22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 ŞUBAT 2007 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Polis muhbiri Tuncel’in JİTEM’e de çalıştığı yönündeki haber doğrulanmadı AVRUPA GÜRAY ÖZ Y alanlama savaşları ‘Gözünün yaşına bakılmayacak’ ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Hrant Dink’in katil zanlısı Ogün Samast’ın yakalanmasından sonra görüntülenmesi ve bu görüntülerin basın yayın organlarına dağıtılmasının “akıl ve mantık ölçüleriyle bağdaştırılamayacağını, bunun hiçbir görev tanımı içinde kabul edilemeyeceğini” söyledi. TBMM’de konuşan Aksu, “Türkiye bir hukuk devletidir, bütün çalışmalar hukuki zeminde yürütülmektedir. Hiç kimseye müsamaha gösterilmeyecek, kimsenin de gözünün yaşına bakılmayacaktır” dedi. Baronu Bulmak Zanlıyı buldular. Emri vereni buldular. Bir iddiaya göre azmettireni de buldular. Emri verenin ve doğruysa azmettirenin şefini, büyük reisi bulamıyorlar. Büyük reisi bulsalar, baronu bulamayacaklar. Bulamazlar. Çünkü bulmakla bilmek aynı şey değildir. Bulamayız, ama biliyoruz. ??? Bu gibi durumlarda kriminolojinin yöntemlerine güvenerek büyük reis aramanın yararına inanmam ben. Onun yerine büyük haritaya bakmak, “neden” sorusuna yanıt aramak daha verimlidir. Harita, yaşadığımız günlerde biraz karışıktır. Tıpkı 12 Mart’tan, 12 Eylül’den önce olduğu gibidir. Bir adım daha ileri gidelim. O günlerden biraz daha karmaşıktır. Türkiye’nin canına okuyan o iki dönemeçten önce, katiller, azmettirenler, reisler, büyük reisler canla başla çalışıyorlardı. Karmaşayı “çözmeye” niyetli olanlar da pusuda bekliyorlardı. Çözdüler. O yıllarda dışarısı görece sakindi. Fırtına öncesinin “sükuneti” vardı dışarıda. Yaklaşan büyük depremin uğultuları geliyordu. Kulakları hassas olanların gürültüyü hissedenlerin bir bölüğü, kendilerini ve inandıklarını terk etmenin telaşındaydılar. Türkiye her şeye sıfırdan başlamanın sıkıntısıyla insanları asıyor, yeni işkence teknikleri keşfediyordu. ??? Şimdiki durum o günlerin yeniden yaşanması değildir. Biraz daha fazlasıdır. Bugün yaşadıklarımız, deprem sonrasının acımasız üstencilerinin, müteahhitlerinin buldozerlerle dünyayı düzleme operasyonundan bize düşen paydır. Operasyondaki payımızı artırmak istiyorlar! Bizde buna inanan ve “payımız artsın” diye uğraşan çoktur. Yurdumuzu bir belanın orta yerinde yangın yerine çevirmenin ve paylarını artırmanın düşünü kuranları bir kenara yazın. Büyük reis onların içindedir. ??? Ama haritaya biraz daha geriden bakmayı teklif ediyorum ben. Yaşadıklarımız, moderniteyle, uygarlıkla Batı kapitalizminin geçen yüzyılda başlamış kavgasının sonuçlarıdır. Küreselleşmiş kapitalizmin, uygarlığın erdemlerini dikkate alacak hali kalmamıştır. O artık çürüme aşamasındadır ve geçen yüzyılda kazandıklarından daha fazlasını istiyor. Büyük metropollerin, süper güçlerin dişleri iyice sivrilmiştir. Bize uygarlık öğretenler şimdi verdikleri derslerden sıkıldılar. Tüm dünyayı kurtarma misyonlarını sosyalist dünyayı yerle bir ederek gösterdikten sonra, “üstün kültürlerini” yayma hevesine “kültürler çatışması” adını vererek, dillerin ve dinlerin merkezine yönelmişlerdir. Bizim coğrafyadadır gözleri. En büyük yalan, bunu uygarlık adına yaptıklarını söylemeleridir. Gerçekte uygarlıkla ilgileri kalmamıştır. Geçen depremde evlerini terk eden saftiriklerin “Avrupa! Amerika! Batı!” diye çığlık atmalarına aldırmayın siz. Bugün Batı, Irak’ı talan eden, 1 milyon insanın canına kıyan, çocuk askerleri ateşe süren, ellerini ovuşturarak kendine düşecek payı bekleyen Batı’dır. Pek çoğumuzun bu kanlı savaşı, “uygarlığın geriliğe karşı mücadelesi” olarak görmesinin nedeni, uygarlıkla ilişkisini dinin bağnazlığına terk etmiş Doğu ile “uygar” Batı arasında bir savaş gibi görmesindendir. Kavganın dıştan görünüşü ne yazık ki böyledir. İçten içe büyüyen ise, Doğu’nun ve Batı’nın çağdaşlarının bu tuhaf kavgaya direnme çabalarıdır. Çağdaşlık, yaşadığımız ve tüm dünya için ölümcül olabilecek bu krizi, yeni bir ekonomik, sosyal ve politik yapıya yönelerek aşma niyetini ete kemiğe büründürebilmek olacaktır. ??? Ne ilgisi var diyorsunuz belki de. Büyük reisler, baronlar, siyasetin kirli kahramanları bu ortamın figüranlarıdırlar. Onları kriminolojinin yöntemleriyle ortaya çıkaramazsınız. Bu karışık, karmaşık ortamda baronu bulamazsınız. Bilirsiniz, ama bulamazsınız. Büyük baronun koruması altındadır o! eposta: guray.oz@cumhuriyet.com.tr Haber Merkezi ANKA Haber Ajansı’nın dün servise sunduğu haber bomba etkisi yarattı. Ajansın haberinde Hrant Dink cinayetinde azmettirici olduğu iddia edilen polis muhbiri Erhan Tuncel’in polis muhbirliğinden JİTEM’e de çalıştığı için atıldığı ileri sürüldü. Ancak Emniyet dün yaptığı bir açıklamayla bu haberi yalanlandı. Emniyet ile ANKA Haber Ajansı’nı ters düşüren haber özetle şöyle: “Tuncel’in polis muhbirliğinden JİTEM’e de çalıştığı için atıldığını ifade eden İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, ‘Bizden de jandarmadan da para alarak kazancını katlamıştı’ dedi. İstihbarat’taki Yasin Hayal ve grubuna ilişkin yapılan tüm çalışmaları inceleyen müfettişler YİE (Yardımcı İstihbarat Elemanı) olarak kayda ? ANKA ajansının haberini yalanlayan Emniyet Genel Müdürlüğü açıklamasında, “Haberde yer aldığı şekilde İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’e atfen verilen ifadeler doğru değildir” denildi. Akyürek de haberin “uydurma ve mesnetsiz” olduğunu belirterek yasal yollara başvuracağını açıkladı. giren ve olayın azmettiricisi olduğu iddia edilen Erhan Tuncel’e ilişkin kayıtları da mercek altına aldılar. Bu arada Tuncel’in halen İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek tarafından muhbir yapıldığı anlaşılırken 2006 yılının Eylül sonuna kadar da kullanıldığı belirlendi. Tuncel’den alınan bilgilerin sürekli olarak resmi kaynaktan yetkili mercilere aktarıldığını ifade eden Akyürek’e başmüfettişler, ‘Eylül 2006 sonunda muhbirlikten neden attınız’ diye sordu. Akyürek, ‘Görüşmelerde de artık eskisi gibi ciddi bilgiler vermemeye başlayınca şüphelendik. Ardında da telefon trafiğini incelemeye aldık. Aldığımız bilgi ise jandarma istihbarat çıkınca görevine son verdik’ dedi. Bir süre Tuncel’in her iki istihbarat kuruluşunu da idare etmeye çalıştığının altını çizen Akyürek, ‘Atıldıktan sonra Trabzon’daki istihbaratçı arkadaşlara, onlar daha iyi ücret ödüyor gerekçesiyle böyle yaptığını söylemiş. Bizimkiler de yapılan telefon incelemesinde kullandığı numaranın aradığı telefon numaralarının yüzde 70’inin JİTEM’e ait olduğunu bildirdiler’ dedi.” ber Ajansı tarafından bugün (dün), ‘Tuncel Polis Muhbirliğinden, JİTEM’e Çalışınca Atılmış’ başlığıyla servise konulan gerçekleri yansıtmayan haber ile ilgili olarak açıklama yapılmasına gerek duyulmuştur. Haberde yer aldığı şekilde İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’e atfen verilen ifadeler doğru değildir. Atfen yayımlanan ifadelerin gerçeklerle hiçbir ilgisi yoktur.” Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Akyürek de haberin “uydurma ve mesnetsiz” olduğunu belirterek yasal yollara başvuracağını açıkladı. Bu gelişmenin ardından ANKA Haber Ajansı’ndan yapılan açıklamada da şunlar kaydedil di: “Erhan Tuncel’in polis muhbirliğinden jandarma istihbaratı’na da çalıştığı için çıkarıldığına ilişkin haberimize Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından doğru olmadığına ilişkin bir açıklama yapılmıştır. ANKA bilgi kirliliği tartışmalarının yoğunlaştığı bugünlerde yayımladığı haberlerin gerçekliğine azami özeni göstermektedir. Ajansımız kaynağına güvendiği bu haberin bültende kalmasına karar vermiştir.” Güler dava açacak Öte yandan emniyetteki ihmal soruşturması kapsamında görevden alınan İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, müffettişlere verdiği ifadelerin basın yayın organlarında farklı yer aldığını belirterek ifadeleri yansıtanlar ve yayımlayanlar hakkında yargıya başvuracağını açıkladı. Emniyet’ten açıklama Haberin yayımlanmasının ardından Emniyet Genel Müdürlüğü, yazılı bir açıklama yaparak iddiaları yalanladı. Açıklamada şöyle denildi: “Anka Ha Hayal’in cezasına onama istemi TÜRKLÜĞE HAKARET DAVASI ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, gazeteci Hrant Dink cinayetinin azmettiricisi olduğu gerekçesiyle tutuklanan Yasin Hayal’e, 2 yıl önce Trabzon’da McDonald’s’ın kapısına bomba bıraktığı ve 6 kişinin yaralanmasına neden olduğu iddiasıyla Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen 6 yıl 8 aylık cezanın onamasını istedi. Mahkumiyet kararını zamanında Trabzon Başsavcılığı temyiz etmediği için Hayal bu suçlama nedeniyle fazla bir ceza almayacak. Yasin Hayal, yaklaşık 1 yıl tutuklu kaldıktan sonra, tahliye edilmişti. Dink’in yokluğunda duruşma ? Dink ve Karakaşlı’nın TCK’nin 301. maddesi uyarınca yargılandığı davada, mahkeme heyeti Dink’in ölümünü gösterir nüfus kaydının istenmesine karar vererek duruşmayı erteledi. İstanbul Haber Servisi Silahlı saldırıyla katledilen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in Yargıtay’dan usul eksiklikleri nedeniyle dönen ve 6 ay hapse mahkum edildiği “Türklüğe hakaret” davası sürüyor. Dink’in ölümünü gösterir nüfus kaydının istenmesine karar verilerek ertelenen duruşmada, şikâyetçilerin müdahillikleri kaldırıldı. Gazetesinin önünde 19 Ocak’ta öldürülen Hrant Dink ve Agos Gazetesi Sorumlu Yazıişleri Müdürü Karin Karakaşlı’nın TCK’nin 301. maddesi uyarınca yeniden yargılanmalarına başlandı. Hakkında beraat kararı verilen Karakaşlı’nın gelmediği Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya müdahillerden Mehmet Soykan katıldı. Sanıkları ise 36 avukat temsil etti. Avukat Bahri Bayram Belen, ortak hazırladıkları dilekçeyi özetleyerek usul yönünden verilen bozma ilamına uyulmasını istedi. kurumun müdahillikleri yönündeki ara kararın kaldırılmasına hükmetti. Müdahilliği kaldırılan Mehmet Soykan, dinleyicilerin bulunduğu bölüme geçirildi. Duruşma, Nüfus Müdürlüğü’nden Dink’in ölümünü de gösterecek şekilde nüfus kaydı istenmesine karar verilerek 14 Haziran’a ertelendi. Hayal’in yeniden ifadesi alındı ? İstanbul Haber Servisi Hrant Dink cinayetine ilişkin soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcıları Selim Berna Altay ile Fikret Seçen, Tekirdağ “F’’ tipi cezaevine giderek burada tutuklu bulunan Yasin Hayal’in yeniden ifadesine başvurdu. Hayal’in, cezaevinden babasıyla yaptığı telefon görüşmesinde, aynı soruşturma çerçevesinde tutuklanan Erhan Tuncel’e ilişkin yeni iddialar ortaya atması üzerine ifadesi alındığı bildirildi. Hayal’in babasına, “Mahkemede konuşacağım, Tuncel yanacak” dediği ileri sürülmüştü. Trabzon’da geçen yıl öldürülen İtalyan Sancta Maria Kilisesi rahibi Andrea Santoro, ölüm yıldönümünde İskenderun’da da ayinle anıldı. Katolik Kilisesi İskenderun Katedrali’nde önceki akşam düzenlenen ayinde, rahip Santoro için dua edilip dostluk mesajları verildi. Peder Martin Kinetec’in yönettiği ayin yaklaşık bir saat sürdü. Katolik Kilisesi Anadolu Episkoposu Luigi Padovese, İtalyan Katolik Piskoposlar Kurulu Başkanı ve Papa’nın özel temsilcisi kardinal Camillo Ruini’nin de katıldığı Trabzon’daki ayinde olduğu için İskenderun Katedrali’ndeki törene katılmadı. (AKIN BODUR) Santoro için İskenderun’da ayin Hrant Dink’i vuran örgütün eylemcilerinin hafızası sabote edildi Lojistik hattı kesildi mi? MEHMET FARAÇ Gümrükte operasyonlar ? İSTANBUL (AA) İstanbul Gümrük ve Muhafaza Başmüdürü Selahattin Aldemir, İpsala’da bir TIR’a düzenlenen operasyonda 52 kilogram eroin ele geçirildiğini belirtti. Aldemir, operasyonda 12 adet radyatör peteği ile bu peteklerin içine uyuşturucu madde yerleştirmekte kullanılan çeşitli malzemeler bulunduğunu ifade etti. İpsala’da 2 kişinin gözaltına alındığını, İstanbul’da da 1 kişinin arandığı açıklandı. ‘Düşünceyi yargı sınırlandıramaz’ Hrant Dink’e verilen 6 aylık hapis cezasının onaylanmasını eleştiren Belen, Galileo, Hallacı Mansur’u örnek vererek “Düşünce özgürlüğünün mahkeme kararı ile sınırlandırılamayacağına inanıyoruz. Bu yöndeki kararların ileride değişeceğini düşünüyoruz” dedi. Belen, mahkemenin, Yargıtay ilamı doğrultusunda, ihbarcı olması gereken kişilerin davaya katılmaları kararından vazgeçmesini istediklerini kaydetti. Mahkeme yargıcı Hacer Bayraktar, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun bozma ilamına uyulmasına, avukat Kemal Kerinçsiz, 1. Dünya Savaşı’nda Ermeni Çetelerinin Katliamına Uğramış Mağdurlar Derneği’nin de aralarında bulunduğu 15 kişi ve Polislerin rütbe ve terfi kararı ? ANKARA (AA) “Polislerin askerlik hizmetinin fiili çalışma süresinden sayılması sonucu emsallerine göre kıdemli sayılanların, rütbe olarak emsallerini geçemeyeceklerine” ilişkin 5337 sayılı kanun hükmünün yürürlüğünün durdurulmasına ilişkin karar Resmi Gazete’de yayımlandı. CHP’nin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi, söz konusu hükmü iptal etmişti. Trabzon kaynaklı üç saldırının merkezinde, tetikçi Ogün Samast’ın SIM kartları üzerindeki gizem açıklanamazken Yasin Hayal’in, eylemden aylar önce cep telefonu kullanmaktan vazgeçmesi de soru işaretleri taşıyor. Hizbullah’ın pelur kâğıtları, El Kaide’nin ise internet üzerinden haberleştiği dikkate alındığında, Dink’i vuran örgütün iz bırakmama uğruna akıllıca bir lojistik taktik geliştirdiği anlaşılıyor. Böylesi bir organizasyonun sıradan kişilerce yapılamayacağı göz önüne alındığında, eylemin karartıldığı, eylemcilerin hafızasının ise sabote edildiği akla geliyor! O halde bu ince taktiğin ucu nereye uzanıyor? Dink suikastının ardından tetikçi, organizatör ve azmettiriciye rahatlıkla ulaşılması, perde arkasındakileri gizlemeye yönelik örgütsel taktik olarak değerlendirilse de cinayetin uzman kadroların planlamasıyla gerçekleştiği yolunda ilginç ayrıntılar dikkat çekiyor. Şüphesiz bu ayrıntılar, Dink’i vuranların sadece sıradan, lümpen ve sorunlu çocuklar olmadığını, eğitilmiş ve destek verilmiş kıtalar olduğu konusunu da ciddi biçimde gündeme getiriyor. ve gerekirse ağızda çok kısa sürede yok edilebilecek pelur kâğıtlar kullanıyor. Hizbullahçılar, Diyarbakır’da, Batman’da yüzlerce ölüm kararını bu pelur fermanlar üzerinde taşıyor! Örgütün kadroları ve eylem planlarının uzun yıllar çözülememesinin altında işte bu basit ve etkili plan yatıyor. 1520 Kasım 2003’te İstanbul’da 4 bombalı saldırı gerçekleştiren El Kaidecilerin ise haberleşmede birinci planda interneti kullandığı konusundaki çarpıcı bilgiler polis arşivlerinde duruyor. Ne Cell?.. İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ın, “milliyetçi oyuna mantıklı bir yanıt vermekten kaçınıyor. İddiaya göre Samast, Samsun’da gözaltına alındığında üzerinde bir sim kart da ele geçiriliyor. Bu kart tutanaklara 544’lü olarak yazılıyor. Ancak tetikçi, İstanbul’daki sorgusunda 544’lü hattı hiç olmadığını, 538’li bir SIM kart kullandığını anlatıyor. Bu durum tetikçinin SIM kartının değiştirildiği iddialarını yoğunlaştırıyor. Samast cezaevine giderken montunun astarında iki SIM kart daha bulunuyor, ancak bu kartların hem Samsun’da hem de İstanbul’daki sorgulamada nasıl ortaya çıkarılamadığı da açıklanmıyor. Samast’ın cep telefonunun da ? Dink suikastının ardından tetikçi, organizatör ve azmettiriciye rahatlıkla ulaşılması, perde arkasındakileri gizlemeye yönelik örgütsel taktik olarak değerlendirilse de cinayetin uzman kadroların planlamasıyla gerçekleştiği yolunda ilginç ayrıntılar dikkat çekiyor. duygular”, savcının ise “cürüm işlemek için silahlı örgüt” diye nitelediği Trabzon kaynaklı yapılanma ise ilk etapta internet üzerinden haberleşen bir organizasyon gibi görünse de, bu görüntünün yanıltmaca olduğu konusunda ciddi kuşkular bulunuyor. Şüphesiz bu kuşkuların odağında eylemin iki önemli ismi Ogün Samast ile onu yönlendiren Yasin Hayal’in cep telefonu ve SIM kartları üzerindeki gizem duruyor! Örneğin tetikçi Samast’ın kaç tane SIM kartı olduğu konusunda yetkililer kamuele geçirilemediği iddia ediliyor. Bu bilgiler eylemin, telefon hatları ve trafiği konusunda ciddi bir karartma yapıldığını gösteriyor. Ancak, eylemin hafızasının tahrip edildiğine ilişkin çarpıcı bir örnek daha bulunuyor. Yani yanıt arayan çok önemli bir soru daha ortada duruyor. Eylemin kilit ismi Hayal, tetikçi Samast, Erhan Tuncel ve diğer zanlılarla Dink suikastı için aylar öncesinden planlar yaptığına göre haberleşmeyi nasıl sağlıyor? Örneğin Samast suikast öncesinde ankesörlü telefondan ara yarak “Daraldım, içeri girip üç beş gazeteci öldüreyim” dediğinde Hayal’in elinde nasıl bir telefon bulunuyor? Ankesör, sabit telefon ya da cep telefonu olduğu konusu nedense deşilmiyor! Oysa, McDonald’s eylemi öncesinde cep telefonu ve internete aşırı düşkün olan Yasin Hayal’in, Dink suikastından 7 ay kadar önce cep telefonu kullanmaktan vazgeçtiği yolunda ciddi bilgi ve bulgular bulunuyor. Babasının “Cebi yoktu” demesi ve Hayal’in zaman zaman tutuklu zanlı Ahmet İskender’in eylemin karargâhı olarak kullanılan Pelitli beldesindeki kırtasiye dükkânındaki telefondan konuşması da kendisine ait bir cep telefonu olmadığını kanıtlıyor. AKP ÖNERİYİ BEĞENMEDİ ‘301. maddede eskiye dönüş olur’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat, sivil toplum örgütlerinin Türk Ceza Yasası’nın (TCY) 301. maddesiyle ilgili önerisinin “eskiye dönüş” olduğunu belirterek eski 159. maddeden yargılanmayan kimsenin kalmadığını söyledi. Sivil toplum örgütlerinin, 301. maddeyle ilgili olarak “Türklüğü aşağılama” ibaresinin yerine “tahkir ve tezyif” ibaresinin konulması, cezanın üst sınırının 3 yıldan 2 yıla indirilmesi yönündeki önerisi AKP’de beğenilmedi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat, gazetecilerin maddedeki, “Türklüğü alenen aşağılama’’ ifadesi yerine “tahkir ve tezyif’’ ifadesinin önerildiğini anımsatması üzerine, “Bu eskiye dönüş. Eski 159. maddeden yargılanmayan kimse kalmadı bildiğim kadarıyla” dedi. Haberleşme taktikleri Dink suikastı kimilerine basit görünse de iletişim araçları üzerinde yaratılan bir karartmanın da kurbanı oluyor. Suikastın perde arkasına ulaşılmasını engellemek isteyenlerin, eylemcilerin çevresinde iz bırakmayacak dikkat çekici ve henüz saptanamayan haberleşme taktikleri kullandıkları anlaşılıyor! Yasin Hayal, posta güvercinleri ya da Kızılderililerin dumanla haberleşme yöntemini kullanamayacağına göre, geriye örgütün haberleşmede istihbaratçıları da düşündürecek bir yöntem kullandığı olasılığı kalıyor! Birileri tetikçi ve kilit ismin telefonlarına müdahale ederek hem örgütün lojistik hattını kesmiş hem de eylemin hafızasını sabote etmiş oluyor! Bu bulgular bile suikastın arkasında profesyonel bir organizasyon olduğunu açığa vermeye yetiyor! ‘159’dan daha çok yargılama oldu’ “Bunun çözüm olamayacağını mı söylüyorsunuz” sorusu üzerine Dengir Fırat, “O dönemde daha çok kişi yargılandı’’ karşılığını verdi. Fırat, “Daha da ağırlaştırma mı olur bu, geriye gidiş mi’’ sorusuna ise “Adli istatistiklere bakarsanız, ondan yargılanma çok daha fazladır’’ karşılığını verdi. Fırat, maddenin eski 159’a döndürülmek istendiğine işaret ederek o maddeden çok daha fazla düşün ve yazın adamının yargılandığını ve mahkum olduğunu söyledi. Fırat, “Bence orada daha çok muğlaklık ortaya çıkıyor. 159 getiriliyor, eskiye dönüş oluyor. Görmedim ama basından izlediğim kadarıyla, o maddenin geri getirilme talepleri var’’ diye konuştu. Pelurdan ölüm fermanı... Türkiye’de son 10 yılda önemli eylemlere imza atan Hizbullah, kurye sistemini en iyi organize etmiş örgüt olarak öne çıkıyor. İstihbarat örgütlerini bile kıskandıracak bu organizasyon basit ama akıllıca bir sisteme dayanıyor. Hizbullahçılar, örgüt içi haberleşmede uzun yıllar kuryelerin taşıdığı CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle