19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 EKİM 2007 PAZAR CUMHURİYET SAYFA MÜZİK DİNAR BANDOSU, ECE AYHAN’IN BANDOSUNDAN ESİNLENMİŞ Ressam ve marjinal 7 Dinar Bandosu’nun “marjinal aletler” sorumlusu Asaf Zeki Yüksel, çok büyük boyutlarda çalıştığı resimlerinde, dışavurum etkileri, sembolik öğeler kullanan bir ressam. Farklı sanat dallarının birlikteliğinin yaratıldığı performanslarda bulunmayı seven Asaf Zeki Yüksel, 1987 yılında Ayasofya Müzesi önünde kendini çarmıha gererek 12 Eylül rejimine de bir göndermede bulunmuş. Ney, trompet, tumba gibi “normal enstrümanlar” çalan Yüksel, yanı sıra bir bahçe hortumunu, ucuna ağızlık olarak huni takıp müzik aleti olarak kullanabiliyor. Terzi Fikri’nin cesareti... (Fotoğraf: VEDAT ARIK) Yılma Karatuna klibiyle de tanınan bir şarkı: “Bizi ‘uzay müziği yapıyorlar’ diye anlatıyorlardı. Sonuçta matruşkalar gibi hep birbirimizin içinden çıkıyoruz. Dünya eşittir Türkiye, Türkiye eşittir İstanbul. DoğuBatı sentezi saçma bir anlayış. ‘Kendi kültürümüzü sahiplenme ve dünya ile de bütünleştirme’ diyebiliriz.” Kolektif sanat çetesi Bando’nun gitaristi Ali Ece, Galatasaray Üniversitesi’nde Siyasal Bilgiler okumuş ve master yapmış. “Ayın En Güzel Hali” ve “12 Azize’ye On İki Ağıt” adlı iki kitabı olan Ali Ece’nin üçüncü kitabı da yayımlanmak üzere. Çocukluğunda dedesi, Pink Floyd şarkılarına ney, Ali Ece sanat müziği şarkıları üzerine gitar çalarmış: “Gruba kendi yaptığım katkıda, dedemle küçükken çaldığımın etkisini görüyorum. Gitarı alaturka gibi çalarken birden Pink Floyd’a, Rolling Stones’a benziyor, birden çok modern, yeni bir sound’a yönelebiliyorum. Dinar Bandosu’yla, hayalini kurduğum abikardeş gibi yakın, kolektif bir sanat çetesi gibi takılıyoruz.” TERZİ FİKRİ’DEN CESARET “Terzi Fikri” şarkısı mücadelesiyle ve halka hizmet anlayışıyla efsaneleşen Ordu’nun Fatsa ilçesinde 1979’dan 1980’e kadar belediye başkanlığı yapabilen Fikri Sönmez’i anlatıyor. Asıl mesleği nedeniyle “terzi” diye anılan Fikri Sönmez, 11 Temmuz 1980’deki “Nokta Operasyonu”nda gözaltına alınıp ağır işkencelerden geçirilmiş ve 12 Eylül’de cezaevlerine atılmıştı. Can Yücel’in “Terzi Fikri öyle bir giysi dikti ki Fatsa’ya” dizesiyle başlayan şarkıda Dinar Bandosu “Terzi Fikri’nin gerçek masalı”nı hatırlatıyor ve “Hayallerin kadar varsın bu zalim dünyada” diyor. Ali Ece’nin Terzi Fikri’den bir dergide rastladığı yazıyla haberi olmuş: “ Yıllarca siyasal okudum, bir kez bile Terzi Fikri’nin adı geçmedi. Brezilyalı bir araştırmacı, ‘Terzi Fikri’yle ilgili tez yapacağım, bilgiye ihtiyacım var’ diye bana email atmıştı. Yabancıların haberi var, inceliyorlar.. Sonuçta biz böyle kendimizle Terzi Fikri arasında duygudaşlık buluyoruz. Terzi Fikri öyle bir zamanda öyle işler yaptı Fatsa’da. Biz böyle bir zamanda, Terzi Fikri’den cesaret alarak böyle bir müzik yapıyoruz.” Şehir plancısından davulcu Dinar Bandosu’nun davulculuğunu şehir plancısı olan Yılma Karatuna yapıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde okuduğu yıllarda müzikle ilgilenen Yılma Karatuna, Ali Ece’nin internet üzerinden yaptığı “Dinar Bandosu davulcu arıyor” çağrısına “Benden iyisini bulamazsınız” diye yanıt vermiş ve gruba katılmış: “Hepimiz çok farklı müzik türleri de dinliyoruz. Hepimizin ortak dinlediğimiz türler de var. Biz bir Anadolu rock grubu değiliz. Türkiye’nin, Anadolu’nun olduğu kadar tarihte Osmanlı coğrafyasının müziği bizim müziğimizin temelini oluşturuyor.” Ali Ece Asaf Zeki Yüksel Ali Asaf Sarıca epimiz sabahın köründe 3 lira kazanmak için yollara düşüp akşama kadar çalışıyoruz. Karşılığında sadaka gibi para alıyoruz, yani sömürülüyoruz. Bu şarkı hiçbir iş yapmadan rantiyecilikle, faizcilikle geçinen, kara para aklayan, 200 milyarlık ciplerle gezenlere bir dokundurmadır. H HATİCE TUNCER u Dinar Bandosu, başka Dinar Bandosu... 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in sözünü ettiğinde bir anda tüm Türkiye’ye tanıttığı Ali Çavuş’un Dinar Belediye Bandosu değil… Son yıllarda Türkiye’de rock müziğin en ilgi çekici gruplarından biri olan Dinar Bandosu, Şair Ece Ayhan’ın, birçok sanatçıyı, yazarı müzik aleti çaldırarak hayalinde kurduğu bandonun bir benzeri sa B yılabilir. Ressam Asaf Zeki Yüksel, çok sayıda bildik enstrümanın yanı sıra eline geçen her nesneden ses elde ediyor. Siyasal Bilgiler eğitimi gören, yazar Ali Ece bandoda gitar çalıyor. Vokalist Ali Asaf Sarıca, aynı zamanda reklam metinleri yazıyor. Şehir plancısı ve araştırma görevlisi Yılma Karatuna bandonun davulculuğunun yanı sıra toparlayıcı görevi yapıyor. Kanadalı İngilizce öğretmeni Douglas Vegas, bas gitarıyla gruba uzaklardan farklı bir dünyayı taşıyor. YD BARRET ŞARKILARI Dinar Bandosu’nun temeli, 2003 yılında Amerika’da yayımlanan ve dünyanın çeşitli ülkelerinden rock gruplarının Pink Floyd’un kurucusu Syd Barrett’in şarkılarını yorumladığı bir toplama albümle atıldı. Asaf Zeki Yüksel ve Ali Ece’nin o dönem farklı müzisyenlerle kurduğu Dinar Bandosu, Barrett’in “Have You Got it Yet” şarkısıyla toplama albümde yer aldı. Farklı nedenlerle müzik çalışmalarını yürütemeyen grup, davulda Yılma Karatuna’nın katılımıyla yeniden bir araya geldi ve Beyoğlu’ndaki Peyote’de verdikleri konserlerle rockseverlerin dikkatini çekti. S Bas gitarcı Kanada’dan Dinar Bandosu’nun bas gitarcısı, Kanadalı Douglas Vegas, bir Türkle evli ve 8 yıldır Türkiye’de yaşıyor. Türkiye’ye gelme nedenleri arasında Mevlevi müziğinin etkisi de var. Dinar Bandosu müzisyenleriyle, ortak arkadaşları aracılığıyla tanışarak gruba girmiş. TOPLUMSAL OLAYLARA HEP YAKIN OLDUK... lbümün en ilgi gören şarkılarından olan “Hepimiz Zenciyiz”in sözleri Beşiktaşlı Çarşı grubunun astığı pankartlardan yararlanılarak hazırlanmış: “Hepimiz zenciyiz ırksal bir ifade değil. Biz bu şarkıyı yaptığımızda ‘Hepimiz Ermeniyiz, Türk’üz’ tartışmaları yoktu. Hepimiz sabahın köründe 3 lira kazanmak için yollara düşüp akşama kadar çalışıyoruz. Karşılığında sadaka kadar para alıyoruz, sömürülüyoruz. Bu şarkı hiçbir iş yapmadan rantiyecilikle, faizcilikle geçinen, kara para aklayan, 200 milyarlık ciplerle gezenlere bir dokundurma. 200 milyarı 200 aile kazanmıyor. Biz öyle çok keskin siyasi görüşü olan bir grup değiliz, ama her sanatçının olduğu kadar toplumsal olaylarla iç içeyiz. Gerektiği zaman tepkimizi koyuyoruz. Ama siyasi angajmanlardan da uzak durmaya çalışıyoruz. Bizi her kesimden insan dinliyor, biz halkın grubuyuz. İnsanların yerine de konuşmak istemiyoruz.. İşte onlar söylesinler, biz müziği yaparız.” A SINAV SORUSU “Saykodelikzade Mahmut Paşa” onar dakikadan uzun bir süreyle müthiş bir müzikal örgüyle dinleyiciye bir hikâye anlatıyor. Ali Ece, Saykodelikzade Mahmut Paşa’nın hikâyesini bir sınavda, “Osmanlı tarihini değiştiren en önemli olayı yazın” gibi bir soruya karşılık yazmış: “Sokullu en sevdiği paşa Mahmut Paşa’ya ‘Hindistan’ı fethet’ der. Paşa, Hindistan’daki ilk Türk hippidir, 400 yıl yaşar..” En genç eleman Dinar Bandosu’nda 6 aydır vokalistlik yapan Ali Asaf Sarıca henüz 18 yaşında. Büyükleri kadar uzun macerası yok henüz. Bir yandan Bilgi Üniversitesi’nde reklamcılık okurken bir yandan da senaryoları yazıp reklam ajanslarına satıyor. GÖRÜNMEZİN FARK EDİLMESİ Yapımcılığını Ütopya Müzik’in üstlendiği “Saykodelikdeşik” albümünde Dinar Bandosu, görünmeyeni görünür kılmak istiyor. Asaf Zeki Yüksel’in teremin sesleriyle başlayan “İstanbul İçin İsyan Vakti”nden sonra “Şaban’ın Rüyası”nda Kemal Sunal’a bir gönderme yapılıyor. “En Güzel Kadın İstanbul”, müziğiyle olduğu kadar T. C. KÖRFEZ İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZ MALIN AÇIK ARTIRMA İLANI Dosya No: 2006/1294 TALİMAT SATIŞI İSTENEN TAŞINMAZ MALIN EVSAFI: Körfez Yarımcaş Yarımca mevkii Ada: 860, Parsel: 16, Cilt: 221, Sayfa: 21700’de kayıtlı, 241.00 m2 miktarlı bahçeli kargir ev olan taşınmaz mal, 25 yıl önce inşa edilen, zemin kat, üzeri 2 normal kat ve çatı katından ibaret toplam 4 katlı yapı bulunmaktadır. Zemin Kat ile 1 ve 2. katlar betonarme konut olarak inşa edilmiş, zemin kat boş, 1 ve 2’nci katlar iskân edilmektedir. Dairelerin özellikleri aynı olup, her birinin alanı 90 m2’dir. Üç oda, bir salon, mutfak, banyo, ve hol, antre ve balkon mekânlarından müteşekkildir. Binanın 3 ncü katı, çatı katı olarak inşa edilmiş, tavanı betonarme olmayıp çatı ile örtülmüş, doğramaları takılmamış, içi donatılmamış natamam vaziyettedir. Kalorifersiz olup, sobalı ısınma türündedir. 3. sınıf, A Grubu yapılar sınıfına girmektedir. Muhammen Bedeli 95.000.00 YTL dir. İMAR DURUMU: Körfez Belediyesi sınırları İçerisinde, imar planında iskân sahasında kaldığı, Blok Nizam 3 kat, TAKS: 0,40 KAKS: 1.20, ön bahçe mesafesinin 5.00 m., komşu çekme mesafesinin de 3.00 m. olduğu bildirilmiştir. SATIŞ ŞARTLARI: 1 Satış 16.11.2007 günü, 14.00’ten 14.10’a kadar Körfez İcra Müdürlüğü’nde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartiyle 26.11.2007 pazartesi günü aynı saat ve yerde ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin % 40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetinin % 20’si nispetinde pey akçesi (T.Lirası veya devlet tahvili dışındaki döviz kabul edilmeyecektir.) veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Damga vergisi, KDV, Tapu Harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler,Tallaliye ve Tapu Satım Harcı satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını, dayanağı belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır, ihale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın, Dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarası ile Müdürlüğümüze başvurmaları ile satış ilanı tebliğ edilemeyen alakadarlara, İİK.127. Maddesine göre tebliğ yerine kaim olacağı ilan olunur. (İc.İ f.K.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 52899) Temeli 29 Ekim 1946’da atılan Atatürk Kültür Merkezi, tam 23 yılda tamamlanabildi Yapımı da olay olmuştu MİYASE İLKNUR T.C. DOĞANHİSAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (AİLE MAHKEMESİ SIFATIYLA) Esas No: 2005/35 Karar No: 2006/58 DAVACI : Mukaddes Arın, Ali kızı 1964 d.lu Karaağa Kasabası Doğanhisar / KONYA DAVALI: Aşır Arın. Şahin oğlu 1961 d.lu Karaağa Kasabası Doğanhisar / KONYA DAVA: Şiddetli Geçimsizlik Sebebi İle Boşanma Küçük Süleyman’ın Velayetinin Tarafıma Verilmesi Ve Yoksulluk Nafakası KARAR TARİHİ: 19/10/2006 Yukarıda davalı aleyhine açılan boşanma davasında verilen karar gereğince boşanmalarına karar verilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: 1 Açılan davanın kabulü ile Konya ili Doğanhisar ilçesi Karaağa Kasabası cilt no 15, hane no 2’de nüfusa kayıtlı Ali ve Nadire kızı 20/10/1964 d.lu Mukaddes Arın ile aynı yer nüfusuna kayıtlı Şahin ve Gülayşe’den olma 01/09/1961 d.lu Aşır Arın’ın TMK’nın 166/1 maddesi uyarınca BOŞANMALARINA, 2 Müşterek çocukları Süleyman’ın hüküm tarihi itibariyle 18 yaşını ikmal etmiş olduğu anlaşılmakla velayetinin davacıya verilmesine talebinin reddine, 3 Dava sırasında ödenmesine hükmedilen 100YTL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar tedbir nafakası olarak devamı ile karar kesinleştikten sonra; aylık 100YTL yoksulluk nafakasının her ay davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4 Mahkememiz kararının davalı Şahin ve Gülayşe oğlu 01/09/1961 d.lu Aşır Ann’ın iş bu ilanın yayın tarihinden itibaren 7 gün sonra tebliğ edilmiş sayılarak 15 gün içinde temyiz etmesi aksi takdirde kendisi yönünden kararın kesinleştirileceği davetiye yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. 17/09/2007 Basın: 52837 AKP iktidarının Taksim’in siluetini değiştirme talepleri bitmek bilmiyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Sular İdaresi’nin bulunduğu araziye büyük bir cami yapma isteği yoğun tepkiler üzerine geri alınırken Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde bu kez İstanbul’un ve Taksim’in simgesi konumundaki yapılardan biri olan Atatürk Kültür Merkezi’ni yıkma planı yaşama geçiriliyor. Önceki gün toplanan Milli Eğitim Komisyonu’nda AKM’nin yıkılması ve yerine yeni bir binanın yapılması yönünde karar alındı. “AKM binası İstanbul’un siluetine bir şey katmıyor. Türk mimarisini ifade edecek bir yapı olmalı” diyen komisyonun AKP’li üyesi Nejat Birinci, AKM’nin geleneksel Türk kültür ve sanatıyla ilgisi olmayan modern sanatların icra edilmesi amacıyla yapıldığını görmezden geliyor. TBMM Milli Eğitim Komisyonu’nda yıkılması yönünde karar alınan Atatürk Kültür Merkezi’nin yapılışı da olaylı ve tartışmalı olmuştu. “Opera Binası” olarak adlandırılan ve temeli 29 Ekim 1946’da dönemin İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Lütfi Kırdar tarafından atılan Atatürk Kültür Merkezi, tam 23 yılda tamamlanabildi. Temel atma töreninde konuşan Kırdar, “Bina tahminen 8 milyon TL’ye çıkacaktır. Kaba inşaat için 5.5 milyon lira sarf edilecektir. Bina İstanbul’un 500. fetih yıldönümü olan 1953 yılına yetiştirilecektir” dedi. Ne var ki, o tarihte yıllık bütçesi 25 milyon 356 lira olan İstanbul Belediyesi’nin gücü, binanın tamamlanmasına yetmedi. İstanbul Belediyesi’nin olanaklarıyla binanın tamamlanamayacağı anlaşılınca 15 Temmuz 1953 yılında çı karılan “İstanbul Opera Binası İnşaatının Hazine’ce İkmal ve Sureti İdaresi Hakkında Kanun”la Hazine’ye devredildi. Devir tarihine kadar ilk proje ile inşaatı süren Opera Binası için Bayındırlık Bakanlığı’nda kurulan komisyonlar üç yıl çalışıp yeni bir proje hazırladılar. Bu süre içinde inşaat da durduruldu. Hazırlanan proje beğenilme süt, İlyas Seçkin, Arif Hikmet Onat, Ethem Erdinç ve Orhan Alp (2 kez) görev süreleri içinde Opera Binası için “En kısa zamanda bitirilecek... Önümüzdeki yıl açmayı planlıyoruz” şeklinde açıklamalarda bulunmalarına karşın açılış 1969 yılında dönemin Bayındırlık Bakanı Orhan Alp’e nasip oldu. Opera kavramını bu topraklarda ilk duk. Vasi’nin sarayına bitişik bir yere varduk. Ol saray mahsus opare için yapılmış...” SANATÇILAR TELGRAF GÖNDERMİŞTİ 28 Çelebi Mehmet’ten tam 242 yıl sonra açılan Opera Binası’nın açılışı da tartışmalara neden oldu. Açılış öncesinde Devlet Opera ve Balesi’ndeki sanatçılar, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’e telgraf çekerek açılış törenine el koymasını istediler. Açılış töreninde oynanacak oyuna yönetimin müdahale ettiğini, Başbakan’ın buna engel olmasını isteyen 54 sanatçı, gönderdikleri telgrafta şu görüşleri dile getiriyordu: “23 yıldır beklediğimiz Opera Binası’nın parlak açılışını önlemek ve bu yüce kuruluşu kendi küçük hesaplarına alet etmek isteyen birkaç kişinin çirkin ve mesnetsiz teşebbüsleriyle daha önceden düzenlenen programda değişiklik yapılmasına çalışıldığını ve İstanbul’a kazandırılmış olan opera binasının ilk gecesinde Türk tarihinin yüz karası bir olayı aksettiren ‘Deli İbrahim’ adlı piyesin oynatılmak istendiğini, büyük bir üzüntü ile öğrenmiş bulunuyoruz. Türk milletinin medeniyet âlemine iftiharla sunmakta olduğu bu sanat abidesinin perdesini açacağı ilk günde bestecisi bir Türk olan ‘Çeşmebaşı’ adlı milli bale eserimizi sunmak ve sonra da ‘Aida’ operasını temsil etmek suretiyle bütün endişelerin bertaraf edileceği kanaatindeyiz. Yüksek adaletinize sığınarak duruma müdahale buyurmanızı istirham ediyoruz.” Telgrafı imzalayanlar arasında Belkıs Aran, Ayhan Aydan, Azra Gün, Meral Alper, Mesude Çağlayan, Mustafa İktu, Umur Pars, Güler Güney, Meriç Güventürk ve Tenasüp Onat gibi ünlü sanatçılar da bulunuyordu. ? AKM'nin açılışı öncesinde Devlet Opera ve Balesi’nde görevli sanatçılar, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’e telgraf çekerek açılış törenine el koyması gerektiğini belirttiler. Sanatçılar, açılış töreninde oynanacak oyuna yönetimin müdahale ettiğini, Başbakan’ın buna engel olmasını istediler. yince üç yıllık süre boşuna geçmiş oldu. 1956 yılında üçüncü kez değiştirilen proje ile bina tamamlanabildi. Opera Binası inşaatını, Hazine’ye devredildikten sonra açmaya niyetlenen tam 10 Bayındırlık Bakanı gelip geçti. Kemal Zeytinoğlu (2 kez), Muammer Çavuşoğlu, Ethem Menderes, Daniş Koper, Mukbil Gökdoğan, Emin Pakdile getiren kişi, 1720 yılında Osmanlı’nın Paris elçisi olarak görev yapan 28 Çelebi Mehmet Efendi olmuştu; Fransa’ya ilişkin yazdığı anılarında Paris’te ilk kez gördüğü opera ile ilgili olarak şunları söylüyor: “Paris şehrine mahsus bir luub var imiş. Adına opare derler imiş, çok kalabalık olurmuş... Anı seyre gidecek ol CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle