22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 EKİM 2007 SALI 4 Şırnak’tan gelip Diyarbakır’a kadar uzanan şehit haberleri, terörü yine gündemin birinci sırasına oturttu. Şehit cenazeleriyle birlikte gelen resmi açıklamaların üzerinde fazla durmak istemiyorum, çünkü “kanları yerde kalmayacak, hesabı sorulacak” gibi boş laflar, kayıp haberleri kadar, hatta ondan da çok sinirlendiriyor insanı. Türkiye bugün terörden en fazla etkilenen ülkelerden biri. Aynı Türkiye terör konusunda, politikayı yıllardır oluşturamamış bir ülke. Burada bir gerçeği bilmek gerek. Teröristle mücadele ayrı bir iştir. Daha çok polisye önlemleri içermekle birlikte, onun da sosyal ve politik yönleri yok değildir. Bu işi, siyasi iradeyle koordineli olarak, kolluk kuvvetleri ya da bu iş için özel oluşturulmuş birimler yürütür. Ama salt teröristle mücadelenin bile başarıya erişmesi için bu işe yönelmiş özel gücün arkasında güçlü, kararlı bir siyasal iradenin bulunması zorunludur. Türkiye’de böyle bir irade var mı? Sanırım ki aklı başında kişiler için bu konunun tartışılması bile abestir. Konunun askere ihale edildiği Türkiye’de, “hayır siyasi iktidarın bir terör politikası vardır” diyen çıkarsa kendisine hemen sorun: “Nedir anlatsana?” ??? Türkiye’de işbaşında bulunan iktidar, ülkemizdeki teröre kendi kuzey bölgesinden destek verdiği bilinen Irak ile, terör ile ilgili bir anlaşma imzalıyor. Anlaşmada, PKK lafta terör örgütü ilan ediliyor, ama terörün sınır ötesinden destek görmesine karşın herhangi bir önlem yok. Bırakın komşunun somut önlem almasını bir yana, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Şartını’nın 51. maddesinde öngörülen “sıcak takip hakkı” daha da sınırlandırılmaktadır bu anlaşmayla. Türkiye, Irak konusunda, ya kendisi gereken önlemleri almalı ya da konunun asıl muhataplarıyla konuşmalıdır. Asıl muhataplardan Kuzey Irak yönetiminden çok, Irak’ın her bölgesinin gerçek hâkimi ABD ile konuşacak çok şey vardır. ABD ile Türkiye’nin ortak çıkarlar konusunda, konuşup tartışacakları hususlar var. Bunu konuşmak illa posta koymak anlamını HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Terör ve Gerçekler taşımıyor. ABD yarın Irak’tan çekilirken Türkiye’ye büyük ölçüde ihtiyaç duyacaktır. ABD’nin Türkiye’deki üsleri hâlâ önemlerini korumaktadır. Bunlar Türkiye’nin elindeki kartlardır. İran ile ilişkileri daha da gerginleşecek olan ABD’nin bölgede Türkiye’nin dostluğuna gereksinimi de eldeki başka bir önemli koz. Ama bütün bunları kullanabilmek için ABD’ye karşı bağımsız davranacak bir iktidar gerekli... Bugün Türkiye’de öyle bir iktidar var mı? ??? Kısacası AKP’nin bugün ne bir Kürt politikası var ne de terör. İhale etmişler TSK’ye teröristle mücadele işini, gerisi içinse yan gelip yatıyorlar. Yükü üstlenen TSK, hâlâ PKK’ye terörist demeyi reddeden DTP’yi ad vermeden eleştirince de karşı çıkılıyor. Oysa DTP’yi bu tavrı dolayısıyla eleştirenler haklıdırlar. PKK terörü kesmeden konuyu siyasallaştıracak bir ortamın varlığını gördüğü için cesaretlenmektedir. Bu tavır da sorunun çözümü önündeki engellerden biridir. Şimdi, şabloncu demokrat tavrıyla, “efendim DTP’liler oy alarak buraya geldiler, onlara karşı çıkmak demokratlık değildir” demenin anlamı yok. Unutmayalım, Hitler de ilk kez iktidara oy alarak gelmişti. Nitekim İspanya’da ETA’nın terörist niteliğini reddeden ve ona desteğini sürdüren Batasuna yöneticileri, mahkeme tarafından tutuklanmış bulunuyorlar. Ama Claudia Roth gidip İspanya’ya demokrasi dersi vermeye kalkamıyor. Konu İspanya’dan açılmışken bir yanılgıya daha değinmek istiyorum. Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Fikret Bila ile yaptığı uzun çok ilginç, yararlı söyleşisinde, “PKK sorununun AB üyeliği ile çözüleceğini” ileri sürüyordu. Bu görüşe katılamadığımı belirtirken, İspanya’nın AB üyeliğinden sonra da ETA’nın terörünün sürdüğünü, üyeliğin terör üzerinde caydırıcı bir etkisi olmadığını belirtmek isterim. Hatta, İspanya’nın AB üyeliği dönemindeki ETA terörü, nicelik itibarıyla, Franco dönemindekinden bile fazladır. CHP genel başkanlığına adaylığını açıkladı, ‘İlkesiz ittifak arayışım yok’ dedi Oyan sahaya indi ? CHP’nin Kemalist ilkelerinin kendisinin de “kırmızı çizgileri” olduğunu vurgulayan Oğuz Oyan, “sarı muhalefet” diye nitelendirdiği liberal kesimlerin, solda AKP’nin simetriği bir parti yaratma peşinde koştuğunu savundu. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) CHP’de Oğuz Oyan, genel başkanlık yarışı için sahaya indi. Örgütleri dolaşmaya İzmir’den başlayan Oyan, “Bu yola çıktık. Bu yolun sonunda CHP’yi daha ileriye götürmek vardır. Bu işi benden daha yapacak birisi varsa, ona da yardımcı olurum. Ama böyle birisini göremediğim için adayım” dedi. Ege Palas Oteli’nde, eski Gençlik Kolları Genel Başkanı Ayhan Yalçınkaya’nın da katıldığı toplantıda partililer ve basınla bir araya gelen Oyan, CHP’nin Kemalist ilkelerinin altını çizerek, bunların kendisinin de “kırmızı çizgileri” olduğunu vurguladı. “Sarı muhalefet” diye nitelendirdiği liberal kesimlerin, solda AKP’nin simetriği bir parti yaratma peşinde koştuğunu savunarak “ilkesiz ittifak” arayışlarında olmayacaklarını, hatta gerekirse CHP’yi bu noktaya sürüklemeye çalışanlara karşı mücadele edeceklerini söyledi. Genel başkan adaylığının bir süreç olduğunu dile getiren Oyan, “Örgüt, beni adaylığa taşırsa, ben buna hayır demem. Ancak iş sadece kurultay kazanmak değildir. Sadece geçmişin değil, geleceğin umudu olacak bir parti yaratılmalı. CHP’de kişisel kariyer hesapları, partinin çıkarlarından önde gelemez” diye konuştu. Baykal’dan adaylık işareti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP lideri Deniz Baykal, siyaseti bir görev olarak gördüğünü belirterek “Partimin ve ülkemin bana ihtiyacı olduğu sürece hiç kuşku yok görevimi yapmaktan çekinmem” diye konuştu. CHP lideri Baykal, dün CNN Türk’te yayımlanan Arena programında gündeme ilişkin de ğerlendirmelerde bulundu. Kurultay süreciyle ilgili konuşan Baykal, “Ben, hiçbir zaman öyle aylar önceden ‘Ben adayım’ diye çıkmadım. Kurultay zemini ortaya çıktığı zaman örgütün yetkili temsilcileri bir araya gelirler, böyle bir ihtiyaç hissederlerse bana teklif yaparlar. Ben de onu değerlendiririm” dedi. Kaya Bengisu İzmir’de toprağa verildi Eski İzmir milletvekillerinden ve CHP il başkanlarından Kaya Bengisu, dün törenle son yolculuğuna uğurlandı. CHP İzmir İl Başkanlığı önünde düzenlenen törende konuşan İl Başkanı Kemal Karataş, “Ülkenin kalkınması, demokratikleşmesi, laik Türkiye için çabalayan Kaya Bey’i ebediyete uğurluyoruz. Acımız büyük” diye konuştu. Bengisu, Alsancak Hocazade Camisi’nde kılınan cenaze namazının ardından Işıkkent Mezarlığı’nda toprağa verildi. Törenine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ, Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur, Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, CHP İzmir milletvekilleri Oğuz Oyan, Kemal Anadol, Mehmet Ali Susam, eski Milletvekili Erdal Karademir, Cumhuriyet Vakfı Başkan Vekili Alev Coşkun, partinin il ve ilçe yönetimleriyle Bengisu’nun yakınları katıldı. (Fotoğraf: EMRE DÖKER) asirmen?cumhuriyet.com.tr İZMİR’DE GÖZALTINA ALINAN 7 KİŞİ’DEN 2’Sİ TUTUKLANDI DevYol operasyonu İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir’de DevYol örgütü elemanlarının örgütü tekrar harekete geçirmek amacıyla eylem hazırlığında olduklarının belirlenmesinin ardından düzenlenen operasyonda 7 kişi gözaltına alındı. T.A. ile E.S.G. tutuklanırken 5 kişi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Karşıyaka, Bornova ve Çiğli’de düzenlenen eşzamanlı operasyonda gözaltına alınan T.A’nın özel bir poliklinikte pratisyen hekim olarak çalıştığı ve örgütün İzmir il sorumlusu olduğu, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde hemşirelik yapan İ.S’nin de T.A’nın yardımcılığını yaptığı belirtildi. Yüksek lisans öğrencisi G.T. adlı genç kızın örgütün il gençlik sorumlusu, bir belediyede şoförlük yapan E.S.G’nin askeri kanat sorumlusu, belediye işçisi Ö.Ö.K’nin örgütlenme ve dış ilçe sorumlusu, belediye işçisi Z.Ö’nün istihbarat sorumlusu, fabrika işçisi E.Ç’nin işçi sorumlusu oldukları ileri sürüldü. Evlerde yapılan aramalarda ruhsatsız 8 tabanca, 1 av tüfeği ve bunlara ait şarjör ve mermiler ele geçirildi. Sözün Bittiği Yerdeyiz… 13 askerin öldürülmesiyle geldiğimiz nokta, artık sözün bittiği yerdir. PKK, başvurduğu yöntemlerle bu ülkeye büyük zarar veriyor. En çok zararı da haklarını koruduğunu iddia ettiği Kürtlere veriyor. PKK’nin giderek tırmandırdığı şiddet ve saldırılar, bu konuyu siyaset alanından, barışçı çözüm alanından, şiddet ve çatışma alanına çekiyor. Bu noktadan sonra ne denebilir ki! Geçmişte yapılanları konuşmanın, bu konuda izlenen hatalı siyasetlerin de tartışılmasının bir anlamı kalmıyor. 13 askeri yolda giderken önünü kesip öldürürseniz, her ülkenin silahlı güçleri, güvenlik güçleri buna aynen karşılık verir. Onun da aynı acımasızlık ve şiddetle PKK’nin üzerine yürümesini kimse engelleyemez. ??? Silahın patladığı yerde, şiddetin siyasetin önüne geçtiği yerde makul şeyler olmaz. Orada kan olur, gözyaşı olur, acımasızlık olur. Tabii bunlar ön plana geçince de o ülkenin huzur içinde yaşaması mümkün olmaktan çıkar. PKK belli ki şiddeti tırmandıracak. Neyi amaçladığı da az çok belli: Birinci amacı, Kürt sorununun yasal ve barışçı ortamda konuşulmaması. Bu konuyu yasal zeminlerde konuşmak isteyen güçleri bu alandan tasfiye etmek istediğini de söyleyebiliriz. DTP, tamamen köşeye sıkışmış durumda. Dayandığı kitleyle PKK arasındaki ilişki, onları PKK’ye çok açıktan karşı çıkmak konusunda kararsızlığa itiyor. Bu kararsızlığa kamuoyunun razı olması mümkün değil. Çünkü, ortada çocuklarını katleden bir örgüt var. Bu örgütle direkt veya dolaylı ilişkisi olan bir siyasi akıma hoşgörü göstermelerini beklemek hayal olur. ??? Peki DTP ne yapacak? 13 askerin öldürülmesi üzerine DTP Genel Başkan Vekili Demirtaş’ın yaptığı açıklamayı dikkatle okudum. “Askerlerin şehit edilmesi”nden duydukları üzüntüyü dile getiriyor. Silahlı eylemlerin çözüm olmadığını söylüyor. Şiddet eylemlerine son verilmesini istiyor. Hürriyet’in internet sitesinde DTP yöneticisinin bu açıklaması “DTP PKK’yi Kınamadı” başlığıyla verilmişti. Yani, söz konusu açıklama yeterli görülmemiş ve kınama olarak kabul edilmemişti. DTP tarafından bakıldığında PKK’ye yönelik oldukça ileri ve sert sayılacak ifadeler kullanılmıştı. Ancak artık böyle bir açıklama yeterli görülmüyordu. Aynı saatlerde bir DTP binasına kişisel olduğu anlaşılan silahlı bir saldırıda bulunulmuştu. Belli ki bu ortam DTP’ye yönelik tepkileri arttıracak, PKK’nin yaptıklarının faturası bir anlamda onlara çıkarılacak. ??? DTP, bir karar noktasına doğru zorlanıyor. Görüldüğü kadarıyla PKK, eylemlerini arttırarak sürdürecek. DTP o durumda ne yapacak? Daha net bir şekilde PKK ile arasına sınır çekecek bir tutum içine girmeye zorlanacak. Bunu yapabilir mi? Çok zor. Peki, Türk devleti ne yapacak? Kamuoyunda oluşturulan “Sınırı geçmemiz gerekir” baskısı daha da artacak. Yapılacak en önemli müdahale olarak sınır ötesi operasyon ön plana geçecek. Bir de DTP’ye yönelik baskılar artacak. Bu baskılar fiili şiddet şeklinde olduğu gibi, milletvekillerinin mahkeme önüne çıkarılması, belki bazılarının geçmişte olduğu gibi tutuklanması, partinin kapatılması için davaların hızlandırılması gündeme gelecek. ??? Bütün bunların köklü bir çözüm olmayacağını biliyoruz. Çünkü şiddet şiddeti davet edecek, sorunun yasal ve meşru zeminlerin dışına çıkması iç gerginliği artıracağı gibi çatışma ortamını da körükleyecek. Türkiye; insan hakları, özgürlükler konusunda yeniden uluslararası alanda sorgulanmaya başlayacak. Batı’dan gelen eleştiriler içeride milliyetçi tepkileri yükseltecek. ??? Bütün bunlar çözüm üretmeyi daha da zorlaştıracak… Kürt sorunu, Irak’ın ABD tarafından işgalinden bu yana daha da fazla uluslararası bir sorun haline dönüştü. Bu nedenle çözüm üretmek daha da zorlaştı. Bizim açımızdan bu sorunun çözümünü içeride aramak daha akıllıca… Bu nedenle PKK şiddetiyle arasına kesin sınırlar çizen Kürtlerin de katılacağı platformlara daha çok ihtiyaç duyuluyor… ??? PKK şiddeti, tereddüt etmeden ve kesinlikle kınanmalıdır… CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle