22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 ŞUBAT 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Jandarma sorumluluk bölgesinde geçen yıl şahsa karşı işlenen suç sayısı 108 bin 983 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Suç artışı sorumlu tanımıyor ? Jandarma Genel Komutanlığı’na ait istatistiklerden derlenen verilere göre, bir yılda şahsa karşı işlenen suçlarda yüzde 10, mala karşı işlenen suçlarda ise yüzde 16 oranında artış oldu. ANKARA (AA) Türkiye’nin yüzölçümünün yüzde 91’ine karşılık gelen jandarma sorumluluk bölgesinde, geçen yıl 292 bin 623 asayiş olayı meydana geldi. Jandarma Genel Komutanlığı’na ait istatistiklerden derlenen verilere göre, geçen yıl meydana gelen asayiş olaylarından 108 bin 983’ü şahsa karşı, 183 bin 640’ı ise mala karşı işlenen suçlardan oluştu. Bir önceki yıl ile karşılaştırıldığında, şahsa karşı işlenen suçlarda yüzde 10, mala karşı işlenen suçlarda ise yüzde 16 oranında artış olduğu dikkati çekerken, 2005’te şahsa karşı olaylar 98 bin 741, mala karşı olaylar da 157 bin 640 olarak kayıtlara geçti. Geçen yıl 925 kasten, 971 ihmal sonucu adam öldürme, 205 öldürmeye teşebbüs olayı meydana geldi, 7 bin 915 kasten yaralama, 4 bin 868 ihmal ve kazaen yaralama, 19 bin 702 darp olayı da kayıtlara geçti. “Genel Adap ve Aile Nizamı ile Şahıs Hürriyeti Aleyhine Suçlar’’ kapsamında ise 2006’da 2 bin 618 kız, kadın, erkek kaçırma, 61 çocuk kaçırma, 13 rehin alma, 9 bin 465 tehdit, 2 bin 869 aile fertlerine kötü muamele, 4 bin 113 hakaret ve sövme, 292 müstehcen hareketler, 483 ırza geçme, 354 ırza tasaddi, 98 evlenme vaadiyle kızlık bozma, 236 fuhşa teşvik, kadın ticareti veya aracılık ile 272 kumar oynama ve oynatma olayı gerçekleşti. Yine, geçen yıl 845 kişi mesken masumiyetini ihlal, 21 kişi toplumsal olaylar, 1265 kişi meskun mahalde silah atmak suçlarından adli makamlara sevk edildi. Jandarma bölgesinde geçen yıl 1267 kişi intihar ederken 5 bin 162 kişi ise intihara teşebbüs etti. Şahsa karşı işlenen tasnif dışı suçlara karışanların sayısı ise 28 bin 408 oldu. Bu Ne Hiddet, Ne Celal? Kuzey Irak’taki Kürt yönetiminin, PKK’ye yönelik lojistik desteğini belgeleyen video görüntülerinin Türk Silahlı Kuvvetleri’nin arşivinde bulunmasından daha doğal ne olabilir ki? Bu görüntüleri içeren belgelerin Milli Güvenlik Kurulu’nun geçen hafta yapılan şubat ayı toplantısında, kurul üyelerine gösterileceğinin “Milliyet” gazetesinde haber olarak yer almasını Başbakan niçin vatan hainliği olarak değerlendirdi? MGK toplantılarının gizli olması ile o toplantılardan birisine, devletin önemli kurumları tarafından görüşüleceği herkes tarafından bilinen ve beklenen bir “gündem maddesi” ile ilgili belgeler sunulacağının yazılmış olmasını, vatan hainliği sayabilmek, bence daha çok medyaya topluca gözdağı vermek için bulunan bahane olmalıdır. Mart 2007’ye girerken Erdoğan, öyle görülüyor ki, iki ay sonra yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili tartışmaların giderek çoğalacağını da düşünerek medyayı bugün olduğundan daha da çok sindirmek istiyor. Erdoğan’ın son MGK toplantısından çıkar çıkmaz, önceden planlanmış Suudi Arabistan gezisi nedeni ile havaalanında yaptığı açıklamada yüzüne yansımasını engelleyemediği gerginliğin yanı sıra, söylediklerini bir mantık kalıbına sığdıramadım. Vatan hainliği ile suçlanan meslektaşımızın önüne, medya kuruluşlarının ve gazetecilerin bir koruma kalkanı oluşturmasını bekledim. Beklentim boşuna oldu ve Fikret Bila, dün kendisini savunmak zorunda kaldı. İnsafsız bir suçlama ‘Devlet aleyhine işlenen suçlar’ “Devlet Aleyhine İşlenen Suçlar’’da ise 861 olayda kolluk kuvvetlerine hakaret, mukavemet darp ve saldırı olurken jandarma bölgesinde 90 rüşvet, 15 zimmet ve 12 irtikap olayına müdahale edildi. Devlet memurlarına hakaret, mukavemet ve saldırı suçunu 484 kişi işlerken, hükümet emirlerine muhalefet suçunu işleyenlerin sayısı ise 15 bin 93 olarak gerçekleşti. Sobadan sızan gaz bir aileyi yok etti ? BAYBURT (AA) Bayburt merkeze bağlı Zahit Mahallesi’nde aynı aileden 5 kişi, sobadan sızan karbonmonoksit gazından zehirlenerek öldü. Olay, Bayburt Devlet Hastanesi’nde temizlikçi olan Sebahattin Bayramoğlu’nun işe gitmemesi üzerine ortaya çıktı. Yakınlarının, bulduğu Sebahattin ve Zübeyde Bayramoğlu ile 3 çocuklarının cesetleri morga kaldırıldı. Saldırının arkasında belediye başkanı ve bazı gazetecilerin bulunduğu öne sürüldü Diziye karşı kışkırtma Başbakan, böylesine haksız ve daha da önemlisi insafsız bir suçlamayı resmileştirecek midir? Bence, Esenboğa Havaalanı’ndaki açıklamasından sonra, gerekli suç duyurusunu yapmalı öylece demokrasiyi nasıl işine geldiği gibi anladığını da açığa çıkartmış olmalıdır . Korumakla yükümlü olduğu sınırlardaki düşman çetelerinin nasıl silahlandığı ve hangi ülkeler tarafından nasıl lojistik desteklerle himaye edildiğini Silahlı Kuvvetlerimiz belgelemiş ise, aklı olan bir yönetimin bu belgeleri içeren videoları dünyanın en ünlü televizyon kuruluşlarında yayımlatmak amacı ile kendi tanıtım örgütlerini çoktan harekete geçirmesi gerekmez mi? Başbakan bugüne kadar böyle bir çalışmanın niçin yapılmadığının hesabını soracağına, bu doğrultuda devletin en önemli görevlilerinin yer aldığı bir toplantıya görüntülü bilgi sunulacağı haberine yer veren gazeteyi de, gazeteciyi de sindirme yöntemini kullanmaktan söz ediyor. Bizim medyamızı da, iletişim özgürlüğü denilince sadece 301. madde ilgilendirdiği için olmalı, Erdoğan’ın son açıklamaları hiç mi tasalandırmıyor?.. Faks: 0 212 677 08 21 obirgit?ekolay.net Sanatçıları kullanıyordu ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara’da işadamlarını telefonla arayarak kendisini Eşref Kolçak olarak tanıtan ve “zor durumda olduğunu belirttiği bir sanatçının jübilesi için 120 YTL’ye davetiye satmak istediği” öğrenilen Ali A. gözaltına alındı. Söz konusu kişinin İstanbul’da Ekrem Bora adını kullanarak işadamlarından 100 bin YTL topladığı öğrenildi. Yeşilçam’da figüranlık yaptığı belirtilen Ali A’nın emniyetteki ifadesinin ardından serbest bırakılacağı bildirildi. SKANDAL CD SORUŞTURMASI Antalya’da ‘Usame’ hayranı eğitimci GÜRSU KUNT Açıklama ? İstanbul Haber Servisi Gazetemizin 24 Şubat Cumartesi günkü sayısında “Taksim’de canlı bomba paniği” başlığıyla yayımlanan haberde adı geçen Volkan D’nin ailesi yaptığı açıklamada, çocuklarının canlı bomba olmadığını, yanlış anlaşıldığını belirterek “Volkan D’nin Taksim metrosu girişinde güvenlikçiler tarafından alıkonularak polise teslim edildiği ve karakola götürüldüğünü, darp edildiğini ancak yanında bomba değil maytap ve havai fişek bulunduğunu” ifade etti. ‘Yaralı Yürek’ adlı dizinin çekim ekibi ve oyuncularına yapılan saldırıyla ilgili olarak gözaltına alınan 7 kişiden 6’sı tutuklanırken 1 kişi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Saldırıya karşı birçok sivil toplum örgütünden kınama mesajları yayımlanırken dizi ekibinin kaldığı otel polis korumasına alındı. ŞANLIURFA/ İSTANBUL (Cumhuriyet) Şanlıurfa’da çekimi yapılan ve töre cinayetlerinin eleştirildiği “Yaralı Yürek” adlı televizyon dizisinin setini basılmasına yönelik tepkiler sürüyor. Diziye yönelik aralarında Şanlıurfa Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba ve bazı gazetecilerin de bulunduğu bir grup tarafından kışkırtma kampanyası düzenlendiği savunuldu. İstanbul’da Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği (SİNEBİR), Film Yönetmenleri Derneği (FİLMYÖN), Senaryo Yazarları Derneği (SENDER), Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği (ÇASOD), Sinema Emekçileri Sendikası (SİNESEN) ve Sinema Oyuncuları Derneği (SODER) ortak bir basın açıklaması yaptı. Yeni Melek Gösteri Merkezi’ndeki toplantıda Çağan Irmak ve Nur Sürer’in okuduğu açıklamada diziye karşı bir süreden beri sistemli bir kışkırtma yapıldığı vurgulandı. Bildiride “ülkücü’’ olduklarını söyleyen 4050 kişilik bir grubun, Kapaklı: Olay saptırılıyor Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) Yönetim Kurulu Üyesi ve GAP Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Kemal Kapaklı yaptığı yazılı açıklamada, saldırının bazı yayın kuruluşları ve yapımcı firma tarafından saptırıldığını savundu. Yüz binlerce Urfalının aynı düşüncede olduğunu ileri süren Kapaklı, açıklamasında ‘“Şanlıurfalı olarak, insanımızı rencide eden bir yapımın gerçekleştirilmesine izin vermeyeceğiz. Bunu güç kullanarak değil, manevi baskı yaparak, maddi desteği çekerek ve yasal yollarla gerçekleştireceğiz” ifadelerine yer verdi. Kapaklı, “Baskını şiddetle kınadığımız gibi, gerçeği saptırma gayreti içinde olan yayın kuruluşlarını da kınıyoruz” diye konuştu. dizinin setini basarak yönetmenler Özer Kızıltan ve Celal Çimen’i hastanelik ettikleri anımsatılarak “Kızıltan’dan alınan bilgiye göre ‘töre cinayeti ve kadına yönelik şiddeti’ ele alan diziye karşı bir süreden beri Şanlıurfa Belediye Başkanı, Ticaret Odası Başkanı, gazeteci Kemal Kapaklı ve CHP il yönetimi sistemli bir kışkırtma içindeydi. Filmin Şanlıurfa’yı ve Şanlıurfalıyı kötü gösterdiği iddiasıyla başlayan kışkırtma bu saldırıyla sonuçlandı” denildi. Tüm Türkiye’de tüm şiddet ve linç kültürünün yayıldığına dikkat çekilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Burada ev sahipleri misafiri öldüresiye dövecek kadar çivisi çıkmış her şeyin. Buradan kendilerine soruyoruz: Şanlıurfa Belediye Başkanı ve vali başta DÜZELTME ? Gazetemizin 25 Şubat 2007 Pazar günkü sayısının 6. sayfasında yer alan “Sosyal devlet bitti, istismar arttı” başlıklı haberde “Türkiye çocuk istismarında nerede duruyor” konulu konferansın konuşmacılarından Prof. Dr. Nilüfer Narlı’nın ifadeleri yanlış aktarılmıştır. Haberde Narlı’dan aktarılan “İstismara uğrayan çocukların 10’u çalışıyor, bunların yüzde 61’inin erkek, yüzde 38’inin ise kız çocuğu olduğunu kaydetti” ifadelerini “Çalışan çocuklar istismar ve şiddete maruz kalabilecek risk grubunda. ILO raporuna göre 716 yaşındaki çocukların yüzde 10’u çalışıyor ve bu çalışan çocukların yüzde 61’i erkek, yüzde 38’i kız” şeklinde düzeltir, özür dileriz. olmak üzere ilin bütün ileri gelenleri, mutlu musunuz şimdi? Siz kendi toplumunuzu tanımıyor musunuz? Şanlıurfa sahipsiz mi? Orada bir film setinin güvenliğinden kim sorumlu? Sizin adınıza ne üzücü ki, dünden beri gelen özür telefonlarınızın hiçbir kıymeti yok. Belediye başkanı başta olmak üzere bütün Şanlıurfa ileri gelenleri, sinema dünyasından ve Türkiye’den özür dilemelidir. Meslektaşlarımıza karşı girişilen bu şiddet eyleminin sürmesi halinde bundan sonraki tepkilerimizin en az yarattığımız filmler kadar etkili olacağının kamuoyu tarafından bilinmesini istiyoruz.’’ Saldırıda yaralanan yönetmen yardımcısı Celal Çimen ise çekimlere kısa süre ara verdiklerini belirterek “Bu öykünün anlatılmasına kimse engel olamayacak. Nerede çekilecek, ne şekil devam edecek orasını bilmiyorum. Ama dizinin senaryosunda değişiklik olmayacak” diye konuştu. mehmet?cumhuriyet.com.tr ANTALYA Çarşaflı çocuk fotoğrafı ve anne karnındaki bir bebeğin Allah’la diyaloğunun yer aldığı CD’nin hazırlandığı Antalya Rehberlik ve Araştırma Merkezi’ne vekaleten atanan müdür Mustafa Sarı, müdür yardımcısı Bahadır Özgülen ve CD’yi hazırlayan Fatime Kılınç, Feray Özen, Sinem Mutlu, Meltem Ökte, Sibel Bodur görevden alındı. Oğluna “Musab Usame” adını koyduğu ortaya çıkan Sarı’nın makamında sürekli ilahiler dinlediği ve daha önce müdürlük yaptığı lisenin öğrencilerini namaza götürdüğü öne sürüldü. Sarı ise “Herkes çocuğuna isim verme özgürlüğüne sahip. Bu ismi seçmemde kendime göre tercihlerim olabilir. Ayrıca öğrencileri topluca namaza götürdüğümü de ben yeni öğrendim” dedi. CD’de yer alan çarşaflı kız çocuğu fotoğrafıyla ilgili daha önce “Karanlıklar içinde kız çocuğu görüntüsü” açıklamasını yapan Milli Eğitim Müdürü Osman Nuri Gülay da, “O tarihte Soruşturma devam ettiği için değerlendirme yapmaktan kaçınmıştım” dedi. ENTERNET / MEHMET SUCU Önce kentlerdeki vahşi sokak teröründen korkar olduk. Kapkaç, hırsızlık, tinerciler ve daha birçokları yaşantımıza karabasan gibi çöktü. Sokaklarda yürümenin güvenli olmadığı, çantalarımıza sıkı sıkı sarılarak dolaştığımız, ev kapılarının çelik kapılarla değiştirildiği günleri yaşar olduk. Metropollerde en çok satılan ürünlerden birisinin biber gazı spreyi olduğu belirtiliyor. Hani neredeyse İstanbul’un bazı sokakları Harlem’i aratmaz oldu. Büyük kentlerin suç cenneti olmasının ardından polisiye önlemler arttırılmaya başlandı. Mobese adı altında kentin hemen her tarafı kameralarla donatıldı. Artık attığınız her adım büyük birader tarafından izleniyor. Neredey Medya Bizi Eğitiyor mu? se tüm özel kurumlar ve okullar özel güvenlik şirketleri ile çalışır oldu. Sokak terörü arttıkça güvenlik şirketi sayısı da artmaya başladı. İkisi de birbiriyle bağlantılı olarak büyüdü. Plansız kentleşme, bozuk gelir dağılımı ve hızlı nüfus artışı kentleri suç cangılı haline getiriyor. Kentlerin kültürü yavaş yavaş değişiyor. Küreselleşmenin dayattığı yeni kültür sokaklarda kendini hissettiriyor. Televizyonlarda suç sıradanlaştıkça, ceza almadıkça, yaratılan sanal dünya daha da bir gerçek olmaya başlıyor. Liselerde her sınıfta yeni yeni Polat Alemdarlar türüyor. Evinizin önündeki sokağa yeni bir otopark mafyası sahip çıkıyor. Vergi kaçırmamak enayilik sayılıyor. En kolaycı köşe dönme yöntemleri varken çalışmanın erdemine inanmak safdillik sayılıyor. Yargı kararları gecikince insanlar kendi adaletini uygulamaya başlıyor. Gazetelerin magazin sayfalarını süsleyen dedikodular ve aşk öykülerinin kahramanları sanatçı olarak anılıyor. Çıkardıkları tüm gürültüye karşın gittikleri her yerde özlemle onun gibi olmak isteyenler tarafından kutsanıyor ve yüceltiliyorlar. Bu toprakların gerçek sanatçıları ise tuvale sürecek boyayı almakta zorlanıyor. Ama onlardan bahsetmek ne yazık ki rating ve tiraj getirmiyor. Medya kendi yarattığı sanal dünyayı gerçekliğe dönüştürmekte o denli mahir ki, bir dönemin usta kalemlerinin büyük sanatçı diye bahsettiği kişilerin yarattığı en ufak bir eser olmadığını görüyoruz. Her hafta sonu on binlerce insan, mabetlerinde toplanıp hep birlikte ayin yapıyorlar. İki renkli formalar giyen modern zaman gladyatörlerinin yeşil sahalar üzerindeki kavgasını izliyorlar. Ve hep bir ağızdan modern zaman rahiplerini kutsayan sloganlar atıyorlar. Televizyonlardan onları izleyenler sevinç lerini havaya ateş ederek belirtiyorlar. Bu arada ölen olurmuş ne gam... Her hafta başı endüstriyel spor mabetlerinde yaşanan ayinlerin yorumları belleklerimize kazınıyor. Bir hafta sonra yeniden aynı döngü yaşanıyor. Bir kıyamet arabasının içinde bilinmez bir rotada hepimiz yolculuk yapıyoruz. Yolu değiştirmek gibi bir kaygımız olmadığı gibi, yolculuğun vahşi havasına kendimizi kaptırmamız isteniyor. Mahşerin beş atlısının çektiği arabanın yolunu ise medya çiziyor. Biz sadece izliyor, izliyoruz.. Bizden istenen davranış değişikliklerini yapıyor ve gözümüzü yumuyoruz. Soru şu: Medya bizi eğitiyor mu? Yanıt basit: Eğitim kısaca davranış değişikliğidir. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle