15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 HAZİRAN 2007 CUMARTESİ 6 HABERLER Medyada Sabah ve atv gündemden düşmüyor Papa Patrikhane’ye ‘ekümenik’ dedi ? ROMA (AA) Roma Katolik Kilisesi’nin ruhani lideri Papa 16. Benedikt, Vatikan’da dün Aziz Petrus ve Aziz Pavlus Yortusu dolayısıyla yaptığı konuşmada, Ortodoks Kilisesi’ne birlik çağrısında bulundu. Yortu kutlamasında her yıl olduğu gibi Fener Rum Patrikhanesi’ni temsilen bir heyetin de yer almasından memnuniyetini dile getiren Papa 16. Benedikt, Patrikhane’yi, “ekümenik” olarak nitelemesinin yanı sıra İstanbul’dan ise “Konstantipolis” diye söz etmesi de dikkati çekti. İstanbul Haber Servisi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) el koyduğu Sabah ve atv’nin durumunun ne olacağı gündemden düşmüyor. El koyma kararına karşı yürütmenin durdulması istemi reddedilen Park Holding Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Ciner, Bölge İdare Mahkemesi’ne itiraz etti. Ciner’in avukatları, medyada son bir hafta içinde manüplasyon operasyonu yapıldığını savunarak, bu tür yayınlara karşı da gerekli hukuki girişimlere başvuracaklarını söylediler. Sabah ve atv’nin durumunun temmuz ayının sonu itibarıyla kesinleşeceği, satış sürecinin de itirazın sonucuna bağlı olduğu belirtildi. Bölge İdare Mahkemesi’nin Ciner’in yapacağı itirazı 15 gün inceleme süresi bulunduğu da kaydedildi. Sabah ve atv’ye ilişkin son bir hafta içinde yapılan yönlendirmeye yönelik yayınlar dikkat çekti. 1 milyar dolara satılabileceği söylenen grubu, Aydın Doğan’ın alacağı iddiaları da yer aldı. Vatan Vatan gazetesi’nde, 24 Haziran 2007’de “Sabahatv olayında garip şeyler oluyor” başlığı ile imzasız olarak yayımlanan haber dikkat çekici oldu. Mahkemenin Sabah ve atv’yle ilgili salı günü vereceği kritik karar öncesi Ciner ve avukatı Tekdağ’ın şaşırtan ifadelerinin bulunduğu haberde, Tekdağ’ın “Mahkeme salı günü lehimize karar verecek. Kararın gerekçesinde de ‘Taraflar arasında bir ortaklık varsa bu ortaklığın pay defterine yazılması ve ticaret sicil gazetesinde ilan edilmesi gerekir’ yazacak” dediği ileri sürüldü. Habere şöyle devam edildi: “TMSF’nin el koyduğu Merkez Yayın Holding’in eski ortağı Turgay Ciner ile avukatı Kenan Tekdağ’ın, salı günü karara bağlanması beklenen ‘yürütmeyi durdurma’ davasına ilişkin yakın çevrelerine söyledikleri sözler, hukuk ve iş çevrelerinde şaşkınlık yaratıyor. Ciner ve Tekdağ salı günü görülecek davayı kazandıklarını anlatıp, kararın gerekçesinin ne şekilde yazılacağını bile kelime kelime sıralıyorlar. İstanbul 6. İdare Mahkemesi, Merkez Yayın Holding’in eski ortağı Turgay Ciner’in açtığı yürütmeyi durdurma davasını büyük bir olasılıkla 26 Haziran Salı günü karara bağlayacak. Ciner’in Sabah ve atv’nin el konulmasına karşı yaptığı 3’üncü hamlenin sonucu merakla bekleniyor.” Ciner’in avukatı Kenan Tekdağ’ın İstanbul’daki Borsa Lokantası’nda bazı hâkimlerle bir araya gelip yemek yediğine ilişkin başka gazetelerde de haberlerin çıktığı, bu haberlere tekzip gelmediği ileri sürülen yazıda şu ifadeler yer aldı: “3 aydır süren bu baş döndürücü süreçte, şimdi İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nin salı günkü duruşması bekleniyor. Ancak duruşma öncesi Turgay Ciner ve Kenan Tekdağ’ın sağda solda anlattıkları şeyler gariplikten de öte ‘tüyler ürpertici’ cinsten.” Ciner ve Tekdağ’ın şöyle konuştukları belirtiliyor: “3 aydır süren mücadelenin ilk aşamasını kazandık. Salı günü mahkeme lehimizde karar verecek. Hem de Dinç Bilgin’in evrakta sahtecilik konulu suç duyurusu ile müdahil olma talebinin sonuçlarını beklemeden. Kararın gerekçesi de şu şekilde yazılacak: Taraflar arasında bir ortaklık varsa, bu ortaklığın pay defterine yazılması ve ticaret sicil gazetesinde ilan edilmesi gerekir. Bu şartlar yerine getirilmemişse ortaklık geçersizdir” ifadeleri yer aldı. Milliyet Milliyet gazetesinde 25 Haziran’da “TMSF, Sabah ve atv’nin hisselerini devraldı” başlıklı habere yer verildi. Yazıda, şöyle denildi: “TMSF’nin, daha önce el koyduğu Merkez Yayın Grubu şirketlerinin hisselerini devraldığı öğrenildi. Fonun bu adımı, şirketlerle ilgili satış operasyonlarında elini güçlendirmek için attığı belirtildi. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) daha önce el koyarak ‘kayyum’ atadığı Sabah ve atv’nin yayıncısı Merkez Yayın Holding’in hisselerini devraldı. Böylece fiilen Turgay Ciner grubuna ait yayın şirketlerinin sahibi durumuna gelmiş oldu. Sabah ve atv’nin satışına hazırlanan TMSF’nin hisseleri devralma işlemisi gerekir, yazacak.’ Daha görüşülmesi tamamlanmamış bir davanın sonucunun, üstelik gerekçesi ile birlikte günler öncesinden davacılar tarafından eşe dosta anlatılmasının iki nedeni olabilir: Ya davanın nasıl sonuçlanacağını önceden öğrendiler, ya da bunu yayarak mahkeme üzerinde bir tür psikolojik baskı yaratmak istiyorlar. Her ikisi de Türk adalet sisteminin sağlıklı işleyebilmesi için aklımızdan dahi geçirmememiz gereken durumlar. Üstelik Ciner ve arkadaşlarının ihmal ettiği gerçek ‘inanç sözleşmesi’ ile ortaklığın Ticaret Sicili’ne kaydının gerekmiyor olması. Borçlar Kanunu tarafından düzenlenen bu uygulama, Türk hukuk sistemi içinde var ve ni yeni Bankalar Yasası’na dayanarak gerçekleştirdiği öğrenildi. TMSF bu girişimle, İdare Mahkemesi’nde dava açan Ciner grubuna karşı elini güçlendirmiş oldu. TMSF’nin, batık Etibank dolayısıyla alacaklı olduğu Dinç Bilgin ile Turgay Ciner arasında, Sabah ve atv’nin Ciner’e satışını içeren anlaşma, Dinç Bilgin’in, TMSF’ye, ‘Turgay Ciner’le aramızda gizli ortaklık sözleşmesi var’ diyerek başvurması sonucu bozulmuştu.” Bu gelişme sonrası Turgay Ciner’in İdare Mahkemesi’ne açtığı iptal davası, kendisi lehine sonuçlansa bile TMSF, Sabah ve atv ile ilgili işlemlerine devam edebileceği ifade edilen haberde, “Ciner’in yarın karara bağlanması beklenen iptal davası, ‘el koyma’ işlemine karşı. Yani TMSF’nin hisseleri devralmasına karşı yeni bir dava açması ve kazanması gerekiyor. Dolayısıyla el asıl kanıtlanması gereken husus Dinç Bilgin tarafından TMSF’ye ibraz edilen ‘inanç sözleşmesi’nin geçersiz olduğu. Turgay Ciner ve avukatlarının el konulma kararından iki ay sonra mahkemeye (neden bu kadar bekledikleri ayrı bir merak konusu) ibraz ettikleri bir belge var ve bu konuda da biliyorsunuz Dinç Bilgin’in savcılığa yaptığı bir ‘sahtecilik suç duyurusu’ var. Şimdi hep birlikte salı günkü duruşmayı bekleyeceğiz. Bakalım karar ve gerekçesi Ciner ve avukatının etrafta yaydığı şekilde mi tecelli edecek?” Sabah gazetesinde, “Merkez Yayın Holding’in hisselerine TMSF el koydu” başlıklı haberde, şöyle denildi: “TMSF Yönetim Kurulu en son aldığı kararla, Park Holding’in Merkez Yayın Holding’de bulunan yüzde 99.9 oranındaki hisselerine de 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun ilgili maddesi gereği el koydu. TMSF Başkanı Ahmet Ertürk haziran ayı başında SABAH ve atv’nin satış süromuz var. İşlemlerin çok fazla zaman almasını beklemiyoruz” açıklamasını yaptılar. Akşam Kararın ardından Akşam gazetesi 26 Haziran’da “Gözü Doymuyor” başlıklı haberini manşete taşıdı. Haberde, “Hürriyet, Milliyet, Posta, Radikal, CNNTürk, Kanal D, Star ve DSmart’ın sahibi Aydın Doğan medya tekelini daha da sağlamlaştırmak için Sabah ve atv’yi yok etme peşinde. Aydın Doğan, TMSF’nin el koyduğu Sabah ve atv devletin elinde çürüsün diye kendi medyasını silah olarak kullanıyor. Yargıyı etkileyecek haberler yaptırıp, avukatları ile TMSF’ye akıl verdi” iddiası yer aldı. Doğan Grubu’nun medya gücünü kullanarak hükümeti, maliyeyi, belediyeyi “baskı altına alma” tavrının inanılmaz boyutlara ulaştığı ileri sürülen haberde, Doğan Grubu’nun artık “klasik” tavrı haline gelen “medya gücü”nü her noktada baskı aracı olarak kullanma davranışının mahkemelere kadar uzandığı, Vatan ve Sabah gazetelerinin de bu olayın tam ortasında yer aldığı iddia edildi. TMSF’ye karşı Turgay Ciner’in mahkemeye yaptığı başvurunun sonucunun etkilenmesi amacını taşındığını savunan Akşam gazetesi, “Ve sonunda dava reddedildi. Tüm bu gazetelerin tavrı ise mahkemenin tarafsızlığı üzerine gölge düşürdü. Mahkemenin kararının tüm bu yayınlardan nasıl etkilendiği ise kararla birlikte ortaya çıktı” dedi. Akşam’ın haberinde Fatih Aytaylı’nın değerlendirmesine de yer verildi. Altaylı’nın “Bu davanın başından beri ilginç olan bir şey vardı. Doğan Grubu’nun avukatları davayı TMSF avukatlarından daha fazla izledi. Doğan Grubu avukatları, bu davada TMSF’ye adeta danışmanlık yaptılar. Davanın başından beri bütün gelişmeleri en ince ayrıntısına kadar takip ettiler” dediği kaydedildi. Yine gizli anlaşma iddiası Gazete, dünkü sayısında da birinci sayfadan, “HOPPALA, Sabah ve atv’yi Bilgin üzerinden Doğan’a veriyor” başlıklı haber yayımladı. TMSF Başkanı Ahmet Ertürk’ün önceki akşam, atv haberde Ali Kırca’nın sorularını yanıtladığına dikkat çekilerek, “TMSF Başkanı Ahmet Ertürk’ün yaptığı borçlarını ödemesi halinde el konulan Merkez Grubu hisselerini eski sahibi olan Dinç Bilgin’e iade edebilecek pozisyondayız” açıklamasını yaptığı anımsatıldı. Bu açıklamaları Akşam gazetesine değerlendiren Altaylı’nın şu sözlerine yer verildi: “Sabah ve atv’nin eski sahibi Dinç Bilgin’e geri verilmesinin aslında gazete ve televizyonun Aydın Doğan’a verilmesi anlamına geldiğini herkes biliyor. Benim elimde Bilgin ile Doğan arasında, TMSF Sabah ve atv’ye el koymadan önce imzalanmış bir sözleşmenin fotokopisi var. Bu sözleşmede Bilgin, Doğan’a ‘Sizden aldığım teklifi TMSF Başkanı Ahmet Ertürk dışında kimseyle paylaşmayacağım’ diye söz veriyor. Burada Doğan’ın Bilgin’in üzerinden amacı Sabah ve atv’ye sahip olup medya tekeli oluşturmak.” Bilgin’in borçlarının peşindeyiz Ahmet Ertürk, 28 Haziran’daki atv haberde, “Biz öncelikle Dinç Bilgin’in borcunun tahsilinin peşindeyiz. 1 milyar doların üzerinde bir rakam bekliyoruz. Biz bugüne kadar bazı borçlarda benzer işlemi yaptık. Bir borçlunun bize gelip borcunun tamamını ödemesi halinde varlığı yine kendisine devredebileceğimiz bir pozisyondayız. Bu varlık 1.5 milyar dolar da 2 milyar dolar da olsa biz borcun miktarıyla ilgileniyoruz. Üzeri bizi ilgilendirmiyor. Burada TMSF eski sahibine verecek diye bir şey yok. Medya varlığı için değil, ama diğer konularda tahsilattan sonra iade yaptığımız oldu. Burada medyanın kendine özgü yapısı var ve medyanın sürdürülebilirliği çok önemli” açıklamasını yaptı. Gazeteport adlı internet haber sitesinde de, “İade edilecek eski sahip neden Turgay Ciner değil” sorusu gündeme getirildi. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Bir Devrim Şehidini Anarken 1979 yılı 27 Haziran’ında Manisa’da eczanesinde öldürülen eczacı Neşe Gülersoy, ölümünün 28. yılında Manisa’da bir törenle anıldı. Neşe Gülersoy cinayeti, 1980 öncesinde sıklaşan, neredeyse her gün bir yenisi yaşanan siyasi cinayetlerden biriydi. Manisa Eczacılar Odası o tarihten bu güne her yıl, Gülersoy’un mezarı başında bir anma töreni düzenliyor. Bu yılki anma töreninin bir özelliği, şehit eczacı için ilk kez bir kültür programının da düzenlenmiş olmasıydı. Manisa Belediyesi Kültür Merkezi’ndeki programda Manisa Eczacılar Odası’nın genç başkanı Özgür Özel ve Neşe Gülersoy’un kuşaktaşları, arkadaşları konuşmalar yaptılar. Ben de çağrılı olduğum toplantıda bir konuşma yaptım ve şiirler okudum… ??? Neşe Gülersoy 1950 doğumlu. Buna göre, 1968 yılında tam 18 yaşında çiçeği burnunda bir 68’li. O yılların devrimci, yurtsever havasında yetişmiş. Nitekim, 29 yaşında öldürüldüğünde İzmir Eczacılar Odası Genel Sekreteri. Türkiye’nin ilk eczacılar kooperatifi MEDAK’ın kurucularından. Genç yaşına karşın, çevresinde ve mesleğinde seçkinleşmiş bir eylemci, örgütçü ve devrimci. O gece için hazırlanan başarılı belgesel filmde, bu genç devrimcinin aynı zamanda da nasıl bir yaşam ve insan sevgisiyle dolu olduğunu gördüm. Böylece, bugünmüş gibi anımsadığım cinayet, bir gazete haberinin ya da soyut bir “devrim şehidi” olgusunun ötesine geçti ve benden epeyce daha genç bu kuşaktaşımı, bir an, sadece toplumsal eylemiyle değil, olanca canlılığıyla, kişisel kimliğiyle de duyumsadım… O gece o toplantıda okuduğum şiirler, bir Mustafa Kemal portresinin yanı başına asılmış fotoğrafındaki güzel yüzüyle onun gerçekten kızıymış gibi duran bu şehit arkadaşımıza doğrudan bir sesleniş tınısı kazandılarsa, bundandı… ??? Neşe Gülersoy yaşasa 60’ına yakın olacak, 1980 sonrasındaki birkaç yılını büyük olasılıkla cezaevinde geçirecek, yine büyük olasılıkla o günlerden bu günlere toplumcu, devrimci hareketlerin içinde ve mesleğindeki örgütlenmenin ön sıralarında yer alacaktı. Yine büyük olasılıkla çocukları, belki torunları olacaktı. Bunlar olamadı… Oradaki konuşmamda, “ölüm” olgusu üzerinde düşündüklerimi söylemeye çalıştım… Yaşam hiç kuşkusuz ki biriciktir ve hiçbir söz, hiçbir şiir, ölüm gerçeği karşısında eşit ağırlıkla yer alamaz… Bizler için, ölümün onulmaz acısını katlanılır kılabilecek tek olgu, kolektif, ortaklaşa, bütünsel insanlık bilincimiz olabilir… Yitirdiğimiz kişinin, bizim gerçekten de bir parçamız olduğunu kuvvetle duyumsamak… Konuşmamda, Neşe Gülersoy adına her yıl, ilkokul çağındaki çocuklar arasında barış ve sevgi konulu bir kompozisyon yarışması düzenlenmesini önerdim… Böylece Neşe Gülersoy imgesi, barış ve sevgi kavramlarıyla bütünleşerek, çocukların kimliklerinde yaşamayı sürdürecek. Çocuklar benliklerinde, “barış” ve “sevgi”yle “öldürme”nin karşıtlığını duyumsayacaklar… ??? Belgesel filmde Dağlarca’nın o günlerin ürünü bir şiiri okundu. Abdi İpekçi cinayeti sonrasında yazılmış şiirde, yok edilmezse hepimizi tek tek yok edecek birinden söz edilmekteydi… Konuşmamda, bugünkü tehlikenin 70’li yıllardakinden de büyük olduğunu, bugün artık tek tek yok edilmekten de öte, topluca, ülkece, ulusça var olup olmamanın yol ayrımında bulunduğumuzu anlatmaya çalıştım… Şehit arkadaşımızı anarken aklımdan geçenler ve söylemeye çalıştıklarım bunlardı… Öğretmenler miting yapacak ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Eğitim fakültelerinden yıllar önce mezun olmalarına karşın atamaları yapılmayan öğretmenler, Kamu Personeli Seçme Sınavı’nın (KPSS) açıklanmasının ardından ağustosta Ankara’da miting gerçekleştirecek. EğitimSen İzmir 1 No’lu şubede toplanan öğretmen adayları adına konuşan Sevtap Emir, Türkiye’de yaklaşık 200 bin öğretmen açığı olmasına rağmen her yıl eğitim fakültelerinden mezun olan on binlerce öğretmenin, atamaların yapılması sınırlandığı için işsiz olarak beklediğini vurguladı. 25 HAZİRAN 2007 PAZARTESİ koyma işlemine karşı davanın Ciner lehine sonuçlanması TMSF işlemlerinin önünü kesmiyor” ifadesi yer aldı. Hürriyet ve Sabah Aynı gün Hürriyet ve Sabah’ta bu konu işlendi. Hürriyet gazetesi yazarı Mehmet Y. Yılmaz’ın köşe yazısında şu ifadeler yer aldı: “Mahkeme kararını ve gerekçesini önceden nasıl öğrenebildiler? Tur Adres yüzünden vuruldu ? İstanbul Haber Servisi Fatih’te Mehmet Kılıç, yanına gelen Sinan E. tarafından adres konusunda “kendisine yardımcı olmadığı” gerekçesiyle tabancayla bacağından vuruldu. Kılıç, Vakıf Gureba Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi altına alınırken tabancayı çöp kutusuna atarak kaçmaya çalıştığı belirtilen Sinan E, çevredeki vatandaşlarca yakalanarak polise teslim edildi. Mehmet Kılıç’ın polise verdiği ifadede, Sinan E’yi tanımadığını söylediği, Sinan E’nin ise “adres sorduğu Kılıç’ı, kendisine yan baktığı ve yardımcı olmadığı için vurduğunu” anlattığı belirtildi. recinin başladığını açıklamıştı. Sürecin devam ettiği ve satışın ağustos sonu ya da eylül başında gerçekleşebileceği öğrenildi. TMSF’nin Merkez Yayın Holding’in hisselerine el koymasıyla SABAH ve atv’nin satış süreci de yeni bir yola girdi. Şu anda piyasaların durumu ve medya sektörüne olan yerli ve yabancı sermaye ilgisi de hesaba katıldığında sonbahara doğru gerçekleştirilmesi beklenen satıştan 1 milyar doların üzerinde gelir bekleniyor. Böy 25 HAZİRAN 2007 PAZARTESİ Havalimanında yoğunluk ? İstanbul Haber Servisi Atatürk Havalimanı’nda yaşanan yoğun hava trafiği nedeniyle bazı seferler gecikmeli yapılırken hafta başından beri günde yaklaşık 800 uçak inişkalkış yaptı. Yoğunluk nedeniyle bazı uçaklar gecikmeli inişkalkış yaparken kayıtlara göre Atatürk Havalimanı’nda dün saat 24.00’e kadar 814 uçağın inişkalkış yapması planlandı. Yetkililer, en yoğun günün yaşandığı hafta başında 875 uçağın inişkalkış yaptığını ve yaklaşık 1.7 dakikada bir inişkalkış gerçekleştirildiğini bildirdi. gay Ciner’in, Sabah ve atv’ye el koyma kararı için TMSF’ye karşı açtığı dava salı günü görüşülecek. Dün Vatan’da bu dava ile ilgili çok ilginç bir haber yayımlandı. Haberin alt başlığını aynen aktarıyorum: ‘Mahkemenin Sabah ve atv ile ilgili salı günü vereceği kritik karar öncesi Ciner ve avukatı Kenan Tekdağ’dan şaşırtan sözler: Mahkeme salı günü lehimize karar verecek. Kararın gerekçesinde de; taraflar arasında bir ortaklık varsa bu ortaklığın pay defterine yazılması ve ticaret sicili gazetesinde ilan edilme lelikle Bilgin’in daha önce 433 milyon dolara Turgay Ciner’e sattığı şirketlerine önceki satış fiyatının iki katından fazla miktara alıcı bulacağı yorumları yapılıyor. Bu gerçekleşirse Dinç Bilgin’in Etibank’tan kamuya doğan borçlarının tamamının ödenmiş olacağı belirtiyor.” ataol b?cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 513 85 95 Karar açıklandı İstanbul 6. İdare Mahkemesi dosya üzerinden inceleme yaparak Ciner’in yaptığı başvuruyu karara bağladı. Mahkeme, Ciner’in yürütmeyi durdurma ta Düzeltme ve cevap Cumhuriyet Gazetesi’nde 25.06.2007 günü Leyla Tavşanoğlu’nun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıçlarından Sayın Rıza Türmen ile yaptığı röportajda, hükümetin AİHM’ye gönderdiği aday listesinin şeriatçı, tarikatçı, AKP yandaşı şaibeli kişilerden oluştuğu belirtilmektedir. Bahse konu röportajda şeriatçı, tarikatçı, AKP yandaşı olarak nitelenmek Prof. Ruşen Ergeç’in mesleki, bilimsel ve kurumsal kişiliğini rencide etmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıç adaylarından Prof. Ruşen Ergeç, 1981 senesinden bugüne dünya bilim tarihinin en önemli laik üniversitelerinden olan Hür Brüksel Üniversitesi’nde Uluslararası İnsan Hakları, Avrupa İnsan Hakları ve Anayasa Hukuku dersleri vermektedir. Ayrıca Brüksel’deki Avrupa Etüdleri Enstitüsü’nde Direktörlük görevinde bulunmuştur. İnsan hakları konusunda Meksika Koleji, Atina Pandeion Üniversitesi, Duke Üniversitesi ve Belçika Kraliyet Akademisi’nde dersler vermiştir. İnsan Hakları konusunda başta AİHM olmak üzere Belçika Anayasa Mahkemesi, Belçika Yüksek İdare Mahkemesi, Lahey Adalet Divanı ve BM İnsan Hakları komitelerinde davalar üstlenmiştir. Prof. Ruşen Ergeç’in insan hakları konusunda yüzlerce makalesi ve birçok kitabı bulunmaktadır. Prof. Ruşen Ergeç’in AİHM yargıçlığına adaylığı bilimsel ve uygulamaya yönelik çalışmaları nedeniyle gündeme gelmiştir. Prof. Ruşen Ergeç hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığını demokratik bir toplumun olmazsa olmaz ilkesi olarak görmektedir. Prof. Ruşen Ergeç’in herhangi bir siyasal veya dinsel oluşumla doğrudan veya dolaylı bir ilgisi hiçbir zaman olmamıştır. Ruşen Ergeç Vekili Av. Turgan Gürmen 29 HAZİRAN 2007 CUMA Başkent’te depremler ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara’da dün saat 22.21 sıralarında 3.3, 22.26’da 3.2 büyüklüğünde depremler meydana geldi. Merkez üssü Keçiören olan deprem, özellikle Keçiören, Batıkent, Etlik, Demetevler’de şiddetli hissedildi. lebini reddetti. “Telafisi güç zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmediği” kararına varan mahkeme kararında, “Durum böyle olunca davacının yürütmenin durdurulması isteminin reddine 22 Haziran 2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi” denildi. Merkez Yayın Holding bünyesindeki 63 şirketin yönetimi TMSF’de kalmaya devam ederken Ciner mahkeme kararına itiraz edeceğini açıkladı. Bu kararın ardından TMSF yetkilileri, “Karar, atv’nin ve Sabah gazetesinin satışının önündeki engelleri kaldırdı. Hemen değerleme çalışmalarına başlayacağız. Star grubu işlemlerinden dolayı deneyimli bir kad CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle