18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 KASIM 2007 PERŞEMBE 10 DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr Independent, raporun Erdoğan hükümetinin sıkıştığı bir döneme denk gelmesini eleştirdi AB’nin zamanlaması kötü Seselj mahkemede ? Dış Haberler Servisi Aşırı milliyetçi Sırp lider Voyislav Seselj’in (53), 1990’lı yılların başındaki savaş sırasında “halkı nefrete yönelten” konuşmaları nedeniyle Hollanda’nın Lahey kentindeki Eski Yugoslavya için Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına başlandı. Mahkemenin elindeki en üst düzey siyasetçilerden biri olan Sırp Radikal Partisi lideri Seselj, Bosna ve Hırvatistan’ın bazı kesimlerinde etnik temizlik yapılması konusunda eski Yugoslavya’nın son devlet başkanı Slobodan Miloşeviç’le işbirliği yapmak ve aşırı milliyetçi konuşmalarla “büyük Sırbistan” peşindeki Sırpları cinayet işlemeye, işkenceye ve tecavüze teşvik etmekle suçlanıyor. 2003 Şubatı’nda teslim olan Seselj, savaş sırasında yaptığı bir konuşmada “Yugoslavya’dan Sırbislavya yaratacaklarını” söylemişti. Dış Haberler Servisi AB Komisyonu’nun önceki gün açıkladığı Türkiye’yle ilgili İlerleme Raporu Avrupa basınında yankı bulurken İngiliz Independent gazetesinde yer alan yorumda rapor “zamansız ve dayatmacı” olduğu gerekçesiyle eleştirildi. Türkiye’nin Kuzey Irak’a yönelik “savaşın eşiğinde olduğunu” belirten Independent, “Rapor, bundan daha kötü bir zamanda açıklanamazdı” diye yazdı. Buna rağmen “raporun içeriğinin mantıklı olduğu” görüşünün de dile getirildiği haberde, Türkiye’de reformların yavaşladığı kaydedildi. Erdoğan hükümetinin, reformlara ve AB’ye bağlı olmasına karşın, “bir tarafta öfke içindeki ordu diğer tarafta Kürt terörizmi olduğu” belirtilerek “işte tam da bu nedenlerle tepeden bakan, başöğretmen edasıyla yazılmış raporun yersiz” olduğu vurgulandı. Gerçek sorunun, birliğin Türkiye’nin üyeliği konusundaki heyecanını kaybetmeye başlaması olduğu savunulan ha ? İngiliz Independent gazetesi, raporun “tepeden bakan” dilini ve zamanlamasını eleştirirken “Reformların hızı konusunda azarlamak ve Kuzey Kıbrıs’ı yalnızlığa terk etmek, Ankara’nın üyeliği meselesini ötelemenin bir aracı haline gelmeye başladı” ifadesini kullandı. Bakan Şimşek ise, Brüksel’de raporu olumlu bulduğunu açıkladı. berde “reformların hızı konusunda azarlamak ve Kuzey Kıbrıs’ı yalnızlığa terk etmek, Ankara’nın üyeliği meselesini ötelemenin bir aracı haline gelmeye başladı. Bu çok yanlış olur” ifadesi kullanıldı. lik bahaneler uydurmak için değil.” Financial Times, Türkiye’nin, sınır ötesi operasyona hazırlandığı bir dönemde bu raporu görmezden gelebileceğini ve bunun ise büyük bir hata olacağını yazdı. Haberde, “Türkiye ile AB’nin bütünleşmesi sonunda, hem Türkiye, hem Avrupa hem de Batı’nın çıkarına. Şimdi bu ödüle ulaşmak zor gibi görünse de iki tarafın da kartlarını doğru oynaması halinde durum böyle kalmayacaktır” denildi. AB’nin, Fransa, Almanya ve Avusturya’daki Türkiye karşıtı havaya koşut olarak Ankara için koşulları ağırlaştırdığı kaydedilen haberde tüm bunlara karşın raporun dengeli olduğu da savunuldu. Alman Lausitzer Rundschau gazetesi, raporun Türkiye karşıtlarının ekmeğine yağ sürdüğünü kaydetti. İspanyol El Pais, Ankara’ya “soğuk duş” verildiği yorumunu yaptı. Fransız Le Figaro ise raporda “Türkiye’nin AB yolunun uzun olacağı” mesajının verildiğini savundu. Gürcistan’da sıkıyönetim ilanı Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili’nin muhalefetin gösterileri nedeniyle başkent Tiflis’te sıkıyönetim ilan etti. Başbakan Zurab Noğaydili, yaptığı açıklamada, Saakaşvili’nin Tiflis’te bugünkü olaylar nedeniyle 1,5 saat önce sıkıyönetim ilan ettiğini belirterek, parlamentonun, Cumhurbaşkanı’nın aldığı bu kararı 48 saat içinde görüşeceğini söyledi. Noğaydili, bu süre içinde medyanın da denetim altında tutulacağını belirterek, gösteri yapılmasının ve toplantı düzenlenmesinin yasaklandığını bildirdi. Muhalefetin önde gelen liderlerinden Gürcistan Yolu Partisi Genel Başkanı Salome Zurabişvili, Rustavi 2 televizyonundaki açıklamasında, milletvekillerinin bu olaylardan sonra istifa etmesi gerektiğini belirterek, parlamentonun kısa süre içinde feshedileceği iddiasında bulundu. Öte yandan, Gürcistan’daki hükümet karşıtı gösteriler, Tiflis ile Moskova hükümetleri arasındaki ilişkileri iyice gerginleştirdi. Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili’nin, muhalefetin arkasında Rusya’nın olduğu yönündeki iddiaları, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov tarafından “saçmalık” diye nitelenince, Moskova’daki Gürcistan Büyükelçisi geri çağrıldı. (Fotoğraf: REUTERS) Bakan Şimşek, Rehn ile görüştü Öte yandan Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Brüksel temasları kapsamında dün AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn’le görüştü. Şimşek Rehn’le yaklaşık 1 saat süren görüşmesinde İlerleme Raporu’yla ilgili görüş alışverişinde bulunduklarını belirtti. Raporu olumlu bulduğunu kaydeden Şimşek, “Reformlara devam edeceğiz. Bu, Türkiye’nin kararlılığıdır’’ dedi. Şimşek’in dünkü Brüksel programı çerçevesinde Zaman gazetesinin AP’deki “Türkiye: Burada Medeniyetler Buluşuyor’’ konulu fotoğraf sergisinde açılış konuşması yapmasının da yer aldığı bildirildi. ‘Türkiye görmezden gelmemeli’ Türkiye’nin üyeliğinin, AB’nin İslam dünyasıyla ilişkilerinde devrim yaratacağını da öne süren yazı şöyle devam etti: “Yasalarını liberalleştiren Türkiye’nin kazanılması yönünde önemli bir teşvik olacak. Brüksel’de yayımlanan raporları, bir dostumuz olarak Türkiye’yle ilgili kaygılarımızı ifade etmek için kullanmalıyız, evlilikten vazgeçmeye yöne A Ankara rapora itiraz edecek B’YE YANIT HAZIRLIĞI MAHMUT GÜRER Hamas’ın Hollywood rüyası ? Dış Haberler Servisi Filistin’de Gazze Şeridi’nin kontrolünü elinde tutan Hamas’ın, uluslararası izolasyona karşı bölgede 200 milyon dolarlık bir medya kenti ve film yapım merkezi kurmayı planladığı bildirildi. Hamas’ın yayın organı Filistin gazetesi, projenin başındaki milletvekili Fethi Hamad’a dayanarak verdiği haberde, “Hollywood tarzı” dev tesiste yapım ve grafik stüdyoları, uydu teknolojisi, çocuklar için eğlence alanları, kafeterya ve lokantaların bulunacağı kaydedildi. Hamad, 200 milyon doların sadece 1 milyon dolarını toplayabildiğini, geri kalan paranın bağışlarla toplayabileceklerini umduğunu söyledi. Hamas yönetiminin, kurulacak medya kentiyle Gazze’ye turist çekmeyi ve bölgedeki kontrolünü sağlama almayı amaçladığı belirtiliyor. ANKARA Ankara, 6 Kasım’da yayımlanan ilerleme raporuna itirazlarını hazırlamaya başladı. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre, Dışişleri Bakanlığı, ilerleme raporunun 6 Kasım’da açıklanmasının ardından, haklı ve haksız eleştirilerin rapor halinde Avrupa Birliği Genel Sekreterliğine (ABGS) bildirilmesini istedi. Yetkililer itiraz belgesinin 2008’e girilmeden önce gönderileceğini dile getirdiler. İtiraz edilecek noktalar ve gerekçeleri şöyle sıralanıyor: ? Genelkurmay’ın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması: Türkiye’nin içinde bulunduğu terörle mücadele ortamında böyle bir değişikliğin yapılması şimdilik öngörülmemektedir. ? Ek Protokol: Türkiye, diplomatik ilişki içinde olduğu AB ülkelerine Ek Protokolü zaten uygulamaktadır. AB Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yönelik “Doğrudan Ticaret Tüzüğü”nü hazırlanan ilk haliyle onaylamalıdır. ? Dini özgürlükler: Raporda “Türkiye’de azınlık haklarının yetersiz olduğuna” vur gu yapılıyor. Ancak Türkiye Lozan Barış Antlaşması’yla azınlık oldukları açıkça ifade edilen “Ermeni, Rum ve Yahudilere’” başta ibadet olmak üzere tüm haklarını antlaşmanın öngördüğü biçimde tanımaktadır. ? Azınlıklara eğitim hakkı: Vakıflar Yasası’nın eğitim hakkıyla bağdaştırılması dikkat çekmektedir. Eğitim ve Vakıflar konularının nasıl düzenleneceğine ilişkin ifadeler Lozan Barış Antlaşması ve Eğitim Birliği Yasası’nda açıkça yer almaktadır. ? Kültürel haklar: Raporda “anadilde eğitimin” önüne geçildiği ifade edilmektedir. Ancak anadilde eğitim kursları devlet tarafından kapatılmamıştır. Kurslar talep yetersizliği nedeniyle kendiliğinden kapanmıştır. Televizyonlarda gerçekleştirilen yayınlar ise sürmektedir. Radyoya ilişkin çalışmalar talep yetersizliği nedeniyle kısıtlı olarak yapılmaktadır. ? Yüzde 10 barajı: Avrupa’nın çeşitli ülkelerinin parlamentolarında siyasi baraj uygulaması bulunmaktadır. Türkiye’de de seçim barajı yüzde 10’dur. A HMEDİNEJAD 3 bin santrifüjle yola devam... Dış Haberler Servisi İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, nükleer enerji programlarına, faaliyet halindeki 3 bin santrifüjle devam ettiklerini tekrarlayarak ABD’ye ve Avrupa ülkelerine meydan okudu. Ahmedinejad, Güney Horasan eyaletinin başkenti Bircand’da kalabalık bir halk topluluğuna hitap ederken “daha önceki hükümetin nükleer enerji programı konusunda Avrupa ile yürüttüğü görüşmelerin hiçbir işe yaramadığını, kendilerinin ise sömürge sürecini reddederek nükleer faaliyeti yeniden başlattığını” vurguladı. Atom bombası ürettikleri iddialarını yalanlayan Ahmedinejad, ABD’nin “İran’daki 500 ila 1000 hedefi vurma” tehditlerini hatırlatarak “Artık milletimizi bu tehditlerle kandıramazlar” diye konuştu. Bush, ‘Amerikalı Sarko’ya Teksas aksanıyla Fransızca olarak “Beyaz Saray’a hoşgeldiniz” dedi. (Fotoğraf: REUTERS) Sarkozy ve Bush 40 yıllık dost gibi Dış Haberler Servisi Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy, iki ülke arasında geleneksel olarak soğuk olan ilişkileri yumuşatmak için gittiği ABD’de büyük ilgiyle karşılandı. Beyaz Saray’a ilk resmi ziyaretinin amacının, “Amerika’nın kalbini yeniden fethetmek” olarak tarif eden Sarkozy, ABD Başkanı George W. Bush tarafından, Teksas aksanıyla Fransızca “Beyaz Saray’a hoşgeldiniz” (Bienvenue a la Maison Blanche) sözüyle karşılandı. Ülkesinde “Amerikalı Sarko” lakabı yakıştırılan Sarkozy, akşam yemeğindeki konuşmasında, “Biz Avrupalılar, 20. yüzyılın en büyük gaddarlığıyla karşı karşıya kaldık. Nefret verici iki savaş. Aileleriniz bize yardıma geldi. Fransız halkının bunu asla unutmayacağını söylemek için buradayım” dedi. ‘İran’la diyaloğa açık olunmalı’ Irak konusundaki bazı görüş ayrılıklarının iki ülke arasındaki dostluk ve ittifakta şüphe yaratmaması gerektiğini belirten Sarkozy, nükleer silaha sahip bir İran’ın kendileri için de kabul edilemez olduğunu söyledi ve Tahran ile sonuna kadar diyaloğa açık olunması gerektiğini sözlerine ekledi. Bush da, her iki ülkenin Afganistan, Lübnan, Darfur ve Myanmar’da ki ortak çabalarına işaret ederek, “Siz ve ben iki cumhuriyet arasındaki işbirliğini derinleştirme taahhüdümüzü paylaşıyoruz ve bu işbirliği sayesinde dünyayı daha iyi bir yer haline getirebiliriz” dedi. Ziyarette ayrıca, ABD’nin kuruluşuyla sonuçlanan Amerikan içsavaşında önemli rol oynayan Fransız diplomat ve asker Marquis Lafayette’in 250. doğum günü kutlandı. Fransız diplomatlar, Sarkozy’nin ABD Kongresi’nde konuşmaya davet edilmesini, Lafayette’in Amerikan Temsilciler Meclisi ve Senatosu’nun ilk ortak oturumundaki konuşmasına benzeterek, bunun büyük bir onur olduğunu söyledi. ‘Yaptırımlardan korkmuyoruz’ Uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin 3 bin santrifüjle devam ettiğini anlatan İran Cumhurbaşkanı, “BM Güvenlik Konseyi’nde bize karşı alınan yaptırım kararlarını hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Dünya şunu iyi bilsin ki, nükleer programdan iğne ucu kadar dahi geri adım atmayacağız” dedi. Ahmedinejad, “görüşme koşullarını küstah ve suçluların değil, İran’ın belirleyeceğini” de vurguladı. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu , 3 bin santrifüjün 3 ila 8 yıl içinde nükleer bomba yapımına yetebileceğini hesaplıyor. ürcistan’da en ağır hakaret nedir, biliyor musunuz? Hoşunuza gitmeyen birine “Sen Rus ajanısın” deyin de görün... Gürcistan’ın ilk Devlet Başkanı Zviad Gamsahurdia, Eduard Şevardnadze’yi “Rusya’dan destek almakla” suçladı. Oysa Şevardnadze sırtını ABD’ye dayamıştı. İkinci Devlet Başkanı Şevardnadze, Mihail Saakaşvili’yi “Rusya’dan destek almakla” suçladı. Oysa Saakaşvili sırtını ABD’ye dayamıştı. Üçüncü Devlet Başkanı Saakaşvili bugün muhalefeti “Rusya’dan destek almakla” suçluyor. Oysa muhalefet sırtını ABD’ye dayamış durumda. Avustralyalı medya devi Rupert Murdoch’ın ve Amerikan MSNBC haber kanalının, Gürcü muhalefetinin kilit isimlerinden biri ve ülkenin en zengin işadamı Badri Patarkatsisvili ile el sıkışarak “geniş bir ortaklığa” yelken açtığı duyuruluyor. Türkiye’de de medya alanında hareketlenen Murdoch’un yatırımlarının yalnızca ekonomik olmadığını söylemeye gerek var mı? Son günlerde Tiflis’te on binlerce insan meydanlarda Saakaşvili’yi istifaya çağırıyor. Bunların çoğu, dört yıl önce Amerikalı milyarder George Soros’un finanse ettiği söylenen “Gül Devrimi” için sokağa çıkan muhalifler... Gürcistan’da hiçbir devlet başkanı görev süresini dolduramıyor. Saakaşvili’nin de işi zor... Güllerin Soldu... G PERŞEMBENİN GELİŞİ HAKAN AKSAY [email protected] Ekim Devrimi’nden 90 Yıl Sonra Halk Cumhuriyeti’nin ünlü liderleÇ in rinden Çu En Lay (18981976), kendisinden 1789 Fransız Devrimi ile ilgili görüş soranlara “Bu konuda bir yorum yapmak için henüz çok erken” demiş. Dün insanlık tarihinin önemli dönemeçlerinden biri olan 1917 Ekim Devrimi’nin yıldönümüydü... 90 yıl geçti aradan... Sonuç çıkarmak için daha erken mi?.. Belki... Yine de biraz aceleci davranma riskine girerek birkaç değerlendirimin altını çizmeye çalışalım. ??? Bugün Rusya’da bazılarının “devrim değil, darbe” dediği gelişmeler, 90 yıl önce kendiliğinden ortaya çıkmadı. Evet, Lenin önderliğindeki Bolşeviklerin Almanya’dan gizli maddi yardım aldıkları ortaya çıkarıldı. Ama bu durum, 1917’yi “Alman senaryosu” olarak nitelendirmeye yetmiyor... Lenin’in üstün organizatörlük yetenekleri de her şeyi açıklamıyor. Ekim Devrimi, kim ne derse desin sosyal bir hareketlenmenin sonucu ve ürünü. Halk kitleleri Çarlık Rusyası’ndan rahatsızdı. Bu rahatsızlık bir başkaldırı doğurdu. Nasıl? Kaç kişi? Kim, ne kadar bilinçli ve haklı? Bu sorular elbette tartışılır... Ama kitlesel bir hareket olduğu ortada. ??? 90 yıl önce kitlelerin hoşnutsuzluğu şartlarında inisiyatifi ele alan Bolşevikler, şiddet kullanarak iktidarı kazandılar. Eski takvimle 25 Ekim, yeni takvimle 7 Kasım’da Kışlık Saray el değiştirirken belki fazla kan dökülmedi (bu yüzden bazıları, Ekim Devrimi’ni “barışçıl devrim” olarak değerlendirir), ama yöntem şiddete dayanıyordu ve ardından çok kan döküldü. Bugünlerde Rus TV kanalları son çar ailesinin Lenin’in emriyle nasıl yok edildiğini gösteren filmler yayımladı. Bolşevikler, henüz tüm ülkede iktidarı kesin olarak ele geçiremeden, eski iktidarın “sembolü” olabilecek kimseyi sağ bırakmak istemediler. Ardından birçok kentte ve köyde kan aktı, zorbalık yaygınlaştı. Lenin’in 1924’te ölmesinden sonra ba bir Bilgili bir ahmak, cahil ktır. ma ah k ço ha ahmaktan da te Moliere (JeanBaptis Poquelin) mürüye ve baskıya karşı koymak için gerçekleştirilen devrimin ürünü ve devamcısı olan (veya durmadan bunu söyleyen) devlet, bir anda tuzla buz oldu. Kimse sesini bile çıkarmadı. Kim bilir, belki de 1917’de başlayan sosyalizm denemesinin en acı tarafı bu olmuştur... ??? 90 yıl önceki iktidar değişiminden 1991’e kadar uzanan dönemin bir başka önemli sonucu daha vardı. Sovyet devleti uluslararası güçler dengesinin en ana unsurlarından biri oldu. Dünyanın önemli bölümünü ele geçirmek üzere olan Hitler faşizminin yenilgiye uğratılmasında Sovyetler Birliği belirleyici rol oynadı. Sovyetler ve müttefikleri, başta ABD olmak üzere Batı’yı dizginleyen başlıca güç oldu. Türkiye de içinde birçok ülkenin ve bölgenin güvenliğinin temelinde bu denge bulunuyordu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından ve “tek kutuplu dünya” politikasının yürürlüğe sokulmasından sonra, Ortadoğu başta olmak üzere bütün dünyanın huzuru kaçtı; Washington meydanı boş buldu. Sonuçlar ortada. Irak’ı altüst eden ve Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden gelişmelerin fitili, aslında 1991’de Sovyetler yıkıldığında çekilmişti. 1917 Ekim Devrimi’nin üzerinden 90 yıl geçti. 74 yıllık sosyalizm denemesi ve Sovyetler Birliği’nin iç ve dış politikası tartışılmaya devam ediyor. şa geçen Stalin, bütün ülkede terör estirdi. Milyonlarca Sovyet yurttaşı onun döneminde tutuklandı, işkenceden geçirildi, sürgüne yollandı ve öldürüldü. Tekrar edelim: Milyonlarca insan... (Kimilerine göre “devlet terörü”ne kurban gidenlerin sayısı 20 milyonu buldu.) Burada yaşamayanlar için bu konular, siyasi eğilimlere bağlı olarak heyecanla tartışılacak “akademik konular” olabilir. Ama günümüz Rusya’sında 1937 terörünü hatırlayan binlerce insan var. Pek çok Rus babasını, dedesini nasıl kaybettiğini anlatıyor. Açılan devlet arşivleri genellikle onları doğrulayan acı gerçeklerle dolu. 1917 Devrimi, sosyal adalet için, sömürüye ve baskıya karşı koymak için gerçekleştirildi. En azından amaç böyle açıklandı. Ama ortaya çıkan tablo çok farklı oldu... ??? Sovyetler Birliği, tüm çelişkilerine karşın, sonuçta bir sosyal devlet kurma denemesiydi. Birçok sosyal kazanıma imza attı. Eğitim, sağlık, dinlenme gibi haklarda kapitalist devletler Sovyet deneyiminden çok şey öğrenerek kendilerine çekidüzen verdiler. Ama Sovyetler Birliği kendi kendine çekidüzen veremedi. Ve bir gün ortadan kalkıverdi. Birkaç kişinin kararıyla dağılan devleti, üç yüz milyon yurttaşı savunmadı. Hemen hemen hiç kimse sokağa bile çıkmadı. Ve Sovyet devleti “barışçıl” olarak, alel acele dağıtıldı. “Sosyalist iktidar”; sosyal adalet için, sö Seçim.. “Yakında Rusya’da seçimler var. Ya Putin’i yeni çar olarak seçeceksin ya da kendine yaşamak için yeni bir ülke seçeceksin!” (Bir Rus internet sitesinden.) CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle