Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 AĞUSTOS 2007 PAZAR 6 HABERLER Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri kapsamında ‘İrtica ve Emperyalizm’ konulu panel düzenlendi PAZAR ORHAN BURSALI ‘Korku koalisyonu iktidarda’ MİYASE İLKNUR Rasyonalizasyon! İnsan beyni müthiştir! Bedenimizle büyük bir uyum içinde, durmadan, her şeyi rasyonelleştirme çabası içinde zamanı geçer! Buna yönelik çok önemli silahları vardır: Çeşitli amaçlar için tasarlanmış onlarca hormon... biyolojik ve veya kimyasal ağırlıklı binlerce madde, pek çok iletim ağı içinde çalışır! Ne için? Akıl ve bedenimizin “uyum sağlaması” için! Neye, nereye? Şüphesiz ki, yeni duruma, yeni bir “fikir varlığına”, yeni bir siyasete, yeni bir çevresel ortama... Beyin ve bedenimiz, zaten normal koşullarda biz ayırdında olmadan ufak tefek “yeni durum”lara uyum faaliyetini sürdürür. Ama anormal koşullarda uyumda sorunlar çıkar. Bu sorunlar çevre kaynaklı olduğu gibi, duygudüşünce temelli de olabilir. Duygusaldüşünsel uyum zorluklarıyla psikolojipsikiyatri yakından ilgilenir. Bu “tedavi”lerin esas amacı, beyin faaliyetine bir şekilde, ilaçlı veya ilaçsız müdahale ile, insan aklını rasyonalize etmek, yeni durumu akla, veya aklı yeni duruma uyumlu kılmak; yani olayın kabul edilebilirlik düzeyini yükselterek, varlığı yeni koşullarda sürdürebilmenin temellerini yaratmaktır. Uyum sağlamak! Biyolojik varlıkların evrimsel gelişmelerinde ve varoluşlarında işte anahtar sözcük budur! İnsan varlığı, psikolojipsikiyatri olmadan da, “hayatta” ve “ayakta” kalmayı başarır aslında! Biraz daha fazla zaman harcayarak! Biraz daha fazla telef olarak ve hasara uğrayarak! Ama, toplumsal, siyasal durumlarda uyum, insanı ve toplumu yok edici olabilir!.. ??? Geçen gün bir dost yemeğinde yeni siyasal ortama ilişkin aklın müthiş rasyonalizasyon hareketinin hızını gördüm. Tayyip Erdoğan ve Gül’ün temsil ettikleri düşünceyle aslında ilgisisiz kimseler, AKP’nin artık yüzde 47’lik oy oranıyla, bir merkez sağ ve koalisyon partisine dönüştüğünü, Milli Görüşçü felsefesiyle ilişkisinin kalmadığını, eski savundukları düşüncelerini yüzde 47’lik kitleye kabul ettiremeyeceklerini söylediler. Bu dostlarımdan biri yüksek düzeyde bir yönetici, diğer bir ikisi de “solcu sosyalist” öğretim üyesi... Bazı “solcu” nitelikli insanların AKP’ye yanaştıklarını biliyoruz. Kimi, AKP iktidarından iyi nemalanıyor. AKP’ye bağlı, sayıları giderek artan TV’lerin kapıları kendilerine açık. Gazetelerinin bütün köşeleri emirlerinde! Dolayısıyla, AKP ile “rasyonalizasyon” ilişkileri, bu maddi temellerle kolaylaşıyor. Zaten, ABDAKPılımlı İslam ideolojik çizgisi de uyumun ana mayasını oluşturuyor... Peki iş çevreleri? AKP ile ilişkileri bunu gerektiriyor! Burada “olumlu” beklentiler, iş varlığını geliştirerek sürdürme zorunluluğu, beynin, daha önce karşı durduğu siyasal varlığa uyumda “kolaylaştırıcı” rol oynuyor. Doktorun “uyum” araçları, ilaç ve veya psikoanalitik konuşmaları gibi! ??? Peki, ideolojik olmayan, masum aklileştirme çabasında sorun nerede? 1) AKP liderlerinin “kendileri gibi” düşüneceğini ve davranacağını varsayıyorlar! İki farklı eğitim, kültür ve siyasetten kaynaklanan “iki düşünce” örtüştürülüyor! “Böyle olması gerekir” çıkarsamasıyla yeni durum betimleniyor! 2) “Nereden biliyorsun?” Burada yine anahtar bilimsel sorudur! Öyle olacağını nereden biliyorsun? Burada ancak “olabilirlik”ten bahsedilebilir! Olabilirliğin yüzdesi konusu tartışılabilir! Nihayet bilimsel düşünce, özellikle toplumsal konularda hiç “mutlakçı” olamaz. Biz olayın geçmişinden geleceği hakkında çıkarsama yapabiliriz! Bugün gelinen nokta, yeni bir oluşumu başlatabilir mi, bütün bunlar tartışmalıdır. Pratik her şeyin anasıdır! 3) Geldik en önemli noktaya: En tehlikelisi; benzeşme, uyum sağlama, durumu olduğu gibi rasyonalize etme çabasıdır! Bu çaba, olgular karşısında “bağımsız duruş”u, kavrayışı, gözlemciliği siler süpürür! Dolayısıyla kimliğinizi yok eder. Toplumda, iletişim organlarında müthiş bir “benzeştirme”, siyasi rasyonalizasyon faaliyeti sürdürülüyor. Yeninin en hızlı demokrasi havarilerinden birisi, yine CHP’ye bindirerek, “Gül’ü sivil toplum örgütleri bile (hepsi çıkar örgütü!) kabul etti, sen reddederek yalnız kalıyorsun, ne hallere düştün” diyordu! İnsanın bağımsız kimliğine ve duruş çabasına karşı tam alçakça bir saldırı! 4) “Medya psikoterapistleri”nin müthiş bir beyin yıkama ve AKP karşısında bütün akli direnç noktalarını kırma kampanyası büyük bir hızla sürüyor! Kimliğinizi, kendinizi, varlığınızı koruyunuz! Özellikle toplumsal olaylarda benzeşme, kimliksizleş(tir)me, düşünsel senkronizasyona uğrama müthiş tehlikelidir, yok edicidir, sürüleştiricidir, koyunlaştırıcıdır... Demokrasi düşmanıdır! Her türlü diktatörlük ve faşizmin temelini oluşturur! Dr. Suver Kazakistan’da gözlemci ? Haber Merkezi Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı Genel Başkanı Dr. Akkan Suver dün Kazakistan’da yapılan genel seçimlere Birleşmiş Milletler adına Türkiye’den gözlemci olarak katıldı. Dr. Suver’in Türkiye’den tek temsilci olduğu kaydedildi. Hatay’da tarihi şapel ? HATAY (AA) Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde, köylünün, bahçesinde sarımsak ekmek için çapa yaparken bulduğu, ancak ödenek yokluğu nedeniyle 13 yıldır toprak altında bekletilen 2 odalı gizli tapınma yeri olan tarihi şapel (ibadethane), başlatılan kazı çalışması sonucu gün ışığına çıkarıldı. Hatay Arkeoloji Müzesi arkeoloğu ve kazı ekibi Başkanı Ömer Çelik, İncirli köyünde, Nazik Dinler’in evinin önündeki bahçede çıkarılan şapelin MS 5’inci yüzyıla ait olduğunu söyledi. NEVŞEHİR 44. Ulusal ve 18. Uluslararası Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri’nin üçüncü gününde düzenlenen “İrtica ve Emperyalizm” konulu panelde konuşan Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, AKP’nin aldığı yüzde 46.7’lik oyun “ülkü birliği”ne değil “korku birliği”ne dayandığını açıkladı. Güler, “AKP bir koalisyondur. Bu koalisyon bir çıkar ve korku koalisyonudur” dedi. Oturum başkanlığını ADD Genel Başkanı, emekli Orgeneral Şener Eruygur’un yaptığı “İrtica ve Emperyalizm” konulu panele konuşmacı olarak Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, Tüm Öğretim Üyeleri Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Işıklı ve avukat Turhan Karakaş katıldı. Eruygur, panelin açılış konuşmasında emperyalizmle irticanın her dönemde iç içe olduğunu, emperyalizm ve irticayla mücadelede siyasetin belirleyici unsur olacağını vurguladı. Şimdiye kadar uygulanan siyaset anlayışını Ata ? Panelde konuşan Prof. Dr. Güler, AKP’nin aldığı yüzde 46.7’lik oyun “ülkü birliği”ne değil “korku birliği”ne dayandığını açıkladı. ADD Genel Başkanı, emekli Orgeneral Eruygur da Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratma amaçlı saldırılar irtica ve emperyalizmin cepheyi zayıflatma amacından başka bir şey değildir” dedi. türkçü düşünce sistemine uygun olmadığından ve halka inilemediğinden Cumhuriyet mitinglerinin beklenen etkiyi yapamamış görüntüsü verildiğine dikkat çekerek “Basın bu mitingleri maniple etmesine karşın mitingler gereken heyecanı yaratmıştır. Yerli ve yabancı gözlemcilerin telaşı boşuna değildir” şeklinde konuştu. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin halkın ordusunu ve halk gibi düşündüğünü belirten Eruygur, şunları söyledi: “Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratma amaçlı saldırıları irtica ve emperyalizmin cepheyi zayıflatma amacından başka bir şey değildir. ADD bugüne kadar olduğu gibi Atatürkçü düşünceyi savunmayı sürdürecektir.” İlk konuşmayı yapan Güler, bir çıkar ve korku koalisyonu olarak tanımladığı AKP’nin aslında pamuk ipliğine bağlı olduğunu, bu kadar dış desteğe ve karşıdevrimcilerin bütünleşmesine karşın Türkiye’nin yüzde 53’ünün bir ülkü birliğine sahip olduğunu belirtti. “Cumhuriyet mitinglerinde ortaya çıkan yüksek kararlılığın gerisinde kalmış bir siyasal önderlik seçimlerden başarıyla çıkılmasını önledi” diyen Güler, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer korku birliği karşısında ülkü birliğini ihya etmek istiyorsak başta Cumhurbaşkanlığı seçimi ve anayasa değişikliği çalışmalarına müdahil olmak zorundayız. Bugün Türkiye’nin bütün kurumları bir kuşatma altındadır ve tahakküm altına alınmak istenmektedir. Cumhuriyet mitingle rinden çıkan sonuç şudur ki, Kemalist düşünce sol siyaset önderliğini de ele almıştır.” Karakaş ise ağırlıklı olarak irtica üzerinde durduğu konuşmasında irticayı emperyalizmin beslediğine dikkat çekti.Dincilik ile dindarlığın iyi ayırt edilememesi halinde irticayla mücadelede başarısız olunacağının altını çizen Karakaş şunları söyledi. “Oysa din, Hacı Bektaş’ta gördüğümüz gibi hizmeti esas alır. İrtica emperyalizmle bir bütündür, emperyalizmle beslenir. Sahte bir din anlayışına dayanan irtica, insanın aklını da esir alır. İrticanın dayandığı temel, çıkar ve istismardır.” Prof. Dr. Işıklı da konuşmasında irticayla dinin apayrı şeyler olduğuna dikkat çekti. Cumhurbaşkanlığı’na aday olan Abdullah Gül’ün laikliğe bağlılık mesajları vermesini de eleştiren Işıklı, eski konuşmalarında laik çevreleri din düşmanı gibi gösteren Gül’e hitaben “Asıl İslam düşmanı sensin. Ne sözde ne de özde laikliğe bağlısın” diye konuştu. Cezaevinde bulunan çete üyelerinin sayısı son bir yıl içinde iki katına çıktı Cezaevleri çetelerle doldu CİHAN ORUÇOĞLU F TİPİ CEZAEVLERİ 1200 yıllık adak taşı bulundu ? TARSUS (AA) Mersin’in Tarsus ilçesinde tarihi bir camide yapılan restorasyon çalışmaları sırasında Bizans dönemine ait komutan kabartmalı 1 metre 83 santimetre uzunluğunda adak taşı bulundu. Tarsus Müze Müdür Vekili Abdulbari Yıldız, Ulu Cami’de 2 ay önce restorasyon çalışmasına başladıklarını anımsatarak 1200 yıllık adak taşı bulduklarını belirtti. Yıldız, üzerinde sağ elinde kılıç, sol elinde ise Bizans kalkanı ile mızrak bulunan adak taşında Bizans İmparatorluğu’nun bir komutanının ayakta tasvirinin yer aldığını belirtti Mafya babası Yaşar Öz’ün, “Rulet operasyonu” kapsamında tutuklanmasının ardından cezaevlerinde yatan “mafya babaları”na bir kişi daha eklendi. Emniyet verilerine göre, son iki yıl içerisinde Türkiye genelinde yapılan 324 operasyonda toplam 4 bin 273 kişi “çete mensubu olmak” suçlamasıyla yakalandı. Sadece İstanbu’da 27, Ankara’da 17 ayrı çete operasyonu gerçekleştirilirken 578 kişi polis tarafından adalete teslim edildi. Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre de, cezaevinde bulunan çete mensuplarının sayısında son bir yıl içinde yüzde 100 artış yaşandı. 2007 yılının ilk 7 ayı itibarıyla cezaevinde toplam 3 bin 933 çete elemanı kaldı. Bu sayı, 2004’te 1396, 2005’te 1358, 2006’da 2 bin 634’tü. Öz’le birlikte Alaattin Çakıcı, Ergin kardeşler, Kürşat Yılmaz, Sedat Peker, Hasan Heybetli, Sedat Şahin gibi babalar uzun süredir cezaevlerinde kalıyor. EDAT PEKER Çete kurmaktan S 62 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Sedat Peker, Kelebek operasyonu kapsamında 108 sanıkla birlikte yargılandı. Peker, 14 yıl 5 ay 10 gün hapis cezasına çarptırıldı. Kocaeli F Tipi Cezaevi’nde 3 yıldır tutuklu olan Peker, 8 yıl daha yatacak. LAATTİN ÇAKICI Karagümrük A Spor Kulübü Lokali baskını nedeniyle 14 yıl 9 ay 20 gün, Tevfik Nurullah Ağansoy’un Bebek’te öldürülmesiyle ilgili olarak da 18 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Fransa’da yakalanan Çakıcı, 2004 yılında Türkiye’ye iade edildi. Çakıcı, Kocaeli F Tipi 1 No’lu Cezaevi’nde yatıyor. EDAT ŞAHİN Yeraltı dünyasının S ünlü isimlerinden olan Sedat Şahin, soygun, haraç alma gibi olayların da aralarında bulunduğu üç ayrı suçtan gıyabi tutuklu olarak uzun süre arandı. Hakkında Bursa Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilmiş 6 yıl 11 ay kesinleşmiş hapis cezası bulunan Şahin’in, Çakıcı tarafından desteklendiği öne sürüldü. Şahin için 3 kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle dava açıldı. Şahin, Kocaeli F tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunuyor. İHD: Hak ihlalleri sürüyor HÜLYA KESKİN 3 bin 257 çocuk sokaktan kurtuldu ? ANKARA (AA) Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) tarafından yürütülen “Sokakta Çalışan Çocukların Eğitime Yönlendirilmesi Projesi’’ çerçevesinde, sokaklarda dilenen, mendil satan ve ayakkabı boyayan 3 bin 257 çocuk sokaklardan kurtarıldı ve okula gitmeye başladı. Risk altındaki 4 bin 915 çocuğun da çalışmaya başlaması engellendi. SEÇMEN DAVRANIŞI VE TERCİHLERİ ARAŞTIRMASI AKP’liler: Plajda mayo ile dolaşmak ‘günah’ İstanbul Haber Servisi Bahçeşehir Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Esmer, 22 Temmuz seçimleri sonrasında seçmen davranışı ve tercihlerini bir araştırmayla ortaya koydu. Araştırmaya katılan AKP’li seçmenlerin büyük bir bölümü “dindar” birini cumhurbaşkanı olarak görmek istediklerini belirtirken, AKP’li seçmenlerin yüzde 63’ü “bir kadının plajda mayoyla dolaşması günah” dedi. Araştırma sonuçları arasında en çok dikkat çeken konu Türkiye’yi erken seçime götüren Cumhurbaşkanlığı seçimi oldu. Katılımcılara “cumhurbaşkanının dindar olması sizin için ne kadar önemli” sorusu yöneltildi. Seçmenlerin yüzde 60’ı “cumhurbaşkanının dindar olmasının önemli olduğunu” belirtirken, bunların büyük bölümünü AKP’li seçmenler oluşturdu. Cumhurbaşkanlığı için gönüllerinden geçen isim sorulduğunda ise 100’e yakın farkı isim ortaya çıktı. Araştırmanın din, dindarlık, laiklik ve sağsol bölümünde ise üç partinin seçmenleri sorulara ilginç cevaplar verdi. “İçinde bulunduğumuz dünyayı ve evreni anlayabilmek için din kitapları mı yoksa bilimsel buluşlar mı daha önemli” sorusunu yanıtlayan AKP’lilerin yüzde 59’u, CHP’lilerin yüzde 15’i, MHP’lilerin ise yüzde 46’sı “din kitaplarının önemli olduğunu” savundu. “Bir kadının plajda, havuzda mayoyla dolaşması günah mı” sorusuna ise AKP’li seçmenin yüzde 83’ü, CHP’lilerin yüzde 14’ü ile MHP’lilerin yüzde 63’ü “günah” karşılığını verdi. “Ramazanda loktantalar, yemek yenen yerler gündüz açık kalmalı mı, yoksa iftara kadar kapanmalı mı” sorusuna AKP’lilerin yüzde 53’ü, CHP’lilerin yüzde 12’si, MHP’lilerin de yüzde 30’u “kapalı kalmalı” dedi. Katılımcılara AB ve BM de dahil olmak üzere çeşitli uluslararası örgütlere Türkiye’nin üye olup olmadığı soruldu. Seçmenin dörtte birinin Türkiye’nin AB’ye tam üye olup olmadığını bilmediği ortaya çıktı. 8 bin yıllık ocak ? DİYARBAKIR (AA) Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde günümüzden 8 bin yıl öncesine ait ocak bulundu. Yapımına başlanan Ilısu Baraj Gölü altında kalacak olan tarihi eserlerin kurtarılması amacıyla Bismil’de süren 9 kazıdan biri olan Hakemi Use Tepesi’ndeki kazılarda tarihi eserlerin gün ışığına çıkarılması yoğun bir tempoyla sürüyor. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Halil Tekin, “Burada neolotik döneme ait, özellikle de tarımcı ve köy topluluğunun önemli bir evresini tespit ettik’’ dedi. N URİ VEDAT ERGİN 30 Kasım 1998’de kardeşi Vedat ve beş adamıyla birlikte yakalanan Nuri Ergin, Sibel Can’a seks kasetiyle şantaj yaptığı iddia edilen Can Kuzu’yu dövüp çıplak fotoğraflarını çektiği yönündeki iddialarla gündeme geldi.Ergin kardeşler, 15 Şubat 1999’da Sabancı suikastı sanığı Mustafa Duyar’ı kurşun yağmuruna tutarak öldürürken, olay sırasında Selçuk Parsadan’ı da başından vurdular. İki kardeş şu an İzmir Kırıklar F Tipi Cezaevi’nde kalıyorlar. ÜRŞAT YILMAZ 12 Eylül önK cesinde Ülkücü Gençler Derneği üyesi olan Kürşat Yılmaz, 4 kez tutuklanırken 4 kez de cezaevinden kaçtı. 2 yıl önce ‘çıkar amaçlı suç örgütü operasyonu’ kapsamında gözaltına alındı. Yılmaz, Tekirdağ’da 1 No’lu F tipi Cezaevi’ne konuldu. F tipi cezaevleri tartışması 2000 yılından bu yana sürüyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin hazırladığı “2007İlk 6 Ay Cezaevi İhlal Raporu”nda F tipi cezaevlerinde hak ihlallerinin devam ettiğine dikkat çekildi. Rapora göre F Tipi cezaevlerindeki hükümlülerin iletişim hakkı, sağlık hakkı engelleniyor. Tutuklu ve hükümlülerin içme ve temiz su ihtiyaçlarının karşılanmadığı ifade edilen rapora göre bayrak yapılabileceği iddiasıyla renkli iç çamaşır giyilmesine izin verilmiyor. İHD İstanbul Şubesi’nin, Türkiye genelindeki 7 cezaevinden gelen mektupları ve kurumu ziyaret eden tutuklu yakınlarının şikâyetlerini derleyerek hazırladığı raporda, F tipi cezaevlerine iyileştirme sağlanması için 5 Nisan’da 2006’da avukat Behiç Aşçı, Gülcan Görüroğlu ve Sevgi Saymaz’ın ölüm orucuna başlaması anımsatıldı. Avukat Aşçı’nın 293 gün süren eylemi, Adalet Bakanlığı’nın yayımladığı genelge ile son buldu. Genelgenin yayımlanmasına karşın çeşitli cezaevlerinde genelge bir türlü uygulanmadı. Rapora göre bir araya gelemeyen mahkumlara; gazete arşivi tutmak, siyah üzüm istemek, sabun ve deterjanı pencere kenarına koymak, kantinden oda arkadaşı için alışveriş yapmak, ziyaretçilerin getirdiği giysileri giymek, ajanda ve spiralli defteri içeri sokmak, voleybol oynarken konuşmak, mektuplarda moral verici cümlelere yer vermek, wolkman ile müzik dinlemek gibi yasaklar uygulanıyor. Bursa Kapalı Cezaevi, Vezirköprü Ceza İnfaz Kurumu, Metris Kapalı Cezaevi, Konya Kapalı Cezaevi, Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi, Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi, Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nden gelen mektuplara göre mahkumların bireysel başvuru ve bilgi edinme hakkı yok sayılıyor. İletişim hakkı engelleniyor, hükümlülerin mektuplarına el konuluyor. Tutuklular sağlık hizmetinden faydalanamıyor. Sadece siyah, beyaz ve gri renkte iç çamaşırı giyilmesine izin veriliyor. Cezaevi yönetimi sakıncalı renkteki iç çamaşırı renklerini ve gerekçelerini şöyle sıralıyor: “Kırmızı: Tutukluların iç çamaşırından bayrak yapması. Yeşil: Asker kıyafetinin rengi. Lacivert: Gardiyan kıyafetinin rengi. Bordo: Kırmızıya yakın.” obursali?cumhuriyet.com.tr HAKKÂRİ’DE ÇATIŞMA 1 uzman çavuş şehit oldu HAKKÂRİ/VAN (Cumhuriyet) Terör örgütü PKK’ye yönelik devam eden operasyonda, 1 güvenlik görevlisi şehit oldu, 3 asker de yaralandı. Van’ın Başkale ilçesinde yol kenarına döşenen mayın uzaktan kumandayla patlatıldı. Saldırıda ölen ya da yaralanan olmadı. Hakkâri Valiliği’nden yapılan açıklamaya göre 17 Ağustos gecesi saat 22.00 sıralarında, Hakkâri’nin Karadağ bölgesinde, güvenlik kuvvetlerinin operasyonu esnasında, PKK üyelerinin, güvenlik güçlerinin “dur’’ ihtarına ateşle karşılık verdiği belirtildi. Çıkan çatışmada Uzman Çavuş İzzet Emir şehit oldu. 3 güvenlik görevlisinin de hafif şekilde yaralandığı çatışmada 2 terörist öldürüldü. Çatışmanın ardından bölgede başlatılan geniş çaplı operasyonlar sürüyor. Van’ın Başkale ilçesi Değirmen Deresi mevkisinde yol kenarına döşenen uzaktan kumandalı mayın patlatıldı. Patlamada, ölen ya da yaralanan olmadı. Bu arada Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde askeri aracın kaza yapması sonucu jandarma komando er Hüseyin Çeken şehit oldu. Çeken bugün Şırnak’ta toprağa verilecek. CUMHURİYET 06 K