18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 MART 2007 SALI 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI S S S PB B B B B PB 12 11 12 12 17 15 18 15 9 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y S S K K B 9 10 9 10 11 9 9 3 18 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB PB PB PB Y K K K 19 19 11 14 11 11 4 5 2 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun iç ve doğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Orta Karadeniz, Doğu Karadeniz, Güneydoğu Anadolu’nun doğusu ile sabah saatlerinde Batı Karadeniz’in doğusu ile İç Anadolu’nun kuzeydoğusu yağışlı diğer yerler az bulutlu geçecek. Hava sıcaklığı kuzeybatı kesimlerde artacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih B B B B PB PB PB PB B 3 2 7 14 11 11 13 8 15 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih B PB B PB B PB PB B B 13 13 17 15 17 16 17 17 14 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm B PB B PB B B PB PB PB 4 20 1 16 8 7 11 22 18 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu Prof. Dr. Ersever uyardı ‘Gerçekdışı yayınlara karşı eğitim şart’ FIRAT KOZOK RTÜK görmüyor Gazetemizin reklamlarına ilişkin rapor hazırlayan kurul, bir çocuğun ölümüne neden olan dinci kanallardaki hurafe dolu programları ise görmezden geliyor FIRAT KOZOK GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ANKARA Hacettepe Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oya G. Ersever, birçok yabancı ülkenin, okullarında televizyon ve sinemalardaki gerçekdışı programlara karşı çocuklara ders verdiğini söyledi. “Küçük yaştaki çocuklar somut zihinsel dönemi yaşadıkları için, gördüğüne inanıyor, gördüğünü aynen tatbik ediyor” diyen Ersever, RTÜK’ün bu gibi programlara karşı daha etkili önlemler alması gerektiğini söyledi. Türkiye’de, televizyon kanallarındaki programların çocuklar üzerine etkileri konusunda mahkemelere bilirkişi raporları hazırlayan 3 uzmandan biri olan Prof. Dr. Ersever, çocukları olumsuz etkileyen programlarla ilgili her yıl 2025 bilirkişi raporu hazırladıklarını söyledi. Özellikle bazı sabah programlarında, özel yaşama müdahale eden ve mahremiyeti görmezden gelen yayınlar yapıldığını anlatan Ersever, “Bu programlarda, toplumumuzun değerlerine aykırı bir sürü konuşma oluyor ve toplumun değerleri, doğruları vurgulanmıyor. Birçok programda, seks konusu olsun, kişinin mahremiyetine girilmesi olsun, çocukları olumsuz etkileyecek konular işleniyor. Fikir özgürlüğü her şeyin konuşulması şeklinde yanlış anlaşılıyor. Ama böyle değil” dedi. ‘Uçabiliriz sanıyorlar’ Küçük yaştaki çocukların somut zihinsel dönemi yaşadıkları için televizyonlarda ve sinemalarda gördükleri birçok şeye inandıklarını ve aynısını yapmaya çalıştıklarına işaret eden Ersever, “Bu birçok program için böyle. Örneğin Süper Men filmi için de aynı şey söylenebilir. Geçmişte bu filmi izleyen birkaç çocuk balkondan atladı. Çünkü, filmdeki kahraman uçuyor, çocuk onu görüyor ve kendisinin de uçabileceğini sanıyor” diye konuştu. Televizyonlarda çocukları olumsuz etkileyen birçok reklam, müzik klibi, haber ve sabah programları yayımlandığına değinen Ersever, “Örneğin, programda insanlar para için evleniyorlar, sonra da ayrılıyorlar. Bunlar tabii çocuklar için yanlış örnekler oluyor. Evlilik, aile, aşk, sevgi, dostluk gibi konularda sağlıklı değer anlayışlarının tartışılması lazım” dedi. ‘Annebaba denetimi şart’ Anne ve babaların, çocuklarını televizyon konusunda denetim altında tutması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Ersever, ilköğretim okullarının müfredatına konuyla ilgili derslerin eklenmesinin önemine değindi. Ersever şunları kaydetti: “Yurtdışındaki okullarda bu tür bir ders konuluyor, filmlerin gerçek olmadığı anlatılıyor, tartışılıyor. Çocuklara filmlerdeki olayları ciddiye almamaları anlatılıyor. Derslerde fikir özgürlüğü, kişinin mahremiyeti gibi konular tartışılıyor. Bu Türkiye’de yok. Çocuklara ilköğretimde film içeriklerini anlatan bir ders konulması çok yararlı.” ANKARA Gazetemizin reklamlarının televizyonlarda yayımlanmasının hemen ardından konuyla ilgili rapor hazırlayan RTÜK İzleme Dairesi Başkanı Nurullah Öztürk, bir çocuğun ölümüne neden olan, Fethullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen STV’deki hurafe dolu programları “görmedi”. RTÜK üyesi Şaban Sevinç, “Bu programa karşı görevimizi yapmazsak, suç işlemiş oluruz ve bir kamu otoritesi olarak görevini yapmamış duruma düşeriz” dedi. Gazetemizin “Tehlikenin farkında mısınız?” sloganıyla yayımlanan ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerini konu alan televizyon reklamlarının başlamasının ardından reklamı yayımlayan tele vizyon kanallarıyla ilgili rapor hazırlayan RTÜK İzleme Dairesi Başkanı Nurullah Öztürk, Şanlıurfa’da bir çocuğun ölümüne neden olan televizyon programını ise görmezden geldi. İntihar eden bir kişinin tekrar dirilmesiyle ilgili konuları işleyen “Hayattan Kesitler”, “Sırlar Dünyası” ve “Vicdan Aynası” adlı programları izleyen çocuklardan H.D, üst üste koyduğu minderlerin üzerine çıkarak boynuna doladığı eşarpla kendini pencereye astı. Hastaneye kaldırılan küçük çocuk kurtarılamadı. Ancak, daha önce Gülen’le ilgili programları nedeniyle bazı televizyon kanallarının cezalandırılması talebiyle rapor hazırlayan RTÜK Daire Başkanı, bu olayda bir girişimde bulunmadı. Nurullah Öztürk’ün, bundan sonra dinci kanalın yayınlarıyla ilgili nasıl bir tutum takınacağı merak edilirken RTÜK Yasası’nın konuyla ilgili yaptırımları açık. Yasanın “Yayın İlkeleri” başlıklı 4. maddesinin “a” bendinde “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlık ve bağımsızlığına, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı yayın yapılmaması”, “g” bendinde de “Türk milli eğitiminin genel amaçlarının, temel ilkelerinin ve milli kültürün geliştirilmesi” hükümleri yer alıyor. ‘Görevimizi yapmazsak suç işlemiş oluruz’ Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan RTÜK Üyesi Şaban Sevinç, “Kanaatimce, bel li televizyonlarda çağdaş yaşamla uyuşmayan ve İslamiyet sömürüsü yapan bu tür saçma sapan diziler yoğunlukla görülüyor” dedi. Bu tür yayınların hem anayasanın laiklik ve hukuk devleti ilkelerine hem de RTÜK Yasası’nın yayın ilkelerine aykırı olduğunu söyleyen Sevinç, şöyle konuştu: “İnsanlarımızı yanlış bir İslamiyet anlayışına sürükleyen bu tür filmler, maalesef gazetelerde gördüğümüz kadarıyla bir çocuğumuzun ölümüne de neden oldu. RTÜK olarak, acil bir şekilde bu tür dizileri inceleyip gerekeni yapacağız. Bu tür yayınlar,Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temel niteliği olan laiklik ilkesine açıkça aykırı. Buna karşı görevimizi yapmazsak, suç işlemiş oluruz.” TBMM KOMİSYONU: Medyaya ‘duyarlı olun’ çağrısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Çocuklar ve Gençler Arasında Artan Şiddet Eğilimleri ile Okullarda Yaşanan Şiddet Olaylarını Araştırma Komisyonu Başkanı AKP’li Halide İncekara, Şanlıurfa’da 12 yaşındaki bir kız çocuğunun, televizyon programından etkilenerek intihar ettiğini anımsatarak medya kuruluşlarını “çocuk ruh sağlığını koruyucu ve toplumun hassasiyetlerini gözetici yayın yapılması” çağrısında bulundu. İncekara, yazılı açıklamasında, araştırma komisyonunun dinlediği medya kuruluşları ve bilim insanlarının sunduğu rapor ve bilgilerin, çocukların izlediği yayınlardan etkilendiğini ortaya koyduğunu belirtti. İncekara, şunları kaydetti: “Televizyonda izledikleri cinli, büyücülü dizi ve filmlerin, her yaştan insanımızı doğa üstü yollarla sorunlarını çözmek gibi bir kolaycılığa ve tembelliğe ittiği bilim adamlarının ortak düşüncesidir. Komisyonumuz, televizyonda yayımlanan dizi, film ve programların, çocuk ruh sağlığını etkileyen unsurlara karşı etkili biçimde denetlenmediği, çocuk ve gençlerimizin davranışlarını olumsuz yönde etkilediği, toplumun hassasiyetlerine özen gösterilmediği, sadece izlenme oranlarının hesaba katıldığı konusunda defalarca uyarıda bulunmuştur. Bu nedenlerle medya kuruluşlarına, yayınlarını kendi içlerinde daha iyi denetlemeleri, çocuk ruh sağlığını koruyucu ve toplumun hassasiyetlerini gözetici yayın yapmaları çağrısında bulunuyoruz.” Yılın basın fotoğrafları Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin (TFMD) her yıl düzenlediği “Yılın Basın Fotoğrafları 2006’’ yarışması sonuçlandı. Ankara Sheraton Oteli’nde önceki gün toplanan seçici kurul, yaklaşık 500’ü aşkın fotoğraf arasından seçim yaptı. Lübnan fotoğrafları bu yılki yarışmaya damgasını vurdu. Reuters ajansından Ümit Bektaş ise “Düş” adlı eseriyle Yılın Serbest Fotoğrafı ödülüne layık görüldü. Eğitim uçağı düştü: 1 şehit Görgü tanıkları, Manisa yakınlarında düşen uçağın yaklaşık 3 dakika havada döndüğünü daha sonra patlama sesi duyduklarını anlattılar MANİSA (Cumhuriyet) Türk Hava Kuvvetleri’ne ait eğitim uçağı, Manisa’ya bağlı Sancaklıiğdecik beldesi yakınlarında düştü. Olayda Pilot Teğmen Barış Çakır yaşamını yitirdi. Edinilen bilgiye göre İzmir’deki Çiğli Askeri Havaalanı’ndan kalkan eğitim uçağı, dün saat 13.30 sıralarında, Manisa’ya 20 kilometre uzaklıktaki Sancaklıiğdecik beldesi, Uzuntarlalar bölgesinde düştü. Manisa Valisi Refik Arslan Öztürk, uçağın düşüş nedeninin henüz bilinmediğini belirterek incelemelere başlandığını bildirdi. Görgü tanıkları Serkan Döner, İbrahim Özçeker ve Emine Önel ise havada 3 dakika süreyle döndüğünü gördükleri uçağı gözden kaybettiklerini, daha sonra patlama sesi duyduklarını söylediler. Şehit Pilot Çakır’ın cesedi olay yerine gelen Türk Hava Kuvvetleri’ne ait bir helikopterle alındı. çıkıp kendileştirmeye çalışıyor. Hellim peyniri Kıbrıs deyince ilk akla gelen ürünlerden. Yazı aramızda; tuzludur ama, fena meze de değildir! Rum kardeşlerimiz şöyle düşünmüş olmalı: “AB sürecine Türkleri çok meze yaptık ama, bunun tuzu biraz eksik. Onu da hellim peyniriyle karşılayalım. Hellime hallumi deyip AB’ye tescil ettirelim.” İşleme başlamışlar bile... KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat hâlâ o müthiş iyi niyeti ile Rumlara sesleniyor: “Bu bizim ortak ürünümüz. Sadece kendinize mal etmeye kalkarsanız, biz bu ürünü Türkiye’ye dahi satamayız...” Başbakan Ferdi Sabit Soyer de “Yılda 30 milyon dolarlık hellim ihraç ediyoruz. Arap ülkelerinden de istekler gelmeye başladı. Eğer Rumlar bunu yaparsa, ihracatımız zorlaşır...” diyor. Rumların Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Fotis Fotiu, Kıbrıslı Türklerin hellim ihracatını yasadışı ilan etmiş çıkmış. Düşünün, Türklerin kendi içinde ürettikleri hellim peynirini dahi AB üzerinden yasaklamaya çalışan Rumlardan, KKTC’nin doğrudan ticaret yapmasına izin verecek ticaret tüzüğünü veto etmemesini istiyoruz! ??? Peynir atağına girişen Rumların, Akdeniz’de petrol aramalarıyla ilgili olarak da AB’yi arkalarına almaya hazırlandıkları haberleri geliyor. Rumlar, AB’ye şunu demeye hazırlanıyorlar: “Arkadaşlar, siz Kıbrıs’ı AB’ye alarak Doğu Akdeniz’e kadar uzanmış oldunuz. Bu sadece coğrafi ve siyasi bir kavram değil, aynı zamanda ekonomik bir olanak. Biz Akdeniz’de petrol aramalarına girişirken, bu konuda Mısır’la, Lübnan’la anlaşmalar yaparken sadece kendi çıkarlarımızı korumuyoruz, AB’nin çıkarlarını da koruyoruz. Burası sadece bizim değil, sizin de münhasır ekonomik bölgenizdir...” AB, doğal olarak bu öneriye şu yanıtı verecektir: “İstemem, masama koy!” Akdeniz’deki bu tablo yakında Ege’de karşımıza çıkacak. Yunanistan, şimdilik Kıbrıs konularının tümünün çözümünü beklediği için ağırdan alıyor. Onlar bitince Yunanistan AB’ye diyecek ki: “Arkadaşlar biz Ege’ye hasırı sererken, AB’nin münhasır ekonomik bölgesi diye seriyoruz... Haberiniz olsun!” ??? Geçen hafta iç sorunların gölgesinde kalan bir başka Kıbrıs konusu ise şuydu: Fransa ile Kıbrıs Rum Kesimi arasında Savunma İşbirliği Antlaşması imzalandı. Buna göre Baf Askeri Üssü’nü Fransızların da kullanması kesinlik kazandı. Geçtiğimiz sonbaharda, Fransa’nın Lübnan’a asker gönderme kararı ile öne çıkan konu böylece antlaşmaya da bağlanmış oldu. Türkiye, o dönem Kıbrıs’la ilgili 1960 antlaşmalarını anımsattı. Fransa ile Kıbrıs Rum Kesimi’nin askeri bir antlaşma yapmasının kaygı verici olduğunu dile getirdi. Elbette dinlemediler... Anlaşmanın özeti şu: 1. Fransızlar Baf’taki Andreas Papandreu Askeri Üssü’nü ve Rum limanlarını kullanabilecek. 2. Fransa, Rumların Avrupa ordusuna girişine destek verecek. 3. Fransa, Rum ordusunun güçlenmesi için silah yardımında ve modernizasyon desteğinde bulunacak. 4. Rum subaylar Paris’te eğitim görecek. İşte size Fransa’nın adaya barış getirme çabalarından tüyler ürpertici, affedersiniz göz yaşartıcı bir örnek. AKP’nin Kıbrıs politikası neydi: Rumlar kaç adım atarsa, bir fazlası bizden! İşte adım adım geldiğimiz nokta... Demek ki, lafla sadece peynir gemisi değil, Kıbrıs politikası da yürümüyormuş! ankcum?cumhuriyet.com.tr IŞIL ÖZGENTÜRK Ordu ve Devlet ? Baştarafı 2. Sayfada Vay canına Kenan Evren! ? Baştarafı Arka Sayfada tanımladığı bir kavramdır. Bizim devlet hayatımızda onun yeri yok. Batı, bizdeki askeri müdahaleleri askeri darbelerle eşdeğer sanmakta ya da maksatlı olarak öyle yorumlamaktadır. Türk ordusunda militer bir devlet kurma geleneği olmadığının en açık kanıtı: Milli mücadeleyi yapan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir hayli subay milletvekili olmasına karşın, kimsenin aklına bu Meclisin bir askeri şura olduğu fikri gelmemiştir. Mustafa Kemal de dahil bu subay kadrosu cephedeki görevleriyle Meclis’teki görevlerini birbirine karıştırmamışlardır. Mustafa Kemal’in kurduğu sivil Meclis’e, içeride ve dışarıda askerin gölgesi düşmesin diye onlar oy hakkının dı şında tutulmuştur. Çünkü asker, halk iradesinin temsilcisi olarak devlet safındaydı. Mustafa Kemal’in yaratmış olduğu bu sivil Meclis, orduda geleneksel olarak var olan darbe değil müdahale yetkisine cumhuriyeti ve devrimleri koruma ve kollama görevini de vermiştir. 1950’den sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi çok partili bir parlamentoya dönüşünce, ordunun bu bağımsızlığı ve yansızlığı, Milli Güvenlik Kurulu şeklinde, devlette ve hükümette bir öneri kurulu olarak yer almıştır. Günümüz iktidarı, askerin bütünüyle devre dışı bırakılması için ne yazık ki AB’nin himayesine sığınmış görünüyor. Mustafa Kemal’ in, şimdi yerinde yeller esen o sivil Meclisi’ni özlemle anımsayalım. Hükümete IMF vizesi ? Baştarafı 1. Sayfada İstanbul’da yaptığı görüşmelerde “seçimlerin gündeminde olmadığı” mesajını veren IMF, Ankara’daki görüşmelere de “seçim öncesi hükümete gösterdiği hoşgörülü yaklaşımın gölgesinde” girdi. IMF’nin, seçim döneminde olmasa kabul etmeyeceği bazı önemli hükümet uygulamaları şöyle: ? Sosyal Güvenlik: Sosyal Güvenlik Reformu yasalaştı, ancak Anayasa Mahkemesi’nden dönmesi ve işçimemur kesiminin tepkileri nedeniyle yürürlüğü Haziran 2007’ye bırakıldı. Devlet Bakanı Ali Babacan, yasanın o tarihte de tamamıyla uygulanamayabileceğini açıklayarak “seçim sonrasına bırakılabileceği” mesajını verdi. ? SSK, BağKur prim borçları: Kamu kesimi alacakları için yeni af getirilmemesi, 19. stand by anlaşmasının 26 Nisan 2005 tarihli ilk niyet mektubundan bu yana IMF’ye verilen taahhütler arasında sürekli yer aldı. Buna karşın hükümet, SSK ve BağKur borçlarına affı da içeren yeniden yapılanma getirdi. ? Kamuda istihdam sınırlaması: Yine 19. standby’ın ilk niyet mektubundan itibaren kamuda, “Her bir işletmede bir önceki yılda işten ayrılanların en fazla yüzde 10’u kadar yeni personel alımı yapılabileceği” yapısal kriter olarak belirlendi. Buna karşın hükümet, seçim politikası çerçevesinde 200 binden fazla geçici işçi almak üzere çalışma başlattı. ? Halk Bankası satışı: “5. Gözden Geçirme Niyet Mektubu”nda, “HalkBankası’nda satış işleminin Mayıs 2007 sonuna kadar tamamlanması” yapısal kriter olarak belirlendi. Buna karşın Başbakan Tayyip Erdoğan, seçim öncesi esnaf, sanatkâr ve küçük ölçekli işletmelerin tepkisini çekmemek için Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla blok satıştan vazgeçti ve özelleştirme süresini 2007 sonuna kadar uzattı. ? KDV: “5. Gözden Geçirme”ye ilişkin 27 Kasım 2006 tarihli “Niyet Mektubu”nda “KDV’nin yapısını zayıflatacak ilave vergi oranı indirimi veya muafiyetleri getirilmemesine ilişkin kararlılığımız sürmektedir” ifadesine karşın Başbakan Erdoğan’ın hafta sonu Antalya’da yapılan turizm zirvesinde turizmde KDV indirimine ilişkin çalışmaların sonlanmakta olduğunu açıkladı. ? Ziraat Bankası: “Niyet Mektubu”nda “Halk Bankası tecrübesi ışığında Ziraat Bankası için strateji belirlenmesi ne yönelik kararlılığımız sürmekte” ifadesinin yer almasına karşın Erdoğan son dönemde, Ziraat’ın satışına sıcak bakmadığını “Kamunun elinde bir banka kalması gerektiği” yönündeki açıklamasıyla gösterdi. TEDAŞ, TEKEL özelleştirmeleri ertelendi. Milli Piyango’dan haber yok. Halk Bankası’nda ise blok satıştan halka arza dönüldü. ? Kayıt dışı ve işsizlik: Hükümet, 19. standby’a başlarken ilk “Niyet Mektubu”nda “Vergi tabanını genişletecek ve kayıt dışı ekonominin büyüklüğünü azaltacak reformlar başlatılacaktır. İşsizliğin azaltılması için kapsamlı bir reform gündemi uygulamaya konulacaktır” taahhüdünde bulundu. Buna karşın vergide taban genişletmek yerine dolaylı vergilere yüklenirken, işsiz sayısı 1.5 yılda 310 bin kişi arttı. Bu işkence biçiminde kadınla erkek aynı odaya alınır ve erkeğin gözü önünde kadına tecavüz edilirdi. Arkadaşım ve kocası böyle bir işkenceyi yaşadılar, arkadaşım arka arkaya tecavüze uğradı ve kocası acının en derin yaralarını aldı. Yıllar sonra arkadaşımın kocası dışarı çıktığında yeni bir hayat kuramadılar. Çünkü en mahrem biçimde yaralanmışlardı. Arkadaşımın kocası kendini yedi katlı bir apartmanın balkonundan attı. O sırada Evren Paşa dediğiniz o adam Sibel Can’ın tombul kalçasını tuvale geçirmeye çalışıyordu ve ülkenin hâlâ devlet eliyle beslenen en zengin, milli burjuvaları, bu tabloyu satın alabilmek içine kuyruğa girmişlerdi. Geçelim başka bir hikâyeye.. genç kadını, iki kediyle birlikte bir çuvalın içine koydular. Çuvalın ağzını bir güzel kapadılar ve ardından sopalarla çuvala saldırdılar. Her sopa vuruşta kediler genç kadına saldırdılar ve o bir tırmık darbesiyle gözünün birini yitirdi, çuvalı açtıklarında iki kedi ölmüştü ve genç kadın baygındı, günler sonra kendine geldi. Şimdi yaptığı tek bir iş var, yaşadığı mahallenin kedilerini beslemek... Sedat, başka bir hikâyeye geçeyim mi?.. Ölümlerden, Almanya’da eroin parası için dilenen bir zamanlar bu ülkenin sürgüne zorlanan güzel insanlarından söz edeyim mi?.. Benim yüreğim daha fazlasını kaldıramıyor.. daha doğrusu, bu Kenan Evren yağcılığını kaldıramıyor. Lanet olsun! [email protected] CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle