24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 ARALIK 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER İstanbul’da molotofkokteylli saldırılarla son iki haftada kundaklanan araç sayısı 37’ye yükseldi 3 GENİŞ AÇI HİKMET BİLA Polisin umudu ‘yurttaş’ YAYINEVİ BASKINI Kuzey Irak Soruları Günlerdir gazetelerde mutluluk tabloları çiziliyor. Türkiye ile Amerika’nın aralarının düzeldiği, kırgınlıkların ortadan kalktığı ve Bush’un tam destek verdiğinden söz ediliyor. Bush, ‘Terör örgütü ortak düşmandır’ demiş. ABD’nin Kuzey Irak operasyonuna desteğinin süreceğini söylemiş. Anında istihbarat devam edecekmiş. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 16 Aralık’tan beri yaptığı operasyonların başarısıyla yan yana getirildiğinde, yorumlarda ‘terörün işi tamam, bitti’ havasının estiğini görüyoruz. Hele bir de, bu hafta ele alınacak ‘dağdakileri indirme’ paketiyle birlikte düşünülünce ‘Bu iş bitti’ diye düşünenler çok. Amerika’nın istihbarat vermesine kimsenin itirazı yok. Dağdakileri indirmeye de kimsenin itirazı olamaz. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’taki başarısı muhteşem. Ama... ??? Kafalardaki soruların çoğu hâlâ yanıtsız. Madem Amerika’nın verdiği istihbaratla bu iş bu kadar kolay bitecekti, Amerika yıllardır neden istihbarat vermedi de, binlerce insanın ölümüne göz yumdu? Bush yönetimi, Türkiye’de kurumların ve kamuoyunun tepkisi karşısında geri adım attı da, bu desteği verdiyse soru şu: Türkiye’de kurumların ve kamuoyunun istediği bu muydu? Amerika istihbarat desteği versin, Türk uçakları Amerika’nın gösterdiği hedefleri bombalasın, dağdakilerin indirilmesi için paket hazırlansın, kalkındırma hamlesi yapılsın. Sorun bitsin. Bu muydu beklenen? Yoksa Bush yönetimi, Türkiye’de kabaran dev dalgayı, kendi istediği dar kanala sokma operasyonunu başarıyla uygulamaya mı başladı? ??? Terörle mücadele ve Kuzey Irak konusunda siyasalstratejik bakış açısı görülmedikçe bu sorular daha çok sorulacak. Terör olayını salt terör olayı olarak gören bir anlayış Türkiye’nin acılarını dindirmeye yeter mi? Talabani ve Barzani’nin bombardımanlardan sonra yan yana kameraların karşısına geçip gülücükler dağıtmaları neyin ifadesidir? Biri ‘Türkiye haklı’ derken diğerinin ‘Türkiye’yi kınıyorum’ demesi, ‘iyi poliskötü polis’li ortaoyunun hangi aşamasını yansıtmaktadır? Kuzey Irak’a doğru tükürsen ayağa kalkan Avrupa, neden şimdi, ‘Türkiye haklı canım’ demeye başlamıştır? Terör örgütünü ve üyelerini başkentlerinde besleyen, yedireniçiren, para, koruma, kollama, pasaport ve hatta silah sağlayan kimi Avrupa ülkeleri, neden Türkiye’nin sınır ötesi operasyonu ya da dağdan indirme planı ile paralel harekete geçip bu destekleri kesmemektedirler? Yoksa günü geldiğinde, ‘Bakın operasyonlarınız da terörü önleyemedi, demek ki, sorun siyasal, hadi bakalım’ demek için gün mü saymaktadırlar? Bu soruların yanıtları sadece terör sorunuyla ilgili değil. Türkiye’nin bütün geleceğini de bu sorular belirleyecek. Bu sorular yanıtsız kaldıkça, dostluk ve mutluluk naraları atan manşetlerin hiçbir anlamı yok. hikmet.bila@ntv.com.tr ‘Kurusıkı’ soruşturması MALATYA (AA) Zirve Yayınevi baskınını gerçekleştiren sanıklara ait kurusıkı tabancalarla ilgili olarak, biri başkomiser olmak üzere 4 polis hakkında “görevi ihmal” suçundan soruşturma başlatıldı. Malatya’da 18 Nisan 2007 yılında Zirve Yayınevi’nde biri Alman uyruklu 3 kişiyi öldürdükleri gerekçesiyle tutuklu bulunan zanlılar hakkında yürütülen soruşturmada, edinilen bulgulara göre sanıklar, katliamdan bir gün önce üç adet Smith Wesson marka kurusıkı tabanca satın aldı ve üç fatura yerine, tek fatura kestirdi. Sanıkların cinayetten bir gün önce atış taliminden dönerken ihbar üzerine durduruldukları, ancak polis tarafından aranmadıkları, sanıkların otomobildeki üç silah yerine sadece faturalı silahı polise verdikleri kaydedildi. Soruşturma kapsamında polisin ihmali olduğu, silah ve faturayı iyi incelemediği ve otomobili de aramadığı için diğer silahları bulamadığı belirtilerek Malatya Önleyici Hizmetler Şubesi’nde görevli bir başkomiser ile Beydağı Polis Merkezi’nde adli evrak düzenleyen 4 polis hakkında soruşturma başlatıldığı belirtildi. İstanbul Haber Servisi İstanbul’da önceki gece Beykoz ve Şişli’de park halinde duran araçlara yönelik molotofkokteylli saldırılarla birlikte son iki haftada kundaklanan araç sayısı 37’ye yükseldi. Kundaklanan araç sayısının medyada farklı şekilde yer almasının bilgi kirliliğinden kaynaklandığı belirtildi. Kimliği belirsiz ve yüzleri maskeli grupların yaktığı araçlar nedeniyle tedirgin olan İstanbullular gece nöbet tutuyor. İstanbul polisi saldırganların yakalanmasında başarılı olamadığı için özel birim kurarken Vali Muammer Güler de yurttaşlara polise yardımcı olunması çağrısında bulundu. 9 Aralık’ta Kâğıthane’deki 12 aracın yakılmasıyla başlayan ve İstanbul’un çeşitli semtlerine yayılan kundaklama eylemleri yurttaşları tedirgin etti. MOBESE kameralarının bulunmadığı sokaklardaki araçları kundaklayan gruplar, organize bir şekilde birkaç aracı ateşe verdikten sonra ara sokaklara kaçarak izlerini kaybettiriyor. Saldırganları yakalamakta başarısız olan İstanbul polisine yardım edilmesini isteyen İstanbul Valisi Muammer Güler, “Saldırganların yakalanması için son aşamaya gelindi. Polisimiz, olayları gerçekleştirenler çete mi, örgüt mü, psikolojik rahatsızlığı olan biri mi, hepsini değerlendiriyor. İstanbullulardan ev ve işyeri çevresinde bulunan şüpheli durumları polise bildirmesini bekliyoruz” dedi. İstanbul’da son iki haftada yakılan araç sayısı ve ilçeler şöyle: 9 Aralık’ta Kâğıthane’de on iki, 15 Aralık’ta Beykoz ve Bağcılar’da üç , 21 Aralık’ta Beşiktaş’ta üç , 22 Aralık’ta Ümraniye’de yedi, 23 Aralık’ta Üsküdar’da beş, 24 Aralık’ta Şişli ve Gaziosmanpaşa’da iki ve en son olarak önceki gece Beykoz ve Şişli’de beş olmak üzere toplamda 37 araç, kimliği belirsiz kişilerce ateşe verildi. GÜLER: SON AŞAMAYA GELİNDİ Noel ayinlerle kutlandı Türkiye’nin dört bir yanındaki kiliselerde Noel, ayinlerle kutlandı.Mardin’deki Kırklar Kilisesi’ndeki kutlamaya Mardin Valisi Mehmet Kılıçlar, Belediye Başkanı Metin Pamukçu, Cumhuriyet Başsavcısı Fehmi Yılmaz, İl Müftüsü Mehmet Kızılkaya, kurum temsilcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı. Noel ayinini, Deyrulzaferan Manastırı Metropoliti Saliba Özmen ve Kırklar Kilisesi Başpapazı Gabriyel Akyüz birlikte yönetti. Ayinde, çeşitli ülkelerde bulunan 32 metropolit tarafından hazırlanan, 40 özel karışımdan oluşan ve Şam’dan getirilen koku, gümüş tütsülükler içinde yakılarak katılanlar kutsandı. Çocuk korosu, ayin boyunca ilahiler okudu. Mersin’in Silifke ilçesine bağlı Taşucu Beldesi Belediye Başkanı Ali Şahin, beldede yaşayan Alman aileleri evlerinde tek tek ziyaret ederek Noellerini kutladı. (Fotoğraf: ADNAN AVUKA) KUŞKULU ÖLÜMLER Aselsan gizini koruyor İstanbul Haber Servisi Silah sistemleri ve askeri teçhizat üreten Askeri Elektronik Sanayi’de (Aselsan) çalışan 3 mühendisin esrarengiz bir şekilde zincirleme ölümlerinin “intihar” olmadığı öne sürülüyor. İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndaki 3 uzmanın, Aselsan mühendislerinden Hüseyin Başbilen’in ölümü için hazırlanan rapora “cinayet olabilir” şerhi koyması kuşkuları iyice artırdı. Uzmanlar, ayrıca o gün işe gitmediği halde altında imzası bulunan “Elveda” başlıklı intihar mektubunun Başbilen’in iş bilgisayarından yazıldığını ortaya çıkardı. “İntihar” ettikleri günden bu yana ölümleri tartışılan Aselsan mühendisleri, ABD’nin Türkiye’ye vermediği F16 savaş uçaklarını tanıma şifreleri ve çözülmesini istemediği yazılımlar üzerinde çalışıyordu. Başbilen’de onlarca kesik olmasına karşın el ve parmaklarında kan izi bulunmamasından kuşkulanan savcılık, İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan rapor istemiş, bununla ilgili olarak toplanan 10 kişilik Adli Tıp Kurulu’ndaki 3 üye rapora “cinayet olabilir” şerhi koydurmuştu. Başbilen’in avukatları, bütün bu gelişmeler üzerine soruşturmanın genişletilmesi için mahkemeye başvurma kararı aldılar. 7 Ağustos 2006’da otomobilinde bileği ve boğazı kesilmiş halde bulunan Hüseyin Başbilen’in (30) yanı sıra ODTÜ mezunu Elektrik Mühendisi Halim Ünsem Ünal’ın (31) 16 Ocak’ta Eymür Gölü kenarında kafasından aldığı tek kurşunla, yine ODTÜ mezunu Elektrik Mühendisi Evrim Yançeken’in (26) 26 Ocak 2007’de Batıkent’te oturduğu binanın 6. katından atlayarak “intihar” ettikleri açıklanmıştı. 4 üniversiteye rektör ataması ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Bilecik, Galatasaray, Hacettepe ve Selçuk üniversitelerinin yeni rektörlerini atadı. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi tarafından yapılan yazılı açıklamada, Gül’ün Yüksek Öğretim Kurulu’nun önerdiği adaylar arasından Selçuk Üniversitesi Rektörlüğü’ne yeniden Prof. Dr. Süleyman Okudan’ı, Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Uğur Erdener’i, Galatasaray Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Ethem Tolga’yı, Bilecik Üniversitesi Rektörlüğü’ne de Prof. Dr. Azmi Özcan’ı atadığı bildirildi. Kalp için imza atıldı ? İstanbul Haber Servisi Avrupa Kalp Sağlığı Sözleşmesi, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) Başkanı Prof. Dr. Çetin Erol, “Ulusal Kalp Sağlığı Politikası”nın hazırlanmasına ve “Kalbinizi koruyun, içinde sevdikleriniz var” kampanyasına katılan tıpta uzman sekiz dernek başkanı ve genel sekreterlerinin katılımıyla dün Ankara’da il sağlık müdürlüğü binasında imzalandı. İmza töreninin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakan Akdağ, “Acil servislerde, 112’lerde, yoğun bakım ünitelerinde ciddi yol kat ettik. Zaman zaman belli illerde, bölgelerde bireylerden kaynaklanan hatalar nedeniyle bunu genele yaymak doğru değildir” dedi. Polisler hakkında suç duyurusu ? İstanbul Haber Servisi Turkcell Süper Lig’in son haftasında Fenerbahçe ile Trabzonspor arasında oynanan maç sırasında Lig TV kameramanlarını darp ettikleri ve engelledikleri öne sürülen polis memurları hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Olaya karışan emniyet mensuplarının tespit edilmesi ve haklarında gerekli yasal işlemin yapılması talep edilen dilekçede, 2 kameramana verilen “adli kontrol’’ cezasının kaldırılması istendi. Zeytinburnu Belediyesi’nden açıklama ? Haber Merkezi Zeytinburnu Belediyesi, gazetemize gönderdiği bilgilendirme yazısı ile, gazetemizin 24 Aralık 2007 tarihinde 3. sayfada yer alan ‘Satış Bitti Çöpü Kaldı’ başlıklı haberde yer alan, Sümerbank arazisinde kurban kesimi sonrası oluşan görüntülerin sorumluluğunun Zeytinburnu Belediyesi’ne ait olduğu iddialarının doğru olmadığını bildirdi. Açıklamada, Sümerbank arazisi olarak bilinen bölgenin Bakırköy Belediyesi’nin sorumluluk alanında olduğu belirtildi. CUMHURİYET 03 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle