15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 HAZİRAN 2007 CUMARTESİ 14 KOBİ TAYSAD üyeleri, dünyanın dört bir yanına ihracat yapan ana sanayi gereksiniminin yüzde 85’ini karşılıyor Mikrokredi ile ikinci iş yerini açtı Şanlıurfa Belediyesi’nce 2005’te kadınları sosyal ve ekonomik yaşama çekmek amacıyla başlatılan ‘’Mikrokredi Projesi’’nden yararlanan 3 çocuk annesi Süheyla Uğurlu ikinci işyerini açtı. Uğurlu, projeyle ilgili haberi gazetede okuyarak belediyeye müracaat ettiğini söyledi. Belediyede proje yetkililerinin kendisine yardımcı olduğunu ve böylece 1000 YTL kredi aldığını, belediyenin de ücretsiz dükkân tahsis etmesiyle tekstil üzerine işyeri açtığını dile getiren Uğurlu, “İlk dönemlerde çevreden olumsuz tepkiler aldım, eleştirilere maruz kaldım. Eşim de ilk zamanlar işyeri açmamı istemiyordu. Ancak benim iknalarım sonucu razı oldu. Şimdi bana destek oluyor” dedi. Uğurlu, “Amacım işlerimi daha da büyütmek. Kadınlar isterse her şeyi yapma kapasitesine sahip. Yeter ki ellerinden tutan birileri olsun. Belediyenin yardımıyla birçok kadın iş imkânına kavuştu. Artık evlerine kapanan kadın yok. Kadınlar sosyalleşti. Çevremizin bizlere bakış açısı da değişti. Artık yakınlarımız bizlerden fikir bazında yardım almaya çalışıyor. Bölgede tüm kadınların projeye dahil edilmesi gerekiyor” diye konuştu. Oto yan sanayi sınırları aşıyor ? Çoğunluğunu küçük ya da orta ölçekli kuruluşlar oluşturuyor. Yüzde 18 ile yüzde 65 arasında farklılık gösteren yerlileşme oranlarına sahip ana sanayinin küresel etkinlikleri arttıkça onların da etkinlikleri artıyor. OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA KATILIM YOĞUN Avrupalı KOBİ’lere İstanbul’da ödül Yapı Kredi’nin İtalyan ortağı UniCredit bünyesindeki Alman HypoVereinsbank’ın, Orta ve Doğu Avrupa’da etkili KOBİ’leri desteklemek amacıyla düzenlediği MOE ödülleri, İstanbul’da düzenlenecek törenle sahiplerini bulacak. Dört yıldır verilen ve Avrupa’da ekonomik entegrasyon ortamının oluşmasına destek vermeyi amaçlayan MOE ödül töreni için bu yıl İstanbul’un seçilmesinde, Türkiye’nin Avrupa pazarının yükselen değeri olması ve Türk şirketlerinin Orta ve Doğu Avrupa’da giderek daha aktif bir şekilde yer alması gibi faktörler rol oynadı. Bu yıl ilk kez bir Türk KOBİ’nin ödül almaya hak kazanması da bu seçimde etkili oldu. Avrupa’dan 200 KOBİ yöneticisinin katılacağı tören 5 Temmuz’da. Fortis’ten KOBİ’lere finansman desteği Fortis ile Kredi Garanti Fonu (KGF) arasında, KOBİ’lerin uzun vadeli projelerinin finansmanı konusunda protokol imzalandı. Fortis’den yapılan açıklamada, yeterli teminatı sağlayamayan KOBİ’lerin, KGF’nin kefaleti ile bankadan kredi kullanabilecekleri bildirildi. Protokolle KOBİ’lerin uzun vadeli projelerinin, Fortis tarafından finansmanının daha da kolaylaştığı,KOBİ’lerin kredi limitlerinin artırılmasının da sağlanarak ekonomik büyüme ve kalkınmaya katkı sağlayacağı vurgulandı. Açıklamada, KGF’nin kefil olduğu projelerde yenilikçi yatırımların yanı sıra, ileri teknoloji içeren küçük girişimler ile istihdama destek sağlayan ve bölgesel kalkınma amaçlı yatırımlara öncelik verdiği kaydedildi. KOSGEB’den ‘kredi alın’ çağrısı KOSGEB İstanbul İkitelli İşletme Müdürü Mustafa Kaplan, işletmelerin kendilerini geliştirmek için KOSGEB kredileri ve desteklerinden yararlanmaları gerektiğini söyledi. Rekabetin hızla artığı bir dönemde işletmelerin kendilerini sürekli yenilemeleri gerektiğini söyleyen Kaplan, herkesin ürettiğini üreten firmaların ayakta kalmakta zorlanacağını kaydederek, “Dünyada rekabetin kuralları değişiyor. Bunlarla mücadele etmek için farklılıklar sergilenmek zorundasınız. Bu anlamda atılım hamleleri için, nasıl destek alabilirim nasıl kredi alabilirim diye düşünmelisiniz” dedi. Gerek yarattığı istihdam gerek ihracat gelirleri açısından ülkenin önemli sanayi alanlarından birini oluşturan otomotivde, yan sanayi de her geçen gün gelişim gösteriyor. TAYSAD (Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği) Genel Başkanı Ömer Burhanoğlu, çoğunluğunu KOBİ’lerin oluşturduğu oto yan sanayiinde, kuruluşların, ana sanayi gereksiniminin yüzde 85’ini karşıladığını dile getiriyor. Burhanoğlu’nun verdiği bilgiye göre Türkiye’de OEM ve OES tedarikçisi konumunda faaliyet gösteren yaklaşık olarak 900 firma var. Bu firmaların 300 tanesi 17 ana sanayi firmasıyla çalışıyor. Ve 300 şirketin 235’i TAYSAD üyesi. Türkiye’de üretilen dünya araçlarında bugün bir bölümü ortak tasarım, bir bölümü doğrudan “designer” tasarımcı olarak yer alan yan sanayi firmaları, böylece ana sanayi firmalarının küresel üretimleri için de “tasarım partneri” olabilecek konuma ulaşmış düşük sayıda da olsa deneyim ve birikime sahip şirketler söz konusu. Tasarım konusunda Avrupalı üreticiler daha şanslı olsa da bu alanda TÜBİTAK’ın çalışmaları ve sektöre ilişkin tutumu, İhracat 4.4 milyar dolar Geçen yıl Türkiye’de toplam 1 milyon araç üretildi. Taşıt araçları ihracatı 10.1 milyar dolar, yan sanayi ihracatı 4.4 milyar dolar olmak üzere otomotiv sektörü ihracatı toplam 14.5 milyar dolara ulaştı. 2006’da Türkiye ihracatının yüzde 18’i otomotiv sektörü tarafından sağlanırken, sektör ihracat şampiyonu oldu. Yan Sanayi 4.4 milyar dolar doğrudan ihracatı ile yüzde 6.5’lik paya sahip oldu. Otomotiv sanayiinde mevcut duruma bakıldığında, 1.5 milyon yan sanayiciler tarafından büyük destek görüyor. İhracatın yoğun olduğu Batı Avrupa ülkelerindeki maliyetlerin gittikçe yükselmesi sonucu pek çok ana ve yan sanayi şirketinin yeni yatırım faaliyetlerini Doğu Avrupa ve Asya ülkelerine yönlendirdiğine dikkat çeken Burhanoğlu, sanayi olarak hedeflerinin, 2010’da 2 milyon araç kapasitesi olan bir ülke konumuna gelerek dünyada ilk 10’a yükselmek olduğunu vurguluyor. adet üretim kapasitesi, Avrupa Birliği’nde 1. otobüs üreticisi, Avrupa Birliği’nde 2. hafif ticari araç üreticisi, Avrupa Birliği’nde 3. kamyon pazarı; Çek Cumhuriyeti, Romanya, Slovenya, Polonya, Macaristan, Slovak Cumhuriyeti, Estonya, Letonya, Litvanya olmak üzere 8 AB ülkesinden daha büyük bir hafif ticari araç pazarı durumunda. Otomotiv sektörü 2010 planlarını yaparken üretim kapasitesini 2 milyon adet / yıla çıkarmayı hedefliyor. Bunun için planlanan yatırımlar kapasite artışı için 3.5 milyar dolar, teknoloji yenileme için 2 milyar dolar, yeni model yatırımları için 3.5 milyar dolar olmak üzere toplam 9 milyar dolar. Bu kapasite 25 milyar dolar ihracat hacmi ve 500 bin nitelikli kişi için iş imkânı anlamına geliyor. Kısa vadedeki diğer hedefleri ise; dünya araç üretiminde 10’uncu, AB’de 3’üncü olmak ve ArGe konusunda AB’de ilk 5 ülke arasında yer almak olarak sıralanıyor. İTO üyelerine kredi Türkiye Finans ile İstanbul Ticaret Odası (İTO), 200 milyon YTL ’lik kredi protokolü imzaladı. Türkiye Finans’tan yapılan açıklamada, protokolün İTO üyelerinin ihtiyaçları doğrultusunda üretim desteği ile leasing benzeri kurumsal bankacılık çözümlerini içerdiği ve İTO üyelerine en uygun koşullarla kredi kullandırılarak kaynak sorunlarına çözüm olmasının amaçlandığı belirtildi. KAPASİTE EN ÖNEMLİ ARTI Avantajlar ? Rekabet gücü, ? Yerli üretim kapasitesi, ? Çok iyi eğitilmiş ve girişimci insan gücü, ? Uluslararası kalite sistemlerine ve teknik mevzuatlara uyum, ? Güçlü yabancı ortaklar ile tam entegrasyon, ? ArGe potansiyelimizin gelişmesi ve ihracat deneyimleri Dezavantajlar ? Ulusal strateji eksikliği, ? İstikrarsız pazar, aşırı sayıda firma ve aşırı ithalat payı, ? Anayan sanayi arasındaki ilişkilerin yetersizliği, ? Karmaşık satış vergi sistemi ve aşırı yüksek vergiler, ? İşgücünde krizlerden kaynaklanan nitelik / nicelik kayıpları, hammadde maliyetleri ve yüksek reel faizler, yetersiz Dünya Bankası’ndan KOBİ’lere kredi Türkiye Sınai Kalkınma Bankası ile Halk Bankası tarafından Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler (KOBİ) için, 200 milyon tutarında finansman sağlandı. Proje kapsamında, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası ve Halk Bankası için yaklaşık 100’er milyon Avro olarak sağlanan krediler, her iki banka tarafından KOBİ’lere kullandırılacak. S A T I R A R A S I ‘Kim Ne Verirse 5 TL Fazlası Benden’ HİLMİ DEVELİ Öne alınmış seçim, her zamanki gibi partilerimizin genel başkanlarının bir kez daha padişahlıklarını sürdürmelerine fırsat yarattı... 550 milletvekili adayının (CHP altı ilde önseçim yaptı) saptanmasında tek adam olarak tarihi görevlerini bir kez daha yapmış oldular... Parti içi demokrasi, üyelerin katılımıyla seçime dayalı aday belirleme, kadınlara ve gençlere kontenjan ayırma gibi çağdaş uygulamalar akla bile getirilmedi... Adaylar kesinleşti, sıra vatandaşın huzuruna çıkarak oy istemeye geldi... Ortalık yangın yeri gibi oldu birden, bir telaş bir telaş... Hiçbir parti, katılımcılık esasına dayandırılmış sivil toplum kuruluşlarının, meslek kuruluşlarının ve uzmanların katılımı ile ortak akla dayanan bir program oluşturmadı... Tam tersine hesaba kitaba dayandırılmadan vaatler yarışına dönüşen bir seçim propaganda sürecine girdiler. Yazı başlığı, 1991 seçimlerinde Süleyman Demirel tarafından kullanılmış bir cümle... Sonuçlarının ekonominin nasıl iç edildiğini anlatan “veciz söylem” olarak siyaset ve ekonomi tarihimizde yerini almıştı... Tarih tekerrür ediyor bu seçimde de... İktidar tam anlamıyla seçim ekonomisini uygulamaya başladı.. ekonomik program, gelirgider dengeleri, bütçe disiplini rafa kaldırıldı... Oysa AKP’nin 4.5 yıllık iktidarı döneminde bütçe disiplini politikası ve yüksek oranlı faiz dışı fazla uygulamaları nedeniyle, bu seçim döneminde artık seçim ekonomisi uygulanması alışkanlığının sürdürülmeyeceği görüşü yaygınlaşıyordu. Belediyelerin borçlarına karşılık kamu alacaklarının yüzde 25’lik kesintilerinin üç ay için sıfırlanması ile başlayan seçim ekonomisinin uygulanacağının sinyali, “2007 bütçesinde KÖYDES ve BELDES projelerinin ödemelerinin artırılarak köylerde ve ilçe belediyelerinde altyapı yatırımlarının önünün açılması, 215 bin geçici işçinin kadroya alınması, İmarbank’tan Hazine bonosu ve devlet tahvili alan ve karşılıksız çıktığı için mağdur olanların yılan hikâyesine dönen alacaklarının ödenmesine ilişkin düzenleme, 17 ilde üniversite kurulması, yaklaşık 6 milyon vatandaşı ilgilendiren Konut Edindirme Yardımı hesaplarının tasfiyesine yönelik çalışma, çiftçilerin grup kefaletleri nedeniyle oluşan 400 milyon YTL’lik borçlarına af getiren düzenleme ile 400 bin çiftçinin hapis ve haciz baskısından kurtulması, terör eylemleri ve mücadelesinde zarara uğrayanların zarar tazmini için başvuru sülandırabilir, belki oy da alabilir. Ancak uzun dönemde ekonomide dengeleri bozarak dalgalanmalara yol açabilir ve olumsuz sonuçlar doğurabilir. 2008 yılının bu bağlamda sıkıntılı yıl olmasına neden olabilir. İktidar böyle de muhalefet nasıl mı; yıllardır kasten ihmal edilen tarım politikaları ve unutulan çiftçi, şimdi iktidarın ve muhalefetin seçim gözdesi oldu... Genç Parti’nin başlattığı “Mazotun fiyatını 1 YTL’ye indirme” modasına sırayla CHP dahil bütün partiler katıldı, en son Mehmet Ağar çıktı ve “mazotu 1 YTL’nin de altına indireceğim” dedi. Cem Uzan, namus sözü fındık 8 YTL olacak dedi, bakalım diğer liderler kaç lira arttıracak... Üniversiteye giriş sınavı kaldırılacak, harçlar alınmayacak, her gence karşılıksız burs verilecek, ders kitapları parasız, her işsize ayda 350 YTL maaş, emeklilere 14 maaş, her yıl 1 milyon 200 bin yeni istihdam, 3 milyon 500 bin fakir aileye her ay 350 YTL, muhtaç sanatçıların, muhtarların ve yoksulların primlerini devlet ödeyecek, tüm yurttaşlar sadece nüfus cüzdanını göstererek sağlık hizmetlerinden eşit olarak yararlanacak. Hoş bir vaatte, hamileliğin de 3 aya indirilecek olması!.. Vatandaş namerde muhtaç edilmeyecek, kamu görevlilerinin hediye kabul etmeleri engellenecek... O kadar saçma sapan sayılacak vaatler var ki, şaşırmamak mümkün değil... Seçimlerde vaat ölçüsü iyice kaçırıldı, vaatlerde sınır tanınmıyor, seçmene adeta cennet vaat ediliyor... 4.5 yıldır ülkemizi yöneten iktidarın ve iktidara aday muhalefet partilerimizin durumu özetle bu. Siyasi partilerimiz bu vaatlerle seçmenden oy istiyorlar... Oy alırlar mı, almazlar mı sonuç 23 Temmuz’da belli olacak... Bugünden belli olan bir başka sonuçta, seçim ekonomisinin, havada uçuşan vaatlerin bedelini yine vatandaşlarımızın ödeyecek olması... relerinin bir yıl uzatılması, TOKİ’nin taksit artış oranının 8.38’den 4.88’e düşürülmesi, turizm ve gıdada KDV indirimi, Sağlık Bakanlığı’na 32 bin personel alınması, SSK’lilerin üniversite hastanelerinden sevk şartı olmadan yararlanması, Ziraat Bankası’ndan sıfır faizli sulama sistemi kredisi” ile devam etti, belki yeni uygulamalar devreye girecek.. İktidarın seçim ekonomisi uygulamıyoruz açıklamalarına karşın, yürürlüğe koyduğu bu uygulamalar bal gibi seçim ekonomisinin ta kendisi. Seçim öncesinde oy kazandıracak şekilde uygulanan ekonomi politikaları, kısa dönemde olumlu ekonomik sonuçlar doğurabilir, ekonomiyi can Ömer Burhanoğlu T.C. ANKARA 2. AİLE MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2005/1329 Davacı NACİYE ŞAHİN vekili tarafından, davalı YILMAZ ŞAHİN hakkında açtığı boşanma davasının, mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda; Davalı Yılmaz Şahin’in yapılan bütün araştırmalara rağmen, tebligat adresinin bulunamaması nedeni ile, dava dilekçesi ve duruşma günü ilanen tebliğ edildiği, mahkememizin 03/05/2007 tarih, 2005/1329 esas 2007/531 sayılı kararı ile davanın kabulü ile Yozgat ili, Akdağmadeni ilçesi, Örenkale Köyü, Cilt: 86, Hane: 13’te nüfusa kayıtlı Memet ve Sultan’dan olma, 01/02/1958 Malazgirt d.lu 27239335284 TC kimlik nolu NACİYE ŞAHİN ile Satılmış ve Necmiye’den olma, 15/01/1964 Akdağmadeni d.lu 19811779340 TC kimlik nolu YILMAZ ŞAHİN’in TMK.nun 166/1 maddesi uyarınca BOŞANMALARINA karar verilmiş olmakla, iş bu karar özeti HUMK.nun 509. maddesi gereğince, davalı YILMAZ ŞAHİN’e karar tebliği yerine geçerli olmak üzere İLANEN TEBLİĞ olunur. 05/06/2007 (Basın: 35878) CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle