18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 NİSAN 2007 PERŞEMBE 4 ALİ SİRMEN HABERLER DÜNYADA BUGÜN Yüzbaşıoğlu, Erdoğan’ın seçilme yeterliliği bulunmadığı görüşünün dikkate alınması gerektiğini söyledi Hiçbir Şey Anlamamış Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 14 Nisan Tandoğan mitingiyle ilgili açıklamalarını şaşırmasam da, tüylerim ürpererek okudum. Şaşırmadım, çünkü Tayyip Bey’in olaylara yaklaşımının, demokrasi algılamasının ne olduğunu biliyorum. Ama yine tüylerim diken diken oldu, çünkü bu adam Türkiye’nin Başbakanı. Tayyip Bey’in, halkın sivil demokratik laik tepkisinin ürünü olan 14 Nisan mitingine kızmasını çok iyi anlıyorum. Çünkü onun sivil darbesinin başarısı halkın sivil demokratik tepkisinin oluşmamasına, oluşamamasına bağlıdır. Oysa bu tepki, artık oluşmuş bir potansiyel olduğunu cümle âleme ilan etmiştir. Gerçekte, bu olgunun hem iktidar hem de muhalefet tarafından doğru algılanıp değerlendirilmesi, bunların her biri için olduğu kadar rejim açısından da çok yararlı olacaktı. Doğrusu, Erdoğan iktidarından çok muhalefetin olguyu iyi değerlendirmesi, umut verecek bir gelecek açısından daha önemliydi. Henüz iç açıcı bir sinyal alamadığım bu konuya tekrar döneceğim. Şimdi Tayyip Bey’e gelelim: Tayyip Bey gerçekleri görmemekte direniyor, cumartesi günü mitinge katılanların sayısını küçümseyerek işin içinden sıyrılacağını sanıyor.. çok münasebetsiz kıyaslamalarla olayı hafifsemeye çalışıyor. ??? Başbakan, cumartesi günü Ankara’ya yurdun dört bir yanından bindirilmiş kıtalar getirtildiğini ileri sürerken büyük bir yanılgı içindedir. O mitinge gelen insanlar, derneklerinin, bağlı oldukları partilerin kimliklerinin dışında ve ötesinde, Cumhuriyetin kazanımlarını özümsemiş, onları korumaya azimli, öfkeden çok kendilerine güvenen yurttaşlardı. Demokrasilerde yurttaşların uyarıları hariçten gazel değildir. Demokrasilerde parlamentoda çoğunluğa sahip olanlar, her hakka sahiptirler diye bir kural yoktur. Demokrasinin çoğunluk diktasına dönüşmemesi için çağdaş rejimlerde çeşitli önlemler alınmıştır. Ne yazık ki şimdiye değin Türkiye’yi yönetmekte olan sağ iktidarların demokrasi görüşü, sandıktan önde çıkmış olanın her şeye hakkı olduğu yönündedir. “Bulsunlar 226’yı devirsinler” diyen Süleyman Demirel de, geçmişte aynı yanlışın içinde olmuştu. Ne var ki Süleyman Bey, Tayyip Bey’in tersine, geç de olsa yaşadıklarından ders almayı becermiştir. Tayyip Bey’in Alman Süddeutsche Zeitung’a, Almanya gezisi sırasında verdiği demeç de bir talihsizlik örneğidir. Türkiye’de azınlığın çoğunluğa tahakkümü gibi bir olgu aranıyorsa, bunun en güzel örneği Tayyip Bey’in iktidarının bizzat kendisidir. Tayyip Bey, kayıtlı seçmenin yüzde 25’i, sandığa gidenlerin sadece yüzde 33’ü ile Türkiye’nin her şeyine hükmetmeye çalışmaktadır. ??? Şu anda Cumhurbaşkanlığı ile ilgili tartışmada, anayasanın cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili 102, toplantı nisabıyla ilgili 96102. maddelerini, içtüzüğü falan bir yana bırakarak özetlemek gerekirse, bütün sorun, yeni cumhurbaşkanını oyların yalnızca üçte birini almış bir partinin tek başına seçmesinin doğru olup olmadığı noktasında odaklanmaktadır. Ankara’da yürüyenler, yeni Cumhurbaşkanlığı seçiminde azınlığın çoğunluğa tahakküm etmemesi gerektiğini savunuyor ve Cumhuriyetin kazanımları ile kurumlarına sahip çıkma azmini dile getiriyorlardı. Kısacası azınlığın çoğunluğu yönetmesi durumunun çarpıcı somut bir örneği aranıyorsa eğer, bunu Tayyip Bey’in kendisinde ve politikasında görmek mümkündür. Tayyip Bey üniversite ile kavga ediyor, durumu geriyor. Tayyip Bey yargı ile kavga ediyor, durumu geriyor. Tayyip Bey şu andaki Cumhurbaşkanı ile kavga ediyor, durumu geriyor. Tayyip Bey, durumunun elverdiği ölçüde, üstü örtülü biçimde TSK ile kavga ediyor, bazı imalarda bulunarak durumu geriyor. Tayyip Bey, kendi görüşünde olmayıp demokratik gösteri hakkını, ifade hürriyetini kullanan halk ile kavga ediyor, durumu geriyor. Bu kadar çok gerginliğin demokrasilerde, herkesten çok ve herkesten önce, iktidar için zararlı olduğunu Tayyip Bey’e anlatma cesaretini ise kimse gösteremiyor. ‘Laiklik karşıtlığı tescilli’ İLHAN TAŞCI ANKARA Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu, eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk’un gündeme getirdiği Tayyip Erdoğan’ın “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” suçundan mahkumiyeti nedeniyle Cumhurbaşkanı seçilme yeterliliği bulunmadığı görüşünün “dikkate alınması gereken bir görüş” olduğunu dile getirdi. Yüzbaşıoğlu, “Mahkeme kararıyla laiklik karşıtı olduğu belirlendi. Yapılan anayasal ve yasal değişiklik bu karşıtlığı ortadan kaldırmıyor” dedi. Yüzbaşıoğlu, laiklik karşıtı olduğu mahkeme kararıyla kesin olan bir kimsenin laikliğin tarafı olan Cumhurbaşkanlığı makamına seçilemeyeceğine işaret etti. Yüzbaşıoğlu, Cindoruk’un Erdoğan’ın 312. maddeden mahkumiyeti ? Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu, Başbakan Erdoğan’ın mahkeme kararıyla laiklik karşıtı olduğunun belirlendiğini vurgulayarak “Yapılan anayasal ve yasal değişiklik bu karşıtlığı ortadan kaldırmıyor” dedi. nedeniyle cumhurbaşkanı seçilme koşullarını taşımadığı görüşüne destek verdi. Erdoğan’ın milletvekili olabilmesi için işlediği suçun niteliğinin değiştirildiğini anımsatan Yüzbaşıoğlu, Cindoruk’un değerlendirmesini paylaşırken “Laiklik karşıtı söylemleri nedeniyle mahkum oldu. Bu suçlar anarşik ve ideolojik eylemler kapsamına giren suçlardı. Anayasada da anarşik ve ideolojik eylemlerden mahkum olanlar milletvekili olamıyordu. Erdoğan’ın olması için bu ifade yerine ‘terör eylemleri’ denildi. Böylece Erdoğan’ın milletvekili olmasına engel teşkil eden ibare çıktı. Ama değişiklik mahkumiyetini ortadan kaldırmadı. Zaten milletvekili de oldu” dedi. 312. madde suç olmaktan da çıkmadı, yeni TCY’de 216. madde olarak halen var.” ‘Başbakan taraftır’ “Başbakan oluyor da neden cumhurbaşkanı olamaz?” tartışmalarına işaret eden Yüzbaşıoğlu, “Çünkü başbakan taraftır ve siyaset güder. Laiklik tartışmaya açıldı, bunu siyasetçi yapar. Ama cumhurbaşkanı bunları tartışmaması gereken, tersine koruması gerekendir. Her zaman laiklikten yanadır. Siyasetçi değiştirilemez hükümlerden olmasına rağmen ‘Laikliği değiştirelim’ de diyebilir. Ancak cumhurbaşkanı bunları özümsemiş birisi olmak zorunda. Laik tartışılacaksa, karşıtlık içinde politika yürütülecekse siyasetçiye engel yok, zaten yaptı da” diye konuştu. Nitelikler tek başına yeterli değil Takdir yetkisinin Meclis’e ait olduğunu anımsatan Yüzbaşıoğlu, “Ama Meclis bu yetkiyi anayasadaki ilkelere uygun kullanmak zorundadır. Tercih anayasadaki cumhuriyetin niteliklerine uygun olmalıdır. Meclis yasa yaparken de olduğu gibi tamamen serbest değildir” dedi.Yüzbaşıoğlu, cumhurbaşkanı olabilmek için sayılan koşullar değerlendirilirken “tarafsız ve sorumsuz” konumuyla kişinin değerlendirilmesi gerektiğine işaret ederek şunları söyledi: “Cumhurbaşkanını belirlemek için nitelikler tek başına yeterli değildir. Nitelikler 40 yaşında olmak, yükseköğretim görmüş olmakla sınırlı değildir. Tüm koşullar birlikte düşünülerek nitelikleri belirlemek lazım. Erdoğan’ın mahkumiyeti buna engel teşkil eder. Mahkeme kararı varken değişiklikler Tayyip Erdoğan’ın laiklik karşıtı olduğu sonucunu ortadan kaldırmıyor. Mahkeme kararıyla siyasi olarak laikliğe karşı olduğu belirlenen birinin laiklikten yana olması gereken bir makama getirilmesi doğru değildir. Erdoğan bu niteliklere uygun biri değildir. Mahkum olduğu CHPDSP İletişim fakülteleri Solda birlik yine sözde kaldı ? CHP’nin “Bize katılın” isteğine, DSP “Partimizi kapatmayız” karşılığını verdi. DYPANAVATAN cephesindeki gelişmelere dikkat çeken SHP lideri Karayalçın “Merkez sağı kutluyorum. Sola sorumluluğunu hatırlatıyorum” diye konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başkentte 14 Nisan günü yapılan “Cumhuriyet Mitingi”nden sonra bir kez daha gündeme gelen CHPDSP işbirliği istekleri “temenni” olmaktan öteye geçemedi. DSPSHP10 Aralık Hareketi güç birliği arayışlarına da Cumhurbaşkanlığı seçimleri molası verildi. CHP’nin “Partinizi kapatın, CHP’ye katılın” isteğine karşı çıkan DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, “Bir program çerçevesinde anlaşıp seçimden sonra koalisyon yapacağımızı ilan edelim” önerisini dile getirdi. SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın da “Merkez sağı kutluyorum. Soldakilere de sorumluluklarını hatırlatıyorum” dedi. Başkentte 14 Nisan günü gerçekleştirilen büyük mitingin “siyasi” mesajının “merkez solda bütünleşme” olduğunun altı çizilirken CHP ve DSP arasında işbirliği istekleri de yüksek sesle dile getirildi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “DSP, CHP’ye katılsın. DSP ile birleşelim” mesajı verirken önceki günkü grup toplantısında eski DSP Genel Sekreteri Hasan Gülay’ın partilerine katılması nedeniyle de “Türkiye’nin bu ortamında çıkış yolunu Sayın Gülay bu kararıyla göstermiştir. Diğer herkese de bu kararın örnek olması gerektiğini düşünüyoruz” mesajı verdi. Baykal, “Belli sayıda DSP’li CHP listelerinden seçime girsin, seçimden sonra ayrılıp kendi partilerine geçsin” formüllerine sıcak bakmıyor. Medya sınıfı geçemedi ? Bazı medya kuruluşlarının Cumhuriyet Mitingi’ne yer vermemesine tepki gösteren iletişim fakültelerinin öğretim üyeleri “Birtakım medyanın bu davranışı, tekelleşme ve sermaye ilişkisinin medyayı ne hale getirdiğini gözler önüne bir afiş gibi astı” dedi. Muğla’nın Bodrum ilçesinde “belediyenin işgaliye uygulamasında ayrım yaptığını’’ iddia eden bir grup esnaf, kepenk kapatma eylemi yaptı. Dükkânlarının kepenklerini kapatarak Bodrum Cumhuriyet Caddesi’nde toplanan esnaf adına konuşan Eyüp Denizaslanı, Bodrum Belediyesi’nin esnaf arasında ayrım yaptığını, bu durumun kendilerini mağdur ettiğini öne sürdü. Belediyenin uygulamalarıyla kendilerini kepenk kapatmaya zorladığını savunan Denizaslanı, “Yaklaşık 250 esnaf kepenk kapattı. Açıkça ifade edilmese de Bodrum’un yerlisi ile dışarıdan gelenler arasında ayrım yapılıyor. Biz, dışarıya küçük bir şey koysak ceza yazıyorlar, ancak hemen yanımızdaki esnafa bir şey demiyorlar’’ diye konuştu. Bodrum Belediye Başkanı Mazlum Ağan ise esnaf arasında ayrım yapmalarının söz konusu olmadığını söyledi. Ağan, “İşgaliye uygulaması, geçen yıl aldığımız ve esnafa bildirdiğimiz karar doğrultusunda işkollarına göre yapılıyor’’ dedi. (Fotoğraf: AA) Esnaftan protesto CHP: 367’yi buldurmayın Topuz, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı için kendisine baston aradığını söyledi, DYP ve Anavatan Partisi’ne ‘Erken seçimin yolunu açalım’ çağrısı yaptı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “uzlaşma değil, 367 fobisine karşı dayanacak baston aradığını” vurgularken; Anavatan Partisi, DYP ve bağımsız milletvekillerine “367’yi sağlamalarına yardımcı olmayın. Anayasa Mahkemesi’ne gidelim, çıkacak karara göre muhtemelen erken seçim sağlanacaktır” çağrısı yaptı. Topuz, parlamentoda düzenlediği basın toplatısında, öncelikle Erdoğan’ın 14 Nisan mitingiyle ilgili sözlerini değerlendirdi. Erdoğan’ın “mitinge çok öfkelendiğini, muhteşem gösteriden gocunarak, ürkerek ölçüyü kaçırdığını” kaydeden Topuz, “Güvensizlik ve panik içinde konuşuyorlar. ‘Biz 10 katını toplarız’ diyen Eyüp Fatsa’ya soruyorum. Hangi amaçla bir toplantı düzenlerseniz daha çok kişi toplayacaksınız, cumhuriyete sahip çıkmak için mi, ‘Din elden gidiyor’ diyerek mi?” açıklamasını yaptı. Erdoğan’ın “367 fobisi nedeniyle baston aradığını” kaydeden Topuz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kimse kendini kullandırtmaz. 367 hukuki tartışmadır, siyasi olarak karara bağlanmamalıdır. CHP yargıya gidecektir, çözüm yeri Anayasa Mahkemesi’dir. Muhalefet partileri defalarca erken seçim çağrıları yaptı. Artık erken seçim şansı yok. Mehmet Ağar da dün (önceki gün) ‘Sandıkta çözülsün’ dedi. Erkan Mumcu da halkın seçmesi gerektiğini söyledi. Önümüzde tarihi bir erken seçim fırsatı var. 367 sağlanamazsa Anayasa Mahkemesi’ne gideceğiz, oradan çıkacak karara göre muhtemelen erken seçim yapılması sağlanabilir.” asirmen?cumhuriyet.com.tr İstanbul Haber Servisi Ankara’da 14 Nisan’da gerçekleştirilen Cumhuriyet Mitingi’ne çeşitli televizyon kanallarında ve gazetelerde yer verilmemesi iletişim fakültesi öğretim üyeleri tarafından tepkiyle karşılandı. Akademisyenler, Cumhuriyet tarihinin en büyük mitinginin bazı basın kuruluşları tarafından görmezlikten gelinmesini eleştirerek bu anlayışı medyanın “kan kaybı” olarak nitelendirdiler ve basının saygınlığının zedelendiğini vurguladılar. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Başkanı Prof. Şengül Özerkan, Cumhuriyet Mitingi’ne bazı yayın kuruluşlarında yer verilmemesinin, medyaya dönük saygınlık ve güven duygusunun yitirilmesine neden olduğunu belirtti. Özerkan, “Birtakım medya kuruluşlarının, Cumhuriyet Mitingi ile ilgili tutumu, medyanın bazı konularda sürekli yaptığı bir şeydi. Medyanın bu davranışı, okuyucuların hafızasından da uzun süre silinemeyecektir. Birtakım medyanın bu davranışı, azalmakta olan saygınlığın ve güvenin daha da geriye gitmesine neden oldu. Medya için çok büyük bir kan kaybıdır. Tekelleşme ve sermaye ilişkisinin medyayı ne hale getirdiğini gözler önüne bir afiş gibi astı” dedi. ‘Mesleklerini hiçe saydılar’ İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Başkanı Prof. Suat Gezgin de mitingin haber değerinin ortada olduğunun altını çizerek “Mitingi her TV kanalının göstermesi, her gazetenin haber yapması gerekirdi. Bir milyona yakın insan, düşüncelerini ifade etmek için Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya geldi. Bu tutum normal dışı” diye konuştu. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Korkmaz Alemdar bu tutumun, gazetecilik mesleğini hiçe saymak anlamına geldiğini belirterek “Bazı basın kuruluşları görevlerini yapmadılar. Bu kurumlar gazeteciliğin ne olduğunu unutmuş olmalılar. Esas işi gazetecilik yapmak olanlar büyük bir kitlenin tepkisine karşı kulaklarını kapadılar” dedi. ACI KAYBIMIZ Hacettepe Üniversitesi Erol Toksöz Meslek Yüksekokulu’nu Ürgüp’e kazandıran değerli rektörümüz Sayın Prof. Dr. Tunçalp Özgen’in ağabeyi Sezer güç birliği istiyor DSP Genel Başkanı Zeki Sezer ise “birleşme değil, güç birliği” istiyor. Zeki Sezer, “DSP’yi kapatsınlar gelsinler, denilemez. DSP’yi kapatmaya kimsenin gücü yetmez. Baykal’ın da, benim de” görüşünü dile getirdi. Sezer, “Seçim öncesinde bir program çerçevesinde anlaşıp seçimden sonra koalisyon yapacağız” diye ilan edilmesi formülünün yaşama geçirilmesini isterken CHP bu formülü anlamlı bulmuyor. CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz. DİSK Başkanı, Ankara’da ortaya konulan tepkiye işaret etti Avukat Prof. Dr. ERALP ÖZGEN 16.04.2007 tarihinde vefat etmiştir. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı dilerim. Erdoğan ders çıkarsın İstanbul Haber Servisi DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmaması gerektiğini belirterek Başbakan’dan, 14 Nisan “Cumhuriyet Mitingi”nin ortaya koyduğu tepkilerden ders çıkarmasını, Cumhurbaşkanlığı konusunu uzlaşma ile bütün toplumun benimseyebileceği bir şekilde çözmesini beklediklerini vurguladı. Çelebi yaptığı açıklamada, “Cumhuriyet Mitingi”ne kurumsal olarak katılmayan DİSK’i, bazı köşe yazarlarının, “AKP yanlısı” gibi göstermeye çalıştığını anımsatarak “Böyle bir sınıflandırmayı asla kabul edemeyiz! Hele DİSK’i bu yönde suçlamaya kalkışanlara söyleyeceğimiz tek bir söz vardır: Haddinizi bilin!” dedi. DİSK’i suçlayan ve “Neredeydiniz?” diye soranlara “40 yıllık geçmişimizle, AKP iktidarına karşı 4.5 yıldır verdiğimiz mücadele ile ‘biz hep buradaydık’” diye yanıt veren Çelebi, AKP iktidarının neoliberal politikalarına, kadrolaşmalarına, “ılımlı İslam” yolunda model arayışlarına karşı mücadelenin öncülüğünü yaptıklarını anlattı. DİSK’in muhalefetini sürdürmeye devam ettiğini vurgulayan Çelebi, “Kimse adam olmadan cin çarpmaya çalışmasın” değerlendirmesini yaptı. Miting düzenleyicileri arasında adı geçen bazı isimler ile kürsüden dile getirilen bazı görüşlerin DİSK’in ilkeleri, gelenekleri ve dünyaya bakış anlayışı ile bağdaşmaması nedeniyle mitinge kurumsal olarak katılmadıklarını dile getiren Çelebi, Tandoğan’a toplanan yüz binlerin duyarlılığını aynen paylaştıklarını söyledi. Bazı gazetelerin, DİSK’in mitinge katılmama çağrısı yaptığı şeklinde karalamalar yapmaya çalıştığını anlatan Çelebi, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Kimi gazete ve köşe yazarlarının yansıttığı gibi DİSK asla ‘katılmama’ yönünde bir çağrı yapmamıştır.” Arayışlar hızlı ilerlemiyor DSPSHP10 Aralık Hareketi’nin güç birliği arayışları da çok hızlı ilerlemiyor. Zeki Sezer, SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın ve DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’nin görüşmeleri sürüyor. Bu arayışların Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında hızlanması bekleniyor. SHP Genel Başkanı Karayalçın DYPAnavatan Partisi cephesindeki gelişmelere dikkat çekerken “Merkez sağı kutluyorum, adımlar atıyorlar. Soldakilere de sorumluluklarını hatırlatıyorum” dedi. ‘Çıkar ilişkileri öne çıktı’ Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Nasır Niray ise TRT’nin Cumhuriyet Mitingi’ne gereken önemi göstermemesinin etik dışı olduğunu ifade etti. Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Gazetecilik Bölümü Başkanı Doç. Dr. İzzet Bozkurt da medyanın, çıkar ilişkileri yüzünden asıl görevi olan haber verme özelliğini yitirdiğini vurguladı. Ürgüplü Hemşehrileri Adına BEKİR ÖDEMİŞ Ürgüp Belediye Başkanı Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. ENES KAYABAŞI CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle