19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 EKİM 2007 SALI 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB PB PB B B B B PB 24 27 26 26 30 31 34 32 22 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB PB Y PB PB PB PB PB B 25 24 24 22 27 25 26 25 36 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B B B Y 34 30 32 33 32 31 20 21 20 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzeydoğu kesimleri parçalı bulutlu, Doğu Karadeniz ile Erzurum, Kars ve Ardahan çevreleri yağmur ve sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacak. Rüzgâr genellikle kuzey ve kuzeydoğudan hafif ara sıra orta, yurdun kuzeybatı kesimlerinde ise kuvvetlice esecek. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih PB PB PB PB Y Y Y Y Y 13 14 13 17 14 18 20 21 15 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y PB Y PB B B B B PB 15 23 27 22 24 23 23 26 25 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm PB B PB PB PB Y PB PB B 20 24 7 24 22 14 21 30 35 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada hatta ilkel biçimde uygulandığı yadsınabilir mi? Havaalanında ikinci kez apronda namaz kılınması… Namaza durmak için uçağın kıbleye çevrilmesinin dayatıldığını öne süren açıklamalar… Yakın bir dostun eşi anlattı Tokat’tan otobüsle gelirken tek bir kişinin, namaz kılacağını söyleyerek şoförün aracı durdurmasına neden oluşu… …Yine bir aile dostunun bizzat yaşadığı bir olay Ankara’nın göbeğinde pazara giden başı açık bir hanımefendiye takkeli bir satıcının, “Bu kadına mal satmayınız” diye bağırması üzerine pazar esnafının çoğunun çağrıya uyması… …Geçen cuma günü New York’un ünlü Waldorf Astoria otelinde RTE’nin de katıldığı iftar sürerken balo salonunun yanındaki küçük salonun mescide çevrilmesi ve halılar üzerine beyaz çarşaflar serilerek davetlilerin toplu akşam namazı kılmaları… ...gibi olaylar ülkemizde din özgürlüğünün RTE sayesinde artık yasal, toplumsal hiçbir kuralı dinlemeyecek ölçütlerde uygulandığını kanıtlıyor. Dünden bugüne RTE’de İslam anlayışı ve uygulaması üzerinde hiçbir değişim olmadığı nedense kabul görmüyor. RTE, dün İslam cumhuriyeti özlemiyle “demokrasi bir araçtır” diyordu; bugün “din de bir amaç değildir” gibi ekleme yaparak dünkü sözünü yumuşatmaya çalışıyor. Bu yoldan aslında demokrasi elbette kafasındaki amaçlara varmak için bir araç olduğunu içeren dünkü sözünün arkasında durduğunu göstermek istiyor. ??? Hocaları Erbakan’ın “kanlı mı kansız mı” sözcüklerindeki yanlışlığı kavrayan bugünkü öğrencileri; başta RTE ve peşinden gidenler, amaçlarının uygulamalarla “kansız” gerçekleşebileceğini kanıtladılar. Laiklik sadece sözde değil özde de erozyona uğradı. Bugünlere demokrasinin bütün kurallarından yararlanan Erbakan’ın 1965’lerden sonra başlattığı eylemlerle gelinmedi. Din konusundaki gelişmeler geriye dönüşü olmayan bir nehre benziyor. Demokratik sürecin başladığı 1946’lardan bu yana gelen giden bütün hükümetlerin din konusunda verdiği ödünlerle olay, ılımlı İslama ve artık daha ileri aşamadaki örneğin Malezya benzeri rejimlerin kapıyı çalmasına kadar uzandı. Seçimde Ankara’nın Çankaya dışında bütün ilçelerinde AKP’nin kazanması, AKP hükümetinin din etkenini kullanmadan sosyal ve ekonomik vaat ve yardımlarına bağlanabilir mi? Ankara’yı çevreleyen varoşları gezip dolaşınız. Sokakta başı açık birkaç kadına rastlayabilirsiniz, çoğu “kapalı”. Ramazan günlerinde kimi ilçelerde iftar sonrası eğlenceler düzenleniyor; takkeli, cüppeli adamlarla tamamen örtünmüş kadın konuşmacılar dinle ilgili yarışmalar düzenliyor, din kitapları dağıtılıyor. Plana göre toplum adım adım alt düzeyden üst düzeye doğru laiklikten uzaklaştırılıyor. ??? Malezya’dan yazıyorlar: “Aslında –bizde olduğu gibi Malezya Anayasası, din özgürlüğünü garanti altında tutuyor. Ancak bu garanti, toplumsal baskı mahalle baskısı nedeniyle kâğıt üzerinde kalıyor.” Türkiye’de bir başbakan, kimsenin kıyafetine karışılamaz sloganı altında devrim yasalarını savunur görünüyor. Ama türbana, kapanmaya, şimdilik az da görünse kara çarşafa yeşil ışık yakıyor. Anayasal din özgürlüğü mü? İslam kurallarını uygulamak koşuluyla evet! Savunur görünerek laikliği kâğıt üzerine hapseden bütün uygulamalara şapka çıkarmak! RTE’nin dilinden düşürmediği Atatürk’ün sözü “Türkiye’yi muassır medeniyet seviyesine çıkarmak mı?” Batı’ya (çağdaşlığa) giden yolda Doğu’ya (gericiliğe) koşmak! Hrant Dink cinayeti zanlısı O.S, mahkemede vicdan azabı duyduğunu söyledi GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ‘Beni Yasin zorladı’ HİLAL KÖSE Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin 19 sanıklı davanın ikinci duruşması dün yapıldı. Psikolog nezaretinde ifade veren katil zanlısı O.S. kendisini Yasin Hayal’in zorladığını söyledi. Hap ve uyuşturucu kullandığını belirten O.S. pişman olduğunu belirterek “Ailesi olduğunu bilseydim öldürmezdim” dedi. Davanın ikinci duruşması dün yoğun güvenlik önlemleri altında gerçekleştirildi. Katil zanlısı O.S’nin 18 yaşından küçük olması nedeniyle basına ve izleyicilere kapalı yapılan duruşmaya muhbir Erhan Tuncel, azmettirici Yasin Hayal ve katil zanlısı O.S’nin de aralarında bulunduğu 8 tutuklu ve bazı tutuksuz sanıklar katıldı. Duruşmada, sanıklar O.S, Zeynel Abidin Yavuz ve Uzundal ilk kez ifade verdi. Sanıkların ifadesi alınırken, etkilenme olmaması için müdahil avukatların isteği üzerine diğer sanıklar dışarı çıkarıldı. Kendisini Hayal’in azmettirdiğini söyleyen O.S, silahı ve yol parası olarak 50 YTL’yi de Hayal’den aldığını ifade etti. Dink’i öldürmek istemediğini, Hayal’den korktuğu için vazgeçemediğini söyleyen O.S, bir hafta önceden esrara başladığını, cinayet günü de Hayal’in verdiği iki adet Extacy hapını cesaret vermesi için içtiğini ifade etti. İstanbul’a geldikten sonra cinayeti işlemekten birkaç kez vazgeçtiğini, ancak Hayal’in telefonda “Ben buradayım, ailen de burada” diye tehdit ettiğini anlatan O.S, başına taktığı beyaz berenin anlamı sorulunca, “Aslında ben bilmiyorum ama bir anlamı varmış” dedi. Dink’i bankadan çıkarken gördüğünde şoka girdiğini ifade eden O.S, “Sonrasını, ateş ettiğimi hatırlamıyorum. Dayımın evinde kendime geldim. Sabaha kadar uyuyamadım” dedi. Olaydan sonra vicdan azabı duyduğunu ifade eden O.S, yakalanacağını anladığı anda Trabzon’a doğru yola çıktığını ifade etti. Hayal’den korktuğu için bir önceki oturumda ifade vermediğini dile getirdi. Erhan Tuncel’in ev arkadaşı sanık Tuncay Uzundal ise bu cinayetin arkasında PKK’nin olduğunu ileri sürdü. Tuncel’in namaz kılmadığını, Trabzon’da PKK’li üst düzey birisiyle ilişkisi olduğunu bildiğini anlatan Uzundal, Abdullah Öcalan’ın bu davada yargılanması gerektiğini söyledi. Zeynel Abidin Yavuz ise “Bana ‘Dink’i sen öldüreceksin’ dediler. Ama ben uzak durmaya çalıştım” diye konuştu. Sanıkların ifadesi alındıktan sonra diğer sanıklar da içeri alınarak çapraz sorguya geçildi. Bu sırada taraf avukatları sanıklara doğrudan soru sorma fırsatı buldu. Tuncay Uzundal ile ilgili sorular yöneltildiğinde O.S, “Onun jandarmayla ilgili çok büyük sorumlulukları var” yanıtını verdi. Uzundal ise kendine yöneltilen bir soruya, “Jandarmadan çekiniyorum. Zaten McDonald’s bombalaması jandarmanın sorumluluğunda gerçekleştirildi” yanıtını verdi. Pamuk’tan özür Dink’in eşi Rakel Dink, kızı Delal Dink ve kardeşi Hosrof Dink, Beşiktaş’taki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya katılmak üzere adliyeye girerken destek için toplananların alkışlarıyla karşılandılar. Araçta kışkırtıcı çıkartma İstanbul Haber Servisi Hrant Dink cinayeti zanlısı O.S’yi Kocaeli F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan adliye binasına getiren 06 AG 6063 plakalı cezaevi aracının ön kısmındaki daire içine alınmış Türk Bayrağı ve etrafında “Ya sev ya terk et” yazılı olan çıkartma dikkat çekti. Çıkartma daha sonra güvenlik güçleri tarafından beyaz bir kâğıtla kapatıldı.Kocaeli F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na ait cezaevi aracındaki çıkartmayla ilgili adli ve idari soruşturma başlatıldığı bildirildi. Sanıklardan Zeynel Abidin Yavuz’un üzerinde üç hilal bulunan çorabındaki “Hepimiz Türküz, MHP” yazısı dikkat çekti. Duruşma başlarken başka davalardan yargılanan bazı sanıklar “Hepimiz Hrant Dink’iz, hepimiz Ermeniyiz” sloganları atarken, Dink davası sanıkları da “Hepimiz çeteyiz, hepimiz Mehmetiz” sloganlarıyla karşılık verdi. Duruşmaya verilen arada basına bilgi veren Dink Ailesi’nin avukatlarından Ergin Cinmen, “Bu olayı bir sene önceden Celalettin Cerrah biliyordu. Bu konuda suç duyurusunda bulunacağız. Bütün bu mekanizma Cerrah’ta kilitleniyor. Ama aslında kilitlenmiyor. Her şeyi saklıyorlar” şeklinde iddialarda bulundu. Adliye önünde açıklama yapan Alman Birlik Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth, İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile bugün 301. KTÜ’nün araştırması Çocuk suçlarında Türkiye birinci AHMET ŞEFİK Duruşmada azmettirici Yasin Hayal’in yazar Orhan Pamuk’u tehdit etmek suçuna ilişkin savunması alındı. Hayal, “Kendisinden ve kamuoyundan özür dilerim” dedi. Dink ailesinin avukatı Ergin Cinmen, yakın zamanda basına yansıyan polis memuru Muhittin Zenit ile Erhan Tuncel’in konuşmalarını okuyarak, Zenit hakkında soruşturma açılması için valiliğin iznine gerek olmadığını belirterek suç duyurusunda bulundu. Duruşmaya tanık olarak gelen jandarma çavuş Veysi Ateş’in bir sonraki oturumda dinlenmesine karar verildi. Dosyaya Kocaeli Devlet Hastanesi’nden gönderilen raporda, O.S’nin psikiyatrik incelenmesinde akıl hastası olduğuna ilişkin bir bulguya rastlanmadığı belirtildi. Gece saat 22.30 sıralarında kararını açıklayan mahkeme heyeti, ilkinde kabul ettiği bazı talepleri bu oturumda reddetti. Cinayetten sonra Tuncel ile yaptığı telefon görüşmeleri basında yer alan polis memuru Zenit hakkında, yargılanmasına gerek olmadığı yönünde karar verildiğini anımsatarak, yeniden suç duyurusunda bulunulmasına yer olmadığına karar verdi. Zenit’e ait üç sayfalık, maddeye ilişkin görüşme yapaca üzerinde gizli damgası buluğını ifade ederek “Hrant için şu nan telefon çözüm tutanağısözü hatırlayalım. Unutmayın, nı basında yayımlayanlar unutmak öldürür” diye konuştu. hakkında gerekli işlemin yaDuruşmaya girmeyen Dink’in kar pılması için İstanbul Cumhudeşi Yervant Dink ise “Davanın riyet Başsavcılığı’na yazı yabu hafiflikte gideceğini biliyor zılmasına hükmetti. Tuncel’e dum. TCK’nin oturmamış yan ilişkin İstihbarat Daire Başlarından yararlanacaklarını bi kanlığı’nın savcılığa gönderliyordum. Suçu birbirlerinin diği ve incelendikten sonra üzerine atarak işin içinden çıka imha edilen tutanakların ‘imcaklar” dedi. Çok sayıda aydın, ha edilmiş olduğundan’ sanatçı ve sivil toplum kuruluşu mahkeme dosyasına isteniltemsilcisi Barbaros Parkı’nda mesine yer olmadığına da “Hepimiz tanığız, adalet istiyo hükmedildi. Tuncel’in Mülruz” yazılı pankart taşıyarak bir kiye müfettişlerine tanık olaaraya geldi. ÖDP Milletvetkili U rak yaptığı açıklamaların fuk Uras, “Bugün bazı devlet gö İçişleri Bakanlığı’ndan istenrevlilerinin cinayetin planlan mesine karar veren mahkeme masına ortak olduklarını gör heyeti duruşmayı 11 Şubat’a ertelendi. dük. Bu çok acı” diye konuştu. görünüyor. AKP’den başlarsak... Tüm iktidar partisi milletvekilleri biliyor ki, başta anayasa olmak üzere, hangi konuda ne tür bir değişiklik planlanıyorsa bunun hazırlığı partinin genel merkezinde yapılacak, kendilerine parmak kaldırıp indirmek düşecek. 22 Temmuz’dan sonra “Başbakan bürokratı” olarak adlandırabileceğimiz özel kişilerin yaptığı anayasa değişikliği çalışması ve kamuoyunun onlara bakışı dikkate alındığında, bu saptamamız yerine oturacaktır. TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın elbette en büyük şansı bu koltuğa Bülent Arınç’tan sonra oturmuş olması. Bunun yanında son 10 gün içinde yaptığı açıklamalar, TBMM’nin bütün partilerin ortak zemini olması için çaba harcayacağını gösteriyor. Yeter mi? Sanmıyoruz! Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün açılış konuşmasının özeti şuydu: AKP’nin cumhurbaşkanı olarak anayasa konusundaki taraflılığını sürdürdü, “Mutlaka yenisi yapılacak” deyip onaylama makamı olarak “ihsası rey”de bulundu! ??? İktidar böyle; muhalefet nasıl? CHP, Gül’e karşı nasıl bir tutum takınacağını dalgalanmaya bırakmış görünüyor. Zaten ana muhalefetin ana işi kendi içindeki gelişmeler. CHP’de 22 Temmuz sonrasındaki derin sessizlik, derin çatlaklar oluşturmuş olabilir. Derin çatlakların yarattığı bir dizi fay dalı dikkati çekiyor. Bakalım her fay dalı, ne kadar faydalı! Önümüzdeki günlerde başlıca işlerimizden biri CHP’nin içi olacak! MHP için şöyle bir yorum yapsak, bilmem abartmış olur muyuz: Meclis dışındayken sesi daha çok çıkıyordu! 22 Temmuz sürecinde MHP için şu yorumu yapanlar vardı: Ana muhalefet işlevini CHP’nin elinden alacak bir hareketlilikte görünüyor! Düne kadar MHP böyle bir tablo çizmedi. Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin dün akşamki sözleri ise MHP’nin Meclis’e ısınmaya başladığı yorumlarını gündeme getirebilir. Yeniden altını çizelim, MHP’den gerilimli muhalefet isteyen yok; AKP iktidarının ulusal duyarsızlıklarına bir nebze denge oluştursun yeter. ??? DTP’nin kendi gündemi doğrultusunda siyaset yapacağı bir kez daha ortaya çıktı. Şırnak’ta terör örgütünün yöre insanlarına karşı giriştiği saldırıda DTP’nin takındığı tutum, hangi zeminde siyaset yaptığını gösteriyordu. Şırnak’ta 12 kişinin ölümüne neden olan saldırı akıllara şu soruyu getirdi: Terör örgütü başa mı dönüyor? Yeniden silahlı propaganda yöntemini mi öne çıkarıyor? Bu sorunun yankıları sürerken DTP’nin terörü ve terör örgütünü kınamak yerine, doğrudan hükümeti sorumlu tutması dikkat çekiciydi. Türkiye, terörün ulaştığı boyutları tartışırken ABD’den bir haber geldi: ABD’nin terörle mücadele özel koordinatörü Ralston istifa etti! Amerikalılar bu bilgiyi doğrulamıyor ama kulislerde Ralston’un istifa mektubunu verdiği konuşuluyor. Yaklaşık bir yıl önce oluşturulan koordinatörlüğün o ilk günlerinde böyle bir yöntemin tutmayacağını sık sık vurgulamıştık... TBMM’nin 23. dönem 2. yasama yılı dün başladı. Genel görünüm umut vermiyor. Dileyelim ki yanılalım; Meclis, tam anlamıyla milletin Meclis’i olsun! ankcum?cumhuriyet.com.tr Mısır Çarşısı davası yeniden İstanbul Haber Servisi Mısır Çarşısı’nda 9 Temmuz 1998 tarihinde meydana gelen, 7 kişinin öldüğü, 127 kişinin de yaralandığı patlamaya ilişkin davada, mahkeme Yargıtay’ın bozma ilamına uyulmasına karar verdi. Sosyolog Pınar Selek’in de aralarında bulunduğu 15 sanığın yeniden yargılanmasına başlandı. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada esas hakkındaki görüşünü açıklamak üzere dosyayı isteyen Cumhuriyet Savcısı, sanık Abdülmecit Öztürk’ün suç vasfının değişme ihtimaline karşı tahliyesini istedi. Sanıklardan Alaattin Öget ise PKK’li olmanın gururunu yaşadığını ve mahkemeyi tanımadığını belirterek eski savunmalarının geçerli olduğunu söyledi. Sanık Öztürk’ün tahliyesine karar veren mahkeme heyeti duruşmayı erteledi. TRABZON Türkiye çapında tüm cezaevlerinde suça itilen çocuklar arasında yapılan anket çalışması sonuçlandı. Çalışma, çocuk suçlarında artış hızında Türkiye’nin dünya birinciliğine yükseldiğini ortaya koydu. Cezaevindeki çocukların yüzde 78’i “Milli değerlere hakaret edildiğinde şiddet uygulanabilir” yargısına katıldı. Araştırma sonuçlarını açıklayan Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Adem Solak, Trabzon’da Papaz Santoro cinayetini işleyen O. A. ile Hrant Dink’i öldüren O.S.’nin ekonomik, sosyal ve psikolojik koşullarının birbirine benzediğini, çocukların içinde bulunduğu boşluğun, yasadışı örgütler ve karanlık güçler için çekici olduğunu söyledi. Ankete katılan çocukların yüzde 23’ü ailelerin ekonomik durumunu kötü, yüzde 60’ı orta, yüzde 17’si iyi olarak açıkladı. Çocukların yüzde 30’u sokakta, yüzde 18’i ise arkadaş çevresinde kendini tehdit altında hissettiğini söyledi. Çocuk suçlular fiziksel şiddetle en çok nerede karşılaştıklarını ise yüzde 31 sokak, yüzde 15 ev, yüzde 9 okul olarak sıraladılar. Fiziksel şiddeti en çok kimin uyguladığı sorusuna ise yüzde 47 arkadaşlar, yüzde 34 baba, yüzde 12 öğretmen, yüzde 7 anne yanıtı verildi. Şiddetin kaynağında anne ve babanın öfkeli davranışlar sergilemesinin yüzde 44 oranında etkisi olduğu saptandı. Çocuk hükümlü ve tutukluların yüzde 64’ü acımasız olanların saygı görmesini, yüzde 68’i dini değerlerin ihmal edilmesini, yüzde 75’i ahlaki değerlerin önemsenmemesini suçların artış nedeni olarak gösterdi. / IŞIL ÖZGENTÜRK Ne korkunun ecele, ne sürekli yakınmanın bünyeye yararı var; tam tersi zararı var, çünkü bu ülkede hep kötü şeyler olmuyor, güzel şeyler de oluyor. Meselemiz kendimize sorduğumuz şu soru olmalı, bu güzel işlerin birinde ben de olabilir miyim? İşte o güzel şeylerden biri de Van’ın inci kefaliyle ilgili bir girişim hikâyesi. Benim inci kefaliyle tanışmam, 2002 yılında Vecdi Sayar’ın öncülüğünde gerçekleştirilen “İstanbulHakkâriVan Sanat Köprüsü” adlı proje nedeniyle olmuştu. Kalabalık bir grup İshak Paşa Sarayı’nı görmek için Doğu Beyazıt’a gidiyorduk, yolda bir ırmağın kenarında durduk, ırmakta müthiş bir yaşam mücadelesi veriliyordu. inci kefali sürüleri akıntıya karşı ters yönde ilerleyerek yüzyıllardan beri yumurtalarını bıraktıkları bölgeye doğru yol alıyorlardı. Havada zıplayan yüzlerce balık! Muhteşem bir görüntüydü, doğanın muhteşem mucizelerinden biri: Van Gölü’nün sodalı sularında yaşayan tek balık türü, üremek için tatlı sulara giriyor, bir dizi değişimden geçtikten sonra yumurtluyor, yumurtalarını tatlı sularda bıraktıktan sonra yeniden Güzel şeyler oluyor, sen de var mısın? göle dönüyor, yirmi gün sonra da yavru kefaller annelerinin yolunu izleyip göle akın akın gelmeye başlıyorlardı. Ve çok yakın bir geçmişe kadar civar köylüler bu kefalleri hunharca denilebilecek bir biçimde üreme alanlarında kolayca avlıyorlardı. Doğa belgesellerinde yumurtlama bölgelerine gidebilmek için akıntıya karşı binlerce kilometre yol alan yorgun somonları hiç çaba göstermeden ellerini şöyle bir uzatıp avlayan sevimli ayılar gibi. Avlamak kolay ya, sonuçta kefal sürüleri hızla azalmaya başlıyor ve işte tam o günlerde de, on beş yıl önce, aslen Tokatlı olan ve hiç gocunmadan “Ben de bir köylü çocuğuyum” diyen su ürünleri uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sarı’nın yolu Van’a düşüyor. Sodalı suda yaşayan tek balık türü kefalin yanlış avlanma nedeniyle tükenmekte olduğunu gözleyen Mustafa Sarı, başlıyor büyük bir sabırla çevredeki herkesi; üniversiteyi, köylüleri, idari makamları bu konuda bilgilendirmeye, uyarmaya... Tabii, önceleri her yerde olduğu gibi amacı anlaşılmıyor, “Bu adam ne yapmak istiyor” diye sorular başlıyor. Balıkçılardan “Allahın balığı biter mi”, “Senin imanın yok mu” sesleri yükseliyor. “Bu kendine bir fayda sağlamaya çalışıyor” diye kuşkuyla dinleniyor. Ama ne Mustafa Sarı ne de onun öncülüğünde Van 100. Yıl Üniversitesi bünyesinde kurulan Doğa Gözcüleri Derneği’nin gönüllü çalışanları pes ediyorlar. Sabırla ve inatla anlatıyorlar, sonuçta geçmişte 14 bin insan için geçim kaynağı olan inci kefalini üreme dönemlerinde nehirlerde avlayan yerli halk sorunu algılamaya başlıyor ve çözümler de kendiliğinden geliyor. Artık, bir zamanlar “bu iş, ne iş” diyen balıkçılar, yöre halkı, kaçak avcılığa karşı her an tetikte. Bölgede yeni sanayi tesisleri kurumuna geçilmiş, yerel yöneticiler yaşamı yavaş yavaş değiştiren, yöre halkına yeni iş sahaları açan bu projeyi desteklemeye başlamışlar. Sözün kısası, Doğa Gözcüleri Derneği’nin önderliğinde başlatılan bir koruma projesi, üniversite, yerel yönetim, merkezi yönetim ve yöre halkının desteğiyle hayata geçiriliyor. İşte mükemmel bir Türkiye proje si. Ve projeyi yaratan Doğa Gözcüleri Derneği ve Mustafa Sarı bu yıl son derece anlamlı bir ödül olan Ernbt&Young ve Milliyet’in birlikte düzenlediği “Yılın Sosyal Girişimcisi” ödülünü alıyorlar. Ve tabii işleri bitmiyor, şimdi sırada yatırımcıları bölgeye ve inci kefaline yönlendirmek gerekiyor. Van Gölü’nde bir canavar yaşamıyor, ama onun inci kefali var! Bu güzel hikâye benim güzel ülkemde yaşanıyor. Yıllar önce bir haber okumuş ve canım yanmıştı; 9 Eylül Üniversitesi Rektörü adeta çığlık atıyordu: “Arkadaşlar tarım projeleri geliştirin, bir yığın AB fonu geri dönecek, bu bizim hakkımız olan bir fon! Bizim katkımız olan bir fon!” Takip ettim hiçbir proje gelmemişti ama şimdilerde durum değişti, pek çok belediye, kooperatif, sivil girişim harıl harıl proje hazırlıyor ve AB fonlarından ödediğimiz katkı payını talep ediyorlar! Gelin siz de bir yerlerden başlayın! Korkmayın AB yanlısı olmazsınız. [email protected] Müebbet hapis, 4 yıl 2 aya indi İstanbul Haber Servisi Fatih’teki İsmailağa Camisi emekli imamı Bayram Ali Öztürk’ün katil zanlısı Mustafa Erdal’ın öldürülmesine ilişkin yargılanan İrfan Can 4 yıl 2 ay hapis cezasına çaptırılırken Ali Akhan beraat etti. Can’ın maktulden aldığı bıçağı cemaate göstererek cemaati suça teşvik ettiğini belirten mahkeme heyeti, Can’ı “kasten adam öldürmek’’ suçundan müebbet hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme heyeti bu cezayı “öldürmeye yardım ettiği’’ gerekçesiyle 10 yıl, “haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlediği’’ gerekçesiyle 5 yıl, “iyi hal’’ nedeniyle 4 yıl 2 aya indirdi. Can’ın avukatı, Erdal’ın “tetikçi’’ olduğunu ve “tetikçi’’nin sağ olarak ele geçirilmesini istemeyen cemaatten bazılarının cemaati, Erdal’ın öldürülmesi için provoke ettiğini öne sürdü. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle