18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 OCAK 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Maliye Bakanlığı iki Kıbrıs büyüklüğündeki arazinin temizlenmesi için yapılması gereken ihaleyi geciktiriyor 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Maliye mayına takıldı ? Irak ve Suriye ile komşu 6 ilde bulunan 510 kilometre uzunluğundaki mayınlı arazilerin temizlenmesi için Türkiye’nin zamanı giderek daralıyor. 2014’e kadar yaklaşık 1 milyon kara mayınının temizlenmesi gerekiyor. ŞEHRİBAN KIRAÇ Ferhan Ademhan, “Mayınların temizlenmesi için yaklaşık 210 milyon dolara ihtiyaç var. Ama buralar tarıma açıldığında bu rakam 2030 yılda geri alınır. Arazilerin temizlenmesi ile Güneydoğu’nun işsizlik sorununa da bir nebze katkı sağlanır” dedi. Üç Küreselleşme Haberi 2007’nin bu ilk günlerinde masamda birbirinden bağımsız gibi görünen ancak “küreselleşen dünyanın mantığı” içinde birbiriyle sıkı sıkıya ilintili üç haber duruyor. Bunlardan birincisi, 27 Aralık tarihli Cumhuriyet gazetesinden: “Türkiye İstatistik Kurumu’nun ‘Yoksulluk Çalışması’na göre, 2005 yılında yaklaşık 623 bin kişi (nüfusun yüzde 0.87’si) açlık sınırının, 14 milyon 681 bin kişi (nüfusun yüzde 20.5’i) ise yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Uluslararası standartlara göre günde 2.15 doların altında yaşayanlar ‘aç’, 4.3 doların altında yaşayanlar ‘göreli yoksul’ sayılıyorlar.” Gene Cumhuriyet’in haberine göre, TÜİK aç ve yoksulların hesabını yaparken, 2005’te 1 doların karşılığı için piyasa fiyatı yerine satın alma gücü paritesi kavramını kullanıyor. Böylece Amerikan Doları 1.45 YTL yerine 83.04 kuruş üzerinden hesaplandığı için, bu rakamlar gerçek dolar kurunun da altını gösteriyor. Bu durumda örneğin, Türkiye’deki açlar günde bir ekmeğin üçte birinden azı ile karın doyurmaya çalışıyorlar. Dahası, bu hesap sadece gıda harcamalarını gösteriyor ve giysi ve barınak harcamalarını kapsamıyor. Hesaplara giysi ve barınak gibi asgari ihtiyaçları katınca, 4 kişilik bir ailenin geçinebilmesi için ayda 487 YTL kazanabilmeleri gerekiyor. Bu da gene 1 dolar 83 kuruş varsayımı ile hesaplanıyor. Kısacası, Cumhuriyet tarihinin “büyüme rekorlarını kırdığı” iddia edilen 2003sonrası Türkiye’sinde her beş vatandaştan birisi yoksulluk sınırının altında yaşıyor. “Küreselleşmenin gereklerini yerine getirmek” için uygulanan reformlar sonucunda kırdan kente göç, süregelen işsizlik, ücret ve maaşların geriletilmesi, özelleştirmeler ve esnek istihdam biçimlerinin yaygınlaştırılması ve kamu hizmetlerinin (faiz dışı fazla hedefleri altında) kısıtlanmasıyla Türkiye yoksullaştırıcı büyüme kıskacı altına sokulmuş durumda. ??? İkinci haber, küreselleşmenin önemli bir aktörü ile ilgili: Çin Sosyal Bilimler Akademisi’nin bir araştırmasına göre Çin Halk Cumhuriyeti’nde gelir dağılımı hızla bozuluyor. Financial Times’ın 28 Aralık tarihli bu haberinde, Çin’deki hızlı büyümeye ve devletin “tarım vergilerinin düşürülmesi” ve “sosyal programların genişletilmesi” gibi önlemlerine karşın “Çin’de gelirler arasındaki fark, Latin Amerika ülkelerinde gözlenen düzeylere yaklaşmakta”. Söz konusu araştırmaya göre, Çin yurttaşlarının yakın gelecekte karşılaşacakları en büyük tehlike, hızla artan sağlık harcamaları ve gerileyen sağlık hizmetlerinden kaynaklanıyor. Çinlilerin gelirlerinin yüzde 11.8’ini sağlık harcamalarına yatırdığı ve söz konusu oranın, “eğitim ve ulaşım gibi harcamaların payını aştığı” ve “yaşlı nüfusa sahip gelişmiş ülkelerde gözlenen oranlardan bile yüksek” olduğu vurgulanıyor. Rapora göre, sağlık harcamalarındaki olağanüstü artış ve hizmetlerdeki bozulma nedeniyle “kırsal ve kentsel kesimlerde yaşayan Çinliler arasında yoksulluk hızla yayılıyor”. ??? Kapitalizmin hegemonik gücü ABD’de ise Noel hazırlıkları bir tüketim çılgınlığı içinde devam ediyor. New Hampshire’ın yerel gazetesinde geçen bir habere göre, Amerikan aileleri her yıl Noel Baba namına toplam 22 milyar dolarlık oyuncak alışverişi yapıyorlar. Araştırmalar, dünya çocuk nüfusunun sadece yüzde 4’üne sahip olan ABD’de, dünya oyuncak piyasasındaki toplam harcamaların yüzde 40’ının gerçekleştirildiğini gösteriyor. Habere göre Amerikan oyuncak piyasasının en çok satan mallarından birisi olan Barbie bebekler bu senenin de gözdesi. Daracık kısa etekleri, uzun topuklu ayakkabıları ve şık aksesuvarları ile “ideal” vücut ölçülerine sahip olan bu bebekler, deyim yerindeyse, gelişmiş ülkelerde çocukların küresel piyasanın marka tüketimine hazırlandıkları ve gençlik rollerinin tasarımlandığı bir ön hazırlık okulunu andırıyor. Barbie bebeklerin ana amacı pahalı giysiler giyip yeni marka metaları takip ederek “sıkı” tüketmek olan metafizik hayal dünyasına kapılan çocuklar, “küreselleşen kapitalizmin acımasız yasalarının sorgulanmadığı” birer yurttaş olmaya hazırlanıyorlar. Öyle ki, büyüyüp yukarıda söz edilen haberleri okuduklarında, “küreselleşmenin gereğidir” yorumuyla vicdanlarını hafifletebilsinler ve kapitalizmin gerçek yüzünü sorgulamaya kalkışmasınlar. MARDİN KALESİ TURİZME AÇILSIN Ferhan Ademhan, Mardin şehrinin büyük bir kısmının dayanmış olduğu zeminin üst kafesine kurulmuş Mardin Kalesi’nin hava radarı yüzünden 84 yıldır kapalı olduğunu belirterek buranın turizme açılması gerektiğini söyledi. Kalenin halka ve turizme açılması için Genelkurmay Başkanlığı ile defalarca görüştüklerini anlatan Ademhan, bu yıl içinde ilerleme beklediklerini dile getirdi. Ademhan, 80 yıl önce hava radarının en yüksek yerde kurulmasının doğal olduğuna işaret ederek “Artı bir savaş halinde ilk vurulacak yer hava radarıdır. Hava radarının dağın tepesinde olması sakıncalıdır” diye konuştu. Ademhan, “Hava radarı buradan kalkarsa ve kale turizme açılırsa Mardin’e yıllık 1 milyon turist çekebiliriz. Şu anda yılda yaklaşık 400 bin turist Mardin’e geliyor” dedi. Türkiye’nin, onayladığı Ottawa Sözleşmesi uyarınca 2014 yılına karar mayınlı alanları temizleyip uluslararası kuruluşlara bildirmesi gerekiyor. Uzmanlar, mayınları temizleme işi ile yetkili olan Maliye Bakanlığı’nın en kısa zamanda ihale yapması gerektiğine işaret ediyor. 2 Kıbrıs Adası büyüklüğündeki 210 milyon 345 bin metrekarelik alanı kaplayan mayınlı arazilerle ilgili olarak Maliye Bakanlığı geçen yıl 15 Şubat’ta Mardin’deki mayınlar için bir ihale yapmış, ancak ihale olumsuz hava koşulları gerekçesiyle iptal edilmişti. Bakanlık bu yıl ayrıca güvenlik kriterlerini arttırmak için ihaleye katılacaklara NATO’nun alt birimi Namsa ile işbirliği şartını getirdiği belirtiliyor. Türkiye’nin yaklaşık 1 milyona yakın kara mayınının temizlenmesini 2014’e yetiştirmesi için bu ay içinde ihaleye çıkması gerekiyor. GAP İdaresi Başkanı Muammer Yaşar Özgül, mayınların temizlenmesi için Silahlı Kuvvetler, Maliye ve Tarım Bakanlığı’ndan oluşan bir koordinasyon kurulu oluşturduklarını ve mayınların temizlenmesi, tarıma açılması ile ilgili hukuki altyapının oluşturulması, optimum işletme modelleri konusundaki çalışmaları yaptıklarını söyledi. Özgül, bundan sonra işin Maliye Bakanlığı’na kaldığını kaydederek, yaptıkları çalışmalarda arazilerin yüzde 85’inin tarıma elverişli olduğunun ortaya çıktığını açıkladı. Mardin Genç İşadamları Derneği Başkanı Ferhan Ademhan, Şanlıurfa, Mardin, Hatay, Kilis, Şırnak, Gaziantep illerini kapsayan mayınlı arazilerin temizlenmesi için acilen ihale yapılması gerektiğine işaret etti. Bu alanların temizlenmesi ve tarıma açılması ile birlikte buralarda yaklaşık 10 bin kişinin istihdam edileceğini vurgulayan Ademhan, ma yın temizleme işinin yaklaşık 56 yıl sürebileceğini dile getirdi. Ademhan, Suriye tarafının mayınları tamamen temizlediğini ve Türkiye’nin bu işte geç kaldığını aktardı. YÜZDE 80’İ PERSONELE 130 milyon doları bulan pazarda her özel güne aynı çiçekler hediye ediliyor Maden Tetkik Arama’ya para yok MURAT KIŞLALI Anneye de sevgiliye de gül yüzde 5’inin internet üzerinden Ekonomi Servisi Türkiye’de yapıldığına işaret eden çiçek tüketim dönemlerinin Sevim, internet üzerinden doruk noktaya ulaştığı Anneler satışların önümüzdeki Günü, Sevgililer Günü ve dönemlerde daha da artacağını Öğretmenler Günü’nde en çok ifade etti. Türkiye’de çiçek gül ve karanfil tüketiliyor. pazarının yaklaşık 130 milyon Türkiye’de sevgililere yapılan dolar büyüklüğünün gönderimlerde gül vazoları ve bulunduğunu anlatan Sevim, buketleri açık ara önde yer “Türkiye’de yaklaşık 10 bin alırken çelenk gönderme 500 kayıtlı çiçekçi bulunuyor. alışkanlığı ile karanfil satışları Çiçek sektörünün daha da ikinci sırada yer alıyor. gelişmesi 444cicek.com’un üst yöneticisi ? Türkiye’de özel gün 444cicek.com en (CEO) Serkan ayrımına bakılmadan en olarak büyük Sevim, Avrupa ve çok gül ve karanfil amacımızdır” Amerika’da ise tüketiliyor. Avrupa ve dedi. günün anlamına 2007’de müşteri göre farklı Amerika’da ise günün sayılarını 100 çiçekler anlamına göre farklı bine ulaştırmayı seçildiğini çiçekler seçilebiliyor. hedeflediklerini kaydederek aktaran Sevim, özellikle orkide “7 gün 24 saat çalışan çağrı ve lilyumdan oluşan merkezimizle hizmet aranjmanların yurtdışında ciddi veriyoruz. Gün geçtikçe tüketim konusu olduğunu Avrupa başta olmak üzere söyledi. yurtdışındaki Türklerden, 444cicek.com’un dünyada ve daha fazla çiçek siparişi Türkiye’de yaşayan Türklerin alıyoruz. 2006 yılı sonu Türkiye’ye çiçek göndermeleri itibarıyla iki senelik marka için kurulduğuna işaret eden tescil sürecini tamamlamış Sevim, şu anda 30 binin olan 444cicek, 2007 içerisinde üzerinde müşteriye ulaştıklarını markalaşma yolunda ciddi açıkladı. Şu anda Türkiye çiçek adımlar atacak” diye konuştu. pazarında siparişlerin yaklaşık ANKARA Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu (YDK), Maden Tetkik ve Arama’nın (MTA) arama bütçesinin “oldukça yetersiz” olduğunu belirterek daha fazla pay ayırılmasını istedi. Hükümet 109.6 milyon YTL’lik bütçenin sadece 12.3 milyon YTL’sini araştırmaya ayırdı. Dünyadaki benzer kurumlarda bütçenin yüzde 50’si personele ayrılırken yatırım eksikliği nedeniyle MTA’da bütçenin yüzde 80’i personele gidiyor. YDK’nin “MTA 2005 Yılı Raporu”nda “Türkiye’de yüzeyde madenlerin tükenmiş olması, artık derin ve gömülü maden yataklarının aranıp bulunması gerekliliği, arama çalışmalarının daha teknik ve ayrıntılı yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bunun için de yüksek bilgi birimi ve teknoloji ile birlikte mali kaynak gerekmektedir” denilerek şu ifadelere yer verildi: “Dünyadaki benzeri jeoloji araştırma kurumları ile karşılaştırıldığında, MTA’nın yatırım projelerine ayrılan ödeneğin oldukça yetersiz olduğu görülür. Bu nedenle sadece personel ücretlerini ödeyen, araştırmalara çok kısıtlı bütçe ayıran bir kuruluş haline gelmiştir. 109.6 milyon YTL olan bütçesinde yatırımlara ayrılan pay yalnızca 22.6 milyon YTL olup bunun da sadece 12.3 milyon YTL’si araştırma projelerine ayrılmıştır. Dünyadaki benzeri kurumlarda büçtenin yaklaşık yüzde 50’si personel giderlerine harcanmakta iken MTA’da bu oran yüzde 80 civarındadır.” YDK, MTA’nın maden ve jeotermal kaynak aramaları ile jeolojik ve jeofizik araştırmalarını yüzde 59 oranında gerçekleştirdiğini, bilimsel teknolojik araştırmalarda ise yüzde 20 oranında kaldığını tespit ederek “Yatırım projeleri ve teknoloji yatırımlarına bütçeden daha fazla pay ayrılmasını” istedi. Beğendiğinize akasya terfi edene defne Kırmızı gül: Aşk, Beyaz gül: Masumiyet, Kırmızı karanfil: Sevgi, Beyaz glayör: Dostluk, Orkide: Mağrur, gururlu, Nilüfer: Gelecek yenileme, Beyaz lale: Saflık, temizlik, Lilyum: Güven, Menekşe: Alçakgönüllü, Biberiye: Anma EPDK: 2007 kaçakla mücadele yılı olacak ANKARA (AA) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Yusuf Günay, 2007’yi, standart dışı ve kaçak akaryakıtla mücadele yılı olarak gördüklerini açıkladı. 2006 yılında sürdürdükleri denetimlerde piyasada lisanssız faaliyet gösterilmemesine ağırlık verdiklerini ve cezaların ağırlıkla bu teknik hususta uygulandığını ifade eden Günay, 1 Ocak 2007 ta rihinden itibaren dolaşımdaki akaryakıtın işaretlenmesi anlamına gelen ulusal marker’ın devreye girdiğini hatırlattı. Günay, “Yıl boyu bunun etkin denetimini yapacağız. Bu amaçla, kurum bütçesinden denetimler için ayırdığımız kaynağı 33 milyon YTL ’ye çıkardık. Önümüzdeki aylarda emniyet, jandarma, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’na 232 adet üzerinde tam donanımlı, kara ve deniz denetim aracı tahsis edeceğiz. Kanun gereği bu yıl uygulanacak ceza tutarlarını da artırdık. 2007’de, petrol sektörüne yönelik soruşturmalar ve kesilecek ceza miktarları daha da artacaktır’’ dedi. Günay, kanunlara ve düzenlemelere uygun davrananlar açısından tedirgin olmayı gerektirecek hiçbir konunun olmadığını belirtti. [email protected] B İSDEMİR: 2007 yatırım yılı olacak İSKENDERUN (AA) İskenderun Demir Çelik Fabrikası (İSDEMİR) Genel Müdürü İsmail Akçakmak, 2007’nin, fabrika yatırımlarının yoğunlaşacağı, yeni tesislerin işletmeye alınacağı ve üretimin artacağı bir yıl olacağını bildirdi. Akçakmak, çalışanların yeni yılını kutlamak amacıyla yaptığı yazılı açıklamada, hedeflerinin, fabrika çalışanlarını, değişimlere ayak uyduran, gelişmeleri başlatan ve sistemlerini sürekli iyileştiren bir yapıya kavuşturmak olduğunu bildirdi. ERDEMİR Şirketler Grubu’nun 27 Şubat 2006 tarihinde OYAK’a devri ile İSDEMİR’de yeni bir sürecin başladığını kaydeden Akçakmak, “OYAK çatısı altında yeniden yapılanma ve yassı çeliğe dönüşümün ilk adımı olan ‘slab’ üretimine başladık. Bütçe hedeflerinin üzerinde yakaladığımız performans ve yıl içinde işletmeye aldığımız yeni tesisler, özverili çalışmalarımızın ödülü oldu” dedi. İ L G İ T O P L U M U N A D O Ğ RU / ÖZLEM YÜZAK Hız, hız, hız... Şu geride bıraktığımız yılların en belirgin ortak noktası... Yüksek tempolu yaşam tarzı, sürekli yenilenen teknolojilerin günlük yaşam ve ‘iş’ler üzerindeki etkileri, kaçınılmaz olarak insanların davranışları kadar düşünce biçimlerini de değiştiriyor. Buradan yola çıkarak 2007’nin bu ilk günlerinde bir gelecek bilimcisinin önümüzdeki dönem için öngörülerine yer verelim dedik. Önce ‘Şok’, ardından ‘Üçüncü Dalga’ isimli kitapları ile tanıdığımız Alvin Toffler, bu kez eşi Heidi ile ortak kaleme aldığı yeni kitaplarında, dikkatleri günümüzde gezegeni saran zenginlik devrimine çeviriyorlar. Zaten kitabın adı da “Zenginlik Devrimi”. Toffler kitabında iki önemli noktaya dikkat çekiyor. Bunlardan biri; ekonomik hareketlilik içinde, ‘paranın el değiştirmesini içermeyen’ işlemlerin sayısının gittikçe artması. Bu “para dışı” zenginlik sisteminin yükselişinin ise hem global ekonomiye hem de genel anlamda insanlığa, henüz ölçülmemiş ve göz ar Toffler ve Değişim Dinamikleri dı edilmekte olan büyük etkileri olacak. Tıpkı dünyanın dört bir yanında programcılar tarafından geliştirilen ücretsiz açık işletim sistemi Linux ile Microsoft’un kavgasında olduğu gibi, giderek daha çok sayıda endüstri ve kurum, parasal ekonominin dışında hizmet ve ürün üretip aynı zamanda tüketen “tüketenüretici” dalgaları ile karşı karşıya. Toffler “tüketen üreticileri” yeni bir ekonomik grup olarak ele alıyor ve “Ekonomistler ne yazık ki parasal ekonomiyi hâlâ kapalı bir sistem olarak görüyor. Ancak zenginlik sistemi içinde, bilgi ile tüketenüreticilerin gittikçe artan önemi, bu kapalı modeli geçersiz kılıyor. Örneğin eskiden fotoğraf bastırmak için filmi fotoğrafçıya verirdik, fakat dijital teknoloji sayesinde artık bu işi evde yapıyoruz ve bir sektör yavaştan parasal ekonomiden, para dışı ekonomiye kayıyor” diyor. Toffler sözlerini şöyle sürdürüyor: “Finans, imalat, hizmet ve daha sayısız faaliyeti ekonomi adı altında nasıl toplayabiliyoruz? Aralarındaki bağlantı hepsinin parayla ilgili olması. Tüketenüretici terimi parayla ilgili olmayan bütün faaliyetleri içermektedir. Çok farklı olsalar da, toplamda parasal ekonomi üzerinde çok güçlü bir etkileri vardır. Bu konudaki tavsiyemiz, bu gücün hafife alınmayıp belirlenmesi ve tanınarak (iTunes’un MP3 sektöründe yaptığı gibi) tekrar parasal ekonomiye kazandırılması.” Toffler’ların kitapta dikkat çektikleri bir diğer önemli husus ise değişimin hızına yasaların ayak uyduramıyor olması. “Bilgi ekonomisi”, endüstri çağının devlet kurumlarını hızla geride bıraktı ve demode hale getirdi. Toplumlarla toplumların kurumları arasında son derece ciddi bir senkronizasyon kayması söz konusu. Örneğin, “Finansçılar hükümetlerin yönetmelik çıkarmasından daha hızlı yeni yöntemler geliştirmektedirler. Senkronizasyon kayması bir ölçüye kadar kaçınıl maz ve hatta yeni fikirleri desteklediği için olumlu olsa da, çok fazlası ekonomilerin, hükümetlerin, hatta medeniyetlerin yok olmasına neden olabilir” diyorlar. Yaşamlardaki giderek artan hıza ve artık saniyelerin bile çok yavaş kaldığına, insanların saliseleri beklerken bile sabırsızlandığına dikkat çeken Toffler çifti, içine girdiğimiz ve daha da gireceğimiz kaos ortamının da önlem alınmazsa artacağına dikkat çekiyor: “Tüm bunlar senkronizasyon kaymasının başka bir örneğine götürür ki bu da büyük teknolojik değişimlerin hızı ile toplumsal değişimin yavaş ilerleyişi arasındadır. Bu farkın kapatılması gerekmektedir. İçten bir patlamanın yaklaştığını söylemek çok kolaydır. Öte yandan bürokrasiye alternatif yeni bir organizasyonel yapı bulmak çok zordur. İnsanların kendilerini organize edebilecekleri sonsuz yol vardır. Sanırım biraz beyin fırtınasıyla birkaç alternatif ortaya çıkartabiliriz. Önemli olan bu sırada ayakta kalmaya devam edip edemeyeceğimizdir.” ‘Makarna kilo yapmıyor’ GAZİANTEP (AA) Gaziantep Üniversitesi (GAZÜ) Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Bayram, halkın makarna pişirmeyi ve makarna çeşitlerini yeterince bilmemesinden, Türkiye’de üretilen makarnanın iç piyasada yeterince tüketilemediğini söyledi. Bayram, aperatif, garnitür, salata, fastfood ve diğer birçok formda değerlendirilebilen makarnanın, dengeli beslenmeyi hedefleyen tüketici grupları için vazgeçilmez gıda maddelerinden olduğunu belirtti. Mineraller ve vitaminler bazında da zengin olan makarnanın sahip olduğu besinsel lifleri sayesinde, bağırsak kanserini de engellediğini ve düşük seviyede yağ içerdiği için diyetlerde de kullanılabileceğini kaydeden Bayram, “Makarnadaki besinsel lif miktarı, undan 1.6, ıspanaktan 1.65, domatesten 3.6 ve turptan 2.2 kat daha fazladır” dedi. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle