün IPCC’nin 4. değerlendirme raporuna gö si’nde bile bu yılın şubat re turizm bölgeleri de değişiyor. Artık Akkonu gündeayında yayımme geldi. Dadeniz rağbet gören bir turizm bölgesi ollandığını anımvos’ta Cocamayacak. Akdeniz yerini orta ve kuzey satan İncecik, Cola 2050’de Avrupa ile Baltık ülkelerine bırakailk öngörülerin üretim yapacak. Türkiye’nin bunu görmesi geyapıldığı 2001’decak su bulamarekiyor. Türkiye yarı kurak bölyabilir denildi. ki rapora bağlı kalgede. Su kaynaklarına saOnların tedirginmakla birlikte yeni gehip çıkması gerek.” lik noktası bu. Eğer lişmeleri içerdiğini kaysürdürülebilir çevreden detti. İncecik, 2001 yılı uzak sanayileşme bu yoğunIPCC raporlarında ortaya çıkan solukla devam ederse daha korkunç nuca göre son yüzyılda atmosferdeki sonuçlar ortaya çıkacak.” sıcaklığın 0.8 santigrat derece arttığını ifade ederek bu artışın çok ciddi sonuçları olduğunu ve dünyanın bu ARAJIN ÜSTÜNDEN sonuçları 1990’lı yılların başından itiTEM GEÇİYOR’ baren yaşamaya başladığını anlattı. Prof. İncecik, son dönemde üç büyük Sıcaklık artışının atmosferin genel büyük kentlerde yaşanan su sıkıntısıyapısını etkilediğini dile getiren İnnı da yönetim başarısızlığına bağladı cecik, “Mesela kışın Türkiye üzeve 50 yıllık projeksiyonlar ile straterinde yağış mekanizmalarına bajilerin belirlenmesinin önemine vurkıldığında Akdeniz çanağı denen gu yaptı. İncecik, “Büyükşehirlerbölgeden etkilenme başlar. Cenova de bu kadar yoğun bir yapılaşma ve ve İzlanda siklonu, Akdeniz üzerinnüfus varken 50 yıllık plan yapılmadeki yörüngeler batı bölgelerden itisı gerek. Yapmazsak sonumuz hüsbaren yağış düzeni başlatır. Bu meran. Elmalı tamamen devre dışı. kanizma tek başına değildir. BalÇünkü çevresinde yapılaşmaya izin kanlardan geverdi belediyeler. 1991’de İSKİ için len bu etkirapor hazırlamıştım. Büyükçekmeler nedece Barajı’nın üzerinden geçen TEM niyle yağışı otoyolu var. Bütün araçların emisfazlaca yonları baraj gölüne gidiyor. Ağır metaller gidiyor baraja ve bunlar arıtmada bile temizlenemez. Su havzaları korunamıyor. Kaynakları koruyamazsak önümüze çıkan sonuçlara katlanırız.” K INIRA DAYANDIK’ ‘S Avcı, İstanbul için bölgenin tüm su kaynaklarının toplandığını, Trakya’nın hakkı olan Istrancalar’ın suyunun da kente verildiğini anlatarak, “O da yetmedi 180 km. uzağa gidip Düzce’den Melen suyunu İstanbul’a getirmeye çalışıyoruz. O yöredeki insanların hakkına da el konuldu. Tapulu araziler su toplama havzasında kaldığından orada tarım yapılması artık yasak. Bolu Dağı’nın ötesine geçemiyoruz. Burada da sınıra dayandık, artık gidecek yerimiz yok” diye konuştu. İstanbul için 500 kişilik bir ekibin 2 yıl boyunca çalışarak Çevre Düzeni Planı hazırladığını anımsatan Avcı, sanayi, tarım, konut alanlarının tespit edildiğini bu planda su öğesine hiç yer verilmemesini eleştirdi. GE KRİTİK DURUMDA’ ‘E Prof. Avcı, Ege bölgesinin vazgeçemeyeceğimiz tarım alanımız ve turizm bölgemiz olduğu için daha kritik durumda olduğuna vurgu yaparak, “Kaynaklar tamamen sıfırlandı. Ege’yi nereye götüreceksiniz. İç Anadolu zaten kurak. Planlamayı; ulusal boyutta yapmazsanız bu işin sonu gelmez. Aski halde Fırat’ın Çoruh’un suyunu İstanbul’a, Ege’ye getireceğiz. Teknolojik olarak bu mümkün ama işletim ve yatırım bedeli çok ağır. Öyle bir faturası varki yurttaşın bedelini ödemesi mümkün değil. Melen’den suyu buraya getirirken 300 milyar kilowattsaat enerji harcıyoruz” dedi. İstanbul’un suyu olmayan bir bölgede bulunduğunu belli aralıklarla kuraklık dönemleri yaşandığını dile getiren Avcı, şöyle devam etti: “İstanbul’da 1015 yılda bir kuraklık yaşanır. Kuraklık döneminde yarattığımız stoklar bizi bir yıl zor götürüyor. Yedeğimiz o kadar. Geçen kış yağışın azalması ciddi bir mesaj verdi aslında. Ama ba ‘Su potansiyeli, talebin kaynağına çok uzak’ ALİBEYKÖY BARAJI rajlarımız dolu dendi. Mayıs ve haziran aylarında barajlardaki su oranı düştü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oran yüzde 50’nin altına inince bakarız dedi. Bugün barajlardaki doluluk oranı yüzde 20’lerde. Elle tutulur birkaç afiş dışında bir önlem yok. Haftalık gelişmelere göre plan yapılıyor. Şimdi Melen’den Ömerli’ye su bypass edecekler. Melen’den gelecek olan 8.5 metreküp saniye su. Hat kapasitesi bu. 2 milyon metreküp İstanbul’un bir günlük su ihtiyacı. Melen’den günde 300 bin metreküp su gelecek. Nüfusa bölerseniz 1 kova su düşüyor bir kişiye. Belediye başkanına, yetkililere bu bilgiler sunulmuyor sanırım. Kapasite 8.5 metkerüp diyorlar ama kuraklığı hesaba katmıyorlar. Bulgaristan sınırı Rezve’den su getirmek istiyorlar. Yanı başında Balaban Deresi var. Boru döşeyip Pabuçdere Barajı’na su verecekler. Kapasitesi 6.5 metreküp saniye. Yani günde 400450 bin metreküp su. Dereyi gidip gördüm getirilecek su 9001000 metreküp kadar. 2008’de bütün stoklarımız bitiyor. Asıl tehlike önümüzdeki yıl. Bulunan kaynaklar kurumuş dereler... Melen’den gelecek suyu toplasanız 500 bin metreküp su bulamazsınız. Gelecek yıla yedeksiz giriyoruz.” P rof. Dr. Avcı, küresel ısınmanın tipik etkilerinin bugün suda görülmeye başladığının altını çizerek Avrupa Çevre Ajansı’nın 2030’a kadar su sıkıntısı çekecek ülkeler arasında Türkiye’yi de gösterdiğini söyledi. Avcı şu bilgileri verdi: “Türkiye’nin 112 milyar metreküp kullanılabilir su kaynağı var. Su potansiyelinde 2037 itibari ile yüzde 20, 2050’de yüzde 35, 2100’de yüzde 65 azalma öngörülüyor. Marmara Bölgesi’nde yağış normal yıllara göre yüzde 38 azaldı. Bir önceki yıla göre yüzde 42 azalma var yağışlarda. Rejimde düzensizlikler var ama uzun yıllar değerlendirmesine bakıldığında yüzde 38 azalma çok ciddi. Karadeniz Bölgesi’nde gelen değerlendirmede yüzde 3, geçen yıla oranla yüzde 18 azalma var. Türkiye’nin aslında 200 milyar metreküp su potansiyeli var ama hepsi ekonomik olarak kullanılamıyor. FıratDicle, Doğu Akdeniz ve Doğu Karadeniz’den oluşan grup talebin en az olduğu bölgeyi kapsıyor. Ama su kaynaklarının yüzde 43’ü bu bölgede. Bunlara Çoruh, Yeşilırmak, Aras ve Van Gölü’ne dökülen akarsuları ekleyince kaynakların yüzde 57’si oluşuyor. En kritik bölgeler Marmara, Ege, Batı Akdeniz, İç Anadolu gibi sanayinin geliştiği bölgeler, su kaynaklarının çok uzağında. Sınırları aşan su kaynaklarının oranı yüzde 38. Bu kaynaklar üzerinde serbest tasarruf hakkınız yok. Türkiye arz ve talebi coğrafi anlamda dengesiz olmasının sıkıntısını yaşıyor. Bir ülkede su kullanan aktörler; tarım, sanayi ve evsel kullanım. Hindistan, Pakistan gibi geri kalmış ülkelerde toplam su kaynağının yüzde 88’i tarımda kullanılıyor. Vahşi sulamada. Hem toprak hem su kaynakları gidiyor. 2003’te Türkiye’de suyun yüzde 74’ü tarımda kullanılıyordu, kayıt dışı kullanımı da eklerseniz bu oran yüzde 80’e çıkar. Evsel kullanım yüzde 15. Sanayi yüzde 11. 2030 hedefleri evsel kullanım nüfus artışına karşın yüzde 15’te kalacağını öngörüyor. Sanayinin kullanım oranı yüzde 20’ye çıkıyor. Tarımdaki kullanımın yüzde 65’e çekilmesi hedefleniyor.” ‘B Prof. Dr. İncecik YARIN: ASLIHAN TÜMER VE DOÇ. DR. TANAY SIDKI UYAR CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle