18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 KASIM 2007 PERŞEMBE 4 HABERLER AB İlerleme Raporu’nun açıklanmasının ardından rafa kaldırılan değişiklik yeniden gündeme alındı DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN ‘Hamdolsun! İstediğimizi Aldık’ mı? Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Beyaz Saray’da Başkan Bush ile 1.5 saat süren görüşmesinin çıkışında, “Hamdolsun! İstediğimizi aldık” diyerek hamdüsena eylemesi sizi şaşırttı mı? Neden “Hamdolsun!” diyor Başbakan? Barzani tehdidi mi ortadan kalktı? PKK’nin bütün bürolarının kapatılacağına dair yeterli güvenceler mi verildi? PKK’nin Kuzey Irak dağlarındaki yuvalarının yok edilmesi mi kabul edildi? ABD egemeni olduğu Irak’ta PKK’ye göz açtırmayacağını, bu olaya son vereceğini mi söyledi? Ya da Bush, Barzani’nin kendisine, bu yönde bir güvence verdiği haberini mi iletti Erdoğan’a? Kuzey Irak’tan Türkiye’ye terör ihracını engellemede önemli katkısı bulunan bir sınır düzeltilmesi, Türkiye’nin toprak kazanması değil, sınır düzeltilmesi konusu mu geldi gündeme? Bütün bu soruların yanıtı “hayır”dır. Yoksa Türkiye’nin kapsamlı bir operasyon ile, tüm PKK meselesini değil, ama sınır ötesi sorunları hiç değilse bir süre için de olsa çözmesine yeşil ışık mı yaktı Büyük Patron? Bu sorunun yanıtı da “hayır”dır. ??? Peki Beyaz Saray görüşmesinden ne çıktı? Beyaz Saray görüşmesinden, pazartesi günü görüşme başlamadan birkaç saat önce kaleme alınan bu sütunda salı günü yayımlanan tahmin ne ise o çıktı. ABD, Barzani’nin ardındaki desteğini çekmedi. Kuzey Irak’a verdiği öneme binaen bu bölgeye yapılacak herhangi bir kapsamlı operasyona yeşil ışık yakmadı. Tıpkı öngörüldüğü gibi, yalnızca sınırlı nokta operasyonlara “hayır demeyeceğini” belirtmekle yetindi. Peki bu nokta operasyonlar, sorunu çözmeye yeter mi? Bunun yanıtının hayır olduğunu herkes gibi Başbakan da biliyor olmalı. “Ama diyeceksiniz, yeni öğeler var!” Nedir onlar? ABD anlık taze bilgiler verecek? Şimdiye kadar veriyor muydu? Hayır! Ya da hiç değilse bize vermiyordu. PKK’ye ise verdiği yolunda kimi bilgiler ve bulgular var. Bundan böyle bize yeterli ve yararlı bilgi vereceğinin garantisi var mı? Hayır! PKK’yi geçmişte terör örgütü ilan edip, ona muavenetini esirgemeyen ABD’nin şimdi onu düşman ilan etmesi yeterli bir güvence mi? Hayır! ??? Peki bunca “hayır”dan sonra, hiçbir hayır (şerrin tersi) görünmediğine göre, Başbakan “Hamdolsun!” demekte haksız mı? Ona da “hayır”! “Bu çelişkiyi nasıl açıklıyorsun, nasıl Başbakan’ın bu işte hayır görmesini haklı görebiliyorsun?” derseniz, ona yanıtım hazırdır: Ben çoğunluk gibi yanılmıyorum da ondan... Evet sayın okurlarım, çoğunluk Başbakan’ın Bush ile görüşmesindeki ana konunun “sınır ötesi” olduğunu sanıyordu. Oysa gerçek o değildi. Ana konu sınır berisiydi. Yoksa sınır ötesi radikal çözümler konusunda, Erdoğan da Bush gibi, belki de salt Bush’a ters düşmemek için, gönülsüzdü. Oval Ofis’te açıkça dile getirilmese bile asıl konu sınır ötesi değil, sınır berisiydi. Bütün sorun, artık “sınır ötesi aczine” fena halde öfkelenen, tepkisi doruğa varan “sınır berisi”ydi. Öyle bir sonuç alınmalıydı ki, hem sınır ötesinde fazla tedirginlik yaratmasın, PKK’nin canını biraz yakmakla (ne yapacaksın kaçınılmaz olduğuna göre, o kadar da olacak) kalan bir çözüme ulaşılsın, ama sonuçta Türk kamuoyunun biraz öfkesi yatıştırılsın, havası alınsın. Bu sonuç, biraz da medyanın şişirmesiyle elde edilmiştir. Ne dersiniz, şimdi Tayyip Erdoğan istediğini aldığı için “Hamdolsun!” demekte haksız mıdır? Hayır! Bizim hamdetmek için nedenimiz var mı? Hayır! AKP ‘301’e formül arıyor EMİNE KAPLAN ANKARA AKP hükümeti, AB İlerleme Raporu’nun açıklanmasının ardından Türk Ceza Yasası’nın (TYC) 301. maddesiyle ilgili değişikliği yeniden gündemine aldı. Değişikliğin içeriği konusunda formül aranırken maddedeki “Türklüğü” yerine “Türk milleti” ibaresinin kullanılması, dava açılmasının da Adalet Bakanı’nın iznine bağlanması yönünde hüküm getirilmesi eğilimi öne çıktı. Ancak bazı parti yöneticileri, 301. maddede bir değişikliğe gerek olmadığını, Avrupa ülkelerinde Türkiye’den çok daha katı düzenlemeler bulunduğunu belirterek bu konuda Yargıtay’ın içtihatının beklenmesi gerektiğini belirtiyor. AB İlerleme Raporu’nda, TCY’nin 301. maddesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile uyumlu hale getirilmesinin istenmesi üzerine AKP hükümeti, 301. madde değişikliği ça AB İlerleme Raporu’nun açıklanması üzerine bir süre önce rafa kaldırdığı Türk Ceza Yasası’nın 301. maddesini yeniden gündemine alan AKP hükümeti, değişikliğin içeriği konusunda formül arıyor. Maddedeki “Türklüğü” yerine “Türk milleti” ibaresinin kullanılması, dava açılmasının da Adalet Bakanı’nın iznine bağlanması hükmü üzerinde duruluyor. Bazı parti yöneticileri ise 301. maddenin değiştirilmesine karşı çıkıyor. lışmalarını raftan indirdi. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, bu konuda bakanlıkta yapılan çalışmanın tamamlandığını, 56 öneri olduğunu belirterek ilk Bakanlar Kurulu’nun gündemine getireceğini açıkladı. Şahin, değişikliğin hükümet tasarısı olarak getirileceğini belirtti. Bakanlık, hangi önerinin seçileceği konusunda formül arıyor. Bu konuda son kararı Başbakan Tayyip Erdoğan’ın vermesi bekleniyor. Öneriler arasında 301. maddenin “Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni alenen aşağılayan kişi, altı aydan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır” hükmünü düzenleyen fıkrasında “Türklüğü” yerine “Türk milleti” ibaresinin kullanılması formülü öne çıkıyor. Hükümet, ayrıca bu suçlarda dava açılabilmesini Adalet Bakanlığı’nın iznine bağlamayı da planlıyor. Eski TCY’de yer alan bu yöndeki izin yetkisi, yeni TCY çalışmaları sırasında kaldırılmıştı. Maddede yer alan, “Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza üçte bir oranında artırılır” fıkrasının metinden çıkarılması da düşünülüyor. Adalet Bakanlığı tasarı üzerindeki çalışmalarını sürdürürken parti içinde bu konuda farklı görüşler de bulunuyor. Bazı parti yöneticileri, 301. maddenin eski TCY’ye göre oldukça iyileştirildiğini, uygulamanın sonuçları görülmeden yeni bir değişikliğe gerek olmadığını dile getiriyor. Değişikliğe karşı çıkan parti yöneticileri, “İstenirse elbette madde değiştirilebilir, hatta kaldırılabilir. Ama buna gerek yok. Bazı Avrupa ülkelerinde bizim 301. maddede yer alan hükümlerden çok daha geri ve sert düzenlemeler var. Ancak bizim sıkıntımız uygulamayla ilgili. Avrupa ülkelerinde buna eşdeğer maddelerden açılan dava sayısı çok az ve mahkumiyet sayısı da yok denecek kadar az. Ama Türkiye’de bazı savcılar aynı suç isnadı ile ilgili dava açabilirken bazıları takipsizlik kararı veriyor. Yeni TCY’nin bu maddesiyle ilgili uygulamalar daha çok yeni, bu konuda Yargıtay’ın vereceği kararlar ve oluşturacağı içtihat beklenmeli” görüşünü dile getiriyor. Bazı parti yöneticileri de 301. maddenin son fıkrasında yer alan “Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz” hükmünün maddede ayrıca bir değişikliği gerektirmediğini düşünüyor. Erdoğan, topu STÖ’lere atmıştı Geçen yasama döneminde yine 301. madde değişikliği gündeme gelmiş, Başbakan Tayyip Erdoğan ve dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek, topu sivil toplum örgütlerine atmıştı. Bazı sivil toplum örgütleri bir araya gelerek bir çalışma yaparak öneriler getirmiş, ancak bir sonuç elde edilememişti. NÜKLER SANTRAL YASASI ELEŞTİRİ YASAK ‘Lobicilerin tuzağına düşüyorlar’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in bazı maddelerini veto ettiği Nükleer Güç Santralları Yasası’nı genel kurul gündemine getirdi. Görüşmelerde AKP hükümetinin “nükleer lobisinin tuzağına düştüğü” belirtildi. Yasa üzerinde CHP grubu adına söz alan Adana Milletvekili Tacidar Seyhan, düzenlemenin bu haliyle yürürlüğe girmesi durumunda sıkıntılar yaşanacağını belirterek “Bu, nükleer enerji kanunu değil, nükleer ihale kanunudur. Şirketler öyle başınıza üşüşecek ki bu ülkeyi küçük nükleer santrallarla denetimsiz hale getireceksiniz, santral çöplüğü yapacaksınız” diye konuştu. Hükümete yasayı geri çekmesi çağrısında bulunan Seyhan, düzenlemenin Türkiye’nin başına büyük sorunlar açacağını söyledi. DTP grubu adına söz alan Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, nükleer santral yasasının acilen ve tekrar gündeme getirilmesinin çok düşündürücü olduğunu belirterek, nükleer santralların ömrü bitince ne boyutta bir bela olacağının bilinmediğini kaydetti. Buldan, “Doğalgaz, petrol bağımlılığından ve lobisinden kaçalım derken nükleer lobinin tuzağına düşülüyor” uyarısında bulundu. MEB’de Aleviliği savunmak suç oldu ? Eğitimİş Sendikası adına hazırladığı raporda din kültürü kitaplarında Aleviliğe yer verilmediği eleştirisi yapan öğretmen hakkında mezhepçilik yapmak suçlamasıyla inceleme başlatıldı. ANKARA Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), din kültürü ve ahlak bilgisi kitaplarının Sünni inancı doğrultusunda hazırlandığı, Aleviliğe yer verilmediği, öğrencilere örtünme telkininde bulunulduğu tespitlerini içeren raporlar hazırlayan Eğitimİş Fatih Şubesi Başkanı Mustafa Cemil Kılıç hakkında inceleme başlattı. Eğitimİş tarafından ders kitaplarının içeriğinin incelenmesine ilişkin komisyonlar kurulmuş ve inceleme sonuçları raporlaştırılmıştı. Gazetemizde haber olarak yer verilen raporlardan, özellikle din kültürü kitaplarına ilişkin olanlar MEB’i rahatsız etti. Bakanlık, sendika adına raporları hazırlayan Eğitimİş Fatih Şubesi Başkanı Din Kültürü Öğretmeni Mustafa Cemil Kılıç hakkında inceleme başlattı. Kılıç’ın hazırladığı, “ilköğretim din kültürü kitaplarının Sünni İslam inancı esas alınarak hazırlandığı, Aleviliğe yer verilmediği, ayrıca bir konu anlatılırken örtünme telkininde bulunulduğu” gibi tespitleri içeren ve gazetemizde iki ayrı haber olarak yayımlanan raporların neden hazırlandığı soruşturuluyor. Bakanlık müfettişlerince sorgulandığı öğrenilen Kılıç’a, gazetemizde yayımlanan “MEB’e göre tasavvufi yorum” ile “İlköğretimde örtünme telkini” başlıklı haberler gösterilerek basına bu tür açıklamaları yapmaya yetkisi olmadığı söylendi. Kılıç’a, Aleviliğin kitaplarda olmadığını söylemenin “mezhepçilik yapmak” olduğu, ilköğretimde örtünme telkininde bulunulduğu uyarısının yapılmasının da “toplumda infial oluşturmayı” amaçladığı suçlamalarının yöneltildiği de öğrenildi. İncelemenin ardından Kılıç hakkında soruşturma başlatılmasının beklendiği belirtildi. Genç’i kovmak istedi Görüşmeler sırasında Tunceli Milletvekili Kamer Genç, içtüzük gereği sadece vetolu maddelerin genel kurulda görüşülebileceğini belirterek Enerji Bakanı Hilmi Güler’in yasanın geneli üzerine konuşmasına karşı çıktı. Meclis Başkanvekili Eyüp Cenap Gülpınar, “Sürekli içtüzüğü ihlal ediyorsun, yeter ya” diyerek Genç’e tepki gösterdi. Genç’in itirazlarını sürdürmesi üzerine Gülpınar, “Sizi dışarı atarım” dedi. Genç, itirazını sürdürünce Gülpınar, “Çık dışarı, idare amirleri Kamer Genç’i dışarı çıkarın” diye bağırdı. Genç’in itirazını sürdürmesi üzerine Gülpınar, “Birleşime 10 dakika ara veriyorum, ben buraya tekrar geldiğimde sen burada olmayacaksın” diyerek birleşimi kapattı. Genç ise salondan ayrılmadı. Bakan Güler ve AKP gup başkanvekilleri 10 dakika dolmasına karşın birleşimi açmayan Gülpınar’a kürsüye çıkması ricasında bulundular. Beş dakika gecikmeyle birleşimi açan Gülpınar, yasanın görüşmelerine geçti. Nükleer Karşıtı Platform’un TBMM Dikmen Kapısı önünde yaptığı eyleme Uras da destek verdi. (AA) Nükleer Karşıtı Platform tasarı görüşülürken eylem yaptı Ufuk Uras: Meclis temiz enerjiden yana olmalıdır ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) Nükleer Karşıtı Platform, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilen “Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin Kanun”un genel kurulda yeniden görüşülmesi öncesinde Meclis’in Dikmen kapısı önünde basın açıklaması yaptı. Destek vermek amacıyla gruba katılan ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, söz konusu yasaya ilişkin Meclis’in dikkate alması gereken tek kriterin “kamu yararı” olması gerektiğini söyledi. Uras, tercihin “kamu yararı” veya “nükleer lobilerin yararı”ndan yana kullanılacağını ileri sürerek “Nükleer lobilerin arkasında dolarlar, Avro’lar var. Bizim arkamızda ise sendikalarımız, meslek örgütlerimiz ve platformlarımızın bilimsel tezleri var” diye konuştu.“Meclis nükleer enerjiden yana değil, temiz enerjiden yana bir Meclis olmalıdır” diyen Uras, Meclis’in gelecek kuşakların da yaşamını belirleyecek bir karar almak zorunda olduğunu ifade etti. “Nükleer enerjinin en pahalı enerji olduğunu” belirten Uras, bu enerjinin insan yaşamını etkileyecek bir dizi risk taşıdığını da kaydetti. Uras, platform üyelerini bir sonraki basın toplantısını Meclis’te yapmaya çağırdı. Nükleer Karşıtı Platform sözcüsü Cengiz Göltaş da söz konusu yasanın “Tercüme özeti, derleme ve ısmarlama” bir yasa olduğunu belirterek “Bu yasa netlik taşımamakta, santral yapımında önem taşıyan bütün konuları ikincil mevzuatlara bırakmaktadır” dedi. Göltaş, şöyle devam etti: “Milletvekillerimize buradan bir kez daha sesleniyoruz. Nükleer lobilerin kârlarını artırmaya endeksli, insan, doğa, enerji, ekonomi zararlısı santrala ilişkin yasanın Meclis’ten geçirilmesine izin vermeyin” ‘Nükleere ihtiyaç yok’ İstanbul’da da Galatasaray Meydanı’nda toplanan Nükleer Karşıtı Platform üyeleri adına konuşan Derya Koçoğlu, yasanın oldu bittiye getirilmek istendiğini ifade ederek, Türkiye’nin nükleer santraline ihtiyacı olmadığını belirtti. Türkiye Çevre Platformu da yaptığı yazılı açıklamada, nükleer enerjinin sonu olmayan bir yol olduğunu bildirdi. asirmen?cumhuriyet.com.tr CHP’DE KONGRE HAREKETLİLİĞİ Haluk Koç yurt gezilerine çıkıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP’de delege seçimleri sürerken muhaliflerin genel başkan adayı Samsun milletvekili Haluk Koç yurt gezilerine çıkıyor. Koç, öncelikle İstanbul’da bazı toplantılara katılacak. CHP’de kurultay süreci ilerliyor. Delege seçimleri sürerken 8 Aralık13 Ocak arasında ilçe ve 5 Ocak10 Şubat tarihleri arasında da il kongrelerinin yapılması planlanıyor. Kurultay tarihiyse henüz kesinleştirilmedi. Bu süreçte hem genel merkez yönetimi, hem de muhalifler delege seçimlerinde etkin olmak için yoğun çaba gösteriyor. Yarışa gireceğini açıklayan muhaliflerden Samsun milletvekili Haluk Koç’a destek veren parti meclisi üyeleri ve bazı eski ve yeni milletvekilleri de yurt gezilerine çıktı. Ankara’da bir büro tutarak çalışmalarını başlatan Haluk Koç da yurt gezilerine çıkıyor. Koç, bugünden başlayarak 11 Kasım gününe dek İstanbul’da çeşitli temaslarda bulunacak. Koç’un eski parlamenterler, eski büyükelçiler, bazı gazete yöneticileri ve köşe yazarlarıyla görüşmeler yapacağı kaydedildi. Koç, ayrıca İstanbul’un üç ayrı seçim bölgesindeki partililerle bir araya gelecek ve bazı televizyon programlarına katılacak. Türk yükseköğretim sisteminin yönetimi, 8 Aralık’tan sonra yeni bir isme emanet edilecek YÖK’te Gül dönemi başlıyor ZEYNEP ŞAHİN ANKARA YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç’in görev süresi bir ay sonra dolacak. Teziç’in yerini alacak isim merak konusuyken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün iki atama seçeneği var. Gül, ya mevcut YÖK üyeleri içinden bir ismi başkanlık koltuğuna oturtacak ya da Teziç’in yerine atayacağı YÖK üyesini başkan yapabilecek. Cumhurbaşkanı Gül’ün en önemli atamalarından biri kısa süre sonra gerçekleşecek. YÖK Başkanı Teziç’in 4 yıldır yürüttüğü görevi, 8 Aralık’ta sona erecek. Teziç, görevinin bitişinin ardından İstan ? YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’in 4 yıldır yürüttüğü görevi, 8 Aralık’ta sona erecek. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ya mevcut YÖK üyeleri içinden bir ismi ya da Teziç’in yerine atayacağı kişiyi YÖK başkanı yapacak. bul’a dönecek. Yerine getirilecek isim ise merak konusu. Yasal süreç, Cumhurbaşkanı Gül’ün YÖK üyeleri arasından bir ismi başkanlığa atamasını öngörüyor. Gül’ün önünde ise iki atama seçeneği bulunuyor. Buna göre Gül, mevcut YÖK üyeleri arasından istediği bir ismi YÖK Başkanı olarak atayabilecek. Bu durumda kulislerde atanması gündemde olan dört isim konuşuluyor. Bu isimlerden biri Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tosun Terzioğlu. Başkanlık için adı geçen diğer üç isim ise AKP hükümeti tarafından, Bakanlar Kurulu kontenjanıyla YÖK üyeliğine getirildi. Bunlardan biri eski Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Enver Hasanoğlu. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olan Hasanoğlu, YÖK’ün kurucularından İhsan Doğramacı’ya yakınlığıyla biliniyor. Doğramacı ve Gül’ün yakınlığı ise dikkat çekiyor. YÖK’ü yönetmesi beklenen isimler arasında İlahiyatçı Prof. Dr. Halis Ayhan da var. Ayhan, bugüne kadarki söylemlerinde üniversiteye girişte katsayı farklılığının olmaması gerektiğini savunmuştu. Başkanlık için adı geçen diğer isim Prof. Dr. İzzet Özgenç ise hukukçu. Özgenç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Anakent Belediye Başkanı’yken danışmanlığını yapmıştı. Öte yandan Gül, halen YÖK üyesi olan isimler arasından birini başkanlık koltuğuna oturtmak yerine YÖK’ün dışından bir ismi de kurulun başına atayabilecek. Teziç, görev süresi dolduktan sonra YÖK üyeliğindeki yeri de boşalacak. Dolayısıyla Teziç’in Cumhurbaşkanlığı kontenjanından olan üyeliğine yeni bir ismin atanması gerekecek. Bu durumda, Gül, kendine yakın bir ismi Teziç’in yerine YÖK üyesi olarak atayabilecek, daha sonra da bu kişiyi YÖK Başkanlığı’na getirebilecek. CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle