Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 ARALIK 2007 SALI 6 HABERLER Hükümet terör örgütü üyelerinin dağdan inmesini sağlamak için din adamlarını kullanacak SALI ORHAN BURSALI Teröre karşı imamlı plan ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP iktidarı, PKK terörünü bitirmek için “din” kartını oynamaya hazırlanıyor. İktidar bu çerçevede bölgedeki imam açığını hızla kapatmak için düğmeye bastı. Diyanet’in kadrosunda yer almayan, aralarında terör örgütüne yakın kişilerin de bulunduğu imamların yerine kadrolu imamlar atanacak. Bu yolla, teröristlerin aileleriyle bağlantı kurulmaya çalışılacak. Ancak Türkiye geçmişte terörün karşısına dini çıkarmış, buna karşın artan dinci örgütlenme aydınların katledilmesine kadar varmıştı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek de bölgede imam değil, öğretmen açığına öncelik verilmesi gerektiğini belirterek “Bu ılımlı İslam politikasının bir uygulamasıdır” dedi. Hükümetin “PKK’yi dağdan indirme planı”, acil önlemlerden çok, uzun vadeli bir stratejiyi içeriyor. Bu çerçevede öncelikle Türk Ceza Yasası’nın (TCY) “etkin pişmanlık” olarak tanınan 221. maddesinin tanıtı AKP, Medya, Satınalma Her iktidar (siyasal parti) şüphesiz medyanın kendi lehinde olmasını ister. “Normal düzen” içinde, “normal” siyasal iktidarlarla basın arasındaki ilişkiler dengelidir! İlişkiler, kendi doğallığı içinde sürer gider. Medya genellikle bir kredi açar, ancak muhalefeti de hiçbir zaman elden bırakmaz! Çünkü medya, ortamın asli unsuru, Hancı’dır! İktidarlar ise sürekli değişir. Medya bu nedenle kalıcılığını ayakta tutmak zorunda. Türkiye’de iktidarmedya ilişkileri doğal değil! Çünkü ne biz “doğal”, “normal”, “oturmuş” bir düzen içinde yaşıyoruz ne de AKP “normal” bir parti. Bunun nedenini biliyoruz: AKP Türkiye’nin toplumsal düzenini sürekli tartışma konusu ediyor! Dolayısıyla her açıdan “anormallikler”in Türkiye’de gidişatı belirleme potansiyeli çok yüksek! ??? AKP medya ile ilişkiye belki de hiçbir iktidar döneminde görülmemiş ölçüde önem veriyor! Bunun başlıca göstergesi, beş yılı aşan iktidarı döneminde AKP ve Erdoğan’ın yandaş basın yaratma politikasıdır! Bu politika epey ürün verdi! Elini sallasan Erdoğancı TV’lere, basına çarpıyorsun! Bir kısmı yeni kuruldu, bir kısmı AKP ve Fethullahçılar tarafından satın alınıp dönüştürüldü! Erdoğan’ın medyaya bu yaklaşımı normaldir, çünkü devletbürokrasi ve devlet dışı kitle örgütlerine yaklaşımı da benzerdir: “Benim adamlarım tarafından bana bağlı benim yönetimim!” Merkez Bankası’nın başına getirdiği kendi bürokratından bile “köle” davranışı bekliyor ve Para Kurulu’na atama yapmıyor! Türkİş’i ele geçiriyor, ticaret odalarında büyük savaş veriyor. Üretici birlikleri ve diğerleri hep bir savaş alanı AKP için! AKP’yi bütün diğer düzen partilerinden ayıran, onun işte bu “totaliter” eğilimi, her şeyi bizzat kendi adamlarınca gütme isteğidir! Dolayısıyla medyaya yaklaşımı da bu temel politikasının gereğidir. Ekonomik iktidarını ve dinsel söylemini toplumsal yaşamda egemen kılmak ve bu yolda önünün iyice açılmasını sağlamak için görüntülü ve yazılı iletişimi yönlendirmeye başından beri önem verdi! Şekerhavuç politikası ile başlarda bunu sürdürdü, ancak gördü ki medyayı “tam” satın alması mümkün değil: “Adam bugün destekliyor, ama yarın da geçiriveriyor!” Erdoğan’ın devlet yargı sisteminin aykırı kararlarına bile zerre kadar tahammülü yokken basına tahammülü sınır tanır mı? (En son, hükümetin Dağlıca baskını için koyduğu yayın yasağını kaldıran Danıştay’a tepkisi: “Bunlar bizi düşündürüyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde bunun benzerini göremezsiniz. İşte bıçak burada da, buraya (gırtlağını göstererek) dayanıyor.” Danıştay’ın da defterini dürme hazırlığı, hele anayasa bir gelsin!) Basına tahammülsüzlüğünün pek çok örneğini yaşadık. Dolayısıyla yandaş medya yaratma politikası devreye sokuldu. ??? Zaman gibi Fethullahçı gazetelerin desteği cepte! Fakat bu yetmez, çünkü Zaman gerçi çok dağıtılan, ama çok satan bir gazete değil! Bu şu demek: Kamuoyu etkisi 5060 bin satan “ciddi” gazeteninki kadardır! Dinci kesimin gazetelerini bir kenara bırakalım. “Ortada”, “normal düzen”in gazetesi gibi görünen 50100 bin satan AKP yandaşlarınca yönetilen gazetelerin etkisi bile daha fazla olabilir! Bu bağlamda Sabahatv medyasının yönetiminin AKP tarafına geçmesini önemli bulmalıyız. “Düzen”in en etkili medyası ise şüphesiz Doğan Grubu’dur! Doğan Grubu “düşer” mi? Grubun sadece medya ile değil, barındırdığı diğer ekonomi sektörüyle birlikte, doğal “büyüme hırsı” veya “isteği”, kendi adamları dışındakilere karşı amansızlığını kanıtlayan AKP ile dikkatli ilişki sürdürmesini gerektiriyor. Ama grup güçlüdür! Burada önemli bir nokta şudur: Doğan Grubu, sadece Doğan Grubu değildir! Grup, aynı zamanda TÜSİAD’dır. Koç, Sabancı, Eczacıbaşı, Borusan ve benzerleridir! Yani Cumhuriyet’in, “klasik” burjuvazinin de “grubu”dur! Bu bakımdan, ortak bir kader söz konusu! Ortak kader?! Bu şu demek: AKP’nin ekonomiye karşı taraflı politikası burada belirleyici başka bir nokta. AKP sanayiciden çok, tüccar, ithalatçı, alsatçı, aracıları çok seviyor; çünkü siyasal ekonomi karar ve politikalarıyla, bu kesimde çok hızlı bir zenginleşme yaratıyor! Sanayide büyümek, üretici olmak ise yılların işidir! Bu bakımdan, AKP Koçların, Sabancıların, özetle TÜSİAD’ın, İSO ve TOBB’un bile partisi, iktidarı olamayacaktır! Bu kesimin fiilen “AKP’nin yönetimine” girmesi mümkün değil, çünkü ortada artık “çökertilemeyecek” bir mülkiyet ve ekonomik yapı sorunu var! Özetle AKP, yandaş medya yaratabilir, ama Türkiye gibi bir dizi dinamiğin etkisi altında olan bir ülkeyi AKP’leştiremez! Din kartı 12 Eylül döneminde de uygulamaya konulmuştu Türkiye’de bugüne kadar terörün bitirilmesi amacıyla “din unsuru” birçok kez kullanılmıştı. Ancak bu hareketler ilerleyen süreçte tarikatlaşmalara ve aydınların katledilmesine kadar uzanmıştı. 12 Eylül döneminin Devlet Başkanı Kenan Evren, yurt gezilerinde ayet ve hadislerden örnekler vererek yurttaşların dini duygularını kullanmak istemişti. Bazı mına öncelik verilecek. Hükümet, gelinen noktada söz konusu maddenin tanıtımı için yoğun bir çalışma başlatacak. Bu çerçevede bölge milletvekilleri ve yerel yöneticiler etkin pişmanlıktan daha çok kişinin yararlanması için çalışmalar yürütecek. Ayrıca söz konusu maddenin kapsamı daha da genişletilecek. Terör örgütünün faaliyetlerini bitirmesi için çeşitli sosyal projeler de başlatılacak. Bu kapsamda, MEB tarafından bölgedeki başarılı gençlere sağlanan ücretsiz dershane olanağı arttırılacak. Bir diğer yöntem olarak tarikatlar tarafından da yönlendirilen Evren, “Çocuklar dağa çıkacaklarına Kuran öğrensinler” görüşünü meydanlarda kullanmıştı. Bu dönemde bütün sendikalar ve sivil toplum örgütlerinin kapatılmasına karşın tarikatların sayısı ciddi oranda artmıştı. Ancak terör azalmadığı gibi tarikatlaşmayla birlikte yeni bir tehdit ortaya çıkmıştı. mın bugün 800’lere indiği daha da indirileceği belirtiliyor. Bunun yanı sıra bölgede gezici sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması konusunda da çalışmalara hız verilecek. da PKK’nin insan kaynağını kesmek için topraksız köylülere toprak verilmesini içeren toprak reformu yaşama geçirilecek. İmam açığının kapatılması için çalışmalar yoğunlaştırılacak. Bölgede Diyanet’in kadrolu imamı olmamasına karşın, camilerde imamlık yapan ve bazıları terör örgütüyle bağlantılı kişilerin camilerle bağlantısı kesilecek. Bu bölgede halk arasında “mele” diye tanınan söz konusu kişilerin yerine Diyanet’in kadrolu imamları atanacak. Bu çerçevede önceki yıllarda bölgedeki imam açığının yaklaşık 3 bin olduğu, bu raka ‘Birinci öncelik yatırım olmalı’ CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin pek çok sorunu bulunduğunu belirterek “Birinci sorun bölgedeki işsizlik ve yolsuzluk. Bunun çözüm yolu da yatırım yapılmasından geçer. Daha çok yatırım için teşvik politikaları uygulamalarının yanında devlet o bölgeye doğrudan yatırım yapmalıdır” dedi. Bölgede doktor, veteriner, ziraat mühendisi ve öğretmen açığı bulunduğunu söyleyen Özyürek şunları dile getirdi: “Sorunu sadece imam tayin ederek çözeceğini düşünmek, yalnızca dini telkinlerle sorunu çözebileceğini düşünmek son derece yanlıştır. Bölge insanından dağa çıkanların ve terör örgütüne katılanların sayısını azaltmak için işsizlik ve yoksulluğu ortadan kaldırmak gerekir. Oradaki insanların da kamu hizmetlerinden en iyi şekilde yararlanması sağlanmalı. Hastane ve okul yapılmalı. Bu hükümetin imam açığını kapatmaya çalışması, öncelikleri göremeyişinin bir sonucudur. Bu, ılımlı İslam politikasının bir uygulaması şeklinde, hemen ‘İmam açığını kapatalım’ anlayışıdır. Her yerde imam açığı olabilir. Ama birinci öncelik imam değil öğretmen, doktor, veteriner ve ziraatçı tayininde olmalıdır.” PARTİLİLERDEN GÖRÜŞLER DTP’den farklı sesler yükseldi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bayramda DTP içinden farklı sesler yükselirken; DTP Van Milletvekili Özdal Üçer’in Ağrı il binasında bayramlaşma töreninde Kürtçe konuşması ve Türkçe açıklama yapmasını isteyen gazetecilere de “Ricam şu, ben söylediklerimi kendi anadilimde söylüyorum. Kürtçe bilen birer tercüman edinin” çıkışı gözlerden kaçmadı. DTP’li Aysel Tuğluk, pazar günü Radikal İki’de yayımlanan “Pozitif Milliyetçilik” başlıklı yazısında da şu görüşleri dile getirdi: “...‘Kürtler yeryüzünün en mazlum halkıdır ve devlet olmanın kirine bulaşmamışlardır..’ diye söze başlayan bazı söylem sahipleri, neredeyse hiç şüphe duyulmaması gereken hakikatleri dile getirdiklerine inanıyorlar.... Yoksul Kürt halkı mazlumdur evet, ama Kürt egemen sınıfları bu topraklarda olup biten her pisliğe şu veya bu oranda bulaşmışlardır. Akın Birdal’ın Diyarbakır’dan aday oluşuna karşı bazı çevrelerin ‘neden Türk birini aday gösteriyorlar’ karşıt propagandası yayılmıştı. Ne kadar emekçi, insan hakları mücadelecisi, hatta Kürtlerin dostu olduğunun önemi yoktu. O ‘klan’dan değildi! Yine Baskın Oran’dan desteğin çekilmesini nasıl izah edeceğiz? ‘Kemalist biridir’ deniyordu. Evet öyledir. Gerçek bir demokrat ve Türk yurtseveridir. Eğer birlikte yaşamak gibi bir derdimiz varsa Baskın Oran’la Meclis’te olmalıydık! (...) Netice şu ki, milliyetçilik Kürt politik eliti ve egemen sınıflar tarafından hep bir strateji olarak kullanıldı.” DTP’li Selahattin Demirtaş, Taraf gazetesinde Neşe Düzel’in sorularını yanıtlarken “Şimdi bazı paşalar ‘Hata yaptık’ diyor. PKK de ‘Biz aşırı şiddet kullandık, çok kan akmasına yol açtık, sivilleri öldürdük’ deyip özür dileyebilmeli. Devlet de ‘evet biz de hata yaptık’ demeli” mesajı verdi. Irak lideri Talabani, Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Barzani ve Irak Başbakan Yardımcısı Tarık Haşimi gelişmeleri değerlendirdi. (AA) Kürt liderlerden terör örgütüne yönelik operasyonlar konusunda farklı mesajlar Barzani kınadı Talabani ‘haklı buldu’ SÜLEYMANİYE (ANKA) Irak Devlet Başkanı Celal Talabani ve Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani son dönemdeki gelişmeleri değerlendirmek için bir araya geldi. Ortak basın toplantısında konuşan Talabani meseleyi büyütmek istemediklerini belirterek “Savaş ilan edecek değiliz” diye konuştu. Barzani ise “Türkiye’nin saldırılarını kınıyoruz. Çok sayıda vatandaşımız öldü” dedi. Talabani, Irak Başbakan Yardımcısı Tarık Haşimi ile Barzani, Süleymaniye kentine bağlı Dukan kasabasında bir araya geldiler. Ortak basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Irak Devlet Başkanı Celal Talabani, “Terör örgütüne karşı Türkiye’nin kendisini savunmasına hak veriyoruz. Biz Türkiye’nin hassasiyetlerini de biliyoruz. Sessiz kalmıyoruz ancak savaş ilan edecek değiliz” diye konuştu. Talabani, bir gazetecinin sınır ötesi operasyonlar öncesi anlaşma yapılıp yapılmadığı konusundaki soruya, “Herhangi bir anlaşma yapılmadı” yanıtını verdi. Türkiye’ye nota verdiklerini belirten Talabani, “Ancak olayı büyütmek istemiyoruz” ifadesini kullandı ve “Türkiye’den dostluk elini uzatmasını istiyoruz” dedi. Barzani de konuşmasında sınır ötesine yapılan hava harekâtıyla ilgili olarak, “Bu konu kabul edilemez. Şiddetle kınıyoruz. Sivil yerleşim yerleri de bombalandı. Çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetti. Saldırıların durdurulması için girişimler sürüyor” dedi. Barzani, “ABD Türkiye’nin Irak köylerini bombalamasına karşıdır, razı değildir” şeklinde konuştu. Gazetecilerin ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın Irak ziyareti sırasında neden görüşmediklerine ilişkin bir soruya Barzani, “Türkiye tarafından köylerimiz bombalanırken Bağdat’a gidemezdik” yanıtını verdi. Talabani ve Barzani, Kerkük’te referandumu öngören anayasanın 140. maddesinin de işletilmesi gerektiğini dile getirdiler. Irak Devlet Başkan Yardımcısı Tarık Haşimi de yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin operasyonlarını kınıyoruz” diye konuştu. Türkiye ve K.Irak’taki çatışmalar silahların yanı sıra karşılıklı propagandalarda da kendini gösteriyor Şiddet deviniminin çıkmazı MEHMET FARAÇ obursali?cumhuriyet.com.tr “Düz ovada siyaset” tartışmalarıyla başlayan PKK’nin etkisizleştirilmesi sürecinde sivil ikna çabaları giderek daha çok öne çıkıyor. Ancak PKK’nin enterne edilmesi çalışmalarında dağa yönelimin engellenmesi gerçeği, dağdan indirme çabalarının çok gerisinde kalıyor. PKK sosyoekonomik entegresyonu sağlanamayan bir mücadele yönteminden yararlanarak ayakta kalmaya çalışıyor! Kimi kesimlerin, “sivil hareket” olarak nitelediği PKK’lilerin ailelerine yönelik ikna çalışmaları son 5 yıldır Güneydoğu’da uygulanıyor. Güvenlik güçleri PKK’ye yeni katılmış gençlerin aileleriyle bağlantı kuruyor ve çocuklarının geri getirilmesinde aracı yapmaya çalışıyor. Bu çabalarla son iki yılda 90 civarında militanın örgütten koparıldığı bunların 70 kadarının da salıverildiği biliniyor. Hükümet işte bu çabaları, sosyal ve ekonomik unsurları kullanarak daha da genişletmeye ve bir terörle mücadele politikası haline getirmeye çalışıyor. Aslında çabaların bu dönemde arttırılması biraz da ? Devlet, örgüte darbe vurulan bir dönemde yaşanacak panik ve çözülmeden daha hızlı biçimde yararlanmayı umuyor. Bu kapsamda bir tür ikna komisyonları oluşturularak aileler üzerinde baskı kurulması hedefleniyor. PKK’ye yönelik sınır ötesi operasyonun yoğunlaşmasından kaynaklanıyor. Devlet, örgüte darbe vurulan bir dönemde yaşanacak panik ve çözülmeden daha hızlı biçimde yararlanmayı umuyor. Bu kapsamda bir tür ikna komisyonları oluşturularak din adamlarından öğretmenlere, muhtardan jandarmaya kadar çeşitli kesimler kullanılarak aileler üzerinde baskı kurulması hedefleniyor. Yani sınır ötesi şaşkınlığındaki militanlara bir anlamda imdat kolu uzatılması amaçlanıyor! militan da kendiliğinden örgütten kaçarak güvenlik güçlerine teslim oluyor. Kongra Gel bu erozyonu durdurmak ve kaybettiklerinin yerini doldurmak için yayın organları ve sivil unsurları aracılığıyla dramatik öykülerle süslenmiş inanılmaz bir kampanya yürütüyor. Avrupa’da yaşam ve para vaadi, feodal ilişkilerle kışkırtılan intikam duygusu ve “Kürdistan” düşü, bu kampanyanın ana unsurlarını oluşturuyor. Örgüt, Türkiye içersinde militan bulmakta zorlandığı dönemlerde Kuzey Irak, İran, Suriye ve Avrupa ülkelerinden gençleri toplayarak saflarına katıyor. Bu çabalarla örgüte her yıl 200 ile 300 arasında yeni militan katılıyor. Ağustos 1984’ten bu yana 26 bin 500 civarında militanı öldürülen örgüt son 10 yıldır 67 bin kişilik çekirdek kadrosunu koruyabildiğine göre militanlaşma açısından devinimini bir şekilde sürdürebildiği görülüyor. Örgütle mücadelede yeni ve entegre bir yaklaşım bu nedenle tam da bu zamanda büyük önem kazanıyor. PKK 28 yıllık eylem tarihinin en büyük ablukası altında nefes almaya çalışıyor. Son haftalarda yapılan 4 hava ve kara operasyonu, örgütün yaşam alanlarını giderek daha çok daraltıyor, militanlar 10 gün öncesine oranla hareket kabiliyetlerini artık daha fazla yitiriyor. Genelkurmay’ın Kandil’e yönelik bombardımanda PKK’nin militan varlığına büyük darbe vurulduğunu duyurması da örgütün önümüzdeki süreçte belki de tüm çabasını yeniden kadrolaşmaya yoğunlaştıracağını gösteriyor. Kahreden devinim!.. İlk planda yarar getireceği tahmin edilen bu projenin PKK’nin etkisizleştirilmesinde yoğun bir erozyon yaratması güç görünüyor. PKK, her yıl öldürülen ve yakalananlar olmak üzere 350 400 civarında militanını kaybediyor. Büyük bölümü Şırnak’ın Silopi ilçesindeki Habur Sınır Kapısı’ndan olmak üzere her yıl 100140 arasında Çözüm için istihdam şart... Ancak tüm bunlara karşın bu dönemde örgütün tamamen enterne edilmesi çabalarını salt sivil hareket olarak nitelendirilen ikna operasyonlarına odaklamak çözüm olmaktan uzak görünüyor. Kaldı ki bu tür ikna çabaları dağda yaşamaktan başka seçene ği olmayan militanları çok fazla ilgilendirmiyor! Askeri operasyonlar ve ikna çabalarından belki de daha önce, PKK’yi yaratan, ayakta tutan ve güç veren şiddet bataklığının kurutulması, terörden uzak duran halkın kazanılması, Güneydoğu’yu vuran travmanın giderilmesi, bölgenin istihdam sorununun acilen çözülmesi büyük önem taşıyor. Dağdaki militanı anasının yanına getirmek için popülist çağrılar yapan hükümet, radikalleşen kesimleri aileleriyle yaşayabileceği koşullara kavuşturamıyor! PKK ile mücadelede dağdakini indirmekten çok dağa yönelmek isteyen kesimleri durdurmak, bunları militanlaştıracak sosyoekonomik yetersizlikleri ortadan kaldırmak gerekiyor! Teröre karşı son 20 yıldır geliştirilen yöntemler, sürekli bir unsuru eksik biçimde uygulanıyor. Örgüt işte sosyal, siyasal ve ekonomik entagrasyonu sağlanamayan bu mücadele yönteminin çıkmazlarından yararlanıyor, çözümsüz bırakılan sorunları propagandasına alet ediyor ve şiddetin devinimini böylesi bir zeminde yürütmeye devam ediyor! Erdoğan Bush’la görüştü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile KDP lideri Mesud Barzani’nin, Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarıyla ilgili tavır belirlemek üzere bir araya geldikleri sırada, ABD Başkanı George Bush’u telefonla aradı. Görüşmede, karşılıklı istihbarat paylaşımının devamı konusundaki kararlılık yinelenirken, PKK bir kez daha “ortak düşman” olarak nitelendi. Başbakanlık kaynaklarından edinilen bilgilere göre Erdoğan dün saat 14.00 sıralarında Bush’u aradı. Bush, terör örgütünün yalnızca Türkiye ve ABD’nin değil, Irak’ın da düşmanı olduğunu vurgularken, Erdoğan da Türkiye’nin örgütün bitirilmesi noktasında ABD ve Irak hükümetiyle işbirliğini sürdüreceğini anlattı. Erdoğan ayrıca Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarında asıl hedefin örgütün Kuzey Irak’taki kampları olduğunu söyledi. CUMHURİYET 06 K