22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 NİSAN 2007 SALI 4 HABERLER Yaklaşık bir milyon kişinin katılımıyla gerçekleştirilen Cumhuriyet Mitingi, eylemlilik sürecini hızlandırdı DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Siz de Mesajı İyi Okuyun Sayın Baykal Sayın Deniz Baykal, CHP Genel Başkanı. Dün, Milliyet gazetesinde, değerli meslektaşım Fikret Bila’nın köşesinde, 14 Nisan Tandoğan mitingi ile ilgili değerlendirmenizi gördüm. Hemen belirtmeliyim ki, Sayın Erdoğan’ın, yerinde uyarınıza kulak asacağını, çağrınıza uyacağını hiç sanmıyorum. Onun yandaşları ve dış destekleri tarafından belirlenmiş misyonu, böyle bir çağrının gereğini yapmasına engeldir. 14 Nisan mitingi ile ilgili değerlendirmelerinize katılmakla birlikte, orada herkese ilan edilen iradenin, yalnızca Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkması ile sınırlı kalmadığını, aynı zamanda Cumhuriyet’in temel değerlerine bağlılığın ifadesi olduğunu düşünüyorum. Türkiye 14 Nisan günü, 27 yıl önce Kenan Evren’in üstüne serptiği ölü toprağını silkip atmıştır. Bu bakımdan da, dünkü Cumhuriyet’in manşetinde de belirtildiği gibi, 14 Nisan demokrasi tarihimizde gerçek bir milattır. Milattır, çünkü Türk halkı, çeşitli karalama, engelleme ve görmezden gelme tuzaklarına karşın, Tandoğan’da ve Anıtkabir’de, demokrasiyi ve Cumhuriyet’in kazanımlarını korumanın tek etkili yolu olan, sivil demokratik bilince sahip olduğunu dünya âleme ilan etmiştir. Bütün bunlara karşın Tayyip Erdoğan’ın kendisi veya kendi kafasındaki bir yandaşı Çankaya’ya çıkacaktır. Unutmayalım ki, Çankaya’ya çıkacak kişinin adından veya eşinin tesettüründen çok daha önemli olan, onun sivil darbenin yandaşı olup olmamasıdır. ??? Türkiye’nin çok büyük tehditler altında olduğu, bir sivil darbe ile karşı karşıya bulunduğu konusunda, sizinle baştan beri aynı görüşleri paylaşıyoruz. 14 Nisan mitingi, bu tehlikeler ve sivil darbe karşısında, sivil demokratik, cumhuriyetçi bilincin varlığını kanıtlaması açısından olumlu olmuştur. Ancak yukarıda da belirttiğim gibi, bu bilincin önemini yalnızca Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkması ile sınırlı tutmamak gerekir. İçinde bulunduğumuz, tehlikelerle dolu 2007 yılı aynı zamanda iki seçimin yapılacağı bir dönemdir. 14 Nisan’da tezahür eden sivil demokratik cumhuriyetçi iradenin bir anlam ifade edebilmesi, aynı zamanda bu iki seçimin, özellikle de ikincisinin sonuçlarına bağlıdır. Laik demokratik hukuk devletini, sivil bir darbe ile baskıcı, talancı, siparişi dışardan verilmiş bir İslam Cumhuriyeti’ne dönüştürmek isteyen düşüncenin yasamada çoğunluğu eline geçirerek, bir kez daha iktidar olmasının önlenmesi ile yaşama geçer, 14 Nisan iradesi ancak. Bu yolda da genel başkanı olduğunuz kuruluşa ve size çok büyük bir görev düşmektedir. Olaya bu açıdan bakınca, Erdoğan’dan çok sizin, 14 Nisan mitinginden çıkan mesajı iyi okumanız gerektiğini düşünmekteyim. Çünkü 14 Nisan mitinginde insanlar Cumhuriyet’in birikim değerlerini korumaya hazır olduklarını ilan ederken, onu çiğnemek isteyenler kadar, onu korumaya azimli olanlara da bir mesaj vermişlerdir. ??? Onların mesajı şudur: İşte un, işte şeker! Hadi gelin elbirliğiyle helvayı yapalım! Türkiye’de laiklik mücadelesinin tabanı olduğu ortaya çıkmıştır, ancak bu taban, örgütlü bir biçimde sandığa yansımadığı takdirde, amacına ulaşamayacaktır. Lideri olduğunuz CHP’ye bu amaca yönelik olarak büyük işler düşüyor. CHP’nin, haksız suçlamalara, karalamalara maruz kaldığını, medyanın büyük kesimi tarafından görmezden gelindiğini artık hepimiz biliyoruz. Ama kabul etmek gerekir ki, bütün bunlardan bağımsız olarak, CHP’nin umut olabilmek için yapması gerekirken yapamadığı şeyler de mevcuttur. Şimdi geçmişe yönelik eleştirileri bir yana bırakmanın ve geleceğe yönelik olarak neler yapılabileceğini konuşmanın zamanı gelmiştir. Yapılacak ilk şey, CHP’yi geniş kitlelere açmak, Türkiye’de solun güçbirliği ile seçimlere giderek, yeni bir sinerji doğurmasının yollarını aramaktır. Böylesi bir güçbirliğinin sözde kolay, özde güç ve özveri gerektiren bir girişim olduğu açıktır. Ama bugünden tezi yok, hemen harekete geçmek zorunlu görünmektedir. Geniş kitlelere açılmak, solun güçbirliğini sağlayarak sandığa gitmek, Türkiye’de yalnız laikliği savunmakla kalmayıp, halkın günlük sorunlarının tercümanı olarak, yeni ve halkın dertlerine yanıt getiren somut bir politika oluşturmak, Türkiye’de laikliği ve dolayısıyla onun “onsuz olmaz”ı demokrasiyi koruyabilmek için zorunlu koşuldur. Sayın Baykal, gelişen olaylar partinizi ve lideri olan sizi tarihle bir randevuya davet ediyor. Bu randevuyu gerçekleştirip başarıyla sonuçlandırmak sizlere kalmıştır. Saygılarımla. Anadolu hareketleniyor ZEYNEP ŞAHİN ANKARA Yaklaşık 1 milyon yurttaşın katıldığı Cumhuriyet Mitingi’nin ardından eylemler Anadolu’ya yayılıyor. 23 Nisan’ın coşkulu ve geniş katılımla kutlanması, 1 Mayıs’ın Çankaya için mesajların verileceği bir emekçi şölenine dönüştürülmesi, bayrak asma eyleminin devamlı kılınması gibi öneriler üzerinde duruluyor. ODTÜ Mezunları Derneği’nin “Cumhurbaşkanlığında Toplumsal Uzlaşma” kampanyası kapsamında, 21 Nisan’da 150’yi aşkın örgütün katılımıyla Büyük Kurultay, 28 Nisan’da ise Burhaniye Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) ve Burhaniye Cumhuriyet Okurları’nın (CUMOK) işbirliği ile “Cumhuriyetimize Sahip Çıkıyoruz Mitingi Körfez Buluşması” gerçekleştirilecek. Çankaya Köşkü’ne Türkiye Cumhuriyeti’nin vazgeçilmez temel değerlerini özümsemiş, Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğuna yakışır bir cumhurbaşkanı çıkması amacıyla başlatılan halk hareketi yurt geneline ya ? Düzenleme Komitesi’nin düzenlediği toplantıda, bayrak asma eyleminin devamlı hale getirilmesi, 23 Nisan’ın yurt genelinde geniş bir katılımla kutlanması, 1 Mayıs’ın Cumhurbaşkanlığı ve ülke yönetimine ilişkin mesajların dillendirileceği zemini hazırlayacak bir şenliğe dönüştürülmesi ve bunun için işçi örgütleriyle görüşmelerde bulunulması gibi öneriler sunuldu. yılıyor. Yaklaşık bir milyon kişinin katılımıyla gerçekleştirilen Cumhuriyet Mitingi, eylemlilik sürecini hızlandırdı. Bu kapsamda dün, Miting Düzenleme Komitesi’nde yer alan ADD, Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD), Eğitimİş, Atatürk Çizgisi Platformu, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Anadolu EğitimSen, CUMOK, Teknikerler ve Yüksek Teknikerler Derneği ile Avrasya Kültür, İşbirliği ve İş Lobisi Vakfı (AKVİL) temsilcileri bir değerlendirme toplantısı düzenledi. de aynı sorunların yaşanmaması için neler yapılması gerektiği konuşuldu. Ayrıca, 14 Nisan coşkusunu ve yurttaşların cumhurbaşkanlığına ilişkin duruşlarını dile getirecek ne tür eylemler yapılabileceği ele alındı. Bundan sonra atılacak adıma ilişkin, ilerleyen günlerde Yürütme Komitesi ve katılımcı kuruluşların temsilcileriyle daha kapsamlı bir değerlendirme toplantısı gerçekleştirilmesinin tasarlandığı öğrenildi. Birlik mesajının kuvvetli şekilde verildiği mitingin devamı olarak, tüm örgütlerin bir araya gelinmesi çağrısını yapacağı bir eylemlilik süreci başlatılmasına karar verildi. Toplantıda, yurt genelindeki bayrak asma eyleminin devamlı hale getirilmesi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın, resmi törenlerle sınırlandırılmayarak, yurt genelinde geniş ve coşkulu katılımla kutlanması, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nın cumhurbaşkanlığı ve ülke yönetimine ilişkin mesajların dillendirileceği zemini hazırlayacak coşkulu bir şenliğe dönüştürülmesi ve bunun için işçi örgütleriyle görüşmelerde bulunulması gibi öneriler sunuldu. Halkın sesine kulak verilsin Düzenleme Komitesi Başkanı ve ADD Genel Başkan Yardımcısı Ali Ercan ise “Mesajlar artık çok net. Anlamamak için izan sahibi olmamak gerekir” dedi. CKD Başkanı Şenal Sarıhan ise “Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşırken bu mitingin gerekli yerleri çok etkilemiş olması inancındayız, ama nasıl bir sonuç gelecek bilmiyoruz. Siyasiler halkın sesine mutlaka kulak vermeli” dedi. Örgütler bir araya gelecek Düzenleme Komitesi üyelerinden alınan bilgiye göre toplantıda mitingin ulaştığı başarının yanı sıra yaşanan kimi teknik aksaklıklar üzerinde duruldu ve bundan sonraki eylemler ODTÜ Mezunları Derneği’nce yürütülen “Cumhurbaşkanlığında Toplumsal Uzlaşma” kampanyası ise gitgide büyüyor. Kampanya destekçisi kuruluş sayısı 150’ye ulaşırken, tüm destekçilerin katılımıyla gerçekleştirilecek Büyük Kurultay için de hazırlıklar sürüyor. Cumhurbaşkanının toplumsal uzlaşmayla seçilmesinin önemine işaret edilecek ve ortak bir duruş gösterilecek kurultay, 21 Nisan Cumartesi günü ODTÜ Vişnelik Tesisleri’nde gerçekleştirilecek. Kurultaya, o güne değin kampanyaya destek verdiğini bildiren tüm kesimler katılacak. Ayrıca, kampanya kapsamında, cumhurbaşkanının uzlaşıyla seçilmesinin sembolü olan kırmızı beyaz kurdeleyi yakalarına takan yurttaşların her gün yarım saatlik buluşma eylemi de sürüyor. ADD Burhaniye Şubesi ve Burhaniye CUMOK ise zaman yitirmeden harekete geçti. Bu kapsamda, 28 Nisan günü “Cumhuriyetimize Sahip Çıkıyoruz Mitingi Körfez Buluşması” Cumhuriyet Meydanı’nda saat 14.00’te gerçekleştirilecek. DIŞ BASINDA MİTİNG İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN CUMHURBAŞKANLIĞI ‘Erdoğan, laiklerin tüylerini diken diken ediyor’ ? Fransa’nın muhafazakâr Le Figaro gazetesi, “dev bir kırmızı beyaz dalgası”nın Erdoğan’ı protesto için sokağa döküldüğünü yazdı. Liberation ise dev kalabalığın Erdoğan üzerindeki baskıyı artırdığını vurguladı. PARİS (ANKA) Ankara’da hafta sonunda düzenlenen dev miting ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması olasılığının artması, laikliğe büyük önem veren Fransa’da yankılandı. Le Figaro miting için “Seyyar bayrak satıcılarını zengin etmişti” derken, “dev bir kırmızı beyaz dalgası”nın Erdoğan’ı protesto için sokağa döküldüğünü yazdı. Liberation ise “Laik Cumhuriyetin, eşi başörtülü olan bir devlet başkanı tarafından temsil edilmesi olasılığı, Kemalistlerin ve kamuoyunun önemli bir bölümünün tüylerini diken diken ediyor” yorumunu yaptı. na göre Erdoğan, İslamcı geçmişinden vazgeçmiş değil. Amaçlarına ulaşınca Türkiye’yi dini devlete dönüştürecek” diye yazdı. Liberation ise Ankara sokaklarına dökülen dev kalabalığın Erdoğan üzerindeki baskıyı artırdığını belirtti ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in konuşmasına dikkat çekerek Erdoğan veya AKP’nin diğer bir ağır topunun Çankaya’ya yerleşmesi ile son kurumsal kilidin çözülmesine yol açacağının düşünüldüğünü kaydetti. Gazete şunları yazdı: “Laik Cumhuriyetin, eşi başörtülü olan bir devlet başkanı tarafından temsil edilmesi olasılığı, Kemalistlerin ve kamuoyunun önemli bir bölümünün tüylerini diken diken ediyor. Büyük bir kamuoyu yoklamasına göre Türklerin yüzde 57.3’ü, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasına karşı olduğunu bildirmiş bulunuyor.” Gazete, Türk ordusunun kendisini Cumhuriyetin korucusu olarak gördüğüne, üç defa iktidara el koyduğuna dikkat çekerken de “Ancak ülke o zamandan beri değişti. Askerler de bunu biliyor” yorumunu yaptı. Seçim için başvurular başladı ? Cumhurbaşkanlığı adaylığı için dün TBMM Başkanlığı’na başvuru olmadı. Adaylar 25 Nisan saat 24.00’e kadar başvuru yapabilecek. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’nin 11. cumhurbaşkanının seçimi için TBMM Başkanlığı’na başvuru süreci dün başladı. Adaylar 25 Nisan saat 24.00’e kadar, Cumhurbaşkanlığı’na adaylık başvurusu yapabilecek. Cumhurbaşkanlığı adaylarının başvuru sürecinin tamamlanacağı 25 Nisan’da TBMM Danışma Kurulu toplanarak Cumhurbaşkanlığı seçimi için turların yapılacağı günleri belirleyecek. Geçen hafta yapılan Danışma Kurulu’nda TBMM Başkanı Bülent Arınç, iki seçenekli tur takvimi önermişti. Arınç’ın önerisinde, turların 26 Nisan13 Mayıs ya da 315 Mayıs günleri arasında yapılması öngörülüyor. Adaylık başvuruları sürerken genel kurul ve komisyonlar normal çalışma düzenine devam edecek. Cumhurbaşkanlığı adaylığı için dün itibarıyla TBMM Başkanlığı’na başvuru olmazken gözler Başbakan Tayyip Erdoğan’a çevrildi. Başbakan Erdoğan’ın kendisi ya da parti içinden başkasının adaylığını için son gün TBMM Başkanlığı’na başvurması bekleniyor. [email protected] AKP’de farklı sesler Fatsa, Cumhuriyet Mitingi’nin ‘milli iradeye karşı çıkış’ olduğunu ileri sürerken Şener ‘Demokratik bir süreç, ne istiyorlar diye düşünülmeli’ dedi ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) Ankara’da yüz binleri bir araya getiren Cumhuriyet Mitingi’ne ilişkin AKP içinde farklı değerlendirmeler yapıldı. AKP Grup Başkan Vekili Eyüp Fatsa, mitingin “milli iradeye karşı çıkış” olduğunu ileri sürerken Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, “Bu, ülkemiz adına demokratik bir süreçtir ve herkesin saygıyla karşılayıp ‘acaba bu kalabalık ne istiyor’ diye düşünmemiz gereken bir olaydır’’ dedi. Cumhuriyet Mitingi’ni değerlendiren AKP Grup Başkan Vekili Fatsa, mitingde yapılan konuşmalar ve atılan sloganlara katılmalarının söz konusu olmadığını söyledi. Mitingin perde arkasında CHP’nin olduğunu, milletvekillerinin organizasyonu yürüttüğünü belirten Fatsa, “Bu mitingden en fazla CHP zarar görecek” dedi. ‘AKP 10 katını toplar’ Fatsa, bir gazetecinin mitinge katılanların bir kişinin adaylığına karşı çıktığını belirtmesi üzerine, “Bu miting oldu diye TBMM kararını değiştirirse, ileride daha büyük kalabalıklar toplandığı zaman Meclis yine karar mı değiştirecek? AKP, 10 katı kalabalık toplarsa ne olacak?” dedi. İstanbul’da bir okul tarafından düzenlenen etkinliğe katılan Bakan Şener ise sorular üzerine “Mitinge Türkiye’nin değişik kentlerinden yüz binlerce insan katılmıştır. Gazetelerimiz bunu Cumhuriyet tarihinin en büyük mitinglerinden biri olarak nitelendirmiştir. Gerçekten büyük bir miting. Bu mi Sokağa döküldüler Gösteriye katılan genç bir mühendisin, Erdoğan için “ülkemizi bir İran cumhuriyetine dönüştürecek” dediğine dikkat çeken muhafazakâr Le Figaro gazetesi, “Cumhuriyet değerlerini savunma isteği, askeri çevrelere yakın milliyetçi solun sokağa dökülmesine neden oldu” yorumunu yaptı. Henüz kararını açıklamamasına karşın Erdoğan’ın “adaylığının olasıdan fazla” olduğunu ifade eden gazete, “Karşıtları tingde de Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerine, özellikle ‘laik’ niteliğine vurgu yapılmıştır ve önümüzdeki süreçle ilgili hassasiyetini ilgililere bu mitinge katılan insanlar ifade etmişlerdir” diye konuştu. ‘Laikliğin garantisi benim’ Cumhurbaşkanlığı seçimine de değinen Şener, bu sürecin nasıl yapılacağının anayasa tarafından belirlendiğini antalarak “Türkiye Cumhuriyeti sadece birilerinin garantisi altında diye düşünmüyorum. Bu ülkede yaşayan her bir bireyin demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin garantisi olduğuna inanıyorum. Laik cumhuriyetin garantisi benim, bu ülkede yaşayan 73 milyon insanımızın tamamıdır” dedi. asirmen?cumhuriyet.com.tr Gerekçeli karar açıklandı Okkan davasında ilginç saptamalar DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Eski Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve 5 polis memurunun öldürülmesiyle ilgili Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan 6 Hizbullah üyesinin mahkumiyetine ilişkin davanın gerekçeli kararı açıklandı. Kararda, sanıklardan Servet Yoldaş, Veysi Şanlı, Suat Çetin ve Şener Dönük’ün, Okkan suikastından sorumlu tutuldukları, ancak deliller ve ekspertiz raporlarına göre olay yerinden alınan kan, tükürük ve parmak izi örnekleriyle ilgili yapılan araştırmada sanıklara ait herhangi bir bulguya rastlanmadığı belirtildi. Eylemin çok daha basit biçimde yaşama geçirilebileceğini, ancak planlı bir şekilde yapılmasının “örgütün gövde gösterisi yapmak” amacını taşıdığını ortaya koyduğuna dikkat çekilen kararda, ilginç bir saptamada da bulunuldu. Gerekçeli kararda, Hizbullah’ın bu çapta bir eylemi gerçekleştirme yeteneği olmadığı belirtildi. Bu sloganlar, yasal bir partinin kongresinde duvarlara asılmıştı. Büyük Birlik Partisi’nin kongresindeki sloganlar bununla da sınırlı değildi. “AB değil Türk İslam Birliği”, “Abdülhamit Han, Talat Paşa, Atatürk rahat uyuyun biz buradayız”, “Barzani Diyarbakır’da yargılanacak, Habur’da infaz edilecek”, “İdam geri gelecek”, “Eğitim baştan sona Türkçe olacak.” BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu da kongrede yaptığı konuşmada şunları söyledi: “AB süreci, artık Türkiye için bir bölünme süreci haline gelmiştir. Bir taraftan milliyetçi, öbür yandan AB’ci olunmaz. Bir yandan İslamcı, diğer taraftan AB’ci olunmaz. AB’ye girişin onurlusu yoktur. Ey sahte milliyetçiler, ey sahte İslamcılar, artık bittiniz.” ??? BBP , yüksek oy potansiyeli olan bir parti değildir. Barajı aşıp Meclis’e girmesi de hesapta yoktur. Bol keseden atıyor diyebiliriz. Sonuç ola “Barzani’yi İdam Edeceğiz” rak bir siyasi partidir ve yasalara göre kurulmuştur ve Siyasi Partiler Kanunu’nun denetimi altındadır. Mesud Barzani, Kuzey Irak’taki Kürt yönetiminin lideridir. Bir komşu ülkenin siyasetçisidir. Onun açıklamalarını beğenmeyebilirsiniz, eleştirebilirsiniz. AKP hükümetinin yaptığı gibi son açıklamalarına karşı nota da verebilirsiniz. Bütün bunlar olağan şeyler. Barzani’nin son açıklamalarını ben de bu köşede eleştirmiştim. Ancak her şeyin bir sınırı vardır. Bir komşu ülkenin siyasetçisini “seni asarım” diye tehdit edemezsiniz. Sıradan bir yurttaş öfke içinde bunları belki söyleyebilir, ancak yasal bir siyasi parti ve onun başkanı böyle bir açıklama yaparsa yasal sınırları aşmış olur. Bu açıklamayla birçok kanun maddesinin ihlal edildiği bir gerçektir. Bakalım neler olacak? Tabii yasalardan daha önemlisi siyasi sorumluluktur. Bir komşu ülkenin siyasetçisini bu kadar sert bir dille ve “seni asarız” diyerek tehdit etmek iki ülke arasında, iki halk arasında derin yaralar açmaz mı? ??? Kuzey Irak’taki Kürt liderlerle ilgili medyada da zaman zaman çok ağır ifadeler kullanılıyor. Bunları burada tekrar etmek istemiyorum. Bu tür ifadeler içeride milliyetçi duyguları tahrik edebilir, milliyetçi duyguları okşayabilir, ama daha sonra telafisi mümkün olmayan yaralar açar. Kuzey Irak’taki Kürtler bizim hem komşumuz hem de bu ülkede yaşayan milyonlarca insanın akrabasıdır. Her iki taraftan kullanılan ağır ve sorumsuz ifadeler daha sonra tamiri zor hasarlara neden oluyor. Mesud Barzani’nin son açıklamaları da bu yönüyle tahrik edici unsurlar içeriyordu. Ancak, “seni asarız” iddiası artık hakareti de tahriki de aşmış, konuyu başka bir noktaya taşımıştır. Böyle bir sözü normal karşılamak mı gerekiyor? “Bak sen öyle dersen bizim bir partimiz de böyle konuşur ve sana ağzının payını verir” mi diyeceğiz? ??? Tabii Muhsin Yazıcıoğlu’nun AB yerine Türk İslam birliğini önermesi de gelinen nokta açısından ilginçtir. Gerçekten, AB’ye alternatif bir Türk İslam birliği mi vardır? Buna benzer bir öneriyi de bir zamanlar Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri olan bir general öne sürmüştü, “AB’ye karşı Rusyaİran” denkleminden söz etmişti. AB’ye gireriz girmeyiz, AB’nin Türkiye’ye yönelik dışlayıcı tutumlarını eleştirebiliriz. Hatta AB karşıtı da ola biliriz. Ancak, muhalefet etmenin de bir makul tarafı olması gerekmez mi? Bugün Türkiye’nin dış ticaret hacminin yüzde 55’i Avrupa Birliği üyesi ülkelerle. Bunun yerine Türki ülkeleri koymak gerçekçi mi, mümkün mü? Ayrıca, AB üyesi ülkelerin sistemleri demokratiktir. Beğeniriz, beğenmeyiz, eksik buluruz, kusurlu buluruz ama bu ülkelerin demokratik ülkeler olduğunu inkâr edemeyiz. Türki ülkelerden bu açıdan nasıl söz edebiliriz? Türki ülkelerle AB’nin yerine koyacağımız hangi özellikler bulunuyor? Gerçekten merak ediyorum. Tabii ki Türkiye Türki ülkelerle ilişkilerini geliştirmelidir. Dostluğunu artırmalıdır. İnsaf edelim, bu ülkeler AB’nin yerini nasıl doldurabilir? ??? Milliyetçiliğin de kendi içinde bir mantığı ve makul duruşu olması gerekmiyor mu? Yoksa ben yanılıyor muyum? CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle