Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 AĞUSTOS 2007 PAZAR 4 ALİ SİRMEN HABERLER DÜNYADA BUGÜN TBMM Başkanlığı, eski milletvekillerinin dokunulmazlık dosyalarını Başbakanlık’a gönderiyor Bodrum... Bodrum... Sevgili, Mehmet ve Canan Barlas ile birlikte yaptığımız ilk Bodrum yolculuğunun üstünden otuz beş yıl geçmiş. Hepimiz çarpılmıştık Bodrum’a. Elimizdeki az paranın hepsini yemiş, dönüş yolunda İzmir Kordon’da sanki Karun gibi zenginmişçesine görkemli bir sofra donatmıştık. Gece Ayvalık’a vardığımızda, ihtiyatlı karım, Ben Mehmet ile senin huyunu bildiğimden dönüş için kenara bir şeyler ayırmıştım, diye gülümsemişti. Hatası da o olmuştu. Çünkü o paranın da o gece orada dibine darı ekmiş, sonra “Acaba benzin bizi İstanbul’a kadar idare eder mi?” diye yürek çarpıntıları içinde, yola koyulmuştuk. Silivri’ye gelirken, Mehmet’in Anadol’unun benzin lambası yanmaya başlamış, ne yapacağımızı kös kös düşünürken, Allahtan ki, Mehmet’in akrabalarından, Erdoğan abisine (yoksa Yılmaz mıydı?) rastlamış, ondan aldığımız 20 lira borçla, hem depoya benzin koymuştuk, hem de Mine ile ben karşıya, İdealtepe’ye gidecek yol parasını denkleştirmiştik. Gençlik işte... Bu kez Bodrum’a arabayı, Sirkeci’den kalkan Ankara feribotuna yükleyerek geldik. Uzun sürüyor (24 saat) ama deniz yolculuğu hoş oluyor. Trafik keşmekeşinden de kurtuluyor insan. ??? Bodrum’un çok kalabalıklaştığı gerçek. 22 Temmuz’dan sonra, turist sayısı da çok artmış. İlk geldiğimde küçücük bir kasaba olan Bodrum, sokakları vızır vızır işleyen bir kent olmuş artık. Yarımadanın öbür yerleşim merkezleri de çok gelişip kalabalıklaşmış, Gölköy ile Türkbükü birleşmiş, on yıldır gitmediğim Yalıkavak ile Geriş köyü tanınmayacak hale gelmiş. Bodrum ve civarındaki bütün gelişmeler hep kötüye yönelmemiş, yollar dar olmasına karşın yenilenmiş, her taraf tertemiz, yepyeni tesisler kurulmuş. Dağın taşın evle dolduğu bir gerçek. Bunların önemli bir bölümü de satılmamış, birbirinin içine girmiş evlerde yaşamaktan insanların hangi keyfi aldığını anlamam güç. Ama belediye hizmetlerinde gelişme olduğu yadsınamaz. Göltürkbükü’nün deniz üstündeki iskelelere konmuş restoranlarının hemen hepsi dolu. Seçim ertesinde esnafın keyfi yerinde olsa gerek. Ama Türkbükü’nde yaşayanların gürültüden sabaha kadar uyumaları çok güç. İnsanların bu denli yoğunlaştıkları yerlerde çevre kirliliğine karşı çok köklü önlemler alınması zorunlu. Gürültü de bir çevre kirliliği türü ama, Türkiye’nin insanları olayı bu şekilde algılamıyorlar, o güzelim koylarda gürültüden ve kalabalıktan geçilemiyor. Biz Türkbükü’nü hemen geçince bir arkasındaki koy olan Hebil’de kalıyoruz. ??? Kaldığım sitenin havası ve denizi çok güzel. Ama gürültü burada da bırakmıyor insanın peşini. Hemen bitişiğimizdeki ETS Clup Voyage’da sabahın onunda başlıyor müzik denen yayın, geceyarısına kadar sürüyor. Hebil koyu sakinleri bir türlü bu gürültüden kurtulamıyor, nereye başvursalar sonuç alamıyorlar. Özellikle Modalılar Sitesi sakinleri için sakin gün geçirmek olanaksız, üstelik her gün aynı müziği (dilersen gürültü de diyebilirsin) dinlemek pek hoş olmuyor. Bütün bunlara karşın güzel Bodrum. Geriş’te, rahmetli Kürşat’ın evinin yüz metre ötesinde bir ev yaptırmış olan Gencay Şaylan, buraların geleceğinin tehlikede olduğunu, suyun gelecekte çok büyük sorun olacağını, artezyen kazdıranların artık 200 metre derinlikten aşağıda su bulabildiklerini, onun da tuzlu çıktığını söylüyor ve İlerde herhalde deniz suyunu arıtacaklar, bu da suyun benzinden de pahalı olması anlamını taşır, diyor. Gündüzleri, yazıdan ve kitap çalışmasından vakit buldukça sahile inip denize giriyorum. Önceki gün ilginç bir konuşmaya tanık oldum. Dostum Leyla Uran’ın arkadaşı deniz kazası geçirmiş bir hanımefendi, iskele üstünde konuşurken, Kazadan beri denize giremiyordum, neyse bugün bir arkadaşın zorlamasıyla girip yüzdüm. Çok şükür deniz korkusundan kurtuldum, derken, yanında güneşlenmekte olan bir bey bıyık altından gülerek onu yanıtladı: Neyse siz kurtulmuşsunuz, biz hâlâ kurtulamadık ya Deniz korkusundan. Fobisini atlatan hanım merakla sordu: Siz de mi deniz kazası geçirdiniz Beyefendi? Hayır hanımefendi, diye yanıtladı orta yaşlı adam, biz CHP seçmeniyiz! Zırh kalktı, yargı yolu gözüktü ? TBMM Başkanlığı, 84 milletvekili hakkındaki 227 dokunulmazlık dosyasını Başbakanlık’a gönderiyor. Başbakanlık’ın bu dosyaları Adalet Bakanlığı’na göndermesiyle birlikte yargı süreci başlayacak. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 22 Temmuz seçimlerinde yeniden seçilemeyen milletvekillerinden hakkında dokunulmazlık dosyası bulunanlara yargı yolu gözüktü. TBMM Başkanlığı, 84 milletvekili hakkındaki 227 dokunulmazlık dosyasını Başbakanlık’a gönderiyor. Başbakanlık’ın bu dosyaları Adalet Bakanlığı’na göndermesiyle birlikte yargı süreci başlayacak. Meclis dışında kaldığı için dokunulmazlıkları kalkan eski milletvekillerine yargı yolu açıldı. TBMM Başkanlığı, 22. dönemde Meclis’e gelen milletvekillerinden 150’siyle ilgili hazırlanan 285 dosya arasından eski milletvekillerinin dosyaları ayrıldı. Yeniden seçilen milletvekillerinin dokunulmazlık dosyaları ise TBMM AnayasaAdalet Karma Komisyonu’nda kaldı. Milletvekili seçilemeyen 84 eski vekil hakkında hazırlanan 227 dosya, pazartesi günü TBMM Başkan ÜMRANİYE’DE ELE GEÇİRİLEN EL BOMBALARIYLA İLGİLİ SORGULANIYOR Emin Şirin gözaltına alındı ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) Başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP’ye yönelik sert muhalefetiyle bilinen Genç Parti eski milletvekili Emin Şirin, Ankara’da gözaltına alınarak İstanbul’a götürüldü. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı ekipler tarafından kaldığı Swiss Otel’de gözaltına alınan Emin Şirin, İstanbul Emniyeti’nde sorgulanıyor. Şirin’in, Ümraniye’de bir gecekonduda 27 adet el bombası ele geçirilmesiyle ilgili soruşturma kapsamında gözaltına alındığı belirtiliyor. İstanbul Özel Yetkilendirilmiş Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’nce “suç işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak” iddiasıyla başlatılan ve emekli TSK mensupları Muzaffer Tekin, Fikret Emek ile AKP’ye muhalif kitaplarıyla bilinen araştırmacıyazar Ergun Poyraz’ın da tutuklu bulunduğu soruşturma kapsamında, Tekin’in Şirin’le bağlantısı olduğu bilgisine ulaşıldığı öne sürülüyor. Aynı soruşturma kapsamında emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin, emekli binbaşı Fikret Emek ve gazeteci Ergun Poyraz’ın da aralarında bulunduğu 16 kişi tutuklanmıştı. Emin Şirin, geçen dönem AKP’den milletvekili seçilerek parlamentoya girmiş ancak daha sonra GP’ye geçmişti. gibi suçlamalar bulunuyor. Eski CHP Tokat Milletvekili Feramus Şahin ve DP’nin seçim barajını geçememesi nedeniyle Meclis dışında kalan eski Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar hakkında 8, eski bağımsız Mardin milletvekili Süleyman Bölünmez hakkında yaralama, hakaret ve tehdit iddialarıy Emin Şirin. lığı tarafından Başbakanlık’a gönderilecek. Başbakanlık, bu dosyaları Adalet Bakanlığı’na iletecek. Adalet Bakanlığı’nın, bu dosyaları ilgili mahkemelere göndermesiyle yargı süreci başlayacak. Meclis’ten Başbakanlık’a gönderilecek en fazla dokunulmazlık dosyası, eski CHP Denizli Milletveki li Haşim Oral hakkında bulunuyor. Oral, 46 dosyada karşılıksız çek vermekle suçlanıyor. Oral’ı 26 dosyayla eski CHP Kocaeli Milletvekili Sefa Sirmen izliyor. Sirmen hakkında “ihaleye fesat karıştırma, görevi kötüye kullanmak, basın yoluyla hakaret, görevde suiistimal, hizmet sebebiyle emniyeti suiistimal’’ la ilgili 4 dosya TBMM gündeminde yer alıyordu. Eski milletvekilleri hakkında İhale Yasası’na aykırılıktan, görevi kötüye kullanma ve resmi evrakta sahtekârlık, ihaleye fesat karıştırmak, avukatlık görevini kötüye kullanmak, görevi suiistimal, yalan beyanda bulunmak, hizmet sebebiyle emniyeti suiistimal, bir kısım kooperatiflere usulsüz arsa tahsis etmek, sahte olarak tanzim edilen resmi evrakı bilerek kullanmak, teşekkül halinde akaryakıt kaçakçılığı, kurumu zarara uğratmak, kamu kurumunu dolandırmak, görevli memura hakaret, hırsızlık, faili belli olmayacak şekilde adam yaralamak, tehdit, kaçak elektrik kullanmak, silahlı yağma suçuna azmettirmeye kadar çok çeşitli suçlardan dosyalar bulunuyor. Eski AKP Konya Milletvekili Halil Ürün hakkındaki dosya, “eşini döverek kasten yaralama’’, eski CHP Kırıkkale Milletvekili Halil Tiryaki hakkındaki dosya ise “Keskin’de düğünlerde saz çalmak suretiyle müzisyenlik yapanları toplayıp, izinsiz gösteri yapmaya teşvik ettiği ve kendisinin de bu şahıslarla birlikte yürüyüşe katılarak Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na aykırı davrandığı’’ iddiasını içeriyor. ECEVİT’SİZ KURULTAY KESK Zeki Sezer yeniden aday olacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DSP, Bülent Ecevit’in ölümünün ardından ilk kurultayını bugün Ankara’da gerçekleştirecek. Zeki Sezer, yeniden genel başkan adayı olacak. 20 bin partilinin katılımı beklenen kurultayda, 22 Temmuz’da CHP listelerinden seçilen 13 milletvekilinin parti yönetimine alınması bekleniyor. DSP’nin 7. Olağan Kurultayı bugün Atatürk Spor Salonu’nda gerçekleştirilecek. Kurultay çalışmaları kapsamında Sezer ve parti yöneticileri, dün Anıtkabir’i ziyaret ederek Atatürk’ün mozalesine çiçek bıraktı. Sezer ve parti yönetimi, bugün de kurultay çalışmaları sırasında Bülent Ecevit’in kabrini ziyaret edecek. 20 bin partilinin katılması beklenen kurultayda herhangi bir aksaklık olmaması için çeşitli önlemler alındı. Atatürk Kapalı Spor Salonu bahçesine, sıcaktan korunmak için gölgelikler ve su sebilleri konulacak. Yine salon dışına kurulacak dev ekranla kurultay çalışmaları anında salon dışındakilere aktarılacak. Salon içine de çok sayıda ayaklı klima konulacak. Olası bir su kesintisine karşı da su tankerleri hazır tutulacak. Önceki kurultayların aksine bu kez konser olmayacak. Parti programı ve tüzüğü üzerinde çalışmalarını sürdüren komisyonlar ise çalışmalarını kurultaya sunacak. Kurultayın, “bilim şöleni” havasında geçmesi bekleniyor. Kurultay, Bülent Ecevit’in ölümünün ardından yapılacak ilk kurultay olması özelliği ile de farklı bir anlam taşıyor. Toplu görüşme oyununa alet olmayacağız İstanbul Haber Servisi Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İstanbul Şubeler Platformu toplu görüşme oyununa alet olmayacaklarını belirtti. EğitimSen’in Taksim’deki 6 No’lu Şube’de dün düzenlenen basın toplantısında KESK İstanbul Şubeler Platformu, toplu görüşme sürecine ilişkin talebini bir kez daha dile getirdi. KESK İstanbul Şubeler Platformu Dönem sözcüsü Emin Ekinci, toplu görüşmeler başlamadan önce Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in yaptığı açıklamalarla süreci belirlemeye ve KESK’i baskı altına almaya çalıştığını söyledi. Emin Ekinci, “2007 toplu görüşmelerinde KESK olarak bu oyuna alet olmayacağız. ‘Toplu görüşme değil, toplusözleşme istiyoruz’ demiştik. AKP hükümeti Meclis’ten onlarca yasa geçirmesine rağmen kamu emekçilerinin toplusözleşme hakkını tanıyan yasa değişikliğini yapmadı” dedi. Mali, sosyal, siyasal haklarının korunması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesinin tek yolunun toplusözleşme ve grev hakkını kullanmak olduğunu vurgulayan Ekinci, hükümetin grev hakkına da saygılı olmadığını, bunun Türk Hava Yolları (THY) emekçilerine karşı yapılanlarla ortada olduğunu söyledi. Emekçilerin hükümetin baskılarına boyun eğmeden grev ve sendika hakkına sahip çıktığını dile getiren Ekinci, Havaİş Sendikası’na da destek olduklarını ifade etti. Ekinci, toplusözleşme ve grev haklarında ısrarcı olduklarını dile getirdi. Esenyurt’ta düzenlenen operasyonda 6 11 yaşlarındaki 60 çocuk tarikatçıların elinden kurtarıldı. Tarikat operasyonu İstanbul Haber Servisi Esenyurt Jandarma İçtakım Komutanlığı, tarikat baskınlarına devam ediyor. Bir derneğe baskın düzenleyen jandarma timleri, yaşları 611 arasında değişen 60 çocuğu tarikatçıların elinden kurtardı. Geçen ay Saadetdere Mahallesi’ndeki İsmailağa cemaatine ait bir eve baskın düzenleyen jandarma timleri, evde bir sarıklı hoca ile eşine, yaşları 3 ila 6 arasında değişen yaklaşık 15 çocuğa tarikat eğitimi verirken suçüstü yapmıştı. Çocukları tarikat evinden alarak ailelerine teslim eden jandarmanın Cumhuriyet Savcılığı’na sevk ettiği tarikatçı karı koca ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. 16 Ağustos Perşembe günü Doğan Araslı Bulvarı üzerindeki binada merkezi bulunan bir derneğe baskın düzenleyen Esenyurt Jandarması, bu kez yaşları 611 arasında değişen yaklaşık 60 çocuğa tarikat eğitimi verildiğini tespit etti. Çocukları hafta içi her gün sabah saat 09’dan akşam 17’ye kadar eğitime tabi tutan derneğin merkezinde bulunan dokümanlara da el konuldu. Yaklaşık 3 saat süren inceleme sonunda, çocukları araçlara bindirerek ailelerine teslim etmek üzere Esenyurt Jandarma Karakolu’na götüren jandarma timleri, dernekte tarikat eğitimi veren 3 sözde öğretmeni de gözaltına aldı. Eğitimcilik yapan kişilerin ilkokul mezunu olduğunun belirlendiği baskın sırasında etrafta toplanan kalabalık, çocukların başlarının derneğe girene kadar açık olduğunu, fakat çıkışta türbanlı olduklarını iddia ettiler. Büyükçekmece Müftülüğü yetkilisi ise Esenyurt’ta Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı 4 Kuran Kursu bulunduğunu, kendilerine bağlı olmayan kursların yasal olmadığını söyledi. asirmen?cumhuriyet.com.tr Tutuklular serbest bırakılsın Haklar ve Özgürlükler Cephesi (HÖC), Ankara’da 22 Temmuz seçimleri öncesinde “Seçim çare değil. Bağımsızlık ve demokrasi mücadelesine katıl” gösterisinde gözaltına alınarak tutuklanan 42 kişinin serbest bırakılmasını istedi. “Seçim çare değil dedikleri için tutuklanan 42 kişi serbest bırakılsın”, “Emperyalizme karşı çıkmak suç değildir”, “Bağımsızlık ve demokrasi istemek suç değildir” pankart ve dövizleri açarak Galatasaray’da toplanan HÖC’lüler, “Bağımsızlık istemek suç değildir”, “Halkız, haklıyız, kazanacağız” sloganları attı. (Fotoğraf: NİHAN İNAL) İrini Noti, Büyükadalı. Avukat. 17 yaşından beri Atina’da yaşıyor. Bir dönem Atinalı Büyükadalılar Derneği İkinci Başkanıydı. Hâlâ öyle mi, sormayı unuttum. Komşumuz Vasil bahçeden seslendi: “Bir avukat tanıdığımız sizi ziyaret etmek istiyor.” Merakla bakındım. Gözlüğüm olmadığı halde o avukatı tanıdım. İrini’ydi. İrini, senede iki, üç kez geldiği ve bir türlü ayrılamadığı Büyükada’sına yine gelmişti. El salladım. “Geliyorum” dedi. Elinde Yunanca bir dergi vardı. Elefterotipiya gazetesinin kitap ekiymiş. İpek’le (Çalışlar) yapılmış iki sayfalık söyleşi. Vasil’den rica ettik, Türkçeye çevirdi. Latife Hanım Yunanlıların da ilgisini çekmişti. Başlığa da Latife Hanım’dan ölünceye kadar ayrılmayan Kalyopi’nin öyküsü çıkmıştı. ??? Fıstık Ahmet’in (Tanrıverdi) Prinkipo lokantasındayız. Gecenin 23.00’ü. İrini ertesi sabah dönüyor. İrini, Büyükada Rum İlkokulu’ndan öğretmeni Bay Kalamaris’e sarılmış, veda etmeye hazırlanıyor. Uzolar, ra İrini’yi Atina’ya Yolcu Ederken… kılar birbirine karışmış durumda. İrini’yle birlikte yeni dostlar da edindik. Bay Diamantis ve bayan Alexandra kardeşler, çok uzun yıllar sonra ilk kez kendi evlerinde yatacak olmanın mutluluğunu yaşıyorlardı. Çok uğramışlardı evlerini yeniden almak için. Çünkü şimdi burada anlatması zor hukuki engeller çıkmıştı önlerine. Annelerinden babalarından kalan evlerini almaları için yeniden Türk vatandaşı olmaları gerekmişti. Herkes onlar kadar şanslı değildi. Değişik dramatik öyküler dinledik İrini’den. Bir ülkede azınlık olmanın ne anlama geldiğini hissedebilmek o kadar da kolay değildi. ??? İrini’yle vedalaşma öyküme devam etmeden, Fıstık Ahmet’in yeni çıkan Atina’daki Büyükada (Adalı Yayınları) kitabındaki bir başka öyküyü size aktarmak istiyorum. Bir çoğumuzun bilmediği, daha doğrusu gözümüze çarpmayan “büyük ayrılış”ın küçük bir öyküsü bu. En büyük ayrılış 1923 yılında “Mübadele”de olmuştu. Ancak İstanbullu Rumlar “Mübadele” kapsamı dışında tutuldukları için daha uzun yıllar kendi topraklarında yaşadılar. İşte en büyük kopuş 1964 yılında yaşandı. Bunun adı “zoraki terk”ti. “Anneme tebliğ edilen ve onun imzalayarak kabul ettiği şuydu: ‘Zararlı faaliyetinizden dolayı 72 saat içinde sınır dışı edileceksiniz. Beraberinizde bir bavul şahsi eşyanızla 200 lira götürebilirsiniz.’ Annemin ne gibi zararlı faaliyeti vardı, yoksa casus muydu? Biz ne olacaktık, bizi kim yıkayacak, kim doyuracaktı? Annemin yerine teyzem bakar diye düşünürken öğrendim ki, teyzemin ve dayımın da durumu anneminki gibiymiş… Sessizliği geceye doğru babamın kararı bozdu: ‘Her şeyi bırakıp gideceğiz. Suyu elektriği vanadan kapatırız. Yakın zamanda her şey düzelir, döneriz. Komşulara eve gözkulak olmalarını söyleriz.’ Ne bozulmuştu ki, ne düzelecekti? Çocuk halimle bir şeyler anlamıyordum. Kıbrıs’ta olaylar olmuştu ama, biz mahallede Türk arkadaşlarımızla her zamanki gibi oynuyorduk. Annem valizleri hazırlarken çamaşırların hepsini istifliyor, kışlık elbiseleri ayırarak alıyordu… Fotoğraf albümünü çamaşırların arasına öperek koyarken gözyaşlarını fark ettim. Sonradan öğrendim ki annem Yunanistan vatandaşı, babam ve biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıydık. Annemin bilebildiğim kadarıyla yüz elli yıllık, babamın ailesi ise annemlerden daha eski Büyükadalıydılar. Doğup büyümeye başladığım Büyükada’mdan gidiyorduk, ne zaman geri geleceğimizi bilmeden. On bir yaşındaydım.” Fıstık Ahmet Atina’daki bir çocukluk arkadaşından aktarmıştı öyküyü. Yıl 1964’tü. Adını saklı tutmuştu… ??? Gidenlerin çoğu bir daha gelip Büyükada’yı göremediler. İrini’nin annesi ve babası da 1974’teki Kıbrıs çıkarması sırasında Büyükada’yı terk etmişlerdi. İrini, onların mezarlarını yıllar sonra, ilişkilerin yumuşadığına inandığı bir dönemde Büyükada’ya taşıdı. İrini, 101 yaşındaki Bayan Cavuri’nin avukatıydı. Büyükada’nın ünlü ikiz konaklarının (şu anda Anadolu Kulubü’nün oteli olarak kullanılıyor) bir dönem sahibiydi eşi Bay Cavuri. Onlar da Atina’ya gidenlerdendi. Bedia Hanım zengin bay Cavuri’yle evlenmek için din değiştirmiş ve eşiyle birlikte Atina’ya gitmişti. Atina’da da zenginlikleri devam etti. Bay Cavuri öldü, bayan Cavuri dul kaldı. Birileri onun bütün mallarını Yunanca yazı okumayı bilmediği için başkasının üzerine geçirmişti. Bayan Cavuri evsiz, parasız ve kimsesiz kalmıştı. ??? İrini son kez rakı bardağını kaldırdı. “Her seferki gibi bu güzel günler de çabuk bitti” dedi. Boşalan rakı şişesini hatıra olarak aldı. Atina’dan gelecek eşi ve oğluyla buluşup Gökçeada bağ bozumu şenliklerine gidecekti… Hüzünle kucaklaştık. İrini gitti… CUMHURİYET 04 K