14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 ŞUBAT 2007 ÇARŞAMBA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ARADA BİR METİN DEMİRTAŞ Profesör Muammer Aksoy’u Anarken Profesör Muammer Aksoy’un öldürülmesiyle, Türkiye, çok değerli bir laik, demokratik hukuk devleti ve insan hakları savunucusunu kaybetmiştir. Sağlık sorunlarım nedeniyle hocanın mezarı başında yapılan anma toplantısına katılamadığım için üzgünüm. Sigara İçen Çam Ağacı! 1977 yılında Sovyet Yazarlar Birliği Genel Başkanı Nikolay Fedorenko ve Barış Pirhasan’la Kemer’e doğru gidiyoruz. Fedorenko TYS’nin konuğu. Aziz Nesin’in dileği, Belediye Başkanı Selahattin Tonguç’un bilgisiyle TYS ve belediye adına ağırlıyoruz. Fedorenko’nun çevirmenine giriş izni verilmemiş. (MC hükümeti dönemi) Barış Pirhasan çevirmen. Aziz Ağabey’in anlatımıyla Ruslar Türkiye’ye verdikleri önemin bir göstergesi olarak Sovyet Yazarlar Birliği’nin bir üst düzey görevlisi, uluslararası ilişkilerden sorumlu genel başkanını göndermişler. Nikolay Fedorenko, 2. Dünya Savaşı’nda Mao ile Stalin arasında yapılan görüşmenin çevirmeni ve konuşulanların tek tanığı... Ağırlama günlerine bir gün sonra Demirtaş Ceyhun ve bir akşam yemeğine Vedat Türkali de katılıyor. Konuğumuz Akdeniz’e, dağlara, deniz kıyısına değin inen çam ağaçlarının sunduğu güzelliğe hayranlığını dile getiriyor sık sık. Bir ara çam ağacının birinin tepesinden tüten ve çok zor fark edilen ince duman dikkatini çekiyor ve soruyor. Ben şimdi tepesinden duman tüten ağacın gizini nasıl anlatırım ki, Barış çevirip konuğumuza aktarabilsin!.. Barış’a, gülerek ‘Çam ağacı sigara içiyor’ diyorum. O yıllarda arsa genişletmek için çam ağaçlarının dibine gaz dökülür, alevsiz, içten içe yanan ağaç usuldan kururdu. Bu olay dikkat çekince yöntem değiştirildi; köklerine sülfirik asit dökmek gibi şeytanın aklına gelmez bir yöntem keşfedildi. Daha sonra kuruyan ağaçların yerlerinde kasaba WC’lerini andıran beton yapılar görünmeye başladı. ??? 1978 yılında yürekli bir vali atandı Antalya’ya: Güngör Aydın. Kepçelerin başına geçti, yıkımı bizzat yönetti. Yıkım sırasında valinin üstüne saldırtılan deli olayını herkes anımsar. İki namuslu yönetici, Vali G. Aydın ve SayınToguç, 12 Eylül’ün gazabına uğramış arkadaşlarımızdır. Bütün yurtseverler gibi... Çakırlar girişindeki Dünya Çocukları Ormanlığı, o yıl sunduğum bir öneri üzerine Sayın Aydın’ın talimatıyla oluşturulmuştu. Ormanlık, Antalya Orman Müdürlüğü ve Güngör Aydın’ın çocuklara armağanıdır. 12 Eylül’den sonra Lara başta olmak üzere kıyılar ve çam ağaçları yağmalandı, yeşil örtü yer yer beton mezarlığına döndü. Göynük girişinde solda biçimsiz bir duvar gibi yükselen yapı, doğanın böğrüne saplanan, Turgut Özal’dan icazetli ilk ve en kaba hançerdir. Bugün saldırı dağların içlerine doğru yürüyor. Taşocağı adı altında yeni bir yağma! Doyran’daki katliam en somut, en çarpıcı örnek. Artık ne ferman padişahın, ne dağlar bizim. Dağlar parayı bastıranların. ??? 1985 yılında Antalya’da, anıtsal bir çınarın dibine geceleri gizlice asit dökülüyordu. Prof. Tuncay Neyişci ve bir avuç doğa sever, çevresinde halka olup saatlerce eylem yaptık. Çınar can çekişirken yarı canlı, yarı ölü kurtarılabildi. Çınarın yapılacak inşaata bir zararı da yoktu üstelik... 1930 yılında Yalova’da, çınar ağacının dalını kesmemek için yapının altına ray döşetip köşkü yürüten sevgili Atatürk, bizi bağışla! O yıllarda dünyada çevre bilinci diye bir bilinç var mıydı? Kadınyarı Köprüsü’nden uçurumun deniz tarafına, aşağıya bakınca yukarıdan gelen çayla birleşen deniz, gök boncuk gibi dipte ışıldardı. Kadınyarı Uçurumu, Güver Uçurumu’nun kente ulaşmış simgesiydi ve yarları yasemin kokardı. Bugün olduğu gibi çöp atma yeri değildi. Sırtına yapılan inşaat molozlarıyla, milyonlarca yılda oluşmuş doğa harikası, 1970 yılında bir ayda dolduruldu. Hem de saklı gizli değil, bağıra bağıra, bağırta bağırta!.. Halit ÇELENK ürk Hukuk Kurumu Başkanı, Atatürkçü Düşünce derneği kurucu genel başkanı ve Anayasa Hukuku Profesörü Muammer Aksoy, 17 yıl önce Ankara Bahçelievler’de oturduğu apartmanın girişinde evine giderken silahlı bir saldırı sonucu yaşamını yitirdi. Değerli hocamızla yirmi yılı aşkın bir süre Türk Hukuk Kurumu yönetiminde birlikte olduk. O, kurumun genel başkanı idi, ben önceleri yönetim kurulu üyesi, daha sonra 2. başkan olarak yönetimde görev aldım. Yıllar boyunca uyumlu bir biçimde çalışmalarımızı sürdürdük. Evlerimiz birbirine çok yakındı. Kurumdaki toplantılardan sonra çoğu kez birlikte eve dönerdik. Olay günü saldırıyı haber alır almaz evine koşmuştum. Muammer Aksoy, apartmanın girişinde, merdivenin dibinde sırt üstü yerde yatıyordu. Lacivert takım elbisesi ve beyaz gömleği ile kanlar içindeydi. Göğsünden vurulmuştu. O sırada olay yerine gelen emniyet görevlileri tutanak düzenleyerek soruşturmaya başladılar. Dönemin faili meçhul cinayetle T rine bir yenisi eklenmişti. Profesör Muammer Aksoy inançlı, ödünsüz, laik ve demokratik hukuk devletinin yılmaz savunucusu bir anayasa hukukçusu, gerçek bir Atatürkçü idi. En büyük özelliklerinden birisi, çalışmalarında ve özellikle de yazılarındaki titizliğiydi. Yayımladığımız bildirileri hazırlarken noktasına virgülüne varıncaya kadar titizliğini gösterirdi. Onunla çalışmak her açıdan doyurucuydu. 12 Eylül döneminde, hukuksuzluğun kol gezdiği bir ortamda benim hakkımda da Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi’nde yürürlükteki yasalar çiğnenerek düzmece bir dava açılmıştı. Hukuk fakültesi öğrencisi, TKP davasından tutuklu Fethiye Çetin adlı müvekkilemle görüşürken iki astsubay konuşmalarımızı dinlemişler ve görüşmemizi kesmişlerdi. Ben bir tutanak düzenleyerek onlar hakkında şikâyette bulundum. Yasaya aykırı olarak bizi dinleyen ve görüşmemizi engelleyen bu astsubaylar da tutanak düzenlediğimi fark ettikleri için kendilerini suçtan kurtarmak amacıyla ayrı bir tutanak düzenle mişler. Benim tutukluları cezaevi emirlerine karşı direnmeye ve isyana teşvik ettiğimi ileri sürerek karşı bir şikâyette bulunmuşlar. Astsubaylarla birlikte benim hakkımda da bu uydurma şikâyete dayalı bir kamu davası açıldı. Mahkemede beni avukatlar Veli Devecioğlu, Şenal Sarıhan, Refik Ergün, Mehmet Ali Şengül savunurken Ankara Barosu Yönetim Kurulu olayla ilgilendi ve beni o tarihte baro başkanı olan Profesör Muammer Aksoy’un savunmasına karar verdi. Başta Muammer Aksoy olmak üzere tüm savunmanlarım olayın içyüzünü ortaya koymuşlar ve hakkımdaki davanın, astsubayları cezadan kurtarmak için açıldığını ispatlamışlardı. Mahkeme sözüm ona hem benim hem de astsubaylar hakkında beraat kararı vererek sorunu çözmüştü. Aslında ben suç işlememiş olduğuma göre beraat ettirilenler astsubaylardı. Daha sonraki yıllarda müvekkilem Fethiye Çetin tahliye edildi ve hukuk fakültesindeki eğitimini tamamladı. Geçen günlerde menfur bir cinayete kurban giden gazeteci Hrant Dink’in vekâletini üstlendiğini gazetelerde okudum. Profesör Muammer Aksoy’un öldürülmesiyle Türkiye, çok değerli bir laik, demokratik hukuk devleti ve insan hakları savunucusunu kaybetmiştir. Sağlık sorunlarım nedeniyle hocanın mezarı başında yapılan anma toplantısına katılamadığım için üzgünüm. Işıklar içinde yatmasını diliyorum. Tasfiye Sürecinde İller Bankası Gerçeği İller Bankası AŞ Hakkında Kanun Tasarısı geri çekilmelidir. İller Bankası tasfiye edilmemelidir. Tasfiye edilen Belediyeler Fonu’na Genel Bütçe Gelirleri’nden aktarılan yüzde 3’lük pay yeniden uygulamaya konulmalıdır. Denizbank’ı satın alarak Türkiye’ye giren Avrupa ve Amerika deneyimli BelçikaFransa ortaklığı olan Dexia, İller Bankası’nın çalışma alanına girmemelidir. Ali Fahri ÖZTEN Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Genel Başkanı ralık 2006’da Başbakanlık’a gönderilen “İller Bankası AŞ Hakkında Yasa Tasarısı” ile İller Bankası, kamu kurumu niteliğinden çıkarılarak özel ticari şirket haline getirilmek istenmektedir. İller Bankası 1933 yılında kurularak yerel yönetimlerin kamu hizmeti niteliği taşıyan altyapı hizmetlerinin finansmanında mali destek sağlamak ve altyapı yatırımlarında harita, planlama, içme suyu, jeolojik ve jeoteknik hizmetler, kanalizasyon, hizmet binaları, arıtma tesisleri gibi alanlarda hem etüt, proje hem de yapım aşamasında kontrollük hizmetlerinde bulunan kamu kurumlarımızdan biridir. İller Bankası, teknik kadroda harita ve kadastro, inşaat, makine, elektrik, çevre, jeoloji, jeofizik mühendisliği, mimarlık ve şehir plancılığı gibi farklı meslek alanlarını bir araya getirerek tüm belediyelere teknik alanda hizmet sunmaktadır. İller Bankası halen 1180’i teknik personel olmak üzere toplam 3 bin 293 uzman kadro ile çalışmalarını sürdürmektedir. A AÇI MÜMTAZ SOYSAL Yazarımız Mümtaz Soysal tatil nedeniyle yazılarına bir süre ara vermiştir. Bankanın önemi İller Bankası çalışmalarına 3 bin 225 belediye, 81 il özel idaresi ve 16 adet su ve kanalizasyon idaresi olmak üzere 3 bin 322 adet yerel yönetime doğrudan hizmet vermekte, köylere destek olmaya devam etmektedir. Özellikle belediyelerin çok büyük bir çoğunluğunun teknik kadrosu ve donanımının yetersiz olduğu dikkate alındığında tamamlanan tüm altyapı ve üstyapı hizmetlerinde ve gerçekleştirilen kentsel altyapı yatırımlarında İller Bankası’nın önemli rolü göze çarpmaktadır. İller Bankası’nın tasfiye edilmesindeki temel hedef nedir? Asıl sorulması gereken soru budur. Neoliberalizmin savunucularına göre, İller Bankası tasfiye edilmesi gereken bir kamu kuruluşudur. IMF, Dünya Bankası ve uluslararası ticari şirketlerin gözünün Türkiye’deki yerel yönetimler ve hizmet alanları üzerinde olduğu bilinmektedir. Yerel yönetimlerin mühendislik, mimarlık ve altyapı hizmet alanları dikkate alındığında yaklaşık 150 milyar dolarlık bir yatırım alanı olduğu görülmekte GÜZEL SANATLARA BİREBİR HAZIRLIK RESİM YAĞLIBOYA KARAKALEM VE HOBİ AMAÇLI KADIKÖY’DE ATÖLYE ORTAMINDA RESİM DERSİ VERİLİR 0 535 794 09 85 DERSHANE VE KOLEJ DENEYİMLİ BRITISH COUNCIL SERTİFİKALI UZMAN İNGİLİZCE ÖĞRETMENİNDEN KONUŞMA İNGİLİZCESİ, DERSLERE TAKVİYE SINAVLARA HAZIRLIK DERSLERİ SEVDİREREK VE EĞLENDİREREK VERİLİR. 0532 646 62 06 www.ingilizceogren.net dir. İller Bankası’nın bu alanlardaki görevlerinin sona ermesiyle küresel sermayenin boş bırakılmış bu alanlara ulaşması çok daha kolay hale gelecektir. Yasa tasarısının kabul edilmesi halinde, banka hisselerinin satılabileceği, yabancı hisselerinin çoğunlukta olabileceği gündeme gelebilecektir. Bankacılık sektöründe piyasaya giriş Bankacılık Kanunu ile önemli ölçüde engellenmiştir. Bu nedenlerde devir ön plana çıkmaktadır. Denizbank’ı satın alarak Türkiye’ye giren Avrupa ve Amerika deneyimli BelçikaFransa ortaklığı olan Dexia’nın bu yönde bir girişimi olabileceği akıllara mutlaka gelmelidir. İller Bankası’nın ödenmiş sermayesi kamu tüzelkişiliğe sahip belediyelerindir. Yasa tasarısı ile İller Bankası’nın ortakları olan belediyeler ve il özel idarelerinin görüşlerine başvurulmadan, İller Bankası’nın bütün sermayesi Hazine’ye devredilmektedir. İller Bankası’nın ortak idarelerinin rızası olmadan ve bedeli ödenmeden devletleştirilmesi anayasanın 47. maddesine aykırıdır. Anayasanın 47. maddesi müsadere yolunu öngörmemektedir. Halbuki tasarı ile getirilen uygulama zora dayalıdır. Bu süreç, demokratik katılımcılığa ve birlikte yönetme ilkesine aykırıdır. İller Bankası, eskiden kendi tüzüğüne göre kredi verirken artık bankacılık esaslarına göre kredi verecektir. 2006 yılında, piyasadaki en düşük faizli krediyi veren İller Bankası’nın AŞ’ye dönüşmesiyle birlikte, faiz ve kredi oranlarının piyasa seviyesine çekilmesi gerekecektir. Oysa İller Bankası’nın temel amacı, yerel yatırımların düşük faizli krediler ile gerçekleştirilmesini sağlamak, yatırımların gerçekleştirilmesi için yeterli teknik elemana sahip olmayan ve mali durumu yetersiz, dolayısıyla temel belediyecilik hizmetlerini veremeyen belediyelere mali ve teknik destek vermektir. Yerel yönetimlerin yatırımları, bankaca ülke yatırım planları çerçevesinde gerçekleştirilirken yeni oluşum ile belediyeler kendi olanaklarına göre krediborç alarak sürece dahil olacak lardır. Böylece sadece “ödeyebilen alır” yaklaşımı esas alınacaktır. Bu nedenle, altyapı yatırımlarının gerektirdiği büyük bir kaynağa gereksinim duyan küçük belediyelerin bu miktarda kredi alabilmesi olanaksızlaşacaktır. İller Bankası’nın tasfiye edilmesi ile yaratılacak yerel yönetim bankacılığı sisteminde belediyeler “müşteri”, yerel yönetim hizmetleri de “ticari faaliyet alanı” olarak görülmektedir. Faiz kredi oranlarının yükselmesi ile birlikte yabancı finans kuruluşları ile ilişkiler de devreye girecektir. Ayrıca bu süreçte rol oynamayı uman yerel sermaye grupları en başta ezilip yok edileceklerdir. Bankanın tasfiye edilmesiyle yıllardır bu kurumda hizmet veren ve ciddi bir deneyim ve uzmanlığa sahip teknik ve idari personelin her yönüyle mağdur olacağı açıktır. Deneyimli ve öngörüsü yüksek olan bu personelin “havuza” gönderilmesi ve farklı kurumlara dağıtılması ile ülke kalkınması da önemli bir erozyona uğrayacaktır. ce yatırımların maliyetini değil, alınan kredilerin yüksek faizlerini de ödemek zorunda kalacaktır. Fakirleşme kentle birlikte halka yansıyacaktır. Görünen odur ki, bu kârlı alan yerli ve yabancı özel sektöre bırakılmak istenmektedir. Bu görüş de 1980’lerden beri egemen olan neoliberal politikaların bir parçasıdır. Bu görüş, devletin küçülmesini, yani piyasadan çekilmesini öngörmektedir. Küreselleşen sermaye, uluslararası finans kuruluşları, yeni liberal politikalarla gelişmekte olan ülkelerin kamusal hizmet alanına müdahale ederek kâr amacını üst seviyeye çıkarma peşinde koşmaktadır. Ulusal politika değişimi İller Bankası’nın tasfiyesi ulusal politika değişiminin bir göstergesidir. Belediyelerin temel hizmetlerinin kamu hizmeti olarak görüldüğü, kamu hizmetlerinin kamu personeli eli ile verildiği ve hizmetlerde kamu yararının ön plana çıkarıldığı anlayışının tasfiyesi edilmesiyle birlikte bu hizmetlerin piyasalaştırılması ve ticarileştirilmesinin önü de açılmaktadır. Halbuki kamu hizmetlerinin yerel talepler doğrultusunda merkezce koordine edilmesi, finansman desteği sağlanması, teknik kontrollük, yapım ve danışmanlık hizmeti verilmesini sağlayan, birikimli, deneyimli, sosyal devlet anlayışında yer bulan İller Bankası’nın gerçek sorunları üzerinden iyileştirilmesi gerekmektedir. İller Bankası AŞ Hakkında Kanun Tasarısı geri çekilmelidir. İller Bankası tasfiye edilmemelidir. Tasfiye edilen Belediyeler Fonu’na Genel Bütçe Gelirleri’nden aktarılan yüzde 3’lük pay yeniden uygulamaya konulmalıdır. Denizbank’ı satın alarak Türkiye’ye giren Avrupa ve Amerika deneyimli BelçikaFransa ortaklığı olan Dexia, İller Bankası’nın çalışma alanına girmemelidir. Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası olarak, ülkenin gerçeklerinden uzak, sosyal, kültürel ve iktisadi yapısına yabancı bu tür yapısal değişikliklerin ülkemize ve halkımıza yarar getirmeyeceğini bir kez daha ifade ediyoruz. Oda olarak, “Tasfiye Sürecinde İller Bankası Gerçeği” isimli çalışmamızı kamuoyunun bilgisine sunarken kamu yararı ve ülke çıkarları doğrultusunda kamusal görevimizi yerine getirmeyi amaç edindiğimizi de vurgulamak isteriz. OLAĞANÜSTÜ GENEL KURUL İLANI Yönetim Kurulumuzun 05.02.2007 tarih ve 153 sayılı kararı uyarınca; Sendikamızın Olağanüstü Genel Kurulu, aşağıdaki gündemi görüşmek üzere 25 Şubat 2007 tarihinde Konaklar Sokak No: 1 4. Levent’teki Genel Merkez Konferans Salonu’nda Saat: 11.00’de başlayacaktır. Ekseriyet temin edilmediği takdirde ikinci toplantı 04 Mart 2007 günü Saat: 11.00’de aynı adreste, aynı gündemle yapılacaktır. İlgili yasa gereği ilan olunur. TEKGIDAİŞ SENDİKASI GENEL YÖNETİM KURULU Gündem: 1 Yoklama Açılış, 2 Divan Teşekkülü, 3 Saygı Duruşu, 4 Ana Tüzük Değişiklikleri, 5 Bölge Şubelerin Kapatılması, 6 Bazı Şubelerin kapatılması ve/veya birleştirilmesi, 7 Bölge Başkanlıklarının kurulması, 8 Yönetici ücretlerinin yeniden tayin ve tespiti, 9 Kapanış. Bir sonraki aşama özelleştirme İller Bankası gibi bir kurumun tasfiyesi, salt bir örgütlenmenin son bulması anlamına gelmemekte; yerel yönetim mali sisteminin dönüşümüne, yerel yönetim hizmetlerinin merkezi planlama dışına çıkarılarak bireysel yatırım sürecine girmesine işaret etmektedir. Bir sonraki aşamanın da özelleştirme olacağı açıktır. Yerel yönetimlerin merkezden koparılması ve zayıf bırakılması, kendi ayakları üzerinde duramayacak birçok yerel yönetimin mali sermayenin eline düşmesine ve onu beslemesine neden olacaktır. Hazine garantörlüğünde alınan dış borçlar (krediler) ödenemediğinde, Hazine 6183 sayılı yasa çerçevesinde belediye mallarını haczedebilecektir. Bankanın tasfiyesi ile birlikte altyapı hizmetlerinde düşük faizli ve uzun vadeli kredi dönemi bitecektir. Dolayısıyla, bu avantajdan yararlanamayan yerel yönetim hizmetlerinin maliyeti artacaktır. Hizmetlerin artan maliyeti de fiyatlandırmada halka yansıyacaktır. Halk sade Hevesli ve istikrarlıysanız garanti benden... Westminster University ve Premier College sertifikalarına sahip, Londra’da Master Yapmış ÖĞRETMENDEN, BRITISH ENGLISH gramer, iş İngilizcesi, derslere yardımcı, sınavlara hazırlık Acıbadem/İstanbul 0 536 225 07 80 Dosya No: 2006/8882 esas SATILMASINA KARAR VERİLEN TAŞINMAZIN CİNSİ, NİTELİĞİ, KIYMETİ, ADEDİ, ÖNEMLİ ÖZELLİKLERİ: Adana ili, Seyhan ilçesi, Türkocağı Mahallesi 117 ada 3 nolu parsel 18/424 arsa paylı zemin kat 11 nolu Dükkan nitelikli bağımsız bölüm (Adana ili Seyhan ilçesi Türkocağı Mahallesi 24016 (8) Sokak üzerindeki Akdeniz Apartmanı Zemin Kat) olarak görülen gayrimenkulun tamamı satılarak paraya çevrilecektir. İMAR DURUMU : Adana ili Seyhan ilçe Belediyesi Harita Müdürlüğünün 18.08.2006 tarih 582824 sayılı İmar Çapında Türkocağı Mahallesi, 117 ada, 3 parselin şehir imar planında “C3 Dört Katlı Ön Bahçesiz sıra ev yapı nizamı , Merkezi İş alanı” olarak ayrılan alan içinde bulunmaktadır. TAŞINMAZIN ÖZELLİKLERİ: Taşınmaz 3 parsel üzerinde 18/424 arsa paylı zemin kat 11 nolu bağımsız bölüm “dükkan” Akdeniz Apt. Güney Batı kısmında Güney yol cephesi açık olup zemin katta 60 m2 ve eklentisi bodrum katta 60 m2 olmak üzere toplam 120 m2 alanlıdır. Dükkan zemin katta 2 oda ve bodruma inen kısmen profil merdiven olarak ve bodrum kat bir büyük oda olarak düzenlenmiştir. Zeminleri; zemin katta kısmen seramik ve karo mozaik kaplama bodrum kat karo mozaik kaplamadır. Bodrum kat yan duvarları fayans kaplamadır. Yol cephesi aliminyum camekanlıdır. Bağımsız bölüm şehir merkezi yakınında, ticari özellik arzeden bölgede bulunmakta olup, bulunduğu yer mevkii, imar planındaki konumu ve halihazır kullanım şekli, mesahası, kolay satılabilir bölgededir. MUHAMMEN BEDELİ: Söz konusu gayrimenkul 100.000.YTL muhammen bedel üzerinden satılarak paraya çevrilecektir. İİK nın 127. maddesine göre, iş bu satış ilanının tapuda adresi bulunmayan ilgililere ve tebligat yapılamayan ilgililere tebligat yerine kaim olacağı tebliğ olunur. SATIŞ ŞARTLARI : 1 Satış 26/03/2007 Pazartesi günü saat 14:30’dan 14:40’a kadar Adana Adliye Sarayı 4. Kat 407 nolu odada; açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen değerin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak şartiyle 05/04/2007 Perşembe günü aynı yer ve saatte ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilmemişse gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektir. Şu kadar ki arttırma bedelinin malın tahmin edilen bedelinin %40’ını bulması ve satış isteyeninin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaşma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin %20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lâzımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. %18 KDV alıcıya aittir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın tahsil olunacak, bu fark, varsa önce teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilân tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2006/8882 e. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilân olunur. 30.01.2007 (İİKm.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir, *: Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. (Basın: 5682) ADANA 4. İCRA DAİRESİ TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLÂNI CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle