19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 MART 2007 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 12 YAŞINDAKİ KIZ ÇOCUĞU 3 Turhan Selçuk SÖZ ÇİZGİNİN AYDINLANMA EMRE KONGAR TV programından etkilenip kendini astı ŞANLIURFA (Cumhuriyet) Şanlıurfa’da ilköğretim okulu 4’üncü sınıf öğrencisi 12 yaşındaki H.D, oyun sırasında kendini eşarpla pencereye asınca yaşamını yitirdi. Yakınları H.D’nin Fethullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen STV’de yayımlanan dini programlardan etkilendiğini, “Yeniden canlanacağım’’ diyerek kendini astığını söyledi. Bir akrabalarının düğünü için Osmaniye’ye giden İbrahim Halil D ile eşi Zahide D. çifti, çocuklarını akrabaları Şemse ve Ali D. çiftine bıraktı. Misafir kaldıkları evde oyun oynayan çocuklar, STV’de yayımlanan “Hayattan Kesitler”, “Sırlar Dünyası”, “Büyük Buluşma” ve “Vicdan Aynası” adlı dini içerikli programları birbirlerine anlatmaya başladı. Çocuklardan H.D, intihar eden bir kişinin dirilmesi sahnesinden çok etkilendiğini söyledi. Kardeşi ve kuzenine, “Ben de yeniden canlanacağım’’ diyen H.D, üst üste koyduğu minderlerin üzerine çıkıp boynuna doladığı eşarpla kendini pencereye astı. Minderler kayınca pencerede asılı kalan H.D’nin ses çıkarmaması üzerine korkan kardeşi ve kuzeni, Şemse D’yi çağırdı. Asılı bulunduğu yerden indirilerek hastaneye kaldırılan H.D. kurtarılamadı. Şemse D, “Televizyonda izlediği intihar eden bir kişinin yeniden canlanması sahnesinden etkilenmiş, aynısını yapmak istemiş’’ dedi. STV’de yayımlanan söz konusu dizilerde, ak sakallı sorgucular kişilerin sevap ve günahlarını tartarak cennete veya cehenneme gönderiyor. Rejimi Sivil Politikacılar Korur Cumhuriyet’i kim korur? Başbakan, “Cumhur korur” diyor. Ne yazık ki yanılıyor. Hiçbir ülkede, hiçbir düzende rejimi, halk ya da kalabalıklar korumaz. Her ülkede, her düzende her rejimi, başta anayasa olmak kaydıyla yasalar korur. Anayasayı ve yasaları da politikacılar korur. Zaten anayasayı da, yasaları da politikacılar yapmıştır. ??? Türkiye’deki çarpıklık, Çok Partili Demokrasi’den yararlanarak iktidara gelen Demokrat Parti’nin, rejimin temellerini oyması ve bu nedenle askerler tarafından 27 Mayıs 1960 tarihinde bir darbe ile iktidardan uzaklaştırılmasından kaynaklanır. Çok Partili Demokrasi’yi kuran CHP ve onun lideri İsmet İnönü, bu yeni rejimin işleyişi sırasında 1950’de yapılan genel seçimlerde muhalefete düştüğü için, rejimi koruyamamıştır. Buradaki trajik olay, Çok Partili Demokrasi’den yararlanarak iktidara gelen Demokrat Parti’nin, kendini iktidara getiren süreci ve rejimi iyi kavrayamaması, o rejimin temellerini sarsarak bir askeri darbeye yol açmış olmasıdır. Demokrat Parti’nin bu hatayı yapmasının üç nedeni vardı: 1) Toplumun sınıfsal yapısı Çok Partili Demokrasi’yi destekleyecek bir niteliğe ulaşmamış, çağdaş bir burjuvazi ve bir işçi sınıfı henüz oluşmamıştı. 2) Demokrat Parti’nin yöneticileri, Celal Bayar ve Adnan Menderes Tek Parti yönetiminden geldikleri için, Çok Partili Demokrasi’nin kurallarını ve kurumlarını içselleştirememişlerdi. 3) Soğuk Savaş bağlamında Türkiye’nin katıldığı Batı Dünyası, ABD’nin önderliğindeki “Antikomünist” ideoloji nedeniyle, demokrasiye ve laikliğe değil, dinciliğe, milliyetçiliğe prim veriyor; gerçek demokrasi yerine dincilik ve milliyetçilik ideolojisine dayalı Antikomünist nitelik taşıyan “çoğunluk diktatörlüğü” yaklaşımını destekliyordu. ??? Neydi Demokrat Parti’nin yaptığı hatalar: 1) “Sandıktan çoğunluğu kazanarak çıktım, ne yapsam meşrudur” (yani Cumhuriyeti Cumhur korur) anlayışı içinde rejimin temellerini oyma hakkını kendinde gördü. 2) Muhalefet hakkını sınırladı ve kısıtladı. 3) Basın özgürlüğünü sınırladı ve kısıtladı. 4) Türk Silahlı Kuvvetleri’ni karşısına aldı. 5) Üniversiteleri karşısına aldı. 6) Laikliği zedeleyen biçimde dini politikaya alet etti. 7)Bütün bunları yaparken, demokrasinin temel hak ve özgürlükleri güvenceye alan bir çoğunluk rejimi olduğunu göz ardı etti; ona sadece “demokrasi eşittir çoğunluk diktatörlüğü” anlayışı içinde baktı. ??? Şimdi tam Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimler öncesinde, son günlerde birdenbire gerilen siyasal tansiyonun ardında yatan olaylara bakalım: 1) Başbakan hiç gereği ve mantığı yokken Genelkurmay Başkanı’nın açıklamasını bahane ederek, zaten arasının açık olduğu Silahlı Kuvvetler’e çatıyor. 2) Yeni kurulacak üniversiteleri bahane ederek, yine YÖK’e, yani üniversitelere çatıyor. 3) Anlaşılmaz biçimde, Milliyet’in Ankara Temsilcisi Fikret Bila’nın olağan bir haberini “Vatan Hainliği” olarak niteliyor. 4) Adalet Bakanı, Türk aydınını ikiyüzlülükle suçluyor. 5) Muhalif Kanaltürk televizyonu ve orada program yapan gazeteciler için mali soruşturma başlatılıyor. 6) Cumhuriyet Gazetesi’nin Cumhurbaşkanlığı seçimi hakkındaki ilanları için Başbakan tavır koyuyor, RTÜK baskı uygulamaya başlıyor. ??? Başbakan ve AKP, kendilerini bu rejimin iktidar yaptığını unutarak, Demokrat Parti’nin yaptığı aynı hataları yapıyor. Bu, ya DP modelini bilinçli olarak uygulamaya getirerek askeri darbe ile iktidardan uzaklaştırılan mazlum rolü oynamak ve onun primini toplamak için yapılıyor (ki ben bu görüşteyim) ya da DP ile aynı cehaletten ve aynı dışa bağımlılık hatasından. Her iki halde de oyun, çok ama çok tehlikeli. Başbakan ve AKP bu oyunu derhal, ama derhal durdurmalıdır. [email protected]; www.kongar.org 10. YIL... Dünya Göz Hastanesi doktorlarından Op. Dr. Levent Akçay ve ekibi tarafından geliştirildi Türk doktorların protez göz başarısı HAYRİ ARSLAN İlk kez 1993 yılında tasarlanarak uygulanan ve başarılı sonuçları ile dikkat çeken yeni bir protez göz ameliyatı Türk oftalmoloji tarihine girdi. Dünya Göz Hastanesi doktorlarından Op. Dr. Levent Akçay ve ekibi tarafından bulunan ÜTSE (Üst Temporal Sklerotomi Yoluyla Evisserasyon) yöntemi, Türkiye’de bir ilk. Geliştirilen (ÜTSE) yöntemde; kaza, kanser ya da doğuştan fonksiyonlarını yitirmiş göz, klasik protez göz ameliyatlarında olduğu gibi tamamen alınmıyor. Gözün beyaz kılıfı ve korneası korunarak içine vücut ile uyum sağlayacak bir madde yerleştiriliyor. Korneasında zayıflık olmayan gözlerde uygulanabilen bu yöntemle göz daha doğal bir görünüşe ve hareket kabiliyetine sahip oluyor. Dünya Göz Hastanesi doktorlarından Op. Dr. Levent Akçay ve ekibi tarafından tasarlanan yöntem dünyadada büyük ilgi görüyor. Benzer uygulamaları yurtiçi ve yurtdışında gerçekleştiren hekimlerin ÜTSE yön temi ile ilgili bilgi almak için kendisine ulaştıklarını söyleyen Akçay, yöntemin giderek artan şekilde yurtiçi ve yurtdışında kullanılmaya başlandığını belirtiyor. Akçay Türk ve dünya tıp tarihine geçen çalışmada protez göz ameliyatlarında uygulanan yöntem lerin aksine gözün tamamının alınmadığını ifade ederek “Uyguladığımız yöntem gözün doğal hareket ve görüntüsünü koruyor” diyor. Akçay şunları söylüyor: “Gözün dış zarları kullanılarak doğal ve hareketli bir göz ve bunun üzerine de protez imkânı sağlanıyor. Yapılan operasyonda gözün içerisinde gözümüzün hareketini sağlayan 6 adet kasımıza, gözün beyazına yani kılıfına (sklera) ve saydam tabakasına (kornea) do kunmuyoruz. Bir anlamda gözün artık işlevini yitirmiş iç kısmını alıyoruz. Gözün saydam tabakasını koruyoruz. Bu sayede gözün dış orijinalliğini bozmamış oluyoruz. Sonuçta gözün hareket kabiliyetine dışarıdan bir müdahale yapılmamış oluyor. Göz ameliyat öncesinde sahip olduğu hareket kabiliyetine ameliyat sonrasında da sahip oluyor. Ameliyat 1520 dakika sürüyor. Gözün iyileşme ve protezin kullanım süresi bazen 3 ayı bulabilir. Bizim yaptığımız işlemde ise gözün iyileşme ve protez uygulama süresi 1 aydır.” ‘YARGI KARARI DİNLENMİYOR’ Büfe sahipleri, Beltur’un iskelelerdeki gazete büfelerini kendi yandaşlarına kiralamak istediğini öne sürdü. İskele büfeleri tahliye ediliyor SELİN GÖRGÜNER İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı kuruluşlardan Büyük İstanbul Eğitim Turizm ve Sağlık Yatırımları İşletme ve Ticaret AŞ (Beltur), Eminönü, Karaköy, Kadıköy, Üsküdar, Harem iskelelerinde alt kiracı durumunda bulunan gazete büfelerini, idare mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararına karşın tahliye ediyor. Beltur ile büfecileri karşı karşıya getiren süreç, 2005 yılında Türkiye Denizcilik İşletmeleri’nin (TDİ) iskelelerin işletmesini İBB’ye devretmesi ve işletme hakkının Beltur’a kiralanmasıyla başladı. 2006 yılında büfelerin bakım ve onarım çalışmaları gereği boşaltılması istendi. İstanbul 2. İdare Mahkemesi tahliyeyle ilgili yürütmeyi durdurma kararı verirken İBB’nin itirazı da reddedildi. Üsküdar İskelesi’nde büfe işleten Elif Kurt, kendilerine 8 Mart’a kadar süre verildiğine dikkat çekerken İBB’nin dağıtım şirketlerini baskı altına alarak kendilerine gazete verilmesini engellediğini sa vundu. Kurt, “Biz gazete dağıtım firmasının kiracısıyız, onlar da Beltur’un kiracısı. Firmalar bize gazete getirmeyi kesti. Yargı kararına rağmen bizi sokağa atmak istiyorlar. İBB ve Beltur büfeleri kendi yandaşlarına kiralamak istiyor” dedi. Harem İskelesi’nde büfe işleten Cengiz Onurcan da Beltur’un büfeleri yandaşlarına kiralamak için birçok insanı mağdur ettiğini iddia etti. Onurcan, “Kiramızı, vergimizi ödüyoruz, yıllardır burada kiracıyız, hiçbir hukuksuzluk yok. Şimdi İBB ve Beltur ‘Siz çıkın biz işleteceğiz’ diyor” diye konuştu. Karaköy İskelesi’nde büfe işleten Sinan Görmez, Beltur yetkililerinin kendilerine ilginç uyarılarda bulunduğunu öne sürerek “Bir yetkili ‘Açık saçık dergileri teşhir etmezseniz seviniriz’ dedi. Burada porno veya müstehcen yayın mı satıyoruz? Sözünü ettiği bir kadın dergisiydi. İBB ve Beltur’un uygulamalarını denetleyecek kimse yok. Keyfi hareket ediyorlar” ifadelerini kullandı. Sakarya EğitimSen kundaklandı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) EğitimSen Sakarya şubesi dün sabaha karşı saat 04.00’te kimliği belirsiz kişilerce kundaklandı. EğitimSen’den yapılan açıklamada, önce şube kapısının yakılarak içeri girildiği, ardından büronun tamamının ateşe verildiği kaydedildi. İtfaiye ekiplerinin müdahalesi sonucu, ailelerin oturduğu binadaki tehlikenin büyümeden önlendiği bildirildi. Laos’ta şüpheli kuş gribi vakası ? BANGKOK (AA) Laos’ta bir kadının kuş gribi hastalığından öldüğü sanılıyor. Laos ve BM yetkilileri, laboratuvar test sonuçlarının kadının H5 tipi kuş gribi hastalığına yakalandığını gösterdiğini söylediler. Sağlık Bakanlığı’ndan Dr. Bounlay Phommasack, ölen kadına ilk testlerin ülkesinde yapıldığını, numunelerin doğrulama amacıyla Dünya Sağlık Örgütü laboratuvarına gönderildiğini belirtti. Kadının ölümüyle ülkede ikinci kez kuş gribi vakası görüldüğüne inanılıyor. CUMHURİYET 03 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle