15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 ŞUBAT 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Sezer, ‘Ulusal çıkarlara ters’ diyerek Petrol Yasası’nın bazı maddelerini veto etti 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Bağımsızlık dersi Ünat Demir Köşk adayı ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Eski Milletvekili Ünat Demir, “cumhurbaşkanı aday adayı olduğunu’’ açıkladı. TBMM’de 15 ve 16. dönemde Muğla milletvekilliği yapan Ünat Demir, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Lokali’nde düzenlediği basın toplantısında, 16 Mayıs tarihine kadar sürecek bir yolculuğa çıktığını belirtti. Demir, 110 milletvekilinin imzasının kendisini aday göstermesi için yeterli olacağını, ancak 542 milletvekilinden oturumu yönetecek başkan hariç 541’inin oyu ile cumhurbaşkanı seçileceğini savundu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Petrol Yasası’nın bazı maddelerini veto etti. Yasada ulusal çıkarların göz ardı edildiğini kaydeden Sezer, devletin petrol ve doğalgaz arama hakkının yabancılara devredildiğine işaret etti. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre Sezer, Türk Petrol Yasası’nı, 2, 4, 19 ve geçici 1. maddelerinin bir kez daha görüşülmesi için TBMM’ye iade etti. İade gerekçesinde anayasanın, kamu yararı, ulusal çıkar ve hukuk devleti niteliğine ilişkin maddelerini anımsatan Sezer, şu uyarılarda bulundu: ? Yasada, ülkemizde üretilen petrol ve doğalgazın bir bölümünün, ulusal güvenlik ve ulusal çıkarlar gereği ülke gereksinimi için ayrılmasını zorunlu kılan bir kurala yer verilmediği saptanmıştır. ? Yasada, devletin petrol ve doğalgaz arama ve işletme hak Nakşi, Fethullahçı Yapı... İnsanın düşleri vardır, umutları; kimi zaman aşkları, hüzünleri... İnsan yaşamın içinde doğruların izini sürer, yanlışların tutsağı olmamak için... İnsan kendi kendisiyle hesaplaşır!.. Uygar toplumlarda yaşamı daha da güzelleştirmek ve çoğaltmak için siyasal erk sığlıklarda değil, daha derinlerde dolaşır... Kaç gündür tartışıyoruz Hrant Dink cinayetini? Ortada henüz bir sonuç yok!.. Ulusal direnci oluşturan Aydınlanma Devrimi’ni yok etmek isteyenlere fırsat doğdu; tarikatların medyadaki uzantıları milliyetçimukaddesatçı ve dinci faşistleri “ulusalcı” olarak gösterip kanlı cinayeti onların üstüne yıkmaya çalıştı ve çalışıyor... Ulusal direnci kırmak için her yolu geçerli kılan düşünce, polis örgütünün “istihbarattan sorumlu” Daire Başkanı’nın “tescilli tarikatçı kimliği”ni görmezden geliyor, Afyonkarahisar Atatürk Stadı’ndaki “dincifaşist” topluluğun “Hepimiz Türk’üz; hepimiz Ogün’üz” diye bağırmalarını yine “ulusalcı”ların üzerine yıkmaya çalışıyor... Devletin duyarlı kuruluşlarında yaklaşık 40 yıldır dincifaşist, tarikatçı yapılanmanın son 5 yıldır “NakşiFethullahçı” çatışmasının ayrımında olmayanlar, bulanık suda balık avlıyorlar... Bu arada şunu da hemen belirteyim: “Dincifaşist ya da milliyetçimukaddesatçılar yüzlerine ulusalcı maskesi takıp ortalıkta dolaşıyorlar...” Devlet içinde örgütlü çete, bu olup bitenleri ellerini ovuşturarak seyrediyor... Siyasal iktidarın sözcülerini dikkatle izlemekte yarar var... ??? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, polis örgütünden jandarmaya dek uzanan “iç güvenlik” çizgisinde nasıl bir kadrolaşma olduğunu, İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’in onaylı “Fethullahçı” kimliği bulunduğunu bilmiyor mu? Bugün “polis örgütü”nde üç yapılanma olduğu gerçek: 1 Irkçılığa dayalı milliyetçi kadro... 2 Fethullahçılar... 3 Nakşiler... Fethullahçı kimliğiyle bilinen Ramazan Akyürek, yaklaşık 20 bin istihbarat polisinin başında... İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ise Nakşi... Durum ortada!.. Başta söyledim: Ulusal direnci oluşturan Aydınlanma Devriminin yok edilip siyasal İslam için uygun taban yaratılması son 5 yılda önemli aşama sağladı. Bu eylem AKP iktidarı döneminde yoğunlaştı. Laik demokratik Cumhuriyetin temel nitelikleri, kurum ve kuruluşlarında dincifaşist kadrolaşma yapıldı. Ulusal birlik ve bütünlüğün dağıtılması için ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin adımları atıldı. ABD Türkiye için ne diyor: “Türkiye Müslüman bir ülke olup laik ve demokratik yapıdadır...” ABD neden Türk ulusunun bireysel temeldeki kimliği olan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığını öne çıkarmıyor da “Müslüman” kimliğini öne çıkarıyor? 1980 öncesi kan gölüne çevrildi Türkiye. O dönem Sovyetler Birliği henüz yıkılmamıştı. Sağsol çatışması adıyla insanlarımız öldürüldü. Kanlı 1 Mayıs’ları yaşadık. O yıllar devlet içindeki çeteler CIA kontrolünde değil miydi? Ya şimdi! ??? Türkiye zor bir dönemden geçiyor... İnsanın düşleri, umutları, doğruları kayboluyor... Bunların yerini kin, nefret ve intikam duyguları alıyor... Yaşam daha da kötüleşiyor!.. Hrant Dink cinayetinin “devlet içindeki çeteler”le ilişki zinciri çözüleceğe benzemiyor... Ogün Samast İstanbul’dan Trabzon’a mı, yoksa Hopa’ya mı gidiyordu? Açıklık kazanmadı!.. Katil Ogün, geçmişte Azerbaycan’a gitmiş miydi? Kamuoyu aydınlatılmıyor!.. Peki Ogün, neden Samsun Otogarı’nda yakalandı? Otobüste, Ogün’ü izleyen, yolcular arasında iki istihbarat elemanı polis var mıydı? Neden Jandarma Bölgesi’nde yakalandı katil Ogün? Az kalsın unutuyordum: 6 Nisan 2005 yılında Trabzon’da TAYAD’lı gençlere linç girişiminde bulunan on bir kişi, 27 Aralık 2006’da yargıca aklanmıştı. Bir TAYAD üyesi Çetin Güven, polislere “Faşist polisler” dediği için 8 ay hapis, 900 YTL para cezasına mahkum edilmişti... Hukukun, işlemediği yerde çeteleşme güç kazanır!.. Anımsatmak istedim!.. ? Cumhurbaşkanı Sezer, Türk Petrol Yasası’nı, 2, 4, 19 ve geçici 1. maddelerinin bir kez daha görüşülmesi için TBMM’ye iade etti. Sezer iade gerekçesinde petrol ve doğalgaz arama haklarının tümüyle yabancılara devrinin ulusal güvenlik açısından getirdiği risklere dikkat çekerek, Kıbrıs Barış Harekâtı’nda Türkiye’ye uygulanan ambargoyu anımsattı. kından vazgeçerek bunu yerli ya da yabancı gerçek ya da tüzelkişiler eliyle yapma amacında olduğu anlaşılmaktadır. Durum böyle olunca, ülkemizde üretilen petrol ve doğalgazın bir kısmının ülke gereksinimi için ayrılmasının, ulusal çıkarlar yönünden önemi daha da belirginlik kazanmaktadır. ğunu duymuştur. Stratejik önemi bu kadar yüksek olan petrolün, tümüyle dışsatım konusu yapılabilmesini olanaklı kılan düzenlemelerin ulusal güvenlik yönünden risk taşıdığı ortadadır. ?Yasada ülke gereksinimi için pay ayrılma zorunluluğunun getirilmemesi, ülkeyi tümüyle uluslararası şirketlerin ya da yabancı devletlerin kararına bırakmak anlamına gelir ki, bu durumu ulusal güvenlikle, ulusal çıkarlarla ve kamu yararıyla bağdaştırmak olanaksızdır. ? Yurtiçi tüketimi karşılamakta yetersiz olan az sayıdaki kaynaktan elde edilen petrol ve doğalgazın tümünün yurtdışına satışına olanak tanınarak, daha sonra ülke gereksiniminin tümünün dışalım yoluyla karşılanmasının ulusal gelire ve ülkemizin uluslararası kriz dönemlerindeki enerji gereksiniminin giderilmesine olumsuz etki yapacağı da açıktır. ‘Bölgecilik güçlenir’ ? İncelenen yasanın “Devlet hissesi” başlıklı 19. maddesinin son fıkrasında, “Karalarda elde edilen devlet hissesinin yüzde 50’si işletme ruhsatının bulunduğu ilin il özel idaresinin açtıracakları hesaba aktarılır” düzenlemesine yer verilmiştir. Devlet payının yarısının işletme ruhsatının bulunduğu ilin özel idare Barış Harekâtı ? Türkiye Cumhuriyeti, Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında ve sonrasında, uygulanan ambargo nedeniyle uçaklarına yakıt bulmakta zorlanınca, ulusal çıkarlarını korumak için 28.03.1983 günlü, 2808 sayılı yasayla yukarıda açıklanan düzenlemeleri yapmak zorunlulu Evin merdivenine C4 koydular ? Yurt Haberler Servisi Şırnak’ın İdil ilçesinde bir evin merdivenlerinin altına cep telefonu düzenekli C4 patlayıcı bırakıldı. A.Y. adlı yurttaş Turgut Özal Mahallesi’nde, evinin merdivenlerinin altına yerleştirilmiş olan şüpheli paket ihbarı yaptı. Olay yerinde inceleme yapan bomba imha ekipleri şüpheli paketin cep telefonu düzenekli C4 patlayıcı olduğunu belirledi. Bomba, uzmanlar tarafından etkisiz hale getirildi. sinin hesabına aktarılması, ülke kaynağının tüm toplumun çıkarı yönünde kullanılması yerine, bir ya da birkaç ilin hizmetine sunulması, petrol zengini iller yaratarak bölgesel dengesizlikleri artıracaktır. Öte yandan, petrol ve doğalgaz üretiminden alınan devlet payının yarısının işletme ruhsatının bulunduğu ilin özel idaresine özgülenmesi, doğal kaynaklar üzerindeki bölgecilik akımlarını besleyecek ve tekil devlet yapısına zarar verecektir. ?Ülke kaynakları ulusun tümüne ilişkindir. Karada elde edilen ve tüm ulusa ilişkin olan petrol ve doğalgaz üretiminden alınan devlet payının yarısının, öteki bölgelerin ve illerin gereksinimi ve devletin mali kaynaklarının, kimi koşullarla yurdun tüm bölge ve illerinin kalkınmasında kullanılması gerektiği göz ardı edilerek doğrudan bir ya da birkaç ile özgülenmesi makul ve adil bir çözüm olarak görülemez. Cumhurbaşkanı’na yanıt ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART Erdoğan laikliği savunup türban yasağını eleştirdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in laiklikle ilgili açıklamalarına tepki gösteren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, anayasanın gerekçesindeki laiklik tanımını benimsediklerini yinelerken “Hukuk devleti olmak başka, yasa devleti olmak başka şeydir. Aslolan, insanların hukukunu korumaktır” diyerek türban yasağını eleştirdi. Erdoğan, dün partisinin grup toplantısında laiklik, derin devlet ve milliyetçilikle ilgili tartışmalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan’ın açıklamaları şöyle: Sezer’e yanıt: Laikliği ayrıştırıcı değil birleştirici bir unsur olarak yaşatıp gelecek kuşaklara taşımak için günlük siyasi tartışmaların üstünde tutmaya büyük özen gösterdik. Hükümet olarak bu sorumluluk şuuruyla cumhuriyet ve ? Laikliği türbana demokrasiyi daha da özgürlük olarak güçlendirmek için çayorumlayan lışmaya devam ediyoErdoğan, “Aslolan ruz. Bizler, 1982 Anainsanların yasası’nın gerekçesinhukukunu de tanımını bulan laiklik tanımını partimiz korumaktır” diyerek olarak benimsemiş, Sezer’in laiklik programımızın içine açıklamalarına yanıt aynen yerleştirmiş buverdi. Başbakan, lunuyoruz. devlet içinde Hukuk ile yasa çeteleşme olarak karıştırılmamalı: tanımladığı derin Hukuk devleti olmak devlet konusunda başka bir şeydir, kaise geçmiş nun devleti olmak bambaşka bir şeydir. hükümetleri Biz her şeyden önce suçlamayı sürdürdü. ülkemizi bir hukuk devleti olarak görmek suretiyle insanların hukukunu koruma bilincine kavuşması noktasında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu anlayış, milleti devlete göre önceleyen bir anlayıştır. Kurumları karşı karşıya getirmeyin: Birileri kalkıp “Milliyetçiliği töhmet altında bırakıyorsunuz” diyor. Yanılıyorsunuz ya da milleti bilerek yanıltıyorsunuz. Hatta çetelerin tam da istediği gibi tehlikeli biçimde kurumları karşı karşıya getiriyorsunuz. Kimse yanlış yapan birkaç kişi üzerinden devletimizin kurumlarını yıpratmaya tevessül etmesin. Derin devlet: Derin devlet dedikleri, devletimizin kurumları değlidir, devletin kendisi hiç değildir. Derin devlet, kurumlar içerisinde kendi anlayışları veya kendi kutsalları adına yetkilerini aşarak hukukun dışına çıkmak suretiyle oluşan çeteleşmelerdir. Birileri bunu alıp “E sen Başbakan’sın, iktidarsın, çöz, bitir bu işi” diyorlar. Kusura bakmayın, bu kadar kolaysa bunca zaman iktidardınız, “gerilla, kontrgerilla” dediniz, ne yaptınız, hiçbir şey. Biz şu anda çomağı soktuk, bundan rahatsız olanların şimdi sesi yükselmeye başladı. Başkan Tekçe’ye ‘tozlu’ mektup ? DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Hakkâri Belediye Başkanı Metin Tekçe’ye içinde toz zerreleri bulunan bir mektup gönderildiği bildirildi. Tekçe’ye gönderilen mektubu açan korumanın hastaneye kaldırılarak gözetim altında tutulduğu belirtildi. Tekçe’nin mektuba ilişkin suç duyurusunda bulunduğu öğrenildi. Milletvekillerine ‘devam’ fırçası ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısının basına kapalı bölümünde Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar TBMM’den geçmesi gereken yasalar olduğunu belirterek, milletvekillerinden genel kurul çalışmalarına katılım konusuna özen göstermelerini istedi. Erdoğan, “CHP’nin her toplantı yeter sayısı ve karar sayısı isteminde sorun çıkıyor, zaman kaybediliyor” dedi. [email protected] Ortadoğu barışı için işbirliği Pakistan Devlet Başkanı Müşerref ve Başbakan Erdoğan, Ortadoğu barışı için ortak girişim başlatma kararı aldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref, çalışma ziyareti için geldiği Ankara’da dün de Başbakan Tayyip Erdoğan’ı ziyaret etti. Görüşme sonrası yapılan basın toplantısında iki lider birbirlerine övgüler yağdırdı. Çalışma ziyareti için önceki gün akşam saatlerinde İran’dan Ankara’ya gelen Pakistan Cumhurbaşkanı Müşerref Başbakanlık Merkez Bina’da Başbakan Erdoğan’la görüştü Müşerref, Ortadoğu ülkeleri ile Müslüman ülkelerde yaşanan krizlere yönelik çözüm önerilerini Erdoğan’a aktardı. İkili, Ortadoğu barışı için ortak bir girişim başlatma kararı aldı. Müşerref, “yakında fiziki sonuçları göreceksiniz” dedi. Pakistan’dan gelen konukların Türkiye için her zaman özel olduğunu belirten Erdoğan, “Zor günlerimizdeki dayanışmamız Pakistan’ı milletimizin kalbinde her zaman özel bir yere koymuştur. Halkımızın arasında kara gün dostluğu var” diye konuştu. Müşerref ’e övgüler düzen Erdoğan, Müşerref’in özellikle terörle mücadelede uluslararası toplumla yaptığı uzlaşmaya değindi. remdeki desteklerinden ötürü Türkiye’ye teşekkür eden Müşerref, “Sizin mutluluğunuz bizim mutluluğumuz, sizin üzüntümüz bizim üzüntümüz” diye konuştu. Müşerref, sık sık “kardeşim” diye hitap ettiği Başbakan Erdoğan’a, “Türkiye’de kalkınma, ilerleme ve refah görüyorum. Kardeşim Sayın Başbakan’ı kutluyorum. Sokağa çıktığımızda bu değişimleri görebiliyoruz. Bu bize de gurur veriyor” dedi. Müşerref’i Başbakanlık Merkez Bina’daki makamında ağırlayan Erdoğan, daha sonra konuğuyla yemek için Resmi Konut’a geçti. Ancak Erdoğan, konuğuyla birlikte Merkez Bina’dan ayrılırken ilginç bir görüntü yaşandı. Erdoğan, kendi makam aracı yerine Pervez Müşerref’i taşıyan Cumhurbaşkanlığı limuzinine bindi. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 ‘Kirli Eller İttifakı’ Öğretmenlik başvuruları ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Personel Genel Müdürü Remzi Kaya, yaptığı açıklamada, ilk atama, açıktan ve kurumlararası atama biçimleriyle öğretmenlik için yapılacak başvuruların, hava koşulları nedeniyle 9 Şubat Cuma günü saat 12.00’ye kadar uzatıldığını anımsattı. Kaya, hava koşulları nedeniyle başvurularını onaylatmak için gelemeyen öğretmen adaylarının bilgilerinin, ilgili il veya ilçe milli eğitim müdürlüğü yetkililerince sisteme aktarılarak başvuru yapmalarının sağlanacağını bildirdi. ‘Beyaz Enerji’ operasyonu kitap oldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Emekli Jandarma Kurmay Kıdemli Albay Aziz Ergen, Jandarma Genel Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanı olarak görev yaptığı dönemde yürütülen “Beyaz Enerji” operasyonuna ilişkin belgeleri kitaplaştırdı. Ergen, kitabın tanıtımı nedeniyle, yayıncısı Kuvayı Milliye Derneği’nin Genel Başkanı Bekir Öztürk ve soruşturmanın yürütüldüğü dönemde Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapan Talat Şalk ile basın toplantısı düzenledi. “Kirli Ellerin İttifakı’’ adlı kitabında, Mavi Akım soruşturması ile terörle mücadele konularına da yer verdiğini belirten Ergen, yalnızca yaşadıklarını ve bunlara ilişkin belgeleri sayfalara aktardığını anlattı. Operasyonun, bir teyp kasetindeki konuşmaların deşifre edilmesinin ardından başladığını anlatan Ergen, “Mavi Akım operasyonunun başlayacağı sırada bazı güçlerin devreye girerek, önlerini kestiğini’’ kaydetti. Ergen, “Operasyon başlarken Cebeci Askeri Mezarlığı’na giderek yemin ettik biz. ‘Sizler bu vatan için canınızı verdiniz, biz de bu yolsuzlukların ortaya çıkması için kendimizi ateşe atıyoruz’ dedik. Biz arkamızdakilere güvenmiştik, büyüklerimize güvenmiştik...’’ diye konuştu. ‘Kardeşim’ diye hitap etti Müşerref de Erdoğan’ın övgü dolu sözlerine, “Her zaman liderler gelip gidebilir, hükümetler değişebilir ama Türkiye ile Pakistan arasındaki kardeşlik sonsuza kadar devam eder” diye yanıt verdi. Ülkesindeki dep Cumhuriyet gazetesinin 27.10.2006 tarihli nüshasının 5. sayfasında; “Paralar AKP’ye aktı” başlıklı haberde, müvekkilime yönelik yer alan; “...YİMPAŞ’ın 2001’de Avustralya’ya 29 milyon Avustralya Doları kredi aktardığını ve bunun belgelendiğini yazıyor. Belgelerden paranın Nakşibendi tarikatı şeyhi Muharrem Coşan’a CEV AP VE DÜZELTME transfer edildiğinin ortaya çıktığını savunan gazete haberinde 17.08.2001 tarihli havale makbuzu bir milyon Avustralya Doları’nın doğrudan Coşan’a aktarıldığını kanıtlıyor...” şeklinde gerçekdışı ifadeler yer almaktadır. Her şeyden önce şunu belirtmek isteriz ki, müvekkilim Muharrem Nureddin Coşan’ın, yurtdışından para toplanması, aktarılması vb. işlerle uzaktan yakından hiçbir ilişkisi olmadığı gibi, bu tür işlerin içinde olanlarla herhangi bir bağlantısı da söz konusu değildir. Söz konusu para ödemesi, YİMPAŞ Australia Co. Ltd.’nin, müvekkilimin sahibi olduğu ve merkezi Avustralya’da bulunan Server Holdings Australia Pty Ltd., isimli şirketten 23.07.2001 tarihinde aldığı, 1 milyon Avustralya Doları tutarındaki borcun geri ödenmesi ile havaledir. İki şirket arasındaki ilişki tamamen resmi ve kayıtlara dayanmaktadır. Müvekkilime bunun dışında ödenen herhangi bir miktar kesinlikle söz konusu değildir. Haberiniz gerçekdışı olmasının yanında, kamuoyunu yanlış bilgilendirmeye yönelik olup kişilik haklarına da aykırıdır. Her türlü hukuki haklarımız saklı kalmak kaydıyla kamuoyunun bilgilerine sunarız. Muharrem Nureddin Coşan Vekili Av. Hasan AKBAY CUMHURİYET 05 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle