27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 NİSAN 2007 PAZARTESİ 10 CUMHURİYET MİTİNGİ İstanbul’da dün gençler, yaşlılar, analar babalar, omuzlarda çocuklar sel halinde demokrasi devriminin neferleri olarak yürüdüler Demokrasi burada, hükümet nerede? ORHAN BURSALI Demokrasi, önce AnkaraTandoğan ve Tandoğan’a çıkan bütün yollarda ve Anıtkabir’de, dün de İstanbulÇağlayan ve Çağlayan’a akan bütün ana cadde ve sokaklardaydı. Demokrasiyi kaybedenler, hele hele ordunun bildirisiyle yitirildiğini sananlar, onu hükümetin sarsılmasında, Meclis’in aritmetiğinde ve yasaların satırları içinde arayanlar, demokrasinin biçimsel özelliklerine takılıp kalan Tayyip’çiler ve köşelere oturtulmuş havarileri için dün, demokrasiyi bulma şansları vardı: Demokrasi, Ankara’dan İstanbul’a gelmiş, milyonu aşkın kişinin ruhuna girerek BÜYÜK YÜRÜYÜŞÜNÜ gerçekleştirmişti. Demokrasi burada, hükümet ve destekçisi sahtekâr demokratlar nerede? Dün, İstanbul’da bir Demokrasi Devrimi gerçekleşti! Büyük bir sel halinde genç kızlar ve erkekler, kadınlar, analar ve babalar, omuzlarında çocuklar, demokrasi devriminin neferleri olarak yürüdü. Bu bir Anadolu devrimiydi. Suskun sanılan cumhurun alanları dolduruşuydu. Kurtuluş Savaşı havası her yere sinmişti. Atatürk’ün ruhu bütün sokaklarda, caddelerde miting alanında dolaşıyordu! Beraber yürüdüğümüz bir arkadaşım, Atatürk hâlâ Türkiye’yi yönetiyor, dedi. 70 yıl sonra bile dipdiri. Türkiye’yi yoğurduğu hamur, Anadolu’ya verdiği cansuyu, damarlarda akmaya, ruhlarda dolaşmaya devam ediyorsa hâlâ, bu O’nu henüz normalleştiremediğimizin göstergesidir; dönemini aşamadığımız duygusu insanı eziyor! Birkaçı dışında, ‘A TATÜRK TÜRKİYE’Yİ HÂLÂ YÖNETİYOR’ siyasetçilerin Türkiye’yi sırtlamaktaki yoksunluklarının göstergesi. Zaten dikkat edin, dün söylenen bütün marşlar Kuruluş’un o büyük heyecanlı dönemlerinden kalma! Demokrasi, Cumhuriyet, Atatürk ve laiklik. Bunlar bir bütün. En azından Türkiye için böyle. Tarifleri, tanımları kitaplarda aramayın; cumhur, kendi hayatını, kendi değerlerini tanımlayarak ansiklopedilere yazıyor! Bu böyledir, diyerek! Özgün hiçbir şey üretememiş okumuş takımı, olguları yabancı deneyimlerinde değil, Türkiye’nin hayatında, Ankara’da, İstanbul’da, milyonlarca insanın yazdıklarında ve yaşadıklarında arasınlar. Gerçek tanımlar hayattan çıkar ve ülkenin özgün yapısına damgasını vurur. Dün demokrasi tanımı yaptı milyonlar! Sadece demokrasi değil, bir yaşam tanımı, gelecek tanımı, bir ülke tanımı, iktidar tanımı ve Çan kaya tanımı! Türkiye’nin tarihinden süzülüp gelen özümsenmiş bu kavramları, hele hele Tayyip Erdoğan ve çevresindeki şürekâsı gibi, tarihin cilvesi olarak yeniden canlanmış bu ruhların ve anlayışların değiştirmesi, olası değildir. Devrimci cumhur, dün de bunun işaret fişeğini İsitanbul’da çaktı. O kadar gökyüzünde yükseldi ki ateş, bütün dünyadan görüldü! Avrupa’nın ve ABD’nin, ordunun bildirisine karşı sesleri mırıltı halinde çıktıysa, tamamen bundandır! Onlar, AKP’ye, Gül’e ve Arınç gibi karanlık ruhlara İTİRAZ’ın esas kaynağını gördükleri içindir! Bu kaynak milletin ta kendisidir! Onlar ancak milletin sokaktaki devrimci dilinden anlayacaklardır! Ordunun bildirisi mi? Onun, Ankara ve İstan İ ŞARET FİŞEĞİ ÇAKILDI bul’daki bu ateşin yanında önemsiz kaldığını belirtmeliyiz. Dün İstanbul’da hemen her yerde karşılaştığım milyonlar, ülkenin esas sahipleri, esas cumhur, esas ruhuydu! Hepsinin gözlerinin içine baktım! Müthiş bir güven ve gülümseme fışkırıyordu ve hepsi GELECEK BİZİZ diyordu! Buna inandım. Çünkü, büyük çoğunluğu ülkenin orta ve üst sınıfıydı, bu ülkede ana düşünce, gelecek, maddi ve manevi esas değerlerimizin yaratıcılarıydılar! Tarih, gerçekler, olgular, kitapların, yasaların, anayasaların içine sığmaz; oralardan taşar... Bu ruh taşmış ve geleceğe doğru akacağı bir nehir arıyordu dün! Öncelikle AKP’nin Çankaya düşlerini yıkıp aştığını gördüm. Sonra da seçimlerdeki AKP hayallerini ve hesaplarını! Anayasa Mahkemesi bu ruhun akışını özgür bırakmalıdır! THE GUARDIAN’A KONUŞMUŞTU Abdullah Gül Cumhuriyet’e dava açtı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’nin cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül, 27 Kasım 1995 tarihinde İngiliz The Guardian gazetesinde çıkan ve “Bu Cumhuriyetçi dönemin sonudur. Şayet Ankara nüfusunun yüzde 60’ı gecekondularda yaşıyor ise, o halde laik sistem başarısızlığa uğramış demektir ve biz bunu kesinlikle değiştirmek istiyoruz” yönünde görüşlerini açıkladığı röportajını haber yaptı diye Cumhuriyet’e dava açtı. Gül’ün sözleri, Jonathan Rugman imzalı ve “Türk İslamcılar iktidarı amaçlıyorlar” başlıklı yazıda yer aldı. Gül, röportajının Guardian’da yayımlanmasından sonra gazeteye, “Söylediklerim yanlış anlaşıldı” anlamına gelen açıklama gönderdi. Gül’ün bu açıklaması, 12 Aralık’ta gazeteye şöyle yansıdı: “İslamcı RP’nin Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Gül, cumhuriyet savcılarının, Guardian’da çıkan ve partisinin laik sistemi değiştirmek istediğini kaydeden makale nedeniyle kendisi hakkında kovuşturma yapmayı planladığını söyledi. Gül, ‘Türkiye Cumhuriyeti ortadan kaldırılsın’ demek istemediğini, basitçe toplumun mutsuzluğuna bir son verilmesini istediğini söyledi.” hükümetini kurmak için yeterli. Bu yüzdeyi başarmak belki de kolay değil, çünkü oylar, birçok sol ve sağcı laik parti arasında bölünüyor ancak bununla birlikte RP ile mücadele etmek için bu partiler birleşmiş durumdalar. Son askeri darbeden on beş yıl sonra, birçok Türk, laik politikacıların, giderek artan sosyal ve ekonomik sorunları çözememesinden dolayı hayal kırıklığına uğramış durumda. Uzmanlara göre, Refah, protesto niteliğinde büyük oy kazanacak. Ankara’daki Batılı bir diplomat, ‘Onlar, bayağı ciddi bir siyasi güç’ diyor. ‘Azimliler ve çok iyi yapılanmış durumdalar. Çözülmesi gereken gerçek yapısal sorunlar üzerine gidiyorlar. Şayet Refah iktidar olursa, hâlâ bir kişi bir oy mu olacak?’ Parti, İslami olmayan banka faiz oranlarını kaldırmak istediğini söylüyor. Yine Güneydoğu’nun genelde Kürt olan savaş bölgelerindeki birlikleri çekmek istiyorlar ki burada Türkler ve Kürtler arasında tam olarak belli olmayan bir ‘Müslüman kardeşliği’ onlara destek kazandırdı. Çiller sağcı kanat ve düzen platformunda bulunuyor, yanında, adayları olarak, önemli emniyet müdürleri ise yer alıyor. Kendisi, dini liderlerle çay içmiştir ve kendisini iyi bir Müslüman olarak tanıtmaktadır. Ancak, Avrupa’da, bu seçimi, Batı yanlısı reformcularla İslamcı kökten dinciler arasında açık bir yarış olarak nitelendirmiştir. Kökten dinciliğe muhalif oluşu, kendisine geniş bir laik oluşum desteği sağlamıştır. Bunlara Cefi Kamhi de dahildir ve kendisi İstanbullu bir sanayicidir ve 1957’den bu yana, parlamentoya girmek isteyen ilk Yahudidir. Kamhi şöyle demektedir: RP lideri, Necmettin Erbakan, açıkça Yahudi karşıtıdır ve Hıristiyan Ermenileri Türkiye’nin sosyal sorunları nedeniyle suçlamaktadır. Erbakan kısa bir süre önce şöyle söylemiştir: ‘Avrupa uyuşturucu bağımlılarının kıtası, ayrıca bir entrika kazanı ve zulümlerin yaşandığı bir yerdir.’ Kendisi, RP’nin misyonunu, ‘dünya İslam birliğini oluşturmak ve Batı’yı kurtarmak’ olarak tanımlamıştır. 440 üyeli Meclis’in, 36 Refahlı milletvekillerinden biri olan Oğuzhan Asiltürk, İslami şeriat kanunlarının getirilme ihtimalini yok saymayı kabul etmiyor, çünkü RP’nin destekleyicilerinin duygularını incitmek istemediğini söylüyor. Belediyeler seviyesinde RP daha çok kendini göstermiştir, başörtüsünü mini eteğe karşı savunmuş, fuhşu yasaklayacağına söz vermiş, baleyi, uygunsuz olarak tanımlamış, ‘ahlaksız’ heykelleri kaldırmış ve İstanbul’daki direkleri İslami bir yeşile boyamıştır.” Düzenleme komitesi Buluşmanın mimarları oldular İstanbul Haber Servisi Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Birliği Sözcüsü, Kadın Araştırmaları Derneği Başkanı Prof. Dr. Necla Arat, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan, İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Başkanı Avukat Nazan Moroğlu, Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Nur Serter, İstanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Aydeniz Alisbah Tüskan, Bizim Ülke Derneği Başkanı Prof. Dr. Aysel Ekşi, Çağdaş Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Gülseven Güven Yaser, Cumhuriyet Kadınları Derneği’nden Pervin Öztabağ, Kanaltürk iletişim Nevşin Mengü. Yazının tam metni Elektrik verilmedi Nedensiz kesintilere tepki yağdı Haber Merkezi Yurttaşlar, yurdun çeşitli yerlerindeki nedensiz ve uzun süreli elektrik kesintileri yüzünden mitingi izleyemediklerini belirterek tepki gösterdi. Ankara Batıkent’te bir saati aşkın süreyle elektrik kesintisi yapıldığı, yurttaşların mitingi televizyon ya da internetten canlı olarak takip etmesinin engellendiği kaydedildi. Yurttaşlar, kesintilere tepkilerini dile getirdiler. Bazı yurttaşlar ise mitingi canlı yayımlayan televizyon kanallarının yayınının kesildiği yönünde yakınmalarını gazetemize ilettiler. Adana’nın Baraj Yolu, Yeşilyurt ve Beyaz Evler mahallelerinde de elektrik kesintisinin miting nedeniyle yapıldığı öne sürülürken TEDAŞ yetkilileri kesintinin olumsuz hava koşulları nedeniyle yapıldığını savladı. Kentin çeşitli bölgelerinde kablolu televizyon yayınının da kesintiye uğradığı öğrenildi. Trabzon’da ise 6 saat süreyle elektrik yoktu. Yetkililer, kesintinin Trabzon merkez ile Akçaabat, Düzköy ve Maçka ilçelerinde yapıldığını bildirdiler. Bu arada, TEDAŞ Müessese Müdürü Adnan Taşkesenlioğlu, Erzurum’da hatların bakım çalışması ve arıza nedeniyle şehre yarım saat enerji verilemediğini belirtti. Genci yaşlısı, çalışanı işsizi, zengini fakiri, kadını erkeği yurdun dört bir yanından milyonlar Çağlayan’da tek yürek olup laik Cumhuriyete sahip çıktılar. Sayısız sivil toplum örgütü alandaydı İstanbul Haber Servisi Cumhuriyet Mitingi Düzenleme Komitesi’nin verdiği bigiye göre mitinge katılan kuruluşlar şöyle: Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Demokratik Sol Parti (DSP), Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP), İşçi Partisi (İP), Bağımsız Cumhuriyet Partisi, Genç Parti (GP), Hür Parti, Ada Dostları Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Atatürk Vakfı, Bizim Ülke Derneği, Bakırköy STK Platformu, Bahçeşehir Sivil Toplum Platformu, Beşiktaş Çarşı Grubu, Cumhuriyet Kadınları Derneği İstanbul Şubesi, Cumhuriyet Okurları (CUMOK), Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV), Çekmeköy Gönüllüleri Derneği, Çekül Vakfı, Çevre Dostları Derneği, Cumhurbaşkanlığında Toplumsal Uzlaşma Platformu, Deniz Yıldızı Eğitim, Kültür ve Dayanışma Derneği, Demokratik Dayanışma Derneği, Demokratik İlkeler Derneği, DİSK Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu, Divriği Kültür Derneği, Divriği Ovacık Köyü Yardımlaşma Derneği, Efem Folklor Derneği, Eğitimİş, Emekli Subaylar Derneği Bakırköy Şubesi, Emekli Subay Eşleri Derneği, Exilibris Akademisi Derneği, Fatih Kız Lisesi Mezunlar Derneği, Florance Nightingale Mezunlar Derneği, İstanbul Barosu, İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi, İstanbul Barosu Bölge Temsilcilikleri, İstanbul Eğitimciler Derneği, İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği, İstanbul Kız Lisesi Mezunları Derneği, İstanbul Sağlık Meslek Odaları, İstanbul Teknik Ünivesitesi Lisesi, İstanbul Y. Ticaret M. Ü. İİB. Mezunlar Derneği, İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (İSMMMO) İstem Vakfı, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği, İstanbul Üniversitesi Mezunlar Derneği, İris, İtalyan Liseliler Derneği, KıbrısTürk Kültür Merkezi Genel Merkez ve Ankara, İstanbul, İzmir, Mersin, Antalya Şubeleri, Kadın Araştırmaları Derneği, Kadıköy Kadın Konseyi, Karacaahmet Kartallı Kazımlar, KESK Sendikal Birlik, Kutup Yıldızı Hareketi, Kuvayi Milliye Derneği (Beykoz), KıbrısTürk Kültür Derneği, Madenİş, Mimarlar ve İnşaat Mühendisleri Odası, Obezite Derneği, Petrolİş, Pir Sultan Abdal Derneği, Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası, Sertel Gazetecilik Vakfı, SÜGEDER, Şahkulu Derneği, TAÇDER, TEMA Avrupa Yakası Temsilciliği, Cem Vakfı, Üniversiteli Kadınlar Derneği, İstanbul Stajyer Avukatlar Bürosu, Yeditepe Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Klübü, Şehit Anaları Derneği, Sivas Düger Köyü Sosyal Kalkınma Derneği, İzmir Tabip Odası, Yeniden Kuvayi Milliye Derneği. HABER/İZLENİM/NOT ve FOTOĞRAFLAR: CENGİZ YILDIRIM, HATİCE TUNCER, KAAN SAĞANAK, UĞUR DEMİR, VEDAT ARIK, ÖZLEM GÜVEMLİ, HİLAL KÖSE, ŞULE KÖKTÜRK, GÖKÇE UYGUN, SERKAN YILDIZ, SİBEL BAHÇETEPE, SALİM HALİMOĞLU, CİHAN ORUÇOĞLU, NİHAN İNAL, BURAK ALİÇAVUŞOĞLU, ALİ AÇAR, MEHLİKA AKGÜN, HÜLYA KESKİN, SELİN GÖRGÜNER, RANA ERDEN, EZGİ HIDIROĞLU / AA, AP, AFP, REUTERS “Abdullah Gül, şık bir takım elbise giymiş ve güzel bir kravat takmış. Bir milletvekili olarak kendisi, Türkiye’nin İslami canlanmayı destekleyen Refah Partisi’nin başkan yardımcısı, ancak iyi İngilizce konuşuyor ve Batı’nın siyasi geleneklerine göre eğitim almış görünüyor. Onun bu cazibesi yüzünden olacak ki, partiye şüpheyle yaklaşan yabancılara Refah’ın politikalarını açıklama görevi genelde Gül’e veriliyor. Yine de verdiği mesajlar bariz şekilde radikal, ki bu da 52 Müslüman arasında tek laik demokrasi olarak Türkiye’nin eşsiz konumuna doğrudan bir meydan okumadır. Gül açıkça ‘Bu, Cumhuriyetçi dönemin sonudur’ diyor. ‘Şayet Ankara nüfusunun yüzde 60’ı gecekondularda yaşıyor ise o halde laik sistem başarısızlığa uğramış demektir ve biz bunu kesinlikle değiştirmek istiyoruz.’ Bir aydan daha az sürenin kaldığı genel bir seçimin olduğu ve RP’nin anketlerde iyi sonuç aldığı düşünülürse, Gül’ün mesajı göz ardı edilemez. Başbakan Tansu Çiller’in DYP’si tarafından yaptırılan bir ankette İslamcılar, DYP’nin yüzde 3 arkasında olarak ikinci sıradalar. Oysa ki diğer partiler RP’yi ilk sırada gösteriyorlar. Geçen yıl, RP yerel seçimlerde ezici bir kazanım sağladı ve Ankara ve İstanbul belediyelerini ve oyların yüzde 20’sini kazandı. Önümüzdeki ay, yüzde 30’u hedefliyor, ki bu rakam Türkiye’nin bir sonraki CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle