10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 ŞUBAT 2007 PAZAR 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y Y Y B Y Y Y Y Y 7 7 12 13 14 17 17 16 11 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y B B B B Y 11 13 13 13 8 6 5 3 15 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y 16 Y 17 B 9 Y 12 B 9 B 9 PB 0 PB 2 S 2 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey ve doğu kesimleri parçalı çok bulutlu, Orta Karadeniz’in doğusu, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu, Güneydoğu Anadolu’nun doğusu ile Sıvas çevreleri yağışlı, diğer yerler az bulutlu geçecek. Yağışlar kıyılarda yağmur, iç kesimlerde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo B 1 Helsinki B 1 Stockholm B 2 Londra PB 12 Amsterdam B 13 Brüksel B 12 Paris B 13 Bonn PB 7 Münih B 8 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih B PB Y PB Y Y PB Y B 7 7 22 6 5 8 16 13 12 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı PB 10 Y 14 K 4 Y 18 PB 9 PB 12 PB 12 Y 20 Y 15 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu HOLLYWOOD’DA ÇEKİLECEK OHSAD Başkanı Yıldırım: Hastayı anlamayan bir hekim nasıl yararlı olacak? GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Ermeni iddialarına filmle yanıt BAHADIR SELİM DİLEK İthal hekime özeller de karşı OLCAY BÜYÜKTAŞ ANKARA ABD Temsilciler Meclisi’ndeki sözde Ermeni soykırımına ilişkin tasarı, Ankara’yı bu konuda farklı çıkış yolları aramaya yöneltti. Uzun bir süreden bu yana Türkiye’nin finanse etmesiyle, 1915 olaylarını “Soykırım olmamıştır” temasıyla anlatacak bir filmin çekilmesi üzerinde tartışmalar yapılırken, şimdi, Türk halkının hoşgörüsünü yansıtacak “Türkiye, 2. Dünya Savaşı sırasında Paris’teki Yahudileri Nazilerin elinden kurtardı” temalı film çekilmesi kararı alındı. Daha önce Kurtlar Vadisi’ni çeken yapımcı şirketin üstleneceği film, 1939 yılı sonrasında 2. Dünya Savaşı döneminde Türkiye’nin Paris Büyükelçisi Behiç Erkin’in Fransız Yahudilerini Nazi soykırımından kurtarmak için yaptıklarını konu alacak. Erkin’in, Nazilerin hedefi olan Yahudileri Türk vatandaşı yaparak, Fransa’dan kaçmalarına yardım etmesini anlatacak olan filmde, bir Türk diplomatın o dönemde binlerce insanın yaşamını nasıl kurtardığına vurgu yapılacak. Almanya’nın, Fransa’yı işgali ile birlikte Erkin hem Hitler’e hem de Hitler işbirlikçisi Fransız hükümetine karşı çıkmış, Fransa’da yaşayan ve soykırım kurbanı olacak 18 bin 200 Fransız Yahudisine Türk pasaportu vererek, yaşamlarını kurtarmıştı. Ancak film çekilmeden önce Erkin’in yaşamını anlatan “Büyükelçi” isimli bir kitap projelendirildi ve bu kitabın basım işlemi geçen hafta tamamlandı. Bu kitabın tanıtımı ve gerekli halkla ilişkiler faaliyetlerinin gerçekleştirilmesinden sonra da Erkin’in yaşamını ve Paris’te Yahudileri nasıl kurtardığını ele alacak bir de belgesel çekilecek. Belgeselin ardından geniş bütçeli prodüksiyon için düğmeye basılacak. Finansmanın büyük bölümünü Türkiye’nin karşılayacağı belgesel ve film için yapımcılar da şimdiden belirlendi. Belgeselin yapımcılığını, Filmacass Film Production, Hollywood sinema filmininkini ise BMH Worldwide Entertainment üstlenecek. BMH Worldwide daha önce de Kurtlar VadisiIrak’ı çekmişti. Projelendirme sürerken, Erkin’in yaşamlarını kurtardığı ve halen hayatta olan Yahudiler de İsrail’de aranmaya başlandı. Bunun için İsrail hükümeti de devreye girdi. Türk Tabipleri Birliği’nin karşı çıktığı ithal hekimlere özel sağlık kuruluşları da sıcak bakmıyor. Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) Genel Sekreteri Yaşar Yıldırım, kamuda çalışmaları şimdilik mümkün olmayan, ancak özel sektörde çalışabilecek hekimler için, özel sektör olarak hükümetten böyle bir talepleri olmadığını dile getirdi. Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Yıldırım, kendilerinden fikir alınmadığını açıkladı. Yaşar Yıldırım, söz konusu yasanın özellikle Körfez ülkelerinin Türkiye’deki sağlık yatırımları için çıkarıldığının da altını çizdi. Tıpta lisanın çok önemli olduğunu vurgulayan Yıldırım, Türkçe konuşan insanların bile zaman zaman şikayetlerini çok zor anlattığına ‘AKP’NİN İDDİALARI GERÇEĞİ YANSITMIYOR’ Türk Tabipleri Birliği’nin söz konusu yasayı protesto etmek amacıyla önümüzdeki günlerde bir dizi eylem yapmaya hazırlandığını söyleyen İstanbul Tabip Odası Divan Kurulu üyesi Güray Kılıç da AKP hükümetinin gerek Doğu ve Güneydoğu’daki hekim açığını gidermek, gerekse Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde dolaşım serbestisini sağlamayı amaçladıkları iddialarının da asılsız olduğunu belirtti. Söz konusu yasadan bağımdikkat çekerek “Jinekolojik bir olay için gelmiş bir hasta, en mahrem sıkıntılarını dil bilmeyen bir hekime nasıl anlatacak” dedi. sız olarak 657 sayılı Kamu Personel Yasası’nın yabancıların çalışmasına izin vermediğini hatırlatan Kılıç, tam da Avrupa Birliği’nin Türkiye için işgücünün serbest dolaşım hakkına çekince koymayı dillendirdiği bir sırada yasanın çıkarılmış olmasının bu iddiayı geçersiz kıldığını ifade etti. Güray Kılıç, yasanın, özel sağlık alanındaki hekim gereksinimini karşılamak ve ücretleri düşürmek için yapıldığını da sözlerine ekledi. leşik Arap Emirlikleri, Körfez ülkeri ve Dubai menşeli yatırımların yapılacağı biliniyor. İçinde sağlık ünitelerinin de bulunduğu 5 milyar dolarlık kompleks yatırımlardan söz ediliyor. Buralara gelecek yabancılar için çıkarılmış bir yasa olduğunu düşünüyorum” dedi. Yabancı yatırımlar için OHSAD Genel Sekreteri Yıldırım, Sağlık Bakanlığı’nın, hekimlerin tam gün çalışması ko nusunda ısrarlı tavrından dolayı patoloji, hematoloji, çocuk cerrahisi gibi belli alanlarda hekim açığı ortaya çıktığı bilgisini vererek ithal hekimlerin de bu konuda çözüm olmayacağını savundu. Söz konusu yasanın özellikle yabancı yatırımcılar için çıkarılmış olacağını söyleyen Yaşar Yıldırım, “Başta Bir AKP ilahiyatçı için çalıştı ? Baştarafı 1. Sayfada 6 bin konutluk Ispartakule, 8 ile 15 katlı 9 blok tipi 66 ve 244 metrekare arasında dairelerden oluşuyor. Ispartakule satışları başladı İstanbul Haber Servisi Başbakanlık Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) katılımıyla Fideltus ve Öztaş tarafından toplam dokuz bloktan oluşacak “Ispartakule” adıyla yeni bir proje hazırlandı. Bahçeşehir yakınlarında hayata geçirilecek “Ispartakule”de 1. etapta 624 konut, metrekaresi 1.415 YTL’den başlayan fiyatlarla satışa sunuldu. Ispartakule yapımı tamamlandığında Avrupa standartlarına ve deprem yönetmeliğine uygun güvenli bir yerleşim birimi olduğu kadar, sinemalar, restoranlar, süper marketler, mağazalar, restoranlar, kafeler, kapalı çocuk oyun alanları ile sosyal hayatın tüm ihtiyaçlarını karşılamayı hedefliyor. 12 ay içerisinde yapımının tamamlanması beklenen Ispartakule’nin, ulaşım sorunları başta olmak üzere yaşamı kolaylaştıracak detaylara da yanıt vermesi düşünülüyor. Daire fiyatlar ise şöyle: “1+1 daireler için: 66.33 metrekare 103. 069 YTL, 72.58 metrekare 119. 802 YTL, 2+1 daireler için: 98.68 metrekare 143. 069 YTL, 133.92 metrekare ise 210. 792 YTL, 3+1 daireler için 135.47 metrekare 201. 584 YTL, 197.10 metre kare 4+1 daireler ise 314. 356 YTL.’’ Ispartakule Mahmutbey gişelerine 10, Taksim’e 25, Bakırköy sahile ise 20 km. mesafede. IŞIL ÖZGENTÜRK Türk medyası çok erkektir ? Baştarafı Arka Sayfa’da hakları için, çocuk hakları için, farklı cinsel tercihlerinden ötürü aşağılanan grupların yaşam kalitesini yükseltmek için, sakatların biraz daha çok sokağa çıkmaları için, dostluk için, barış için mücadele eden tüm sivil toplum kuruluşları kadınların. Binlerce kadın bu kuruluşlarda hiçbir çıkar gözetmeksizin emeğini, yaratıcılığını ve zamanını veriyor. Öte yandan kadınlar meraklılar, erkek egosuna sahip olmadıkları için bildikleriyle yetinmiyorlar, öğrenmeye çalışıyorlar ve öğrendiklerini, gülerek eğlenen başkalarına aktarıyorlar. Şöyle bir önerim var, sadece İstanbul’daki sivil toplum örgütlerinde gönüllü çalışan kadın ve erkek sayısını ortaya çıkaralım, ben şimdiden söyleyeyim yüzde 99 gibi bir oranla kadınlar fazla çıkacak, peki bunların içinde şu çok akil erkeklerin tartıştığı konuları bilen yok mu? Var.. hem de nasıl, hem de ne donanımlı... Şimdi diyelim milliyetçilik tartışılacak, tamam.. tartışmaların en önemli yanı hiç kuşkusuz yeni çözüm yolları üretilmesidir. Diyelim ki konu milliyetçilik. Ağaç yaşken eğilir diye iyi bir atasözü var.. o zaman çocuklarımıza nasıl bir eğitim uygulamalıyız ki, farklılıkları doğal ve olması gereken olarak görsünler ve öyle büyüsünler. Bunun için Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı’nın (KDEV) uygulamalı olarak başlattığı “Farklılıkların kabul edilmesi” başlıklı bir eğitim programı var. Üstelik bu eğitim anaokulundan başlıyor. Vakıf, mahalleleri örgütleyip annelerin gönüllü çalıştığı mahalle yuvaları kuruyor ve bu yuvalarda ilk öğrenilen, “Herkes farklıdır ve eşittir” cümlesi oluyor. Şimdi siz, hiç bu konuda uzman birinden herhangi bir tartışma programında bir şeyler öğrendiniz mi? Hayır, çünkü sadece ünlüler ve elbette akil erkekler oralarda olurlar ve artık eskimiş büyük büyük sözleri bir marifetmiş gibi yinelerler. Gene TürkYunan kadınların ortak kurduğu WINPEACE adlı bir dernek var. Bu derneğin işi TürkYunan dostluğunu kadınlar ve çocuklar aracılığıyla desteklemek. Benden söylemesi.. acayip iyi ve gerçekçi işler yapıyorlar; hani birilerinin aklına şöhretler ve erkeklerden oluşan konular yerine bizzat bu işlerle ilgilenenlerle alternatif bir program yapmak gelir. Evet, bütün kadın yazarlarına, akademisyenlerine, derneklerde çalışan gönüllülerine rağmen Türk medyası erkektir. Bu da kolay değişmez. İngilizce izlerken üçüncü sırada 9 bin 821 kadroyla Türkçe öğretmenliği geldi. Dördüncü sırada ise 6 bin 821’i ilköğretim, 1876’sı da ortaöğretimde olmak üzere toplam 8 bin 697 atamayla matematik öğretmenliği yer aldı. AKP iktidarında 61 branşta değerlendirilen 100 bini aşkın öğretmen kadrosunun en fazla değerlendirildiği 5’inci branş ise ilahiyat fakültesi mezunlarının atandığı Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ile imam hatip lisesi meslek ve Arapça dersine yönelik oldu. 4.5 yılda ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarına atanan ilahiyat fakültesi mezunu sayısı 6 bin 490 olarak gerçekleşti. Bilgisayar branşında 5 bin 792 öğretmen ataması yapıldı. Grup ilk raporunu 2001 yılında açıklamıştı. O gün yapılan uyarıların daha ciddi düzeyde yinelendiğini görüyoruz. Eğer yeryüzünü ve gökyüzünü bu hızla kirletirsek, dünya başımıza yıkılacak. Hazırlanan senaryoların biri ötekinden beter. Sıcaklığın bir derece artması bile yaşamın altüst olmasına yetiyor. Daha az soğuk günler, daha sıcak geceler, seller, kasırgaya dönüşecek fırtınalar, yıkıcı kuraklıklar... Rapora göre, 20. yüzyılın ortasından bu yana dünyada meydana gelen olumsuzlukların yüzde 90’ında insanoğlunun parmağı var. Bu tümceyi okur okumaz aklıma Kızılderili Reisi Seattle’ın, kabilesinin yaşadığı toprakları satın almak isteyen ABD Başkanı’na 1885’te yazdığı mektup geldi. İşte 19. yüzyıldan, 21. yüzyılı gören mektubun özeti... ??? Gökyüzünü, toprağın sıcaklığını nasıl satın alabilir ya da satabilirsiniz? Bunu anlamak bizler için çok güç... Çam ağaçlarının pırıldayan iğneleri, vızıldayan böcekler, ak kumsallı kıyılar, karanlık ormanlar ve sabahları çayırları örten buğu, halkımın anılarının ve yüzlerce yıllık deneyimlerinin bir parçasıdır. Ormanlardaki ağaçların damarlarında dolaşan su, atalarımızın anılarını taşır. Biz buna inanırız... Washington’daki büyük reis bizden toprak istediğini yazıyor. Bu bizim için çok büyük bir özveri olur... Çayırların ve ırmakların suyu bizim için yalnızca akıp giden su değildir; atalarımızın kanıdır aynı zamanda. Bu toprakları size satarsak, bu suların ve toprakların kutsal olduğunu çocuklarınıza da öğretmeniz gerekecek. Biz çayırları ve ırmakları kardeşlerimiz gibi severiz... Biliyorum, beyazlar bizim gibi düşünmezler. Beyazlar için bir parça toprağın ötekinden ayrımı yoktur. Beyaz adam topraktan almak istediğini almaya bakar ve sonra yoluna devam eder. Çünkü toprak beyaz adamın dostu değil, düşmanıdır... Beyaz adam anası olan toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne, alınıp satılacak şeyler gözüyle bakar. Onun bu ihtirasıdır ki toprakları çölleştirecek ve her şeyi yiyip bitirecek. Beyaz adamın kurduğu kentleri de anlamayız biz Kızılderililer. Bu kentlerde huzur ve barış yoktur. Bir çiçeğin taçyapraklarının açarken çıkardığı tatlı sesler, bir kelebeğin kanat çırpışları duyulmaz... Ben bir vahşiyim. Başka türlü düşünemiyorum. Yaylalarda cesetleri kokan binlerce buffalo gördüm. Beyaz adam trenle geçerken vurup vurup öldürüyordu bunları. Dumanlar püskürten bir demir atın buffalodan daha değerli sayılışına aklım ermiyor. Biz yalnızca yaşayabilmek için öldürürüz hayvanları. Tüm hayvanları öldürecek olursanız nasıl yaşayabilirsiniz? Canlıların yok edildiği bir dünyada insanın ruhu yalnızlıktan ölür gibi geliyor bize. Unutmayın, bugün canlıların başına gelen yarın insanların başına gelir... Bir gün bakacaksınız ki; göklerdeki kartallar, dağları örten ormanlar yok olmuş. Yabani evcilleştirilmiş ve her yer insan kokusuyla dolmuş. İşte o gün insanoğlu için yaşamının sonu ve varlığını sürdürebilme savaşımının başlangıcı gelip çatmış olacak. ??? Kızılderili reisi Seattle’ın mektubu, dünyanın içinde bulunduğu durumu BM’nin raporundan çok daha acı ve gerçekçi biçimde anlatmaya yetiyor. Reis Seattle, BM raporunu duyduysa bulutların üzerinden acı acı gülümseyip söylenmiştir: “Gidecek başka dünyanız var mı? Doğayı yok etme pahasına kazandığınız milyarlarla bir gezegen satın alabilir misiniz, temiz bir atmosfer edinebilir misiniz?” ankcum?cumhuriyet.com.tr Göktaşına karşı hazırlık Geleceğimizi Çökertmeyelim!.. ? Baştarafı 2. Sayfada Dünyayı kurtarma senaryosu SAN FRANCISCO (AA) Bilim insanları, dünyaya çarpabilecek bir göktaşının rotasının değiştirilebileceğine inanıyor, ama bir yandan da uluslararası topluluğun böyle bir senaryoya şimdiden hazırlıklı olması gerektiğini düşünüyor. ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nden (NASA) Edward Lu adlı uzman, Ay’ı “fetheden” Apollo büyüklüğündeki bir uzay gemisinin önünde ya da arkasında konumlanarak gök cisminin rotasını değiştirebileceğini düşünüyor. Lu, “Küçük bir römorkör bile koskoca bir uçak gemisini yerinden oynatabilir, yeter ki gerektiği kadar uzun süre onu çeksin” dedi. San Francisco’da düzenlenen bir bilimsel konferans sırasında gazetecilere açıklamalarda bulunan Lu, dünyaya çarpabilecek bir göktaşını parçalamak için nükleer bomba kullanılması fikrini reddetti ve bu seçeneğin, kontrol edilemeyecek göktaşı parçaları yüzünden çok kötü sonuçlara yol açabileceğini söyledi. Apophis adı verilen 300 metre çapındaki göktaşı 2029 yılında dünyanın 32 bin km. yakınından geçecek. Göktaşı, 2036 Nisan’ında tekrar dünyaya yaklaşacak. Yörüngesinde oluşacak bir değişiklik sonucu göktaşı dünyaya çarpacak olursa İngiltere büyüklüğünde bir ülke haritadan silinebilir. Halit Çelenk için hazırlanan kitabın tanıtım toplantısına çok sayıda aydın, yazar ve genç hukukçu katıldı. (Fotoğraf: SELİN GÖRGÜNER) Aydınların gözüyle Çelenk İstanbul Haber Servisi Aybay Hukuk Araştırmaları Vakfı tarafından “Yaşamda ve Yargıda Devrimci Bir Duruş: Halit Çelenk” adlı kitabın yayımlanması nedeniyle bir toplantı düzenlendi. Prof. Dr. Rona Aybay ve Ümit Altaş’ın öncülüğünde yaklaşık 70 aydının hakkında yazılar yazdığı Halit Çelenk toplantıda yaptığı konuşmada, “Bu kitap ve burada siz dostlarımla bir arada olmak beni çok duygulandırdı. Bu kitap beni sonsuza kadar yaşatacak, bu benim için en büyük onur. Herkese teşekkürlerimi sunuyorum” dedi. Prof. Aybay da duygularını “Genç kuşaklara da örnek almaları için Çelenk’i tanıtmak istedik. Türkiye’de hukuk ve özğünlük mücadelesinde bir anıt olan Çelenk’i anlatmak hepimizin bir hukukçu ve bir insan olarak göreviydi” sözleriyle dile getirdi. Gazetemiz yazarlarından Ali Sirmen ise Çelenk’in 12 Mart ve 12 Eylül gibi sancılı dönemlerinde sıkıntı çekenlerin avukatı olduğunu anlatarak “Fakat büyük sıkıntıyı bir davadan öbürüne koştururken o çekti” dedi. Toplantıya Halit Çelenk’in kızı Serpil Çelenk Güvenç, TMMOB Başkanı Kaya Güvenç, eski TÜYAP Başkanı Bülent Ünal, gazetemiz çizerlerinden Semih Poroy, gazetemiz yazarlarından Deniz Kavukçuoğlu ve çok sayıda genç hukukçu katıldı. Etkinlik yönetmen Ender Yeşildağ’ın hazırladığı “Halit Çelenk ile Bir Gün” adlı belgesel filmin gösterimiyle sona erdi. [email protected] 1950’li yıllardan bugünlere uygulanan tutumsal ve siyasal politikaların sonucunda, gençlerimiz bu duruma gelmiştir. Bu koşullar gençlerimizi yurtdışına itmektedir. Eğitimli bir genç olmanın ülkemize ve ailesine olan her türlü yükü ortadadır. Tam yetenek sahibi, yetişkin, eğitimli bir insan olarak ülkesine, ailesine verimli olacağı, yarar sağlayacağı zaman, pırıl pırıl genç beyinler avcumuzdan uçmaktadır. Bu gidişe bir dur demenin yolu; uzun vadeli, toplumcu bir yönetim politikası uygulamak, ulusalcı bir bakış açısıyla bakarak gençlerimize aş, iş ve umut vermektir. Yoksa, özelleştirmelerle, IMF dayatmalarını uygulamakla bugünkü tablonun değişmeyeceği ortadadır. Ve de küreselleşiyoruz, liberalleşiyoruz aldatmacalarına kanarsak, içteki ve dıştaki büyük sermayenin çıkar ve kâr amaç ları doğrultusunda gözü kapalı gidersek gençlerimize umut ve güven veremeyeceğimiz gibi, bu beyin göçü gelişmiş ülkelerin çıkarları doğrultusunda artacaktır. Yine ileriki yıllarda, zengin kuzey yarımküre ülkelerini bekleyen en büyük tehlikelerden biri de geri kalmış güney yarımküre ülkelerine zorunlu tutumsal göçler olacaktır. Dünya, iletişim ağı ve ulaşım olanaklaıyla küçülmüştür. Bugün bile teknelerde boğularak ölmeyi, yakalanmayı göze alan geri kalmış ülke insanlarının acı yolculuklarını görmekteyiz. “Komşun açsa, sen rahat uyuyamazsın” deyişi, günümüzde komşu ülken, komşu kıtan açsa, sen rahat uyuyamazsına dönüşmüştür. Geniş bir bakış açısıyla; tüm dünya ve ülkemiz emekçileri, bu kötü gidişe, ortak bir çözüm üretmekle ve emeğin dayanışmasıyla dur diyebilecektir. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle